ZEKÂ:
Zekâ , zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanılabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir.
Başka bir deyişle günlük yaşamdaki karmaşık olaylarla başa çıkabilme veya yeni durumlara karşı uyum yeteneği diye ifade edebiliriz.
Öğrenme ile zeka arasında yakın ilişki vardır. En zeki kişi en çabuk ve en çok öğrenebilen kişidir..
Yakın zamanlara kadar tek bir çeşit zekâ olduğuna inanılıyordu. Şimdilerde ise moda deyimle,: tek çeşit zekâ "out", çoklu zekâ "in"
Dilbilim, mantık-matematik, müzik, uzaysal-bedensel
kinestetik(atletler,dansçılar) doğal nesneleri tanıma ve sıralama yeteneği.
Kimi insan somut zekâlıdır. Yapım, onarım, aygıt kullanma gibi alanlarda beceri gösterir. Kimi insan zekâsı, soyut konularda daha işlektir. Sayılar, kavramlar, denklemler, imgelerle düşünmede ustalaşmıştır; ya da o yöne eğilimlidir. Kimi insan da toplumsal ilişkilerde etkinlik gösterir; ticaret, yönetim ve siyasal alanlarda başarı sağlar.
IQ puanlarına dayanarak zekâ nitelemesi yapmak:
IQ Notlarının Dağılımı
IQ, İngilizce'de "intelligence quotient" (zeka bölümü) kelimelerinin ilk harflerinden oluşmuş ve insanların matematiksel zeka seviyelerini ifade eden bir terimdir.
İnsanlar arasında ortalama zeka seviyesi 100'dür.
Teorik olarak IQ'nun alt ve üst seviyelerinde herhangi bir sınır yoktur. Ancak 50” nin altında veya l50'nin üzerindeki notlarla pek sık karşılaşılmaz.
Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa ;
130'un üstündeki IQ değerleri üstün zekâ,
70' in altındaki IQ değerleri ise geri zeka olarak nitelendirilir.
En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100'dür.
İnsanların %68.3'ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine
sahiptir.
Amerikalıların % 3'ü 130'un üzerine çıkabilmektedir. 140-160 ve daha yukarı olanlara deha denir.
IQ bu yüzyılın başlarından ilk ölçüldüğünden bu yana 20 puanın üzerinde artmıştır. James Flyn
Her çocuğun kuşağı bir öncekinden daha zeki gibi görünürken, duygusal ve sosyal becerileri adeta zayıflamaktadır.
Mizah yapabilme veya mizaha reaksiyon da önemli bir zeka düzeyi göstergesi.
Amerikan toplumunun zekâ ölçümleri gruplandırıldığında, yahudilerin ve doğu Asyalıların zekâ dereceleri, beyazların üzerinde görülüyor. Zenci ve Latin Amerika kökenliler daha aşağıda duruyor.
Başlangıçta eşit zekâya sahip olmayan eşlerin uzun evlilik yaşamından sonra zekâlarının eşitlendiği görülmüş.
Üstün zekâ nedir?
Toplumu oluşturan kişilerin ancak %2'lik bir bölümü 130 ve üstündeki IQ derecesine sahiptir.
IQ derecesi 140'ın üzerine çıkıldığında bu oran % 0.2 ye düşmektedir. Yeri gelmişken bazı ünlülerin IQ lerini verelim:
Einstein: 172, Hawking 170, B.Gates 160, S. Stone 154, S.Stallone 141,
Marlyn Vos Savant 'dünyanın en zeki kadını: IQ' su 222, şirket danışmanlığı yapıyor.
Ayrı bir çalışma konusu olan deha içinde bir iki şey söyleyip tekrar zekâya dönelim.
Olaylar arasında sıradan insanların göremediği ilişkileri kurabilme hüneri gösterir. Dahi birbirleriyle ilişkisi olmayan alanlarda.sıradışı bileşimler, yaparak şaheserler yaratan kişidir.
Delideki akılla, akıllıdaki deliliğin bizlerin bilmediği oranlarda birleşmesinden oluşuyor.
Kimdirler bunlar? Yinelemeyip , yenileyenlerdir.
Geçen iki, üç bin yıl içinde yaşamış ve belki de sayısı bir kaç bini aşmayan büyük insanların yaratılarını insanlığın elinden çekip almak mümkün olsaydı ki, şüpheniz olmasın kendimizi taş devrinin ötesinde bulurduk.
Zekâyı neler etkiliyor?
Zekayı etkileyen, (belirleyen) temel unsurlar:
Kalıtım
Kadın erkek arasındaki farklar
Optimum çocuk meydana getirme yaşı Anne ile baba arasındaki yaş farkı Doğum sırası
Çocuk sayısı
Doğum mevsimi çevre
Ebeveynlerin meslekleri
Ebeveynlerin zeka bölümleri
Beyinin boyutu
Kalıtım
Kalıtımsal özellikler, zekayı çevreden daha fazla etkiler, yönlendirir. Eğer çevre faktörü herkes için aynı olsaydı kalıtımın zeka üzerine etkisi % 100 olurdu.
Amerikalı araştırmacılar, evlat edinilmiş 245 çocuk üzerinde 7 yıl süren araştırmalarında şu sonuca vardılar: Evlat edinilmiş çocukların zekası kendilerini evlat edinen ebeveyninin değil, gerçek anne ve babalarının zekasını yansıtmaktadır.
Zekanın kalıtsallığı yaşla ilgilidir. Çocuklar 3-4 yaşına kadar evlat edinilen ebeveyne; büyüdükçe de gerçek ebeveyninin zekasını göstermektedirler.
Galton 977 ünlü kişi üzerinde incelemeler yaptı. Bunların yakın veya uzak akrabaları arasında dünyaca tanınmış insanların bulunup bulunmadığını araştırdı. Bunlardan 89'unun babasının, 114'ünün kardeşinin, 129'unun oğlunun, 52'sinin büyük babasının, 53'ünün amcasının, 57' sinin torunun, 61 'inin yeğeninin büyük adamlar olduğu görüldü. Toplam 555 kişi
Bu sonucun, üstün ve ortak çevre olanaklarından kaynaklanabileceği düşüncesine karşı başka bir araştırma yaptı.
Bilindiği gibi papa'lar evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar. Yalnız Papalar ya akrabalarının veya başka ailelerin çocuklarını evlat edinip korumayı gelenek haline getirmişlerdir. Bu evlatlıklara Vatikan'da çok iyi eğitim ve öğretim olanakları sağlanır..İş elverişli çevre olanakları ile olsaydı, pap anın evlatlıkları arasında yüksek oranda seçkin ve başarılı insan çıkması gerekirdi.
Oysa bu durumda olanlara tesadüflerin dışında bir sıklıkla rastlanamamıştır. Amerika’da biri birinden ayrılmış gerçek ikizler, 50 yıl biri birini görmemiş iki kardeş zeka testlerinde aynı kişi iki defa teste girmişçesine inanılmaz yakınlıkta puan almıştır.
Zekânın çok tartışılan bir yönü olan kalıtım-çevre etkilerine ilişkindir günümüzde bir oran vermeksizin kalıtım ve çevrenin etkileri eşit önemde ele alınmaktadır.
Şöyle örneklersek, bazı insan kahve fincanı bazı insan ise su bardağı büyüklüğünde zihinsel yetenekle dünyaya gelmektedir. Bu kalıtımın etkisidir. Her ikisinin de içine ikişer kepçe eğitim koyduğumuz zaman fincan dolup taşacak ve son koyduğumuzu almayacaktır. Bardağın ise alacağı daha çok boş yeri vardır. İşte burada bireyseleştirilmiş eğitimin önemi ortaya çıkmaktadır.
İnsanların doğuştan getirdikleri zekâ potansiyeli, farklıdır. Söz gelimi Ali daha büyük zekâ gücüne sahip olarak dünyaya gelmiştir. Biz her ikisine de x kadar eğitim verirsek bunların ölçülen zekâ düzeyleri eşit olacaktır. Ancak Ali’nin alabileceği daha çok kapasitesi vardır. Veli 'ye vereceğimiz üst eğitimler ise bir fark yaratmayacaktır.
Kadın ve erkek arasındaki ayrılıklar:
Kuznets ve Mac Neman bu konu üzerinde, 1940 da 56 inceleme yaptılar. Bu incelemeler bazı bakımlardan kadınların, bazı bakımlardan da erkeklerin daha üstün olduklarını meydana çıkardılar. Genel olarak, kadınlarla erkekler arasında zekâ bakımından önemli ayrılıklar olmadığını, yalnız, uyguladıkları testlerde, notların dağılışlarının erkeklerde ve kadınlarda aynı olmadıklarını, erkek çocuklarda dağılışların daha büyük olduğunu gördüler. Onlara göre,orta seviyelerdeki kız ve erkek çocukların sayısı aşağı yukarı aynıdır. Fakat uçlara doğru gidildikçe bu eşitlilik kaybolmaktadır. En yüksek ve düşük notlarda' erkeklerin sayısı kızlarınkinden fazladır.
Terman da zekâ bölümü 140 ın üstünde olanlar arasında 6 erkek, 4 kız buldu. Zekâ bölümleri 180 in üstünde olanlar arasında ise 7 erkek, 3 kıza rastlandı.
Optimum çocuk meydana getirme yaşı:
Steckel 1931 'de binlerce kişi üzerinde ana babaların evlenme yaşı ve bunlardan meydana gelen çocukların zekâ düzeyleri arasında ilişkileri araştırdı. Aldığı sonuçlara dayanarak, bir optimum çocuk meydana getirme yaşı olduğunu söylemektedir.
Buna göre optimum yahut en elverişli anne baba olma yaşı kadın için 26- 28, erkekler için 30-32' dir.
Yine bu araştırmaya göre bu yaşlardan uzaklaşıldıkça çocukların zihin seviyelerinde düşmeler olur.
Anne ile baba arasındaki yaş ayrılığı ve çocuğun zekâ düzeyi:
çocuğun zekâca en elverişli durumda olabilmesi için baba ile anne arasında 2 yaş fark bulunması, babanın 2 yaş büyük olması gerekmektedir. Yine Steckel'e göre, bu yaş ayrılığı arttıkça veya azaldıkça çocuğun zekâ seviyesinde düşmeler kendisini gösterir.
Doğum sırası ve çocukların zekâ düzeyleri:
Araştırmalar değişik sonuçlar vermiş olmakla birlikte büyük çocukların zekâ bakımından, küçüklerine göre daha üstün oldukları daha ağırlık kazanmış bir görüştür.,
Doğum sırası üzerinde durulurken çocuk sayısı, aile genişliğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Çok çocuklu ailedeki en büyük çocukla, ailenin tek çocuğu arasında fark vardır.
586 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada:
İlk doğan 190 öğrenciden 115' i başarılı, 175' i başarısız
İkinci doğan 170 öğrenciden 86’sı başarılı, 84’ü başarısız Üçüncü doğan 105 öğrenciden 55'i başarılı, 50’si başarısız Dördüncü doğan 61 öğrenciden 22’ si başarılı, 39’u başarısız Beşinci doğan 24 öğrenciden 13’ü başarılı 39’u başarısız Altıncı doğan 13 öğrenciden 6’sı başarılı, 7’si başarısız Yedinci doğan 13 öğrenciden 3’ü başarılı, 10’u başarısız.
Çocuk sayısı ve zihin seviyesi:
Yapılan araştırmalara göre ailede çocuk sayısı arttıkça çocukların zekâ seviyelerinde düşmeler olmaktadır.
Mevsimlerın zekâ seviyesı uzerindeki etkileri:
Pinter ve forlano 1943 "de Y.Zelanda"da 20.000 kişiyi doğdukları mevsimlere göre zekâ bakımından incelediler.
İlkbahar ve yaz mevsimlerinde doğan kimseler sonbahar ve kışta doğanlara göre daha zeki bulundular.
Bursa’da yapılan bir araştırma da bu görüşü doğrulamaktadır.
İlkbaharda doğan 163 öğrenciden 100 ü başarılı, 63 ü başarısız; yazın doğan 133 öğrenciden 77 si başarılı, 56 sı başarısız
Sonbaharda doğan 117 öğrenciden 54 ü başarılı, 63 ü başarısız; kışın doğan 173 öğrenciden 74 ü başarılı, 99 u başarısız.
Görüldüğü gibi, ilkbaharda doğan çocukların büyük yüzdesi başarılı, kışın doğanların fazlası başarısızdır.
Ebeveynlerin meslekleri ve zeka seviyesi:
Annenin, babanın mesleği ile çocukların zeka seviyesi arasında net bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Bazı mesleklerde çalışan anne babaların çocukları zeka seviyesi bakımından, diğer yerlerde çalışanlara göre farklıdır.
Araştırmalar şöyle bir sıralama getirmiştir.
Serbest 114,9 Yarım serbest 107.3 Önemli iş 104.9
Yarım kalifiye 104.6 İşçilik 100 Gündelikçilik 96
Serbest meslek sahibi ebeveynlerin çocukları ile gündelikçilerin çocuklarının zekaları arasında 20 puanlık bir fark vardır. Bu fark geniş ölçüde ailenin kültürü, zihin gelişmesi, ekonomik durum, eğitsel ilgilerinden kaynaklanmaktadır.
Bebekle konuşmak zekayı geliştiriyor
Londra'daki 'Konuşma, Lisan Geliştinne ve Duyma Merkezi' tarafından 7 yıl süreyle yapılan bir araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre, hiç anlamadığı dönemden itibaren kendisiyle sohbet edilen bebekler, diğerlerine oranla daha zeki oluyor. 9 aylık 140 bebek üzerinde yapılan araştırma çerçevesinde, 70 bebeğin ailesi bebekle nasıl konuşulacağına dair eğitime tabi tutuldu. Diğer 70 bebeğin ailesinin bebekleriyle ilişkileri ise, doğal akışına bırakıldı.
140 çocuk 7 sene sonra yeniden teste tabi tutulurken, birinci bölümün, lisan öğrenme alanında' dikkat çekici şekilde diğerlerini geride bıraktığı ortaya çıktı. Aynı grubun, yaşıtları olan ve ailelerinin bebekliklerinde kendileriyle konuşmadığı çocuklara oranla 1 yıl 3 ay daha ileri bir zeka düzeyinde olduğu saptandı. Buna ek olarak, yapılan testler, ailesi eğitimli çocukların zeka seviyelerinin IQ'lerinin 130'un üzerinde olduğu belirlendi. İkinci grupta ise aynı parlak sonuçlar elde edilemedi. Ailelerinin daha az konuştuğu bu çocuklar içinden hiç 'yüksek zeka seviyesi' çıkmazken, bu grubun dil öğrenme ve kullanma yetenekleri de sınırlı kaldı.
Zekânın gücü beyinin boyutları ile ilişkili mi ?
Zekâ ile beyin arasıda çok yakın bir ilişki vardır. Zekanın beyinde yer aldığı kabul edilir. Bir insan beyninde 10 milyardan fazla sinir hücresi bulunmakta, her bir hücre ortalama 10.000 hücre ile bağlantı içerisinde çalışmaktadır. Nöron adı verilen bu sinir hücrelerinde sinyaller çok karmaşık elektro-kimyasal olaylar zinciriyle oluşan ve sayısı saniyede 1000 taneye kadar çıkabilen titreşimler halinde iletilmektedir.
Zekayı belirleyen beyin süreçleri halen çok az anlaşılmıştır. Son araştırmalar, örneğin, nöronların iletim hızına, glikoz (enerji) emilimine ve beynin elektriksel aktivitesinin etkisine eğilmektedir .
Willerman ve arkadaşları IQ su 103 altında öğrencilerle, 103 ve üzerinde puanı olan üniversite öğrencilerinin MR ile ölçülen beyin boyutlarının farklı olduğunu belirtmişlerdir.
Beyin boyutu arttıkça IQ nun arttığı saptanmıştır. Ancak araştırmacılar
zekada tüm beyin hacminden çok hippocampus gibi beyin alt bölümlerinin daha fazla rol oynayabileceğini belirtmektedirler.
Çevre ve zekâ bölümü:
Kalıtımı anlatırken değinmiştim, çevrenin de rolü olmakla birlikte Kalıtımın çevreye göre çok daha belirleyici olduğunu ifade etmiştim.
Bununla birlikte zeka bölümü çevrenin olumlu ya da olumsuz etkilerine göre değişir.
Bir araştırmaya göre;
4 yıllık bir evlatlık süresinden sonra başlangıçta 95 olan ortalama zeka 102.5’a çıkmıştır.
Evlâtlıklar Evin Çocukları
En elverişli çevrelerde zekâ bölümü 113 117
Normal elverişli çevrelerde zekâ bölümü 112 119
Üzüntülü “ “ “ 106 99.5
Yaratıcılık ve zekâ
Araştırmalar yüksek düzeyde zekânın, yüksek düzeyde yaratıcılığı garanti etmediğini daha zeki bir bireyin daha yaratıcı birey anlamına gelmediğini göstermektedir.
Üstün zekâlı öğrencilerle üstün yaratıcılığı olan öğrencilerin birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip olduklarını saptamışlardır. Üstün zekâlıların yakınsak problem çözme tarzını benimsedikleri, buna karşın üstün yaratıcı olan çocukların ise ıraksak problem çözme tarzını benimsedikleri görülmüştür.
Zekâ ve başarı: IQ Başarıda yeterli midir?
IQ bazı işlerde başarıda yeterlidir. Örneğin zeka katsayısı iyi olan bir kişi iyi bir fizikçi olabilir ve hatta bir çok buluşa imza atabilir. Kişinin seçeceği mesleğe göre IQ ve EQ katsayıları önem kazanmaktadır. eğer insanlarla iç içe olan bir meslek ile uğraşmak ve başarılı olmak istiyor iseniz o zaman başarılı olmanız için IQ yetmeyecektir aynı zamanda iyi bir EQ katsayısına da sahip olmak zorundasınız.
Goleman'a göre IQ 'nun hayattaki başarıya katkısı en fazla yüzde yirmidir; geri kalan yüzde sekseni belirleyen başka etkenler vardır. Bir başka gözlemcinin da . belirttiği gibi bir kişinin toplumda edindiği yeri, sonuçta IQ dışında kalan ve sosyal sınıftan şansa kadar uzanan etkenler belirler. ( Nâbî)
Üstün zekâlı bir bireyin toplumda bununla orantılı olarak başarılı olacağı varsayılırsa da, kimi zaman denetlenemeyen dış etkenler nedeniyle uzun vadeli tahminler geçersiz çıkabilir. Zekânın toplumsal başarıya dönüştürülebilmesini sağlayan mekanizma henüz yeterince anlaşılamamıştır..
Lewis Terman tarafından yapılan ve 1920 yılında başlatılan bir çalışma halen devam etmektedir. Bu çalışmada IQ derecesi 140'ın üzerinde olan 1500 üstün zekâlı çocuktan oluşan bir grup 60 yıl boyunca düzenli aralıklarla takip edilmektedir. Başından itibaren bu gruptaki kişiler fiziksel, akademik ve sosyal açıdan, normal akranlarına göre daha ileride olmuşlardır. Genellikle daha sağlıklı, daha uzun, daha ağır ve daha kuvvetli oldukları gözlenmiş, okulda daha başarılı olmuşlar ve normal kişilere göre daha iyi sosyal uyum sergilemişlerdir. Bütün bu avantajlar, kariyer başarısına dönüşmüş, bu kişiler normal insanlara göre daha çok ödül almış, daha fazla maddi gelir elde etmiş, sanat ve edebiyata daha fazla katkıda bulunmuşlardır. Örneğin bu gruptaki kişiler 40 yaşına geldiklerinde, toplam olarak 90 kitap, 375 oyun ve kısa hikaye, 2000 makale yazmışlar, 200 üzerinde patente imza atmışlardır. Hepsinden önemlisi bu kişiler hayattan tatmin olduklarını diğer kişilere göre daha fazla belirtmişlerdir.
Bu çalışma diğer yandan, üstün zekâlı olmanın her zaman başarılı bir grafik çizmeyi garantileyemeyeceğini de göstermiştir. Terman'ın incelediği grupta bazı önemli başarısızlıklara da rastlanmıştır.
Çelik kralı fazla zeki ve çalışkan değildi, ama kendinden daha zeki ve çalışkan insanları çalıştırmasını bilirdi.
Zekânın yaşa göre gelişimi:
Zeka yaşamın ilk on yılında büyük bir gelişme kaydetmektedir. Bu süre içinde en hızlı gelişme ilk iki yılda gerçekleşir. Başlangıçta davranışı birkaç refleksten oluşan insan, iki yıl sonunda kendi başına yürüyebilen, konuşabilen, bazı basit problemleri çözebilen, neden sonuç ilişkisi kurabilen, basit planlamalar yapabilen, hatırlayabilen bir kişi hale gelir.
Sembollerle düşünebilme 11 yaşında başlar. 12 yaştan sonra zekanın hızında azalma olsa da gelişmeye devam eder. Gelişmenin en üst düzeyine 14-18 yaşlar arasında varılır. Zihinsel güç 30 yaşa kadar bu düzeyde kalır. Daha sonraki yaşlarda yeni malzeme öğrenmedeki başarı yavaş olarak azalmaya başlar, ancak öğrenilen bilgiler kaybolmaz tam tersine yaş ilerledikçe, deneyimden dolayı edinilen bilgiyi kullanmadaki beceri artar.
Bu yaştan sonra gelişen bilgisi, becerisi deneyleridir. Kişinin temel zeka gücü, aynı kalmakta yaşlanmayla düşüş bile göstermektedir.
Yaratıcılık ve yaratıcı düşünme
Yaratıcılık bir çok inanışa göre sadece tanrıya özel bir yetenektir. Yaratıcılık mitolojide, teolojide ve bazen de günlük yaşamda tanrılarla yarış biçiminde görülür. Adem ve havva miti, Prometheus'un ateşi insanlara vermesi miti, üç büyük dinde (Müslümanlık, Hristiyanlık ve Musevilik) suret resmetmenin veya heykel yapmanın yasaklanması da bu fikrin yansımalarıdır (May, 1991).
Bu çalışma kapsamında, yaratıcılığı, insanın, benzeri olmayan yeni bir
şey yapması veya olan bir şeyi daha önce girmediği bir biçime sokması olarak tanımlıyoruz. Ancak bu tanım yeterli değildir. Yapılan yeni şeyin, yaratıcılık olması, toplum için özel bir değerinin olmasına bağlıdır. Söz (konusu özel değer estetik veya yararlık biçiminde olabilir. Evrensel değerlere aykırı bir yaklaşım çok yeni ve orijinal ürünler ortaya koysa bile bunu yaratıcılık saymak mümkün değildir.
Nazilerin insanları fırınlarda yakmasını bu nedenle yaratıcılık sayamayız.
Yaratıcılar ;
Zekidirler ama çok parlak olmak zorunda değildirler. Yaratıcılık,
çok üst seviyede zeka gerektirmez.
. Kısa zamanda çok sayıda değişik düşünceler üretmede başarılıdırlar. .
. Benlik değerleri yüksektir. Kendini seven kişilerdir.
. Çevrelerine duyarlı, ve başkalarının duygularını anlayabilen (empatik) kişilerdir.
. Sorunlarla uğraşmak onları güdüler.
. Yeterli kanıt toplamadan, karar vermekten kaçınırlar.
. Bağımsızlıklarına düşkün ve grup onayına fazla değer vermeyen kişilerdir.
. Zengin ve fantastik yaşamaktan hoşlanırlar.
. Katı ve dogmatik değil, esnektirler.
. Küçük detaylardan çok sorunun anlam ve doğurgularıyla ilgilenirler.
Düşünmek?.
Eski Yunan bilgelerinden Protagoras, öğrencisi Evalet'e “belagat” dersler veriyormuş. Anlaşmaya göre Evalet ücretin yarısını peşin vermiş; geriye kalanını da ilk kazandığı dava bedelinden verecekmiş. Dersler bitmiş; ama zaman geçiyor, Evalet borcunu ödemiyormuş. Protagoras öğrencisini dava ederek demiş ki:
- Evalet, sen bu davayı kazansan da kaybetsen de bana borcunu ödeyeceksin eğer kazanırsan, aramızdaki anlaşmaya göre borcunu ödeyeceksin; davayı kaybedersen. mahkemenin kararıyla borcunu ödemek zorunda kalacaksın.
Evalet aşağı kalır mı?
- Hayır hocam, kazansam da kaybetsem de ödemeyeceğim. Davayı kazanırsam mahkeme kararına uymak zorunda olduğum için borcumu ödemekten kurtuluyorum; davayı kaybedersem, seninle aramızdaki anlaşmaya göre borcumu ödemek yükümlülüğünden kurtulacağım.
Yağmur Adam deha çıktı
NASA, 'Yağmur Adam' filminin esin kaynağı ve 15.ayn kategoride: .
büyük bir 'deha' olan otistik Kim Peek'in beyninin sırrını araştırıyor;
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, başrollerini Dustin Hoffman ile Tom Cruise'un oynadığı i 1988 yapımı 'Yağmur Adam (Rain Man) filmine esin kaynağı olan gerçek otistik deha, Amerikalı Kim Peek'i inceleme altına aldı.
NASA’daki bilim adamları, tarihten, edebiyata, müziğe, aritmetiğe, spora ve coğrafyaya çok farklı 15 ayrı kategoride olağanüstü zihinsel yetenekler sergileyen 53 yaşındaki Peek'in beyninin sırlarını, uzay seyahatlerinin insan beyni üzerinde yaptığı etkileri ortaya çıkarmak amacıyla geliştirilen teknolojilerle çözmeye çalışacak. Salt Lake City'de tesislerde yapılan araştırmalar sonunda 'deha" olmasına karşın çekmecelerin yerini karıştıran ve kendi kendine giyinemeyen Peek'in zekasının nasıl işlediği anlaşılacak.
NASA uzmanı Richard D. Boyle'ye göre Peek'in yalnızca zihinsel yetenekleri değil, bunların zaman içinde gelişimi de dikkat çekici Çünkü, Peek'in olağanüstü zihinsel yetenekleri giderek gelişiyor, yani dahinin IQ'su, yaşlandıkça artıyor
Temelde zeka doğa vergisi bir yetenektir. Doğuştan gelir ve büyük ölçüde kalıtımın etkisi ile belirlenir. Zeka yeteneğinde kalıtımın etkisi kadar; çocuğun uygun olarak döl yatağında beslenmesi, beyin kanlanması ve oksijen alımının yolunda gitmesi gerekir. Örneğin güç bir doğum sırasında çocuğun soluğu uzun süre kesilirse beyin hücreleri ölür ve sonuçta zekası olumsuz boyutta etkilenir. Bunun gibi beyin dokusunu doğumdan sonra örseleyen yaralamalar ve beyin yangıları da zeka gizil gücünü ( potansiyelini) düşürebilir.
Zeka gelişmesinde üçüncü önemli etken var olan bu cevherin işleme olanağı bulmasıdır. ilk yaşlarda uygun beslenme ana babanın uyarması ilgisi zekayı geliştirebileceği gibi bunun tersi de olabilir. ilgi ve uyarılmanın yetersiz olduğu bir evde zekâ kolay serpilip gelişemez. Bu bakımdan ilk yıllarda eksik uyarılma ve ilgi yokluğu sonraki çabalarda tümden düzeltilemez. Örneğin, yoksul ve eğitimsiz bir aileden gelen çocuk sağlam doğsa da zekâ gelişmesi yavaş gider. Okul çağına geldiğinde ya öğrenime hazır değildir ya da yaşıtlarından geri kalmıştır. Böyle öğrenim yarışına çok geriden başlamış bir çocuk açığını kolay kapatamaz, genellikle bu açık gittikçe büyür. Çünkü ilk başarısızlıklar, öğrenme, istek ve çabasını söndürür.
Normal zeka gücü ile doğmuş iki çocuk ele alalım: bunlardan biri uygun bir ortamda eğitilmiş olsun, bu çocuk zeka gücünü son sınırına kadar geliştirebilir çok yetersiz bir eğitim ortamında yetişmiş bir çocuk ise var olan yeteneğini de işleyemeyecek, künt ya da donuk zeka düzeyinden yukarı çıkamayacaktır. Bu, eş iki tohumu alıp birini bereketli ve sulak toprakta özenle yetiştirmeye, ötekini çorak toprakta kendi haline bırakmaya benzer. İlk tohum çabuk serpilip yemiş veren bir ağaç olur, öteki ise cılız ve bodur bir bitki olarak kalır.
Empati
EQ kişinin kendisinin ve diğerlerinin duygularını izleme, bunlar arasında ayırım yapma ve bu bilgileri düşünce ve eylemlerinde kullanma çevirisi.
Duygularını ifade etme ve anlama
Mizacını kontrol etme bağımsızlık Uyum sağlayabilme beğenilme Kişiler arası sorunları çözme
Sebat
Sevecenlik
Nezaket
Saygı
IQ ile EQ arasındaki en önemli fark, EQ’nun daha az kalıtım yüklü olmasıdır.
Dostları ilə paylaş: |