Aleksandr blok ve apokaliPSİ: “ONİKİ” (dvenadtsat) adli poemi Özet



Yüklə 49,25 Kb.
tarix03.05.2018
ölçüsü49,25 Kb.
#49993

ALEKSANDR BLOK VE APOKALİPSİ: “ONİKİ” (DVENADTSAT) ADLI POEMİ

ÖZET

Ekim Devrimi’nin oluşumu ve devrim sırasında yaşayan Rus sembolist şair Aleksandr Aleksandroviç Blok, (1880-1921) Ekim Devrimi öncesi Rusya’sının son ve Gümüş çağının ise en büyük şairidir. Bu çalışmada Blok’un 1918 yılının Ocak ayında iki gün içinde Ekim Devrimine ithafen yazdığı “Oniki” adlı poemi incelenmiştir. Bu inceleme çerçevesinde poemin her bir satırında bir keşif, her bir epizodunda bütün bir çağın varlığı gözlenmiştir. Blok için devrim, eski dünya ile bir mücadele değil, her şeyden önemlisi ruhun bir kahramanıdır. Devrimin gerçek yüzünün betimlendiği “Oniki”, gerçekçi tabloları yansıtan ve daha çok kaleydoskopu anımsatan epik bir poemdir. Öyle ki gerçekçiliğe duyulan derin duygularla yazılan “Oniki” yalnızca dönemin yaşamsal düzeneğini yansıtmakla kalmamış, aynı zamanda yaşamın derinsel yorumlamalarını da beraberinde getirmiştir. Hatta Ekim devrimi sonrası büyük Rus edebiyatının Aleksandr Blok’un “Oniki” başlıklı poemiyle başladığı söylenebilir. Çünkü yirminci yüzyılın başına kadar ve sonrasında da tüm insanlığın yaşamını etkileyen bu poem, Aleksandr Blok’un en zorlu kişisel zaferi niteliği taşımaktadır. Devrimi büyük bir coşku ile karşılayan sembolist şair Blok, bu poeması ile devrimin müziğini duymuş ve tüm çağdaşlarını kendisini örnek almaya çağırmıştır. Poemada yer verilen tüm renkler, sesler ve imgeler farklı anlamlara sahiptirler. Bunlardan en önemlisi “Oniki” poeminin sonunda beliren gizemli İsa imgesidir. Bu imge sembolist şair Blok tarafından tesadüfî seçilmemiştir. Bu bağlamda İsa’nın on iki havarisini sembolize eden on iki muhafız ve birtakım dinsel göndermeler dikkat çekici niteliktedir. Sonuç olarak ise “Oniki” poemi Rus edebiyatının en iyi eserlerinden biri olarak kabul edilmesinin yanı sıra, yirminci yüzyılın en tartışılan poemlerinden biri olduğu ortaya koyulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Aleksandr Blok, Oniki, Poema, Apokalips, Ekim Devrimi, Sembolizm.

ALEKSANDR BLOK AND APOKALİPSİ : POEM NAMED “TWELVE” (DVENADTSAT)

ABSTRACT

Russian Symbolist Poet Alexander Alexandrovich Block (1880-1921) who lived during the formation of the October Revolution and the Revolution, is the last prior to the October Revolution and the greatest Poet of the Silver Age of Russia. In this study, the Poema named "Twelve" written by Mr Block in January 1918 in two days, who dedicated it to the October Revolution, has been studied. In this context, that a discovery from each line of Poema and the presence of a whole era in each episode were observed. Already the Poet himself accepts his Poema named "Twelve" as the pinnacle of art. The reason for that the poem is written, he is able to feel a linkage to "modernity”. Revolution for Alexander Block is not a struggle with the old world, but a hero of the spirit important than anything else. The "Twelve" depicted the real face of Revolution, which reflects realistic pictures and more reminiscent of a kaleidoscope is one of the epic Poema. So that "Twelve” written with the deep senses to the realism has not only reflected the period of the vital mechanism but has also brought with it the deeply interpretation of life. Even after the October revolution, it is said that the great Russian literature starts with Aleksandr Blok's Poema called "Twelve". Because it affects whole of human life until the beginning of the twentieth century and then, The poema carries the nature of the toughest personal victory of Alexander Blok. Revolution met by symbolist Poet Blok with a great enthusiasm, he heard the music of the revolution, and called all his contemporaries to take him as an example. All the colors, sound and images covered in Poema have different meanings. These are the most important of all those in the "Twelve" is a mysterious image that appears at the end of the Poema. This image is not randomly selected by the symbolist poet Alexander Blok. In this context, Jesus' twelve apostles who symbolized the twelve guards and some religious references are remarkable.

As a result, it has been revealed that the Poema: "Twelve" considered one of the best works of Russian literature as well as one of the most controversial Poema of the twentieth century.

Keywords: Aleksandr Blok, Twelve, Poema, Apocalypse, October Revolution, Symbolist.

GİRİŞ

Rus sembolist şair Aleksandr Aleksandroviç Blok, (1880-1921) Ekim Devrimi’nin oluşumu ve devrim sırasında yaşar. Sanat yaratıcılığını bu dönemde gerçekleştiren Blok, Ekim Devrimi öncesi Rusya’sının son ve Gümüş çağının ise en büyük şairidir.

Blok, iki gün içinde yazdığı “Oniki” (Dvenadtsat) adlı poemini sanatının zirvesi olarak kabul eder. Bunun sebebini ise bu şiirini yazdığında “çağdaşlığı” hissedebilmesiyle ilişkilendirir. Blok, “Oniki”yi 1917 Ekim Devrimine ithafen yazmıştır. “Oniki” 20. yüzyılın başına kadar ve sonrasında da tüm insanlığın yaşamını etkileyen bir poemdir. Sembolist şair Blok, devrimin müziğini duymuş ve tüm çağdaşlarını kendisini örnek almaya çağırmıştır. Böyle bir çağrıda bulunma cesaretini ise kendine olan özgüveniyle bağdaştırabiliriz. Aslında Blok, bu tavrında haklıdır. Çünkü Ekim Devrimi sonrası Büyük Rus Edebiyatı Aleksandr Blok’un “Oniki” başlıklı poemiyle başlar. Poemin her bir satırında bir keşif, her bir epizodunda bütün bir çağın varlığı söz konusudur. Poemin ardında bir kültür yüzyılı durmaktadır. Poem, gerçekçiliğe duyulan derin duygularla yazılmıştır. Hatta Blok’un söz konusu poemi üzerine yazmış olduğu şu cümle bunu kanıtlar niteliktedir: “’Oniki’yi yazarken, gökkuşağına bakıyordum.” (V.M.Akimov, 1991) Kanımızca Blok, bu düşüncesinin hakkını verebilmiştir. Çünkü “Oniki”, gerçekçi tabloları yansıtan ve daha çok kaleydoskopu anımsatan epik bir poemdir. Şiirin ana teması ise son derece basittir. Ohal zamanı şehirdeki nizamı on iki muhafız sürdürmektedir. Ancak aslına bakıldığında, tıpkı bir çocuğun kaleydoskobunda olduğu gibi, esas tabloların sürekli değişkenlik göstermesi devrim sonrası gelecek günlerin kapsamlı bir panoramasının gözler önüne serildiğini göstermektedir.

Peki, Blok’un “Oniki” poemi tam anlamıyla nasıl anlaşılır? Bunun için öncelikle poemin özgün dilini kavramak gerekmektedir. Çünkü Blok, zor bir dil kullanmıştır. Bu noktada Viktor Şklovski’nin “Oniki” hakkındaki yorumu dikkate değerdir. Rus biçimciliğinin kurucusuna göre söz konusu poem bir mani gibi değil, daha çok “blatnoi” (Genellikle yerli halk müziği şarkılarında eleştiri amacıyla yararlanılan bir türdür) stilinde yazılmıştır. (Todd Long, 2016) Poemin her bir noktasında “şifrelenmiş” devasa keşifler söz konusudur. “Oniki” yalnızca dönemin yaşamsal düzeneğini yansıtmaz, aynı zamanda yaşamın derinsel yorumlamalarını da beraberinde getirmektedir. Öyle ki poemin daha ilk satırları derin anlamlarla yüklüdür. “Kara gece, ak kar.” (V.M.Akimov, 1991) Blok şiirlerinin müziğin ruhundan doğduğunun altını çizerek ve içinde bulunduğu döneme kulak vererek poemini şekillendirmiştir. “Oniki” kendi türü çerçevesinde değerlendirildiğinde özellikle kurgusu bakımından tektir. Söz konusu poemde anlatıcı yazarın haricinde, kahramanların ve şehrin sesi de duyulur. Dolayısıyla bu noktada folklorik bir şiir dilinin hâkim olduğu söylenebilir.

Blok’un peyzajında dünyanın ruh hali hissedilmektedir. Poemin ilk mısrasında renkler üzerinden kurulan zıtlıklar dikkat çekmektedir. Bu bağlamda siyah ve beyazın yarattığı güçlü karşıtlığın ön plana çıktığı görülmektedir. Bu güçlü karşıtlık poemin bir ucundan diğer bir ucuna gidip gelen aydınlık bir ışıkla dolan rüzgârla beraber daha da parlamaktadır. (V.M.Akimov, 1991)

Poemin birinci dörtlüğünde öncelikle zaman kavramı belirginleştirilmiştir. Sahnede henüz hiçbir kahraman yer almaz. Kırmızı bir afiş dikkat çeker. Dolayısıyla öne çıkan renkler beyaz, siyah ve kırmızıdır:

Kara akşam.
Ak kar.
Rüzgâr, rüzgâr!
Duramaz ayakta bir adam.
Rüzgâr, rüzgâr -
En beteri, Tanrı’nın işleri arasından.


Uluyor rüzgâr; buzu kaplayan
bembeyazdır kar.
Yürümek güç, yer çok kaygan


Durmaz ayak - eyvah aman -
Anında kayar.


Binadan binaya ip uzatılmış
İpe asılmış kocaman bez afiş:
"Tüm iktidar - Kurucu Meclise!(
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

“Oniki”, sembolik bir imge olan rüzgâr ile başlar ve ilk dörtlüğün en dikkat çeken kişisi “rüzgâr”dır:

Rüzgâr ve ayaz birbirinden gaddar!
Lanet burjuva, dörtyol ağzında duran
Burnunu paltosunun yakasına saklar”(
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Blok’un burada ilk olarak “rüzgâr” imgesini seçmesi tesadüfî değildir. Peki, “Oniki” poemindeki “rüzgâr” ne anlama gelmektedir? Karşımızda beliren en önemli soru işaretlerinden biri budur. Bu noktada Blok’un buradaki “rüzgâr” imgesi ile eski dünyanın kalıntılarını hızlı bir şekilde ortadan kaldırma amacını güttüğünü söyleyebiliriz. Öte yandan Blok’un bu imgeyle devrimin beraberinde getirdiği değişiklikleri gözler önüne sermeye çalıştığı yargısında da bulunabiliriz. Şair için devrim, her şeyden önemlisi olağanüstü bir yeniden inşanın esas imgesidir. (V.M.Akimov, 1991) Bu yüzden Blok’un kendisi büyük umutlarla ve coşkuyla kaleme aldığı “Aydınlar ve Devrim” (İntelligentsiya i revolutsiya-1918) adlı makalesinde devrimden yana konumunu açıklar (Azer Yaran, 1998) ve haykırırcasına bağırarak şu sözleri sarf eder:

Herkes can kulağıyla devrime kulak kesilsin ve dikkatlice devrimi izlesin. Öyle ki sahte, kirli, sıkıcı, çirkin bir yaşamı adaletli, temiz, renkli ve neşeli bir görünüme kavuşturarak canlandırmak için her şey yeniden yapılandırılacak.”( Yulia Filipova, 2016)

Poemdeki rüzgâra geri döndüğümüzde ise insanlığın ruhsal güçlerinin en güçlü aktivitesidir aynı zamanda. Mutluluk ve kötülük, sevgi ve nefret bir aradadır. Şiddet üzerine kurulmuş kirli ve sıkıcı bir yaşamın biriktirdiği alışkanlıklarla mücadele eden adaletli, temiz, neşeli ve harika bir yaşamın açlığıdır buradaki. Blok için devrim, insanın değişmesidir. İnsanın ruhundaki çirkinlikler ile güzelliklerin bir çatışmasıdır. Öyle ki bu çatışmanın çıkışı, insanın kaderini belirler. (V.M.Akimov, 1991)

Rüzgâr, kar fırtınası ve kasırga “Oniki” poeminin güçlü sembolleri arasında yer almaktadır. Tek bir anlamı ifade eden semboller değildir bunlar. Tam aksine tıpkı iyilik ve kötülük gibi farklı anlamları içinde barındırır. Nitekim insan ruhunun derinliklerinde yatan bu karşıt duygular, ruhsal gelişimin enerji kaynağı niteliğindedir. Yani hayatın gücüdür. (V.M.Akimov, 1991)

Eski düzenin yıkılması, toplumsal ve ahlaki yapının bozulması büyük güçlerin serbest kalmasını sağlamıştır. Blok, bu büyük güçlerde hayatın, değişimin, hareketlerin enerjisini görür. Ancak bu güçler sessiz bir körlüğün ve ölümün sebebi de olabilirler. Blok, bu güçlerin ikili doğasını çok iyi anlamış olacak ki “Oniki”de devrim afetinin idealize edilişine, ünlenişine ya da ses getirmesine dair herhangi bir şey bulunmamaktadır. Eğer insanlar bu kaosu uyum çerçevesine sokamazlarsa, Blok’un ifadesine göre, yalnızca eski dünya değil, onun temsilcileri de ortadan kaldırılmalıdır. İşte “Oniki”nin ilk satırlarından itibaren şairi endişelendiren soru şudur: Toplumsal ve ruhsal kasırganın rüzgârına karşı insan ne kadar karşı koyabilir? (V.M.Akimov, 1991) Aslına bakıldığında Blok’un yanılmadığı görülür. Çünkü ilerlenen yolda dikkat edilmesi gereken en önemli şey; insanın ruhani olarak hangi boyutta olduğudur.

“Oniki”de tamamen 1917 Ekim Devrimi sonrasında yaşanan günlerin olayları yansıtılmaktadır. Petrograd’ın karlarla kaplı peyzajı, rüzgârın esintisiyle birlikte duyulmaya başlayan sloganlar, her şeye müdahale etmeye çalışan burjuvaların tutumları, oniki kişiden oluşan kızıl muhafızlar, kabadayılık yapan kişiler, bunların her biri, devrim yaşamının içinden doğmuştur. (V.M.Akimov, 1991)

“Oniki”de seçilen yer ve kişilere daha ayrıntılı bakıldığında ise adeta bir film karesinden yansıtılırcasına resmedildikleri görülmektedir. Birinci bölüm, halkın olumsuz tepkilerinin bir çeşit yansıtımı olarak değerlendirilebilir. Söz konusu bölümde, kişi sayısı bir hayli kabarıktır: “İhtiyar kadıncağız, (burjuva) yazar, papaz, kürklü hanımefendi ve fahişeler.” Poemin ilk dörtlüğü bizi ilerde bekleyen ne? sorusu ile biter ve hemen akabinde “yoldaş, dikkatli ol!” çağrısı duyulur.

Poemin ikinci bölümünde kahramanlar sahneye çıkar ve Blok, şiirin odağı olan oniki kızıl muhafızı bizlerle tanıştırır. Bu tanışma, gayet simgesel bir nitelik taşır. Onları, zihnimizde, her biri birbirine benzeyen gölgeler ve anarşistler olarak canlandırmamızı sağlar. Onların her birinin adımını büyük bir dikkatle ve umutla izler Blok. Poemde rüzgârla birlikte hareket eden on iki muhafız, adeta kanatları varmış gibi uçar adımlarla ilerler. Çünkü onlar kirli ve hür bir güce sahiptirler, hem de doğuştan:

Geziyor rüzgâr, uçuşuyor kar


On iki adam yürüyorlar.


Etraflarında sokak ateşleri
Omuzlarda tüfek kemerleri;
Dişlere sıkışmış sarmaları, kasketleri - ezik;
Bi’ tek karo ası sırtlarında eksik!


Özgürlük,özgürlük,
Of-oof, kitapsız!”(
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Yeni inancın havarisi olarak adlandırılan “Oniki kızıl muhafız” poemde, yeni dünyayı sembolize eder. Son derece karışık bir grup oldukları söylenebilir. Çünkü dişlerinde sarma sigaraları, omuzlarında tüfekler ve başlarında kasketleriyle yürümektedirler. Bu detaylar hemen akıllara ağır suçlar işlemiş ve kürek cezasına çarptırılmış kişileri getirir. Ancak bildiğimiz üzere yeni inancı temsil eden havariler, karanlık bir geçmişe ve aydınlık bir geleceğe sahiptirler. Bu noktada gerçekten, hüzünlenmek ve kederlenmek kalıyor geriye. Bu oniki kızıl muhafızın aralarında herhangi birliğin varlığından söz edilemez. Onların yalnızca “kutsal bir hınç”ları vardır yüreklerinin derinliklerinde. Aslına bakıldığında yeni yaşamın kendilerine ne getireceklerini bilmemekle beraber, eskiye olan inançlarını yitirdikleri söylenebilir. Blok buradaki mantıksızlığı ve anlamsızlığı gözler önüne serer. Nihayetinde birilerini katletmenin hiçbir şekilde açıklanabilir bir yanı olamaz. Öyle ki muhafızlar ancak derinden bir sarsılma yaşadıkları an işin iç yüzeyinin ve ülkelerinin kaderi uğruna kendi sorumluluklarının farkına varırlar. Ancak sonuna kadar yürümeye devam etmeleri, yeni yaşamın ideallerini tam anlamıyla idrak edemediklerinin bir göstergesidir. İşte bu noktada Blok, dillerinde zafer marşlarıyla yürümekte olan muhafızların karşısına elinde kanlı bayrağı tutan “İsa” imgesini çıkarır. Bu noktada “İsa” imgesine daha sonra açıklık getireceğimizi belirterek, ilk olarak rüzgâr sorunsalının ardından karşımıza çıkan bir başka önemli soruyu yanıtlamak yerinde olacaktır. Peki, on iki kızıl muhafızdan biri olan Petruha kimdir? 20. yy’ın sorunlarını yansıtan tipik bir karakterdir. Öyle ki Petruha, Katka ve Vanka’nın yaşamları ve kaderleri üzerinden fikir yürütülerek, ortada duran genel sorunlar çözümlenmeye çalışılmıştır.

“Oniki”de yaşam ve ölüm, özgürlük ve tutsaklık, sıkı bir sevgi bağı ve umursamazlık, insanların dostlukları ve birbirlerine yabancılaşmaları, çıkmazlardan aydınlığa geçme arzusu, kısacası poemde yer verilen her bir ayrıntı kahramanlar ve şair arasında geçen her şeyi daha anlaşılır kılar. Tüm bunlar aracılığıyla tek bir düşünce karşımıza çıkıverir: İnsanın kaderi bir yol arayışına ve tüm engelleri aşma düşüncesine sahiptir. (V.M.Akimov, 1991) Daha sonrasında “oniki kızıl muhafız ve rüzgâr” arasında nasıl bir ilişki olduğu anlamlandırılmaya çalışıldığında, bizim için en önemli soru karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bu andan itibaren söz konusu poemin konusu dördüncü bölüm ile çözülmeye başlar. Ucu bucağı olmayan bu poemin sahnesinde bu kez rüzgâr ve karların arasında Katka ile Vanka’yı bir arada görüyoruz:

Kar dönüyor fırıl fırıl,


Küstah faytoncu bağırır:
- Deh, deh! Yürü, ha’di!
Oktaki fener sallanıyor,
Van’ka’yla Kat’ka uçuyor. (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Poemin dramsal yapısı, bu bölümde başlıyor. Oniki muhafızdan biri olan Petka, Katka’nın eski sevgilisidir. Beşinci bölümde, Petka, yarı sitem yarı sevgiyle, Katka’ya sesleniyor. Altıncı bölüm, devrim poeminin kalbi gibidir. Bu bölümde, birinci bölümü anımsatır bir biçimde, sinemaya özgü bir anlatım var ve bir cinayet aktarılır. Muhafız Petka, Vanka’yla Katka’yı bir arada görür ve muhafızlar ateş etmeye başlar. Vanka kaçar, Petka kıskançlıktan burjuva Katka’yı öldürür:

Bak, sana bakıcılık
Şu an hiç yapamayız!
- Yükümüz olma şimdi,
Sevgili yoldaşımız!” (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Yedinci bölümde, acı bir veda vardır. Burada Pet’ka, Kat’ka’nın ölmesinden dolayı pişmanlık ve üzüntü duyar. Bu noktadan itibaren Blok’un, kar fırtınası ve rüzgâr arasındaki ilişki üzerinden çıkarımlarda bulunarak pek çok şeyi 20. yy’ın insanoğluna ve Rusya’nın kaderine bağlayarak açıklamaya çalıştığı görülmektedir. Öte yandan Blok poemin ilerleyen mısralarında kahramanlarının durumunu biraz daha ayrıntılı ve dikkatli bir şekilde incelemeye başlayarak, onların yolunun korkunç bir çıkmaz olduğunu göstermektedir. Blok’un bu çıkarımı ise Ekim Devrimi sonrası tarihsel Rus dramasının hem sosyolojik hem de ahlaki boyutunu gözler önüne sermektedir. (V.M.Akimov, 1991)

“Oniki”nin en güçlü epizodlarından biri, Petruha’nın kendi büyük kaybının farkına varmasıdır. Özgürlüğün bayağı ve basit siluetleri ortadan kaybolur ve Petruha’nın ruhunda yanan ateşin bir başka boyutu can bulur:

- Ah, canım dostlarım benim,


Bu hatunu ben çok sevdim...
Çılgın sarhoş geceleri
Onunla geçirirdim...


- Şu ateşli gözlerinden,
Yaman yiğitliğinden,
Omzundaki al beninden,
Aşırı sinirimden
Mahvettim kızı,
Ah, budala ben!” (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Bu monolog aracılığıyla Blok’un Petruha’ya bir başka boyut kazandırdığını yani olağanüstü bir şekilde büyüttüğünü görmekteyiz. Petruha’nın tüm bayağı duygularını, yüreğindeki acılı ateş daha da yakıp kavurur. Bu onun trajedisidir. Blok’un düşüncesine göre, insanın karşısındaki “korkunç dünya”nın en büyük suçu, insana çevresindekileri keşfetmeyi öğretmemesidir. Yaşamın bu düzeni, insanı her şeye karşı sonsuz bir mücadeleye sokar. Oysa Katka’nın ölümünden sonra Petruha’nın yaşama olan sevgisi ve onu anlaması ruhunda derin bir boşluk açılmasına neden olmuştur. (V.M.Akimov, 1991)

Gözünün önünde gerçekleşen kanlı çelişkilere rağmen, Blok devrime inanmış ve ondan çok şey beklemiştir. Belki de Blok devrimin kendisine yeni toplumsal ilişkiler kazandıracağını düşünmüştür. Belki de Blok için en önemli şey insanın ruhunda yeniden yapılanmaların gerçekleşmesidir. (V.M.Akimov, 1991)

Sekizinci bölümde, bir halk türküsü biçemi kullanılıyor. Blok, dokuzuncu bölümde, sokak dilinden uzaklaşıp, simgesel bir anlatımı yeğliyor. Onuncu bölüm bir romans niteliğindedir ve ilk dörtlüğü, bir halk türküsünden alındığı izlenimi veriyor. İzleyen çifte dizede, şiirsel bir dil kullanılıyor. Daha sonra ise, halk diline dönülüyor.

“Oniki” kızıl muhafızın kurtuluşu ise, başka bir yerden gelir. İnsanın iç dünyasını, insanlığın büyük değerleriyle bağdaştırmak gerekir. Onların önünde başka bir yol ve yaşam beliriverir ve onbirinci bölümün ilk mısralarında bunu gözlemleriz:

...Allahsız, kitapsız,


İyice acımasız
On iki kişi yürüyorlar
Uzaklarda ne varsa,
Ona hazırlar...” (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Kar fırtınası ve insanlar arasında bitmek bilmeyen dramatik mücadelenin en güçlü imgesi ise on birinci bölümün finalidir:

Gözlerine fırlatıyor karı
Durmadan gece gündüz tipi...


Marş ileri,
İşçi milleti,
Marş ileri, marş ileri!” (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Mükemmeliyete giden yolda insanın zorlanması ve önüne birtakım engellerin çıkması tabiidir. Bu durum insanoğlunun güce ve kararlılığa ne kadar ihtiyacı olduğunu ortaya çıkarır. Bu yüzden karşı karşıya kaldıkları kar fırtınası ve rüzgârla göğüs göğse mücadele ederler. Öyle ki yeniden ikinci dörtlüğün başlangıcını hatırladığımızda şu sözler düşüncemizi destekler niteliktedir:

Geziyor rüzgâr, uçuşuyor kar
On iki adam yürüyorlar.” (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin, 2016)

Beyaz kar fırtınası fonunda dikkat çeken bir başka şey ise “kırmızı bayrak”tır. Blok’un kahramanlarının özgürlüğünün ve yüksek ruhani gücün bir sembolüdür. Bu insana gerçek özgürlüğü veren devrimin hakiki ruhsal bir işaretidir.

Onbirinci bölümde, dramsal çelişki artık bitmiştir. Oniki muhafız, ikinci bölümde nasılsa, şu an da öyledir. Sokaklarda onlardan başka kimse yoktur. Hiçbir konuşmaya tanık olmayız. Onbirinci bölümü, onikinci bölüm için bir geçiş parçası da sayabiliriz: Muhafızlar, yürümeyi sürdürmektedirler. Kar fırtınası içinde bir karaltı görürler. Durmasını isterler. Durmaz. Ateş ederler. Ölmez. Önlerindeki, İsa’dır. Bu bağlamda poemin sonu daha somut ve canlı lirik bir alt metne sahiptir diyebiliriz:

...Haşmetli haşmetli


Yürüyorlar on iki...
Peşlerinde aç bir köpek, bırakmıyor
Önlerinde de biri var...
Hiç bir kurşun onu vuramıyor,
Gizler onu rüzgâr ve kar.
Tipinin üstünde hafifçe yürüyor,
Saçılıyor kar incileri etrafa,
Kanlı bayrağı elinde tutuyor
Ve beyaz gül tacı duruyor başında,
Yürüyor önlerinde Hazreti İsa.” (
Elena Natalina ve Ulaş Başar Gezgin,2016)

Bu satırlar, “Oniki” poeminin müzikal katmanıdır. Poemin sonunda ulaşılmak istenen ahlaki idealin imgesi ortaya çıkar. Zaten tüm poemin bu ideallerin arayışıyla dolu olduğu söylenebilir. Öyle ki her adımda bu ideale doğru giden bir yolun varlığından bahsedilmektedir. (V.M.Akimov, 1991) Poemin bu son dörtlüğünde yer verilen İsa imgesi, inancın sembolü olarak insanlığın tüm günahlarını yüklenen bir çilekeş olarak hiçbir şekilde yaşamsal adaleti sağlayamaz. Bu sembole böyle bir misyonun yüklenmesi poemin gizemini çözecek niteliktedir. Öyle ki Blok burada İsa’yı resmederek, dönemin isyancı bir güç olarak Hıristiyanlığın öncesine dair kendi sübjektif yorumlarından birini ortaya koyar. Blok için İsa imgesi; yeni evrensel ve tüm insanlara özgü olan dinin timsalleştirilmesi ve bu yeni inancın bir yere vardırılmasıdır. Bu bağlamda “Oniki”nin sonunda İsa’nın ortaya çıkarılması yenidünya düşüncesinin bir alameti olarak, poemin kahramanları adına eski dünyanın gücü üzerinde kendi cezai yaptırımını uygularlar. Ancak diğer yandan ise İsa imgesinin söz konusu poemin ateşli devrim müziğine aykırı olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Blok, devrimi yeni şeyleri getirme zorunluluğu olan evrensel bir yangın gibi kabul eder. Öte yandan İsa’nın ortaya çıkması yalnızca Blok’un sanatındaki birliği değil, aynı zamanda Rus edebiyatındaki Petersburg metinlerinin de birliğini gösterir. (O.B.Sokurova, 2012)

Peki, “Oniki” poeminin sonunda İsa’nın ortaya çıkışı özellikle neyin timsalidir? Pavel Florenski’nin düşüncesine göre; İsa korku, hüzün ve nedensiz bir endişe durumunu gösterir. (M. Brodskiy, 2001) Pavel Kogan’a göre ise; “Oniki” poemi hiç şüphesiz devrimin marşıdır ama ilk dönem devriminin. Blok’un İsa’sı bir gülün çiçek tacı gibi eşsiz bir imgedir. Devrimin ideallerini timsalleştirir. Poemde İsa’nın ta kendisi yürür karşımızda Aslına bakıldığında “Oniki” poeminin son kıtasında İsa’nın ortaya çıkması hiç beklenmedik bir durumdur. Ancak Blok, halkın öfkesi ile gerçeklerin arasındaki uyuşmazlığı görmek istemiştir. Bu yüzden de devrimi kabul etmiştir. Diğer yandan şairin uzunca bir süre poemin sonu için uygun bir imge aradığı görülür. Fakat sonunda poemin esas adamları muhafızlar kime ateş etmeliler? sorusuna karşılık olarak İsa’yı koymaya karar verir. Bu noktada bir kez daha altı çizilmesi gereken nokta, İsa’nın tesadüfî olarak seçilen bir imge olmadığıdır. Blok için devrim, eski dünya ile bir mücadele değil, her şeyden önemlisi ruhun bir kahramanıdır. Bu bağlamda “Oniki” poemi finalinin kendi türü için üst noktada bir nitelik taşıdığını söylemek mümkündür.

Sonuç olarak “Oniki” poemi, Aleksandr Blok’un en zorlu kişisel zaferi ve yükselen ruhani uçuşudur. Rus edebiyatının ise, hiç şüphesiz, en iyi eserlerinden biri olarak kabul edilmesinin yanı sıra, tarihsel bir öneme sahiptir. (Adam’s Carroll-Reed College, 2016) Bunun bilincinde olacak ki Blok, 29 Ocak 1918 tarihinde poemini tamamlar ve ardından günlüğüne şu notu düşer: “Bugün itibariyle ben artık bir dahiyim.” (V.M.Akimov, 1991) Anna Ahmatova da onun bu tutumunu destekleyen şu sözleri sarfetmiştir: “Aleksandr Blok, 20. yüzyılın başlangıcında bir onur abidesidir.” (Avril Pyman, 2016)



KAYNAKLAR

Akimov, V.M., “Nameçayetsya novaya çeloveçeskaya poroda”(Dvenadtsat Aleksandra Bloka), 1991.

Yaran, A., (Çev.), Aleksandr Blok, “Seçilmiş Şiirler”, Öteki Yayınevi, Ankara, 1998.

Filipova, Y., “Vozvraşayas K Dvenadtsati Aleksandra Bloka”, Ekim 2016, http://sibac.info/10412 .

Sokurova, O.B., “Blok, Rossiya, Dvenadtsat”, İstoriya i Kultura, Vıpusk 9. 2012.

Brodskiy, M. “Obraz İiusa Hrista v poeme A.Bloka (1880-1921) Dvenadtsat”, Şkolnaya Biblioteka, No:3, İyul-Avgust 2001.

Pyman, A., “The Last Romantic: Aleksandr Aleksandroviç Blok”, November/December, 2000, http://www.russianlife.com/pdf/blok.pdf , 7 Eylül 2016.

Carroll, A., College, R., “Blok’s Apocalypse: “A Poet’s Elusive Revolution”, http://academic.reed.edu/russian/The_Birch-Adams_Carroll.pdf , 10 Eylül 2016.



Long, T., “Controlled Chaos: Poetic Rhythm in Blok’s The Twelve,” http://www.international.ucla.edu/media/files/long-vol-6-zt-ncv.pdf , 12 Ekim 2016.


Yüklə 49,25 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin