3 boyutlu “toy story 3-oyuncak hikayesi 3” Türkçe Seslendirenler Listesi ve Türkçe Prodüksiyon Notları



Yüklə 283,16 Kb.
səhifə1/5
tarix28.10.2017
ölçüsü283,16 Kb.
#19368
  1   2   3   4   5





2 Temmuz’da Türkiye Sinemaları’nda gösterilmeye başlanacak olan

3 BOYUTLU “TOY STORY 3-OYUNCAK HİKAYESİ 3”

Türkçe Seslendirenler Listesi ve Türkçe Prodüksiyon Notları:
Diyalog Yönetmeni : BORA SEVERCAN

Dublaj Denetmeni : VOLKAN SEVERCAN

Çevirmen : MURAT KARAHAN
WOODY ALİ EKBER DİRİBAŞ

BUZZ IŞIKYILI AYHAN KAHYA

JESSIE BERNA DİRİBAŞ

BAY PATATES KAFA UĞUR TAŞDEMİR


BAYAN PATATES KAFA AYŞEN SEZEREL

HAMM MAZLUM KİPER

SLINKY FARUK AKGÖREN

REX ENGİN ALKAN

YUMUŞ KAYA AKARSU

ANDY SERCAN GİDİŞOĞLU

KEN KIVANÇ TATLITUĞ

BARBIE BEREN SAAT

BONNIE MISRA BALKAN
YAN ROLLER
AYSUN TOPAR

AZİZ GÜNGÖR

BURCU GÜNEŞTUTAR

ENDER YİĞİT

GÜLEN KARAMAN

SEFA ZENGİN

MURAT ŞENOL

ÖZDEN AYYILDIZ

İSMAİL YILDIZ

HALİM ERCAN

NURİ GÖKAŞAN

MISRA BALKAN

TİBET TÖRE

SEVAL TUFAN

TALHA SAYAR

TUĞBEY İSTANBULLU

EZEL KALKAN

ÖYKÜ KILIÇARSLAN

ELİF KEKEÇ

MELİS SEVERCAN

İDİL KUNER

ALP ÜNSAL



MELİS BALKAN
“Oyuncak Hikayesi 3”, Woody (Seslendiren Tom Hanks), Buzz (seslendiren Tim Allen) ve bütün ekiple tekrar beyaz perdede ama bu kez Andy üniversiteye gitmeye hazırlanırken, sadık oyuncakları da yuvaya verilir! Fakat bu ufaklıklar rahat durmaz ve büyük kaçış için planlar yaparken “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” derler. Birden fazla yeni yüz -bazıları plastik, bazıları pelüş- maceraya katılıyor; bunların içinde ikonik bekâr ve Barbie'nin eşi olan Ken (seslendiren Michael Keaton), deri pantolon giyen bir kirpi olan Bay Pricklepants (Seslendiren Timothy Dalton) adında bir aktör ve pembe, çilek kokulu Yumuş adındaki oyuncak ayı (seslendiren Ned Beatty) var.
Yönetmen Lee Unkrich, Pixar’ın geleneğini benzer bir hikâyeye biraz daha fazla eğlence katarak devam ettirdiklerini söylüyor. “‘Oyuncak Hikâyesi 3’ değişim demek”, diyor Unkrich. “Hayattaki dönüşümleri kucaklamakla ilgili. Karakterlerin belli başlı değişikliklerle yüz yüze gelmeleri ve bunlarla nasıl baş ettikleriyle ilgili. Woody ve diğer oyuncaklar, büyük gerçekle yani Andy’nin büyüdüğüyle yüzleşiyorlar. Andy yetişkinliğe adım atarken üniversiteye gitmeye hazırlanıyordur. Ve Andy’nin annesi de oğlunun büyüdüğü ve dış dünyaya adım attığı gerçeğiyle yüzleşmektedir.. Hikâyemize, karakterlerin hayatlarındaki en önemli anlarından başlıyoruz”.
“Filmin büyük ve çok ciddi konuları var ve bunları biraz espriyle dengelediğimizden emin olmak istedik”, diyor yapımcı Darla K. Anderson. “Ne kadar isterseniz o kadar derin olabilir, her şekilde. Hikâye, aslında hepimizin bu değişimle yüzleşmek zorunda olduğumuzu yansıtıyor; bu kaçınılmaz.”
“‘Oyuncak Hikâyesi’ her zaman bizim hakkımızdaydı”, diyor başyapımcı John Lasseter (“Oyuncak Hikâyesi’nin ilk iki filmini de yönetmişti). “Benden olduğu kadar Andrew [Stanton], Pete Docter, Joe Ranft ve Lee [Unkrich], Buzz ve Woody’nin bu hikâyelerine kendilerinden de kattılar ve sanırım ‘Oyuncak Hikâyesi 3’ bunu devam ettiriyor. Ben şahsen, oğlumu üniversiteye götürürken yaşadığım o gerçek duyguyu yaşadım. Yurt odasını hazırladıktan sonra eşim ve ben eve gitmek için hazırdık ve onun da arkasını dönüp odasına çıkacağını sanıyorduk. Oysa o orada durdu ve gitmedi. Biz ilerledikçe o el salladı ve ben de gözyaşları içinde yığıldım. Son derece güçlü bir duyguydu. Doğduğundan beri birisiyle berabersin ve birden bire çekip gidiyor. ‘Oyuncak Hikâyesi 2’ ve ‘Oyuncak Hikâyesi 3’ arasındaki zaman hem Andy hem de kendi hayat durumlarımızın gelişmesine izin vermek açısından mükemmeldi”.
Yıldızlarla dolu İngilizce seslendirme kadrosu Hanks ve Allen'ı Joan Cusack ile Jessie,  Don Rickles'ı Bay Patates Kafa, Wallace Shawn'u Rex, John Ratzenberger'i Hamm ve Estelle Harris'i Bayan Patates Kafa olarak yeniden bir araya getirirken “Oyuncak Hikâyesi”ne yeni katılanlar da var: Beatty, Keaton ve Dalton'un yanı sıra Jeff Garlin, Kristen Schaal, Bonnie Hunt ve Whoopi Goldberg. İlk filmden itibaren Andy'nin seslendirmesini yapan John Morris, üniversite yaşındaki çocuğu seslendirmeye devam ediyor. Blake Clark, Slinky karakterine ses verdi.

Lee Unkrich (“Oyuncak Hikâyesi 2” ve “Kayıp Balık Nemo”nun ortak yönetmeni) tarafından yönetilen, Pixar emektarı Darla K. Anderson'un (“Oyuncak Hikâyesi 2” ve “ Kayıp Balık Nemo”) yapımcılığını yaptığı ve Akademi Ödüllü senarist Michael Arndt (“Küçük Gün Işığım”) tarafından yazılan “Oyuncak Hikâyesi 3”, Disney Dijital 3D’nin komik ve yeni bir macerasıdır. İlk iki “Oyuncak Hikâyesi” filmindeki önemli iş birlikçilerden olan Oscar ödüllü besteci Randy Newman, başka bir muhteşem şarkı (yeni bir şarkı) yapmak için ekibe geri döndü. “Oyuncak Hikâyesi 3”, John Lasseter, Andrew Stanton ve Lee Unkrich'in bir hikâyesinden uyarlanmıştır. John Lasseter sorumlu yapımcıdır. Hikâyenin süpervizörü Jason Katz, editörü Kenr Schretmann, prodüksiyon amiri Bob Pauley ve baş teknik direktörü Guido Quaroni'dir.  Baş animasyon yaratıcıları Bobby Podesta ve Michael Venturini ve görüntü yönetmenleri Jeremy Lasky (kamera) ve Kim White (ışık)'dır.



Oyuncak Hikâyesi” Büyüyor

Eski Hikâye Yeni Hikâyeyi Yönlendiriyor
Orijinal “Oyuncak Hikâyesi”, sanatçıların tamamen CG teknolojisi kullanarak yaptığı ilk uzun metraj animasyon filmi olarak 1995 yılında film tarihine geçti. Sadece animasyon olarak değil film yapımında da büyük bir devrimini temsil etti.
“‘Oyuncak Hikâyesi’, film tarihine paha biçilemez bir etki yaptı”, diyor Rich Ross, Walt Disney Studios’un başkanı. “Aynı stüdyonun kurulma amacı olan öncü ruh ile yaratıldı- teknolojik açıdan yeni boyutlara ulaşma ve en önemlisi de senaryo açısından. Buzz, Woody ve oyuncaklar tüm yaş grubundan insanların kalbini kazandı -Disney'in zamanlarındaki gibi tipik hayranlık ve bağlılık yaratarak-klasik karakterleri onurlandırdı. 'Oyuncak Hikâyesi' filmleri, yaygın bir görüşle de film yapılabileceğini ispatlayarak animasyon filmlerinin kitlesini genişletti ve film yapımının kurallarını yeniden yazdı. Aslında “Oyuncak Hikâyesi”, ardından gelen her film -hem animasyon hem de canlı film- için çıtayı yükseltti.
“Oyuncak Hikâyesi”nin 77 dakikalık nefes kesen animasyonu, 1561 karesi ve insanların, oyuncakların ve bir köpeğin yer aldığı 76 karakterlik kast ekibi özenle elle çizildi ve bilgisayar ortamında şekillenip animasyona çevrildi. 1995 yılının en çok hasılat yapan filmi oldu. İç pazarda 192 milyon Dolar ve uluslararası pazarda da 362 milyon dolar hasılat elde etti. “Oyuncak Hikâyesi”, En İyi Orijinal Senaryo, En İyi Orijinal Müzik ve En İyi Orijinal Şarkı olarak üç dalda Akademi ödülüne aday gösterildi ve John Lasseter Özel Başarı Oscar'ını ilk bilgisayar animasyonlu uzun metraj filmi  olması sonucunda Pixar’ın “Oyuncak Hikâyesi” ekibinin etkileyici lideri' olarak kucakladı. Böylece “Oyuncak Hikâyesi”, senaryosu nedeniyle Oscar adaylığı alan  tarihteki ilk uzun metraj animasyon filmi oldu. Buna ilaveten, Amerikan Film Enstitüsü  bu filmi 100 En Büyük Amerikan Filmi listesine aldı.
“Oyuncak Hikâyesi”ni yayınladığımız zamanı hatırlıyorum da”, diyor yapımcı Darla K. Anderson. “Steve Jobs, bunun bizim 'Pamuk Prenses'imiz olduğunu söylediğinde biz de 'Oğlum düşünsene “Oyuncak Hikâyesi” de böylesi bir iz bırakırmış ve insanların sahip olduklarını zannettikleri, hayatlarının, çocukluklarının, aile yaşantılarının bir parçasıymış gibi gördükleri klasik bir film olması hoş olmaz mıydı' derdik. Amacımız o zamanlar buydu ve yaptığımız her filmimizde hâlâ amacımız bu”.
1999 yılında, “Oyuncak Hikâyesi” (Pixar’ın üçüncü filmi), tamamı dijital ortamda yaratılmış, uygulanmış ve sunulmuş ilk film oldu. Bu devam filmi, orijinal filmi hasılat olarak geçti ve ilkinden daha fazla hasılat yapan ilk animasyon devam filmi oldu.hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden övgüler alan film, En İyi Müzik dalında Akademi ödülüne ve iki Altın Küre Ödülü'ne aday gösterilerek En İyi Film-Komedi veya Müzikal dalında Altın küre'yi kazandı. “Oyuncak Hikâyesi” ve “Oyuncak Hikâyesi 2”, 2009 yılında ikili hâlinde Disney Dijital 3D olarak ilk kez gösterildi.
“Oyuncak Hikâyesi 3”'ün yapımını başlatmak için Pixar, ilk iki “Oyuncak Hikâyesi” filmlerini yapan ekibi aslında bir araya getirdi. Yönetmen Lee Unkrich'e bu süreçte John Lasseter, Andrew Stanton (“Oyuncak Hikâyesi” ve “Oyuncak Hikâyesi 2”nin ortak senaristi, “Kayıp Balık Nemo' ve ““Vol.İ”nin senaristi ve yönetmeni), Pete Docter (“Sevimli Canavarlar” ve “Yukarı Bak” filmlerinin yönetmeni ve yazarı), Darla K. Anderson, Bob Peterson ve Jeff Pigeon katıldı.
“Tomales Sahili'nde Marin County'de ufak bir bar olan The Poet's Loft diye bir yere gittik ve burada “Oyuncak Hikâyesi”nin fikri ilk kez belirdi. Andrew bize film ilk çıktığında da verdiği “Oyuncak Hikâyesi” etiketli özel bir şarap getirdi. İlk “Oyuncak Hikâyesi” filminde hikayenin başı olan ve aramızdan ayrılan sevgili arkadaşımız Joe Ranft şerefine kadeh kaldırdık. Joe’nun, içten karakterler ve karakter özlü espriler yaratmakta üstüne yoktu. Varlığı özlendi”, diye anımsıyor Anderson.
Tatil sırasında ekip ilk iki “Oyuncak Hikâyesi” filmlerini hem referans almak hem de karakterleri yeniden hayata geçirmenin yollarını bulmak için izledi. “İlk iki “Oyuncak Hikâyesi” filmlerine eş değer olabilecek bir film yapmak asıl hedefimizdi”, diyor Unkrich. “Sinema tarihinde, ilki kadar iyi olan birkaç devam filmi vardı ve gerçekten de bu mükemmeliyette bir üçüncü filmi bulamadık. Aklıma tek gelen “Kralın Dönüşü” idi, fakat o da devasa bir hikayenin üçüncü bölümü gibiydi. İşte o zaman anladım: Büyük bir hikayenin parçası gibi hissettirecek üç “Oyuncak Hikâyesi” filmine ihtiyacımız vardı. Bu ilke “Oyuncak Hikâyesi 3”ü yaratırken bizi yönlendiren güçtü.
Üç filmi birbirine bağlamak “Oyuncak Hikâyesi 3”ün anahtarı olmuştu. Hazırlık aşamasının sonunda ekip, büyük bir gelişme gösterdi ve Stanton, Pixar'ın hikaye üstadı/senaristi/yönetmeni (şu anda Walt Disney Pictures'ın “John Carter of Mars” filminde canlı film yönetmenliğiyle görücüye çıkıyor), asıl hikayeyi yazmakla görevlendirildi.

“İyimser düşünüyorduk”, diyor Unkrich, “değeceğini bildiğimiz devam filmi yaratmak zor da olsa ilk iki filmi yapan aynı yaratıcı ekiptik. Tatilin ikinci gününde Andy'nin büyümüş olduğu fikriyle ortaya çıktık. Aynı zamanda da Woody ve diğer oyuncakların yuvaya gidecekleri fikriyle devam ettik ve de Buzz'ın demo moduna geçirilmesini düşündük. Andrew , herkesi heyecanlandıran bir senaryo taslağı çıkardı. Bu benim ve Michael Arndt'ın hikayeyi ciddi bir şekilde işlemeye başladığımız an oldu.


Oscar® ödüllü senarist Michael Arndt için Pixar’ın animasyon ekibiyle çalışma süreci mutlu bir süreçmiş.  “Pixar’ın yaptığı her filmi izleyip sevmiştim, fakat orada çalışma fikri hiç aklıma gelmemişti”, diyor Arndt. “Seyirci olarak filmlerinde hayran olduğum iki şey vardı: İlki, hikayelerinin bütünlüğü. Senaryonun her detayının iyice düşünüldüğü az film vardır ve Pixar’ın filmleri yoğunluk ve bütünlüğün o zevkli hissini bulunduruyor. İkincisi de Pixar’ın her filminde POV çekimleri, uygun kare montajı ve kamera hareketleri gibi o film yapımının en belirgin zevklerini hissedebiliyorsunuz. Yapığı işi seven insanların yaptığı bir şeyi seyrettiğinizi biliyorsunuz.”
Tüm Pixar filmlerinde olduğu gibi “Oyuncak Hikâyesi 3” de komedi, aksiyon ve duygusallığı harmanlıyor ve böylece seyircileri hem duygulandırıyor hem güldürüyor. Filmin ekibi, gerçek hayat tecrübelerini ve ailelerini içine katarak hikayeyi daha anlamlı ve inandırıcı yaptılar.
Unkrich, oyuncaklarla dolu bir poşeti atmak ana fikrinin vaktiyle ailesinde bir damara dokunmuş olduğunu anımsıyor. “Çocuklarımız olmadan uzun zaman önce, karım ve ben Batı Hollywood'da bir dairede yaşıyorduk ve Pasadena'ya taşınıyorduk”, diye hatırlıyor Unkrich. “Taşınma işini kendi başımıza yapıyorduk ve kendi eşyalarımızı toparlıyor, çöp poşetlerini artık istemediğimizden emin olduğumuz şeylerle dolduruyorduk. Görev icabı ben de o poşetleri binanın arkasındaki bidona götürüyordum, özellikle de çok büyük bir poşeti. Birkaç hafta sonra, yeni yerimize yerleşirken eşim bana pelüş hayvanlarını görüp görmediğimi sordu. Çocukluğundan beri sakladığı pelüş hayvanlarından hiç birini bulamıyordu. Ben de hangi kutuya koyduğunu sordum ve o da kutuda olmadıklarını ve büyük bir çöp poşetinde olduklarını söyledi. O anda mideme büyük bir sancı girdi çünkü ne olduğunu biliyordum ve ona bu haberi nasıl verecektim bir yolunu bulmalıydım. Onları neden bir çöp poşetine koyduğunu bilmiyordum ve o da neden ne attığıma bakmadığımı çözemiyordu.  Onca seneden sonra bile hâlâ bana o çok sevdiği pelüş hayvanları attığımı unutturmuyor. Böylece “Oyuncak Hikâyesi 3”deki o an olan Andy'nin annesinin çöp poşetini bidona indirdiği an, karımın oyuncaklarıyla olan anılarını ölümsüzleştiriyor ve ufak bir biçimde de olmalarının boşa olmadığını gösteriyor.”

“Oyuncakların sahipleriyle oynamasını engelleyen her şey onları  kaygılandırıyor ve endişelendiriyor”, diye anlatıyor Lasseter. “ Ve her “Oyuncak Hikâyesi” filmi bu endişeyi ele alıyor. Aslında ilk filmde Woody, yeni bir oyuncağın yerini almasından dolayı endişelendiriyordu. Oyuncaklar, aslında yılın iki gününde bu korkuyu yaşıyorlar -Noel ve çocuğun doğum günü. “Oyuncak Hikâyesi 2”de  oyuncaklar, kopmuş, kırılmış ve kırılgan oldukları için de onlarla oynanmamasından dolayı endişeleniyorlardı. Woody, mükemmel kalıp bir daha asla sevilmemekle karşı karşıyaydı.  Bu aslında gayet derin bir mevzu. Ve üçüncü filmde de, gerçekten de oyuncakların en çok endişelendiği zamanı işliyoruz: Büyümek. Kırıldığında tamir edilebilirsin, kaybolduğunda bulunabilirsin, çalındığında telafi edilebilirsin. Ama bir çocuğun büyümesine çare yok. Bu hikaye için değişik bir evrim.


“Filmlerin sırrı, aynı duyguyu ve hikâyeyi tekrar etmemek” diye devam ediyor Lasseter. “ Bu sefer aynı karakterlerle ve aynı dünyada tamamen farklı olan bir şeye giriyoruz. Bu yüzden de tamamen farklı duygulara geçiş yapıyoruz. Oyuncaklar canlandığında, yetişkin endişeleri olan yetişkinlere dönüşüyorlar. Herkes bu karakterlerle bağ kurabilir. Dünyaya bir oyuncağın bakış açısından bakmak başka şey, fakat buna bir karakterin gözünden bakmak bu olayı daha derin ve duygusal bir şey. Seyirciler kendi hayatlarıyla bağ kurabilirler. Bu filmin tamamen farklı duygusu ve derinliği var”.
OYUNCAK HİKAYESİ 3”TE KİM KİMDİR

Klasik Karakterler Civardaki Yeni Oyuncaklarla Karşılaşıyorlar
Geri dönen karakterlerin ve Ken'in katılmasının yanı sıra “Oyuncak Hikâyesi 3” renkli ve geniş bir yeni oyuncak yelpazesi ile yeni insanları da bize kazandırıyor.  Andy'nin odasındaki oyuncaklar, güvenli evlerini bırakıp haftada beş kez oynanmayı tahmin ettikleri Sunnyside Yuvasına yola çıkıyorlar.. Bu en son “Oyuncak Hikâyesi” macerasındaki bir diğer anahtar oyuncu hayalperest ve sevgi dolu bir çocuk olan Sunnyside'da çalışan bir kadının kızı ve kendi oyuncak grubuna sahip olan Bonnie.
Aynı şekilde, ““Oyuncak Hikâyesi 3” film tarihinin en cazip ve eğlendirici seslendirme takımını tekrar bir araya getiriyor: Tom Hanks, popüler kovboy şerif Woody'yi seslendirmek için geri gelirken Tim Allen da üçüncü kez kahraman, cesur ve ara sıra kandırılan uzay komandosu Buzz Işıkyılı’nı seslendiriyor. Yeniden ekranlara dönen sevilen karakterlerin yanı sıra tamamen yeni karakterlerle de bezenmiş olan “Oyuncak Hikâyesi 3” yıldızlarla dolu.
Yapımcı Darla K. Anderson “Oyuncak Hikâyesi 3”ün oyuncularına şapka çıkartıyor. Yeniden orijinal aktörleri “Oyuncak Hikâyesi 3” için göreve çağırmak güzeldi. Ekibi yeniden toplamak filmin yapım aşamasının başında yönlenmemize yardımcı oldu. Tüm ekip -eski ve yeni- bir çok yetenek ve paha biçilmez doğaçlamaları da beraberinde getiriyor; bunlar bu karakterlere can verirken aynı zamanda da animasyonun performansını etkiliyorlar”, diyor.

 

TANIDIK YÜZLER



 

WOODY, insanın ağzına dolanan laflarının 1950'lerin televizyon şovu “Woody's Roundup”tan geldiği , kovboy şerif. Andy'nin en sevdiği oyuncaktır. Sahibi büyümüş olsa da sadık şerif Woody, hâlâ Andy'nin oyuncaklarına önem verdiğine inanmaktadır. Oyuncaklar bilinmeyen geleceklerine doğru giderken Woddy mantığın sesi oluyor.

Mert liderleri olarak Woody, hiçbir oyuncağın arkada kalmamasını sağlıyor.


Tom Hanks bir kez daha senini veriyor. Hanks'e göre uzun bir aradan sonra yeniden Woody'yi seslendirmek kolay işti. “Woody, her türlü aksiyona kendini atan tutkulu bir adam”, diyor Hanks. “İçgüdüsel olarak ne zaman 'Onlara yardım etmeliyim' veya 'Kaçmalıyım' gibi düşünceler aklına gelse 100% bağlılıkla yapıyor. Bu huyu herkeste seversiniz. Aynı zamanda ben Woody ve Buzz arasında gelişen ilişkinin şeklini seviyorum.  En başta düşman olarak başladılar ve birbirlerinin gücünü kabul etmeyi, birbirlerinin başarısızlıklarını affetmeyi ve birbirlerine birey olarak saygı duymayı öğrendiler. Zıt kutuplar bu durumda birbirini çekiyor.
“Pixar’ın üçüncü bir “Oyuncak Hikâyesi” filmi çıkarması ve bunun da tamamen yeni ve gerçek ve eşsiz olması gerçeği, onların ne kadar mükemmel olduklarını gösteriyor”, diye devam ediyor Hanks. “John Lasseter ve Lee [Unkrich] ve Darla [K. Anderson]' ve diğer tüm senaristler, seyircilere rahatlayıp bu büyülü yere ve zamana götürüyor. Bunu filmle yapabilmeniz müthiş bir şey. “Oyuncak Hikâyesi 3” ile sevimli, tanıdık ve mutlu bir yere geri geliyorsunuz. Müthiş olansa karakterin tarzı ve espriler için övgüyü ben alacağım. Benim de üniversiteye giden çocuklarım var ve gelip 'Komşu çocuğuna uslu durmasını söylemen gerçekten bana bir şeyler ifade etti'”, diyorlar.
Hanks, bu üçüncü devam filminin de duygusal yoğunluğu olduğunu söylüyor. ‘“Oyuncak Hikâyesi 3’ sizi heyecanlandıran büyük, yoğun bir macera”, diyor.  “Kısmen 'Büyük Kaçış', Dorothy'nin Doğu'nun kötü Kalplı Cadısı'ndan kaçması gibi aynı heyecanı veriyor. Fakat hala o ögeleri alıp onları çok duygusal bir şeye dönüştürüyorlar. Oyuncak dinozorlar ve Bay Patates Kafa’dan bahsediyoruz ama onlar için üzülüyor, geri dönüşüme atılmalarını veya yaramaz çocuklarla uğraşmalarını istemiyorsunuz. Filmin sonunda beraber olmalarını ve onlarla oynanmalarını istiyorsunuz.
Varlıkları için endişeleniyorsunuz. Pixar'daki film yapımcıları kalbinize hitap etmeyi biliyorlar. Hikaye aslında büyümek ve bir çocuğun üniversiteye gitmesi kadar basit, fakat özünde o kadar duygusal ki gözlerinizden yaşların akmasını engelleyemiyorsunuz”.
BUZZ IŞIKYILI cesur bir uzay komandosu; lazer silahı, karate hareketleri ve açılabilir kanatları var. Buzz bir erkek çocuğunun hayalindeki oyuncak olduğu için de çocuk Andy'nin birden favorisi oluyor ve Woody ile yakın arkadaş oluyor. Buzz'ın asıl görevi kötü imparator Zurg'u yenmekken şimdi de görevini oyuncak ailesini bir arada tutmak için kullanıyor. Buzz'ın bu yeni görevi yol boyunca caydırıcı olsa da yolculuğu esnasında kendinin bile varlığını bilmediği şaşırtıcı özelliklerini ortaya çıkartıyor.
Tim Allen, Buzz'ın sesi olarak dönüyor, bu yeni filmdeki büyüyü fark ediyor. “Oyuncak Hikâyesi 3“, hikayesiyle o kadar fark edilebilen bir başarı ki bunu kitap olarak da pazarlayabilirlerdi”, diyor Allen. “Hikayeyi okumama ve sonunu bilmeme rağmen olabilecek en iyi şekilde beni yakaladı. Seyircinin de aynı tepkiyi vereceğinden eminim. Çok güzel aksiyon sahneleri var fakat filmin asıl güzelliği kare seçimindeki zekilik ve nasıl yönetildiği.  Pixar git gide iyi oluyor. Bu dostluk ve birlik olma üzerine çok basit bir hikaye. Sonun yeni bir başlangıç olmasını seviyorum. Bir kapı kapanırken diğerinin açıldığını fark ediyorsunuz. Bu çok duygusal.”
“Benim için “Oyuncak Hikâyesi” filmlerinde çalışmanın en harika yanı Pixar'daki herkesle ve Tom Hanks'le kurduğum dostluk”, diye ekliyor Allen. “Tom ve ben gerçekten beraber çalışmayı ve birbirimizin yanında olmayı sevdik.  Yeteneğine tamamen saygı duyuyorum ve sanırım o da benim için aynı şeyleri hissediyor.”
Allen, Buzz'ın hikayesinin hayranıymış. “Bu üçüncü filmde Buzz'ın rolü genişliyor”, diyor oyuncu. “Kazara sıfırlandığında mükemmel İspanyolca konuşuyor. İspanyol istilacı ve boğa güreşçisi. Çok komik. Buzz'ı gerçekten seviyorum. John Lasseter’le beraber geliştirdiğimiz bir karakter ve oynaması zevkli bir karakter”.
JESSIE, canlı, sert ve örselenmiş bir kovboy kız oyuncağı ve her zaman zorda olanları kurtarmaya meraklı. Andy'nin oyuncakları bırakıp gidecek olmasıyla, Jessie bir kez daha sahibi tarafından terk edilme korkusu yaşamaktadır. Kontrolü ele alıyor ve oyuncakların kendi kaderlerini kendilerinin kontrol etmesinde ısrar ediyor. Fakat bu sonraları pişman olacakları bir karar mı?
Joan Cusack, bu enerji dolu kovboy kızın sesi olarak dönüyor, bu karakterin hayranı. “Jessie çok iyi bir örnek”, diyor Cusack. “Çocukların önemli olduğuna inanıyor ve gurur ve tutkuyla onlara yaklaşıyor. Ve kızların her şeyi yapabileceklerine inanıyor! Tabii ki de bu konuda haklı. Hayata karşı sertliği ve her şeyi yapabilirim tavrı var. bazı şeyleri hissetmekten ve duygularından ders almaktan korkmuyor. Jessie süper.. Yeniden Pixar'lılarla beraber olmak güzel bir duygu, çünkü kaliteli bir iş olduğunu biliyorsunuz ve hepsinden en güzeli gerçekten eğlenceli oluyor.
"Jessie benim 'Oyuncak Hikayesi'ndeki favori karakterlerimden çünkü filmlere güçlü bir dişi karakterin varlığını getiriyor", diyor yapımcı Anderson. "Büyük bir kalbi var, ama Woody ve Buzz'la uğraşabiliyor ve düşündüğünü söylemekten çekinmiyor. “Oyuncak Hikayesi 3”de önemli bir sahne var. Bu sahnede Jessie, Bullseye’a biniyor ve günü kurtarıyor. Bu sahnenin filmde yer alması benim için çok önemliydi. Sadece Jessie'yi yeniden sunmanın dinamik bir şekli değil aynı zamanda da eğlenceli bir oyun ve beklenmeyen bir şey.

"Oyuncak Hikayesi 2” ve “Oyuncak Hikayesi 3”de”, diye devam ediyor Anderson, “Joan Cusack, Jessie'yi güçlü ve ruhu olan bir karakter olarak göstermekte öylesine iyi ki. Sesi güçlü ama bir o kadar da yumuşaklık, nezaket ve olağanüstü komik nüanslar katıyor”.


HAMM, şaka yapmakta ısrar eden pembe bir domuz kumbara. Hala bir ukala ya da en azından herkesin onun böyle olduğuna inanmasını istiyor. Bir Pixar’ın filminin stüdyonun yetenekli şans getiren aktörü John Ratzenberger’siz bütün olması düşünülemezdi. Bu çok yönlü aktör, Pixar’ın her filmine ses verdi, bilmiş gibi davranan domuzcukla başlayıp geçen yıl Oscar kazanan “Yukarı Bak” filmindeki Tom karakteriyle devam etti.
Ratzenberger, “Hamm'e ses vermek bir karakteri yeniden ziyaret etmek gibi değil, fakat müthiş oyuncaklarla dolu bir kum sandığında oynayan bir grup arkadaşın arasına katılmak gibi. Pixar’ın tutkusunun ve neşesinin bir parçası olduğum için mutluyum. Hamm'i oynamayı seviyorum çünkü öylesine ukala ki. Beni güldürüyor. Ben de filmleri herkes gibi seyircilerin arasında izliyorum ve gülmek zorunda kalıyorum.  Pixar'la çalışmanın güzelliği tüm bu zorluğu kendilerinin halletmesi. Her türlü imlayı ve karakterin aldığı her nefesi biliyorlar. Yönetmen gitmek istediği duygusal akışı biliyor ve her karakterin nasıl olduğunu biliyor. Gemiyi inşa ediyorlar, sizin yapmanız gereken tek şey sadece binmek”, diyor.
BAY PATATES KAFA fevri konuşan, asabi, sinirli gözlere sahip bir patates. Sert plastikten dışı kötümserliğini tamamen yansıtıyor. Ama ‘’tatlı patatesi’’ Bayan Patates Kafa’ya olan bağlılığı, daha yumuşak bir yanı olduğunu da ortaya koyuyor.
Don Rickles, üçüncü kez  asabi Bay Patates Kafa’yı eslendiriyor. “John Lasseter bana ilk defa Bay Patates Kafa olacağımı söylediğinde 'Patatesleri canlandırmıyorum. Beni rahat bırak. Kariyer yapmak istiyorum' demiştim. Karıma biraz mücevher, birkaç ev ve bazı şeyler alabileceğimin farkında bile değildim. Parası iyiydi.”
Bayağı bir hoplama, koşuşturma ve hoplama var. Bayağı bir aksiyon yani. Birkaç dakika izleyince Bay Patates Kafa’yı bir çöp kovasında veya bir sandalyeden uçtuğunu görüyorsunuz. Tetikte olmanız lazım”.
Rickles Bay Patates Kafa’nın filmin gerçek yıldızı olduğunu iddia ediyor “Dürüst olmalıyım ben filmin asisiyim ve çok zekice şeyler söylüyorum.” Tom Hanks ve Tim Allen vakit öldürüyor. Film için süperim. Film sadece Bay Patates Kafa hakkında olmalı.”
Yüklə 283,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin