Leyla ile Mecnun Varyantları Mesnevileri İnceleme Epizotları ve Özeti : Leyla ile Mecnun “ Leyla ile Mecnun



Yüklə 50,78 Kb.
tarix12.08.2018
ölçüsü50,78 Kb.
#69844

Leyla ile Mecnun Varyantları Mesnevileri İnceleme Epizotları ve Özeti :

Leyla ile Mecnun



Leyla ile Mecnun hikâyesinin Arap kaynaklı olduğu bilinmektedir. Konuyla ilgili kaynakların bir kısmı, Leyla ile Mecnun’un tarihî şahsiyetler olduklarını belirtmektedir. Bazı kaynaklar da bu fikre karsı durmakta; bu hikâyeyi, başkaları etrafında teşekkül etmiş dağınık rivayetlerin Leyla ve Mecnun gibi tarihî olmayan kişiler etrafında toplanmış hali olarak kabul etmektedirler.

Leyla ve Mecnun konusunda ilk bilgiler VII. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzamaktadır. Bazı Arap kaynaklarının verdiği bilgiye göre Mecnun, Beni Âmir kabilesine mensup tarihî bir şahıstır ve asıl adı Kays İbn Mülevveh veya Kays İbn Muad’dır. Bazılarına göre de Mehdi bn Muad ya da El-Buhturî Đbn el-Ce’d’dir. Tacik sairi Nâsir Hisrav’ın (M. XI. yy.) verdiği bilgiler de Mecnun’un tarihî bir şahıs olduğunu doğrular niteliktedir. Arabistan yarımadasında, Mecnun’a ait olduğu düşünülen şiirler etrafında zamanla türetilen efsane ve rivayetler sekizinci, dokuzuncu

Yüzyıllarda giderek artar. “X. M. asırda Araplar arasında halk hikâyesi olarak yaygınlaştığı kesin olarak bilinmektedir.” (KÜTÜK, Rıfat , Lârendeli Hamdî’nin Leylâ ile Mecnûn Mesnevîs 2002: 10) ”

Türk boylarının destanları XVI. ve XVIII. yüzyıllara kadar kahramanlarının olağanüstü başarılarını anlatan kahramanlık destanları olarak gelmiştir. 16 yy dan itibaren Arap ve İran kökenli halk hikayeleri ve destanlarının Türk kültürüne sirayetinin arttığı görülür.

Divan şairlerimizin bu hikâyelerin mesnevilerini yazmış olmalarının yanı sıra sözlü gelenek yoluyla da halkımızın bu tip hikâyeleri duyup öğrenmeye başlaması Arap ve İRAN menşe’li aşk konulu hikâyelerin bizim halk hikâyelerimizin konularında da değişimlerin oluşmasına yol açmıştır.

Tamamıyla kahramanlık konulu olan destan ve hikaye geleneğimizin 16 yy dan itibaren yarı aşk, yarı kahramanlık konulu hale gelmeye başladığı görülür. Elif ile Mahmut, Eşref Bey hikâyeleri böyle bir özellik gösterir. Bu hikâyelerimizde kahramanlık ve aşk konusu iç içedir.

Fakat konusu tamamen aşk olan ve ASIL AŞK HİKÂYELERİ olarak adlandırdığımız hikâyelerin ilki olduğu sanılan Kerem İle Aslı hikâyesi ile birlikte halk hikâyelerimizden kahramanlık konusunun git gide silinmeye başladığı gözükür.

16 yy dan itibaren oluşan halk hikayelerimizin önceleri yarı aşk yarı kahramanlık, sonraları da tamamen aşk konulu oluşmasında en etkin faktörlerinden birinin Leyla İle Mecnun hikayesi olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Halkımız tarafından çok sevilen bu hikâye divan şairlerimizin de en sevdiği mesnevi konularından biri olmuş, hakkında çok sayıda mesnevi yazılmıştır.özellikle 17 yy ve 18 yy dan itibaren oluşan halk hikayelerimizde sadece konu bakımından değil diğer hususlarda da Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha hikayelerinin tesirleri görülür. Klasik şark kültürünün etkisiyle kahramanlık destanlarına yeni motif ve epizotlar eklenmiş, bu destanlar yavaş yavaş kahramanlık ask destanlarına dönüşmeye başlamıştır. Asırlar öncesinden süzülüp gelen mevcut kahramanlık destanlarının yapısına sark edebiyatının yazılı şiiri ve özellikle de onun büyük eserleri önemli derecede tesir etmiştir. Sark edebiyatının büyük eserleri, toplumun sadece belirli tabakalarınca kabul görmemiş, aksine çok geniş kitlelere hitap etmiştir. Bu edebiyatın karakter sistemi, konusu ve motifleri halk edebiyatı tarafından da kabul edilmiştir. (BAYDEMiR, Hüseyin Rüstem Han Destanı,1998:http://e-dergi.atauni.edu. V)

Leyla ve Mecnun’u konu edinen ilk mesnevi, miladî 1188’de Azerbaycan sairi Nizamî Gencevî tarafından kaleme alınır. Leyla ve Mecnun konusu, Nizamî’den sonra hamsecilik geleneğinin bir uzvu olur. Nevâî’ye gelinceye kadar bir taraftan halk arasında rivayet, efsane ve kıssa şeklinde; diğer taraftan da klasik edebiyatta tekrar tekrar işlenir. Nevai, Hâtifî, Fuzûlî, Andelîb, Sevdâ’î ve Hakîrî’ Larendeli Hamdi, gibi pek çok şair Leyla ile Mecnun hikayesini mesnevi olarak yazmıştır. Arap Ülkeleri, İran ve Türk kültürünün ulaştığı yerlerde pek çok varyantı bulunmaktadır. Bu varyantların pek çoğu araştırmacılar tarafından derlenerek yazıya geçirilmiştir.( FAZIL YOLDASOĞLU’NUN LEYLA İLE MECNUN HİKÂYESİ ÜZERİNDE BİR İNCELEME, Hüseyin BAYDEMİR)

Leyla ile Mecnun konusunu işleyen halk hikâyelerinin, Türk boyları arasında varyantlarının varlığını biliyoruz. Bu varyantların ana kollarının Anadolu, Azerbaycan ve Özbek- Çağatay sahaları olduğu söylenebilir.

Mesnevi haline getirilen bu hikâyelerdeki aşk konusunu kimi mesnevicilerin İlahi bir aşk haline getirdiği görülür. Söz gelimi Fuzuli, Leyla ile Mecnun adlı mesnevisinde bu hikâyeyi ilahi bir aşk haline getirerek işlemiştir. Ama söz gelimi Nevai’nin yazdığı Leyla İle Mecnun adlı mesenvide konu beşeri bir aşk şeklinde anlatılır.

Leyla İle Mecnun hikâyesini tasavvufi açıdan düşünerek ilahi aşk öyküsü haline getiren şairlerimizin bakış açısını örneklemesi bakımından aşağıdaki yazı dikkat çekici olabilir.

“Vuslatın gerçekleşmesi için bütün gayretler sarf edilmesine rağmen, aralarında geçen kavuşmayı engelleyici birçok olaydan (sebepten) dolayı bu gerçekleşemez. Mecnun, Leyla`ya kavuşamamanın ızdırabı ile yaşar. Bütün hayatı Leyla ile kuşatılmıştır. Leyla, Mecnun için bir karanlık/gece (leyl) olmuştur. Bir insana, mahlûk gece olursa, Halık aydınlık olur. Geceyi Allah rüya için yaratmamış mıdır? Rüya da, Vahyin kırkta biridir, Allah Resulü`nün bildirdiğine göre. Yani gece, insanın Hakk ile doğrudan diyaloga geçebildiği rüya gibi aktif bir hayata yatak oluyor. Leyla ismi de `leyl` kelimesiyle iştikakı (etimolojik) bir birlikteliğe sahiptir. Sonunda Mecnun Leyla`yla buluşur ama artık Leyla`yı tanımamaktadır. Çünkü Mecnun Leyla`yı gördüğü zaman aslında Leyla`yı değil Mevla`yı müşahede etmektedir. Çünkü Leyla mahlûktur / gecedir ve bu gece sayesinde Mecnun`a Mevla gündüz olmuştur. Yani Mecnun Leyla`dan geçip Mevla`ya ermiştir.(Bir aşk hikâyesi olarak Leyla ile Mecnun olayının diyalojik arka planı, Sait Mermer)”

Leyla ile Mecnun sonuçta bir aşk hikâyesidir. Şair ve anlatıcıların nerden baktıkları ve nasıl anlattıklarını bir tarafa bırakırsak hikâyenin beşeri bir aşk hikâyesi olduğu ve kavuşamayan iki aşığın öyküsünü dile getirdiği ortadadır.

Edebiyatımızda çok sayıda Leyla ile mecnun mesnevisinin yazılmasına bu farklı bakış açıları renk katmış, edebiyatta olaydan ve konudan ziyade neyin nasıl anlatıldığı daha önemli olduğundan bu öykü defalarca yazılmış defalarca anlatılmıştır.

Leyla ile Mecnun Hikâyesinin (Varyantları ve Mesneviler) Epizotlarına Göre Özeti:

Hüseyin Baydemir’ Özbekistan’da derlenmiş olan Yoldasoğlu varyantı, ile Ali Şir Nevai’nin Leyla ile Mecnun adlı Mesnevisini karşılaştırarak hikayenin epizotlarını aşağıdaki gibi tespit etmiştir. Bilinen tüm Leyla ile Mecnun hikâyelerinin karşılaştırılması söz konusu olmadığı halde hepsinin ortak yönlerinin bu epizotlar içerisinde bulunabildiğine de kuşku yoktur.

Hüseyin Baydemir, Leyla ile Mecnun hikâyesinin epizotlarını ve özetini aşağıdaki şekilde tespit etmiştir. (FAZIL YOLDASOĞLU’NUN LEYLA İLE MECNUN HİKÂYESİ ÜZERİNDE BİR İNCELEME, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin BAYDEMİR)



EPİZOTLAR

1. Leyla ile Mecnun’un aileleri

Birbirine komsu olan iki Arap kabilesine mensup iki aile vardır.



2. Leyla ile Mecnun’un dünyaya gelmesi

İki ailenin bir süre sonra birer çocuğu olur. Kız olanına Leyla, erkek olanına da Kays adı verilir.



3. Sürekli ağlayan Kays’ın, Leyla’nın yanında susması

Genellikle ağlayan bu bebekler, aynı ortamda olduklarında susmaktadırlar.



4. Leyla ile Mecnun’un aynı mektebe gitmeleri

Leyla ve Kays büyüyünce aynı mektebe giderler.



5. Leyla ile Mecnun’un birbirlerine âsık olmaları

Kays, okulda bir gün Leyla’ya onu çok sevdiğini söyler. Kara sevdaya tutulan Kays, artık zamanını tek basına geçirir. Yüzü bir türlü gülmez. Ailesi ve yakınlarının ısrarlarına rağmen kimseye derdini söylemez. Kimi mesnevilerde ve varyantlarda âşıklar birbirlerini ilk kez okulda görürler.



6. Mecnun’un mollaya, bahşıya, hekime gösterilmesi

Mecnun, mollaya ve bahşıya gösterilir. Derdine çare bulunamaz.



7. Leyla’nın askından deliye dönen Kays’ın, Mecnun adını alması

Bir süre sonra herkes ona Mecnun demeye başlar. Leyla ile Mecnun on dört yaşlarına gelir.



8. Leyla’nın başka birisine istenmesi

Günün birinde, Leyla’yı zengin bir hâkimin oğluna istemek için dünürcüler gelir. Annesi ve babası, kızlarının hasta olduğunu, bu işin daha sonra olabileceğini söylerler.



9. Mecnun’un Kâbe’ye götürülmesi

Kimi varyantlar ve mesnevilerde -A. Şir Nevai’nin mesnevisinde olduğu gibi-Mecnun’un iyileşmesi için Kabe’ye götürülür.



10. Mecnun’un ailesinin, Leyla’yı oğullarına istemesi

Mecnun, Leyla ile evlenmek istediğini belirtir. Ailesi, kızı istemesi için birini dünürcü gönderir. Leyla’nın babası, Mecnun’a hakaret ederek dünürcüyü geri gönderir.



11. Mecnun’un Harun Reşid’le karşılaşması

O günden sonra Mecnun yollara düşer. Padişah Harun Reşit’in yanından geçerken, Harun Reşid ona bu sevdadan vazgeçmesini, eğer isterse hizmetçi kızlarından beğendiğini kendisine verebileceğini hatta sarayda kalabileceğini teklif eder. Mecnun, Leyla’dan başka hiçbir şeyde gözü olmadığını söyleyerek kendi kabilesine döner. Annesi ve babası da bu sevdadan vazgeçmesi yönünde birçok nasihatte bulunsa da Mecnun’a kâr etmez.



12. Mecnun’un basında kuşların yuva yapması

Leyla da Mecnun’un askıyla yanmaktadır. Bunu öğrenen babası, oradan göçmeye karar verir. Sabah erkenden ailesiyle birlikte yola çıkar. Mecnun, Leyla’nın izini kaybetmemek için onları takip eder. Bir yere geldiklerinde Leyla, yanındaki köpeğine “Dur!” diye seslenir. Mecnun, Leyla’nın kendisine seslendiğini düşünerek orada durur. Leyla’nın, “Burada beni bekle, gelip seninle

Görüşeceğim” dediğini sanmaktadır. Günler ve aylar geçer, bir yıl olur, Leyla gelmez. Mecnun, yerinden hiç kımıldamadan bekler. ( Başında leylekler yuva yapar- kimi varyantlarda bulunmaz)

13. Leyla ile Mecnun’un görüşmeleri

Günün birinde Leyla ve ailesi geri dönerler. Leyla, Mecnun’u görünce tanır. Mecnun’a, onu çok sevdiğini, bu haline üzüldüğünü, kısmet olursa bir gün kavuşabileceklerini söyleyerek gider. Bu sözler Mecnun’un yüreğine su serper. Kimi varyantlarda Leyla ile çölde buluşunca Leyla çadıra döner, Leyla dönecek diye Mecnun onu çölde bekler



14. Mecnun’un hayvanlarla arkadaş olması

Leyla’nın izini kaybetmemek için, her tarafı görebileceği yüksek dağlara çıkar. Bir süre sonra vahşi hayvanlar Mecnun’a alışırlar. Mecnun vaktini artık geyikler, dağ keçileri, ayılar, aslanlar ve kaplanlarla geçirmektedir. Kimi mesnevilerde geyikle arkadaş olur.



15. Mecnun’un Nevfel ile tanışması ve vahşi hayvanları kurtarması

Harun Reşit’in hâkim olarak atadığı Nevfel, adamlarıyla birlikte bir gün ava çıkar. Dağ basında, vahşi hayvanların arasında Mecnun’u görünce şaşırır. Mecnun, hayvanları vurmamaları için avcılara dil döker. Nevfel, Mecnun’u alıp evine götürür. Banyo yaptırır, yeni elbiseler giydirirler.



16. Mecnun’un Nevfel’in kızıyla evlenmesi

Nevfel’in yetişkin bir kızı vardır. Kızını Mecnun’a vermeyi düşünür. Mecnun’a bundan bahseder. Çaresiz kalan Mecnun kabul eder. Hemen hazırlıklara başlanır ve düğün yapılır. Aslında kızın sevdiği başka bir genç vardır. Kız, ilk gece Mecnun’a bundan bahseder ve başka birini sevdiğini söyler. Mecnun’la kıyamete dek kardeş kalacağını belirtir. Kızın söyledikleri Mecnun’un hoşuna gider. Böylece anlaşarak birbirlerine yaklaşmazlar. Kızın sevdiği genç gizlice konuşulanları dinler ve içi rahat eder. Nevfel de kızıyla damadının konuşmalarını duymuştur. Onların gerçekten asık olduklarını anlayınca kızını sevdiği gence vermeye; Mecnun’a da Leyla’yı istemeye karar verir.



17. Nevfel’in, Leyla’yı Mecnun’a istemesi ve iki tarafın savaşması

Nevfel, Leyla’nın babasına sert bir mektup yazar ve dünürcülerle gönderir. Mektupta, kızı eğer güzellikle vermezse zorla alacağı yazılıdır. Babası, Leyla’yı Mecnun’a yine vermez. Bunu öğrenen Nevfel, askerlerini toplayarak Leyla’nın babasının üstüne yürür. Tam bir şehzade gibi giydirdiği Mecnun’da yanındadır. Leyla’nın babası da çevresine haber verir ve savaşmak için adam toplar. İki grup, bir gün geç saatlere kadar savaşır. Birçok insan ölür. Ertesi gün devam edilmek üzere gece savaşa ara verilir. Leyla’nın babası, kendi kızı yüzünden savaş çıkmasından ve birçok insanın ölmesinden utanır. Sabahleyin kızını öldürüp, bu rezilliği sona erdirmeye karar verir. Böylece savasın da kendiliğinden biteceğini düşünür. Mecnun o gece rüyasında Leyla’yı görür. Leyla ona, sabahleyin babasının kendisini öldüreceğini söyler. Mecnun, sabahleyin Nevfel’e savaşa son vermesini, kendisi yüzünden halkın kırılıp gitmesini istemediğini söyler. Nevfel de askerlerini toplayıp geri döner.



18. Leyla’nın ailesinin başka bir yere göçmesi

Leyla’nın babası kızı yüzünden savaş çıkmasından dolayı utancından ailesiyle birlikte uzak bir yere göçer. Kimi varyantlarda Leyla’nın babası savaşın aniden bitmesinde bir hile düşündüğünden oradan uzaklaşır.



19. Leyla’nın başka birisiyle evlendirilmesi

Leyla’yı daha önce oğluna isteyen hâkim, düğün yapmak için adamlarıyla birlikte çıkıp gelir. Hazırlıklar görülür ve düğün başlar. Düğün gecesi oğlan fena halde hastalanır. Ölmek üzeredir. Hâkim, adamlarına bu uğursuzluğun Leyla’dan kaynaklandığını, kızın kısmetinin bağlı olduğunu söyler. Oğlu iyileşirse kızı almaktan vazgeçeceğine dair söz verir. Tam bu sırada oğlan gözlerini açar ve kendine gelmeye başlar. Hâkim, düğüne son vererek adamlarıyla oradan ayrılır.

Bazı varyantlarda hafakan hastası olan damat Leyla eliyle ittiği için Leyla’ya yaklaşamaz.

20. Kervancının/Zeyd’in Mecnun’a yardım etmesi

Nevfel’in yanında kalan Mecnun bir gün yine şehzadeler gibi giyinir, atına biner ve yola çıkar. Bir kervana rastlar. Kervancıya Leyla’yı sorar. Kendisine yardım etmesini, karşılığında atını, kılıcını ve hepsi yeni olan üzerindeki elbiselerini vereceğini söyler. Leyla’nın akrabası olan kervancı bunu kabul eder ve kendisini burada beklemesini, dönüşte Leyla’dan haber getireceğini belirtir. Kervancı, Leyla’ya Mecnun’dan haber götürür. Dönüste de Leyla’dan bir mektup getirip Mecnun’a verir. Mecnun mektubu okur. Mektupta, Mecnun’un daha önce Nevfel’in kızıyla evlenmesinden ve daha sonra Leyla’yı almak için savaşa girişilmesinden dolayı Leyla sitem etmektedir. Bu epizot varyantlarda birbirlerinden hayli farklıdır.



21. Çobanın, Mecnun’u Leyla ile görüştürmesi

Mecnun alır başını yollara düşer. Bir koyun çobanına rastlar. Çobanın otlattığı koyunlar arasında Leyla’nın babasınınkiler de vardır. Çoban, Mecnun’a yardım etmeye karar verir. İkisi bir plan hazırlarlar. Bir koyun kesip karınlarını doyururlar. Mecnun, koyunun derisinin içine girer. Koyunlar arasına karışır ve akşam Leyla’nın olduğu yere gider. Her gün aksam arkadaşlarıyla birlikte koyunlara bakmaya gelen Leyla ile böylece gizlice görüşür ve konuşurlar. Birilerinin kendisini görmesinden çekinen Mecnun oradan gizlice uzaklaşır ve çöllere düşer.



22. Mecnun’un, annesiyle babasının öldüğünü rüyasında görmesi ve mezarlarını ziyaret etmesi

Mecnun, Arabistan’ın Temir Kazık taraflarında bulunan yüksek bir dağa çıkar. Daha önce dağlarda birlikte gezdiği hayvanlarla tekrar karşılaşır. Yine günlerini onlarla geçirmeye başlar. Bir gün dağda hayvanların ortasında yatarken kulağına annesinin sesi gelir. Annesi, kendilerini arayıp sormadığı için Mecnun’a sitem etmektedir. Aradan bir süre daha geçer. Mecnun, rüyasında annesinin ve babasının öldüğünü görür. Birlikte dolaştığı hayvanlarla beraber evine döner. Akrabalarından, annesinin ve babasının gerçekten öldüklerini öğrenir. Mezarlarını ziyaret eder. Tekrar hayvanlarla birlikte aynı dağa geri döner. Dağlarda “Leyla Leyla” diye feryat ederek dolaşır.



23. Leyla ile Mecnun’un ölümü ( evlenmesi )

Ayrılığa dayanamayan Leyla Leyla ölüm döşeğinde annesine vasiyetini söylerken, Mecnun, hâtiften gelen bir sezgi ile Leyla’nın öleceğini anlar ve koşarak Leyla’nın evine gelir. İki aşık göz göze gelince aynı anda ölürler

Hikâyenin Özbek Varyantı mutlu sonla biter. Leyla da Mecnun’un aşkından geceleri uyuyamaz olmuştur. Gece yarıları kendi kendine yakınmalarını bir gün annesi işitir. Kızının gerçekten âşık olduğunu anlayınca, haline üzülür ve onu Mecnun’a kavuşturacağına söz verir. Bir süre sonra Leyla’dan hiçbir haber alamayan Mecnun, hayvanlarla beraber çıkagelir. Leyla’nın evine gider. Mecnun’a banyo yaptırılır, temiz elbiseler giydirilir. Düğün hazırlıklarına başlanır. Haberi alan herkes Leyla ile Mecnun’un düğününe gider. İki âşık, birbirlerine kavuşurlar


  • KÜTÜK, Rıfat , Lârendeli Hamdî’nin Leylâ ile Mecnûn Mesnevîs 2002: 10

  • BAYDEMiR, Hüseyin Rüstem Han Destanı,1998:http://e-dergi.atauni.edu. V

  • Hüseyin BAYDEMİR,FAZIL YOLDASOĞLU’NUN LEYLA İLE MECNUN HİKÂYESİ ÜZERİNDE BİR İNCELEME,http://turkishstudies.net/ )

Kaynak : http://www.edebiyadvesanatakademisi.com/edebiyad/342-leyla_ile_mecnun_varyant_ve_mesnevilerini_inceleme_epizotlari_ve_%C3%B6zeti.html

Leyla'ya sordular:


"Sen mi Kays'ı daha çok sevdin; yoksa o mu seni?"

Kara gözlü, kara saçlı, kara benli Leyla iç geçirdi, üzüldü:

"Dostlar, bu nasıl bir soru, bana böyle bir soruyu nasıl sorarsınız ki?.. Elbette ben onu daha çok sevdim, onun beni sevdiğinden..."

"İyi ama Leyla, o senin için deliye döndü, çöllere düştü, adı Mecnun'a çıktı ve kurtlarla, kuşlarla konuşur oldu..."

"İşte bakın, o gitti, bana olan aşkını ona buna anlattı, ben ise aha şuracığımda, kalbimin içinde onun aşkını saklayıp durdum, hiç kimse ile ne paylaştım, ne kimseye dert yandım. Şimdi siz karar verin, o mu beni daha çok sevmiş; ben mi onu?..."

Mecnun bir fırsatını buldu ve Leyla ile baş başa kaldı. Leyla da ondan bir dilekte bulundu:

- Ey âşık! Neyin varsa getir !..

- A ay yüzlü!.. Senin âşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne geceleri gözümde uyku. Aşkın aklımı yağmaladıktan sonra her şeyim birer birer gitti. Şimdi sahip olduğum tek şey yaralı bir kuşa dönmüş canım. Senden bir emir bekliyorum. Ver dersen hemencecik vereyim.

Leyla güldü bu sohbete. Sonra sitem etti:

- A yiğit!.. Ben senden bunu ne vakit istersen alırım, başka neyin var?!..

Bu söz üzerine Mecnun biraz düşündü, bakındı, arandı. Sonra birden hatırlamış gibi partal giysilerinin eprimiş yakasından çıkardığı bir iğneyi Leyla'ya sundu:

- Vallahi vârlık aleminde mâlik olduğum tek şey işte bu. Bundan başka hiçbir nesneye sahip değilim. Bunu taşımamın sebebi ise yine sensin a gönlümü alan!.. Çölde, ovada, dağda, kırda senin hayalini izlerken çok düşüyorum; dikenler ayağıma batıyor. Bu iğne onları ayağımdan çıkarmak için.

- İşte ben de tam da onu arıyordum. Aşkta gerçek isen, bu iğne sana nasıl layık oluyor, a perişan âşık!.. Bencileyin bir güzelin peşindeyken ayağına diken batsa o dikeni çıkarmak doğru olur mu? Eğer o dikeni çıkarırsan seninkine vefa derler mi?!.. Sevgili yolunda ayağına diken batan âşık, onu elbisesine takılmış bir gül görmeli değil midir? Gül dikeni, bir gül elde etmek için her yıl dikenlere sabrediyor da sen gül fidanından da aşağı mısın ki ayağında bir dikene sabredemiyor, onu iğneyle çıkarıyorsun? Leyla'nın aşkıyla ayağına batan diken, onun başkalarına armağan edeceği yüzlerce gül demetinden daha değerli değil mi yoksa ?

Yolunu şaşırmış Mecnun ordan oraya koşturup giderken biri ona, "Leyla öldü!" deyiverdi. Mecnun, bu kara haber üzerine derhal durdu ve ellerini açıp şükretti:

- Hamd olsun Allah'ıma!..

Bu sefer adam çok öfkelenip bağırdı:

- A aklı ve hayatı darmadağın olmuş zavallı! Hem onun için yanar, hem de neden böyle söyler, ölümüne sevinirsin?

- Ben, iyiliğini isteyip dururken o ay yüzlüden bir fayda elde edemedim. Bari kötülüğünü isteyen de bir şey elde edemesin!..



Kaynak : http://www.genckolik.net/sevda-sokagi/308111-ask-ki.html
Yüklə 50,78 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin