İnsanın doğumdan yaşlılığına kadar nasıl değiştiğini inceler. Yaşam boyunca bir insan tüm yönleriyle değiştiği için gelişim psikolojisi biliş, dil, sosyal, vb davranışların yaşam boyu değişimini ele alır



Yüklə 445 b.
tarix07.08.2018
ölçüsü445 b.
#68377



İnsanın doğumdan yaşlılığına kadar nasıl değiştiğini inceler. Yaşam boyunca bir insan tüm yönleriyle değiştiği için gelişim psikolojisi biliş, dil, sosyal, vb. davranışların yaşam boyu değişimini ele alır.

  • İnsanın doğumdan yaşlılığına kadar nasıl değiştiğini inceler. Yaşam boyunca bir insan tüm yönleriyle değiştiği için gelişim psikolojisi biliş, dil, sosyal, vb. davranışların yaşam boyu değişimini ele alır.



İnsan gelişiminin izlediği seyrin belirlenmesinde kalıtımın mı (doğa), çevrenin mi (yetiştirme) daha önemli olduğu sorusu yüzyıllardır tartışılmıştır.

  • İnsan gelişiminin izlediği seyrin belirlenmesinde kalıtımın mı (doğa), çevrenin mi (yetiştirme) daha önemli olduğu sorusu yüzyıllardır tartışılmıştır.

  • Bugün birçok psikolog hem doğa hem de çevrenin önemli roller oynadığını kabul etmekle kalmazlar, aynı zamanda onların sürekli olarak birbirlerini etkilediklerini de kabul ederler.





İnsanın gelişimini inceleyen araştırmacılar psikolojinin diğer alanlarının kullandığı araştırma yöntemlerini kullanırlar. Bunlar; doğal gözlem, korelatif yöntem ve deneysel yöntemdir. Ancak gelişim psikologları zaman içindeki değişimleri inceledikleri için bu araştırma yöntemlerini üç farklı şekilde oluştururlar. Bunlar gelişim psikolojisinin temel araştırma yöntemleridir:

  • İnsanın gelişimini inceleyen araştırmacılar psikolojinin diğer alanlarının kullandığı araştırma yöntemlerini kullanırlar. Bunlar; doğal gözlem, korelatif yöntem ve deneysel yöntemdir. Ancak gelişim psikologları zaman içindeki değişimleri inceledikleri için bu araştırma yöntemlerini üç farklı şekilde oluştururlar. Bunlar gelişim psikolojisinin temel araştırma yöntemleridir:

    • Enlemesine kesitsel
    • Boylamsal
    • Biyografik


Farklı yaş gruplarındaki insanlarda belli bir özellik veya değişkenin nasıl olduğunu inceler ve birbiriyle karşılaştırır. Böylelikle o özelliğin, farklı yaş gruplarında nasıl değişiklikler sergilediğini gösterir.

  • Farklı yaş gruplarındaki insanlarda belli bir özellik veya değişkenin nasıl olduğunu inceler ve birbiriyle karşılaştırır. Böylelikle o özelliğin, farklı yaş gruplarında nasıl değişiklikler sergilediğini gösterir.

  • Örneğin; kısa süreli bellek performansının yaşlandıkça nasıl değiştiğini araştırmak isteyen bir araştırmacı araştırmaya 10, 20, 30, 40, 50 ve 60 yaşında olan insanları çağırır ve onlara kısa süreli bellek testi uygular. Daha sonra bellek testinin puanlarını karşılaştırarak, KSB’in yaşa bağlı olarak nasıl değiştiğini görebilir.



Belli bir özellik yada değişken, aynı insandan, farklı yaşlarda ölçümler alınarak incelenir.

  • Belli bir özellik yada değişken, aynı insandan, farklı yaşlarda ölçümler alınarak incelenir.

  • Örneğin; KSB performansının yaşa bağlı olarak nasıl değiştini boylamsal yöntemle incelemek isteyen bir araştırmacı bir grup 10 yaşında çocuk alır ve bunlara KSB testi uygular. Daha sonra bu çocuklar 20 yaşına geldiklerinde onları tekrar bulur ve yine KSB testi uygular. Bu gruba 30, 40, 50 ve 60 yaşlarına geldiklerinde yine aynı testi uygular. Sonuçta o insanların yaşlandıkça KSB performanslarının nasıl değiştiğini görebilir.



Belli bir yaşın üstündeki insanlara, belli bir özelliklerinin yaşa bağlı olarak nasıl değiştiği sorularak bilgi toplanır.

  • Belli bir yaşın üstündeki insanlara, belli bir özelliklerinin yaşa bağlı olarak nasıl değiştiği sorularak bilgi toplanır.

  • Örneğin; evliliğe dair tutumları inceleyen bir araştırmacı 50 yaşındaki bireyleri araştırmasına çağırır. Bu bireylere evliliğe dair tutumlarının evliliklerinin 1. Senesinde, 3. Senesinde, 6. Senesinde, 10 senesinde, 15 senesinde ve 20 senesinde nasıl olduğu sorulur. Böylelikle evliliğe dair tutumların yaşa bağlı olarak nasıl değiştiği öğrenilebilir.





Döllenmeden doğuma kadar olan sürede döllenmiş yumurta tek hücreli bir organizmadan insan gibi karmaşık bir yapıya dönüşür.

  • Döllenmeden doğuma kadar olan sürede döllenmiş yumurta tek hücreli bir organizmadan insan gibi karmaşık bir yapıya dönüşür.



Döllenmeden sonraki günlerde yumurta hücresi bölünmeye ve çoğalmaya başlar. İki hafta sonra 3 temel hücre grubu oluşur. Bu hücre gruplarının biri bebeğin içorganlarını, biri kemik ve kasları, diğer bir kısmı da sinir sistemini ve deriyi oluşturacak şekilde farklılaşmaya başlarlar. Bu hücre kütlesine embriyo denir.

  • Döllenmeden sonraki günlerde yumurta hücresi bölünmeye ve çoğalmaya başlar. İki hafta sonra 3 temel hücre grubu oluşur. Bu hücre gruplarının biri bebeğin içorganlarını, biri kemik ve kasları, diğer bir kısmı da sinir sistemini ve deriyi oluşturacak şekilde farklılaşmaya başlarlar. Bu hücre kütlesine embriyo denir.



2,5 cm uzunluğundadır. Kabaca gelişen kolları ve ayakları, kocaman başı ve atmaya başlayan kalbiyle bir insana benzer.

  • 2,5 cm uzunluğundadır. Kabaca gelişen kolları ve ayakları, kocaman başı ve atmaya başlayan kalbiyle bir insana benzer.

  • Bedeninin çeşitli kısımlarını hareket ettirebilir. Ancak anne bu hareketleri bir sonraki ayda hissetmeye başlayacaktır.



Doğumdan ilk bir ayın sonuna kadar ki döneme yenidoğan dönemi denir.

  • Doğumdan ilk bir ayın sonuna kadar ki döneme yenidoğan dönemi denir.

  • Günün 16 - 20 saatini uyuyarak geçirirler. Yeme, uyuma ve ağlama dışında, pek çok refleksle hareket eder.



Arama refleksi

  • Arama refleksi

  • Emme refleksi

  • Yutma refleksi

  • Yakalama refleksi

  • Adım atma refleksi



Yenidoğanlar bütün duyu sistemleri işler halde ve yeni çevreyi öğrenmeye hazır olarak dünyaya gelirler.

  • Yenidoğanlar bütün duyu sistemleri işler halde ve yeni çevreyi öğrenmeye hazır olarak dünyaya gelirler.

  • Görme:

  • Net görme ve odak noktasını değiştirme yetenekleri sınırlıdır.

  • İleri derecede miyopturlar.

  • 7-8 aylıkken bebeklerin görsel keskinlikleri yetişkininkine yakındır.

  • 3 aylıkken annelerinin fotoğraflarını tanıyabilirler ve bu fotoğrafları yabancınınkine tercih ederler.

  • 5 aylık olduklarında yabancıların yüzlerini hatırlayabilirler.



İşitme:

  • İşitme:

  • 26-28 haftalık fetüsler bile keskin bir sese tepki olarak hareket ederler.

  • Yenidoğanlar bir ses kaynağına doğru başlarını çevirirler.

  • Oldukça benzer sesler arasındaki farkı anlayabilirler.

  • İnsan sesini diğer seslerden ayırt edebilirler.



Tat Alma ve Koklama:

  • Tat Alma ve Koklama:

  • Bebekler doğduktan kısa bir süre sonra tat ayrımı yaparlar.

  • Tatlı sıvıları, tuzlu, acı, ekşi veya tatsız şeylere tercih ederler.

  • Kokular arasındaki ufak farkları bile ayırt edebilirler.



Bebekler yaşamlarının ilk haftalarında bile aktivite düzeyi, çevrelerindeki değişikliklere gösterdikleri tepkiler ve hırçınlık bakımından bireysel farklılıklar sergilerler.

  • Bebekler yaşamlarının ilk haftalarında bile aktivite düzeyi, çevrelerindeki değişikliklere gösterdikleri tepkiler ve hırçınlık bakımından bireysel farklılıklar sergilerler.

  • Bebeklerde mizaç

  • Yenidoğanlarda üç temel mizaç grubunun olduğu görülmüştür:

    • Kolay bebekler (%40-iyi huylu, yeni durumlara kolaylıkla uyum sağlayabilen, oyunu seven, uyku ve yemek düzeni düzgün, )
    • Zor bebekler (%10- olumsuz, tepkisel, huysuz ve gergin)
    • Yavaş alışan bebekler (%15-yavaş, yumuşak, ılımlı, hafif)
    • Utangaç bebekler (utangaç, kolay korkan, ürkek, ketlenmiş)
  • Bu bebek tiplerinin yüzeysel özellikleri kültürlere göre değişebilmekle birlikte temel özellikleri evrenseldir.



0-3 aylık dönemde bebekte görülen kişisel, sosyal ve duygusal gelişim özellikleri aşağıdaki gibidir:

  • 0-3 aylık dönemde bebekte görülen kişisel, sosyal ve duygusal gelişim özellikleri aşağıdaki gibidir:

  • - İnsan yüzüne dikkatle bakar.

  • - Yabancılara ve kendini besleyen herkese gülümser.

  • - Yüksek sesle güler.

  • - Annesinin sesini ayırt eder.

  • - Uyuma, ağlama ve yeme günlük faaliyetlerini oluşturur.

  • - Heyecanlanır, el ve kollarını hareket ettirir.

  • - Ses çıkarır.

  • - Hareket eden kişileri takip eder.

  • - Eğer kendisiyle ilgilenilirse daha uzun süre uyanık kalır.

  • - Annesini tanır.



- Sinirlendiğinde haykırır, acıktığında inler gibi ses çıkarır, dudaklarını şapırdatır, sevindiğinde kıkırdar.

  • - Sinirlendiğinde haykırır, acıktığında inler gibi ses çıkarır, dudaklarını şapırdatır, sevindiğinde kıkırdar.

  • - Değişik insanlara farklı tepkiler gösterir.

  • - Kendisiyle konuşulduğunda karşılık verici ses çıkarır.

  • - Annesinin dikkatini çekmeye çalışır. Onun sesine ya da varlığına yönelme, seslenme ve gülümseme tepkileri gösterir.

  • - Başını kendisine yaklaşan kişinin sesine döndürür. Kucakta otururken başını çevirerek etrafa bakar.

  • - Kucağa alındığında sakinleşir, susar.



- Konuşma seslerine ve diğer seslere çeşitli tepkiler gösterir. Örneğin, göz kırpma, kaş çatma hareketlerinde artma ya da azalma vb.

  • - Konuşma seslerine ve diğer seslere çeşitli tepkiler gösterir. Örneğin, göz kırpma, kaş çatma hareketlerinde artma ya da azalma vb.

  • - Yetişkinlerin çocuğa doğru çeşitli amaçlarla yaklaştığı durumlarda (giyindirme, besleme, kaldırma vb.) solunum hızlanması, ses çıkarma, yüz ifadesinde belirginleşme, hareketliliğin artması vb. heyecan belirtileri gösterir.

  • - Korku ve kaygı belirtisi olarak, çevredeki ani veya beklenmedik herhangi bir değişikliğe veya yüksek sese irkilerek tepki verir.

  • - Dinleme becerisi görülür. Örneğin, biraz emer, biraz dinler, tekrar emer.





İnsanların fiziksel ve duygusal olarak birbirlerine bağlı oldukları kavramı, eski bir kavramdır. Ancak, bağlanma araştırmaları olarak adlandırılabilecek çalışmalar, II. Dünya Savaşı'ndan sonra, İngiliz psikiyatrist John Bowlby'den yetim kalmış ya da başka türlü ailelerinden ve ana babalarından ayrılmış çocuklar üzerinde çalışmasının istenmesiyle başlamıştır. Bowlby uzun dönemler boyunca çocukları gözlemiş ve genel bir bağlanma kuramı geliştirmiştir (Bowlby, 1969,1973,1980). Bowlby bebeklerin birincil bakıcılarına bir bağlanma geliştirdiklerini; bu bağlanmadan da ilişkilerin gelecekte nasıl gelişeceğine ilişkin içsel olarak işleyen modeller ya da bilişsel ve duygusal şemalar geliştirdiklerini ileri sürmüştür. Bowlby'nin bu görüşünü bu kadar önemli yapan şey, erken gelişen ilişkisel bağların daha sonraki duygusal bağların gelişimini güçlü bir biçimde etkilediğini savunmasıdır.

  • İnsanların fiziksel ve duygusal olarak birbirlerine bağlı oldukları kavramı, eski bir kavramdır. Ancak, bağlanma araştırmaları olarak adlandırılabilecek çalışmalar, II. Dünya Savaşı'ndan sonra, İngiliz psikiyatrist John Bowlby'den yetim kalmış ya da başka türlü ailelerinden ve ana babalarından ayrılmış çocuklar üzerinde çalışmasının istenmesiyle başlamıştır. Bowlby uzun dönemler boyunca çocukları gözlemiş ve genel bir bağlanma kuramı geliştirmiştir (Bowlby, 1969,1973,1980). Bowlby bebeklerin birincil bakıcılarına bir bağlanma geliştirdiklerini; bu bağlanmadan da ilişkilerin gelecekte nasıl gelişeceğine ilişkin içsel olarak işleyen modeller ya da bilişsel ve duygusal şemalar geliştirdiklerini ileri sürmüştür. Bowlby'nin bu görüşünü bu kadar önemli yapan şey, erken gelişen ilişkisel bağların daha sonraki duygusal bağların gelişimini güçlü bir biçimde etkilediğini savunmasıdır.



Bovvlby'nin çalışmalarını, yabancı ortam olarak adlandırılan deneysel yaklaşımı geliştiren Ainsworth'unkiler izlemiştir.

  • Bovvlby'nin çalışmalarını, yabancı ortam olarak adlandırılan deneysel yaklaşımı geliştiren Ainsworth'unkiler izlemiştir.



Mary Ainsworth adlı gelişim psikologu, bir çocuk ile temel bakıcısı arasındaki bağlanma ilişkisini gözlemlemek üzere Yabancı Durum Testi denilen gözlem prosedürünü geliştirmiştir. Bu prosedüre göre 11-17 aylık bir çocuk, yirmi dakika boyunca bir oyun odasında gözlemlenir. Bu arada çocuğun bakıcısı (genelde annesi) ile bir yabancı (araştırmacının bir yardımcısı) belirli aralıklarla odaya girip çıkarlar. Odada yaşanan durumlara (yabancının varlığı, annenin yokluğu..vb.) çocuğun verdiği tepkiler videoya kaydedilir. Oyun odasında çocuğa yaşatılan deneyim şu şekilde gelişir:

  • Mary Ainsworth adlı gelişim psikologu, bir çocuk ile temel bakıcısı arasındaki bağlanma ilişkisini gözlemlemek üzere Yabancı Durum Testi denilen gözlem prosedürünü geliştirmiştir. Bu prosedüre göre 11-17 aylık bir çocuk, yirmi dakika boyunca bir oyun odasında gözlemlenir. Bu arada çocuğun bakıcısı (genelde annesi) ile bir yabancı (araştırmacının bir yardımcısı) belirli aralıklarla odaya girip çıkarlar. Odada yaşanan durumlara (yabancının varlığı, annenin yokluğu..vb.) çocuğun verdiği tepkiler videoya kaydedilir. Oyun odasında çocuğa yaşatılan deneyim şu şekilde gelişir:



Anne ve çocuk gözlem odasına alınır.

  • Anne ve çocuk gözlem odasına alınır.

  • Anne ve çocuk odada yalnız bırakılır. Çocuk odayı keşfederken anne ona katılmaz.

  • Yabancı girer, anneyle selamlaşır, çocuğa yaklaşır.

  • İlk ayrılık: Anne sessizce odadan çıkar, çocuk ve yabancı odada kalır.

  • İlk birleşme: Anne gelip çocuğu rahatlatır, sonra yine çıkar.

  • İkinci ayrılık: Çocuk odada tekbaşınadır.

  • İkinci ayrılığın devamı: Yabancı içeri girer, anne ise halen yoktur.

  • İkinci birleşme: Anne girer, çocukla ilgilenir, yabancı sessizce çıkar



Bu olaylar sırasında çocuğun iki davranışı gözlenir:

  • Bu olaylar sırasında çocuğun iki davranışı gözlenir:

  • a. Çocuğun keşif davranışı (yeni oyuncaklarla oynaması..vb.)

  • b. Çocuğun, annesinin gidiş ve dönüşlerine verdiği tepki.



Yabancı Durum Testleri’ndeki davranışlarına göre çocuklar üç sınıfa ayrılırlar. Çocuğun yabancıya tepkileri, anneye bağlanma düzeyine göre değişir. Anneye güvenli bağlanan 1 yaşındaki çocuklar, etrafta bağımsızca dolaşır, ara sıra annelerinin yanına dönerler. Anne odadan ayrılınca üzülürler, geri gelince sevinirler. Kararsız/kaygılı bağlanan 1 yaşındaki çocuklar anne içerdeyken bile huzursuzdurlar. Anne gidince ağlarlar, gelince anneni yanına koşarlar fakat anneye vurma ve tekmeleme gibi davranışlar gösterirler. Kaçıngan bağlanan 1 yaşındaki çocuklar anne yokken ağlamaz, anne gelince kaçınır ve anneye öfkeli görünürler.

  • Yabancı Durum Testleri’ndeki davranışlarına göre çocuklar üç sınıfa ayrılırlar. Çocuğun yabancıya tepkileri, anneye bağlanma düzeyine göre değişir. Anneye güvenli bağlanan 1 yaşındaki çocuklar, etrafta bağımsızca dolaşır, ara sıra annelerinin yanına dönerler. Anne odadan ayrılınca üzülürler, geri gelince sevinirler. Kararsız/kaygılı bağlanan 1 yaşındaki çocuklar anne içerdeyken bile huzursuzdurlar. Anne gidince ağlarlar, gelince anneni yanına koşarlar fakat anneye vurma ve tekmeleme gibi davranışlar gösterirler. Kaçıngan bağlanan 1 yaşındaki çocuklar anne yokken ağlamaz, anne gelince kaçınır ve anneye öfkeli görünürler.



  • Yenidoğan bir bebeğin vücut ağırlığı ortalama 3200 gramdır.

  • Zamanında doğan bebekler beş aylık olduğunda doğum ağırlığının iki katına, bir yaşında doğum ağırlığının üç katına, iki yaşında ise doğum ağırlığının dört katına ulaşırlar.



Yenidoğan bir bebeğin boyu ortalama 50 cm'dir.

  • Yenidoğan bir bebeğin boyu ortalama 50 cm'dir.

  • Boy ilk yıl ortalama 25- 26 cm artar



İlk motor gelişim refleksler ile istemli hareketlerin yer değiştirmesidir.

  • İlk motor gelişim refleksler ile istemli hareketlerin yer değiştirmesidir.





Bilişsel gelişim hakkında en önemli kuramcı Jean Piaget’dir.

  • Bilişsel gelişim hakkında en önemli kuramcı Jean Piaget’dir.

  • Kuramını kendi çocukları üzerinde yaptığı sistematik boylamsal gözlemlerle oluşturmuştur.



Bilişsel gelişimin 4 basamağı olduğunu önermektedir.

  • Bilişsel gelişimin 4 basamağı olduğunu önermektedir.

    • Duyusal-motor
    • İşlem öncesi
    • Somut işlemsel
    • Formal işlemler


Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş): Piaget’e göre bebekler yaşamın ilk iki yılında duyusal motor dönemdedir. Bu dönemde bebeklerin duyu ve hareketleri aracılığıyla etraflarındaki dünyayla ilişkide bulunarak nesneleri anlamlandırdıkları görülür (Spilka, vd., 2003). Diğer bir deyişle bebekler bu dönemde çevresiyle emme, dokunma ve yakalama gibi doğuştan sahip oldukları yetenekler yoluyla ilişki kurmaktadırlar (Morris, 2002).

  • Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş): Piaget’e göre bebekler yaşamın ilk iki yılında duyusal motor dönemdedir. Bu dönemde bebeklerin duyu ve hareketleri aracılığıyla etraflarındaki dünyayla ilişkide bulunarak nesneleri anlamlandırdıkları görülür (Spilka, vd., 2003). Diğer bir deyişle bebekler bu dönemde çevresiyle emme, dokunma ve yakalama gibi doğuştan sahip oldukları yetenekler yoluyla ilişki kurmaktadırlar (Morris, 2002).



Duyusal-motor öğrenmedeki gelişim sırası ilk olarak duyuların kullanılması ile başlamaktadır. İlk yılın ikinci yarısında motor yetenekler, ikinci yılda ise duyusal-motor yeteneklerin koordinasyonu başlar. Bebek bu dönemin sonunda, duyusal-motor yolla basit zihinsel faaliyette bulunabilir (Morgan, 1993). Duyusal motor dönemin önemli bir sonucu nesne devamlılığının gelişmesidir. Bu dönemde bebekler, nesnelerin görülmedikleri zamanlarda da varolmayı sürdürdüklerinin farkına varırlar (Spilka, vd., 2003). Yeni doğmuş bir çocuk için gözden kaybolan nesnelerin varlıkları basitçe sona ererken, bebekler deneyim kazandıkça nesne devamlılığı fikrini geliştirirler (Morris, 2002).

  • Duyusal-motor öğrenmedeki gelişim sırası ilk olarak duyuların kullanılması ile başlamaktadır. İlk yılın ikinci yarısında motor yetenekler, ikinci yılda ise duyusal-motor yeteneklerin koordinasyonu başlar. Bebek bu dönemin sonunda, duyusal-motor yolla basit zihinsel faaliyette bulunabilir (Morgan, 1993). Duyusal motor dönemin önemli bir sonucu nesne devamlılığının gelişmesidir. Bu dönemde bebekler, nesnelerin görülmedikleri zamanlarda da varolmayı sürdürdüklerinin farkına varırlar (Spilka, vd., 2003). Yeni doğmuş bir çocuk için gözden kaybolan nesnelerin varlıkları basitçe sona ererken, bebekler deneyim kazandıkça nesne devamlılığı fikrini geliştirirler (Morris, 2002).



Nesne devamlılığı

  • Nesne devamlılığı



Çocuklar işlemöncesi döneme girdiklerinde hala fiziksel ve algısal yaşantılarına sıkıca bağlıdırlar (Morris, 2002). İşlemöncesi dönemde çocuklar nesnelerin görüntüsünün etkisi altında kalırlar ve korunum (korunum ilkesini kazanmış bir birey herhangi bir nesnenin şeklinin ya da uzayda değişik şekillerde yerleştirilmesinin etkisi altında kalmaksızın o nesnenin aynı kaldığını anlayabilir) işlemi için gerekli zihinsel kavrama sürecinden yoksundurlar (Morgan, 1993). Diğer bir deyişle çocuklar bu dönemde nesnelerin dış görünüşleri değişse de, hacim, uzunluk veya miktarlarının aynı kalacağını kavramakta zorlanırlar (Spilka, vd., 2003).

  • Çocuklar işlemöncesi döneme girdiklerinde hala fiziksel ve algısal yaşantılarına sıkıca bağlıdırlar (Morris, 2002). İşlemöncesi dönemde çocuklar nesnelerin görüntüsünün etkisi altında kalırlar ve korunum (korunum ilkesini kazanmış bir birey herhangi bir nesnenin şeklinin ya da uzayda değişik şekillerde yerleştirilmesinin etkisi altında kalmaksızın o nesnenin aynı kaldığını anlayabilir) işlemi için gerekli zihinsel kavrama sürecinden yoksundurlar (Morgan, 1993). Diğer bir deyişle çocuklar bu dönemde nesnelerin dış görünüşleri değişse de, hacim, uzunluk veya miktarlarının aynı kalacağını kavramakta zorlanırlar (Spilka, vd., 2003).



Diğer bir deyişle işlemöncesi dönemde bulunan çocuklar korunum ya da tersine dönebilirlik işlemi için gerekli olan mantıksal düşünme yeteneğinden yoksundurlar. Bu dönemde görünüşe kolaylıkla aldanan çocuklar başka her şeyi göz ardı ederek bir nesne veya olayın en çarpıcı yönüne yoğunlaşma eğilimindedirler. İşlemöncesi dönemde çocuklarda mantıksal düşünme gelişmemiştir. Aynı anda birden fazla ilişkiyi kavrayamazlar. Bu dönemde çocuk nesnelerle ilgili semboller geliştirmektedir ve gözü önünde bulunmayan nesneleri ve kişileri temsil eden semboller geliştirir. Örneğin bir tahta parçasını bir at ya da araba olarak düşünebilmektedir. Bu yaşlarda en önemli sembol sistemlerinden biri olan dil gelişimi çok hızlıdır.

  • Diğer bir deyişle işlemöncesi dönemde bulunan çocuklar korunum ya da tersine dönebilirlik işlemi için gerekli olan mantıksal düşünme yeteneğinden yoksundurlar. Bu dönemde görünüşe kolaylıkla aldanan çocuklar başka her şeyi göz ardı ederek bir nesne veya olayın en çarpıcı yönüne yoğunlaşma eğilimindedirler. İşlemöncesi dönemde çocuklarda mantıksal düşünme gelişmemiştir. Aynı anda birden fazla ilişkiyi kavrayamazlar. Bu dönemde çocuk nesnelerle ilgili semboller geliştirmektedir ve gözü önünde bulunmayan nesneleri ve kişileri temsil eden semboller geliştirir. Örneğin bir tahta parçasını bir at ya da araba olarak düşünebilmektedir. Bu yaşlarda en önemli sembol sistemlerinden biri olan dil gelişimi çok hızlıdır.



BEN MERKEZCİ DÜŞÜNME

  • BEN MERKEZCİ DÜŞÜNME

  • İşlemöncesi dönemdeki çocukların diğer önemli bir özelliği benmerkezci düşünce yapısına sahip olmalarıdır. Olayları veya nesneleri bir başkasının bakış açısından görmede veya kendilerini başka birinin yerine koymada büyük güçlük çekerler

  • Kendini karşıdaki oyuncak bebeğin yerine koyup, onun bu masanın üzerindeki dağları nasıl gördüğünü düşünmesi istenmiş. Bunun için masanın farklı açılardan çekilmiş olan fotoğrafları gösterilmiş ve hangi fotoğrafın oyuncağın görüşü olduğu sorulduğunda, kendi görüş açısını gösteren fotoğrafı seçmiş.



KORUNUM

  • KORUNUM

  • İki eşit miktardaki hamurdan birini silindir şeklinde daha uzun yaptığında, silindir şeklindeki hamurun daha fazla olduğunu söylerler.



Somut işlemler döneminde çocuklar somut olaylar hakkında mantıksal çıkarsamalarda bulunabilirler, kıyasları anlayabilirler ve tersine dönebilirlik (örneğin 4+3=7, bu nedenle 7-3=4) gibi matematiksel dönüşümleri yapabilirler (Wadsworth, 1996; Spilka, vd., 2003). Ancak bu dönemde problemin çözülmesi somut nesnelere, “burada ve şimdi” gibi anlık durumların olmasına bağlıdır. Somut dayanak noktaları olmaksızın problemleri çözemezler. Çocuklar bu dönemde korunum ilkesini anlayabilirler, çünkü somut işlemleri tersine döndürebilirler. Bir seferde problemin birden fazla yönünü dikkate almayı ve başka birinin bakış açısından duruma bakmayı öğrenirler (Morgan, 1993; Morris, 2002). Bu dönemde çocuklar yukarıdaki deneydeki şekli değişen oyun hamuru maddelerinin miktarının aynı olduğunu anlayabilmektedirler.

  • Somut işlemler döneminde çocuklar somut olaylar hakkında mantıksal çıkarsamalarda bulunabilirler, kıyasları anlayabilirler ve tersine dönebilirlik (örneğin 4+3=7, bu nedenle 7-3=4) gibi matematiksel dönüşümleri yapabilirler (Wadsworth, 1996; Spilka, vd., 2003). Ancak bu dönemde problemin çözülmesi somut nesnelere, “burada ve şimdi” gibi anlık durumların olmasına bağlıdır. Somut dayanak noktaları olmaksızın problemleri çözemezler. Çocuklar bu dönemde korunum ilkesini anlayabilirler, çünkü somut işlemleri tersine döndürebilirler. Bir seferde problemin birden fazla yönünü dikkate almayı ve başka birinin bakış açısından duruma bakmayı öğrenirler (Morgan, 1993; Morris, 2002). Bu dönemde çocuklar yukarıdaki deneydeki şekli değişen oyun hamuru maddelerinin miktarının aynı olduğunu anlayabilmektedirler.



Aynı anda bir nesnenin birden fazla yönünü hesaba katabilirler. Başka bir değişle nesne değişmezliğini kazanmışlardır.

  • Aynı anda bir nesnenin birden fazla yönünü hesaba katabilirler. Başka bir değişle nesne değişmezliğini kazanmışlardır.

  • Perspektif alabilirler durumlara ve nesnelere başkalarının bakış açısından bakabilirler. Egosentrizmden çok sosyocentrizm düzeyine ulaşmışlardır. (kendi mutlu olduğu halde ağlıyan bir kişinin mutsuz olabileceğini düşünebilirler.)

  • Problem çözebilmek için somut dayanak noktalarına ihtiyaçları vardır.



Formel işlemler dönemi mantıksal düşünmenin yetişkinler düzeyine eriştiği dönemdir. Bu dönemde çocuğun bilişsel yapısı gelişiminin en üst düzeyine ulaşır ve çocuk bütün problem türleri için mantıksal muhakeme yapabilir hale gelir. Bu dönemdeki çocuklar bir probleme ilişkin muhtemel çözümler geliştirme ve sonra doğru bir çözüme ulaşabilmek için farklı olasılıkları sistematik olarak test edecek bir plan oluşturma gibi kuramsallığı da içeren karmaşık soyut düşünmeyi başarabilirler (Wadsworth, 1996; Spilka, vd., 2003). Diğer bir deyişle bu dönemde çocuklar denenceler kurabilir ve denenceleri zihinsel olarak sınayabilirler

  • Formel işlemler dönemi mantıksal düşünmenin yetişkinler düzeyine eriştiği dönemdir. Bu dönemde çocuğun bilişsel yapısı gelişiminin en üst düzeyine ulaşır ve çocuk bütün problem türleri için mantıksal muhakeme yapabilir hale gelir. Bu dönemdeki çocuklar bir probleme ilişkin muhtemel çözümler geliştirme ve sonra doğru bir çözüme ulaşabilmek için farklı olasılıkları sistematik olarak test edecek bir plan oluşturma gibi kuramsallığı da içeren karmaşık soyut düşünmeyi başarabilirler (Wadsworth, 1996; Spilka, vd., 2003). Diğer bir deyişle bu dönemde çocuklar denenceler kurabilir ve denenceleri zihinsel olarak sınayabilirler

  • Birey soyut düşünmeyi gerektiren soruların üstesinden gelebilir. Soyut kavramlarla düşünebilirler.



Ahlak gelişimi konusunda en önemli kuramcı Lawrence Kohlberg’tir. Piaget'in bilişsel gelişim basamaklarına benzer ve bu sıralamayla uyumlu bir ahlaksal yargı gelişimi kuramı önermiştir.

  • Ahlak gelişimi konusunda en önemli kuramcı Lawrence Kohlberg’tir. Piaget'in bilişsel gelişim basamaklarına benzer ve bu sıralamayla uyumlu bir ahlaksal yargı gelişimi kuramı önermiştir.

  • LAWRENCE KOHLBERG



Kohlberg kuramını Piaget’in çocukların ahlaki yargılarının bilişsel gelişimlerine bağlı olarak ortaya çıktığı şeklindeki görüşlerine dayandırırmış ve ahlaki gelişimin arkasında yatan bilişsel dönemleri belirlemeyi amaçlamıştır. Kohlberg (1981) deneklerine karmaşık ahlaki konuları içeren hikâyeler anlatarak ve farklı “ahlakî ikilemler” hakkında ne düşündüklerini sorarak gelişimin bu yönünü araştırmıştır.

  • Kohlberg kuramını Piaget’in çocukların ahlaki yargılarının bilişsel gelişimlerine bağlı olarak ortaya çıktığı şeklindeki görüşlerine dayandırırmış ve ahlaki gelişimin arkasında yatan bilişsel dönemleri belirlemeyi amaçlamıştır. Kohlberg (1981) deneklerine karmaşık ahlaki konuları içeren hikâyeler anlatarak ve farklı “ahlakî ikilemler” hakkında ne düşündüklerini sorarak gelişimin bu yönünü araştırmıştır.

  • Bu öykülerden biri iyi arkadaşınız Bob’un yaptığı bir tablo hakkında fikrinizi sorduğu bir durumu betimlemektedir. Bob’un iyi bir ressam olmak istediğini biliyorsunuz ancak aynı zamanda tablonun oldukça kötü olduğunu biliyorsunuz.



Sanat hakkında çok bilgili olan birçok insandan Bob’un gerçek bir yeteneği olmadığını duydunuz. Ne yapmalısınız? Bob’u inciterek, cesaretini kırarak ve size karşı çok öfkelenmesine yol açarak dürüst yargılarınızı bildirmeli mi siniz? Bob’un duygularını korumak için öyle olmasa bile yetenekli olduğunu düşünmesine izin vererek yalan mı söylemelisiniz? Ahlaki olarak yapılacak doğru şey nedir ve niçin? Kohlberg ahlaki düşünceniz geliştikçe bu sorulara farklı şekillerde cevap vereceğinizi ileri sürmüştür. Kohlberg, ahlaki akıl yürütme gelişimini, deneklerin bu sorulara, özellikle de Niçin? Sorusuna verdikleri cevaplar temelinde Piaget’nin bilişsel gelişimine çok benzeyen dönemler halinde kuramlaştırmıştır.

  • Sanat hakkında çok bilgili olan birçok insandan Bob’un gerçek bir yeteneği olmadığını duydunuz. Ne yapmalısınız? Bob’u inciterek, cesaretini kırarak ve size karşı çok öfkelenmesine yol açarak dürüst yargılarınızı bildirmeli mi siniz? Bob’un duygularını korumak için öyle olmasa bile yetenekli olduğunu düşünmesine izin vererek yalan mı söylemelisiniz? Ahlaki olarak yapılacak doğru şey nedir ve niçin? Kohlberg ahlaki düşünceniz geliştikçe bu sorulara farklı şekillerde cevap vereceğinizi ileri sürmüştür. Kohlberg, ahlaki akıl yürütme gelişimini, deneklerin bu sorulara, özellikle de Niçin? Sorusuna verdikleri cevaplar temelinde Piaget’nin bilişsel gelişimine çok benzeyen dönemler halinde kuramlaştırmıştır.



Kohlberg ahlaki akıl yürütme gelişimini 3 temel basamağa ayırmıştır.

  • Kohlberg ahlaki akıl yürütme gelişimini 3 temel basamağa ayırmıştır.

    • GELENEK ÖNCESİ DÜZEY (Ergenlik öncesi Dönem, 4-10 yaş)
    • GELENEKSEL DÜZEY (Ergenlik ve Formel Dönem, 10-18 yaş)
    • GELENEK ÖTESİ DÜZEY (Yetişkinlik)


Gelenek öncesi düzey iki aşamadan oluşur:

  • Gelenek öncesi düzey iki aşamadan oluşur:

  • Aşama 1: Ahlaki kararlar cezalandırılma korkusuna veya itaatkar olma ihtiyacına dayandırılır.

  • Aşama 2: Ahlaki muhakeme kişinin kendi çıkarlarını tatmin etmesiyle yönlendirilir.



  • Örnek: "Diğer çocukları dövmemek gerekir. Yoksa kimse seninle oynamaz ya da oyuncaklarını paylaşmaz"



Yetişkinler de zaman zaman geleneköncesi düzeyde ahlaki gelişim gösterebilirler. Bob’a onu arkadaş olarak kaybetme riskinden dolayı veya onun öfkesi ile karşılaşmak istemediğiniz için tablosunu beğendiğinizi söylemeye karar verirseniz o zaman ahlaki muhakemeniz geleneköncesi düzeydedir. Tablonun güzel olduğunu söylerseniz eğer uzmanların size gülmesinden korktuğunuz için doğruyu ona söylemeye karar verirseniz eğer o zaman yine ahlaki muhakemeniz geleneköncesi düzeydedir.

  • Yetişkinler de zaman zaman geleneköncesi düzeyde ahlaki gelişim gösterebilirler. Bob’a onu arkadaş olarak kaybetme riskinden dolayı veya onun öfkesi ile karşılaşmak istemediğiniz için tablosunu beğendiğinizi söylemeye karar verirseniz o zaman ahlaki muhakemeniz geleneköncesi düzeydedir. Tablonun güzel olduğunu söylerseniz eğer uzmanların size gülmesinden korktuğunuz için doğruyu ona söylemeye karar verirseniz eğer o zaman yine ahlaki muhakemeniz geleneköncesi düzeydedir.



Bu dönemde bir davranışın ya da kuralın doğru ya da yanlış olması davranışın sosyal olarak ne kadar kabul gördüğüne ya da sosyal yasa ve kurallara ne kadar uyduğuna göre belirlenir. Kişisel sorumluluk ya da vicdan hürriyeti temel alınan kavramlar değildir. Bu dönemi de 2 temel aşamaya ayırabiliriz.

  • Bu dönemde bir davranışın ya da kuralın doğru ya da yanlış olması davranışın sosyal olarak ne kadar kabul gördüğüne ya da sosyal yasa ve kurallara ne kadar uyduğuna göre belirlenir. Kişisel sorumluluk ya da vicdan hürriyeti temel alınan kavramlar değildir. Bu dönemi de 2 temel aşamaya ayırabiliriz.



Aşama 3

  • Aşama 3

  • Genç ergenler onlara sosyal onay getiren, yani çevreleri (özelliklede aileleri) tarafından kabul gören davranışları doğru kabul ederler. Buna kısaca iyi kız, iyi oğlan olma motivasyonu diyebiliriz.

  • Örnek 1

  • "Okuldan kaçmayan, derslerine sıkı sıkı çalışan çocukları herkes sever."

  • "Annemleri üzmeyecek olsam okulu bırakır yeni bir bölüme başlardım."



Aşama 4

  • Aşama 4

  • Ahlaki muhakeme çoğunlukla toplumun kurallarına uyma güdüsü ile belirlenir.

  • (Otoriteler tarafından kınanmaktan ve görevini yerine getirememekten dolayı hissedilecek suçluluk duygusundan kaçmak için yasaları ve sosyal kuralları muhafaza eder)

  • Örnek ;

  • "Bu elbiseyi kesinlikle giyemem herkez benim modası geçmiş bir aptal olduğumu düşünecek. Hepsi bana gülecek”



Geleneksel düzeyde;

  • Geleneksel düzeyde;

  • iyi arkadaşların birbirini incitmek için asla herhangi bir şey yapmayacağını düşündüğünüz için Bob’a gerçeği anlatamayacağınız sonucuna varabilirsiniz veya yalan söylemek günah olduğu için doğruyu Bob’a söylemeniz gerektiği sonucunu çıkarabilirsiniz.



  • Olay ve durumları pek çok yönüyle değerlendirebilme ve soyut düşünebilme becerilerinin olgunlaştığı dönemdir. Bu dönemde doğru ya da yanlış üzerinde ahlaksal bir yargıya varılırken hakçalık, özgürlük ve eşitlik gibi ilkeler temel alınır. Ahlaksal gelişimde varılabilecek en uç nokta bireyin kendine özgü güçlü ve tutarlı bir ahlak anlayışı geliştirmesidir.

  • “Birey davranışlarından ve yargılarından yasalara karşı sorumlu olmaktan çok kendi inançlarına, vicdanına karşı sorumludur.” J. P. Sarte



Aşama 5

  • Aşama 5

  • Davranışlar toplumun refahı için gerekli, çoğunlukla kabul gören ilkeler tarafından yönlendirilir, özsaygı kazanmak önemlidir.

  • Örnek: Düzenli ve birbirine saygılı yaşayabilmek için toplum kurallarına uymak gerekir.



Aşama 6 (Etik ilke yönelimi-çok az kişi bu aşamaya gelebildiği için bu aşama teoriden çıkartıldı)

  • Aşama 6 (Etik ilke yönelimi-çok az kişi bu aşamaya gelebildiği için bu aşama teoriden çıkartıldı)

  • Davranışlar kişinin kendisinin seçtiği etik ilkeler -adelet, onur, eşitlik- tarafından yönlendirilir. Bu ilkelere insanın kendini kınamasından, suçluluk hissetmekten kaçınmak için uyulur.

  • Örnek: İnsan öldürmek kötü bir şeydir. Çünkü her insanın eşit düzeyde yaşama hakkı vardır.

  • Savaş, insanın varoluş onurunu küçük düşüren bir eylem olduğu için kötüdür.



Bu düzeyde yalan söylemekten kaçınmak için değil roller tersine dönse eğer ne kadar acı olursa olsun ondan size doğruyu söylemesini istediğiniz için Bob’a gerçeği anlatmaya karar verebilirsiniz. Veya onun şu anda özel olarak güvensiz hissettiğini bildiğiniz için ve herkes için en doğru olacak şey gerçeğin söylenmemesi olduğu için Bob’a gerçeği anlatmamaya karar verebilirsiniz

  • Bu düzeyde yalan söylemekten kaçınmak için değil roller tersine dönse eğer ne kadar acı olursa olsun ondan size doğruyu söylemesini istediğiniz için Bob’a gerçeği anlatmaya karar verebilirsiniz. Veya onun şu anda özel olarak güvensiz hissettiğini bildiğiniz için ve herkes için en doğru olacak şey gerçeğin söylenmemesi olduğu için Bob’a gerçeği anlatmamaya karar verebilirsiniz



Çocuklar kendisinin erkek yada kadın olduğuyla ilgili sağlam bir fikir, bir toplumsal cinsiyet kimliği kazanır.

  • Çocuklar kendisinin erkek yada kadın olduğuyla ilgili sağlam bir fikir, bir toplumsal cinsiyet kimliği kazanır.

  • Cinsiyet tiplemesi, bir kültürün bir cinsiyete uygun gördüğü davranış ve özelliklerin kazanılmasını ifade eder.

  • Nasıl Kazanılır?

  • Psikanalitik Teori-Ödipal çatışmanın özdeşlenme yoluyla çözümlenmesi ile öğrenilir.

  • Sosyal Öğrenme Teorisi-Taklit ve pekiştirme ile öğretilir.

  • Bilişsel Gelişimsel Teori-Ben bir kızım bu nedenle kız işleri yapmak istiyorum.

  • Toplumsal Cinsiyet Şeması Teorisi-Kültürün günlük uygulamaları çocuğu dünyaya her seferinde cinsiyet gözüyle bakmaya yönlendirir.



B. F. Skinner

  • B. F. Skinner

      • Bebek tarafından çıkarılan seslerin pekiştirilmesi
  • ve

  • Noam Chomsky

    • Dili Kazanma Aygıtı: Tüm insanlarda var olan konuşmayı işleme mekanizması.
    • ile gerçekleşir.


12-20 Yaş dönemi

  • 12-20 Yaş dönemi

  • Fiziksel Değişimler

    • Boy Uzunluğu & Beden Ağırlığı
  • Cinsel Gelişim

    • İlk Adet
    • İlk Boşalma
  • Bilişsel Değişimler

    • Soyut Düşünebilme
    • Ben Merkezcilik
      • Hayali Seyirci ve Kişisel Efsane
  • Kişilik Gelişimi





Bir Arkadaşınızı kurtarmak için hırsızlık yaparmısınız?

  • Bir Arkadaşınızı kurtarmak için hırsızlık yaparmısınız?

  • Arkadaşınızın kanser yüzünden ölmek üzere olduğunu düşünün. Hayatını kurtarabilecek yeni bir ilaç keşfeden bir kimyager olduğunu duyuyorsunuz. Kimyager ilacı maliyetinin çok üstünde bir fiyata, 5000 dolar, satıyor. Biryerlerden borç almaya çalışıyorsunuz ancak sadece 2500 dolar bulabiliyorsunuz. Kimyager bu paraya ilacı vermeyi kabul etmiyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde kimyagerin laboratuvarına giriyor ve ilacı çalıyorsunuz. Bu doğru bir hareket mi? Arkadaşınızı kurtarmak için ilacı çalmanın doğru olacağına mı karar verdiniz? Eğer öyleyse ahlaki kararınızı basıl doğrulardınız?



1-Yakalanıp hapse girmemek için ilacı çalmamanız gerektiğini hangi aşamadaki birey söyler?

  • 1-Yakalanıp hapse girmemek için ilacı çalmamanız gerektiğini hangi aşamadaki birey söyler?

  • 2-İlacı çalıp arkadaşınızı kurtarabileceğinizi ama karşılığında hapse girerek özgürlüğünüzden feragat etmeniz gerektiğini hangi aşamadaki birey söyler?

  • 3-Ailenizin sizden beklediği şey ilacı çalmamanız diyen birey hangi aşamadadır.

  • 4-Herkes ihtiyacı olan şeyi alsa toplum ne hale gelir ilacı çalmamalısın diyen birey hangi aşamadadır.

  • 5-İnsan hayatı paradan daha önemli olduğu için ilacın çalınması gerekir.



Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin