KelâM’da biLGİ nazariyesi



Yüklə 62,68 Kb.
səhifə1/10
tarix05.01.2022
ölçüsü62,68 Kb.
#63553
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

  1. KELÂM’DA BİLGİ NAZARİYESİ

Kelam açısından bilgi ayrıcalıklı ve özel öneme sahip bir konudur. Çünkü inanç esaslarının belirlemesinde ve bilinmesinde zannî bilgiye güvenilmez. İnanç esaslarının belirlenmesi ve bilinmesinde esas olan deliller ile ispatlanmış sağlam ve kesin bilgidir. Bundan dolayı akaid ve kelam kitaplarının ilk ve öncelikli konusu bilgi olmuştur. “Kelam ilminde bilginin temel hedefi Allah’ın varlığına ilişkin bilginin imkânını belirlemek ve temel inanç esaslarına epistemolojik bir zemin oluşturmak olsa da, kelamcıların düşünce dünyalarında bilginin kuramsal bir anlam taşıdığı da görülür. Allah’ın ilim sıfatının özelliği ve muhtevasına ilişkin tartışmalar meselenin kelami (teolojik) yönünü ifade ederken, insan bilgisinin kaynağı ve mahiyeti gibi tartışmalar onun kuramsal tarafına işaret etmektedir. Bu nedenle pek çok Kelam eserinde bilginin imkânı, tanımı, kaynağı, sınırı gibi temel unsurlar ele alınıp tartışılmıştır.”1

  1. Bilginin İmkânı

İnsan için eşyaya ait olduğu söylenilen kesin bir bilgiden bahsedilebilir mi? Yoksa insanın bilgi dediği şeyler bir yanılsamadan mı ibaret? İnsan varlıklara ait doğru bir bilgiye sahip midir? Metafizik alan ve varlıklarla ilgili bilgi mümkün müdür? Bilginin imkânı ile ilgili bunlara benzer daha birçok soru üretilebilir. Kesin bilginin olup olmadığı noktasında bilginin imkânını savunanlar ve reddedenler olmak üzere iki ana görüş ortaya çıkmıştır. Aslında mesele eşyanın hakikatini kabul edip etmemeye bağlıdır. Eşyanın hakikatini kabul edenler insanın kesin bilgiyi elde edebileceğini iddia etmişlerdir. Buna karşın eşyanın var olup olmadığı konusunda şüphe edenler ya da eşyanın hakikatini kabul etmeyenler ise kesin bir bilgiden bahsedilemeyeceğini savunmaktadırlar. Bu iki yaklaşım ilk çağlardan beri çeşitli düşünürler tarafından savunulmuştur.

Eflatun, Aristo ve takipçilerinin benimsediği, bilginin imkanını, eşyanın hakikatini ve kesin bilginin varlığını kabul edenler “dogmatikler” olarak adlandırılır. Bu dogmatik yaklaşımı kabul etmeyip eşyanın hakikatini, dolayısıyla da kesin bilginin varlığını kabul etmeyenler ise “sofistler” olarak adlandırılır.

İslâm düşüncesinde eşyaya ait bilginin var olduğu ve bilginin insan tarafından bilinebilecek bir nitelikte olduğu konusunda genel bir kabul söz konusudur. Ancak çoğunluğun kabul ettiği bilginin imkânı konusunda tek bir yaklaşımdan bahsetmek mümkün değildir. Kısacası bilginin mümkün olduğunu kabul edenler de kendi içinde farklı yaklaşımlar sergilemişlerdir.

Kelamcılar, bilginin gerçek olduğunu bundan dolayı da eşya hakkında kesin bilgi meydana gelebileceğini kabul ederler. Kelamcılara göre, insan zihninde hasıl olan kesin bilgi ile dışarıdaki eşyanın gerçekliği birbirine uygundur2.



  1. Bilginin Tanımı

Kelam ilminde bilginin pek çok tanımı yapılmış, fakat bilginin tanımı üzerinde bir ittifak gerçekleşmemiştir. Yapılan her bir bilgi tanımına, tanımı yapan kelamcının ait olduğu ekolün yaklaşımı yansımıştır. Bunun yanında, bazı kelamcılar bilginin tarif edilemeyeceğini, bilginin tarife ihtiyacı olmadığını iddia ederken, bazıları da bilginin sadece kendisiyle tanımlanabileceğini savunmuşlardır.

Kelamcılar bazı hususları öne çıkararak bilginin tanımını yapmaya çalışmışlardır. Kelamcılardan bazıları “bilen”i, bazıları “bilinen”i, bazıları da “bilinen ile bilen arasındaki ilişkiyi” temel alarak bilgi tanımı yapmışlardır3. Elbette her bir bilgi tanımında farklı yönler öne çıkmaktadır. Kelamcıların yapmış olduğu tanımlardan bazıları şunlardır:

Mutezilî kelamcıların bilgi tanımında “itikad” kavramı öne çıkmaktadır. Ebu’l-Kasım el-Belhî (el-Ka’bi), Ebu Ali el-Cübbâî bilgiyi: “Bir şeye olduğu üzere/haliyle itikattır.” Şeklinde tanımlamışlardır. Kadı Abdulcabbar bu tanımı yeterli görmemiş ve eleştirmiştir. Kadı Abdulcabbar bilgi tanımına “sükûn-u nefs” yani “tatmin olma” ifadesini eklemiş ve böylece eleştirdiği tanımdaki hataya düşmek istememiştir. Kadı Abdulcabbar’ın bilgi tanımı şu şekildedir: “Bilgi, bilenin bildiği şey konusunda mutmain olmasını yani sükûn-u nefs gerektiren bir anlamdır ki bu anlam ile bilen kimse bilmeyen kimseden ayrılır. Bilginin böyle tanımlanabilmesi de ancak bir şeye olduğu şekilde itikat etmekle olur.”4 Mutezilî düşünürlerin bilgi tanımı, inançla bilgi arasında fark gözetmediği gerekçesiyle, yani bilgi ile imanı özdeşleştirdiği için muteber bir tanım olarak görülmemiştir.

Eş’ârî düşünürlerin yaptıkları bilgi tanımında benzerlikler göze çarpmaktadır. Eş’ârî’nin “Kendisinde bulunan kimseye âlim denmesini gerektiren şeydir” anlamında bir bilgi tanımını benimsediği aktarılmaktadır5. Eş’ârî kelamcı Bâkıllânî ise bilgiyi, “malum nasıl ise öyle bilmektir.” Şeklinde tanımlamaktadır. Eş’ârîlerin bilgiyi tanımlarken, “bir tanımda bir şey tanımlandığı şeyle tarif edilemez. Eğer bir şey kendisiyle tanımlanıyorsa bilinmezliğini koruyor demektir.” İlkesine aykırı olduğu için muteber görülmemiştir. Bu tanımlarda ilim âlimle, âlim de ilimle tanımlanmaktadır.

Mâtürîdî’ye göre ise bilgi, “Sahibine aklın ve duyuların sahasına giren, söylenebilen ve düşünülebilen her şeyi açık hale getiren sıfattır.”6 Nesefî’den öğrendiğimiz Mâtürîdî’nin bu tanımını daha sonra pek çok kelamcı da benimsemiştir. Eş’ârî kelamcı Cürcânî Mâtürîdî’nin bu tanımını, “bilginin hakikatini keşf yolunda söylenen sözlerin en güzelidir” şeklinde değerlendirmektedir.


  1. Bilgi Elde Etme Yolları

Bilgi teorilerinin en önemli tartışma konularından biri de bilginin kaynağı yani bilgi elde etme yollarının neler olduğu problemidir. Elbette bilgiye ulaştıran kaynakların güvenilirliği ve kesinliği onunla elde edilen bilginin değerini ve geçerliliğini belirlemektedir.

Kelamcılara göre bilginin mutlak ve hakiki kaynağı Allah’tır. Bunun dışında bilgiye ulaştıran her şey, aslında bir kaynak olmaktan çok onu keşfe götüren bir sebeptir. Bundan dolayı Kelamda bu mesele esbâbü’l-ilm (bilginin sebepleri) başlığı altında ele alınmaktadır7.




  1. Yüklə 62,68 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin