İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ,
1.BÖLÜM
TEZ ÖZETLERİ
-
Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı
-
Fizik Anabilim Dalı
-
Biyoloji Anabilim Dalı
-
Matematik Anabilim Dalı
-
Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı
-
-
Orman Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı
-
Kimya Anabilim Dalı
-
Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı
-
-
Elektrik-Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı
-
İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Maden Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Anabilim Dalı
-
Savunma Teknolojileri Anabilim Dalı
-
Biyomedikal Mühendisliği Anabilim Dalı
-
-
Su Ürünleri Yetiştiriciliği Anabilim Dalı
-
Su Ürünleri Temel Bilimleri Anabilim Dalı
-
Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı
1.30 Enformatik..........................................................................................................................................
2012 DOKTORA
ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
ALİŞ Sinan
Tez Adı : Galaksi Dışı Novaların Hubble Uzay Teleskobunun Arşivlenmiş Verileri ile Araştırılması
Danışman : Prof. Dr. A. Talât Saygaç / Prof. Dr. Massimo Della Valle
Anabilim Dalı : Astronomi ve Uzay Bilimleri
Programı : -
Mezuniyet Yılı : 2012
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. A. Talât Saygaç
Prof. Dr. M. Türker Özkan
Prof. Dr. Can Akan
Doç. Dr. Tansel Ak
Doç. Dr. Emrah Kalemci
Galaksi Dışı Novaların Hubble Uzay Teleskobunun Arşivlenmiş
Verileri ile Araştırılması
Galaksi dışı novalar, yakın çift yıldız evrimi ile ilgili çalışmalar için önemli bir grup teşkil etmektedir. Tip Ia süpernovaları dışında uzak galaksilerdeki yakın çift yıldızların popülasyonları hakkında çalışma yapmak imkansızdır. Galaksimiz dışındaki novaların incelenmesi, seçim etkilerini ortadan kaldırarak homojen bir veri seti ile çalışılmasına olanak tanımaktadır. Galaksimizde yapılan bu tip çalışmalar, yıldızlararası tozun ve kızarmanın etkileri yüzünden bu ölçüde objektif olamamaktadır.
Galaksi dışı novalar ayrıca uzaklık eşelinin önemli bir basamağını oluşturmaktadırlar. Tip Ia süpernovalarının veya Cepheid türü değişen yıldızların bulunmadığı ortamlarda, uzaklık belirteçi olarak kullanılabilmektedirler. Novalar için verilen Maksimum Parlaklık – İniş Hızı İlişkisi yardımıyla novanın patlama maksimumundaki mutlak parlaklığı belirlenebilmektedir. Ancak, novaların özelliklerinin bulundukları galaksiye bağlılıkları ortaya konmuş olmakla birlikte bağlılığın doğası şimdiye kadar tam olarak ortaya konulamamıştır. Bu nedenle galaksi dışı novalar, birincil uzaklık belirteçi olamamaktadırlar. Bu tez çalışması ile novaların farklı galaksilerdeki özelliklerinin anlaşılması yolunda literatüre bir katkı sunulmaktadır.
Novaların farklı galaksilerdeki doğalarının anlaşılmasındaki en önemli belirteçlerden biri; “nova üretim hızlarının” incelenmesidir. Literatürde, galaksilerin nova üretim hızlarının galaksiden galaksiye değiştiği hakkında çalışmalar bulunmaktadır. Bu tez çalışması ile şimdiye kadar son derece sınırlı sayıda galaksiden elde edilmiş olan bu ilişkiyi de sınamak imkanı olmuştur. Çalışmada verisi elde edilen 27 galaksiden 24’ünün verileri analiz edilebilmiştir. 3 galaksinin verileri standart dışı olması nedeniyle tezdeki veri analiz yönteminin bütünlüğünü korumak amacıyla elenmişlerdir. Geriye kalan 24 galaksiye ait toplam ~1000 adet CCD görüntüsü analiz edilmiş ve 17 galakside nova adayları tespit edilebilmiştir. Bulunan adaylardan itibaren yapılan nova üretim hızı hesaplamaları, nova üretim hızının galaksi tipiyle açık bir bağlantısı olduğunu ortaya koyamamıştır.
Extragalactic novae are very important tools for close binary evolution studies. Except SNe Ia it is not possible to carry out studies for close binary evolution in distant galaxies. Usage of extragalactic novae exclude selection effects and therefore lead to examine a homogenious dataset. Insterstellar matter and reddening effects would not allow to do such studies in the Galaxy.
Extragalactic novae are also an important step of the distance ladder. In environments that SNe Ia or Cepheids do not exist, novae can be used for distance determination. The Maximum Magnitude – Rate of Decline relationship allows to determine absolute maximum brightness of a nova. However, dependency of nova properties to the host galaxy makes this relation somewhat ambiguous where the nature of this dependency is still subject to study. Therefore, novae can not be used as the primary distance indicator. With this thesis, a contribution to the literature on this subject is presented.
One of the main ways for examining the nature of dependency to the host galaxies is to compute nova rate. There are studies emphasizing that nova rate changes from galaxy to galaxy. So far very limited number of galaxies have been examined for nova rate determination. This thesis now is able to increase that number significantly. Among the 27 galaxies 24 of them were used for nova identification. Roughly 1000 CCD frames were analyzed and novae were identified in 17 galaxies. Computation of luminosity specific nova rates did not allow to make a clear interpretation for LSNR dependency to the galaxy type.
FİZİK ANABİLİM DALI
Beyrul CANBAZ
Danışman : Prof.Dr. K. Gediz AKDENİZ
Anabilim Dalı : Fizik Anabilim Dalı
Programı (Varsa) : Yüksek Enerji ve Plazma Fiziği Programı
Mezuniyet Yılı : 2012
Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. K. Gediz AKDENİZ
Prof. Dr. Haşim MUTUŞ,
Prof. Dr. Hasan TATLIPINAR
Prof. Dr. Handan GÜRBÜZ
Doç. Dr. Bayram DEMİR
Thirring İnstantonlarının Kaotik Davranışlarının Duffing Karakteristiği
İnstantonlar sıfır enerjili, sonlu ve sıfırdan farklı eylemlerdeki konformal simetriyi kendiliğinden kıran klasik çözümlerdir. Teorik ve matematiksel fizikte önemli rol oynayan ve vakum durumuna tekabül eden instantonların önemi tez boyunca vurgulanmaya çalışılmıştır.
Konformal simetrik kütlesiz Thirring Model, iki boyuttaki saf spinör alanda kendi kendine etkileşen spinörlerin tam olarak çözülebildiği bir kuantum alan teorisidir. Basitliği ve çözülebilirliği göz önünde tutulduğunda bu model kuantum alanlar teorisinde yeni fikirler ve metotlar için popüler bir test zemini olmuştur. Thirring Model’in isntanton tipi çözümleri de konformal simetri kırılmasıyla bulunmuştur.
Yakın zamanda Thirring Model’de Heisenberg anzatı kullanılarak instanton çözümlerini de veren doğrusal olmayan diferansiyel denklem sistemi ele alınmış, Thirring İnstantonları olarak adlandırdığımız bu instantonların faz uzayındaki davranışlarına bakılmıştır. Bu tezde Thirring İnstantonlarının davranışlarının periyodik bir kuvvet etkisi altındaki kaotik değişimlerini inceledik. Ayrıca bu değişimin dinamiği hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için, faz diyagramlarına, Poincare kesitlerine, zaman serilerine, güç spektrumlarına ve skalogram analizine baktık ve bulunan sonuçları yorumlamaya çalıştık.
The Duffing Characterization of Chaotic Behaviours of Thirring Instantons
Instantons are classical solutions spontaneous breaking of conformal symmetry with zero-energy, a finite, non-zero action. The importance of instantons which plays an important role in theoretical and mathematical physics and corresponds to the vacuum state has been tried to emphasize throughout the thesis.
Conformally symmetric massless Thirring model is an exactly solvable Quantum Field Theory of a pure spinor field in a two dimensional space-time, with self-interacting spinors. The Model has been a popular test ground for new ideas and methods in Quantum Field Theory. The instanton type solutions of Thirring Model are also found by breaking of conformal symmetry.
Recently the non-linear equations system form of Thirring model which is obtained via Heisenberg anzats has been examined. By this the behaviours of instanton solutions, Thirring İnstantons, are investigated in phase-space. In this thesis we have studied the chaotic variations of the behaviours of Thirring Instantons under the influence of a periodic force. In addition, in order to get more information to interpret to the dynamics of this change, we have evaluated phase diagrams, Poincare sections, time series, power spectra and scalogram analysis and tried to interpret the results.
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
AYŞEGÜL KAPUCU
Tez Adı : EPİLEPTİK SIÇANLARDA KEDİ OTU (Valeriana officinalis) EKSTRAKTININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Danışman : Doç. Dr. KADRİYE AKGÜN-DAR
Anabilim Dalı : BİYOLOJİ
Programı (Varsa) : ZOOLOJİ
Mezuniyet Yılı : 2012
Tez Savunma Jürisi : Doç. Dr. Kadriye AKGÜN DAR, Prof. Dr. Tuncay ALTUĞ, Prof. Dr. Ziya ZİYLAN, Prof. Dr. Gülay ÜZÜM, Prof. Dr. Nurbay ATEŞ
Tezin Türkçe Adı : Epileptik Sıçanlarda Kedi Otu (Valeriana officinalis) Ekstraktının Kardiyovasküler Sistem Üzerindeki Etkilerinin Araştırılması
Türkçe Özet :
Epilepsi, en ciddi nörolojik hastalıklardan biridir ve merkezi sinir sisteminin bir kısmının veya tümünün denetlenemeyen aşırı etkinliği olarak tanımlanır. Epilepsiye bağlı olarak kardiyak ritim, kalp vurumu, kan basıncı, solunum hızı ve biçimi, vazomotor aktivite, gastrointestinal motilite ve sfinkterlerin tonusunda değişiklikler görülür. Ayrıca, kardiyak aritmilerin görüldüğü epilepsili hastalarda beklenmeyen ani ölümler de meydana gelmektedir.
Nitrik oksit (NO)’in, deneysel hayvan modellerinde nörodejenaratif hastalıklarda, kalp krizinde ve epilepside fonksiyonel olduğu bildirilmektedir. NO’in, epilepsinin patofizyolojisinde rol oynadığı bilinmekle beraber, bu konu araştırıcılar tarafından hala tartışılmaktadır. Uyku düzenleyici ve sedatif etkileri olan Valeriana officinalis (kedi otu) bitkisinin, gama amino bütirik asit (GABA) üzerinden etkili olduğu düşünülmekle beraber, nasıl etki ettiği tam olarak bilinmemektedir. Kedi otu ve NO ile ilgili çalışma yok denecek kadar azdır.
Biz de çalışmamızda çok eski yıllarda antiepileptik olduğuna inanılan ve daha sonra sedatif ve uyku düzenleyici olarak Avrupa ilaç farmakopisine kayıtlı olan kedi otu kökü ekstresi ve öncelikli olarak nöronal nitrik oksit (nNOS) inhibitörü olan 7-Nitroindozol (7-NI) kullanarak, pentilentetrazolium (PTZ) ile kindling epilepsi modeli oluşturduğumuz sıçanlardaki kardiyovasküler etkilerini ve birlikte uygulandığındaki etkilerini araştırdık.
Her grupta 6 hayvan olacak şekilde kontrol grubu (serum fizyolojik tuzlu su, ip), pentilentetrazolium (PTZ, 40 mg/kg, ip), Valerian ekstraktı (VAL, 200 mg/kg, gavaj yoluyla), 7-NI (25 mg/kg, ip), PTZ+VAL, PTZ+7-NI, 7-NI+VAL, PTZ+VAL+7-NI grupları oluşturuldu. Kindling model oluşturmak için PTZ gün aşırı, diğer maddeler her gün olacak şekilde dört hafta boyunca uygulandı. PTZ uygulamasından sonra tüm hayvanlar 30 dakika gözlemlenerek grupların nöbet şiddetleri, frekansları ve latans süreleri karşılaştırıldı.
VAL+PTZ uygulanan grup, sadece PTZ uygulanan grup ile karşılaştırıldığında, frekans, nöbet şiddeti ve latans süreleri bakımından çok anlamlı bir farklılık tespit edilmedi. 7-NI+PTZ ve VAL+7-NI+PTZ grupları, PTZ’ye göre nöbet şiddeti ve frekansları bakımından anlamlı olarak düşük, latans değerleri yüksek olmasına karşın anlamlı bulunmadı.
Kalp vurum sayısı açısından gruplar kontrol ve PTZ gruplarına göre karşılaştırıldığında, VAL+7-NI+PTZ ve PTZ gruplarına göre yüksek olduğu; PTZ grubuna göre karşılaştırıldığunda ise VAL, 7-NI, 7-NI+PTZ, VAL+PTZ ve VAL+7-NI uygulanan gruplara ait değerler ise düşüktü, kontrole yakındı. Kalp hızına göre düzeltilmiş olan QT (QTc) değerleri kontrole göre kıyaslandığında PTZ, VAL, VAL+PTZ ve VAL+7-NI+PTZ grupları yüksek olduğu belirlendi. PTZ’ye göre karşılaştırıldığında ise, 7-NI ve 7-NI+PTZ gruplarının QTc süreleri anlamlı olarak daha düşük ve kontrol değerlere daha yakın olduğu gözlendi. QRS süreleri ve ST segment yüksekliklerinde kontrol ve PTZ grubuna göre belirgin değişiklikler yoktu.
Plazma total NO konsantrasyonu, 7-NI+PTZ grubunda hem kontrol grubuna hem de PTZ grubuna göre anlamlı olarak daha düşüktü. VAL+7-NI+PTZ grubunun plazma total NO düzeyi sadece kontrol grubuna ait değerlerden anlamlı olarak düşüktü. Kalp homojenatından elde edilen sitozolik fraksiyonun total NO düzeyleri, tüm 7-NI uygulanan gruplar ile VAL+PTZ grubu; kontrol ve PTZ gruplarına nazaran anlamlı olarak düşük olduğu tespit edildi. Homosistein (Hcy) düzeyleri, 7-NI+PTZ grubu kontrole göre ve VAL+7-NI+PTZ grubu ise hem kontrol hem de PTZ grubuna göre anlamlı olarak düşüktü. Miyeloperoxidaz (MPO) seviyeleri kontrole göre, VAL+7-NI ve VAL+7-NI+PTZ gruplarında düşük, VAL+PTZ grubunda ise arttığı; 7-NI, VAL, VAL+7-NI, 7-NI+PTZ ve VAL+7-NI+PTZ gruplarının ise PTZ grubuna göre anlamlı olarak düşük olduğu saptandı. Süperoksit dismutaz (SOD) aktivite değerleri, kontrole göre diğer tüm gruplarda düşük, PTZ grubuna göre kıyaslandığında VAL+PTZ grubunda anlamlı olarak yüksek iken, VAL+7-NI+PTZ grubunda ise anlamlı olarak düşüktü.
Çalışmamızın verilerine dayanarak, epilepsili sıçanlara hem valerian ekstraktı hem 7-NI uygulamak yerine sadece 7-NI uygulamanın çok daha etkin olduğunu söyleyebiliriz. Valerian ekstraktı etkilerini daha hafif olarak sergilemektedir. Nöbet latansını düşürme eğiliminde olmasına karşın, frekans ve şiddet üzerinde belirgin etkilere sahip değildir. Vazodilatör etkileriyle kan basıncını düşürme eğilimindedir. Bu nedenle, uzun süreli kullanımında kalp üzerine olan antiaritmik etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Epilepsi üzerine hafif derecede etkilidir denilebilir. 7-Nitroindozolün nöbet şiddeti ve frekansını da belirgin olarak düşürme eğiliminde olması, ayrıca kalp vurumu, QTc süreleri ve RR aralığına bakıldığında 7-NI+PTZ grubuna ait değerleri kontrole yakın olarak tutması, 7-NI’ün epilepsiyi tedavi edici bir kimyasal olabileceği düşüncesini öne çıkarmaktadır. Bu nedenle, gelecekte yapılacak daha ayrıntılı çalışmalar sonucunda, 7-NI’ün antiepileptik ilaçların içeriğinde kullanılabilme ihtimali olabilir.
Dostları ilə paylaş: |