Zor İnsan Tipleri ve Zor İnsanlarla Başa Çıkma Yöntemleri
Her geçen gün zorlaşan yaşam koşullarının daha da çok gerginleştirdiği bir
toplum içerisinde yaşıyoruz. Etrafımızda, iş yerinde, evde, sokakta kısaca her
yerde rastlayabileceğimiz zor ve geçinilmesi güç insanlar mutlaka ki var. Gün
içerisinde herbirimizin, bir şekilde karşımıza zor kişilik tipinde insanlar
çıkabiliyor. Günümüzü mümkün olduğunca olumlu ve pozitif geçirebilmek için, ne
tür yaklaşım yöntemleri uygulayarak bu zor insanlarla başa çıkakabiliriz?
Aslında belki de ilk yapmamız gereken çevremizdeki insanların bizimle aynı
vizyonda ve bakış açısında olamayacağını, onları değiştiremeyeceğimizi kabul
edebilmemiz.
Bu insanlar, ister bir türlü ne yaparsak yapalım kendimizi kabullendiremediğimiz
annemiz, babamız, kardeşimiz olsun, ister sürekli mutlu edebilmek adına
kendimizden sınırsızca verdiğimize inandığımız halde bir türlü memnun olmayan,
sürekli söylenen eşimiz ya da başkaldıran, söz dinlemeyen çocuğumuz olsun, ister
sorunları ya da talepleri hiç bitmeyen bir arkadaşımız veya fikirlerimiz
konusunda bir türlü ikna edemediğimiz meslektaşımız ya da müşterimiz olsun,
ister bir pazar sabahı uykuya doyamadığınız bir anda, hatta sabahın saat 8’inde
topuklu terlikleri ile üst katımızda şuursuzca gezinen, televizyonunun sesini
sonuna kadar açan komşumuz, ya da trafikte en gidilebilir süratli halimizle
seyir ederken bile arabamızın arka tamponuna yapışmak istercesine bizi
sıkıştırarak kaza yaptırmaya uğraşan, selektör ve korna bağımlısı sabırsız,
kavgacı bir sürücü olsun, işte bütün bu insanların hiçbirini
değiştiremeyeceğimizi bilmek, ıssız bir adaya yerleşemeceğimize göre de onlarla
yaşamaya devam etmek durumunda olduğumuzu kabullenmek ve önlemlerimizi almak
zorundayız.
Madalyonun bir de diğer bir yüzü daha var ki; bizler de, farkında olmadan kimi
zaman etrafımızdaki diğer insanların enerji ve sabırlarını tüketiyor ya da bize
yapılmasından hoşlanmadığımız davranışları gene belki de farkında olmadan
başkalarına yapıyor olabiliriz. Gerek ailemizdeki bireyler, akrabalarımız
gerekse sosyal ya da iş çevremizdeki birileri tarafından “zor insan” olmakla
nitelendirilebiliriz.
Karşılıklı ilişkilerdeki sorunlar çoğunlukla sadece tek taraftan
kaynaklanmamaktadır. Bu nedenle, öncelikle kendimizi, ilişkilerimizi ve
davranışlarımızı gözden geçirmemiz, kendimizi içsel olarak değerlendirip,
önyargılı algılarımızı biraz daha yumuşatarak, duygu ve öfke denetimimizi
yapabilmemiz, bize yapılan davranışlara karşı gösterdiğimiz tepkilerimizin doğru
ya da yanlışlığını değerlendirerek kendi özbenliğimizi daha çok tanımamız zor
insanlarla başa çıkma becerileri geliştirirken daha verimli yöntemler
üretebilmemiz ve sağlıklı iletişim kurabilmemiz açısından bize kolaylık
sağlayacaktır.
Zor insan kime denir?
Genel tanım olarak ele alırsak “zor insan”; düşünce ve davranışları nedeniyle
iletişim kurmakta güçlük çekilen, iletişime kapalı insan olarak kısaca tarif
edilebilir. Aşırı kaprisli, gereğinden fazla hırslı ve inatçı, aşırı eleştirici,
agresif, asla hatasını kabullenmeyen, karşısındakini hiçbir zaman dinlemeyen
hatta konuşturmayan, sürekli kendi haklılığını dile getirirken karşısındakinin
haklılığına önem vermeyen, düşüncelerini ve duygularını kelimelerle dile
getirmek yerine sürekli başkalarının kendisini çözmesini bekleyen, bilgi ve
deneyimi yeterli olsun, olmasın kendini bilirkişi olarak adlandıran, empati
kuramayan, sürekli şikayetçi, memnuniyetsiz ve olumsuz tipteki insanlar
genellikle “zor insan” olarak tabir ettiğimiz kişilik özelliklerini taşıyan
insanlar sınıfına girmektedir.
Zor insan tipleri ve başa çıkma yöntemleri
Evet doğru, kaçınamayacağımız bir gerçek var ki zor insanlar evde, apartmanda,
işyerinde, trafikte, markette, bankada, sinemada, kısaca her yerde... Peki ne
yapacağız? Sınırlarımız karşımızdakiler tarafından zorlanmaya başladığında,
öfkemizi kontrol edemeyip isyan ettiğimiz her an tartışmaya mı başlayacağız? Ya
da birilerine bütün uğraşımıza rağmen derdimizi bir türlü anlatamıyor, sonunda
da çileden çıkıyorsak ve bu duruma sebep veren kişi işte o “zor insan” olarak
tabir edilen kişilerden biriyse gidip yakasına mı yapışacağız?
Her ne olursa olsun toplum içerisinde yaşamak durumunda olan bir birey olarak ve
en önemlisi kendimize olan saygımızdan dolayı bu tarz bir davranışta bulunmaya
hakkımız olmadığına kendimizi ikna etmek durumundayız.
Sokakta, trafikte veya topluma açık alanlarda belki de bir kereliğine gördüğümüz
ve bu tür sıkıcı diyaloglar içerisine girmeye maruz kaldığımız, ama gene de
saygı duymak durumunda olduğumuz “zor insanlar”, ertesi günkü veya ileriki
yaşantımızda etkin bir rol oynamayacaktır. Ama ya bu “zor insanlar” her gün
görüp, uzun zaman dilimlerini paylaşmak durumunda olduğumuz aile veya akraba
çevremizde, iş çevremiz veya arkadaş çevremizde yer alıyorsa? İşte bu durumda
yapılacak en olumlu davranış karşımızdaki insan ne kadar “zor insan” grubuna
giriyor olursa olsun sakinliği ve soğukkanlılığı elden bırakmamak.
Zor insanlar çoğunlukla tutumu herkese karşı aynı olan insanlardır. Bu nedenle
de bu kişileri öfkeyle ya da sert tepkilerle karşılık vererek yenmeyi başarmak
pek de kolay değildir. Haksızca hatta kırıcı ve saldırganca davranışlara maruz
bırakılsak bile her ne olursa olsun seçebileceğimiz en iyi yaklaşım yolu;
konuşurken kullandığımız usluba, karşı tarafa vermek istediğimiz mesajı ne kadar
verebildiğimize ve karşı tarafın verdiği mesajı ne kadar alabildiğimize,
sorunumuzu ne derecede çözülebilir bir insanla karşı karşıya olduğumuza seri bir
şekilde karar verebilmektir.
Her türlü iyi niyetli çabamıza rağmen karşı taraftan halen verimli bir sonuç,
yapıcı bir geribildirim alamıyorsak hele ki karşımızdakine karşı kontrolümüzü
kaybetmeye başladığımızı hissediyorsak, seçilebilecek en iyi yöntem o kişiden ya
da ortamdan bir süreliğine de olsa uzaklaşabilmektir.
Agresifler ve Asabiler grubuna giren tipler; herşeye çabuk sinirlenen, en ufak
bir tepki ile karşılaştıklarında bile saldırgan ve rencide edici tarzda yaklaşım
göstermeye açık ve alışkın tiplerdir. İletişim kurarken ne kadar çok geri
çekilirsek o kadar çok üstümüze geleceklerinden dolayı, bu kişilere
uygulanabilecek en iyi yöntem kendimizi ifade ederken ve fikirlerimizi
savunurken polemiğe girmeden, net kelime ve cümleler kullanarak konuşmak, bize
yapılabilecek saldırgan veya öfkeli tavırlar karşısında sakin ama kendimizden
emin bir tavırla karşılık vererek hareket etmektir çünkü bu tarzdaki tipler
ancak üstün gördükleri insanlara saygı duyabilirler.
Memnuniyetsizler ve Şikayetçiler grubuna giren tipler; ne kendilerine ne de
karşılarındakine güven duymazlar. Bu güven eksikliklerini kamufle edebilmek için
sürekli etraflarındakileri suçlar, her şeyden şikayet eder, söylenen ya da
kendileri için yapılan hiçbir şeyden memnun olmazlar. Bu tür insanlarla
iletişimde başarı sağlayabilmek için kullanabileceğimiz yöntemler; güvenlerini
kazanabileceğimiz ve kendilerine olan güvenlerini arttırabileceğimiz şekilde
konuşmak ve davranmak, çok iyi bir dinleyici olmaya çalışmak, tartışmaya
girmemek ya da savunmacı davranmama sabrını gösterebilmek, kendilerini mutlu ve
memnun edebilecekleri yöntemleri bulabilmeleri konusunda onlara destek
olabilmektir.
Sızlananlar ve Mızmızlananlar grubuna giren tipler; en ufak istekleri bile
yerine getirilmediğinde çocuk gibi davranıp yüzlerini asan, kendilerini hemen
geri çekerek tepkilerini yansıtan, hep kendilerinin mağdur edildiklerine inanan,
duygu sömürüsü yapmaya yatkın, devamlı söylenen, alıngan ve kırılgan tiplerdir.
Bu tür tiplere karşı uygulanabilecek en başarılı strateji; onları
önemsediğimizi, yardım etme isteğimizi, onları dinlediğimizi, anladığımızı ama
bunun yanında her şeyin hep istedikleri anda ve tarzda olamayacağını anlatarak
ikna edebilmek, hislerini tepkileriyle yansıtmak yerine konuşarak ve kendilerini
ifade ederek daha etkin sonuçlara ulaşabileceklerini gösterebilmek, en önemlisi
sabırla bu kişilere yaklaşımda bulunabilmektir.
Çokbilmişler ve Ukalalar grubuna giren tipler; olaylar ve insanlar üzerinde
sürekli kendi kontrollerini oluşturmaya çalışan, her şeyin en iyisini bildiğine
inanan, kendini üstün görme eğiliminde olan, haksız olabileceklerini kabul etme
esnekliğinde olamayan tiplerdir. Bu tip kişiler savunduğumuz fikirleri devamlı
çürütmeye çalışabilir ve bizi bu yolla bezdirebilme yoluna gidebilirler. Bu
nedenle görüşlerimizi her an ret edebilecekleri riskine hazırlıklı olmamız,
öfkemizi geri plana atmamız, meydan okumak veya münakaşaya girmek yerine
önerisel yorumlar yaparak hatta onlara danışıyormuşuz gibi bir tarz ile
yaklaşımda bulunmamız bu kişilerin görüşlerimize daha çok saygı duyabilmesini,
onları daha çabuk ikna edebilmemizi sağlayacaktır.
Bilir geçinen grubuna giren tipler; bilgisi ve deneyimi yetersiz olmasına rağmen
kendisini iyi ve becerikli sanan, her konuda doğru ya da yanlış bildiğine
bakmadan fikir beyan etmeye ve bu fikirlerini ne olursa olsun sonuna kadar
savunmaya hazır olan tiplerdir. Hatasını kabul edemeyen, sürekli açıklama yapıp
kendisini temize çıkarmaya eğilimli bu tiplere karşı uygulanabileceğimiz en iyi
strateji doğru anın geldiğine inandığımız anda karşı tarafa bilgisizliğini ya da
yanlış-eksik bilirliğini kibarca vurgulayarak yanlışlarını ortaya
çıkarabileceğimiz sorulardan ve diyaloglardan kaçınmamaktır.
Karşımızdaki kim olursa olsun, herhangi bir sorun veya anlaşmazlık nedeniyle
“zor insanlar” ile karşı karşıya kaldığımızda, uyumlu ve soğukkanlı olmaya özen
göstermek, karşı tarafı dikkatlice dinlemeye ve anlamaya çalışmak,
düşüncelerimizi ifade edip, savunurken kendimizi karşımızdaki kişinin yerine de
koyarak daha yapıcı yaklaşımlar içerisinde olmaya çalışmak çevremizle olan
iletişimimizdeki verimliliğimizi arttıracak, daha çok sevgi ve saygı duyulan bir
insan olmamızı sağlayacaktır.
Alphonse Karr’ın çok beğendiğim bir sözünü sizlerle paylaşarak yazımı bitirmek
istiyorum.
“Her insanın üç kişiliği vardır; ortaya çıkardığı, sahip olduğu ve sahip
olduğunu sandığı”
Dostları ilə paylaş: |