M. S. yy da Roma İmparatorluğu artık zayıflamış ve yönetim gücünü



Yüklə 463 b.
tarix09.02.2018
ölçüsü463 b.
#42438



M.S. 5. yy da Roma İmparatorluğu artık zayıflamış ve yönetim gücünü

  • M.S. 5. yy da Roma İmparatorluğu artık zayıflamış ve yönetim gücünü

  • kaybetmeye başlamıştı. İmparatorluğun çöküş yıllarında iç bölünmeler

  • ve dış saldırılar sonucu sivil yaşam olumsuz etkilenmişti. Bu nedenle,

  • sivil ve dini yapılar; ağır, kütlesel sığınaklarmış gibi inşa ediliyor ve

  • ölümden sonra vaat edilen bir başka dünyaya açılan kapı anlamı

  • taşıyordu.



M.S. 450-900 yılları arası Erken Ortaçağ, “Karanlık Çağ” olarak

  • M.S. 450-900 yılları arası Erken Ortaçağ, “Karanlık Çağ” olarak

  • adlandırılır.

  • M.S. 9-12. yy’lar arası Yüksek Ortaçağ ’da, daha kararlı bir feodal

  • sistem hakimdi. Doğudaki Müslümanlara Haçlı Seferler yapılmaya

  • başlandı. Ticaret ve seyahat yeniden canlandı.



Mimari;

  • Mimari;

  • Yüksek Ortaçağ boyunca çok sayıda kilise ve manastırlar ile ahşap

  • çatkılı derebeyi şatoları ve taş malzemeden kaleler inşa edildi.

  • Manastırlar dini amacın yanı sıra kutsal pagan metinlerinin epolandığı

  • ve yolcuların konakladığı çok amaçlı yapılardı. Bu yapılar bulundukları

  • bölgenin siyasal, kültürel ve tarımsal merkezi konumunda olan büyük

  • bir yapı kompleksiydi.

  • Manastırlar çoğunlukla gözden uzak, ulaşımı zor dağ doruklarına

  • kurulurdu. Yapım masrafları o bölgenin en soylu kişisi tarafından

  • karşılanırdı. Bugünkü anlamında tasarımcı baş rahipti.



-Saint Galle Manastır, (İsviçre/

  • -Saint Galle Manastır, (İsviçre/

  • M.S. 814)

  • Ana yapı Kutsal Topraklara ve

  • doğan güneşe bakacak şekilde

  • batıdan doğuya yönlendirilmişti.

  • Lineer plan Şemasına sahip

  • manastırlarda üst örtü beşik

  • tonozdur. Pencereler sadece

  • beşik tonozun uçlarında yer alır.

  • Bu nedenle iç mekan oldukça

  • loştur.



Ana yapının güneyinde, keşişlerin sabahın ilk ışıklarını görebilecekleri

  • Ana yapının güneyinde, keşişlerin sabahın ilk ışıklarını görebilecekleri

  • yatakhane bölümü, bunun yanında saat yönünde yemekhane ve batıda

  • yiyecek içecek kileri bulunmaktaydı. Kilise ile bu üç yapı bir avlu

  • çevresinde yer almaktaydı. Avlu ve kapalı mekanlar arası sütunlu

  • portikle çevriliydi. Masif kütleler, küçük pencereli iç mekanlara sahipti.



1 Nef: Kiliselerde tepe pencereleri ile aydınlatılan uzun merkezi mekan

  • 1 Nef: Kiliselerde tepe pencereleri ile aydınlatılan uzun merkezi mekan

  • 2 Transept : Latin haç planlı bir kilisede iki yan koldan her biri

  • 4 Portal: Giriş

  • 8 Koro yeri: Apsisle çapraz sahın arasında kilisenin korosunun yer aldığı bölüm.

  • 9 Apsis: Genellikle bir Roma bazilikasının kısa kenarlarında ya da Erken Hıristiyan kiliselerinin ucunda bulunan yarım daire ya da yarım çokgen şeklinde çoğu tonozla örtülü bölüm





Çatıdan gelen yük, iç mekanda taşıyıcı

  • Çatıdan gelen yük, iç mekanda taşıyıcı

  • payeler ile zemine iletilir. Yüksek

  • payelerin dışa açılmasını önlemek için

  • uçan payandalarla desteklenir. Uçan

  • payandalar da yükü payandalar ile

  • zemine iletir.



İngiltere’de inşa edilen katedraller alçak ve yatay, İtalya’da inşa

  • İngiltere’de inşa edilen katedraller alçak ve yatay, İtalya’da inşa

  • edilenler çok renkli süslemeleri ile özgündüler. Buradan anlaşılacağı

  • gibi Gotik kilise mimari bölgelerin karakteristik özelliklerine göre

  • değişiklik gösteriyordu.

  • Ama temel organizasyon hepsinde aynıydı; nef, yan sahın, transept

  • kollar, koroyu çevreleyen ışınsal şapeller v.b. Bu şapeller Azizlere

  • Ve yerel din şehitlerine adanıyordu. Merkezi şapel ise Bakire

  • Meryem’e adanmıştır.



Bir diğer değişiklik de koro yerinin büyük olmasıydı. Ve girişler sadece

  • Bir diğer değişiklik de koro yerinin büyük olmasıydı. Ve girişler sadece

  • batıda değil transeptlerin ucunda da bulunuyordu. Fransız katedralinde

  • cephenin iki yanında kuleler yükselirken , İngiliz katedralinde

  • transeptlerin ve nefin kesiştiği yerde bir kule yükseliyordu. İç kanatta

  • nefin üst örtüsünün doğal ışıkla aydınlanması mekandaki yükseklik

  • algısını kuvvetlendiriyordu. Payeler kolay işlenebilen kireç taşından

  • inşa edilirdi.



  • -Durham Katedrali, İngiltere, (1093-1133)

  • 11. yy’da iç mekana daha fazla ışık sağlama ve daha yüksek iç

  • Mekanlar inşa etme isteği, yeni inşaat teknikleri geliştirmeye neden

  • oldu. Burada ilk olarak sivri kemerlerden bahsedilmektedir. Böylece

  • nefin üst bölümünde de pencere açıklıkları yapılarak iç mekana daha

  • fazla ışık sağlanabildi.



Romanesk mimarlığa dönüşen erken ortaçağın yuvarlak kemerli

  • Romanesk mimarlığa dönüşen erken ortaçağın yuvarlak kemerli

  • mimarisi, dönemin siyasi ve sosyal yaşamını yansıtan kütlesellikten

  • kurtulamadı. Ancak Tanrı’ nın kutsal inayetinin simgesi olan ışığın

  • varlığını iç mekanda vitraylarda görmek kiliseleri şeffaflaştırdı ve artık

  • Gotik dönem başlamış oldu.



-Saint Denis Katedrali (1135-1140) tasarımcı rahip Suger

  • -Saint Denis Katedrali (1135-1140) tasarımcı rahip Suger

  • Kilisenin cephesinde iki kule merkezde yer alan giriş kapısı ve üzerindeki

  • gül penceresi, pencere açıklıkları aritmetik ve geometrik olarak planlanmış

  • bir cephe kompozisyonuna sahipti. Giriş kapısı ardarda gelen sütunlarda

  • geriye çekilmişti.





-Salisbury Katedrali, (İngiltere/ 1220-58 )

  • -Salisbury Katedrali, (İngiltere/ 1220-58 )

  • Diğer Gotik kent kiliselerine göre daha fazla açık alan sahipti. Nef’i 11.3 m

  • genişliğinde, tonozlarla birlikte 25 m yüksekliğindedir.İngiliz katedralleri

  • çoğunlukla iki transepti vardı ve batı uçları düzdü. Bu nedenle eğimli bir

  • vitray yüzeyi yerine düz vitraylı bir pencere duvarı vardı.









İlk Haçlı Seferi sırasında Konstantinopolis’ deki Ayasofya Kilisesi, Gotik

  • İlk Haçlı Seferi sırasında Konstantinopolis’ deki Ayasofya Kilisesi, Gotik

  • katedralin ortaya çıkış nedeniydi. Bu büyük yapının görkeminden çok

  • etkilendiler. Fransa’da bu kadar büyük bir yapı yoktu. Gotik katedraller

  • baştan aşağı İncil’de geçen konuları anlatan resimlerle süsleniyordu.



Bu yapılardaki en büyük yenilik eski Romanesk kiliselerin

  • Bu yapılardaki en büyük yenilik eski Romanesk kiliselerin

  • kütleselliğinden uzak, neredeyse duvarların tamamen kaldırılmasıydı.

  • Bunun yerine İncil’deki olayların resmedildiği renkli cam yüzeyler vardı.

  • Okuma yazma bilmeyen halk için resimler (vitraylar) çok daha anlaşılır

  • ve açıklayıcıydı. Bu dönemde başka bir yenilik de yeni koro yerinin

  • eklenmesiydi (Örnek Saint Denis Katedrali)



-Saint Sernin Kilisesi, (Fransa 1077-1125)

  • -Saint Sernin Kilisesi, (Fransa 1077-1125)

  • 1000-1500 yılları arasında güney Fransa’da Roma’nın mimari izleri hala

  • görülmekteydi. Romanın masif yapısı ve açık dairesel geometrisini

  • çağrıştıran mimari bu döneme adını Romanesk dönem olarak vermiştir.

  • Bu döneme ait en belirgin örnek; Saint-Sernin Kilisesi’nde pencere

  • açıklıkları azdı ve iç mekanda aydınlık düzeyi düşüktü.



İlk kentler manastırların

  • İlk kentler manastırların

  • çevrelerinde gelişti. Ev planları

  • genellikle üç katlıydı; girişte bir

  • dükkan arkasında bir avlu ve

  • onun da arkasında mutfak vardı.

  • Üst katta birleştirilmiş bir oturma-

  • yemek yeme mekanı ve arkada

  • yatak odası bulunurdu. Üçüncü

  • kat çırakların uyuma mekanı ve

  • malların bulunduğu depo vardır.

  • Katedrallerin inşası sırasında

  • deneme amaçlı mimari hareketler

  • belediye sarayı ve özel konutların

  • mimari karakterini belirledi. Dikey

  • çizgilerin hakim olduğu göğe

  • doğru yükselen bir kent mimarisi

  • ortaya çıktı.



14. yy’da Kara Ölüm olarak adlandırılan veba salgını nedeni ile her

  • 14. yy’da Kara Ölüm olarak adlandırılan veba salgını nedeni ile her

  • alanda olduğu gibi mimarlık alanında da gelişme durdu. En az 25

  • milyon kişi öldü. Bu arada kilise hiyerarşisi parçalandı. 14. yy sonunda

  • farklı siyasal görüşlere sahip rahipler papalık tacı için çekişiyordu.

  • Doğudan gelen başka bir tehlike de Bizans İmparatorluğu’na baskı

  • yapan Osmanlı Türkleriydi.



1453’de Konstantinopolis Osmanlı tarafından alındı. Ancak korktukları

  • 1453’de Konstantinopolis Osmanlı tarafından alındı. Ancak korktukları

  • gibi olmadı, büyük bir hoşgörüye sahip ve iyimserlik gösteren Fatih

  • Sultan Mehmet Klasik Yunan ve Roma döneminin düşünsel ve sanatsal

  • fikirlerine ve eserlerine derin bir saygı duyuyordu.



Yunan düşünürlerin İtalya’ ya gelmesi ile cesaret bulan İtalyan

  • Yunan düşünürlerin İtalya’ ya gelmesi ile cesaret bulan İtalyan

  • düşünürler, ressamlar, heykeltıraşlar ve mimarlar Hıristiyan inancı ile

  • Klasik düşünceyi birleştiren uzlaştıran yeni bir sanat yaratmayı

  • amaçladılar. Bu Rönesans’ın doğuşu anlamına geliyordu.



Yüklə 463 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin