Komünizm gerekirse onu da biz getiririz



Yüklə 18,33 Kb.
tarix30.12.2017
ölçüsü18,33 Kb.
#36497

İnsan haklarımızda imam-cemaat ilişkileri

Baskın Oran


“Komünizm gerekirse onu da biz getiririz” demesiyle ünlü merhum Ankara Valisi Nevzat Tandoğan hâlâ taptaze geçerli olmaya devam ediyor. Türkçe’den başka dilin ancak “günlük yaşamda” kullanılabileceğini vurgulamak için ciddi entelektüel çaba harcanarak adlandırılan radyo-tv yayınları olayı sonunda başladı. Hayırlı olsun.

07 Haziran 2004 günü, sabahın esselatında namaza kalkanlar için, 06.10’da, Boşnakça’yla...

Yahu, bu devlet yaklaşık 700 yıllık devlettir. Bu işleri yapanlar arasında tek bir kimse kalkıp da anlamıyor mu ki, kendi dilini konuşmak ve dinlemek gibi dünyanın en doğal olayına böyle sağlam azıdişi söker gibi zorla izin verilirse Kürt milliyetçiliği devlet eliyle kuvvetlendirilir? Allah için, peygamber için, mantık için, aklınıza ne ve kim gelirse onun için, hiç kimseler mi anlamıyor?

* * *


İnsan Hakları Danışma Kurulu anlar. O anlamazsa, imam-cemaat kuralı gereği kimse anlamaz.

Aynı gün, bu Kurul’un yeni bir toplantısı vardı. Başkanı olduğum Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Komisyonunun raporu görüşüldü. Parçalar vereyim:

Bir üye: “Söylediklerinize katılıyorum. İnsan, azınlık da olsa, haklarını savunmalı. Yalnız, rapora ilave edilsin: BOP’un Türkiye’yi parçalayabileceği, onun için burada sözü edilen hakların Türkiye’yi parçalayacak biçimde anlaşılmaması gerektiği yazılsın”.

Bir başka üye: “Bölücü terörden bahsederken yalnızca ‘sıcak çatışma’ denmiş. Üstelik, rapor hazırlanırken İçişleri Bakanlığının ve benzeri kuruluşların görüşleri alınmamış”.

Bir başkası: “Raporun sözünü ettiği hakları vermek iyi de, yurt dışındaki ırkdaşlarımız da aynı sıkıntılar içinde. Hatta, daha ağırını yaşıyorlar. Onlar bu durumdan kurtarılmadan bizim kalkıp da bunları yazmamız doğru değildir. Mütekabiliyet gözetilmelidir”.

* * *


Hani, ne derler, “ne söylesen bi fazla” mı derler, “ne söylesen bi eksik” mi derler, siz seçiniz.

Demek, “insan, azınlık da olsa, haklarını savunmalı”.

Demek burası “Devlet Hakları Danışma Kurulu” ki, Türkiye’deki azınlık hakları ihlallerini yazarken MİT’e danışıp yazacağız.

Demek, “ırkdaşlarımız” terimi de kullanılabiliyor bu kurulda. Ve onlar için “mütekabiliyet” (göze göz, dişe diş) isteniyor.

İnsan hakları konusunda “mütekabiliyet” olmayacağını söyleye-yaza dilimizde tüy, kalemimizde mürekkep, bilgisayarımızda bilmem ne, bünyemizde sabır bitti. 1969 tarihli Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi madde 60/5’in, insan hakları sözkonusu olduğu durumlarda mütekabiliyeti yasakladığını sağır sultan duydu.

Dahası, insan hakları konusunda mütekabiliyeti bakın nasıl uygulamayı düşünüyorsunuz: A ülkesinin sizde azınlığı var (bu, sizin yurttaşınız), sizin de A ülkesinde azınlığınız var (bu da onun yurttaşı). Siz kalkacaksınız, oradaki soydaşlarınıza kötü muamele ediliyor diye kendi vatandaşınıza kötü muamele edeceksiniz. Yani, soydaşınız (pardon, ırktaşınız) için yurttaşınızı rehin alacaksınız. Ne güzel...

Üstelik, kaçınılmaz olarak, oradaki ilerizekalı yönetici de misilleme yapacak yani kendi yurttaşına (pardon, sizin ırkdaşınıza) baskıyı artıracak ki, bu daha bile güzel... İstanbul ile Batı Trakya’da yıllardır karşılıklı ne yapılageldi sanıyorsunuz? Yani, özetle, bırakın Viyana Sözleşmesini filan, insaniyet yasakladığı için bu konuda mütekabiliyet olmaz.

Dahası, “ırk” denilen dünya kokarcası terimi sonsuzluğa dek tarihe gömmek için kurulmuş bir kurul burası. Birazcık dikkat etmek gerekmez mi?



* * *

Ha, diyorsunuz ki ben bağımsız Türk mahkemeleri ne diyorsa ona bakarım.

Diyorsunuz ki, Anayasa Mahkemesi bütün parti kapatma gerekçelerinde “bir kısım yurttaşlar[ın] ... ulusun bizzat kendisi iken azınlık haline gelmesini istemek ulus bütünlüğünü bozmaktan başka biçimde yorumlanamaz” diyerek, çoğunluk vatandaşları birinci sınıf ve azınlık vatandaşları da ikinci sınıf saymıştır.

Diyorsunuz ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 08.05.1974’te verdiği kararda (E:1971/2-820, K:1974/505) Türk vatandaşlarının kurduğu Balıklı Rum Hastanesi Vakfı için “yabancı” terimini kullanmıştır.

Diyorsunuz ki, İstanbul 2 Numaralı İdare Mahkemesi 17.04.1996’da bir gayrimüslim yurttaşımız hakkında “Yabancı uyruklu TC vatandaşı” terimini kullanmıştır (E:1995/1271, K:1996/552).

Haklısınız. Benim ağzımı kapatmışsınızdır. Sizin söylediklerinize karşı söyleyebileceğim tek bir kelime kalmamıştır.

Tabii, radyoda sabahın saat 06.10’unda devletimizin talep olmadan yaptığı Boşnakça yayın üzerine “Devletimiz sağ olsun... Biz zaten Türkiye’de yaşayan Boşnak değil Türk, birinci sınıf vatandaşız” diye demeç veren Bosna Hersek Kültür Dernekleri Federasyonu Başkan Vekili Cemal Şenel’in söylediklerine karşı da...
Yüklə 18,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin