Ezber boz ve tutarlı ol
Baskın Oran
“Hadi seçildin. Konuşamazsın bile. Sıra gelmez” diyorlar. Hatırım kalır. Basın toplantısı yaparım. “Söyletmediklerini siz yazın” derim. Kaldı ki, bir tek kişi dahi gündemi değiştirmeye yeter çünkü önemli olan Ezber Bozmak. Bugüne kadar, 1965’de Türkiye İşçi Partisi hariç, Meclis’te ezber hiç bozulmadı; sonuç da malum. Büyük hizmettir. Vallahi tarihe geçer.
“K.Irak’a girelim, terörü yuvasında temizleyelim”. Bozacaksın: “Senin korkun PKK değil, Kürdistan’ın kurulması. Kendi Kürtlerini mutlu edemediğini bildiğinden korkuyorsan, otur, Kürtçe türküye bile engel olan zihniyeti artık itlaf et. Irak meselesi dış değil iç politika sorunudur”.
“Laiklik elden gidiyor”. Bozacaksın: “Bu kavga Laikçi-Dinci kavgası değil. Kasaba Sermayesi yeni burjuvazi biçiminde geliyor, sense iktidarına ortak istemiyorsun. Karşındakinin saçmalıklarını kullanıp bu sınıf kavgasını şeriat tehlikesi gibi sunmaya ve insanları korkutmaya kalkma.”.
Yalnız, ezberleri bozmanın bir önkoşulu var: Tutarlı olmak. Örnekler verelim.
Karşılıklı milliyetçilikler
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene anlayışına karşı çıkan herkes düşmandır ve öyle kalacaktır” cümlesi tipik bölücülüktür, diyeceksin. Çarpılacaklar. Kendini Türk olarak nitelemeyen milyonlarca Türkiyeli’yi zorla mı Türk yapacaksınız, diyeceksin.
Ama hemen arkasından, Kürt milliyetçiliğini ele alacaksın. ”Ezen ulus milliyetçiliği” kötü “ezilen ulus milliyetçiliği” iyiyse, İsrail devletinin kurulduğu 14 Mayıs 1948’e kadar “ezilen” olanlar 24 saat sonra Filistinlileri ezmeyi nasıl becerdi; izah et bakalım, diyeceksin.
Devam edeceksin: Kürtler ve Aleviler azınlık değiliz esas ve kurucu unsuruz diyorlar. Bu durumda Türkler ve Kürtler dışındakiler ikincil mi oluyor? Biz Beyaz Türklerle uğraşırken şimdi de Beyaz Kürtler mi çıkıyor? Çerkesler ne olacak mesela? Varlık Vergisi ve saireyle perişan edilmeden önce Osmanlı’nın ve Cumhuriyet’in tek girişimci grubu olarak ekonomiyi ayakta tutan gayrimüslimler ne olacak? Gayrivatandaş, herhalde?
Diyeceksin: Ben şiddet kullanımına karşıyım. Kim kullanırsa kullansın. Kim başlatmış olursa olsun. Çünkü sen başlattın yok ben başlatmadım’ın sonu gelmez.
Türban meselesi
Örnekler o kadar çok ki, bu haftaki Agos’u bana tahsis etseler yetmez. Üniversitelinin giyimine karışana medeni ülkelerde deli derler. Bunlar, üniversiteye başörtüsüz sokmayan İran’ın ikizi. Bütün dertleri, laikliği “laikçilik” haline dönüştürerek kitlelere tahakküm etmek. Sorsan, kamu alanlarında/resmî dairelerde başörtüsü olmaz, derler. Hemen ezberini bozacaksın: Kamu alanı olan sokakta türbanla dolaşanları da eve tık. Resmî daire PTT’ye pul almaya giden başörtülü kadınları da.
Basın toplantısında, ezilen-dışlanan kategoriler arasında Müslüman kızları da saydım. Şaşıranlar oldu. Onlar da savunmasız; onları ancak benim gibi solda bağımsız adaylar savunabilir. En az iki sebepten: 1) Dinciler üniversite hocasının da türban takmasını istiyor. Oysa burada bir ayrım şart: Hizmet Alan-Hizmet Veren ayrımı. Birincisi istediğini takar, ikincisi takamaz çünkü devleti temsil etmektedir. 2) Dinciler benim öğrencilerimin mini etek giyme hakkını savunmuyor. Hatta, benim rakımı yasaklıyor. Yani tutarsız bu insanlar. Kendi insanlarına ancak zarar verirler.
Cumhurbaşkanı Sezer, başını örten milletvekili eşlerini resepsiyonlara çağırmadı. Ben o zaman milletvekili olsam, bana gelen davetiyeyi medya önünde yırtardım. O gücü nereden alırdım? Solda bağımsız oluşumdan. Ama bir de şuradan: İnsanlar bilirdi ki bir gün Çankaya kabullerinde içki servisi yapılmazsa, ben o resepsiyonu o anda terk ederim ve demeç verip bir daha çağrılmamamı “hassaten rica” ederim. Ancak tutarlı olursan inandırıcı olursun ve gerek yandaşlarına gerekse memlekete hizmet edebilirsin.
Ezberi bırakalım, tutarlı olalım
Basın toplantısında ezilen-dışlanan kimlikleri sıralarken “cinsel kimlikler” kategorisinde kadınları, eşcinselleri, travestileri saydım. Yarın feministler kalksa, efendim nasıl bizi eşcinseller ve travestilerle bir kefeye koyarsınız diye protesto etse, büyük değer verdiğim bu insanlara muazzam tepki gösteririm. Çünkü ezilmiş-dışlanmış bir grubun başka bir ezilmiş-dışlanmış gruba ayrımcılık yapması en feci şey. Siz böyle yapınca içlerinden bazıları kızar, fakat büyük çoğunluğu takdir eder ve sonunda hepsi destek verir, çünkü davranışınız tutarlıdır. Tutarlılık herşeydir.
Maalesef, bu hayalî durum gerçek de olabiliyor. Bu düzen en ezilmiş-dışlanmışları bile kendi kategorilerine yabancı kılıyor. Onlar da kendilerinden başkasını dikkate almamak, sadece kendilerini kurtarmak eğilimine girebiliyorlar. Bazı Aleviler sadece Alevilerin, bazı Kürtler sadece Kürtlerin aday gösterilmesini isteyebiliyorlar. Yani, kendilerine karşı yapılan ayrımcılığın hem kurbanı hem aleti oluyorlar.
İntihar serbest. Ama kendi camialarını ve Türkiye’yi yaralamak serbest değil. Sakın kimse sadece kendini kurtarmak için diğerlerinin omzuna basmaya kalkmasın. Sadece kendisinin temsilini istemesin. Tutarlılık sayesinde fevkalade özgün bir yöntemi santim santim inşa ettiğimiz sırada lütfen özen gösterelim. Türk Kürt’ü, Kürt Ermeni’yi, Ermeni Çingene’yi, Çingene Çerkes’i, Çerkes İşsiz’i, İşsiz Kadınlar’ı, Kadınlar Alevi’yi, Alevi Eşcinselleri savunacak, vs. vs.. Hedef budur.
Dostları ilə paylaş: |