Hayk sargis kotanjiAN’in karabağ İDDİalari ve hukuksal gerçekler



Yüklə 45,1 Kb.
tarix21.08.2018
ölçüsü45,1 Kb.
#73342

HAYK SARGİS KOTANJİAN’IN KARABAĞ İDDİALARI VE HUKUKSAL GERÇEKLER

(12/07/2009)

Arş. Gör. Polat KIZILDAĞ*

Karabağ İddialarının Bildirildiği Uluslararası Sempozyum

“Güney Kafkasya’da Güvenliği Yeniden Değerlendirme: Bölgesel Çatışmalar, İstikrar ve Değişim” konulu uluslararası konferans, 14-15 Mayıs 2009 tarihleri arasında, Ermenistan Savunma Bakanlığı Ulusal Strateji Araştırmaları Enstitüsü ve Lyon Üniversitesi Güvenlik ve Savunma Araştırmaları Merkezi tarafından, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da düzenlenmiştir. Bu konferansta, Hayk Sargis Kotanjian’ın, “Bir İyi Niyet İşareti Olarak Referandum: Karabağ’da Barış ve Savaş Senaryoları” başlıklı sunumunda, Karabağ meselesi ve Azerbaycan - Ermenistan ilişkileri bağlamında, hukuksal ve siyasi bazı tutarsızlıkların olduğu tespit edilmiştir. Burada, Kotanjian’ın Karabağ iddiaları, hukuksal bağlamda değerlendirilerek, gerçek tespitler ortaya konmaya çalışılacaktır.



Hayk Sargis Kotanjian Kimdir?

Hayk Sargis Kotanjian, Ermenistan Savunma Bakanlığı’nda, Albay rütbesine sahip bir komutandır. Görevine, Ermenistan Savunma Bakanlığı Dış İlişkiler ve Askeri İşbirliği Dairesi Başkanı olarak devam etmektedir. Aynı zamanda, Ermenistan Savunma Bakanlığı’na danışmanlık da yapan resmi bir görevlidir.

Bunun yanı sıra, çeşitli akademik kurum ve kuruluşlarda da faaliyet göstermektedir. Örneğin, Ermenistan Savunma Bakanlığı’na bağlı ilk think-thang olan, Drastamat Kanayan Ulusal Strateji Araştırmaları Enstitüsü kurucu komutanıdır. Drastamat Kanayan, Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Ermenistan Savunma Bakanlığı yapmış, Taşnaksütyun üyesi bir generalin ismidir.

1998-2002 yılları arasında, Amerikan Savunma Bakanlığı’na bağlı Ermenistan Savunma Ofisi’ni kurmuş ve bu ofisin hava, kara ve deniz kuvvetlerinden sorumlu olmuştur.

2004 yılından itibaren, ABD Ulusal Savunma Üniversitesi-Terörle Mücadele Akademi Üyesidir.

Dr. Hayk Sargis Kotanjian, 2006-2007 yılları arasında, doğrudan Ermenistan Devlet Başkanı’na bağlı bir kurum olan, Ulusal Güvenlik Stratejileri Kuruluşlararası Olgunlaşma Kurulu Sekreteri ve Akademik Danışmanlığı görevlerini de yürütmüştür.

Bunun yanı sıra, Kotanjian, Rusya Askeri Bilimler Akademisi üyeliği, Kollektif Güvenlik Antlaşması Örgütü Uzman Akademik üyeliği ile İsrail’in ulusal güvenliği ve Orta Doğu konuları ile ilgili araştırmalarda bulunan ve merkezi Tel Aviv’de olan, Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (INSS) müdürlüğü görevlerini yürütmektedir.



Kotanjian’ın Karabağ İddiaları ve Hukuksal Gerçekler

Dr. Kotanjian, Azerbaycan’ın Karabağ meselesini askeri bir baskı aracı olarak kullandığını ve dolayısıyla Karabağ’ın, self-determinasyon isteyen halkları üzerinde, etkili olmaya çalıştığını da ileri sürmektedir.1 Karabağ’ın Azerbaycan’a karşı self-determinasyon talebinde bulunmasının, self-determinasyon ilkesinin hukuksal boyutu hatırlandığında, uygulanabilir olmadığı görülecektir.

Self-determinasyon ilkesi, Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nda yer bulmasının ardından2, BM Genel Kurulu tarafından, 1960 yılında kabul edilen 1514 sayılı “Sömürge Halklarına ve Ülkelerine Bağımsızlık Verilmesi Bildirgesi”nde ve Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmelerin birinci maddelerinde, sömürgeciliğin tasfiyesi amacıyla, kabul edilmiştir. Tarihsel süreç içerisinde, bu ilkenin nitelikleri de değişerek, 1970 yılında 2625 sayılı “Uluslararası Hukuk İlkeleri Bildirgesi” self-determination hakkının ulus devletlerde kullanılmasına ilişkin esasları düzenlemiştir. Buna göre; halk kelimesinin anlamı bir bütün olarak kabul edilerek, bazı etnik grupların ayrılıkçı istekleri kesinlikle self-determinasyon ilkesinin kapsamı dışında bırakılmıştır. Açıkça anlaşılacağı üzere, ülkelerin toprak bütünlüklerinin dokunulmazlığı ilkesi esas olarak belirlenmiştir.

Bunun yanı sıra, Azerbaycan iç hukuk yapısına da baktığımız zaman, Kotanjian’ın iddialarının aksine, Dağlık Karabağ’ın bir Azerbaycan sömürgesi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda,

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Anayasası’nın, Devletin Yüce Amacı başlığı altındaki, 12. Maddesi’ne göre:


  • Devletin esas amacı, insan ve vatandaş hak ve özgürlüklerinin temin edilmesinden ibarettir.

  • Bu Anayasa ile konan insan hak ve özgürlükleri, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin taraftar olduğu uluslararası anlaşmalara uygun olarak uygulanır.

Azerbaycan Anayasası’nın, Din ve Devlet başlığı altında yer alan, 18. Maddesi’ne göre:

  • Azerbaycan Cumhuriyeti’nde din işleri, devlet işlerinden ayrıdır. Bütün inançlar, yasa karşısında eşittir.

Yine aynı Anayasa’nın, Devlet Dili başlığı altında yer alan, 21. Maddesi’nin ikinci fıkrasına göre:

  • Azerbaycan Cumhuriyeti devleti, halkın konuştuğu diğer dillerin serbestçe kullanılmasını ve gelişmesini temin eder.

Anayasa’nın İkinci Bölüm III. Fasıl’ında, Eşitlik Hakkı başlığı altında yer alan, 25. Maddesi’nin üçüncü fıkrasına göre:

  • Devlet; ırk, milliyet, din, dil, cins, uyruk, mülkiyet durumu, görevi, görüşü, parti ve sendika üyeliği ile meslek ve toplumsal birlik üyeliğine bakılmaksızın herkesin hak ve özgürlükleri: ırk, milliyet, dil, din, uyruk, siyasi ve sosyal durum nedeniyle sınırlandırılamaz ve imtiyaz verilmesi de yasaktır.

Azerbaycan Anayasası’nın, Milli Mensubiyet Hakkı başlığı altındaki, 44. Maddesi’ne göre:

  • Herkesin etnik kimliğini koruma hakkı vardır.

  • Hiç kimse etnik kimliğini değiştirmeye zorlanamaz.

Ana Dili Kullanma Hakkı başlığı altındaki 45. Maddesi’ne göre:

  • Herkesin ana dilini kullanma hakkı vardır. Herkesin istediği dilde eğitim ve öğretim görme, yaratıcılıkla uğraşma hakkı vardır.

  • Hiç kimse ana dilini kullanma haklarından mahrum edilemez.3

Görüldüğü gibi Azerbaycan Anayasası bu veya diğer hükümleriyle Azerbaycan’da yaşayan herkese oldukça geniş haklar tanımıştır. Irk, din, dil ve diğer mümkün olabilecek ayrım şekillerinin önlenmesi Anayasa’nın ilgili maddeleriyle koruma altına alınmıştır ve bu hakların gerçekleşmesi için teminat verilmektedir. Anayasa’nın bu konuyla ilgili maddelerini görmezden gelerek, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin self-determination hakkını kullanmasına yönelik atıflarda bulunmanın hukuksal altyapısı bulunmamaktadır.4

Karabağ’daki Mevcut Durum

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, 1992 yılı başlarında Rus birliklerinin Karabağ’dan çekilmesi ile birlikte, Azerbaycan’ın Laçin, Kelbecer, Agdem, Fizuli, Kubatlı ve Zengilan bölgelerindeki Azeri nüfusun, bölgeden zorla göç ettirilmeleri süreci devam etmiştir. Şubat 1992’de Azerbaycan-Ermenistan sınırına yayılan çatışmalar, 25-26 Şubat’ta Hocalı’da yaşanan katliam ile devam etmiş, 9 Mayıs 1992 tarihinde, Nahçıvan bölgesi ile Şusa saldırıları sonrasında ise, Karabağ Ermenilerin işgali altına girmiştir.5

Günümüzde Azerbaycan topraklarının %20’si halen Ermeni işgali altındadır. Bu işgal politikası ile birlikte, bir milyondan fazla Azerbaycan Türkü, yurtlarından sürgün edilerek (deportation) mağduriyet yaşamaktadırlar. Ermeniler’in Azerbaycan topraklarını işgalinin bir diğer önemi ise, ekonomik boyutta ortaya çıkmaktadır. Ermeni işgallerinin Azerbaycan ekonomisine verdiği zararın 60 milyar dolar civarında olduğu iddia edilmektedir.6 İşgaller, Azerbaycan kültürüne de çok ağır darbe vurmuştur. Ermeniler’in işgal etmiş oldukları bölgelerdeki ormanları tahrip etmeleri, ülkenin ekolojik boyutuna ciddi zaralar vermiştir.

Dolayısı ile, Karabağ bölgesine baktığımız zaman ise, Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları içinde ve günümüzde halen devam etmekte olan Ermeni işgali altındaki topraklardan bahsediyoruz. Yine uluslararası hukukta kabul edilen ülkelerin toprak bütünlüğü ilkelesi çıkış noktası aldığımızda, Karabağ’da yaşanan işgalin uluslararası hukuka uygun olmadığı tespitini yapmak mümkündür. Dolayısıyla, bir başka ülkenin silahlı kuvvetleri tarafından işgal altında bulunan bir bölge hakkında self-determinasyon ilkesinden bahsetmek pek akılcı değildir.



Karabağ Meselesinin Uluslararasılaştırılması

1992 yılında Prag’daki AGİT Zirvesi’ne Azerbaycan ve Ermenistan’ın da katılması sonrasında, Karabağ meselesinin çözümünde bu örgütün devreye girmesiyle birlikte, bu döneme kadar sadece bu iki ülke arasında bölgesel bir sorun olarak kabul edilen Karabağ, uluslararası bir boyut kazanmıştır. Dr. Kotanjian da, sunumunda, Karabağ meselesinin çözümündeki AGİT Minsk Grubu’nun etkisine atıfta bulunmaktadır. Bu bağlamda, AGİT Minsk Grubu’nun, Karabağ meselesinin çözümü için, BM Şartı’nın temel ilkelerini oluşturan, kuvvet kullanmama ilkesi, toprak bütünlüğü ilkesi ve halkların self-determinasyon serbestliği ilkesini varsaydığını belirtmektedir. Fakat Karabağ’daki durum, bu ilkelerin hiç birini yansıtmamaktadır.

Bunun yanı sıra, 1992 - 1994 yılları arasında devam eden Ermeni işgalleri sırasında, BM Güvenlik Konseyi’nin Ermeni işgalleri nedeniyle almış olduğu 822, 853, 874, 884 sayılı kararlarda7, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün dokunulmazlığı, Ermenistan’ın sorunda taraf olduğu ve işgal edilen toprakların hemen ve şartsız olarak terk edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Söz konusu kararlarda, Ermeni işgallerinden duyulan rahatsızlık dile getirilmiş, uluslararası alanda kabul görmüş sınırların ihlâl edilmezliği, toprakların silâh zoruyla ele geçirilmesinin kabul edilmezliği, bütün devletlerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ilkeleri belirtilmiştir.

Ayrıca AGİT Minsk Grubu’nun, 2-4 Aralık 1996 tarihlerinde Portekiz'in başkenti Lizbon'da AGİT üyesi ülkelerin devlet ve hükûmet başkanlarının olağan zirvesi sonrasındaki zirve bildirisinde, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün tanınmasına ilişkin madde, Ermenistan’ın tüm itirazlarına rağmen, örgüt üyesi 52 devlet tarafından, AGİT Başkanı Flavio Cotti’nin bu önerisi oy birliği ile kabul edilmiştir.

Zirve toplantısının nihai belgesine eklenen bu bildiride sorunun çözümüne ilişkin şu ilkeler yer almaktadır:

1. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ve Ermenistan Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğü;

2. Azerbaycan'ın sınırları içinde Dağlık Karabağ'a en geniş otonomi statüsünün verilmesi;

3. Dağlık Karabağ'ın tüm nüfusunun güvenliğinin güvence altına alınması.8

Dolayısı ile, Ermeni tarafının ve Hayk Sargis Kotanjian’ın, Karabağ meselesinin çözümü için önerdiği, self-determinasyon hakkı, hem BM Antlaşması’nın self-determinasyon ile ilgili olan, 1(2), 55, 73, 76 maddelerine, hem AGİT Minsk Grubu’nun almış olduğu kararlar, hem de Azerbaycan anayasasının ilgili maddelerine aykırıdır.

AGİT Minsk Grubu Çözüm Kararları

AGİT Minsk Grubu bugüne kadar sorunun çözümü için taraflara üç öneri sunduğu bilinmektedir. Bunlar;



  1. Paket Çözüm (Haziran 1997)

  2. Aşamalı Çözüm (Ekim 1997)

  3. Ortak Devlet Önerisi (Kasım 1998)

Paket çözüm modelinde Dağlık Karabağ’ın, Laçin, Şuşa ve işgal edilmiş diğer bölgelerin statüsünün aynı anda çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Dağlık Karabağ’ın gelecek statüsü ile Karabağ dışındaki bölgenin işgaline son verilmesini bir arada öngörmekteydi.9 Aşamalı çözüm modelinde ise Dağlık Karabağ ve işgal altında bulunan diğer bölgelerin statüsünün ayrı ayrı görüşülmesi istenmiştir. Öncelik olarak, Dağlık Karabağ’ın dışındaki bölgenin işgalden kurtarılmasına verilmiştir. Dağlık Karabağ’ın statüsü ile ilgili görüşmeler ise daha sonraya bırakılmıştır. Ermenistan, kendisinin ve Dağlık Karabağ’ın çıkarlarını korumadığı gerekçesiyle ilk iki öneriyi reddetmiştir. Dağlık Karabağ ile Azerbaycan’ın geri kalanını eşit değerde ele alan ve iki yapının bir araya gelerek, ortak bir devlet kurmasını öngören üçüncü Ortak Devlet Önerisi de, Azerbaycan tarafından kabul edilmemiştir.10 (Sırbistan ve Karadağ örneği bu üçüncü öneri bağlamında hatırlanmalıdır.)

Görüldüğü üzere, Kotanjian’ın iddia ettiği gibi, Azerbaycan Karabağ meselesinin çözümü önünde bir engel değildir. Çıkarına uygun olmayan çözüm paketlerinde Ermenistan daha da fazla uyuşmazlık göstermektedir.



Referandum: Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ı İlhak Aracı

Kotanjian’ın atıfta bulunduğu diğer konu ise, Dağlık Karabağ’ın, 10 Aralık 1991 tarihli self-determinasyon hakkını talep eden referandumdur. Kotanjian, bu referandumun, hem SSCB Anayasası’nda tanınan haklara, hem de 1977 Cenevre Sözleşmeleri’nin I. Protokolü’ne uygun olarak gerçekleştiğini belirtmektedir.

Oysa ki, SSCB’nin 1977 yılında kabul edilen son Anayasası ve 1988 yılında yapılan değişikliklerle birlikte son şekline göre11;

Birlik Cumhuriyetlerinin SSCB’den serbest bir şekilde ayrılma hakkı bulunmaktadır. (Madde 72)

Birlik Cumhuriyetlerinin arazisi onun onayı olmadan değiştirilemez. Birlik Cumhuriyetlerinin arasındaki sınırlar, yalnızca SSCB’nin onaylamasıyla, bu cumhuriyetler arasında kabul olunmuş karşılıklı rıza üzerine değiştirilebilir. (Madde 78)

Her Birlik Cumhuriyeti kendi dahili idari bölgelerini belirlemektedir. (Madde 79)

Özerk bölge Birlik Cumhuriyeti’nin dahilinde yer almaktadır. Özerk bölge konusunda kanun, bu özerk bölgenin milletvekillerin Sovyeti tarafından sunulması üzere Birlik Cumhuriyeti’nin Yüksek Sovyeti tarafından kabul edilmektedir. (Madde 86)

Her Birlik Cumhuriyeti’nin dahilinde var olan Özerk Bölgelerin adını saymaktadır. Bu maddeye göre, Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dahilinde yer almaktadır. (Madde 87)

Son olarak Kotanjian’ın çözüm önerisi, Dağlık Karabağ’ın statüsünü belirlemek üzere yapılacak olan bir plebisit sonucunda sorunun istenen çözüme kavuşacağı yönündedir.

Azerbaycan Anayasası’nın 3. Maddesi’ne uluslararası teamül kurallarına göre, ülkenin sınırlarının değiştirilmesine ilişkin plebisit, yalnız ülke genelinde yapılabilir. Ayrıca bu hükmün değiştirilmesi de, yine aynı madde gereğince yalnız referandumla mümkündür. 1989 nüfus sayım sonuçlarına göre Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin nüfusunun yüzde 76,9’unu Ermeniler, yüzde 21,5’ini ise Türkler oluşturmaktadır. Cenevre Sözleşmesiyle yasaklanmış ve savaş suçu sayılmış olmasına rağmen kendi vatandaşlarını veya diasporadaki Ermeni sivil nüfusu işgal altındaki topraklara yerleştirmektedir. Bu durumda, bölgeden sürülen bütün Türkler geri dönse bile, yapılacak plebisitin sonucu Karabağ’ın Ermenistan’la birleşmesi şeklinde olacaktır. Günümüz uluslararası sisteminin temelini devlet ülkesinin bütünlüğü ilkesi oluşturmaktadır. Bu ilke gereğince Azerbaycan’ın rızası olmadan Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının ya da Ermenistan’la birleşmesinin hukuki geçerliliği olmayacaktır. Öte yandan, Azerbaycan Dağlık Karabağ’a ülke bütünlüğü çerçevesinde mümkün olan en yüksek özerkliği vermeye hazır olduğunu başından itibaren açıklamıştır.12

Sonuç olarak, Hayk Sargis Kotanjian’ın, Karabağ’daki sorunun çözümü için önerdiği plebisit iddialarının esas amacının, uluslararası hukukun çiğnenerek, fakat çiğnenmemiş gibi gösterilerek, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bırakılması yönünde olacaktır.



* Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) polat.kizildag@giresun.edu.tr.

1 H. Sargis, Kotanjian, “Referendum As A Gesture Of A Good Will”: Peace And War Scenarios For Karabakh”, Presentation at the International Conference “Reassesssing Security in the South Caucasus: Regional Conflicts, Stability and Transformation, 14-15 Mayıs 2009, Erivan

2 Bkz; Birleşmiş Milletler Şartı, m.1(2), m.55, m. 73, m. 76

3 12 Kasım 1995 yılında kabul edilmiş ve 24 Ağustos 2002 tarihli referandumla yürürlüğe girmiş olan Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası’nın orijinal tam metni için bkz; http://www.anayasa.gen.tr/azerbaycananayasasi.htm, Hazırlayan, Alesker Aleskerli, A.Ü. S.B.F. Kamu Hukuku Anabilim Dalı, (Son erişim tarihi: 13/07/2009)

4 Rovshan İbrahimov, “Dağlık Karabağ Sözde Cumhuriyeti'nin Bağımsızlığının Tanınması Durumunda, Uluslararası Ortamda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar”, Ermeni Araştırmaları (ERAREN), Sayı:6, Yaz 2002

5 Karabağ meselesinin tarihsel boyutu, günümüze yansımaları ve Karabağ hakkında daha ayrıntılı bilgiler için bkz; Aygün Attar (Haşimzade), Karabağ Sorunu Karşısında Ermeniler ve Ermeni Siyaseti, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2005, Filiz Cicioğlu, “Azerbaycan-Ermenistan Çatışması: Kafkasya’da Bitmeyen Mücadele”, Dünya Çatışma Bölgeleri, (ed.)Kemal İnat, Burhanettin Duran, Muhittin Ataman, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Nisan 2004, s. 269-280

6 Sinan Oğan, “Türklere Karşı Yapılan Soykırımlar ve Hocalı Soykırımı”, TÜRKSAM Ermeni Enstitüsü, 23 Şubat 2007, http://www.turksam.org/tr/a1199.html, (Son erişim tarihi: 13/07/2009)

7 Oya Eren, “BM Kararı Azerbaycan’ı Sevindirdi”, Stratejik Analiz, Mayıs 2008, s. 10-11

8 http://library.aliyev-heritage.org/tk/5412138.html, (Son erişim tarihi: 13/07/2009)

9Hatem Cabbarlı, “Dağlık Karabağ Sorununun Çözümünde Son Gelişmeler”, Azerbaycan Stratejik Araştırma Merkezi, 11/05/2006, http://www.azsam.org/modules.php?name=News&file=print&sid=88, (Son erişim tarihi: 13/07/2009)

10 Mustafa Aydın, “Dağlık Karabağ Sorunu”, Türk Dış Politikası, (ed.) Baskın Oran, Cilt: II, İletişin Yayınevi, İstanbul 2002, s. 401

11 Sovyetler Birliği Anayasası’nın ilgili bu maddelei için bkz; Rovshan İbrahimov, agm.

12 Kamil Ağacan, “Dağlık Karabağ: 2006 Altın Fırsat Mı?”, Stratejik Analiz, Şubat 2006, s. 83-87

Yüklə 45,1 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin