2-3 yaşlarında baş-beden oranı hala biraz dengesiz olsa da, dönemin sonlarına doğru çocuk büyük başlı görünümünden sıyrılır



Yüklə 445 b.
tarix26.10.2017
ölçüsü445 b.
#14133



2-3 yaşlarında baş-beden oranı hala biraz dengesiz olsa da, dönemin sonlarına doğru çocuk büyük başlı görünümünden sıyrılır.

  • 2-3 yaşlarında baş-beden oranı hala biraz dengesiz olsa da, dönemin sonlarına doğru çocuk büyük başlı görünümünden sıyrılır.

  • Boy ve kilo ırka ve genetik yapıya göre bir takım farklılıklar gösterir. Ancak çevresel faktörler ve beslenme de çok önemlidir. Fiziksel gelişimde etnik köken ve beslenme en temel iki belirleyici faktördür.

  • Gebelik döneminde annesi sigara içen çocuklar diğerlerinden daha kısa boylu olabilmektedirler.





- Genetik ve prenatal dönemden kaynaklı faktörler genelde bu probleme yol açmaktadır

  • - Genetik ve prenatal dönemden kaynaklı faktörler genelde bu probleme yol açmaktadır

  • Bu durumda genellikle hormonal tedaviler uygulanır. Bu tedavilerde beyindeki pituiter bez hedef alınır. Bu bez büyüme ile ilgili hormonların salgılandığı bezdir.

  • Ayrıca, bebeklik ve çocukluk dönemindeki beslenme yetersizlikleri ve kronik enfeksiyonlar da fiziksel gelişimi olumsuz etkileyebilmektedir

  • Sadece beslenme ve hormonal nedenler değil duygusal yoksunluk ve stres gibi faktörlere maruz kalma da hormon salgılarını etkilemekte ve çocukların normalden kısa ve zayıf olmalarına neden olabilmektedir.



Çocukluğun erken döneminin en önemli fiziksel gelişim alanı da beyin ve sinir sistemindeki gelişimdir

  • Çocukluğun erken döneminin en önemli fiziksel gelişim alanı da beyin ve sinir sistemindeki gelişimdir

  • Bebeklikteki kadar olmasa da hızlı bir beyin gelişimi mevcuttur

  • 3 yaşına ulaşıldığında beyin hacmi yetişkininkinin ¾’ü kadardır. 5 yaşında ise 9/10’una ulaşıyor.

  • Beyin ve baş vücudun diğer bölümlerine göre daha hızlı büyüyor. Baş ve göz gibi başın üst kısımları da alt kısımdaki çene gibi kısımlara göre daha erken büyür.



Prenatal dönem-ergenlik arasındaki zaman dilimi sinir hücrelerinin gelişimi ve miyelinlenmesi açısından çok kritik yıllardır

  • Prenatal dönem-ergenlik arasındaki zaman dilimi sinir hücrelerinin gelişimi ve miyelinlenmesi açısından çok kritik yıllardır

  • Örn: beyindeki el-göz koordinasyonu ile ilgili bölümün myelinizasyonu 4 yaşına kadar tamamlanmamış durumdadır. Dikkat toplama ile ilgili becerileri sağlayan bölümün miyelinizasyonu çocukluğun orta ve son dönemlerine dek sarkmaktadır.



1. KABA (GROSS) MOTOR BECERİLER: Yürümek, koşmak, zıplamak, yüzmek, bisiklete binmek gibi becerilerdir

  • 1. KABA (GROSS) MOTOR BECERİLER: Yürümek, koşmak, zıplamak, yüzmek, bisiklete binmek gibi becerilerdir

  • 3 YAŞ: Bu yaştaki çocuklar hala bazı basit hareketleri (hoplamak, zıplamak, ileriye ve geriye koşmak) yapmaktan hoşlanmaktadırlar. Odanın çevresinde koşmaktan ve zıplamaktan, bu aktivitelerini sergilemekten keyif alırlar. Bu faaliyetleri sergiliyor olmak onlar için bir gurur ve başarı kaynağıdır

  • 4 YAŞ: 3 yaş çocuğunun aktivitelerine benzer aktiviteler yapar ve bundan da zevk alır ancak daha atılgan bir hale gelmiştir. Kendi atletik becerilerini gösterecek tırmanışlar yapmaya başlar

  • Merdiven iniş ve çıkışta biraz daha ustalaşmıştır ancak hala tek ayak in tek ayal çık şeklinde davranışlar sergileyebilir



5 YAŞ: 4 yaşa göre kaba motor becerileri daha gelişmiştir. Hızlı koşabilirler, daha seri merdiven iner çıkarlar. Koşarak akranları ve ebeveynleri ile yarışırlar

  • 5 YAŞ: 4 yaşa göre kaba motor becerileri daha gelişmiştir. Hızlı koşabilirler, daha seri merdiven iner çıkarlar. Koşarak akranları ve ebeveynleri ile yarışırlar

  • Yaşamımızın hangi yılında en aktif ve hareketliyiz?

  • Cevap: 3 yaş insanın yaşamı boyunca en aktif ve hareketli olduğu yaştır. TV izlerken yerinde duramazlar, yemek yerken vb. durumlarda. Uyurken bile oldukça hareketlilerdir. Dolayısıyla, okul öncesi dönem çocuklarının mutlaka kas gelişimlerine olanak sağlayıcı egzersiz ortamlarını onlara sağlamak gerekmektedir.



3 yaş çocuğu bebeklikten kısa bir süre önce çıkmış olmanın verdiği etki ile bir takım ince motor becerilerde (nesneleri kavrama, kontrol gibi) ileri yaştaki okul öncesi dönem çocuğuna kıyasla daha geri durumdadır

  • 3 yaş çocuğu bebeklikten kısa bir süre önce çıkmış olmanın verdiği etki ile bir takım ince motor becerilerde (nesneleri kavrama, kontrol gibi) ileri yaştaki okul öncesi dönem çocuğuna kıyasla daha geri durumdadır

  • Her ne kadar çok küçük nesneleri parmakları ile tutsalar da bu konuda biraz beceriksiz ve hantaldırlar

  • 3 yaş: Bloklardan oluşan yüksek kuleler inşa edebilirler ancak bunlar düzgün biçimde üst üste konulamamıştır. Basit karton yapbozlar ve tahtadan yapılmış yapbozlar yapabilirler

  • 4 yaş: Bloktan kule ve yapbozları daha düzgün bir biçimde yapabilirler. Ancak güzel yapabilme istekleri çok yoğun olduğu için biraz moral bozukluğu yaşayabilirler



5 yaş: Kule yapmak pek ilgisini çekmez, ince motor becerileri oldukça gelişmiştir (kalem tutmak, resim yapmak, kitapların sayfalarını çevirerek incelemek vb). El-kol ve vücut gözle son derece koordineli çalışmaktadır. Artık at, okul gibi daha karmaşık şeylerin inşasını yapabilir ve keyif alır. Ancak hala bir yetişkinin bu konudaki destek ve yönlendirmesine ihtiyaç duyar

  • 5 yaş: Kule yapmak pek ilgisini çekmez, ince motor becerileri oldukça gelişmiştir (kalem tutmak, resim yapmak, kitapların sayfalarını çevirerek incelemek vb). El-kol ve vücut gözle son derece koordineli çalışmaktadır. Artık at, okul gibi daha karmaşık şeylerin inşasını yapabilir ve keyif alır. Ancak hala bir yetişkinin bu konudaki destek ve yönlendirmesine ihtiyaç duyar

  • 6 yaş: Yukarıda bahsedilen tüm bu becerilerde daha uzmanlaşmış hale gelirler. Dönemin sonunda kalem tutarak çizgiler ve harfleri yazabilecek el-göz koordinasyonuna büyük oranda sahip olurlar



Dünyada solaklar yüzyıllardır büyük ayrımcılıklara maruz kalmışlardır. Şeytan bile bazı eski kaynaklarda solak olarak resmedilmiştir. Yakın bir geçmişe kadarsa öğretmenler öğrencilerini sağ elleri ile yazı yazmaları konusunda zorlamışlardır. Günümüzde ise genelde bu konuda özel bir ısrar göstermemektedirler.

  • Dünyada solaklar yüzyıllardır büyük ayrımcılıklara maruz kalmışlardır. Şeytan bile bazı eski kaynaklarda solak olarak resmedilmiştir. Yakın bir geçmişe kadarsa öğretmenler öğrencilerini sağ elleri ile yazı yazmaları konusunda zorlamışlardır. Günümüzde ise genelde bu konuda özel bir ısrar göstermemektedirler.

  • Birçok başarılı solak ünlü insan var: Leonardo da Vinci, Benjamin Franklin, Pablo Picasso gibi

  • Ünlü atlet ve sporcular da var solak olan



Anne-babalar genellikle bunu okul öncesi dönemde ilk kez fark etseler de aslında bu durum bebeklik döneminden itibaren anlaşılabilir. Hatta yeni doğan bebeklerin de bedenlerinin bir tarafını diğerine tercih etme yönünde bir yönelimleri mevcuttur.

  • Anne-babalar genellikle bunu okul öncesi dönemde ilk kez fark etseler de aslında bu durum bebeklik döneminden itibaren anlaşılabilir. Hatta yeni doğan bebeklerin de bedenlerinin bir tarafını diğerine tercih etme yönünde bir yönelimleri mevcuttur.

  • 1-2 aylık bebeklerin %65’i karın üstü yatarlarken başlarını kaldırıp sağa çevirirler. %15 kadarı ise sadece sola çevirir ve bu ilerde solak olma ile bağlantılıdır

  • 7 aylıklar ellerinde tuttukları nesnelerde sağ/sol el tercihi yaparlar

  • 2 yaşta çocukların %10’unun sol elini tercih ettiği bulunmuştur.

  • Ancak birçok okulöncesi dönem çocuğu her iki elini de aynı oranda kullanabilir. Bir tarafa olan tercihin ilerleyen yıllarda belirginleştiği görülmektedir. Bazı çocuklar yazı için sağ, top atmak için sol ellerini tercih edebilirler



Okul öncesi dönemde beslenme ve beslenme alışkanlıkları son derece önemli. Çocuğu olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ortalama bir okul öncesi dönem çocuğu günde 1700 cal. ye ihtiyaç duyar.

  • Okul öncesi dönemde beslenme ve beslenme alışkanlıkları son derece önemli. Çocuğu olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ortalama bir okul öncesi dönem çocuğu günde 1700 cal. ye ihtiyaç duyar.

  • Bu çocuğun sahip olduğu “bazal metabolizma hızı” na göre değişebiliyor (basal met. hızı: bir kişinin dinlenme halindeyken kullandığı enerji miktarı)

  • Özellikle içinde yaşadığımız kültür bizim hangi gıdaları ne oranda tüketeceğimizi belirliyor

  • Fastfood un zararları (kalorisi fazla, kanser ve obezite riskini arttırıyor). Fastfood la ilk tanışma ise genellikle okul öncesi dönemde

  • Obeziteden korunmada fiziksel egzersiz çok önemli





Susuzluk, açlık, ishale bağlı su kaybı gibi sebepler genelde ilk sıralarda (tuzlu-şekerli su içirme gibi basit sayılabilecek bir tedavi bile onları iyileştirebilir, özellikle ishale bağlı ölümlerde)

  • Susuzluk, açlık, ishale bağlı su kaybı gibi sebepler genelde ilk sıralarda (tuzlu-şekerli su içirme gibi basit sayılabilecek bir tedavi bile onları iyileştirebilir, özellikle ishale bağlı ölümlerde)

  • Prenatal dönemde bakım, emzirme ve düzenli sağlık kontrolleri bebek ve çocuk ölümlerini çok büyük oranda engelleyebilir

  • Örn: Afganistan’da her 1000 yeni doğandan 325’i 5 yaşından önce yaşamını yitiriyor, bu oran iskandinav ülkelerinde 7/1000



Bebeklikteki dikkat okul öncesi dönemdeki yüksek zeka puanları ile pozitif yönde ilişkili

  • Bebeklikteki dikkat okul öncesi dönemdeki yüksek zeka puanları ile pozitif yönde ilişkili

  • 2-3 yaşta dikkat daha dağınık, dikkatin bir objeden diğerine kaydırılması söz konusudur.

  • Okul öncesi dönemde çocuk genellikle 30 dak.dan fazla TV karşısında duramıyor

  • 6-7 yaşlarında ise çok daha rahat dikkatini toplamaya ve kendisine sunulan göreve konsantre olmaya başlıyor

  • Bellek Gelişimi

  • Bellek çocuğun bilişsel gelişiminde merkezi bir role sahip ve işlenecek olan bilginin akılda tutulmasını sağlıyor

  • Bellekte süreklilik yani uzun süreli bellek (USB) genellikle 7 ay civarında oluşuyor

  • Kısa süreli bellek (KSB) ise bir bilginin 15-30 sn bellekte tutulması ve daha sonra geri getirilememesi (ancak tekrarlama olursa USB ye atılabilir bu bilgiler)



KSB’nin kapasitesi 2-3 yaş arasında 2 birim artar

  • KSB’nin kapasitesi 2-3 yaş arasında 2 birim artar

  • 7 yaş kadar da beş birim kadar artar, 7-13 yaş arası artış ise ancak 1.5 birim kadardır

  • Bellek uzamının birim kapasitesi IQ ve diğer bazı zihinsel becerilere göre artabilir

  • 6-7 yaş çocuğunun bellek uzamının bir yetişkininkine eş olduğu bilinmekte

  • Bellek uzamı: KSB de belli bir süre içinde kaç birim bilginin saklanabildiğini gösteren kapasite

  • Örn: bir çocuğun kendisine sunulan 10 heceyi tekrar etmesi, ne kadarını tekrar edebildiği onun bellek uzamının kapasitesi hakkında bizlere bilgi verir



Çocuğun kendinin ve diğer insanların zihninin işleyişine yönelik olan farkındalığı zihin kuramı olarak adlandırılmaktadır

  • Çocuğun kendinin ve diğer insanların zihninin işleyişine yönelik olan farkındalığı zihin kuramı olarak adlandırılmaktadır

  • 2-3 yaş çocuğu gereksinimler, duygular ve zihinsel durumlara yönelik ifadeler kullanabilir örn: Anneme ihtiyacım var, Ahmet kendini kötü hissediyor, oyuncağımı unuttum vb.

  • Bilmek, hatırlamak gibi zihinsel terimler daha çok 3 yaşta kullanılmaya başlar

  • 4 yaşından itibaren ise tahmin etmek, bilmek, inanmak, hayal etmek, niyet etmek, amaçlamak arasındaki ayrımları anlamaya başlar



Çocuklarda zihin kuramı gelişimini incelemek için “yanlış inanç görevleri” (false belief task) kullanılmaktadır.

  • Çocuklarda zihin kuramı gelişimini incelemek için “yanlış inanç görevleri” (false belief task) kullanılmaktadır.

  • Bu görevleri 3 yaş çocuğu başaramazken 4-5 yaş çocuğu başarabilir

  • Örn: Adar çikolatalarını yeşil kutuya saklar. Adar evden çıktıktan sonra annesi çikolatalarını yeşil kutudan alır ve kırmızı kutuya koyar. Adar eve döndüğünde çikolatalarını nerede arayacaktır?

  • 3 yaş ?

  • 4-5 yaş ? Nasıl yanıtlarlar bu soruyu?



Cevap:

  • Cevap:

  • 3 yaş çocuğu: KIRMIZI KUTU der

  • 4-5 yaş çocuğu: YEŞİL KUTU der

  • Bonibon örneği

  • Birlikte yapalım…



Vygotsky’nin sosyal gelişim kuramına göre eğitim ve içinde yaşanılan sosyal çevre içindeki etkileşimler çocuğun bilişsel gelişimini de büyük oranda şekillendirmektedir

  • Vygotsky’nin sosyal gelişim kuramına göre eğitim ve içinde yaşanılan sosyal çevre içindeki etkileşimler çocuğun bilişsel gelişimini de büyük oranda şekillendirmektedir

  • Yakınsal gelişim alanı (zone of proximal development-ZPD) Vygotsyk’nin çok önenli bir kavramıdır ve gümüz eğitim anlayışına da önemli katkılar sağlamıştır.

  • ZPD üst düzey: çocuğun var olan bilişsel problemi kendinden daha tecrübeli bir başka çocuk ya da yetişkin desteği ve yönlendirmesi ile çözmesi

  • ZPD alt düzey: çocuğun yeni karşılaştığı bilişsel bir görevi kendi mevcut potansiyeli doğrultusunda destek almadan çözmesi

  • Çocuk yetişkinden alacağı destek sayesinde var olan potansiyelini en iyi şekilde kullanarak ZPD’nin üst seviyelerine çıkmayı başarır



ZPD aslında çocuğun geliştirilebilir öğrenme potansiyelinin bir ölçümüdür

  • ZPD aslında çocuğun geliştirilebilir öğrenme potansiyelinin bir ölçümüdür

  • IQ ölçümleri genellikle çocuğun zekasını sadece onda var olan bir özellik olarak ele alırken ZPD öğrenmenin karşılıklı doğası ve geliştirilebilirliği ile ilgileniyor

  • Okul öncesi dönem çocuğunun öğrenme sürecinde de ZPD’nin nasıl işlediğini rahatlıkla görmek mümkün

  • Ebeveyn-çocuk ilişkisinde mutlaka çocuğa rehberlik edilmesi, destek olunması ve yeni karşılaştığı zihinsel problemlere adaptasyonunun sağlanması önemli

  • Yardım ve destek alarak çözdüğü her zihinsel problem çocuğun bu alandaki ZPD’sinin gelişmesini sağlıyor ve çocuk benzer problemlerin üstesinden bu sayede gelebiliyor

  • Çocuk-Eğitimci arasındaki karşılıklı etkileşim önemli

  • Çocuğu geliştiren ve seviyesine uygun eğitim verilmesi gerekli

  • Dil gelişimi zihinsel gelişimle çok bağlantılı

  • Çocuk dili öğrendikçe ve çevresindeki insanlarla iletişim kurdukça kendi zihinsel gelişimine de katkıda bulunuyor



Vygotsky hem kurumsal hem de kişilerarası düzeylerdeki sosyal ilişkilerin önemine vurgu yapar

  • Vygotsky hem kurumsal hem de kişilerarası düzeylerdeki sosyal ilişkilerin önemine vurgu yapar

  • PROJECT HEAD START (HEAD START PROJESİ)

  • ABD’de başlatıldı, alt SED ailelerin çocuklarına yönelik

  • AÇEV’in çabaları, 7 çok geç kampanyası da benzeri amaçlara sahip büyük projeler

  • Ancak gereksinim çok daha fazla ve yapılanlar yapılması gerekenlerin kat kat altında



Çok farklı aile ortamlarında yetişen çocuklar mevcut. Kimisi ergen anne-babaya sahip, kimisi üvey çocuk, kimisinin anne ve babası boşanmış, kimisinin annesi ev hanımı, kimisininki yoğun bir iş temposunda çalışıyor vb.

  • Çok farklı aile ortamlarında yetişen çocuklar mevcut. Kimisi ergen anne-babaya sahip, kimisi üvey çocuk, kimisinin anne ve babası boşanmış, kimisinin annesi ev hanımı, kimisininki yoğun bir iş temposunda çalışıyor vb.

  • Ailenin ekonomik düzeyi, üyeleri arasındaki ilişkinin niteliği, ebeveynlik stilleri çocuğun davranışlarına, dünyayı ve ilişkileri algılayışlarına etki ediyor. Aynı şekilde çocuğun davranışları, mizacı, alışkanlıkları da diğer aile üyelerini etkiliyor.







1. Çocuğu bağımsız olması yönünde teşvik eder ancak yine de onun yaşına uygun sınırlar koyar ve çocuğun hareketlerini kontrol eder. Çocuğa karşı samimi ve sıcaktır. Çocukla olan sözel iletişimi iyidir ve çocuğa karşı ilgilidir.

  • 1. Çocuğu bağımsız olması yönünde teşvik eder ancak yine de onun yaşına uygun sınırlar koyar ve çocuğun hareketlerini kontrol eder. Çocuğa karşı samimi ve sıcaktır. Çocukla olan sözel iletişimi iyidir ve çocuğa karşı ilgilidir.

  • Demokratik ebeveynlik çocukta sosyal yeterliğin gelişmesine olumlu yönde katkıda bulunur. Sosyal anlamda sorumluluğunu bilen bir çocuk yetişir.

  • 2. Aşırı disiplinli, cezalandırıcı, çcouğu kendi direktifleri doğrultusunda davranmaya zorlayan bir ebveynlik tarzıdır. Sözel iletişim çok zayıftır. Aşırı derecede sınırlayıcılardır. Bu tarz ebeveynlik çocukta sosyal yetersizliğin gelişmesine yol açar. Saldırganlık, yetersiz iletişim becerisi ile de bağlantılıdır. Sosyal kıyaslamalara karşı da aşırı kaygı tepkisi verirler.



3. Çocuklarına karşı sıcak ve ilgililerdir ancak onlar üzerinde herhangi bir kontrol gücüne sahip değillerdir. Bu durum çocukta kendilik kontrolünün gelişememesine ve düşük sosyal yeterliği beraberinde getirebilir. Çocuk dilediği gibi davranmaya alıştığı için davranışlarını kontrol edebilme becerisi gelişmez ve sürekli kendi bildiği doğrultuda davranırlar

  • 3. Çocuklarına karşı sıcak ve ilgililerdir ancak onlar üzerinde herhangi bir kontrol gücüne sahip değillerdir. Bu durum çocukta kendilik kontrolünün gelişememesine ve düşük sosyal yeterliği beraberinde getirebilir. Çocuk dilediği gibi davranmaya alıştığı için davranışlarını kontrol edebilme becerisi gelişmez ve sürekli kendi bildiği doğrultuda davranırlar

  • 4. Çocuğun yaşamının çok dışındalardır. Çocuğa karşı ilgi ve yakınlık göstermedikleri gibi üzerinde herhangi bir kontrole de sahip değillerdir. Çocuğun hayatına karşı son derece ilgisizdirler. Nerede olduğu, kimlerle görüştüğünü umursamazlar. Sonuç: sosyal yetersizlikler, özgürlüğünü ve kendi davranışlarını kontrol edememe



Kültür, aile içindeki rollerin yapılanmasını, babanın ailedeki rolünü, ailenin destek sistemlerini, ailenin kullandığı disiplin yöntemlerini etkiliyor

  • Kültür, aile içindeki rollerin yapılanmasını, babanın ailedeki rolünü, ailenin destek sistemlerini, ailenin kullandığı disiplin yöntemlerini etkiliyor

  • Ebeveynlik tarzları ülkeler arası farklılıklar gösterse de dünyada 150 ülkede yapılan çalışmalar genelde demokratik tarz ebeveynliğin baskın olduğu yönünde

  • Etnik azınlıklar genelde ABD’de beyaz Amerikalılardan farklılar ailedeki birey sayısı, yapı, kompozisyon, akrabalık ilişkileri, aile geliri ve eğitim seviyeleri açısından farklılıklar gösteriyor

  • Örn: Latin amerikalıların %30’u 5 ya da daha fazla sayıda aile üyesine sahip. Tek ebeveynli aileler ise Afrika kökenlilerde fazla

  • Bizim ülkemizde de benzer bir durum hakim, gelir düzeyi ve eğitim açısından bölgeler arasında önemli farklılıklar var. Doğu ve güneydoğuda çok çocuklu geniş aileler var, eğitim ve gelir düzeyi de daha düşük





Kardeşlerle ilişkilerde saldırganlık, kıskançlık, birbiriyle didişme, rekabet olmakla birlikte kardeş ilişkileri genellikle paylaşım, yardım etme, öğretmenlik yapma ve oyun arkadaşlığını da içermektedir

  • Kardeşlerle ilişkilerde saldırganlık, kıskançlık, birbiriyle didişme, rekabet olmakla birlikte kardeş ilişkileri genellikle paylaşım, yardım etme, öğretmenlik yapma ve oyun arkadaşlığını da içermektedir

  • Duygusal destek, iletişim kurmak için partner

  • Kardeşler birbirinin sosyalizasyonunda ebeveynlerinden bile daha etkin bir role sahipler genelde

  • Akranlarla iletişim, zor hocalarla başa çıkma, seks gibi tabu konularda konuşabilme

  • Doğum sırası da çok önemli: ilk çocuk diğeri doğana kadar bütün sevgi ve ilginin odağı halinde ancak kardeşin gelişiyle beraber yeni doğan bebekle daha fazla ilgilenilmesi gerektiği için ilgi ondan çekiliyor ve çocuk bocalama yaşıyor

  • Ailelerde genellikle ilk çocuğa karşı daha fazla beklenti içinde oluyorlar. Başarılı olma yönünde beklentiler fazla. Bu çocuklar da genellikle daha başarı yönelimli olabiliyorlar





Birinci çocuklar daha yetişkin yönelimli, yardımsever, kurallara uygun davranan kişiler. Ancak daha kaygılılar ve benlik kontrolleri yüksek.

  • Birinci çocuklar daha yetişkin yönelimli, yardımsever, kurallara uygun davranan kişiler. Ancak daha kaygılılar ve benlik kontrolleri yüksek.

  • Tek çocuğun aşırı şımarık ve bencil olduğuna yönelik önyargılar vardır. Ancak yapılan araştırmalar bunun her zaman için böyle olmadığını gösteriyor. Tam tersine bu çocuklar genelde başarı yönelimliler ve istendik davranışlar sergiliyorlar

  • Ya ortancalar?

  • Alfred Adler’e göre ortanca çocuklar daha sağlıklı bir sosyal-duygusal gelişim sergiliyorlar. Nedeni hem küçük çocuk olma duygusunu hem de tahtından edilme durumunu yaşamış olmaları. Büyük çocuklar kadar da stres altında değiller.







Boşanma çocuklar ve ebeveynler üzerinde olumsuz etkiye sahip olarak algılansa da bu yaşantının olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasını belirleyen faktörler var. Örn: ailenin, eş, dost ve akrabaların sosyal desteği, boşanma sonrası ailenin gösterdiği fonksiyon, boşanma boyunca yaşanan olaylar, çocukların velayeti ile ilgili düzenlemeler vb.

  • Boşanma çocuklar ve ebeveynler üzerinde olumsuz etkiye sahip olarak algılansa da bu yaşantının olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasını belirleyen faktörler var. Örn: ailenin, eş, dost ve akrabaların sosyal desteği, boşanma sonrası ailenin gösterdiği fonksiyon, boşanma boyunca yaşanan olaylar, çocukların velayeti ile ilgili düzenlemeler vb.

  • Çocuğun yaşı boşanmaya ilişkin algıları ve boşanma sonucu hissedilenleri etkiliyor. Farklı yaş gruplarındaki çocuklar farklı tepkiler verebiliyorlar. Boşanmanın ardından 10 yıl geçtikten sonra ergen genelde boşanma ile ilgili çok az şey hatırlıyor (çocukluk amnezisi nedeniyle 4 yaş öncesi yaşantılar genelikle hatırlanmaz). Buna rağmen boşanmış ailelerin çocuklarının üçte biri boşanma nedeniyle öfke duyuyorlar ve boşanmış bir ailenin çocuğu olmayı istemediklerini söylüyorlar.





Hetherington (1995) annesi boşanma sonrası hiç evlenmemiş olan ailelerde özellikle erkek çocuklarının bu durumdan olumsuz yönde etkilendiğini bulmuş. Bu durum ergenlik öncesindeki kız çocukları için geçerli değil

  • Hetherington (1995) annesi boşanma sonrası hiç evlenmemiş olan ailelerde özellikle erkek çocuklarının bu durumdan olumsuz yönde etkilendiğini bulmuş. Bu durum ergenlik öncesindeki kız çocukları için geçerli değil

  • Ergenliğin başlangıcında özellikle erken bluğa eren genç kızlar (boşanmış ailelerden gelen) anneleriyle çatışma yaşıyorlar. Benlik saygıları biraz daha düşük olabiliyor ve karşıcinsle olan ilişkilerinde daha fazla problem yaşayabiliyorlar

  • Erkek çocuklar da uyum problemleri yaşayabiliyorlar

  • Boşanma süreci ve boşanma sonrasındaki bir yıl içinde ebeveynler ve çocuklar uyum problemleri, çatışma ve sorunlar yaşayabiliyorlar. Ancak 2. yılda herkes yeni duruma daha fazla uyum sağlamış oluyor. Ebeveynler de çocuk yetiştirme görevleri ile daha etkin bir biçimde ilgilenebiliyorlar





Yapılan bazı araştırmalar kendi hemcinsi ebeveyni ile yaşayan çocukların daha muttlu, daha özerk ve daha yüksek benlik saygısına sahip olduğunu gösteriyor. Ancak bu konuda daha belirleyici olan bu ilişkinin niteliği

  • Yapılan bazı araştırmalar kendi hemcinsi ebeveyni ile yaşayan çocukların daha muttlu, daha özerk ve daha yüksek benlik saygısına sahip olduğunu gösteriyor. Ancak bu konuda daha belirleyici olan bu ilişkinin niteliği

  • Ekonomik durum ve gelir boşanma sonrasında büyük önem kazanıyor. Özellikle kadınlar boşanma sonrasında ciddi ekonomik sorunlar yaşayabiliyorlar

  • Okul öncesi dönem çocuğu genellikle anne-babasını birleştirmeye çalışır. Üçü beraber yürürlerken anne ve babasının ellerini birleştirmeye çalışır. İşlem öncesi dönemde olduğu için ilişkide yaşanan problemleri, boşanmanın bir çözüm olabileceğini algılayamayabilir. Kendini boşanmadan dolayı suçlayabilir.

  • Okul dön. çoc. u ise boşanmayı ve anne-babası arasındaki sorunları, bu sorunların kaynaklarını daha iyi algılayabiliyor. Ancak yine de kabullenmekte zorlanır. Özellikler de okulun 1.-3. yıllarında. Arkadaşlarından bu durumu gizlemeye çalışır ama oysa ki sınıfındaki en az 2-3 arkadaşı da kendisi ile aynı durumdadır





Ergenlik döneminde ise dönemin getirdiği bir takım uyum problemleri boşanmanın etkisi ile birleşerek çocuğun derslerinden soğumasına, başarısının düşmesine neden olabilir. Ancak yine de bu yaşlarda soyut düşünme gelişmiş olduğu için (özellikle de dönemin sonlarında) boşanmayı ve nedenlerini daha net algılar. Bazen ise boşanmalarının en iyi çözüm olduğunu anne ve babasına söyleyebilir bile ve onlara destek olur

  • Ergenlik döneminde ise dönemin getirdiği bir takım uyum problemleri boşanmanın etkisi ile birleşerek çocuğun derslerinden soğumasına, başarısının düşmesine neden olabilir. Ancak yine de bu yaşlarda soyut düşünme gelişmiş olduğu için (özellikle de dönemin sonlarında) boşanmayı ve nedenlerini daha net algılar. Bazen ise boşanmalarının en iyi çözüm olduğunu anne ve babasına söyleyebilir bile ve onlara destek olur



Depresyon en sık görülen davranış bozukluklarından birisidir.

  • Depresyon en sık görülen davranış bozukluklarından birisidir.

  • Yaşam boyu görülme prevelansı (sıklığı) kadınlarda %8-12.

  • Özellikle yeni doğum yapan kadınlarda daha sık olarak gözlenebiliyor

  • Bu durum onların ebeveynlik davranışlarına da olumsuz yönde yansımakta. Çocukta da duygu durum boz. ları ve uyum problemleri gözlenebiliyor



Çocuklar yaşları ilerledikçe akranlarından daha fazla etkilenmeye başlarlar. Akran ilişkileri ile çocuk ailesi dışındaki dış dünya hakkında bilgi sahibi olur ve kendi becerileri hakkında geri bildirim sağlar.

  • Çocuklar yaşları ilerledikçe akranlarından daha fazla etkilenmeye başlarlar. Akran ilişkileri ile çocuk ailesi dışındaki dış dünya hakkında bilgi sahibi olur ve kendi becerileri hakkında geri bildirim sağlar.

  • Sosyal izolasyon ve akranlarla ilişki kuramama/dışlanma çocuğun normal bir sosyal gelişim göstermesini engeller

  • Sosyal izolasyon yaşayan çocuklarda yaşamın ilerleyen yıllarında depresyon, alkolizm, okuldan atılma vb problemler gözlenebilir

  • Sert ve yuvarlanmalı oyunlar okul öncesi dönemde yetişkinlerle oynanamadığı için akranlarla oynanmaktadır

  • Bazen çocuklar akranlarına karşı aşırı derecede saldırgan ve zarar verici olabiliyorlar

  • Zorba ve kurban konumunda çocuklar var



Zorbalar: Saldırgan davranışları

  • Zorbalar: Saldırgan davranışları

  • karşısında aile aşırı otoriter, redde-

  • dici ya da izin verici davranabiliyor

  • Kurbanlar: Kaygılı çocuklar

  • Aşırı koruyucu-kollayıcı ailelerden

  • geliyorlar.

  • Saldırgan davranmamaları yönün-

  • de aşırı bir talep olabiliyor

  • ailelerinden







Çocuğun aile bireyleri de çocuğun davranışlarının şekillenmesinde onlara model olabiliyor

  • Çocuğun aile bireyleri de çocuğun davranışlarının şekillenmesinde onlara model olabiliyor

  • Ebeveynlerin sosyallik düzeyi (akrabalarla, arkadaşlarla, okulla, dini kurumlarla kurdukları ilişkiler) çocuğun sosyal çevresini de şekillendiriyor

  • OYUN

  • Oyun çocuğun kendi hayal dünyasını, akran ilişkilerini ve sosyal yeterliğini geliştirebileceği önemli bir aktivite alanı



Oyun sayesinde çocuk hem fiziksel, hem sosyal-duygusal, hem de bilişsel anlamda önemli kazanımlar elde ediyor

  • Oyun sayesinde çocuk hem fiziksel, hem sosyal-duygusal, hem de bilişsel anlamda önemli kazanımlar elde ediyor

  • Oyun terapisi ile ise terapist çocuğun oyun ortamında bastırılmış duygu ve isteklerini, korku ve kaygılarını açığa çıkartıyor ve inceliyor

  • Oyun Türleri:

  • Mildred Parten (1932) tarafından çocukların oyun ortamında gözlemlenmesine dayalı olarak oluşturduğu klasikleşmiş oyun türleri sınıflaması:

  • 1. Uğraşsız Oyun (Unoccupied play): Çocuğun bir amaç doğrultusunda oynadığı bir oyun yoktur. Odanın içinde gezinir, diğerlerini izler, sandalyeye iner-çıkar, öğretmenini izler



2. Seyirci Oyun (Onlooker play): Oyun oynadığı diğer çocukları gözler, onlarla konuşur ve sorular sorar. Ancak oyunlarına katılmaz.

  • 2. Seyirci Oyun (Onlooker play): Oyun oynadığı diğer çocukları gözler, onlarla konuşur ve sorular sorar. Ancak oyunlarına katılmaz.

  • 3. Yalnız-Bağımsız Oyun (Solitary play): Kendi kendine diğerleriyle ilişkisiz oyun oynama, daha çok 2-3 yaşta görülür.



4. Paralel Oyun (Parallel play): Diğer çocuklardan bağımsız bir biçimde oyun oynuyor olmasına rağmen oynadığı oyunu çevresindeki çocuklarınkine benzer seçer. Onlarla birlikte oynamaktansa onlarla etkileşim halinde ve onların yanında oynar.

  • 4. Paralel Oyun (Parallel play): Diğer çocuklardan bağımsız bir biçimde oyun oynuyor olmasına rağmen oynadığı oyunu çevresindeki çocuklarınkine benzer seçer. Onlarla birlikte oynamaktansa onlarla etkileşim halinde ve onların yanında oynar.

  • 5. Birlikte Oyun: Çocuklar beraberce oynar. Oyun malzemesi ödünç alırlar, konuşmaları ortak etkinlikle ilgilidir

  • 6. İşbirliği Kurucu Oyun: Organize edilmiş bir aktivite ve grup kimliği söz konusudur. Yarışarak bir amaca ulaşma, maddi bir ürün ortaya koyma, yetişkin yaşamının durumlarını canlandırma. Her bir grup üyesinin bir rolü vardır ve etkinlikler belli bir hedefe ulaşmaya yöneliktir



Okul öncesi dönem çocuklarının genellikle düşsel oyun arkadaşları vardır. Bu çocuklar sorunlu olmaktan çok daha zeki, işbirlikçi, daha az saldırgan, kendi kendine yeten ve dil gelişimi ileride olan çocuklardır

  • Okul öncesi dönem çocuklarının genellikle düşsel oyun arkadaşları vardır. Bu çocuklar sorunlu olmaktan çok daha zeki, işbirlikçi, daha az saldırgan, kendi kendine yeten ve dil gelişimi ileride olan çocuklardır

  • Taklit oyun ve sembolik oyun

  • 9-30 ay arası: nesneleri kullanarak sembolik oyun oynamak

  • Örn: masayı araba gibi kullanmak ve üstünü cilalamak

  • 1.5 yaş-6 yaş: yap ve inan (make and believe) türünde taklit oyunlar ağırlıklı (sen anne ol ben baba çocuğumuza yemek yedirelim vb)

  • 4 yaşındaki çocuklar günün yaklaşık 12 saatini taklit oyun ile geçirir. Piaget ve Vygotsky’e göre bu çocuğun hayal dünyasını geliştirir

  • Dekor/plan/roller: taklit oyunun temel bileşenleri, konular ise genelde günlük hayattan









3-4 yaştan itibaren çocuk kendisinin kız ya da erkek olduğunun farkına varmakta ve bunu sözel olarak da ifade etmektedir

  • 3-4 yaştan itibaren çocuk kendisinin kız ya da erkek olduğunun farkına varmakta ve bunu sözel olarak da ifade etmektedir

  • Ya kendini doğuştan getirdiği cinsiyetinden farklı cinsiyette hisseden çocuklar ne olacak? Cinsel Kimlik Bozukluğu

  • Toplumsal cinsiyet, cinsiyetten farklı olarak kız ya da erkek olmanın sosyal boyutunu da içeren bir kavramdır

  • Toplumsal cinsiyet rolleri de okul öncesi dönemde algılanmaya başlar.

  • Bir kadın/erkek nasıl düşünmelidir, davranmalıdır, hissetmelidir, giyinmelidir, hangi meslekleri yapmalıdır gibi düşünceler içinde yaşanılan sosyal ortamda öğreniliyor

  • Cinsiyet kalıp yargıları da mevcut. Örn: doktorluk, hakimlik, polislik, askerlik kadın mesleği değildir gibi



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin