Birinci Bölüm / allah'i tanimak


Din Hakkında Araştırma Yapmanın Önemi



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə4/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   80

Din Hakkında Araştırma Yapmanın Önemi


Bir taraftan insanın fıtrî olarak gerçekleri bilme eğilimi ve diğer taraftan menfaat ve çıkar elde etme, zarar ve tehlikeden güvende olma sevgisini düşünmek, pozitif bilim ve görüşleri elde etmek için çok güçlü bir faktör hâline gelir. Dolayısıyla, insan, tarih boyunca bir takım seçkin kişilerin, kendilerinin, dünyanın yaratıcısı tarafından, insanı dünya ve ahiret saadetine ulaştırmak için gönderildiklerini iddia ettiklerini ve mesajlarını ulaştırabilmek ve insanı hidayet etmek için ellerinden gelen hiçbir şeyi esirgemediklerini, bu yolda her türlü zahmet ve zorluklara tahammül ettiklerini ve hatta bu hedef uğrunda canlarını bile feda ettiklerini öğrenince, peygamberlerin iddialarının doğru olup olmadığını, yeterli ve mantıklı delilleri olup olmadığını anlamak için din hakkında araştırmaya başlar. Özellikle onların davetinin ebedî saadet ve nimeti içerdiğini, insanları ebedî azap ve bedbahtlıktan sakındırdıklarını, yani onların davetini kabul etmenin, sonsuz muhtemel menfaate ve onlara karşı muhalefetin ise sonsuz muhtemel zararlara neden olacağını öğrenince din hakkındaki bu araştırması daha fazla önem taşır. Böyle bir kimse din konusunda ilgisizlik ve gaflet edip onun hakkında araştırma yapmamak için nasıl bir mazeret gösterebilir?

Evet, bazı kişiler tembellik ve rahata düşkünlükleri sonucu araştırma zahmetine katlanmayabilir veya dini kabullenmenin kendileri için bir takım sınırlandırmalar getirip onları canlarının istediği bazı şeylerden alıkoyacağından din hakkında araştırma yapmaktan sakınabilirler.[2]

Fakat böyle kişiler bu tembellik ve rahatlığın kötü sonucuna katlanmalı ve sonunda ebedî azap ve bedbahtlığa razı olmalıdırlar.

Bu kişilerin durumu, acı ilaçtan korkup doktora gitmekten sakınarak kesin ölüme doğru hareket eden bilgisiz hasta çocuğun durumundan çok daha kötüdür. Çünkü böyle bir çocuk yarar ve zararı teşhis edebilecek kadar aklî ergenliğe ulaşmamıştır ve doktorun tavsiyelerine aykırı hareket etmenin zararı da birkaç günlük dünya hayatının faydalarından mahrumiyetten daha fazla değildir; ancak buluğ çağına ermiş olan insan kârla zararı düşünme ve geçici lezzetleri ebedî azapla mukayese etme gücüne sahiptir.

İşte bu nedenle, Kur'ân-ı Kerim gaflet uykusundaki böyle insanları dört ayaklı hayvanlardan daha sapık bilerek onların hakkında şöyle buyuruyor:

İşte onlar hayvanlar gibidir, hattâ daha da sapık... Ve işte gâfiller onlardır![3]

Başka bir yerde ise onları canlıların en kötüsü olarak tanımlamaktadır:

Allâh katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.[4]

 

[1]- bk. Hiss-i Mezhebi (Din Duygusu), İnsan Mevcud-i Naşinahte (İnsan Tanınmayan Varlık, Din ve Revan (Din ve Ruh) kitapları.



[2]- "Fakat insan, devamlı suç işleyerek ilerisini berbât etmek ister." Kıyamet, 5

[3]- A'râf, 179.

[4]- Enfal, 22.

Bir Şüphenin Çözümü


Bazı kişilerin, "Bir meseleyi çözümleme ihtimali olduğu zaman onu halletmek için çaba harcamak güzel bir girişimdir; fakat biz din ve dinle ilgili konular üzerinde düşünmenin olumlu bir sonuç vereceğini sanmıyoruz. İşte bu nedenle, zaman ve enerjimizi sonuçlarına daha sıcak baktığımız işlere harcamayı tercih ediyoruz." diyebilirler.

Böyle kişilere şu cevabı veriyoruz:

Birincisi; dinin temel konularını halletme ümidi kesinlikle diğer bilimsel konulardan az değildir ve biliyoruz ki, çoğu bilimsel konular bilim adamlarının onlarca yıl yorulmak bilmez çabaları sonucunda çözümlenmiştir.

İkincisi; ihtimalin değeri sadece bir etkene (ihtimal oranına) bağlı değildir, "ihtimal verilen şeyin oranı"nı da göz önünde bulundurmak gerek. Örneğin ticarî bir işin kâr ihtimali %5 ve başka bir işin %10 olur, ama birinci işin muhtemel kâr miktarı bin lira ve ikinci işin ise yüz lira olursa, birinci işin ihtimal oranı (%5) ikinci işin (%10) yarısı kadar olmasına rağmen birinci iş ikinci işten beş kat daha iyidir.

Din konusunda araştırma yapmanın muhtemel kâr oranı sonsuz olduğu için onun hakkında kesin bir sonuca varma ihtimali her ne kadar zayıf da olsa, yine de o yolda çaba harcamanın değeri, sonucu sınırlı olan bir şey hakkında çaba harcamaktan daha fazladır. Din hakkında araştırma yapmamak, aklî açıdan ancak dinin doğru olmadığına veya din konularının halledilmez olduğuna dair kesin bir bilgi olduğu zaman mazur görülür. Fakat böyle bir yakin ve kesin bilgi nasıl elde edilebilir ki?

Sorular:


1- İnsan, hakikatleri anlamayı neden ister?

2- İnsanlar neden bütün gerçekler hakkında incelemede bulunma-maktadır?

3- "Dinî duygu" nedir? Bu duygunun varlığını ispatlamak için hangi delil öne sürülmektedir?

4- Usul-i din hakkında araştırmada bulunmanın zaruretini açıklayınız.

5- Dinî meselelerin kesin bir çözümü bulunduğunu ummamak; bunları incelemekten vazgeçmeye yeterli bir sebep midir? Neden?

3- İNSAN OLARAK YAŞAMANIN ŞARTI!

Giriş


Bir önceki derste, sade bir dille din hakkında araştırma yapmanın ve hak dini tanımak için çaba harcamanın gerekliliğini ispatlayıp bunun fıtrî olarak insanda var olan çıkarını düşünme ve zarardan kaçma saiki temeline dayandığını açıkladık;[1] her insanın kendi içinde bulabileceği ve onun hakkında yanılma ihtimali söz konusu olmayan huzurî (şuhudî ve sezgisel) bir bilgi olan saiktir bu...

Bu dersimizde aynı konuyu daha dakik önergelere dayanan daha farklı bir delille ispatlamaya çalışacağız. Bunun sonucu ise şudur; eğer insan din hakkında düşünmez, doğru bir dünya görüşü ve ideolojiye sahip olmazsa insanî mükemmelliğe ulaşamaz. Böyle birini gerçek anlamda insan bilemeyiz; daha farklı bir beyanla: İnsan olarak yaşamak için doğru bir dünya görüşü ve ideolojiye sahip olmak şarttır.

Bu delil üç ilkeye bağlıdır:

1- İnsan kemal talep eden bir varlıktır.

2- İnsanî kemal aklın hükmünden kaynaklanan iradî davranışlar sayesinde gerçekleşmektedir.

3- Aklın pratik hükümleri, teorik bilgi ve tanımalar ışığında şekillenirler, bunların en önemlisi dünya görüşünün üç temel prensibidir: Varlığın kaynağını tanıma (tevhid), yaşamın akibeti ve sonu (mead) ve mutlu yaşam programını bulmanın garantili yolu (nübüvvet)! Başka bir deyişle bunları varlıkbilim, insanbilim ve yolbilim olarak da tanımlamak mümkündür.

Şimdi bu üç mukaddimeyle ilgili açıklamamıza geçelim:

 

[1]- Bu delilin bilimsel şekli şöyledir: Eğer menfaate ulaşmak ve zarardan kaçmak insanın fıtrî bir özelliği ise, bu durumda sonsuz menfaate ulaşmak ve ebedî olarak zarardan güvende olmanın doğru yolunu gösterdiğini iddia eden din hakkında araştırma yapmak zarurîdir (malulün gerçekleşmesi için eksik illetteki önergenin zarureti); menfaate ulaşmak ve zarardan güvende kalmak insanın fıtrî özelliğidir; o hâlde böyle bir din hakkında araştırma yapmak da zarurîdir.



İstisnaî bir önerge şeklinde açıklanan bu delil, yerinde açıklandığı gibi malule (sonuca) ulaşmak için aklın pratik hükümleri ve onların illetin önergesinin zorunluluğuna dönüşü hakkında özel bir mantıklı tahlile dayanmaktadır.

Bu derste bahsettiğimiz delili de şöyle açıklayabiliriz: Eğer insanî mükemmelliğe ulaşmak fıtrî bir konu ise, bu durumda ruhun mükemmelleşmesi için gerekli bir şart olan dünya görüşü ilkelerini tanımak zorunludur. Mükemmelleşmek insanın fıtratıdır; o hâlde bu ilkeleri tanımak da zarurîdir.



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin