İnsan arkadaşinin diNİ Üzerinedir arkadaş seçİMİnde dikkat edilecek hususlar



Yüklə 56,92 Kb.
tarix02.11.2017
ölçüsü56,92 Kb.
#26993



İNSAN ARKADAŞININ DİNİ ÜZERİNEDİR

ARKADAŞ SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR



Hz. Muhammed (S.A.V.) “Gördüğünüzde; size Allah'ı (c.c) hatırlatan, konuştuğunda bilginizi artıran, ilmiyle de size Ahireti hatırlatan, sizin için en hayırlı arkadaştır.
Ebu Zer Hazretleri ''Yalnızlık kötü arkadaştan, iyi arkadaş da yalnızlıktan iyidir'' ve Halit bin Saffan Hazretleri ''İnsanlar arasında en acizi dost bulamayanlardır, bundan daha acizi bulduğu dostu kaybedendir'' sözüyle dikkatlerimizi iyi arkadaş üzerine çekmişlerdir.

İmamı Gazali Hazretleri arkadaşı üçe ayırır gıda gibi olan arkadaşlar (her zaman lazım), ilaç gibi olan arkadaşlar (lüzumunda lazım), hastalık gibi olan arkadaşlar (hiç lazım değil).
Caferi Sadık Hazretleri de beş kişiyle arkadaşlık yapma buyuruyor: yalancıyla, cimriyle, ahmakla, korkakla ve günahında ısrar edenlerle....
Şeyh Sadı meşhur eseri Gülistanda arkadaşla ilgili şunları söyler: Hz. Lut'un zevcesi kötülerle arkadaş olduğu için hanedan-ı nübüvvetten olma şerefini kaybetti. Hâlbuki Ashabı Kehf'in köpeği (KITMİR) bir kaç gün iyilerin arkasına düştü, ebedi şeref kazandı.

Gençler arkadaş kurbanı olmayalım, kötü arkadaş insana neler eder?



Hz. Ali (r.a) konuyla alakalı dikkatlerimizi şöyle çekiyor: “Kötülerle oturmak, (insanın) iyi insanlar hakkında kötü zan beslemesine neden olur. İyilerle birlikte oturmaksa, kötüleri iyilere katar. İyilerin facirlerle oturması, onları facirlere katar.
Gavs hazretleri (k.s), tövbe alan birkaç kişiye hemen tövbelerinin akabinde şu kısa sohbette bulunmuştur: “Bakınız, tövbe aldınız. Tövbenizi bozacak kötü fiillerde bulunmayın. Bir insan üç gün kumarbaz ile gezerse kumarbaz olur, bir insan üç gün sarhoş ile gezerse sarhoş olur, bir insan üç gün hırsız ile gezerse hırsız olur, bir insan üç gün evliya ile gezerse evliya olur. Kendinize dikkat edin; biz de size dua edeceğiz.’’1
Gavs-ı Bilvanisi (k.s): “Hep iyilerle bulun, iyilerle arkadaş ol.” buyurur.
Arkadaşın insan üzerindeki etkisi çok büyüktür. Kişi, kiminle arkadaşlık ederse, ondan etkilenir. Arkadaş insanı doğru yola da götürebilir, yanlış yola da. Malumdur ki; insan kime yakınsa ona uyar, kim ile yiyip-içerse onunla hemhal olur. Sohbetlerin, ülfetlerin ruh üzerinde büyük tesiri vardır. O halde insan daima iyi zatlar ile olmayı bir nimet bilmelidir. Aksi takdirde ahlak bozulur, diyanet zayıflaşır, şeref ve şan zevkle yüz tutar, hakiki istikbal söner gider.
Gençlik çağı çok iyi değerlendirilmesi gereken bir zamandır dilimidir. Arkadaşın, kişinin karakteri ve davranışları üzerindeki etkisi inkâr edilemez. Güzel alışkanlıkların kazanılması için güzel model olacak alternatif arkadaş grupları ile tanışma sağlamak yararlı sonuç vermektedir. Doğru arkadaşlıklar, bazı sorunların çözümünü kolaylaştırır.
İnsan Allah yolunda yürüyeceği arkadaşlar seçmeli. Bunu kendisine dert edinmeli. Çünkü arkadaş dünya ve ahret için lazımdır.
Dualarımız Allah hayırlı arkadaşlarla bizi buluştursun olmalı. Arkadaş seçiminde bizimde sorumluluğumuz var isteyeceğiz ancak ona da uygun olmalıyız. Bizde iyi bir arkadaş olma niyetinde olmalıyız ve Allah bize bu niyetimize göre güzel arkadaşlar nasip eder.
Sadıklarla beraber olmamız isteniyor. Çünkü sadıklar bizi hakka götürüyor. Öyle kimse seçmeli ki bizi cennet yoluna götürmeli. Bu tipleri bulmalı ki hayır üzere olabilelim. İyilerin yanında olan en azından kötülük yapamaz. Onları göre göre onlar gibi olur.
Arkadaşlığın en sadakatli ve müşfik örneğini Efendimiz (s.a.s) yaşamıştır. En sadık arkadaşı Hz. Ebu Bekir’e (r.a), Efendimiz (s.a.s)’e olan düşkünlüğü ve bağlılığından dolayı “Sıddık” denmiştir. “Sahabi” kelimesi de arkadaş anlamına gelir. Dolayısıyla bütün sahabeler Efendimiz’in (s.a.v) arkadaşı ve dostlarıydı. Birlikte nice fedakârlık gösterip zorluklara göğüs germişlerdi.
Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) hadisi uyarınca, Allah dostlarına yakın olmakta onlarla bir manada sahabenin arkadaşlıklarını bu asırda yaşamaktır. Bizde bir Allah dostunu dost edinirsek, onların duaları bizi kaplar yanlarına gidişimiz hallerimizi değiştirir. Onlar ne güzel arkadaştır!
Yine takva imamı Allah dostlarını sevenlerle manevi kardeşliğimizde şu zamanda bize manevi ufuklar açacaktır. Bu arkadaşlarımızla her karşılaşmamızda yeni şeyler bize katacaktır. Bu arkadaşlıklar sayesinde hatalarımızın farkına varmaya başlayacağız ve durumlarımızda değişmeler olacaktır. Ne mutlu o kardeşliklere!

Arkadaş seçiminde gençler nelere dikkat etmeli?

Allah Rasulü (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Birlikte olduğun iyi arkadaşla kötü arkadaş, güzel koku taşıyanla körükçüye benzer. Güzel koku taşıyan kimse, ya sana o kokudan verir veya sen satın alırsın ya da güzel kokusu sana ulaşır. Körükçü ise ya (ateşiyle) elbiseni yakar ya da kötü kokusu seni bulur.”(Buhârî, ez-Zebâih, 31)


Arkadaşlarımızın sadece söz ve davranışlarından etkilenmeyiz. Huylar da birbirine geçer. Bir arada bulunan insanların tabiatları birbirine benzemeye ve onlar gibi olmaya başlar. İnsan bunun farkına bile varamaz. Bakışla bile etkilenme olur. Çünkü bir insanın yüzüne bakmakla bile etkileşme gerçekleşir.
Râgıb-ı İsfehânî Hazretleri: “Aynı ortamı paylaşan kimselerin ahlâk olarak etkilenmeleri sadece söz ve fiille olmaz. Bakışla bile etkilenme olur. Çünkü belli bir kişinin suretine bakmak, bakan kimse ile bakılan kimsenin ahlâkları arasında bir etkileşime yol açar.” Yani dinî ve ahlâkî hassasiyetleri olmayan arkadaşlarla sürekli birlikte olduğumuzda, Allah’a isyan etmesek bile, kalbimizin katılaşmasına yol açabiliriz.
İyi bir insan olarak değerlendirdiğimiz arkadaşımızın yanında iken, örneğin namazları onunla iken kaçırıyor muyuz? Onunla iken namazlar kaçıyor, kötü alışkanlıklara yelken açıyorsak, arkadaşımızın bizi kötü etkilediğini anlayabiliriz. Zamanla biz de arkadaşımızın rengine boyanarak kötü işler yapmaya başlayabiliriz.
Arkadaşımıza iyidir diyebiliyor muyuz?

İyi dediğimiz arkadaş bizi bu dünyada da ahirette de yalnız bırakmayandır. Bizi cennete götürendir. İyi bir arkadaş arıyorsak tabii ki öncelikle kendimiz iyi bir arkadaş olmalıyız. Kendimize bir bakalım, çeki düzen verelim bizde onlara örnek olalım. Çevremizle iyi ilişkiler kuralım bize bakan dinimizi görsün.
İmam-ı Gazali Hazretleri, arkadaş ve dost edineceğimiz kimselerin özellikleri hakkında bilgi verirken der ki: “Herkesle arkadaşlık yapılmaz, rastgele dostluk kurulmaz. Samimi dostluk kurup, kuvvetli işbirliği yapacağınız kimsede, şu üç vasıf bulunmalıdır: Arkadaş akıllı olmalıdır. Ahlaklı olmalıdır. Dindar olmalı, haram-helâlı mutlaka hesaba katmalıdır.

Arkadaş seçerken seçiçi olmalıdır. Arkadaşın sadece kafa dengi olup olmadığına bakıyoruz. O şahsın dini vecibeleri yerine getirip getirmediğini ön planda tutmuyoruz. Oysa o kafa dengi gördüğümüz arkadaşımız biz fark edemesek te bizi helâke doğru sürüklüyor olabilir.


Arkadaş birbirini maddi ve manevi olarak koruyandır. Onlar her zaman birbirine ahireti hatırlatırlar. Arkadaşlarını ateşten kurtarmaya çalışırlar. Arkadaşlarınızı düşünün sizi günaha mı sürükletiyor yoksa hayra mı götürüyor?

Efendimiz (s.a.v) bize arkadaşlarımızın sayıca çok olmasını tavsiye eder. Kıyamet günü Allah Teâlâ’nın kulunu arkadaşları önünde cezalandırmaktan hayâ edeceğini buyurur. Ve ola ki bu arkadaşlıktan kişiye dokunan faydalar onun kurtuluşuna da vesile teşkil eder.


Arkadaşlar arasında uyum mutlaka aranmalı



Şeyh Sadi: “Güvercin, güvercinle dost olmalı, şahin de şahinle… Şahinle dost olmaya kalkan güvercinin vay haline” şeklinde düşünürken
Hz. Mevlana, arkadaşlıktaki uyumsuzluğu fare ile kurbağanın haline benzetir. Mesnevi’de geçen bir hikâyeye göre fare ile kurbağa bir gün su kenarında karşılaşıp, arkadaş oldular. Arkadaşlıklarını ilerlettiler. Daha sık görüşmeye başladılar. Fare bu durumdan endişelenmeye başladı:

Kurbağa kardeş! Seninle dostluğa doyamıyorum ama bir gün beni terk edersin diye de korkmadan edemiyorum. Gel, seninle ayaklarımızı birbirine bağlayalım, böylece her an birbirimizden haberdar oluruz” diye teklifte bulunur.

Farenin bu teklifi, kurbağanın pek hoşuna gitmemiş, ama arkadaşının da ısrarına dayanamamış. Ayağını fareninkine bağlar fakat karaya sürüklenme tehlikesine karşı da her an tetikte duruyormuş.

Bir gün alaca bir karga bir anda fareyi kaptığı gibi havalanmış. Onunla birlikte ipin ucundaki kurbağa da yükselmiş, görenler bu duruma şaşarak: “Su hayvanı olan kurbağa nasıl olur da karganın yemi olur?” demişler. Kurbağa lisan-ı hal ile cevabı vermiş: “Ben bu felaketi hak ettim. Su halkından olduğum halde hemcinslerimi bırakıp karada yaşayanlarla arkadaşlığa kalktım. Toprakta gezenle dost olanın layığı budur.” 


Gençler arkadaş ortamında kötü alışkanlıklara başlıyor



Özel kutlamalar, doğum günü, yılbaşı, mezuniyet töreni ya da gençler için hazırlanan bazı eğlencelerde alınan alkol, uyuşturucu zamanla artıyor ve alışkanlığa dönüşüyor. Özellikle hayır diyemeyen gençler daha çok risk altında.
Arkadaş grubu genç için büyük bir ihtiyaç. Arkadaş gruplarında yer almak için genç bir Müslüman hiç yaklaşmadığı içki kumar, zina, madde bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklara adım atmış oluyor. Madde kullanımına bir genç başlıyorsa bunun en önemli sebebi akran baskısıdır.
Bir genç sırf arkadaşları arasına katılabilmek ve onlarla beraber olabilmek için; onların kötü davranışlarını, yapmaya kendini mecbur hissetmemeli! Böyle bir durumla karşılaşacaksa tek başına kalmak kötü arkadaştan iyidir.
Efendimiz (s.a.v ): “Allah katında arkadaşların en hayırlısı arkadaşına hayrı dokunandır.”(Tirmizi, Birr, 28)

Hz. Ali (ra) buyuruyor ki: “Kötü arkadaş, Allah’a karşı isyanı senin gözünde süslü (ve güzel) gösteren kimsedir.

Gençlerin genellikle 'Ben bağımlı olmam, bir kere kullanmaktan bir şey olmaz' düşüncesiyle başladıkları uyuşturucu maddelere kısa sürede bağımlı kaldıkları bildirildi.
Her arkadaşımızla karşılıklı durumumuz aynı değildir. Arkadaşlarımızın farklı oldukları gibi hepsiyle ilişkilerimiz de farklı farklıdır. Üç çeşit arkadaş vardır:

- Bazı arkadaş “Gıda” gibidir, onsuz yapamazsın. İhtiyaç hissedersin. Hava, su ve ekmek gibi ararsın.

- Bazı arkadaş “İlaç” gibidir, bazen ona muhtaç olursun sana fayda verir. İhtiyaç hissettiğinde ararsın.

- Bazı arkadaş “Hastalık-Mikrop” gibidir, ona hiç muhtaç olmazsın; Fakat o, seni bulur. Onunla olmak istemesen de o sana gelir.


İYİLERLE BİRLİKTE OLMAK
Gavs-ı Sânî Hazretleri (k.s): “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun.2 ayetini okuyarak bir sohbetine şu sözleriyle başlamıştır: “Sadıklarla beraber olan kimse, onlarla birlikte haşredilir. Baksanıza Ashab-ı Kehf’in köpeği aslında temiz olmadığı halde, onlarla birlikte olduğu için Cennete girecektir.
Allah dostları ile beraberliğin ve sohbetin temelini oluşturur. Şu bir gerçektir ki, tüm günah ve manevi hatalardan uzak kalmak isteyen kimse, oturduğu muhite, ikamet ettiği yere de çok dikkat etmelidir. İyi komşu, iyi arkadaşlar seçmelidir. Kötü ve ıslah olmak bilmeyen insanlardan uzaklaşmalıdır.

Nitekim Rasulullah (s.a.v) bu hususta sahabelerine şöyle bir kıssa anlatmıştır:

“Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir rahip söylendi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkanının olup olmadığını sordu. Rahip: ‘Hayır yoktur’, dedi. Adam onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı. Sonra yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkanı olup olmadığını sordu. Alim: ‘Evet, vardır. Seninle tevben arasına kim perde olabilir’, dedi. Ve ilave etti: ‘Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah’a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer.

Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azap melekleri adamın durumu hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri: ‘Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah’a yönelmişti’ dedi. Azab melekleri de: ‘Bu adam hiçbir hayır işlemedi’ dediler. Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara dedi ki: ‘Geldiği yerle gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin.’ Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği iyiler diyarına bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar.” (Buhârî, Müslim, İbn Mâce)


Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim



Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan. Sarı öküzün yanında duran; ya huyundan ya tüyünden kapar. İtle yatan, bitle kalkar. Üzüm, üzüme baka baka kararır. Körle yatan, şaşı kalkar. Kişi refikinden azar.
Bu etkiyi daha vurgulu bir şekilde ifade eden bir hadiste, “Kişi dostunun dini üzerinedir. Bu yüzden kimi dost edineceğine dikkat etsin.” buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/334.)
İnsanlar bulundukları arkadaş çevresine yada topluma benzerler. Çoğu kez sürü psikolojisi nedeni ile kişiler çoğul olana uyarlar ve onlar gibi davranırlar. Kötü niyetli insanlar ile vakit harcamak kötü niyetli olmamıza, iyi niyetli insanlar ile sık sık bir arada olmak ise iyi niyetli bir insan olmamıza sebebiyet verir.
Birbiriyle ortak yanları bulunan kişiler arkadaş olur. Kötü kötüyü iyi iyiyi çeker. İyi birisi kötüler arasında olursa onlara uyar gider. Kendine çekmeyi bırakın, oda onlara uyar.

Bu yüzden arkadaşların huyları çoğu zaman birbirine benzer. Başlangıçta az olan benzerlik, zamanla çoğalır. Kişi, birlikte olduğu arkadaşının iyi ve kötü yanlarını kendine huy edinir. Onun bazı davranışlarını farkında olmadan benimser. Onun düşüncelerinden etkilenir. Bu etkileşim, iyi yönde olursa kişiye yararı dokunur.


Bazı hastalıklar bulaşıcıdır. Bu hastalıkların sağlam kişiye geçmeme ihtimali vardır. Huyu iyi olan birisi kötü huylu birinin yanında kalsa onunla arkadaş olsa ancak kötü huylunun huyunun iyi huyluya geçmeme ihtimali yoktur. Muhakkak geçer.
Çoğumuz sevdiğimiz arkadaşlarımızın beğenisine göre hareket etmişizdir. Hatta sırf onlarla birlikteliğimiz bozulmasın diye hiç tarzımız olmayan ilgi alanlarına yönelmişizdir. Yabancı müzik sevmezken bir de bakarız ki şarkılarını mırıldanıyor ve sözlerine kadar da ezberlemişiz. Yine önceden kıyasıya taraftarı olduğumuz futbol takımımızı değiştirmişiz. Eskiden çok rahatsız olsak da arkadaşlarımızın üstünde gördüğümüz tarzda giyinmeye başlamış ve artık yadırgamaz olmuşuzdur.

‘Keşke onu arkadaş edinmeseydim’



Arkadaş hep iyi midir? Kafa dengi diye düşündüğümüz arkadaşımız bizi nereye götürüyor? Sonra bize Eyvah!’ dedirtecek, ahirette “Keşke falancayı dost edinmeseydim.” (Furkan Sûresi, 28). Allah korusun bu ayet-i kerimedeki sözü mü sarf edeceğiz.

Arkadaşımızı yanlış seçtiğimizden dolayı pişmanlık mı duyacağız? Fayda vermeyen keşkeler içine mi düşeceğiz? Arkadaş dünyalık olarak hoşumuza gitse de hem dünyamızı hem de ahretimizi arkadaşlarımız mahvedebilir mi?


Resûl-i Ekrem (s.a.v) kötü arkadaşı bir ölüye benzeterek, “Ölülerle oturup kalkmak kalbi öldürür.” diyor. Kendisine “Ölülerle oturup kalkmak da nedir ya Resûlullah?” diye sorulunca “İmandan sapmış ve Allah’ın hükümlerine boyun eğmeyen kimselerle oturup kalkmak, ölülerle oturup kalkmak gibidir.” buyuruyor.
Arkadaşımız öyle olmalı ki yanına gittiğimizde halimiz hayır üzere değişmeli. Sözleri bizi iyi yönde etkilemeli. Eğer böyle bir arkadaş veya arkadaşlar bulursak onlardan uzak düşmemeye ve sık sık görüşmeye gayret göstermeliyiz.
Birbiriyle iletişim kuran kişilerin arasında sorunların çıkması gayet doğaldır. Ancak bu sorunlar yüzünden ilişkimizin bozulması normal değildir. İnsanlar arasında çıkabilecek sorunlar arkadaşların birbirini daha iyi anlayabilmek için bir araç olarak kullanıp dostluklarımızı pekiştirmelidir.
İşte böyle bir arkadaş bulduktan sonra da onu bırakmamalı. Bazı ufak hataları da olsa, gülü seven dikenine katlanır misali onlara katlanılmalı. Bizde onların arkadaşı olarak onlara bu hatalarını düzeltmelerinde yardımcı olmalıyız.
İyi arkadaşlarla bir arada bulunmak, iki dünyamızı da cennete çeviriyor.

Enes bin Malik’in (r.anh) rivayet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz, samimi dostların birlikteliklerinin ahirette de devam ettireceğini buyuruyor: “Cennet ehli cennete girip, ayrılmış yerlerine (köşklerine) oturduklarında, (dünyadaki samimi) din kardeşlerini özlediklerinden dolayı birbirlerini görmek ister. Bu düşünce esnasında birinin serîri (koltuk) diğerinin serîrine, diğerinin serîri öbürünün yanına (anında) gider. Onlar buluşunca her ikisi de köşklerine yaslanarak, sohbete ve dünyada aralarında olan şeyleri karşılıklı konuşmaya başlarlar. Birisi şöyle der: Ey Kardeşim! Hatırlar mısın biz dünyada falan mecliste sohbet yerinde veya camide hâlisane Allah’a dua etmiştik (Kur’ân okumuştuk, nasihat dinlemiştik), işte Allah da bizi (orada) bağışladı.” (Suyuti, El-Fethu’l-Kebir, 1/79)


Arkadaşlarımızı nerden seçiyoruz? İnternetten, sanal âlemlerden mi?



İletişimin alabildiğince yaygınlaştığı ve kolaylaştığı günümüz dünyasında, gerçek arkadaşların yerini alan sanal arkadaşların etkisi de göz ardı edilemeyecek boyuttadır. Örneğin, dünyayla iletişim kurduğumuz internette yer alan faydalı siteler bize olumlu katkılar sağlarken, zararlı siteler, genç dimağlara, belki onlarca arkadaşın verebileceği zarardan daha fazlasını vermektedir.
Vaktinin çoğunu sohbet odalarında ya da Facebook'ta geçiren insanlar var. Sosyal medyaya kayıtsız da kalınamıyor. Burada olmanın bir ölçüsü olmalı?

Muhabbetli Sofilerle beraber olmalıdır

Biz ibadetleri gereği gibi yapamıyorsak Allah sevgimizin az olduğundandır. İnsan sofi olunca, sâdât-ı kirâm efendilerimiz dükkân açsın diye müridine deyim yerindeyse manevi avans (muhabbet) verir. Sofi, muhabbetli olanlarla beraber olmalıdır. Bu sofiye fayda verir. Bunun aksi de sofiyi zarara sokar.


Bir de bu zamanda insan, arkadaşına çok dikkat etmelidir. Bir kimsenin arkadaşı eğer iyi ise onun içindeki muhabbet o kimseye de geçer. Ancak şayet arkadaşı kötüyse onun içindeki dünya sevgisi de o kişiyi etkiler. İnsanlar yan yana oturduğu kimselerin devamlı tesirinde kalıyor. Onun için bütün evliyalar, müridlerine devamlı arkadaşlarına dikkat etmelerini tavsiye etmişlerdir.
Allah hepimize hem iyi arkadaş edinebilmeyi hem de başkalarına iyi arkadaşlar olabilmeyi nasip etsin. Allah hayırlı arkadaşlarla bizi buluştursun. Allahım! Bizleri Salih kullarınla haşret. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.” Âmin!


1 Son Nefeste İman, Hüseyin Okur, s. 78.

2Tevbe 9/119

Yüklə 56,92 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin