Kamu denetçİLİĞİ kurumuna



Yüklə 103,65 Kb.
tarix09.01.2019
ölçüsü103,65 Kb.
#94098
növüYazı

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA


Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 2015/5571 sayılı ve 07/06/2016 tarihli tavsiye kararına ilgili bakanlıkların vermiş olduğu cevaplar hiçbir hususa değinmediği gibi, iletilen sorunların hiçbirisine çözüm üretmemektedir. Ayrıca Adalet Bakanlığının cevabi yazısında çocukla kişisel ilişkinin haciz yoluyla gerçekleşmesi tavsiye edilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/21926 E. 01.04.2015 tarihli 2015/1139 Kararında ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/12054 E. 16.06.2016 tarihli 2016/11763 sayılı Kararında İcra ile kişisel ilişkinin velayet hakkını kötüye kullanma anlamına geldiği ve çocuğun üstün yararına aykırı olduğuna hükmettiğinden, Adalet Bakanlığının Bu tavsiyesi mevcut sorunların devamından yana olduklarını göstermektedir. Halbuki birçok valiliğin insan hakları kurulu ve kurumunuz tarafından yapılan tespitte de “Haciz yoluyla kişisel ilişki sağlamaya mecbur bırakan kişinin müşterek çocuğa duygusal şiddet uygulandığı ve çocuk istismarı yaptığı” tespit edilmiştir. Ayrıca haciz işlemi yapmak zorunda kalan ebeveyn için de bu durumun “ekonomik ve psikolojik şiddet olduğu” tespiti yapılmıştır. Alınan bu kararlar Valilikler tarafından Adalet Bakanlığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ve Türkiye İnsan Hakları Kurumuna gönderilmiştir. Her iki bakanlık ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu bu durumu görmezden gelerek İnsan ve Çocuk Hakları ihlallerine ortak olmaktadırlar.

İnsan Hakları İhlalleri Türk Ceza Kanununda Suç olarak tanımlanmıştır (TCK-96-109-124-232-233). Her iki bakanlıkta bu hak ihlallerini görmezden gelerek duyarsız davranarak bu suçların işlenmesine ve işlenilmeye devam etmesine de bizatihi katkıda bulunmaktadırlar. Göz yuman ve suça iştirak eden yetkililer hakkında cezai ve idari işlem yapılması gerekmektedir.

Adalet bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı istediği taktirde güncel bazı hadislerden dolayı ivedilikle toplanıp TCK da diğer yasalarda değişiklik yapabildiğini görmekteyiz. Bunu başarabilen Bakanlıklar usulüne göre yürürlüğe girmiş ve iç hukuk haline gelmiş uluslararası sözleşmeleri ve Anayasamızın 90. Maddesi’ni (Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 Md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.) hükümlerini bilmelerine rağmen neden uygulamaktan imtina ettiklerini anlayamamaktayız.

Ayrıca boşanma, velayet davalarının temyiz edildiği Yargıtay 2 Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur GENÇCAN ‘ın bu konulara ilişkin bir çok beyanı bulunmaktadır. Sayın GENÇCAN ‘ın sosyal medyada ve basına yaptığı açıklamalarda;

a) Çocuklarla kişisel ilişkinin Haciz yoluyla yapılmasının uygun olmadığını , bu durumun çocuğun ruh sağlığının olumsuz etkilediğini,

b) İnsan Hakları ve Temel Öz. Kul. D. Sözleşme 7 No’lu Ek Prot.’ün 5. Maddesi’ne istinaden ortak velayetin mümkün olduğunu

c) Mahkemelerin Ortak velayet tesis etmeleri için yasal bir engel bulunmadığını,

d) Çocuklar ile telefon ile iletişim , hastane ve okul bilgilerinin diğer ebeveyn ile paylaşılması gerektiğini belirmiştir. Yargı organları açısından da sorunların bilindiği ve çözümlerinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.

( hukukmedeniyeti.org/haber/13514/ortak-velayet-artik-mumkundur/ www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/656606/Velayette_devrim_Ortak_velayet_geldi.html

http://www.milliyet.com.tr/parasi-olmayanlar-cocugunu-gundem-2251726/ )


İç hukuk haline gelmiş Devletimizin Taraf olduğu İnsan Hakları ve Çocuk Hakları sözleşmeleriyle iç hukukumuzun çelişen hükümleri NEDEN uygun hale getirilip sorunlar giderilmemektedir ?

Anayasamızın 90. Maddesi’ne rağmen Mahkemelerde çelişen ve uyuşmazlık yaratan hususlarda neden uluslararası sözleşmelere uygun kararlar alınmamaktadır ?

İlgili bakanlıklar ve Mahkemeler nezdinde Uluslararası sözleşmelerin bir hükmü yok mudur ?



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi tarafından çocukla kişisel ilişki, velayet, Aile hayatına saygı hakkı ihlallerine ilişkin Türkiye aleyhine kararlar verilmiştir olup bu kararlar aşağıda belirtilmiştir. Konuya ilişkin bir çok valilik ve kaymakamlık İnsan Hakları Kararla da mevcuttur.


  1. AİHM’nin 13.10.2009 tarihli 42981/04 başvuru numaralı Övüş ,

  2. AİHM’nin 06.04.2010 tarihli 4694/03 başvuru numaralı Mustafa-Armağan AKIN

  3. AİHM’nin 03.11.2011 tarihli 12358/06 başvuru numaralı Kuşçuoğlu,

  4. AİHM’nin 06.12.2011 tarihli 16192/06 başvuru numaralı Cengiz KILIÇ ,

  5. AİHM’nin 30.05.2012 tarihli 60328/09 başvuru numaralı İlker Ensar Uyanık

  6. AYM’nin 2013/ 3181 başvuru numaralı ve 03/02/2016 tarihli CENGİZ KILIÇ davası

  7. AYM nin 2013/ 9047 başvuru numaralı ve 07/05/2015 tarihli M. ATILGAN davası

  8. AYM nin 2013/ 2910 başvuru numaralı ve 05/11/2015 tarihli M.M.E ve T.E davası

  9. AYM nin 2014/19725 başvuru numaralı ve 19/11/2015 tarihli N.Ö. davası

  10. AYM nin 2013 / 3758 başvuru numaralı ve 06/01/2016 tarihli S. S. davası

  11. Denizli – Çivril Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurulu’nun 04 sayılı ve 24.07.2012 kararı

  12. Denizli – Çivril Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurulu’nun 04 sayılı ve 24.07.2012 tarihli kararı

  13. Bursa Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ nun 2902 sayılı ve 17.02.2012 tarihli kararı

  14. İzmir Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ nun 25883 sayılı ve 03.07.2015 tarihli İbrahim Aksoy ile ilgili kararı

  15. İzmir Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ nun 48489 sayılı ve 0409.2015 tarihli Mesut GÖKKAYA ile ilgili kararı

  16. Amasya Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ un 6232 sayı ve 04.11.2015 tarihli Barış ALTUNAY ile ilgili kararı

  17. Denizli – Merkezefendi Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurulu’nun 01 sayılı 11.03.2016 Yıldıray SERT ile İlgili kararı.

  18. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Selman Ali IŞIK ile ilgili 9245 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  19. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Ersin Topaç ile ilgili 9246 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  20. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Özkan Ceylan ile ilgili 9247 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  21. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Bilal Okan ile ilgili 9248 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı,

Bu kararlarda ilgili bakanlıklar tarafından açıkça görmezden gelinmektedir. Bu kararların ortaya koyduğu sonuç şudur; Türk Medeni Kanununun Velayetin tek tarafa verilmesini öngören maddesi ve çocukla kişisel ilişkinin İcra yoluyla sağlanmasına neden olan İcra İflas Kanunu İnsan Hakları İhlaline neden olmaktadır.


İlgili bakanlıklara yöneltilmesi ve cevaplanması gereken soru ve çözümlenmesi gereken sorunlar;

  1. BM ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ BAKIMINDAN;

Madde 3

1. Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yararı temel düşüncedir.

2. Taraf Devletler, çocuğun ana-babasının vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.

SORU : Medeni Kanun Madde 336- Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.” Hükmü bulunmaktadır. Burada görüleceği üzere verebilir demek suretiyle kanun velayeti herhangi bir ebeveyne verilebileceği gibi, çocuğun üstün yararı gerektiriyor ise her iki ebeveynden de alıp vasi atayabilir yada her iki ebeveyne birlikte kullandırabilir. Buna rağmen bu hükümden ayrılık hâli gerçekleşmişse İki tarafa birden verilemez yada velayet birlikte kullandırılamaz sonucu nasıl çıkarılmakta tüm boşanma davalarında tek taraflı velayet hükmü kurulmaktadır ?

SORU: Bilimsel ve akademik çalışmalar tek ebeveynle yaşamak zorunda bırakılan çocukların özgüvenden yoksun ve psikolojik sorunlarla büyüdüğünü ortaya koymaktadır. Suça karışan çocukların da %83 ünü parçalanmış aileye sahip ve tek ebeveynle büyüyen çocuklar oluşturmaktadır. Halen tek taraflı velayet verilmesinde çocuğun üstün yararı nerede dir ? Boşanma halinde müşterek çocuğun velayetini tek taraflı tesis ederek çocuğun üstün yararı nasıl korunmaktadır?
Madde 5

Taraf Devletler, bu Sözleşmenin çocuğa tanıdığı haklar doğrultusunda çocuğun yeteneklerinin geliştirilmesi ile uyumlu olarak, çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana-babanın, yerel gelenekler öngörüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin, yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu öteki kişilerin sorumluluklarına, haklarına ve ödevlerine saygı gösterirler.



SORU : Bir ebeveyne velayet hak ve sorumluluğunu verirken diğer ebeveyne ayda 2 kez müşterek çocuğun hayatına misafir olabilme imkanı sağlayan ziyaret hakkı ile Devlet velayet sahibi olmayan ebeveynin çocuğuna karşı olan hak ve ödevlerine, kan bağından doğan aile hayatına saygı duymuş oluyor mu ?

SORU : Velayet sahibi olmayan sadece nafaka ödemesi ve ayda iki defa çocukla görüşmesi çocuk açısından yeterli midir ?

Madde 7

1. Çocuk ….ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır.



SORU : Uluslararası sözleşmelere aykırı uygulamalar nedeniyle Boşanma sonrasında Müşterek çocuğun ayda iki kez hayatına misafir olan uzaktaki ebeveynine yabancılaşırken, çocuğun o ebeveynin ilgi ve bakımından yararlanması ne kadar mümkündür ?

Bu tür durumlarda çocuğun uzaktaki anne yada babaya karşı Ebeveyne Yabancılaşma Sendromuna (Parental Alienation Syndrome) maruz kaldığını ve Ebeveyne yabancılaştırma sendromu yaşayan çocuğun psikolojik ve duygusal istismara uğradığını biliyor musunuz ?

(Kaynak : Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu Dr. Fuat TORUN ve Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu Örnek Raporlamaları Dr.Erkut ERDOĞAN)
Madde 8

Taraf Devletler, yasanın tanıdığı şekliyle çocuğun kimliğini; tabiiyeti, ismi ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu konuda yasa dışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler.



SORU : Tek taraflı velayet tesis edildiğinde velayet verilmeyen ebeveynin, müşterek çocuğun her türlü eğitimi, sağlığı, gelişimi, terbiyesi gibi konularda söz hakkının ve sorumluluğunun elinden alınması yasa dışı bir müdahale değil midir ? Bunu yaparken de hiçbir neden ve gerekçe gösterilmemesi HUKUKA, Ahlaka, Dinimize, Vicdana ve İNSAN VE ÇOCUK HAKLARINA uygun mudur ?

SORU : Medeni Kanunun boşanma halinde velayeti tek taraflı tesis etmesiyle bir ebeveyn ile çocuk arasındaki aile hayatının bitirilmesi, o ebeveynin ekli resmi cevaplarda görüleceği gibi 3ncü şahıs olarak tanımlanıp okulda dahi çocuk hakkında bilgi verilmemesi çocukla görüştürülmemesi, okula girmesinin engellenmesi aile hayatına saygı hakkının ihlali değil midir?
Madde 9/3

Taraf Devletler, ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, ana- babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler.



SORU : Mahkeme kararına uyulmayıp müşterek çocukla kişisel ilişki engellenerek Cebri İcra yoluna Mecbur bırakılması halinde İcra işlemleri için gereken masrafları karşılayacak imkanım yoksa, evladımın benimle doğrudan görüşme hakkına saygı gösterilir mi ?

SORU : İş Yerinde Amirim İcra takibi yapabilmem ve gerekli prosedürleri tamamlamam için mesai saatlerinde bana izin vermez ise, evladımın benimle doğrudan görüşme hakkına saygı gösterilir mi ? Bu doğrudan görüşmeye bir engel değil midir ?

SORU : İcra işlemi yapılacağı sabah önceden belirlenen pedagog yada icra memuru son anda çıkan bir nedenden hazır olamaz ise, evladımın benimle doğrudan görüşme hakkına saygı gösterilir mi ? Bu doğrudan görüşmeye bir engel değil midir ?

SORU : Esas dosyadan talimat icra dosyasına gerekli bilgi ve talimatın uyap sisteminde çıkan bir sorun yada memur hatası nedeniyle ulaşmaması halinde, çocuğun yaşadığı şehre gidip otele yerleştikten sonra sabah icra memuru ve pedagog gelmediğinde, evladımın benimle doğrudan görüşme hakkına saygı gösterilir mi ? Bu doğrudan görüşmeye bir engel değil midir ? (Bu gerçekleşmiş duruma ilişkin belge ektedir)

SORU : Hiçbir gerekçe olmaksızın, Tarih ve süreyle sınırlandırılmış üstelik İcra marifetiyle kurulabilen kişisel ilişki yada yukarıdaki 4 maddedeki vb. engellerle kişisel ilişki kurulamaması halinde; iç hukuk haline gelmiş BM Çocuk Hakları Sözleşmesine imza atan taraf devlet konumundaki Devletimiz çocuk ile velayet sahibi olmayan ebeveyn arasındaki kan bağından doğan aile hayatını koruma yükümlülüğünü nasıl yerine getirmektedir ?

SORU : İcra ile kişisel ilişki kurulduğu taktirde doğrudan görüşme yapılmış sayılır mı ? Uluslararası hukuka ve iç hukuk kuralı haline gelmiş sözleşmelere aykırı olarak gerekçeli kararlarla Kişisel ilişkinin Tarih ve süreyle sınırlandırılmış olduğu dikkate alındığında, müşterek çocuk her iki ebeveyni ile düzenli bir kişisel ilişki kurmuş olur mu?

SORU : Ortalama olarak bir ayın 30 gün olduğu ve bunun 28 gününü velayet sahibi ebeveyni yanında geçiren çocuğun sadece 2 gün diğer ebeveynini görmesi dikkate alındığında, Müşterek çocuğun Çocuk Hakları Sözleşmesinin 9/3 maddesinde belirtilen düzenli görüşme hakkına saygı gösterilmiş olunur mu ?


SORU : Tüm ayların 4 hafta kabul edilerek buna göre kişisel ilişki düzenlemesi yapılması nedeniyle 5 hafta sonu bulunan yılın 6 ayı göz ardı edilmekte müşterek çocuğun düzenli görüşme hakkı her durumda ihlal edilmektedir. Babasını görmeyi bekleyen çocuklar 5. Hafta sonu nedeniyle düzenleri bozulduğunda hayal kırıklığına uğramakta kavuşmak için 3 hafta beklemek zorunda kalmaktadır. Diğer tüm hususlar göz ardı edilse dahi sadece bu durum bile ebeveynler arası eşitsizlik ve çocuk açısından haksızlık değil midir?
SORU : Mahkeme kararıyla tesis edilen zamanlarda defalarca müşterek çocuğu adresten kaçırarak kişisel ilişki kurulmasına engel olunduğunda bu aynı zamanda müşterek çocuğun da doğrudan görüşme hakkının cebren ve hile ile engel olunması anlamına geldiği halde Cumhuriyet Savcılığı Makamına yapılan müracaatlara “kovuşturmaya yer olmadığı” kararları verildiği yapılan itiraza Sulh Ceza Hakimliğinin Türk Ceza Kanununda böyle bir suçun olmadığı Suç olmadan Ceza olamayacağından itirazın reddine karar verildiği, Kanun yararına bozma talebinin de Adalet Bakanlığınca da kanun yararına bozma yoluna gidilmediği ekli belgelerde görülebilecektir.

Devletin Anayasa m. 20-22 ve 41 ila AİHS m. 8' ve Çocuk hakları Sözleşmesi 9/3 ve m. 18 den kaynaklanan aile yaşamına saygı gösterme yükümlülüğü, çocukla kişisel ilişki kurulmasını sağlamaya yönelik etkin bir mekanizma oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır.

Devletin  anılan  hükümlerden kaynaklanan  pozitif  yükümlülüğü, gerektiğinde ceza hukuku araçlarına da başvurmak suretiyle kişisel ilişki kurulmasını engellemeye yönelik davranışları önlemeyi de içermektedir. Devlet bu yükümlülüklerini neden yerine getirmemektedir ? Bu şartlar altında Çocuğun Üstün Yararı Nasıl Korunabilir ? Velayet sahibinin velayet hakkını kötüye kullanması olarak da değerlendirebileceğimiz bu durumda Medeni Kanun md. 2 hakkın kötüye kullanılması hukuk düzenince korunmaz hükmüne rağmen neden Devlet pozitif yükümlülüklerini yerine getirmemektedir ve hakkın kötüye kullanılmasını korumaktadır ?


Madde 16

1. Hiçbir çocuğun özel yaşantısına aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz.

2. Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.
SORU : Boşanmalarda Velayeti tek taraflı tesis edip, diğer ebeveyni ziyaretçi ve çocuğun hayatına ayda iki kez giren bir misafir statüsüne getiren TMK nın ilgili maddelerini dayanak yapan Aile mahkemeleri hiçbir gerekçe olmaksızın ve göstermeksizin çocukların özel hayatlarına ve kan bağından doğan aile hayatlarına haksız bir biçimde müdahale edip tarih ve süreyle sınırlayıp üstüne bir de iletişim haklarını da ellerinden almış olmuyor mu ?
Madde 18
1. Taraf Devletler, çocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında ana-babanın birlikte sorumluluk taşıdıkları İlkesinin tanınması için her türlü çabayı gösterirler. Çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi sorumluluğu ilk önce ana babaya ya da durum gerektiriyorsa yasal vasilere düşer. Bu kişiler her şeyden önce çocuğun yüksek yararını göz önünde tutarak hareket ederler.

2. Bu Sözleşmede belirtilen hakların güvence altına alınması ve geliştirilmesi için Taraf Devletler, çocuğun yetiştirilmesi konusundaki sorumluluklarını kullanmada ana-baba ve yasal vasilerin durumlarına uygun yardım yapar ve çocukların bakımı ile görevli kuruluşların, faaliyetlerin ve hizmetlerin gelişmesini sağlarlar.


SORU : Ebeveynlerin evlilik birliğinin devam edip etmemesi durumunun hiçbir önemi olmaksızın çocuğun yetiştirilmesi ve gelişiminin sağlanmasında ana –babanın birlikte sorumluluk taşıdıkları ilkesini tanımak için taraf bir devlet olarak bugüne kadar neden hiçbir şey yapılmamakta ısrar edilmektedir ?
Madde 27

  1. Taraf Devletler her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul ederler.


SORU : Tek taraflı velayet tesis ederek ebeveynlerinden birinin şefkat bakım ve gelişimine sağlayacağı katkıdan yoksun bırakılan çocuğun mahrum kaldığı ebeveyne rağmen bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişimini sağlaması mümkün müdür ? Suça karışan çocukların %83 ünü parçalanmış aileye sahip ve tek ebeveynle büyüyen çocukların oluşturması sözleşmeye taraf olan Devletimizin mevcut uygulamalarla çocukların haklarını 27. Madde açısından da ihlal ettiğini göstermez mi ?


  1. İnsan Hakları Bakımından;

İnsan Hakları Ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye Protokol No. 7
MADDE 5- Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar.
SORU : Medeni Kanun içerisinde düzenlenen velayet, Bir medeni hak ve sorumluluk mudur ? Eğer medeni hak ve sorumluluk ise iç hukuk haline gelmiş BM. İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7 Nolu Protokolün 5. Maddesi ve Anayasanın 90. Maddesi gereğince neden hala ortak velayet tesis edilmemekte ve uygulanmamaktadır ?

SORU : Evladıyla ayda 2 kez bir araya gelebilen baba ile 28 gün evladı ile birlikte olan Anne’nin hakları eşit midir ?

SORU : Çocuğunun sağlığından, Okul durumundan, Sünnetinden haberdar edilmeyen Baba ile Annenin haklarının ve sorumluluklarının eşit olduğu söylenebilir mi ?

SORU : Çocuğun babası ile telefon ile konuşmaması, internet üzerinden kamera yardımıyla görüştürülmemesi Anayasanın 22. Maddesi ile teminat altına alınan hem babanın hem de çocuğun Haberleşme hürriyeti kapsamında bir ihlal değil midir ? Bu hakkın engellenmesi anne baba açısından eşitlik ilkesine uygun mudur ?

SORU : Mahkeme Kararlarında genellikle ebeveynlerinden biriyle ayda iki kez kişisel ilişki tesis edip diğer ebeveyne sınırsız hak ve sorumluluk verilmesi halinin Anne ve Baba açısından eşit olduğunu söylemek mümkün müdür ?

SORU : Müşterek çocuğu eğer başarabilirse ayda iki kez görebilen bir ebeveynin çocuk haklarında belirtilen ( md. 18/1 ) “…çocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında ana-babanın birlikte sorumluluk taşıdıkları …” hükmü çerçevesinde yükümlülüklerini yerine getirmesi nasıl mümkün olacaktır ? Bu Eşitlik midir ? Bu eşitlik olarak görülüyor ise nasıl eşit olduğumun izah edilmesini gerekmektedir.

SORU : Bir hafta sonunu velayet sahibinde bir hafta sonunu diğer ebeveynde geçirmeye alışan çocuklar 5 hafta sonu bulunan aylarda (yılın 6 ayı böyle bir durum söz konusudur.) düzeni görüş düzeni bozularak uzaktaki ebeveynini görmek için beklenti içerisine girmektedir. Bu durumu görmezden gelmek çocuğu strese sokmaktadır. Bu şekilde yapılan bir düzenleme düzenli görüş anlamı taşır mı ? Müşterek çocuğu terk edilmişlik duygusuna sokan bu durum çocuk açısından sağlıklı mıdır ?

SORU : Yakın tarihte Resmi gazete yayınlanarak Usulüne göre yürürlüğe girmiş ve İç hukuk haline gelmiş İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşmeye Ek 7 nolu Protokolün 5.Maddesi’nde “Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar.” Hükmünün gereğini yerine getirmek için medeni kanunun 336. Maddesinin boşanma gerçekleştikten sonra da ortak velayet hak ve sorumluluğunun devam edecek şekilde değişmesi gerekmez mi ? Anayasanın 90. Maddesi olmasına rağmen neden Aile mahkemelerinde bu çelişki nedeniyle insan ve çocuk hakları ihlal edilmesine neden göz yumulmaktadır ?



  1. İcra ve İflas Kanunu Bakımından;


İCRA VASITASIYLA ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ NASIL KURULUR ?

  1. Babanın ekonomik imkânı yeterli ise Avukatı vasıtasıyla Mahkeme kararı istinaden icra müdürlüğünde takip başlatmak zorunda kalmaktadır.

  2. Mahkemenin bu kararı icra müdürlüğü vasıtasıyla velayet sahibi anneye tebliğ edildikten sonra yedi gün (Bazı durumlarda tebligat gerçekleşememektedir) beklemek zorundadır.

  3. Baba çalışıyor ise icra işlemleri mesai saati içerisinde yapıldığı ve yaklaşık yarım iş günü sürdüğü için baba her ay en az iki kez işyerinden izin almak zorundadır. Bu durum da sürekli olduğu için işyerlerinde sorun yaratmaktadır.

Eğer çocuk başka bir il veya ilçede yaşıyor ise bu sorun daha büyük

sıkıntılar yaşanmaktadır.



  1. Baba çocuğunu mahkemenin karar verdiği hafta sonu görmek istiyorsa (genellikle birinci ve üçüncü hafta sonu ) baba hafta sonu çocuğunu görmek istediğini belirten yeni bir dilekçe ile icra müdürlüğüne müracaat etmek zorundadır. Eğer çocuk başka bir il veya ilçede yaşıyorsa babanın müracaatı üzerine ilgili icra müdürlüğü çocuğun yaşadığı yerdeki icra müdürlüğüne yazılı talimatla bu durumu bildirmesi gerekmektedir. Bazen UYAP sisteminde veya internet bağlantısı sorunlarından kurumlar arası iletişim kurulamadığından çocukla kişisel ilişki bu nedenle gerçekleşememektedir.

  2. Baba İcra müdürlüğünün görevlendireceği memur ve pedagogla iletişime geçerek randevu yeri ve saati belirlemesi gerekmektedir. Özellikle bayramlarda ve zaman zaman hafta sonlarında çocuk teslimi yoğun olduğu için görevlendirilecek memur temin etmek sorun olmaktadır.

  3. Çocuk teslimi için ücret yatırılmak gerekmektedir. Bunun için de bankaya gidip bir teslim için en az 168,50TL ödenmek gerekmektedir. Bu ücret teslim yerine ticari taksi, resmi araç ile teslime gidilmesi durumuna göre miktarı artmaktadır.

  4. Mahkeme tarafından belirlenen gün ve saatte baba aracı varsa kendi aracıyla görevlilerle birlikte çocuk teslimine gider. Eğer teslimde sorunlar yaşanıyorsa bu işlem polis veya jandarma nezaretinde olması gerekmektedir. Çocuk adreste bulunursa görevliler çocuğu haciz tutanağıyla teslim alıp babaya teslim etmektedirler.

  5. Eğer çocuk belirtilen adreste bulunamaz ise (kaçırılmış, adresini değiştirmiş, komşuya gitmiş olsa ) çocukla görüşmek mümkün olamamaktadır. Baba durumdan şikâyetçi ise Savcılığa gittiğinde savcılar konuyla ilgilenmemekte icra davası açmasını önermektedir. Burada bir hak ihlali gerçekleşiyor olmasına rağmen konuyu icra mahkemelerini ilgilendirdiği gerekçesiyle yönlendirmektedirler. Hâlbuki Türk Ceza kanunu içinde konuyla ilgili olarak ciddi yaptırımlar bulunmaktadır. Ancak uygulanmada ısrarla cezayı yaptırımlardan imtina edilmektedir.


SORU: Çalışmak zorunda olan izin alamadığı vb. nedenlerle yukarıda icra yapabilmek için gereken işlemleri gerçekleştiremeyen ebeveyn evladıyla kişisel ilişki nasıl kurabilir ?

SORU: Parası olan yani icra masraflarını karşılayabilecek durumda olan anne baba mecbur bırakıldığında icra yoluna başvurabilmektedir. Ekonomik bakımdan bunu yapamayacak durumda olan anne baba ne yapmalıdır? Aile hayatına saygı ve pozitif yükümlülükler göz önüne alınarak nasıl bir çözüm üretilmiştir?

SORU: Yukarıda çocuk teslimi için yapılması gerekenleri sıraladım. Eğer bu aşamalardan biri eksik yapılırsa çocukla kişisel ilişki kurulması mümkün değildir.


  1. Çocuklarım ile kişisel ilişki kurmak için haciz yolunun kullanılması “çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yararı temel düşüncedir.“ hükmüne aykırı değil midir?

  2. Çocuklarım ile kişisel ilişki kurmak için haciz yolunun kullanılması “ana- babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler” hükmünün ihlali değil midir?

  3. Yukarıda izah ettiğim şekilde çocuk teslimi için haciz yolunun kullanılması çocuk hakları sözleşmesinin 9/3 maddesinde yer alan doğrudan görüşme ilkesine uygun mudur, değil midir ?

  4. Çocuğu hazcederek görmek ” İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşmeye Ek 7 nolu Protokolün 5.Maddesi’nde “Eşler evlilikte, evlilik süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda, kendi aralarında ve çocukları ile ilişkilerinde medeni haklar ve sorumluluklardan eşit şekilde yararlanırlar.” açısından bakıldığında eşitlikten söz edilebilir mi?

Eğer bir eşitlikten söz edilebiliyor ise tarafıma bunun nasıl bir eşitlik olduğunun izahı gerekmektedir.

  1. Çocuk Hakları sözleşmesi Madde 16 1. Hiçbir çocuğun özel yaşantısına aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz.

2.Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır. “ denilmektedir.

Çocuğu hazc ederek kişisel ilişki kurulması çocuğun özel yaşantısına, aile hayatına müdahale değil midir? Çocuğun özel, yaşantısına ve aile hayatına yapılan bu haksız ve hukuksuz müdahaleye karşı çocuklar neden korunmamaktadır?



  1. Çocuk Hakları sözleşmesi Madde 27 : 1. Taraf Devletler her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul ederler.

Çocuğun ebeveynlerinden kişisel ilişkiyi haciz yoluyla gerçekleşmesinin çocuğun gelişmesine nasıl olumlu etkisi bulunmaktadır?

Çocuk tesliminde görev yapan memurlar pedagog psikologlar ve avukatlar için çocuk teslimi bir gelir kapısı olarak görülmektedir.



Çocukla kişisel ilişki İcra İflas Kanun içerisinde değerlendirilmesine rağmen her nedense İcra Müdürlükleri bu konuda yapılan masrafları borçludan ( mahkeme Emrini yerine getirmeyen velayet sahibi Anneden ) tahsil etmemektedir.

Oysa burada sadece mevcut kanun hükümleri uygulanarak yani masraflar BORÇLUDAN – velayet sahibinden alınsa , bu sorun anında çözülecektir.

Hâlbuki İcra İflas kanunun 15. ve 59. maddelerinde İCRA İÇİN YAPILAN TÜM MASRAFLARIN BORÇLUDAN (velayet sahibi) tahsil edileceğine dair Açık hüküm bulunmaktadır. İcra müdürlükleri Çocuk tesliminde masrafların borçludan (mahkeme Emrini yerine getirmeyen velayet sahibi anneden tahsil etmemektedir).
SORU : 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 5. Maddesi “…. Ev ve bahçesi içerisinde bakılan ev ve süs hayvanlarının sahiplerinin borcundan dolayı haczedilemezler” hükmü mevcuttur.
Evdeki lüzumlu ev eşyalarının dahi İİK uyarınca haczi mümkün değildir. Ancak Çocuklarımıza evcil hayvanlar ve ev eşyaları kadar dahi değer verilmemesi bir insanlık suçu, çocuk istismarı ve cebri icra uygulayan ebeveyne ekonomik ve psikolojik şiddet değil midir?

Harçlar : Madde 15 –…Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur.

Takip masrafları: Madde 59Takip masrafları borçluya aittir.
SORU : Çocukla kişisel ilişki için uygulanan Cebri İcra ve İcra İflas Kanununda bulunan m.15 ve 59 neden çocuk teslimi dosyalarında uygulanmamaktadır ?

SORU: Kanun kapsamında yapılan tüm Cebri İcra Masrafları Borçludan tahsil edilirken neden çocuk teslimini için yapılan masraflar borçludan neden tahsil edilmemekte müşterek evladına karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmek isteyen alacaklıya bırakılmaktadır?


  1. 6284 SAYILI KANUN BAKIMINDAN

SORU : 6284 sayılı kanun kapsamında talebin yada şikayetin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı incelenmeksizin talepte bulunan kişi eski eşi aleyhine ve kendi lehine tedbir kararı aldırırken, bu kararı veren mahkemeler müşterek çocuklar ile aleyhine tedbir alınan ebeveyn arasındaki aile hayatına saygı hakkını ihlal etmektedir.

  1. Sadece beyana dayalı olarak tedbir alınması bir kişinin cezalandırılması ve özgürlüklerinin kısıtlanması adil midir? Hukuki midir? Suç olmadan ceza olur mu?

  2. Müşterek çocuk yada çocuklar ile aleyhine tedbir alınan ebeveynin nasıl kişisel ilişki kuracağına ilişkin yol gösteren bir tane karar var mıdır?

  3. Bu durumda müşterek çocukla kişisel ilişki nasıl kurulmalıdır?

  4. Parçalanmış ailelerde çocukların tek ebeveyn ile yaşayıp büyümesi ve diğer ebeveynine düşman olarak yetişmesinde nasıl bir fayda bulunmaktadır ?




  1. EBEVEYNE YABANCILAŞMA SENDROMU BAKIMINDAN ;

Çocuğun bir ebeveyn tarafından diğer ebeveyne karşı bilinçli ve programlı bir şekilde yabacılaştırılması çocukların velayetleri konusundaki çatışmalarda sıkça görülen bir durumdur. Yabancılaştırmanın en önemli belirtisi çocuğun diğer ebeveyne karşı haksız bir şekilde iftira kampanyasına maruz bırakılmasıdır. Bir ebeveynin yönlendirmesi ve çocuğun iftira kampanyasına katılımı ile hedefteki ebeveyne karşı bir beyin yıkama süreci gerçekleşmektedir. Birçok araştırmacı çocuklardaki bu yabancılaşmaya ebeveyn yabancılaştırma sendromu kavramını kullanmaktadır. (Yrd.Doc.Dr.Fuat TORUN)

Velayetin tek taraflı verilmesi ve bir tarafı ziyaretçi kılıp müşterek çocukla ilgili tüm hak ve sorumlulukların yerine getirilmesine engel olurken, diğer tarafa sınırsız hak ve sorumluk tanınmaktadır. Çocuğun üstün yararının hiçbir şekilde gözetilmemesi, Devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle çocuklar velayet sahipleri tarafından öç almak, koz olarak ve tehdit unsuru olarak kullanılmaktadır. Velayet sahibi diğer ebeveyne çocuğu düşman etmek için yönlendirmeler yapmakta psikolojik baskı uygulamaktadır. Bu durum uluslararası Tıp literatüründe Parental Alienation Syndrome -Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu (kaynak: Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu Dr. Fuat TORUN ve Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu Örnek Raporlamaları Dr. Erkut ERDOĞAN’ın Ekli makaleleri) denilen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu hastalığa neden olan ebeveynle ilgili olarak psikiyatri uzmanlarının ve psikologların ayrıntılı kişilik değerlendirmesi yapması gerekmektedir.



SORU: Ebeveyne yabancılaşma sendromu yaşayan çocuk gelecekte çok ciddi sorunlarla karşılaşmakta, toplum açısından da tehlike haline gelmektedir. Ebeveyne yabancılaştırmayla müşterek çocuk tek taraflı velayet sahibince psikolojik ve duygusal istismara maruz bırakıldığından buna meydan veren düzenin ivedilikle değiştirilmesi çocuk ve insan haklarının bir gereği olduğu kadar devletin ve milletin bekası açısından da bir zorunluluk olduğu kanaatindeyim. Acaba İlgili kurum ve bakanlıkların Ebeveyne yabancılaştırma ile çocukların psikolojik ve duygusal istismara maruz kalması konusunda ne düşünmektedirler ?

Bahsettiğim hususların değerlendirilip sorularımın cevaplanarak tarafıma yazılı olarak cevap verilmesi için gereğini arz ederim. 16/ 01 /2017


AD SOYAD

T.C No :

Tel :

Adres :

EKLERİ :

  1. AİHM’nin 13.10.2009 tarihli 42981/04 başvuru numaralı Övüş ,

  2. AİHM’nin 06.04.2010 tarihli 4694/03 başvuru numaralı Mustafa-Armağan AKIN

  3. AİHM’nin 03.11.2011 tarihli 12358/06 başvuru numaralı Kuşçuoğlu,

  4. AİHM’nin 06.12.2011 tarihli 16192/06 başvuru numaralı Cengiz KILIÇ ,

  5. AİHM’nin 30.05.2012 tarihli 60328/09 başvuru numaralı İlker Ensar Uyanık

  6. AYM’nin 2013/ 3181 başvuru numaralı ve 03/02/2016 tarihli CENGİZ KILIÇ davası

  7. AYM nin 2013/ 9047 başvuru numaralı ve 07/05/2015 tarihli M. ATILGAN davası

  8. AYM nin 2013/ 2910 başvuru numaralı ve 05/11/2015 tarihli M.M.E ve T.E davası

  9. AYM nin 2014/19725 başvuru numaralı ve 19/11/2015 tarihli N.Ö. davası

  10. AYM nin 2013/ 3758 başvuru numaralı ve 06/01/2016 tarihli SALİH SÖNMEZOĞLU davası

  11. Denizli – Çivril Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurulu’nun 06 sayılı ve 24.11.2010 kararı

  12. Denizli – Çivril Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurulu’nun 04 sayılı ve 24.07.2012 tarihli kararı

  13. Bursa Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ nun 2902 sayılı ve 17.02.2012 tarihli kararı

  14. İzmir Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ nun 25883 sayılı ve 03.07.2015 tarihli İbrahim Aksoy ile ilgili kararı

  15. İzmir Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ nun 48489 sayılı ve 0409.2015 tarihli Mesut GÖKKAYA ile ilgili kararı

  16. Amasya Valiliği İnsan Hakları Kurulu’ un 6232 sayı ve 04.11.2015 tarihli Barış ALTUNAY ile ilgili kararı

  17. Denizli – Merkezefendi Kaymakamlığı İnsan Hakları Kurulu’nun 01 sayılı 11.03.2016 Yıldıray SERT ile İlgili kararı.

  18. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Selman Ali IŞIK ile ilgili 9245 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  19. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Ersin Topaç ile ilgili 9246 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  20. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Özkan Ceylan ile ilgili 9247 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  21. Niğde Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun Bilal Okan ile ilgili 9248 sayılı ve 24.11.2016 tarihli kararı

  22. Hüsnü KUTLUAY’ın “Karar düzeltme talebine“ Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 35.3347.201-Kyb sayı ve 20.04.2016 tarihli cevabi yazısı

  23. İbrahim Aksoy’un Tire Öğretmen Melahat Aksoy İlköğretim Okulu’na yazdığı 31.03.2016 tarihli dilekçesi,

  24. Tire Öğretmen Melahat Aksoy İlköğretim Okulu’nun 74 sayılı ve 06.04.2016 tarihli cevabı

  25. İbrahim AKSOY’un İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne verdiği 08.06.2016 tarihli dilekçe

  26. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün İbrahim AKSOY’a 663.09.10176501 sayılı ve 23.09.2016 tarihli cevabı

  27. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/21926E , 2015/1139K sayılı ve 01.04.2015 tarihli kararı

  28. Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 2016/12054 E. 2016/11763 K. Sayılı ve 16.06.2016 tarihli kararı

  29. UYAP’ta sorun oluşması nedeniyle Talimat yazısının gitmediğine dair İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 19.11.2015 tarihli yazısı

  30. Nihat YÖRÜK’ün kızını okulda görmek için müracaatı üzerine Kocaeli Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 3967078 sayılı ve 07.04.2016 tarihli ret yazısı

  31. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu Dr. Fuat TORUN

  32. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu Örnek Raporlamaları Dr. Erkut ERDOĞAN

  33. Ali Selman IŞIK’ın Resmi Kurumlara yazdığı dilekçelerine Bimer ve Sağlık Bakanlığı’ndan gelen cevaplar

  34. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Bakanı Ömer Uğur GENÇCAN’ ın kendi Facebook sayfasında ,gazeteler de , hukuk sitelerinde ve yaptığı açıklamalar ;




Yüklə 103,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin