Ekolojik tarimda iÇ pazarin geliŞİMİ



Yüklə 3,61 Mb.
səhifə1/64
tarix01.08.2018
ölçüsü3,61 Mb.
#64962
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   64


TÜRKİYE

2. EKOLOJİK TARIM SEMPOZYUMU


14-16 KASIM 2001



ANTALYA
EDİTÖRLER

Dr. Ali ÖZTÜRK

Fatma AKKAYA

Haluk TOKGÖZ

Namık Kemal SÖNMEZ
DÜZENLEYEN KURULUŞLAR

Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsü

P:K: : 35 07100/ANTALYA
Tel : 0 (242) 321 67 97

Fax : 0 (242) 321 15 12
ETO Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği

35100 Bornova/İZMİR

Tel : 0 (232) 388 40 00 / 1396

Fax : 0 (232) 388 18 64/65

e-posta : info@eto.org.tr

http : www.eto.org.tr

DESTEK VEREN KURULUŞLAR

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı APK Kurulu Başkanlığı

Antalya İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

OR-BESİN Gıda Toprak ve Bitki Ürünleri Geliştirme San. ve Tic. A.Ş.

ORG-E VIT TÜRHOL Kimyevi Zirai ve Gıda Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.

RAPUNZEL Organik Tarım Ürünleri ve Gıda Tic. Ltd. Şti.



Bu Kitap Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım 2000 Vakfı tarafından basılmıştır.

(Milli Müdafaa Caddesi. No:20/ Kızılay ANKARA)

SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU

Dr. Ali ÖZTÜRK


Fatma AKKAYA

Haluk TOKGÖZ

Namık Kemal SÖNMEZ
SEMPOZYUM YÜRÜTME KURULU

Prof. Dr. Mustafa KAPLAN


Prof. Dr. Uygun AKSOY

Selahattin MERMER

Namık KİRAZLAR

Doç. Dr. Hüseyin GÖÇMEN

Doç. Dr. Burhan ÖZKAN

Dr. Ersin POLAT

Dr. Nurşen ÖZÇELİK

Sema GÜNEŞ

Mehmet TUNCAY
SEMPOZYUM BİLİM KURULU

Prof. Dr. Uygun AKSOY


Prof. Dr. Ersin ONOĞUR

Prof. Dr. Salim MUTAF

Prof. Dr. Muharrem CERTEL

Prof. Dr. Mustafa KAPLAN

Prof. Dr. Nezihi UYGUR

Doç. Dr. Burhan ÖZKAN

Doç. Dr. Hüseyin GÖÇMEN

Doç. Dr. Bülent OKUR

Doç. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ

Yard. Doç. Dr. Zeki ALAGÖZ

Dr. Ali ÖZTÜRK

ÖNSÖZ


Yüzyılımızın özellikle son çeyreğinde çevre kirliliği ekolojik dengeyi gittikçe daha çok tehdit eder bir hale gelmiş, bu da yaşayan her türlü canlı ve insanların sağlığını tehlikeye sokmuştur. Tarımsal üretimi arttırma ve albenisi yüksek ürünler elde etme adına aşırı ve kontrolsüz bir şekilde kullanılan İnsektisid, Fungisit ve Herbisit gibi toksik maddelere bugün dünyanın her yanında rastlamak mümkündür. Yapılan bir araştırmada, kutup ayıları ve penguenlerin vücutlarında bile bu kimyasal maddelere rastlandığı belirtilmektedir. Yediğimiz bir çok gıdanın içinde de bu zehirlerin çok az da olsa kalıntılarına rastlanmaktadır.

Diğer taraftan sentetik mineral gübre kullanımı sonucunda yer altı suları insan sağlığını etkilecek derecede kirletilmektedir.

Toprağı, suyu, havayı, insan sağlığını, kısacası tüm ekolojiyi olumsuz yönde etkileyen bu sisteme doğa daha ne kadar tahammül edilebilir? Bu sistem sürdürülebilir mi?

Bu sorunun gerçek yanıtını kavrayabilen insanlar çözüm için; yine doğadan yararlanan, ancak ona karşı olmayan, onunla dost ve ona saygılı üretim sistemlerini geliştirmişlerdir. Günümüzde yaygın kullanımı ile organik ya da ekolojik tarım olarak adlandırılan bu sistemin özü "saygı", en küçük mikroorganizmadan en gelişmiş canlı olan "insana saygıya" dayanmaktadır.

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ekolojik tarım, özellikle tüketici talebi ve devlet desteğinin etkisiyle, hızlı bir gelişme göstermiştir. Bugün gelinen noktada, bu ülkelerde, ekolojik alanların konvansiyonel alanlara oranı %1-15 arasında değişmektedir. Ülkemizde ise bu oran henüz %0.3 düzeyindedir.

Diğer bir bakış açısı ile, dünyada 11 milyar $ civarında bir ticaret hacmine ulaşan ekolojik ürünlerden AB ülkeleri ile ABD önemli pay almaktadır. Türkiye'nin bu pazardaki payı 70 milyon $ gibi oldukça düşük bir seviyedir.

Ekolojik, ekonomik ve sosyal açılardan en mükemmeli hedefleyen ekolojik tarımın ülkemizde gelişip yaygınlaşması faaliyetlerine katkıda bulunmak, bu konuda çalışan, araştırıcı, yayımcı, pazarlamacı ve diğer ilgili kesimler arasında bilgi alışverişi ve işbirliğine imkan sağlamak gibi amaçlarla ilki 1999 yılında gerçekleştirilen sempozyumun devamı olarak Türkiye 2. Ekolojik Tarım Sempozyumu; 14-16 Kasım 2001 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Sempozyumda 34 sözlü ve 12 poster olmak üzere toplam 46 bildiri sunulmuştur.

Sempozyumun bildirili ya da bildirisiz tüm katılımcılarına, kongre düzenleme, yürütme ve bilim kurullarına, sempozyumun gerçekleşmesinde destek ve katkı sağlayan başta Ekolojik Tarım Komitesi Üyeleri olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür eder, bu çalışmanın yaşadığımız çevre ve insanlarımız için faydalı olmasını dilerim.



Düzenleme Kurulu Adına

Dr. Ali ÖZTÜRK

İÇİNDEKİLER

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Ekolojik Tarım: Genel Bir Bakış 3

Uygun AKSOY


Ekolojik (Organik) Tarım Mevzuatı 11

Namık KİRAZLAR


Gıda Dışı Organik Ürünler Ticareti 20

Mehmet TOZAN, Ahmet ALTINDİŞLİ


Ekolojik Tarımda İç Pazarın Gelişimi 24

H. Serpil KAYAHAN


Türkiye’de Organik Tarım Ürünleri İhracatının Dünü, Bugünü ve Geleceği 30

Meral GÜNDÜZ, Dilek KOÇ


Türkiye’de Ekolojik Tarım Yapan Firmaların Analizi

Mehmet Bülbül, Tülin Yücel 36


AB’de Organik Tarım Uygulamaları, İzlenen Politikalar ve AB’ne Organik Ürün Dış Satım Olanakları 49

Cengiz SAYIN, Burhan ÖZKAN


Farklı Mikoriza Türlerinin Bazı Amerikan Asma Anaçlarının Vegetatif Gelişimi Üzerine Etkisi 58

Arife BAYRAM, Semih ÇAĞLAR


Farklı Organik Gübre Uygulamalarının Marulda Verim, Kalite ve Bitki Besin Maddeleri Alımına Etkileri 69

Ersin POLAT, Sahriye SÖNMEZ, Halil DEMİR, Mustafa KAPLAN


Organik Koşullarda Yetiştirilen Bursa Siyahı İncirinin Soğukta Muhafazası 78

Rahmi TÜRK, Halis KARABAYIR


Ekolojik Tarım Açısından Genetik Kaynakların ve Genetik Erozyonun Önemi 84

Harun EKİZ


Ekolojik Tarımda Hayvancılık 95

Yılmaz ŞAYAN, Muazzez POLAT


Yemlik Tahıllarda ve Yemlerde Mikotoksin Önleyici Olarak Sepiolit Kullanımı 105

Gülşah Bengisu YAVUZER, Ümit YAVUZER


Ekolojik Tarımda Tavuk Kümeslerinin Projelendirilme İlkeleri 111

Salim MUTAF, Sezai ALKAN, Nilgün ŞEBER


Hayvancılıkta Organik Üretime Geçiş Olanakları ve Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme 124

Gamze SANER, Sait ENGİNDENİZ


Hümik Asit Uygulamasının Topraklarda Agregat Oluşum ve Stabilitesi Üzerine Etkisi 134

Erdem YILMAZ, Zeki ALAGÖZ


Ekolojik Tarımda Toprak İşleme Uygulamaları 144

Vahit KİRİŞCİ, Tayfun KORUCU


Değişik Organik Gübrelerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri 161

Bekir FIRAT Ayşen AKAY Cevdet ŞEKER


Muz Plantasyon Artıklarının Ekolojik Tarımda Kullanım Olanakları 168

Kezban YAZICI, Lami KAYNAK Esin ATASEVEN IŞIK


Tarım ve Kıyı Ekosistemlerinin Yönetimi 175

K. Tuluhan YILMAZ, Hakan ALPHAN, Yüksel İZCANKURTARAN


Ekosistem Yaklaşımı İle Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Üzerine Bir Araştırma 189

Huriye KARA


Bitkilerle Atıksu Arıtımının Ekolojik Tarımdaki Önemi 201

Oya ZEREN, Yağmur UYSAL, Hüdaverdi ARSLAN, Emel D. AVCI,

Mutlu YALVAÇ
Ülkemiz Ballarında Kalıntı Sorunu ve İnsan Sağlığı Açısından Önemi 209

Ali KORKMAZ


Allelopati ve Ekolojik Sistemde Bitkiler Arası Rekabet Üzerine Etkisi 218

Sadrettin KARAALTIN, Fatih KILLI, Ömer Süha USLU


Kültürel Önlemlerden “Biçim Zamanlanmasının” Yoncadaki Zararlı ve Yararlı Böceklere Etkisinin Araştırılması 233

Mir Davoud GHAVAMI, İsmail KARACA



Bombus Arısı (Bombus terrestris)’nın Örtüaltı Yetiştiricilikte ve Ekolojik Tarımda Kullanımı 245

Fehmi GÜREL, Ayhan GÖSTERİT, Remzi TALAY, Yakup EFENDİ


Domatesin Organik Tarım Koşullarında Yetiştirilebilirliğinin Araştırılması 256

Gülay BEŞİRLİ, Nurten SÜRMELİ, İbrahim SÖNMEZ, M. Ufuk KASIM,

Sevinç BAŞAY, Unal KARİK,Gürkan ŞARLAR, Kader ÇETİN, Seçil ERDOĞAN,

G. Fisun ÇELİKEL, Filiz PEZİKOĞLU, Emin EFE, Cemil HANTAŞ,

Nesrin UZUNOĞULLARI, Nesime CEBEL, İ. Hakkı GÜÇDEMİR, Mehmet KEÇECİ,

D. GÜÇLÜ, A. Nilgün TUNCER


Organik Olarak Yetiştirilen Domateste Bazı Verim ve Kalite Özellikleri 266

Halil DEMİR, Ersin POLAT


Organik Tarım Koşullarında Bazı Önemli Sebze Türlerinin Derim Sonrası Fizyolojileri 276

Rahmi TÜRK, Özgül CELBİŞ


Bazı Üzümsü Meyvelerin (Frenküzümü, Ahududu, Böğürtlen ve Nar) Ekolojik Yetiştiriciliğe Uygunluğu 286

Esin ATASEVEN IŞIK Alpaslan ŞAHİN, Kezban YAZICI


Türkiye’de Organik Ürün Talebi:Tüketicinin Kalite İçin Ödemeye Gönüllü Olduğu Fiyat Farkı 295

Ali KOÇ, Nermin Akyıl, Y. Erdal ERTÜRK, M. Uğur KANDEMİR


İspanya’da Ekolojik Zeytin Yetiştiriciliği: "Ecolıva" Modeli 310

Erol YALÇINKAYA



POSTERLER
Çilek Yetiştiriciliğinde Organik Uygulamalar ve Ekolojik Çilek Yetiştiriciliği 319

Muharrem GÜLERYÜZ, Yaşar ERTÜRK, Lütfi PIRLAK


Endüstriyel Atıkların Ekolojik Tarımda Kullanılma Olanakları 333

Banu İMAMGİLLER DAL, Kezban YAZICI, Lami KAYNAK


Deniz Yosunlarının Organik Tarımda Kullanım Olanakları 344

Kezban YAZICI, Lami KAYNAK


Kompostlaştırılmış Materyallerin Tarımda Kullanımı 353

Semiha GÜLER


Kompost Yapımı ve Tarımda Kullanımına İlişkin Çalışmalar 362

Nilsen ÇALIŞKAN, Nedim ÖZENÇ


Ekolojik Tarımda Birlikte Ekim (Intercropping)’İn Rolü 375

Zekeriya AKMAN, Burhan KARA


Orta Ceyhan Havzasındaki Alan Kullanımlarının Baraj Gölleri ve Tarım

Alanları Üzerindeki Etkilerinin Araştırılması 384

Ayşen ULUN, Güngör UZUN


Tarımı Yeniden Yapılandırma Yönünde Global Anlamdaki Gelişmelerden Örnekler 397

Huriye KARA



Türkiye’de Ekolojik (Organik) Ürün Üretimi ve Pazarlaması 409

Fatma AKKAYA, Haluk TOKGÖZ, Betül SAYIN, Burhan ÖZKAN


Ekolojik Üzüm ve Pamuk Yetiştiriciliğinde Kullanılabilecek Alternatif

İlaçların Etkinliği Üzerinde Gözlemler 418

Reşat ÇAKMAK, Emin TURGUT, Eda ERÇİN


Probiyotiklerin Hayvan Beslemede Kullanılması 421

Mesut IŞIK, Nihat ÖZEN


Batı Akdeniz Bölgesi Turunçgil Bahçelerinde Entegre Mücadele Araştırma, Uygulama ve Eğitim Projesinin Ekolojik Tarım Açısından Önemi 427

Ahmet ÖZKAN, Mehmet KAPLAN



BİLDİRİLER
EKOLOJİK TARIM: GENEL BİR BAKIŞ
Uygun AKSOY1


GIRIŞ

Ekolojik tarım (=biyolojik tarım, organik tarım), giderek yoğunlaşan tarımsal girdi kullanımının yarattığı sağlık ve çevre sorunlarının çözümünde etkin bir alternatif olarak kabul edilmektedir. Dünya üzerinde nüfusun ve yaşam standardının artışına paralel olarak gıda, giysi üretimi için lif, kağıt (gazete, kitap vb.) ve kereste gereksiniminin arttığı bilinmektedir. Artan talep öncelikle daha fazla alanın tarıma açılması ile sağlanırken sınır noktaya ulaşılması sonucu birim alandan daha yüksek verimi arttırmak hedeflenmiştir. Bu artış ıslah çeşitleri, sulama, yoğun gübre ve ilaç kullanımı ile sağlanmıştır. Dünya pamuk üretiminde 1950-1995 yılları arasında elde edilen üç misli artış, kaliteli tohumluk, sulama ve yoğun girdi kullanımı ile gerçekleşmiştir. Tarımdaki yoğunlaşmaya karşın günümüzde açlık sorunu halen devam etmektedir. Dünyada gıda maddeleri üretiminin yetersizliği değil dağıtımı ve gıda güvencesi ile gıda güvenliği kavramları tartışılmaktadır.

Çevre dostu üretim tekniklerini içeren ve üreticiden tüketiciye dek tüm zincirde refahın arttırılmasını hedefleyen ekolojik tarımın yıllar boyunca geçirdiği süreç incelendiğinde, tarımda kimyasal kullanımının başladığı 1900’lü yılların ilk yarısında Avrupa’daki bazı öncülerin toprak verimliliği kavramına farklı yaklaşımlar sergileyerek ekolojik tarımın temelini oluşturduğu görülmektedir. Bu çabalar, dünya savaşları sırasında ve özellikle II. Dünya savaşı nedeni ile yavaşlamıştır. Savaş sonrası dönemde insanlığın ana hedefi, ucuz gıda maddesi üretmek ve bulduğu gıda maddeleri ile sadece karınlarının doyurmak olmuştur. Ucuz ve çok miktarda gıda maddesi üretiminin sihirli anahtarı girdi yoğun “Yeşil Devrim” idi. Yoğun girdi kullanımının yol açtığı çevre sorunları 1980’lere gelindiğinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Tarımda kullanılan pestisidlerin insan ve hayvan sağlığını tehdit ettiği, yeraltı su kaynaklarını kirlettiği, biyolojik çeşitliliği azalttığı bilimsel çalışmalarla belirlenip yoğun olarak tartışılmaktadır. Sorunlar öncelikle tarımda girdi kullanımının yoğunlaştığı kuzey Avrupa ülkelerinde belirlenmiştir. Avrupa ve ABD’deki bazı duyarlı üreticiler, sentetik kimyasal girdi kullanmaksızın üretim yapmaya ve bunları ya işletmelerinde veya yakın pazarlarda satmaya başlamıştır. Üreticilerce başlatılan hareket, 1972 yılında Toprak Derneği (Soil Association/İngiltere), Doğa ve Gelişme (Nature et Progrés/Fransa), İsveç Biyodinamik Derneği (İsveç), Güney Afrika Toprak Derneği (Soil Association) ve Rhodale Press (ABD) nin ortak bir çatı olan Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (International Organic Agriculture Movement/IFOAM))nu kurması ile hareket yaygınlaşmaya başlamıştır. 1990’lı yıllardan başlayarak Avrupa Birliği ülkelerinde tarımın ekstansifleşmesi ve çevreye uyumlu üretimin desteklenmesi tarım politikası olarak benimsenmiştir. EC 2092/91 sayılı yönetmelik, ekolojik tarımın tanımını yapmakta ve ilkelerini ortaya koyarak kullanımına izin verilen girdileri listeler halinde bildirmektedir. 1999 yılında ise AB’nin hayvansal üretime ilişkin yönetmeliği ve FAO/WHO’nun ortaklaşa hzaırladığı Codex Alimentarius yayımlanmıştır. 2001 yılına gelindiğinde özellikle dioksin, deli dana hastalığı ve genetik modifikasyona uğramış tohum kullanımının risklerinden çekinen Avrupa’lı tüketicilerin ekolojik ürün talepleri hızla artmıştır. AB’de hükümetler artık % 20-40 lık pazar hedeflerine yönelik politikaları gündeme getirmektedir. ABD ve Japonya ise Avrupa Birliği ülkelerinin hemen ardından ekolojik ürün talebinin hızla arttığı pazarlar olarak dikkati çekmektedir.

Ülkemizde ekolojik tarımın gelişmesi Avrupa ülkelerinin tersine üreticilerce tabandan değil alıcılarca tepeden aşağı doğru gelişmiştir. İlk olarak 1984-85’te Avrupa’lı alıcılardan gelen talepler doğrultusunda ekolojik kuru üzüm ve kuru incir ile başlamıştır. Ekolojik tarım, 1985-90 döneminde geleneksel ihraç ürünlerinden oluşan ve sadece 8 ürüne yönelik ürün yelpazesi ile karakterize edilmekte idi. Dış pazara ürün işleyen yerli ve yabancı firmalar, gelen talebe bağlı olarak üreticilerle anlaşmalı olarak üretim yapmaktadır. Ürün çeşitliliği 1990’dan sonra artmakla birlikte dış talep, üretimde gerek miktar gerekse tür açısından belirleyici olmaktadır. 1994 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılan yönetmelik yasal çerçeveyi belirleyerek sorumluluğu Tarım ve Köyişleri Bakanlığına vermiştir. Ocak 1996’da çıkarılan bir yönetmelik ile ekolojik ürünler ihracat sırasında beyanı zorunlu gruba alınmış ve ihracata ilişkin bilgilerin bir merkezde toplanması amacı ile Ege İhracatçı Birlikleri yetkili kılınmıştır. Ekolojik tarım ürünleri 2000’e değin dış pazara yönelik gelişmiştir. Bu süre içinde iç pazarda süpermarketlere yönelik bazı çabalar ürün yelpazesinin sınırlı, fiyatların yüksek olması sonucu başarılı olmamıştır. 1999 yılından sonra ekolojik ürünlerin İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Kuşadası, Bodrum gibi merkezlerde özelleşmiş dükkanlarda satılmaya başlaması ile birlikte talepte artış gözlenmiştir. Bu tip dükkanlarda ürün yelpazesini genişletmek üzere doğal ve/veya ev yapımı ürünlere de yer verilmekte ayrıca ek hizmet olarak tüketiciye ekolojik ürünler konusunda bilgi de sunulmaktadır. Ekolojik ürünler bazı süpermarketlerde raf/reyon şeklinde yer almaya başlamıştır. Bir süpermarkette ekolojik ürünler, 2001 yılında promosyon amacı ile geleneksel yöntemlerle üretilmiş eşdeğerleri ile aynı fiyata satılmıştır. Böylece iç pazara yönelik yaş meyve sebze, işlenmiş ürün ve ekmek üretimi yerel olarak ivme kazanmaya başlamıştır.

İç pazardaki kıpırdanmalara karşın halen daha ekolojik üretimin tarımsal üretimdeki payı %1’in altındadır. Ekolojik ürün yelpazesi, ister gıda isterse gıda dışı maddeler olsun raf ömrü uzun ve pazar esnekliği olan kurutulmuş meyve-sebze, sert kabuklular, bakliyat, tıbbi ve aromatik bitkiler ve işlenmiş (dondurulmuş, konserve edilmiş meyve-sebze, meyve suyu, uçucu yağlar vb. ) ürünlerden oluşmaktadır. Ekolojik üretimin 1990-2000 döneminde hızla gelişmesine karşılık gelişmenin dış talep tarafından yönlendirilmiş olması bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Tebliğ, hızla artan iç ve dış pazar taleplerine cevap verebilmek için ekolojik tarımın bugünkü durumunu Türkiye’ye benzer ülkelerle karşılaştırarak irdelemek ve öneriler getirmeyi hedeflemektedir.

EĞİTİM-YAYIM

2.1. Tüketici eğitimi

Ülkemizde tüketiciler ekolojik ürünlerin özellikleri örneğin üretim teknikleri, çevre korumadaki rolü veya ürünlerin sağlık değerleri hakkında yeterli bilgi sahibi değildir. Ancak bu bilgi eksikliği piyasadaki gıda maddelerinde girdi yoğun ve bilinçsiz üretimin yarattığı risk faktörleri için de geçerlidir. Bilgi sahibi olmaması kısmen toplumun Çernobil olayının yarattığı radyasyon sorununda yaşandığı gibi hemen ortaya çıkmayan veya gözle görülmeyen riskleri çok cesurca karşılamasından kaynaklanmaktadır. Diğer önemli bir faktör de tüketicinin gıda mevzuatı, mevcut katkı, kalıntı sınır değerleri ve satılan ürünlerin bu değerlere göre durumunun resmi makamlarca duyurulmaması, tüketici örgütlerinin de yetersiz kalmasıdır. Bugün genetik modifikasyon tüm dünyanın gündeminde iken ülkemizde sadece bilimsel platformda kısmen tartışılmakta tüketici bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar ise yok denecek kadar azdır.

2.2. Teknik eğitim

Ekolojik üretimde uzmanlaşmış insan kaynakları, diğer birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yetersizdir. Ekolojik üretimle ilgili olarak bir çok üniversitede lisans veya lisans üstü düzeyde dersler verilmektedir. Ancak ekolojik tarımın olaylara bakış açısının bütünsel olduğu düşünüldüğünde ayrı dersler yerine tek bir program halinde ele alınması yerinde olacaktır. Temel kavramların yerleştirilmesi ve bitkisel ve hayvansal üretimin beraberce işlenmesi uygulamadaki başarı şansını arttıracaktır. Ülkemizde hiçbir üniversitede çok disiplinli ortak program bulunmamaktadır. Ziraat fakültelerindeki mevcut programlar ve eğitim çerçevesinde ilgili bazı konulara yer verilmekle birlikte ekolojik tarım nosyonunun yeterince geliştirildiğinin söylemek mümkün değildir. Oysa Yunanistan’da liselerde ekolojik tarımla ilgili dersler okutulmakta Tunus’ta ise Chott Meriem’de ekolojik tarımla (hayvancılık ve bahçe bitkileri) ilgili 3 yıllık lisans programı bulunmaktadır. Birçok Avrupa ülkesinde ekolojik tarım bölümleri veya kürsüleri açılmıştır. Bazılarında lisansüstü eğitimin yanısıra lisans programı da başlamıştır. İtalya’da CIHEAM/IAMB (Bari) de Akdeniz koşullarında organik tarım konulu lisans üstü eğitim programı 2000 yılından beri yürütülmektedir. ABD’de tamamen uygulamalı olarak yürütülen ekolojik tarım master programı devam etmektedir.

Ülkemizde son 5-6 yıldır hizmet-içi eğitime yönelik ulusal veya uluslar arası kısa kurslar düzenlenmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının DPT desteği ve ETO (Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği) ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinin katkısı ile yılda iki defa düzenlenen kısa kurslarda 600 kadar teknik eleman eğitilmiştir. Ayrıca Tarım ve Köyişleri Bakanlığının her ildeki eğitim-yayım şubesi elemanlarına da iki defa seminer verilmiştir. Kurslar ekolojik tarım hakkında temel bilgileri ve ülkemizdeki uygulamaları aktarma açısından büyük katkı sağlamaktadır. Ancak üretim teknikleri hakkında ayrıntılı bilgi veren kurslar veya yol gösterici kaynaklar bulunmamaktadır.

2.3. Üretici eğitimi

Üretici eğitimi sınırlı sayıdaki bazı firmalar dışında özel veya resmi kuruluşlarca ciddi olarak programa alınmamıştır. Anlaşmalı üretim yapan bu firmalar, teknik elemanları aracılığı ile üreticilere ürün bazında veya genel konularda bilgi aktamaktadır. Diğer bir önemli eksiklik ise biyolojik mücadele, dayanıklı anaç ve çeşitler, sanayie uygun çeşitler gibi yoğun araştırmaların olduğu bazı konularda mevcut bilgilerin uygulamaya aktarılamamasıdır. Ekolojik üretime başlama talebi olan üreticinin teknik bilgi alabileceği kişi veya kuruluşlar tüm ülkede birkaç tanedir. Ülkemizde üreticilerin çoğunun küçük ve parçalı parsellerde üretim yaptığı ve kaynaklarının kıt olduğu düşünüldüğünde danışmanlık için ücret ödemesi mümkün olmadığı gibi kontrol ve sertifikasyon masraflarını karşılaması da zordur. İngiltere gibi bazı ülkelerde ücretsiz telefon hatları ile üreticilere 24 saat bilgi aktarılma sorunlarına çözüm aranmaktadır.

Eğitim-yayımda en önemli sorunların başında ekolojik tarım alanında başarıyı arttıracak ülkemiz koşullarına uygun bilgilerin üretimi, bilginin ilgili noktalara akışı, eğitim olanaklarının ve araçlarının yetersizliği gelmektedir. Bu alanda görev özel, kamu ve gönüllü kuruluşların tümüne düşmektedir.

ARAŞTIRMA
Ekolojik üretimin planlanıp uygulanmasında yöreye özgü koşullar başarıyı etkileyen ana faktördür. Bu nedenle tüm dünyada geçerli olan genel bilgilerin dışında o yöre koşullarına uygun tür, çeşit ve anacın seçimi, rotasyon programlarının geliştirilmesi, faydalı böceklerin belirlenmesi gibi yerel koşullardaki deneme sonuçlarına büyük gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle ekolojik üretime yönelik araştırmaların başlaması ve desteklenmesi önem kazanmaktadır. Bu açıdan TÜBİTAK, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Üniversiteler ve bazı özel firmalarca sayıca az da olsa çok disiplinli çalışmalar yürütülmektedir ve ülkemiz için önemli bir artı değerdir. Araştırmalarda yakın gelecekte sorun olabilecek konularda örneğin hayvan sağlığı, bakır alternatifleri, kompost materyalleri, yeni ürünler, ürün işleme teknikleri gibi konuların hızla ele alınması gerekmektedir. Yerel koşullara uyum sağlamış köy popülasyonları, sekonder varyeteler, biyolojik çeşitliliğin korunması, ekolojik tohum, süs bitkileri, kozmetik sanayine yönelik jojaba yağı gibi yeni alternatif ürünler, araştırmalar açısından önem taşımaktadır. Ekolojik ürün talebinin hızla artmasına karşılık her ülke kendi üretim potansiyeli açısından uygun pazarları ve şanslı oldukları öncelikli ürünleri saptamak zorundadır bu nedenle pazar araştırmaları da öncelik kazanmaktadır.

Avrupa ülkelerinde son yıllarda yürütülen araştırmalarda ekolojik tarım alanlarının çevre etki değerlendirmesi, yaşam döngüsü araştırmaları, doğal peyzaja uyum, organik ürünlerin sağlık kalitesi (antioksidantlar..), son üründen organik kaliteyi belirleme gibi konular ön plana geçmektedir. Çin ve Güney Afrika’da ise büyük kent ve çevresinde fakir halka sağlıklı beslenme için ekolojik sebze üretimi araştırılmaktadır. Mısır’da SEKEM firması, 1975 yılından beri biyodinamik tarımla ilgili bilgi üretmekte, ayrıca son yıllarda IPGRI veya AB gibi uluslarası kuruluşlara ortak olarak tıbbi bitkiler başta olmak üzere ekolojik üretimde araştırmalar yapmaktadır. Tunus’ta ise 1999 yılında organik tarım araştırma merkezi kurulmuştur.



Ekolojik tarımın Avrupa’daki öncü bazı üreticilerce başlayarak 1990 sonrasında üretimin hızla artmasına karşılık araştırmalar oldukça geri kalmıştır. Nedenleri arasında interdisipliner araştırmaların zor olması, rotasyon gibi bazı konuların uzun yıllar gerektirmesi ve kaynak sağlayan kuruluşların son yıllara dek ekolojik tarımı öncelikli kabul etmemeleri sayılabilir. FAO, FIBL (Biyolojik Tarım Araştırma Merkezi-Frick-İsviçre) ve diğer bazı kuruluşların katılımı ile 1998 ve 1999 yılında ekolojik tarım araştırmalarında yöntemler konusunda iki toplantı düzenlemiştir. Birçok alanda yapılan araştırmalar özetlenerek izlenecek yöntemler uzmanlarca tartışılmıştır. CIHEAM/IAMB, 2001 yılında Akdeniz ülkeleri arasında ekolojik tarım araştırmaları bilgi ağı oluşturmuştur.
ÜRETİM
Ülkemizde ekolojik üretim yapan ve kontrol edilip sertifikalandırılan işletmelerin 2000 yılı verilerine göre 16 000 dolayında olduğu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bildirilmektedir. Üretimin bal hariç tamamını gıda ve gıda-dışı amaçla kullanılan bitkisel ürünler oluşturmaktadır. Özelikle 1990 sonrası ekolojik ürün paleti genişleyerek işlenmiş ürünleri de kapsamış ve böylece geleneksel ihraç ürünleri dışında yeni ürünler gündeme gelerek ülke içinde katma değer sağlanmıştır. Ekolojik tarıma özel bir destek sağlanmamaktadır. Üreticiye yansıyan fiyat farkı da ürüne göre değişmekle birlikte çoğunlukla % 5-30 arasında değişmektedir. Buna rağmen ekolojik üretime ayrılan alanların hızla artışı, üretimin anlaşmalı yapılması nedeni ile üreticinin pazar garantisi yakalaması, kontrol ve sertifikasyon ücretinin ve yayım hizmetinin anlaşmayı yapan firma tarafından karşılanmasına bağlanabilir. Üreticilerin eğitim ve bilgi düzeyleri özellikle başlangıç aşamasında ekolojik üretim için yeterli değildir. Üreticileri halen daha ilaç bayileri yönlendirmektedir. Ekolojik tarımda kullanımına izin verilen girdilerin piyasadan sağlanması mümkün olmamaktadır veya ithal edilmeleri nedeni ile çok pahalıdır. Anlaşmalı üretim yapan firmalar bu girdileri yurt dışından gerektiğinde getirip anlaşmalı üreticilerine dağıtmaktadır. Kontrol ve sertifikasyon bedelleri de firmalarca ödenmekte projelendirme aşamasında gerekli dökümanlar firma elemanlarınca temin edilmekte veya doldurulmaktadır. Ülkemizde ekolojik üretim yapan işletmelerin ortalama büyüklüğü 3 hektar civarındadır. Küçük üreticilerin çoğunlukla ekolojik üretime kendi insiyatifleri ile başlamaları söz konusu değildir. Anlaşmalı üretimde firma pazar talebine bağlı olarak ürünün tümünü veya bir kısmını almaktan vazgeçebilmektedir. Ülkemizde sözleşmeli tarımla ilgili bir yönetmelik olmasına rağmen çoğu zaman iki taraftan biri anlaşmadan vazgeçerek karşı tarafı zor duruma sokabilmektedir. Sertifikanın anlaşmayı yapan firma tarafından alınıyor olması da ürünün pazarlanması açısından zaman zaman sorun yaratabilmektedir. Anlaşmazlıkların sonucunda uzun dönemlere yönelik olması gereken ekolojik üretim, üretici veya firmanın haklı nedenleri ile sekteye uğratılabilmektedir. Ara verilmesi durumunda yeniden başlamak istendiğinde 2-3 yıllık geçiş süreci tekrar işlemeye başlamaktadır.

Ekolojik üretime ilişkin 2000 yılına dek olan resmi veriler incelendiğinde üretim değerlerinin yüksek olmasına karşılık ihracat değerlerinin düşüklüğü dikkati çekmektedir. Bunun nedenleri çeşitlidir. Aşağıdaki faktörler bunlar arasında sayılabilir: Üretim değerleri tahmini ihracat ise fiili değerlerdir, firmalar anlaşmalı üretim yaptıkları halde herhangi bir nedenle örneğin yeterli talep olmaması durumunda ürünü almamakta veya ihraç etmemektedir ve sonuçta ürün sertifikalı olmasına rağmen konvansiyonel olarak ta satılabilmektedir, üretimde hammadde olarak bildirilen bazı ürünler işlenmiş ürün olarak ihraç edildiğinden farklılık ortaya çıkmaktadır, ekolojik ürün hracatında bildirim zorunlu olmasına rağmen bazı firmalar bu belgeleri ihracatçı birliklerine teslim etmemekte veya ihraç merkezi İzmir dışında ise ilgili İhracatçı Birliği Ege İhracatçı Birliklerine bildirmemektedir.

Ekolojik üretim, birçok yerde tarım ilaçları-gübre kullanılmadan yapılan üretim olarak algılanmakta ve bunun sonucunda verim düşüklüğünün kaçınılmaz olduğu görüşü ortaya çıkmaktadır. Ekolojik tarım, bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte yer aldığı karışık işletmelerde çoğu zaman işletme içi kaynakları kullanmayı öngörmektedir. Ülkemizde ekolojik üretim yapılan işletmeler incelendiğinde hemen tamamına yakınının tamamen bitkisel üretim yaptığı ve ekim nöbeti, bitkisel/hayvansal üretimin entegrasyonu, ara bitki, örtü bitkileri, kompost yapımı gibi temel konularda bilgi ve uygulama eksikliği olduğu görülmektedir. Ekolojik üretime yardımcı girdiler ülkemizde yeterince araştırılmamıştır. Bazıları örneğin toprak iyileştiriciler piyasada bulunmasına rağmen çoğu dış ülkelerden ithal edilmekte, gereğinden yüksek fiyatlarla satılmakta ve kullanımları konusunda yeterli araştırma yapılmadan piyasaya sunulmaktadır. Ekolojik üretimde kullanma açısından da çoğunun sertifikası bulunmamaktadır. Kullanımına izin verilen girdilerin yetersiz ve/veya pahalı oluşu kompost, ekim nöbeti gibi diğer uygulama eksiklikleri ile birleştiğinde verim ve kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir. Yanlış ve/veya eksik uygulamalar söz konusu edilmeden ekolojik üretimin başarısı ve sürdürülebilirliği tartışılmaktadır. Ekolojik üretimin temel ilkeleri doğru uygulandığında üretim uzun dönemde de sürdürülebilir olacaktır.

Ekolojik üretimde üretimin ilk aşaması olan tohum ve diğer üretim materyallerinin de ekolojik olarak üretilmesi öngörülmektedir. Henüz ekolojik tohumun yeterli olmaması sonucu geçiş dönemi ertelenmektedir. Uluslararası piyasalarda tohum, genellikle az sayıdaki çok uluslu firma tarafından üretilip dağıtılmaktadır. Ekolojik tohum üretimi bilinçli olarak yapılabildiğinde ülkemiz açısından önemli bir potansiyel taşımaktadır. Gerek iklim koşulları gerekse tohum üretimine yönelik üst düzeyde teknik bilginin varlığı ülkemizi avantajlı kılmaktadır.



Son yıllarda az sayıda da olsa bazı üreticilerin iç pazara yönelmesi ülkemiz açısından önemli bir gelişmedir. Bu tip meraklı üreticilerin desteklenmesi hem iç pazarı geliştirecek hem de dış pazar açısından yeni olanaklar yaratacaktır. Ülkemizde ekolojik üretim, Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kontrol kuruluşlarınca denetlenmekte ve yönetmeliğe uygunluğu durumunda da ürün sertifikalandırılmaktadır. Kontrol ve sertifikasyon ücretleri üretimde maliyeti yükseltici etki yapmakta ve sonuçta dış pazarda rekabeti, küçük üreticilerin üretime geçişini ve iç pazarın gelişmesini etkilemektedir. Tunus gibi bazı ülkelerde destekleme politikaları ile bu maliyet aşağı çekilmektedir. Ülkelere göre değişmekle birlikte kontrol-sertifikasyon için İspanya’da 8$/hektar, İtalya’da 20$/hektarlık ücretler bildirilmektedir. Etkin ve ülke koşullarına uygun fiyat politikalarının uygulandığı kontrol ve sertifikasyon, ekolojik üretimdeki gelişmeye ivme kazandıracaktır. Ancak sistem, ekolojik üretimde güven sorunu yaratmayacak şekilde işlemelidir. Ülkemizde kalıntı, katkı, mikotoksin vb. analizleri yapacak akredite laboratuvarların bulunmaması önemli bir eksikliktir. Bugün mevcut olan ekolojik ürünlerde güvensizlik yerine güven arttırıcı önlemler tartışılmalıdır. Bu konuda etiketleme, logo ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi çözüm olarak düşünülebilir.
HEDEFLER
Ekolojik tarımda eğitim, araştırma ve desteklemeye yönelik kısa ve uzun dönem politikaların geliştirilmesi, hedef pazarların ve öncelikli ürünlerin belirlenmesi, ürünlerin iç ve dış pazarda tanıtımı büyük önem taşımaktadır. Kullanımına izin verilen girdilerin araştırılarak yerel koşullarda üretimlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması önemlidir. Ekolojik ürünlere güvenin sağlanması için kontrol, sertifikasyon ve akreditasyonda şeffaf ve etkin mekanizmalarının hızla geliştirilmesi planlanmalıdır. Ekolojik tarım birçok sektörle entegre edilebilir. Örneğin gıda sektörünün paralel olarak gelişmesi eklenen değerin ülkede kalmasını sağlayacaktır. Ayrıca ekoturizm, yeşil otelcilik, tekstil, catering gibi sektörlerle entegre edilmesi gelişmeleri diğer sektörlere de taşıyacaktır. Tüm bu hedefler için resmi, özel ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği, kaynak aktarımı ve kaynakların ortak olarak belirlenen önceliklere uygun olarak kullanılması ekolojik üretimi geliştirecek ve ülkemize katkı sağlayacaktır.

hedef! Türkiye 3. Ekolojik Tarım Sempozyumunda hep birlikte olmak dileği ile...

EKOLOJİK (ORGANİK) TARIM MEVZUUATI
Namık KİRAZLAR1

GİRİŞ
Ekolojik (organik) tarım; üretimde kimyasal girdi ve ilaç kullanmadan yönetmelikler çerçevesinde izin verilen girdiler kullanımı ile yapılan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Organik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını azami derecede korumaktır.

Ülkemizde ekolojik (organik) tarım faaliyetleri 1986 yılında Avrupa'daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğu yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir. Avrupa Birliği 2092 / 91 sayılı yönetmeliği 14 Ocak 1992 tarihinde yayımlamıştır. İhracat için uyum zorunluğu getirmektedir.

Avrupa Birliğindeki bu gelişmelere uyum sağlamak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği ile yönetmelik hazırlama çalışmalarına başlamış ve " Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik" 24 Aralık 1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Daha sonra adı geçen yönetmeliğin bazı maddelerinde değişiklik yapılarak ekolojik tarım faaliyetleri sırasında yapılacak kusur ve hatalara karşı uygulanacak yaptırımların da yönetmelikte yer alması sağlanmıştır. Düzeltme metni 29 Haziran 1995 gün ve 22328 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ayrıca; " Avrupa Birliğine ekolojik ürün ihraç eden 3.ülkeler " listesinde yer almak üzere gerekli bilgileri içeren bir "teknik dosya" hazırlanarak öngörülen süre içerisinde resmi başvuru yapılmıştır.

Yönetmelik; ekolojik ürünlerin üretilmesi, işlenmesi, etiketlenmesi, depolanması ve pazarlanması aşamalarında uyulması gereken kuralları; 5 kısım ve 40 maddeden oluşan düzenlemesinde ayrıntılı olarak belirlemektedir. Yönetmelik ayrıca 6 adet ek de içermektedir.

Yönetmelik bakanlığın kuruluş kanununa dayanmaktadır. Yeni organik kanun taslağı hazırlanmıştır.
MEVCUT YÖNETMELİĞİN YÜRÜTME VE İZLEME ORGANLARI
Ulusal Yönlendirme Komitesi; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu (APK) Başkanının başkanlığında; Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi (İGEME), İhracatçı Birlikleri, Ziraat Odaları Birliği ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği temsilcilerinden oluşmaktadır. komite ekolojik tarımın geliştirilmesi ve uygulanması ile ilgili stratejileri belirlemek üzere yılda en az bir kere toplanır ve alınan kararları tavsiye niteliğinde olmak üzere Ekolojik Tarım Komitesine iletir.

Ekolojik Tarım Komitesi (ETK); Tarım ve Köyişleri Bakanlığı APK Kurulu Planlama ve Projeler Dairesi Başkanının Başkanlığında, Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü ve Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Daire Başkanlığı konu uzmanı temsilcilerinden oluşmaktadır.

Bu komite ülkedeki ekolojik tarım faaliyetlerinin takip ve kontrolünden sorumludur. Bu nedenle kontrol kuruluşlarına çalışma izni verir, çalışmalarını denetler yönetmeliğin 24. maddesinde yer alan yaptırımları uygular, yaptığı çalışmalarda Ulusal Yönlendirme Komitesinin tavsiyelerini dikkate alır.


KONTROL VE SERTİFİKASYON
Bilindiği gibi ekolojik tarım kontrollü ve sertifikaya bağlı bir üretim faaliyetidir. Ülkemizde ekolojik tarım faaliyetlerinin kontrol ve sertifikasyon işlemleri, yönetmeliğin 11. maddesi uyarınca Tarım ve Köyişleri Bakanlığından yetki almış özel kuruluşlar tarafından yapılmaktadır.

Bu maddeye göre Türkiye'de kontrol ve sertifikasyon faaliyetinde bulunmak isteyen yerli ve/ veya yabancı özel veya resmi kuruluşlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ETK' ne başvururlar. Bu arada yabancı kuruluşların daha önceden Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'ndan çalışma izni almış olmaları gerekmektedir. ETK tarafından incelenen ve uygun bulunan kuruluşlara belirli bir süre için ekolojik tarımı kontrol ve sertifikasyon izni verilir. Bu izni alan kontrol organları yönetmeliğin ikinci kısım 6. bölümünde yer alan teknik kontrol metotları çerçevesinde faaliyetlerini sürdürürler. Bu bölüm; kontrolörler için bir el kitabı niteliğinde olup, üretimin başlangıç aşamasından ürün ihraç edilene kadar her kademede izlenecek yolu ayrıntıları ile belirtmiştir.

Bugüne kadar; bakanlığımız adına Türkiye'de organik tarımı kontrol etme ve sertifikalandırma yetkisi, 6 yabancı ve 1 yerli kontrol firmasına verilmiştir. Bunlar; İMO, ECO CERT, ETKO, SKAL, İNAC, BCS ve BIOAGRICOOP dır. Yalnız kontrol yetkisi ise bir yerli firma olan EKOTAR’ a verilmiştir.

Bu kuruluşlar bir yandan organik üretimin normlara uygun, her aşamasında kontrollü, kaliteli ve sertifikalandırılan ürünler olmasını sağlarken diğer yandan gerekli kimyasal, mikrobiyolojik ve her türlü analizi yerinden temin edilmiş numune ve örneklerde yapmak, sonuçlarını değerlendirerek uygunluğu halinde etiketlemek durumundadırlar. Yürüttükleri tüm faaliyet bakanlığımız adına olup, bakanlığa karşı sorumludurlar. Analizleri yapacak akredite olmuş laboratuvar ülkemizde bulunmadığından analizler yurt dışında yapılmaktadır.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarafından Yetkilendirilen

Organik Tarım Kontrol Ve Sertifikasyon Kuruluşları


INAC

ZEYTİN ALANI 141.SOKAK NO:3

URLA-İZMİR

TEL: 0232- 766 10 01

FAKS:0232- 766 31 81




IMO


225.SOKAK A BLOK NO: 26/2

BORNOVA-İZMİR

TEL: 0232- 347 47 05

FAKS:0232- 347 47 80





ECOCERT-SARL

220.SOKAK NO:29/3

35040 BORNOVA-İZMİR

TEL: 0232- 347 38 56

FAKS:0232- 347 38 57




ETKO


160 SOKAK NO:7

BORNOVA-İZMİR

TEL: 0232- 339 76 06

FAKS:0232- 339 76 07





SKAL

KAZIM DIRIK MAH. SUVARI SOKAK NO:8/1


BORNOVA-İZMİR

TEL: 0232- 343 26 51

FAKS:0232- 339 37 03




BCS


1464 SOKAK NO:57/4

ALSANCAK-İZMİR

TEL: 0232- 463 18 47

FAKS:0232- 464 19 61




BIOAGRICOOP

161 SOKAK NO:22/1


BORNOVA-İZMİR

TEL: 0232- 373 95 92

FAKS:0232- 339 51 72





EKOTAR (yalnızca kontrol yetkisi )

ADNAN MENDERES BULVARI

DENİS APT NO: 36/1- MERSİN/İÇEL

TEL: 0324- 325 49 64

FAKS:0324- 327 19 44








Yüklə 3,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   64




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin