İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə8/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   80

DALMABAĞÇE GAZHANESİ

4674 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4675 —



DOLMABAĞÇE SAHİLSABAYI



mış, Dolmabağçedeki saray gazhanesi, saraya verilecek gazdan para alınmamak üzere Şehir-emânetine devredilmişdir. Bu devirden sonra bu gazhane tarihçesi, istanbul şehrinin havagazı- ile tenviri gibi çok büyük bir işe bağlanmış-dır (B.: Havagazı).

(Dolmabağçe Gazhanesi Stadyomun inşâsından kısa bir müddet sonra tamamen kaldırıl-mışdır).



Osman Nuri ERGiN

DOLMABAĞÇE MESCİDİ — Zamanımızda mevcud değildir, Dolmabağçe Camiinin karşısında idi; hâlen mevcud, ve bu satırların yazıldığı sırada (ekim 1966) içi yeniden tanzim edilmekde olan Hacı Emin Ağa Sebiline bitişik idi; Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor :

«Banisi Çakır Dede adında bir hayır sahibi olub kabri de mescidinin yanındadır. Bu Dolmabağçe Mescidinin binası önce düz ayak olub zaman ile harab olmuş, Üçüncü Sultan Ahmed


bulunmaktadır. Köşe dolguları kıvrık dal ve akantus yaprakları ile süslenmiştir.

Bu satırların yazıldığı sırada Dolmabağçe Camii Vakıflar idaresince tamir, ve tekrar ibâdete açılmak üzere tanzim edilmekde idi (1966).



Erdem YÜCEL

DOLMABAĞÇE GAZHANESİ — Bir tenvir vâsıtası olan havagazı 1812 de Ingilterede keşfedilmiş olup bu keşfin memleketimize gü" mesi Sultan Abdülmecid devrine rastlar; bu pâdişâh Dolmabağçe Sarayını yapdırtdığı zaman sarayın havagazı ile ışıklandırılması için saray yakınında bir de gazhane inşâsına lüzum görülmüş ve bu maksadla Dolmabağçe Gazhanesi ya-pılmışdır.

Dolmabağçe Gazhanesi inşasından 1290 (M. 1873-1874) senesine kadar Hazinei Hassa tarafından idare olunmuşdur. 1290 da Şehiremâneti (Belediye) tarafından İstanbul sokaklarının havagazı lambaları aydınlatılması kararlaşdırıl-



Dolmabağçe Camii Plânı

devrinde Tersane emini olan maktul Hüseyin Ağa fevkaani olarak yeniden yapdırmış ve minber koyarak ihya etmişdir. Hicrî 1127 (M. 1715) de Kasımpaşadaki Camii Kebirin cuma vaizi olan Şeyh Mustafa fevkaanî olan Dolmabağçe Mescidinin altını bir tevhidhâne yapmış ve burada cuma geceleri ile salı günleri öğleden sonra Halvetiye usûlü ve Nakşibendiye tarikatın-ca zikir ve tevhid edilmişdir. Sipahi ağalığından mâzül Hacı Mehmed Emin Ağanın sebebi bu mescidin yanındadır».

Mescid böylece bir tekkeye inkilab -etmiş, bir mahalle mescidi olmakdan çıkmış, halk ağ' zında «Çakır Dede Tekkesi» yahud «Kara abalı (Karabâli) Tekkesi» isimleri ile anılan bir celveti dergâhının mescidi olmuşdur ki Hadikatül Cevâmi bu dergâhı tevhidhâne adı altında

Dolmabağçe Saat Kulesi (Resim : S. Büyükerbil)

bir Halveti - Nakşî tekkesi olarak kaydediyor (B.: Dolmabağçe Tekkesi).



DOLMABABAĞÇE SAAT KULESİ — Dolmabağçe Sarayının Dolmabağçe Camii tarafındaki yan kapusu önünde 1860-1863 arasında inşâ edilmişdir; kuvvetle tahmin ediyoruz ki mimarı, o devrin hassa mimarlığın! yapmış olan Balyanlardan Sarkis Bey Balyandır. 27 metre yükseklikde dört katlı ve dört köşeli bir kule olup e nüst katında dört cihete bakan birer saat vardır; bir fransız markasını taşıyan bu saatler izmit ve İzmirdeki saat kulelerinin saatlerinin aynı olup ağırlıkla haftada bir kurulurlar, kampanaları saat başları ile yarım saatleri çalar; deniz tarafındaki saat ayrı, diğer üçü bir kurulur. Kulenin her cebhesinde birer osmanlı arması vardır, bu armalar iki çiftdir, aralarında ufak farklar vardır; Kulenin alt katının her cebhesinde birer barometre ve termometre bulunmaktadır.

Dolmabağçe Saat Kulesi mimarî yönden Saray ile aynî hüviyeti taşımaktadır.



DOLMABAĞÇE SÂHİLSARAYI _ Istan-bulda Osmanlı imparatorlarının son daimî ikaa-metgâhı; Cumhuriyet devrinde ve yalnız Atatürk'ün zamanında İstanbulda Türkiye Cumhurbaşkanının ikaametgâhı; Atatürk'den sonra îs-tanbulda sembolik Cumhurbaşkanlığı Sarayı (ki 1960 dan sonra yeniden onlarılmış ve bâzı yerleri, salonları bir Müze-Saray olarak halkın ziyaretine açılmışdır); zamanımızda Istan-bulun, ziynetlerinden biri olan bu büyük ve muhteşem saray XIX. asrın ortasında aynı yerde bulunan Beşiktaş Sâhilsarayının yerine Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılmışdır, yapısı hicrî 1271, milâdî 1855 yılında tamamlan-mışdır, ve yapıldığı zaman bir müddet yine «Beşiktaş Sâhilsarayı» diye anılmışdır (B.: Beşiktaş Sâhilsarayı, cild 5, sayfa 2589). Sultan Abdülmecid yeni yapılan sâhilsaraym hemen yanı başında ve lebi deryada anası Bezmiâlem Sultan adına bir de cami yapdırmışdı, yapısı ile aynı tarihde biten bu camie halk «Dolmabağçe Camii» dedi, az zaman sonra yeni Beşiktaş Sâhilsarayına da camiie ve bulunduğu mevkiin asıl adına nisbetle «Dolmabağçe Sarayı» denildi (B.: Dolmabağçe Camii).

• Sultan Abdülmecidin Karabet Balyan ustaya yapdırttığı zamanımızdaki Dolmabağçe



DOLMABAĞÇE SAHtLSARAYI

4676 ~

istanbul


Sarayı bazı söylentilere göre 70.000.000 franga mal olmuşdur. İktisadî buhran yıllarında bu kadar fazla bir masrafla inşa edilen saray hakkında bizzat Abdülmecid: «Beşiktaş Sarayı da pek tekellüflü oldu, daha sâdece olabilirdi» demiştir.

Saray XIX. asrın ağır ve fazla tezyinatlı üslûbuftda bina edilmiş olmakla beraber yer yer eski mimarimizden de bazı kısımları ihtiva etmektedir. Altı yüz metre uzunluğunda mermer bir rıhtım üzerinde kurulmuş bulunan saray, orta yerde yüksek bir merasim dairesi ve bu daireye kapalı dehlizlerle bağlanmış sağlı, sollu diğer iki daireden mürekkebdir.

Asıl saray mabeyin, hünkâr, muayede salonu isimlerini alan bu kısımlardan başka «Valide Sultan Dâiresi», «Kadınefendiler Dâiresi», «Şehzadeler Dâiresi» ve «Veliahd Dâiresini ihtiva etmektedir.

Sarayın cephesi mabeyin dairesinden bugün «Resim ve Heykel Müzesi» binası olan Ve-îiahd Dâiresine kadar 284 metredir. Arkadan amud şeklinde binaya merbut bulunan ve ismine bugün «Kapalı Dâire» denilen eski valide dâiresinin uzunluğu ise 95 metredir. Asıl sa-



Dolmabağace SâhUsarayı (Gravür)

ray, müştemilâtı hariç olarak' tahminen 16670 metre murabba kadar geniş .bir sahayı işgal etmektedir.

Sarayın müştemilâtı arasında paşalar, kız-larağası, musahibler, harem kapıcıları mefruşat dairelerile, Camlıköşk, Kuşluk ve Hareket köşkleri bulunmaktadır.

Binanın inşaatında Marmara adalarından çıkarılan maviye bakar bir nevi mermer kulla-nılmış, iç tezyinatında ise billur, su mermeri, somaki gibi kıymetli malzeme sarfolunmuştur,

Sarayın tavanları ve duvar tezyinatı Fransız, italyan sanatkârlar tarafından nakşedilmiş-dir. Bilhassa Sechan isimli bir sanatkâr sarayın dekore edilmesinde ve döşenmesinde çalış-mışdır. Saraya XVII. ve XVIII. asırlarda Fransız ustaları elinden çıkmış mobilyaların ya kendileri veyahud sadakatle ve zevkle kopya edilmiş örnekleri konulmuşdur.

Sarayda Sultan Aziz tarafından, Avrupa seyahati esnasında toplanmış ve sonradan da meşhur ressamlara yaptırılmış nadide bir resim koleksiyonu mevcuddur. Ayrıca saat, şamdan, vazo vesaire gibi eşyası da pek kıymetlidir. Otuz altı tane büyük avize ve müteaddid

Bohem şamdanlarla, gümüş şamdanlar vardır. Muayede salonundaki dört buçuk ton ağırlığında ve yedi yüz elli ampullü büyük avizenin în-giltere Kraliçesi Viktorya tarafından hediye edildiği söylenir.

Dolmabağçe Sarayının yapıldığı yıllarda geçmiş bulunan bir yabancı intıbalarım şu şekilde nakletmektedir: «Yeni saray bir ermeni mimar tarafından yapılmıştır. Bugün inşa ettiğimiz her yapı gibi o da muğlaktır. Eskinin bütün sistemleri bu-

\VİT }<<•*& .\ >.Xf«:;te>~ ;v»S >H^VJ vV-'^'V :=-"

JÜ•• • M^ıi ,j^îMrt# ,'^^8£l^

,;:_„-1 ?•% -^fâ^-^^s;^^^--«^^^.^s^ >v .•, lifli. ,; * TA^If^^.-^^S^^'-'1- '\ -

i^y^ j\



DÖLMABAĞÇE SAHÎLSARAYI

4678



istanbul

ANSlKLOPEDÎSİ

4679



DOLMABAĞÇE SABAYI TiYATROSU



Dolmabağçe Camii ve Dolmabağce Sarayı Tiyatrosu (Besim : Aziz, Cumhuriyet Gazetesinden)

nün içinde yer alır. Bna göz kamaştıran bir lüks ve muazzam bir hercümerc içindedir. Bütün mimarî tarzlar birbirine girmiştir.

«Buna mukabil binanın dıştan umumî go rünüşü oldukça sâdedir. Bir bakışta hepsini kavramak mümkündür. Esas kısmın yanlarında iki uzun daire halinde alçak kanadlar vardır. Bu iki kanad üzerine bazan iyoniyen, ba-zan dorik tarzda kolonlar yer almıştır. Ve iki daire birbirine taraçaîar, galerilerle bağlanır. Sarayın, cephesi işlenmiş dallar ve çiçeklerle süslenmiştir. Sarayın içi Avrupa lüksünün bütün dekoratif şa'şaalarile doludur. Odalar dizi halinde birbirini takib eder, her daire geniş bir koridora açılır.

«Padişahın hususî dairesinde âdeta Versa-illes Sarayının bir aksi vardır. Bütün möbleler Fransadan gelmiştir ve XIV. Louis uslûbun-dadır. Operamızın bir dekoratörü bu sarayın salonlarından bir tanesini tamamen döşemek vazifesile tavzif edilmiştir ve Türklere Fransız sanatının ihtişamı hakkında iyi bir fikir verecek şekilde çalışınışdır» (Louis Enault, Cons-tantinople et la Turquie).

Dolmabağçe Sarayının mabeyin, hünkâr ve valide dairelerile camlı köşk kısmı iki yüz küsur odayı ihtiva etmektedir. Mabeyin ve hünkâr dairelerinde sekiz büyük salon vardır. Bunlar altta «Medhal Salonu», üst katta «Merasim Salonu», «Zülvecheyn Salonu», «Mavi Salon», «Harem Salonu» gibi muhtelif isimler taşımaktadır. Bu geniş salonlardan altısı 43, biri 35 ve haremdeki en büyüğü ise 47 metre uzunluğundadır.

Sarayın içinde tarihi hâdiselerin cereyan ettiği meşhur odaların da ayrıca isimleri vardır. Mabeyin dairesinin üst katında deniz tarafında ve köşedeki büyük salon sefirlerin kabul salonudur ve «Kırmızı Oda» ismile anılır. Bu kısımda ve Zülveçheyn Salonuna girerken sağ taraftaki salona «Somaki Salon» denilmektedir.

Hükümdarların bazı ziyaretleri kabul ettikleri bu salonda Cumhuriyet devrinde de Cumhur Başkanlarımız kendilerini ziyaret etmiş yabancı devlet reislerile görüşmüşlerdir.

Sarayın isim alan diğer odaları arasında «Has Oda», «Vükelâ Odası», «Arz Odası» bulunmaktadır. Binanın sokak tarafında «Müzik Odası» ismile anılan bir oda vardır. Aynı hizada ve hünkâr dairesinde sırasile «Taş Oda», «Aynalı

Oda», «Resim Odası», «Esvab Odası» isimli salonlar sıralanmaktadır.

Eski hünkâr dairesinin başlangıcında ve terasın yanındaki şömineli büyük salon da gene «Kırmızı Oda» ismile haremin kabul odası olarak bilinmektedir.

Sarayda mabeynin büyük medhal salonundan yukarıdaki merasim salonuna çıkan ve hep si billur parmaklıklı beş büyük merdiven var dır. Altı, yedi tane kadar da servis merdiveni mevcuddur. îlk olarak Atatürk zamanında hususî daireye bir asansör konulmuştur.

Sarayın muhtelif dairelerinin deniz ve sokak tarafına açılan kapılarının sayısı da on kadardır. Biri tramvay caddesi üzerinde, diğeri saat kulesi tarafında olmak üzere iki büyük ss\ tanat kapısı vardır. Diğer kapılar Koltuk Kapı, Mefruşat Kapısı, Valde Kapısı, Veliahd Kapısı, Baltacılar Kapısı-, Mutfak Kapısı gibi isimler taşımaktadır.

Dolmabağçe Sarayı, mimarisinin tenkide uğrayan bazı taraflarına rağmen XIX. asırda inşa edilmiş en güzel ve en büyük dünya saraylarından biridir, îstanbulun kendi devri ve üslûbu içinde belli başlı âbidelerinden olan bu saray içinde geçen tarihî vak'alar bakımından bil- . hassa büyük bir ehemmiyet taşımaktadır.

Tanzimatı ilân eden Abdülmecid yaptırdığı bu sarayda altı sene yaşamış ve burada ölmüştür. Yerine geçen biraderi Abdülaziz. 15 senelik saltanat devrini Dolmabağçede geçirmiş, Mithat Paşa ve arkadaşları tarafından bu sarayda hal'edilmişti. V. inci Murad üç aylık saltanat devresini burada tamamlamış ve II nci Abdül-hamid de saltanatının ilk aylarında Dolmabağçede oturmuştu. Bu pâdişâh Yıldız Sarayım Dolmabağçe Sâhilsarayına tercih ve otuz yılı aşan saltanatı devrinde Dolmabağçe Sarayı bakımsız kalmışdır.

Dolmabağçe muayede salonunda 19 mart 1877 günü ilk Mebusan Meclisimizin açılış merasimi yapıldı. 93 harbinin acı hatıralarından biri olarak Grand Dük Nikola bu sarayda Et nci Abdülhainidi ziyaret etti,

II nci Abdülhamid yerine tahta çıkan V. Mehmed Reşad Dolmabağçe Sarayında oturdu; Bu münasebetle otuz iki yıl harab bir hale gelen bina esaslı bir tamirden geçirildi. Meşrutiyet devrinde kurulan hükümetlerin ve bazı yabancı hükümdarların saravla olan münasebetle-

ri ve ziyaretleri bakımından da Dolmabağçenin tarihi mühimdir.

Son Osmanlı Hükümdarı VI. Mehmed Va-hideddin de bir müddet Dolmabağçede oturmuş, sonra Yıldız Sarayında yerleşmişdi. Son Halife Abdülmecid Efendi Büyük Millet Meclisi kararile 3 mart 1924 sabahı sarayı ve memleketi terketti.

l temmuz 1926 günü şehrin misafiri olarak Istanbula gelen Atatürk Dolmabağçe Sarayında oturmuş ve burada müteaddid siyasî görüşmeler yapmış, Dil ve Tarih Kongrelerini toplamıştı. Büyük Atatürk son rahatsızlık günlerini de sarayda geçirdi ve 71 numaralı odada 10 kasım 1938 sabahı vefat etti.

Sarayda Atatürkün ve ikinci Cumhur Başkanı Inönünün zamanlarında bazı yabancı devlet reisleri, siyasî şahsiyetler kabul edilerek, görüşmeler yapılmıştı.

Haluk_Y._ŞEHSÜVAROĞLU__DOLMABAĞÇE_SARAYI_TİYATROSU'>Haluk Y. ŞEHSÜVAROĞLU

DOLMABAĞÇE SARAYI TİYATROSU —

Dolmabağçe Camii muvakkitânesinin karşısındaki sed üzerinde idi; Abdülmecid tarafından ttalyan tiyatro plânlarına göre yaptırılmış am-

pir üslûbunda gaayetle zarif bir bina idi. Zamanımızda mevcud değildir.

Bir imparator tarafından böyle bir tiyatro binası yaptırılmasına yol ağan o devrin sahne sanatı hareketlerini şöylece toplayabiliriz.

îstanbulda ilk defa 1839 yılında Gaetano Mele isimli bir italyan, operalar ve her nevi Fransız piyesleri temsil edilmek üzere bir tiyatro inşaasına müsaade aldı.

italyan müteşebbis bu tiyatroyu yapabilmek için halktan para toplamış ve para yatıranların mühim bir kısmının Türkler olduğu görülmüştü.

Aslen Venedikli olan Jüstinyani adında yine bir italyan tarafından da Galatasaray civarında italyan mimarisinde muhteşem bir tiyatro kurulmuştu. Sonradan yanan bu tiyatroya bilhassa Fransız komedi ve operet heyetleri angaje ediliyordu. Bu tiyatro Istanbuldaki ecnebi hükümetler sefirlerinden ve Türk vezirlerinden himaye görüyordu.

Galatasaray Lisesinin karşısındaki Hiristaki pasajı denilen binanın yerinde Hoca Naum tiyatrosu, Beyoğlunun ikinci şöhretli tiyatrosuy-du. italyan mimarisinde yapılmış olan bu bina



.„_.___ _.


İSTANBUL


_ 4680 .—

4681 —

cal hazır bulunuyorlardı; «Tiyatroda bir güzel opera icrasile davetliler, Padişahın inayeti ile dilşad kılınmış» oldular; ve gazeteler «bu tiyatronun misli nadir pek muntazam ve gayet tekellüflü bir eser» olduğunu yazdılar.

Bundan iki akşam sonra Abdülmecid, saray tiyatrosuna îstanbuldaki sefirlerden ve maslahatgüzarlardan bazılarını davet etti. Ve bu suretle Padişahın yaptırttığı yeni tiyatron-nun akisleri ecnebi muhitler araşma da yayılmış oldu. Esasen Dolmabahçe tiyatrosunun emsali nadir tiyatrolardan olduğunu Avrupayı gören Türkler de söylüyordu.

Dolmabağçe tiyatrosunda yabancı tiyatro heyetleri temsiller vermekle'beraber bu sahne •nin asıl sanatkârları Muzikai Hümâyundan .ay olan tiyatroculardı. O devir üzerine zengin hatıralar kaleme almış Balıkhane nâzın Ali Riza Bey : «.-..sureti mahsusada Avrupadan celb olunan muallimler mârifetile Muzikai Hür



Dohnabağçe Saray Tiyatrosunun içi (Besim : Cumhuriyet Gazetesinden)

DOLMABAĞÇE TiYATROSU

da 24 mayıs 1870 tarihinde çıkan büyük Beyoğlu yangınında yandı.

Bu tiyatrolarda sahneye konan eserler, dramlar, komediler, operalar, opera-komikler, operetler ecnebi sanatkârlar tarafından ecnebi dillerle oynanmış ve rağbet görmüştü. Bazar italyan musikişinaslarını İstanbul, Paristen evvel dinlerdi. Meşhur «Kavalerya Rustikana» Pariste temsil edilmeden İstanbulda oynanmıştı. (R.A. Sevengil, Yakın Çağlarda Türk Tiyatrosu) .

Babasının açdığı yolda yürüyen Abdülme-cid, bir garblı hükümdar gibi yaşıyordu; sefaretlerin balolarına gidiyor, sarayda konserler verdiriyor ve zaman zaman da şehzadelerile beraber Naumun tiyatrosundaki yabancı dillerle temsillerde bulunuyordu.

ikinci Sultan Mahmud zamanında Enderon-lu gençlerden kurulan «Müzikal Hümâyun» takımile garb musikisi Osmanlı sarayına girmişti. Abdülmecid «Muzikai Hümâyun» u Avrupadan yeniden getirilen muktedir hocalarla esaslı bir şekilde takviye ettirdi.

Muzikai Hümâyunun sanatkâr gençleri bir saray tiyatrosu kurulması hususunda da Padişaha ve vezirlere ümidler verdiler. Esasen İstanbul sahne hayatında Türk ve Ermeni sanatkârlar görülemeğe başlamıştı. Böylece yerli bir tiyatroya doğru gidiliyor ve halk tiyatroya karşı büyük bir alâka gösteriyordu.

îşte bu durum karşısındadır Abdülmecid Dolmabağçe Sarayı Tiyatrosunu yapdırtmışdı.

Dolmabağçe tiyatrosu üç sıra üzerine otuzdan fazla localıydı. Bu localar arasında «zâti şahane» için ay-yıldız armalı ve yaldızlı kafesli bir loca da vardı. Binanın iç tezyinatında bol miktarda altın kullanılmıştı. Tiyatro üç yüz kişi alabilecek bir büyüklükteydi.

3 cemâziyel evvel 1275, milâdi takvim ile 8 ocak 1859 cumartesi gecesi küşad edildi. O gece tiyatroda başta Padişah olmak üzere bütün vükelâ ve ri-

ANSİKLOPEDİSİ

mâyun efradından yetiştirilen ve pandomima, komedi, dram, apera gibi oyunlarda keşbi maharet etmiş oyuncular tarafından temsiller verilirdi. Mezkûr tiyatroya vükelâ, süfera davet olunuralardı. Gerek bunların gerekse Beyoğ-höida Naum tiyatrosundan cfclb olunan opera takımının icra eyledikleri lubiyat seyir ve temaşa olunurdu.» diyor.

Büyük malî buhlarn esnasında Pâdişâhın zamanlarını eğlencede, tiyatroda geçirmesi hoş karşılanmıyordu. Abdülaziz tahta çıktıktan sonra Kıbrıslı Mehmed Paşa sadaretinde saray bütçesinde bir takını tasarruflar yapılmak istenilmişti. Bu arada sadrâzam, Dolmabahçe tiyatrosunun da kapatılmasına ve buradaki sanatkârlardan bir kısmının asker yapılmasına, bir kısmının da açığa çıkarılmasına irâde aldı. Bu suretle Avrupa sanatkârlarından tahsil görmüş Muzikai Hümâyunun tiyatrocu gençleri dağıtılmış oldu.

O vakit Hariciye Nazın bulunan Âli Paşa Muzikai Hümâyunun mükemmel bir sanayii nefise mektebi olduğundan bahisle bunca masraf ihtiyarile Avrupadan muallimler celb olunarak ve buradaki erbabı ihtisas taraflarından nice emekler sarfedilerek vücude getirilmiş ve müşkülpesendler tarafından bile takdire mazhar olmuş olan bir müessesenin böyle perişan edilmesinin muvafık olamıyacağım, diğer bir hal sureti bulunması gerekdiğini ısrar ile ileri sürmüş ise de hiç bir faydası olmamışdı.

Kapatılan Dolmabağçe tiyatrosunun içi bir müddet sonra yandı. Enkazı temizletilen bu kagir bina Establı Âmireye (Has ahırlara) ilhak edildi ve uzun müddet burası «Tiyatro Tavlası» ismile anıldı.

Dolmabağçe tiyatrosunda oynanmış eserlerin neler oldukları ve Muzikai Hümâyundan hangi gençlerin bu eserlerde roller almış bulundukları hakkında bugün için bir bilgimiz yoktur, ileride arşiv çalışmaları neticesinde tiyatro tarihimizin bu kısmının da aydınlanacağı şüphesizdir.



Haluk Y. ŞEHSÜVAROĞLU

DOLMABAĞÇE STADYOMU — Beyoğ-lunda Taksim Stadyomu, Kadıköyünde Fener-bağçe Stadyomu ve Beşiktaşta Şeref Stadyo-mundan sonra îstanbuluri dördüncü olarak ya-Pilmış ve en büyük stadyomudur (B.: Taksim

DOLMABAĞÇE TEKKESİ

Stadyomu; Fenerbağçe Stadyomu; Şeref Stadyomu; Mecidiyekoyu Stadyomu= Ali Sami Yen Stadyomu); İstanbulun dâima rahmetle anılacak Vali ve Belediye Reislerinden merhum Lutfi Kırdar'ın himmet eseri olarak yap-dırılmış ve 1950 den sonra adı değiştirilmiş, hiç münasebeti olmadığı halde Midhatpaşa Stadyomu ismi verilmişdir, fakat halk ağzında hâlâ Dolmabağçe Stadyomu diye anıla gelmektedir; basan basın haberleri arasında da eski ismi ile yazılmaktadır (B.: Midhatpaşa Stadyomu).



DOLMABAĞÇE TEKKESİ — Dolmabağçe de, Dolmabağçe Camiinin karşısında ve Hacı Mehmed Emin Ağa Sebilinin yanında idi.

Burada evvelâ, XVII. asır başlarında Çakır Dede adında" bir hayır sahibi bir mea cid yapdırmışdı; zaman ile harab olan bu mes-cid Üçüncü Sultan Ahmed devrinde Tersane emini olan maktul Hüseyin Ağa tarafından fevkaanî bir mescid olarak ihya edilmiş, ve Hicrî 1127 (M. 1715) yılında Kasımpaşada Camii Kebirin cuma vaizi Şeyh Mustafa Efendi bu mescidin altını bir tevhidhâne yapmış, ve burada Hadikatül Cevâmiin kaydına göre cuma geceleri ile salı günleri öğleden sonra Halveti-ye usûlü ve Nakşibendiye tarîkatince zikir ve tevhid edilmişdir (B.: Dalmabağçe Mescidi).

Halk ağzında üstündeki mescidin banisine nisbetle «Çakır Dede Tekkesi» yahud «Kara-abalı (Karabâli) Tekkesi» isimleri ile de anıla gelmiş bu dergâhı Üsküdarlı Ahmed Münib Efendi 1307 (M. 1889-1890) da neşrettiği «Mee-muai Tekâyâ» da, yine aynı isimler altında âyin günü çarşanba olan bir celvetî tekkesi olarak kaydediyor.

17 şaban 1317 (M.'20 aralık 1899) tarihli Tercemanı Hakikat gazetesinde şöyle bir kayıd vardır : «Dolmabağçede Valide - Camii Şerifi karşısında müceddeden ingâ kılınan Kaadiri Dergâhı Şerifinin resmi küşâdı icra edilmişdir».

Bu Kaadiri Dergâhının Mecmuai Tekâyâ-daki Çakırdede Celvetî Tekkesinin yerine yapıldığı aşikârdır; ahşab.bir yapı olan bu kaa-dirî tekkesi Dolmabağçe Meydanının 1948 yılında yeniden tanzimi sırasında yıkdmlmışdır; dolayısı ile Hadikatül Cevâmiin kaydettiği Dolmabağçe Mescidinin son nişanı da kalmamışdır.

DOLMABAĞÇE VAPURU

4682 —

İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4683 —



DOLMUŞ OTOMOBİLLER



«Doîmabahçe'de taşkınlık yapan seyircilere sn sıkılacak.»

DOLMABAĞÇE VAPURU — 944 gros ton luk olan Dolmabağçe vapuru, Fenerbahçe isimli eş vapurla birlikte, 1952 senesinde ingiltere'nin «W. Denny Brothers Co. Dumbarton» tezgâhlarında inşa edilmiştir. Meşhur isveç malı Sulzer gemi makinelerinin ingiltere'de imâl edilenleriyle mücehhez geminin 1500 beygir kuvvetinde iki motoru avrdır. 18,5 mil sür'at yapabilen geminin yolcu istiab haddi yazın 1700, kışın 1375 kişidir.

Tam boyu 73,99 metre, genişliği 11,61 metre ve su kesimi yüksekliği de 2,97 metredir, iki filikası ve ikibini aşkın can simiti ile can yeleği vardır.

13 kişilik personelini: l kaptan, l güverte lostromosu, 4 gemici, l çarkçıbaşı, l makinist, l ikinci makinist, l makine lostromosu, ve 3 makine mürettebatı teşkil eder. Bu personel,

9-21 ve 21-9 olmak üzere 12 saatte bir değiş


mektedir. .....,'.,

73 ton akaryakıt kapasitesi olup 24 saatlik sarfiyatı 14 tondur.

ikinci katta (açık) ve Birinci katta kıçta, üst ortada da, «Kış Bahçesi» tabir edilen bu-, yük birer salon vardır ki bu salonlar lüks mevki itibar edilmişdir.

Kış Bahçesinin bulunduğu kısımda bir Amerikan Bar, ve birinci katın ikinci mevki-kısmında da bir kahveocağı vardır.

Kaptan Köşkünün arkasına ve «Kışlık Bahçenin» hemen üstüne rastlayan en üst katta, içten merdivenle çıkılan ve «Terasa Güverte» veya «Yazlık Bahçe» tabir edilen açık bir kısım vardır, ki bilhassa yaz aylarında hava-darlığı sebebiyle 'pek itibar görür.

Adalar ve Yalova hattına tahsis edilmiş olan bu vapurlar, Ekspres seferleri yapmaktadırlar. Ekspres seferlerde fiyatlar iki misli art-" makta,....buna mukabil, Büyükada - Yalova arasında lüks farkı alınmamaktadır (ağustos 1962).



Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin