Koruyucu hekiMLİk prof. Dr. Ferit koçOĞlu 2006 koruyucu hekiMLİk derleyen feriT koçOĞlu şEKİller levent özdemiR İÇİndekiler



Yüklə 243,16 Kb.
səhifə1/3
tarix29.10.2017
ölçüsü243,16 Kb.
#19561
  1   2   3



KORUYUCU HEKİMLİK

Prof. Dr. Ferit KOÇOĞLU


2006

KORUYUCU HEKİMLİK


DERLEYEN FERİT KOÇOĞLU

ŞEKİLLER LEVENT ÖZDEMİR



İÇİNDEKİLER

Sayfa
Sunuş ……………………………………………………………………………..

Giriş ……………………………………………………………………………..

Hastalıkların Nedenleri ve Oluşumu …………………………………..

Hastalıkların Önlenmesi …………………………………………………….

En Çok Ölüme Yol Açan Hastalıklarda Risk Faktörleri ……………

Neler Yapılmalı ? …………………………………………………………….

Koruyucu Hekimlik Uygulamaları ………………………………………

Sağlıklı Yaşam Önerileri …………………………………………………..

Okuma Parçaları ……………………………………………………………..

Kaynaklar ………………………………………………………………………..

SUNUŞ
Dünya Sağlık Örgütü Anayasası sağlığı en temel insan haklarından saymaktadır. Birçok ülke sağlık hakkını hem anayasalarına koymuş, hem de bu hakkı pekiştiren ilave yasalar yapmışlardır. Anayasa ve yasalar ile belirlenmiş bu hakları sağlamak devletlerin görevi olmaktadır.

Hükümetler, devlet hizmeti olan bu ve benzeri hizmetleri sunarken öncelik hesapları yapmak ve halkın vergileriyle oluşan kaynakları en rasyonel şekilde kullanmak zorundadırlar. Çünkü kaynaklar genellikle toplumun tüm ihtiyaç ve isteklerini aynı anda karşılamaya yetmemektedir. Sağlık hizmetlerinin planlanması ve yürütülmesinde de maliyet ve öncelik hesapları yapmak gerekir.

Bu açıdan bakıldığında, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik ve ağırlık verilmesi gerektiği kolayca anlaşılabilir. Çünkü hastalıkları önleme, tedavisinden daha kolay ve ucuzdur. Ucuz ve kolay olmasından öte, koruyucu hizmetlere öncelik verme aklın da gereğidir. Durumu şöyle bir benzetme ile karikatürize edebiliriz. Bir resim düşününüz: Bir evin su borusu patlamış, evin içi sularla dolmuş, evin sahipleri ellerinde taslarla suları boşaltmaya çalışıyorlar. Patlak boruyla kimse ilgilenmiyor, sular evin içine akmaya devam ediyor…

Ülkemizdeki sağlık sisteminin durumu da yukarıdaki hayali resme benzemektedir. Kaynaklarımızın, vaktimizin ve emeğimizin çoğunu insanları hasta eden nedenleri ortadan kaldırmak yerine, daha çok hastalananların tedavisine harcıyoruz. Sağlık bütçemizin çoğunu tanı ve tedaviye ayırıyor, doktor ve diğer sağlık personelini bu amaca uygun şekilde yetiştiriyoruz. Bu resim, “sağlık hizmetlerini yalnızca hastaları muayene etmek ve reçete yazmak” tan ibaret sanan yönetimlerin eseridir.

Bu resimdeki yanlışlıkların düzeltilmesi gerekiyor.
En büyük hekim,

hasta olan birini tedavi eden değil,

onun hasta olmasını önleyendir. (1).

Çin Deyişi



GİRİŞ
Hepimiz hiç değişmiyormuş gibi görünen bir çevrede doğar ve büyürüz. Güneş hep aynı yönden doğar, aynı yönden batar. Geceleri gökyüzünde yıldızlar görünür. Mevsimler vardır, mevsimlere göre iklim değişir vs. vs Çocukluğumuzdan itibaren hep böyle gördüğümüz için, birçok şeyi nedenini niçinini merak etmeksizin öylece kabul ederiz.

Tıp eğitimi ve uygulamaları da sağlık çalışanlarını benzer şekilde şartlandırmaktadır; insanlar zaman zaman hasta olurlar, doktora giderler, doktor onları muayene eder, ilaç yazar veya ameliyatla tedavi gerekebilir, vs. Tıp öğrencilerine hep hastalıklar, hastalıkların belirtileri ve nasıl tedavi edilecekleri anlatılır. Öğrenciler staj yaptıkları kliniklerde hep hasta kimseleri görürler. Bu kişiler niçin hasta olmuşlardır, acaba hasta olmaları önlenebilir miydi, onu pek düşünmezler. Çünkü eğitimin veriliş şekli öyle düşünmelerine fırsat vermez. Bu şartlanmışlığın bir an önce kırılması gerekmektedir. Çünkü bugün hemen hemen tüm hastalıkların önlenebilir olduğunu ve henüz tedavisi olmayan hastalıkların bile bazı koruyucu yöntemlerle denetlenebileceğini biliyoruz.

Bunun için öncelikle bir zihniyet dönüşümü gerekmektedir. Hastalıkları doğal ve kaçınılmaz sanan kaderci anlayış terk edilip, sağlıklı olmayı ve sağlıklı bir çevrede yaşamayı en temel insan haklarından sayan bir anlayış esas alınmalıdır.

Böylece hem vakitsiz ölümler ve gereksiz acılar önlenir, hem de tedaviye harcanan muazzam kaynaklar ve kaybedilen iş günleri tasarruf edilir. Çiçek hastalığı ve çocuk felcinin yok edilmesi (eradikasyonu) , uluslar arası işbirliği ile yürütülen koruyucu sağlık hizmetlerinin dünya çapındaki başarılarıdır. Benzer sonuçların diğer hastalıklarda da elde edilmemesi için hiçbir neden yoktur.

Hastalık etmenlerini ortadan kaldırmak yerine, onların sonuçları olan hastalıklarla uğraşmak ekonomik değildir ve bu “dipsiz kuyu”yu doldurmaya hiçbir devletin gücü yetmez.* Toplumların sağlık düzeyini en etkili, en ucuz ve en kısa zamanda yükseltmenin yolu koruyucu sağlık hizmetleridir.

Koruyucu sağlık hizmetleri lafta kalmamalı, tıp eğitimi ve sağlık örgütlenmesinin öncelikli konusunu ve ilk adımını oluşturmalıdır. Henry Sigerist’in dediği gibi, “hastalıkları tedavi, sağlığı korumada başarısız kalındığı zaman yapılacak iştir”. (2)



HASTALIKLARIN NEDENLERİ VE OLUŞUMU
Eski çağlarda insanlar, hastalıkların cinler, ruhlar vb doğaüstü güçler tarafından meydana getirildiğine inanıyorlardı. M.Ö. IV. yüzyılda Hipokrat, hastalıkların doğal nedenlerle meydana geldiğini ileri sürdü. 19. yüzyılın ortalarında mikropların ve bunların yol açtığı bazı hastalıkların tanımlanmasıyla, bütün hastalıkların mikroplar tarafından meydana getirildiği düşünülmeye başlandı (germ teorisi). Kısa bir süre sonra, yoksulların ve kötü şartlarda yaşayanların daha çok hastalandıkları fark edilince, patoloji biliminin kurucusu olan Rudolph Virchow (1821-1902), “Sağlığın sosyo-ekonomik koşullarla da ilgili olduğunu, yalnızca hekimlik hizmetleriyle geliştirilemeyeceği” ni dile getirdi ( 2 ).

Bugün hastalıkların, içinde bulunduğumuz çevredeki fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik birçok etmenin ortaklaşa etkileri sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bireylerin genetik özellikleri, cinsiyetleri, yaşları, beslenme durumları, fiziksel durumları ve kişilik yapıları da bu çevresel etmenlerin etkilerini kolaylaştırır veya sınırlar. Bu etmenlerin bazıları “zorunlu, yani olmazsa olmaz” koşullardır. Örneğin kolera mikrobu olmaksızın bir kimsenin kolera hastalığına yakalanması mümkün değildir. Ama kolera mikrobunu kapan herkes de hasta olmaz. Şekil 1’de görüldüğü gibi kişinin koleraya yakalanmasını etkileyen birçok etmen vardır. Mikrobun dışındaki diğer etmenlere “hazırlayıcı, kolaylaştırıcı

(predispozan)”etmenler diyoruz.

Şekil 1. Kolera hastalığını etkileyen etmenler (4).

Hastalık etmenleri çok çeşitlidir ;


  1. Fiziksel etmenler: Sıcak, soğuk, gürültü, radyasyon, sel, deprem, mekanik travmalar, vb.

  2. Kimyasal etmenler: Baca ve egzos gazları, fabrika atıkları, deterjanlar, pestisidler, insektisitler, tütün, alkol, katkı maddeleri, sanayide kullanılan maddeler (As,Pb,Zn,Cd, vb.)

  3. Biyolojik etmenler: Virüsler, riketsiyalar, bakteriler, mantarlar, parazitler, böcekler, kemiriciler, sahipsiz köpekler, vb.

  4. Sosyo-ekonomik etmenler: Yoksulluk, eğitimsizlik, sosyal statü, gelenekler, meslek, iş ortamındaki ilişkiler, aile genişliği, barınma koşulları, evli yada bekar olma, vb.

  5. Kötü yaşam biçimleri: Kötü beslenme, hareketsizlik, sigara, alkol, uyuşturucu, arabada emniyet kemeri kullanmama ve hız yapma, güvensiz cinsel ilişki, vb.

Vücudun başlıca savunma mekanizmaları ise bağışıklık (immünite), dengeli beslenme, uyku, dinlenme, egzersiz ve stres yönetimi becerileridir.

Hastalık etmenleri ile insan vücudunun savunma mekanizmaları arasında denge olduğu sürece hastalık oluşmaz. Etmenlerin miktarı ve/veya şiddeti artarsa, veya vücudun savunma mekanizmalarında bir zayıflama olursa denge bozulur ve hastalık oluşur.
Sekil 2. Hastalık etmenleri ve bireyin savunma mekanizmaları arasındaki denge.

* Sosyo-ekonomik etmenlerden ekonomik durum ve eğitim (tahteravallinin bir tarafına yakın ise) dengeyi büyük ölçüde etkilemektedir

HASTALIKLARIN ÖNLENMESİ
Bir toplumun sağlık düzeyini belirleyen en önemli etkenler, o toplumun içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve ekonomik koşullardır (2). Bu koşulların iyileştirilmesi için eğitim, çevre ve ekonomik hayata dair standartlar, teşvikler ve yasaklar geliştirilmesi gibi, çoğu paramedikal olan faaliyetlere “temel (primordial) koruma” önlemleri diyoruz. Birçok enfeksiyon hastalığı, daha mikroplar ve aşılar bilinmez ve antibiyotikler yokken bile, beslenme, barınma ve çevre koşullarındaki iyileşmeler gibi temel koruma önlemleri sayesinde azalmaya başlamıştır. (Şekil 3a, 3b).
Şekil 3a,3b. İngiltere ve Galler’de yıllara göre, boğmaca ve tüberkülozdan yaşa göre standardize edilmiş ölüm hızları ( 5 ).


Suların klorlanması ve bağışıklama gibi, belirli hastalık etmenlerine karşı alınan özgül önlemlere ise “birincil (primer) koruma” diyoruz. Birincil korumanın amacı, belirli hastalıkların ortaya çıkışını (insidansını) önlemek veya azaltmaktır. Temel ve birincil koruma önlemleri toplumların sağlık düzeyini yükseltmede en etkili olan faaliyetlerdir.

Erken tanıyı amaçlayan tarama (ve check-up) gibi önlemlere “ikincil (sekonder) koruma denir. Örneğin, yenidoğanlardan bir damla kan alarak “fenilketonüri”nin erken dönemde tespiti ve uygun diyetle beslenmesiyle, bebeğin geri zekalı olması önlenir.

Mevcut bir hastalığın ilerlemesini ve komplikasyonlarını önlemeye yönelik faaliyetlere ise “üçüncül (tersiyer) koruma” denmektedir. Örneğin, hipertansiyonlu bir hastanın düzenli bir şekilde takibi ve tedavisiyle “inme” riski büyük ölçüde azalır.




A- Bulaşıcı Hastalıkların Önlenmesi

Enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışını, yayılmasını ve kontrol yöntemlerini açıklamak için geliştirilen, enfeksiyon zinciri denilen bir kavram vardır. Buna göre, hastalığın kaynağına veya bulaşma yollarına veya duyarlı kişiye yönelik önlemlerle zincir bir yerinden kırılırsa hastalığın başka kimselere bulaşması önlenir. Bu kavram bazı yönleriyle hemen hemen tüm hastalıkların kontrolü için geçerlidir (6).



Şekil 4 - Enfeksiyon zinciri (7).



Enfeksiyon zincirinin kırılmasına bir örnek (kolera)

Zincirin halkaları

Önlemler

Patojen (kolera basili)

Çevre sanitasyonu (suları klorlama vb)

Kaynak (koleralı hasta)

Tedavi, (tecrit?), temaslı muayenesi, filyasyon

Çıkış yolu (dışkı, kusmuk)

Tuvalet ve hasta eşyalarının dezenfeksiyonu

Bulaşma yolu (temas, su )

Suların klorlanması, el temizliği

Giriş yolu (ağız)

Su, yiyecek ve el temizliği

Duyarlı kişi

Sağlık eğitimi, salgınlarda aşı (?)

Bulaşıcı hastalıkların önlenmesi için birçok yöntem vardır. Bu yöntemler mikropların bulaşma yollarına göre farklılık göstermekle birlikte, hepsi de, enfeksiyon zincirini bir yerinden kırmak suretiyle, sağlam kişilerin enfeksiyon etkenleriyle karşılaşmasını önlemeye yöneliktir.




  • Sağlık eğitimi ( hem sağlamlara, hem hastalara)

  • Kişisel hijyen (özellikle el temizliği)

  • Öksürürken ağzın kapatılması

  • Kondom kullanımı

  • Havalandırma, bazı laboratuar ve koğuşlarda havanın UV lamba ile sterilizasyonu

  • Çiğ yiyeceklerin iyi yıkanması, yiyeceklerin buzdolabında saklanması

  • Pastörizasyon, kaynatma

  • Hasta eşyalarının ayrılması ve dezenfeksiyonu

  • Pencerelere sinek teli takılması

  • Ev içi temizliği (sinek ve böcek ürememesi için)

  • Çevre sağlığı hizmetleri (çöp, kanalizasyon, suların klorlanması vb)

  • Gıda kontrol çalışmaları, portör muayeneleri

  • Vektör üreme alanlarının ıslahı

  • Başıboş, sahipsiz hayvanların kontrolü, hasta hayvanların öldürülmesi

  • Maske, eldiven kullanımı

  • Tek kullanımlık enjektör, jilet vb

  • Enfekte materyelin uygun şekilde atılması

  • Tıbbi gereçlerin dezenfeksiyonu, sterilizasyonu

  • Kan ve kan ürünlerinin kontrolü (HB, Sy, HIV, Sıtma vb)

  • Bağışıklama, seroproflaksi, kemoproflaksi

  • Hastanın düzenli ve yeterli tedavisi

  • Tecrit, portörlerin sınırlı tecridi, karantina

  • Temaslı muayenesi, filyasyon aranması

  • İlgili makamlara bildirim (ihbar)


B. Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesi
Enfeksiyon hastalıklarının dışındaki diğer hastalıklarda, enfeksiyon etkenleri gibi somut, zorunlu nedenler bilinmemektedir. Bu hastalıkların oluşumunda bir çok etmenin (risk faktörünün) farklı miktarlarda katkıları söz konusudur * ve bazı etmenlerin etkileri 20-30 yıl gibi uzun sürelerde ortaya çıkar(5). Bu etmenler de enfeksiyon zincirindekine benzer bir etkileşim halkası oluştururlar. Bireyin hastalanmasında payları bulunan cinsiyet, yaş, ırk ve genetik özellikleri değiştirilemese ve etmenlerin hepsi bilinmese de, bu halkadaki bazı noktalara müdahale etmekle, yani bilinen etmenlerden biri veya birkaçı ortadan kaldırılmakla döngü kırılır ve diğer etmenler durduğu halde hastalıklar önlenebilir veya azaltılabilir. Bu konuda sigara ve akciğer kanseri ilişkisi güzel bir örnektir. Akciğer kanserlerinin en önemli nedenlerinden birinin sigara olduğu birçok araştırmayla gösterilmiştir. Fakat, sigara içen herkes hasta olmadığı gibi, sigara içmeyen kimselerin de akciğer kanserine yakalanabildikleri bilinmektedir. Sigaranın akciğer kanserine yol açabilmesi için, herhalde başka risk faktörlerinin de katkısı gerekmektedir. Öte yandan, diğer risk faktörleri ortadan kalkmadığı halde, yalnızca sigaranın bırakılmasıyla, akciğer kanserlerinden ölümlerde belirgin azalmalar olmaktadır. (Şekil 5)

Şekil 5. Sigarayı bıraktıktan sonra geçen süreye göre akciğer kanserinden ölüm hızları ( 8).

Enfeksiyon hastalıklarından ölümlerin büyük ölçüde azalıp, ömrün uzaması ve yaşlı nüfusun çoğalamasıyla birlikte, daha çok ileri yaşlarda görülen kalp-damar hastalıkları, kanserler, diabet ve koah gibi kronik hastalıkların insidansı, prevalansı ve mortalitesi ciddi şekilde artmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ölümlerin yarıdan fazlası birkaç kronik hastalığa bağlıdır. Bu hastalıklara yol açan etmenlerin bir kısmı yaşlanma, cinsiyet ve kalıtım gibi değiştirilemeyecek şeyler ise de, en az yarısı, yaşam şekillerinde yapılacak değişiklikler ve ilaçlarla kontrol edilebilecek risk faktörleridir. Örneğin, Amerikan Kalp Birliği ve Sağlık Bakanlığı’nın 1960’larda başlattığı sigara bırakma, diet ve egzersiz programlarının sonunda, ABD’de “inme”den ve kalp hastalıklarından ölümler ciddi bir şekilde azalmış ve azalmaya devam etmektedir. (10 )



Finlandiya’da da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Geleneksel beslenme biçimleri nedeniyle, toplumun kolesterol düzeyinin yüksek olduğu, dolayısıyla kalp hastalıklarından ölümlerin de çok fazla olduğu Finlandiya’nın kuzey Karelia bölgesinde hükümet, kolesterol alımının azaltılması, sigara içiminin ve kan basıncının kontrolü odaklı bir çalışma başlatmıştır. Sağlık kuruluşlarının yanı sıra, medya, kadın dernekleri ve diğer gönüllü gruplar ile tarım ve endüstri kuruluşları tarafından da desteklenen faaliyetler çerçevesinde, sütün ve yörede çok kullanılan bir sosun yağı azaltılmış, tereyağı yerine kolesterolü düşük yağların kullanımı ve bol sebze-meyve tüketimi teşvik edilmiştir. Kapalı yerlerde sigara içimi yasaklanmış, taramalar yapılarak hipertansiyonlular bulunmuş ve etkili bir şekilde izlenmişlerdir. Beş yıl sonunda, miyokard infarktüsü insidansı % 14, 30-64 yaş grubunda inme insidansı % 40 azalmıştır. (26)
Tablo 1 ve 2’de görüleceği üzere, en çok öldüren hastalıkların temelinde yaşam biçimiyle ilgili risk faktörleri ve çevresel etmenler yatmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi, sağlığın korunması için öncelikle yaşam biçimimiz ve çevreden kaynaklanan risk faktörlerinin kontrol altına alınması gerekiyor. Yaşam biçiminin yeniden şekillendirilmesi, yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, birçok sektörün işbirliği yaptığı toplumsal eylem programlarıyla mümkündür. Çevresel risk faktörlerinin kontrolü için ise, yasa ve yönetmeliklerin ödünsüz uygulanması yeterlidir.

EN ÇOK ÖLÜME YOL AÇAN HASTALIKLARDA

RİSK FAKTÖRLERİ

Tablo 1. ABD’de en çok öldüren on hastalığın oluşumunda ve kontrolünde yaşam şekli, çevre, genetik ve sağlık hizmetlerinin payları (%) (7 ).





Risk Faktörleri




Ölüm Nedenleri

Yaşam şekli

Çevre

Genetik

Sağlık hizmetleri

Kalp hastalıkları

54

9

25

12

Kanserler

37

24

29

10

İnme

50

22

21

7

Trafik kazaları

69

18

1

12

Diğer kazalar

51

31

4

14

İnfluenza/pnömoni

23

20

39

18

Diyabet

34

0

60

6

Siroz

70

9

18

3

İntihar

60

35

2

3

Cinayet

63

35

2

0

TOPLAM

51

19

20

10

NOT: Yaşam biçimi ve çevrenin payının % 70 olduğuna dikkat ediniz



Tablo 2. ABD’de en çok öldüren beş hastalık ve bu hastalıkların ortaya çıkışına yol açan başlıca risk faktörleri (7)



Ölüm nedeni

Etkileyen risk faktörleri

Kardiovasküler hastalık



  • Sigara,

  • Yüksek kolesterol,

  • Hipertansiyon,

  • Şişmanlık,

  • Diabet,

  • Hareketsizlik.

Kanserler


Serebrovasküler hastalık



  • Sigara,

  • Hipertansiyon,

  • Yüksek kolesterol.

Kazalar


  • Emniyet kemeri kullanmama,

  • Alkol ve uyuşturucu kullanma,

  • Dikkatsiz araba sürme,

  • Stres,

  • Yorgunluk,

  • İş kazaları.

Kronik akciğer hastalığı



  • Sigara,

  • Mesleki ve çevresel toksik maddelere maruziyet

Yüklə 243,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin