Ordu rencide edilmemelidir
Baskin Oran
Basliktaki bu sözü Org. Kosaner söyledi. Çok dogru. Hele de Kafkaslar-Balkanlar-Ortadogu seytan üçgeninde yasayan bir ülkenin ordusu. Ama, inceleyelim kim rencide ediyor.
Yeni KKK Org. Isik Kosaner, kendisini TSK’nin 2 numarali adami yapan devir-teslim töreninde çok önemli üç sey söyledi: (bkz. 27 ve 28 Ag. tarihli basin)
1) OHAL yasalari geri gelsin. Ezcümle, “Belli bölgelerde uygulamaya konulacak tedbirler” istiyor. Güzel de, PKK terörü 12 Eylül askerî yönetiminin eli en serbest ve en sert oldugu dönemde yani 1984’te baslamadi mi? OHAL yasalari yürürlükteyken yani 1991’de en güçlü noktasina varmadi mi? Sakin, PKK’yi 12 Eylül cuntasinin devlet terörü yaratmis olmasin?
2) Münferit olaylar TSK’ya mal edilemez. Tabii ki. Ama mesela sayisiz faili meçhulün faili oldugu ve kendi adamlarini bile öldürttügü artik her yerde yazilan JITEM “münferit” miydi? TSK niye Ergenekon davasina kadar bu yasadisi örgütün varligini bile reddetti?
3) TSK’nin, ulusunun disinda ayri bir denetime ihtiyaci yoktur. Baska ülkelerden destek beklemek anlamsizdir. Yani, AB bana karismasin diyor. Tamam da, TSK kendi ulusunun denetimini de istemiyor. STÖ’lerden hiç hazzetmiyor. Onlari açikça AB’nin Besinci Kolu ilan ediyor. Aynen su kelimelerle: “Küresel güçler tarafindan kullanilan ülke içi medya, bazi akademi ve sermaye çevreleri, STÖ’ler”. “Ulus”tan geriye de fazla bir sey kalmiyor zaten.
Baskasinin evine tas atan…
Vahim, çünkü Org. Kosaner’in törende söyledikleri Genelkurmay’ca hazirlatildigi belirtilen Mart 2006 tarihli gizli belgesinin tekrari. 27 Nisan 2008’de Taraf’ta açiklanan bu belge aynen söyle diyordu: “Bu andiç, ABD ve AB’nin kendi amaçlarina uygun olarak yönlendirdigi STÖ’lerin faaliyeti hakkinda bilgi vermek ve karsi tedbirler hakkinda onay almak için hazirlanmistir”. STÖ’lerin yabanci devletlerden fon alarak ülkeyi sattigini söylüyor.
Oysa, bizim AB Genel Sekreterligi 1 Subat 2008’de TBMM’de su açiklamayi yapti: 2007-2010 döneminde AB mali yardimlarinin en fazla verildigi kurum, AB’ye 5 kere basvuran ve “Mehmetçik Projesi” için 12,7 milyon Avro hibe alan Genelkurmay Baskanligi. Tabii, Türkiye’nin sadece 1980-90 döneminde ABD’den 3 milyar dolar hibe aldigini ve bunlarin önemli bölümünün TSK modernizasyonunda kullanildigini hiç karistirmazsak (Radikal, 09.04.2008). Sakin, bu AB karsitligi, AB kurallarina göre askerin sivil denetime alinacagindan kaynaklaniyor olmasin? Nitekim, çikacak yeni bir “AB Uyum Paketi” bunu amaçliyor (bkz. “Askere AB Ayari”, Milliyet, 22.08.2008).
Devam edelim. Yeni Genelkurmay Baskani Org. I. Basbug yine çok tartismali seyler söyledi:
Düsünmeden konusmak tehlikeli olabilir
1) “Ulu Önder TC’yi her türlü tehdide karsi TSK’ya emanet etmistir”. Kendisinin 30 Agustos mesajindaki bu bilgi yeni ama yanlis. Çünkü gençlige emanet ettigini hepimiz biliyoruz. Ekim 1927 tarihli “Gençlige Hitabe” öyle söylüyor en azindan.
Acaba Atatürk 1927’den sonra fikir mi degistirdi diye düsündüm, ama yine okullarda biz sunu ögrendikti: Atatürk (arkasindan da Inönü) TSK’yi tam anlamiyla pasiflestirdi. Atatürk, sürekli genelkurmay baskani tuttugu Maresal Fevzi Çakmak araciligiyla askerleri tamamen siyaset disina atti. Org. Basbug Türkiye’yi korumak açisindan TSK’yi bir “reasürans sirketi” gibi mi düsünüyor anlayamadim.
2) “Atatürk Osmanli Bankasi’na ‘Bize 1,5 milyon lira verirsiniz, yoksa subelerinize el koyariz’ dedi”. Kurtulus Savasi’nin en çaresiz noktasinda yapilan bu eylemi, bir genelkurmay baskaninin, üstelik Atatürk’ü övmek için gündeme getirmesi TSK’yi yüceltir mi yoksa onu rencide mi eder? Üstelik, Org. Basbug söyle bitirmis: “[Banka] Yöneticiler[i] yabanci. Burada çok güzel bir siyaset var”. Simdi bunun üzerine birileri kalkip da böyle zorlamalara alkis tutmak ve daha da kötüsü “Gâvurun mali helaldir!” biçiminde yorumlarsa?
Diger yandan, bu acil ihtiyaci anlatirken M. Kemal’in “Müslümanlardan gelen 600.000 lira bankada kasada duruyor, onu da veriyorum” dedigini de aktarmis. Tekrar soruyorum, böyle konulari açmak TSK’yi yüceltir mi yoksa onu rencide mi eder. Çünkü ya simdi birileri kalkar da Hindistan’daki Hilafet Komitesi’nin bu yardimi Kurtulus Savasi için yolladigini, M. Kemal Pasa’nin onu iki ayri durumda [biri de bu durum] Hazine’nin emrine verdigini, Hazine’nin sikisiklik geçtikten sonra iade ettigini, M. Kemal’in bu parayla Türkiye Is Bankasi’ni kurarak hisseleri kendi adina aldigini hatirlatirsa ne olacak? (ayrinti için bkz. A.Akdevelioglu-Ö.Kürkçüoglu, “Hint Müslümanlariyla Iliskiler ve Hilafet Hareketi”, Ed. B.Oran, Türk Dis Politikasi, Cilt I, Ist., Iletisim Y., s.211-212).
3) “Ulus-devlet, üniter devlet, laik devlet üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti[ni] alikoymak isteyen güçler karsisinda TSK en büyük güvencedir” Org. Basbug bunu Anitkabir defterine yaziyor. Simdi biri kalkip da “Ya Hukuk Devleti? Ya Sosyal Devlet?” derse ne olacak?
Üniter devlet kendi basina hiçbir sey ifade etmez; Ispanya da üniter devlet. Laiklige gelince, 12 Eylül askerî yönetimi degil miydi Türk-Islam Sentezi belasini Türkiye’nin basina saran? Dahasi, bunun da belgeleri yakinda ortaliga dökülür ya, acaba devletin basina büyük bela açtigi için sonunda tasfiye edilen seriatçi Hizbullah’i, PKK’yi vurmasi için bizzat Derin Devlet örgütlemedi mi?
Su ulus-devlet’i artik bir anlasak
Gelelim ulus-devlet’e. Ulusunu tek bir etnik/dinsel birimden ibaret sayan ve bunun böyle olmadigini bildigi için de asimilasyondan ayrimciliga kadar çesitli yöntemler uygulayan bu devlet türü 1920-30 döneminde kaçinilmazdi. Ülkeyi de disa karsi koruyordu. Ama simdi ona içte ve dista korkunç zarar veriyor. Homojen ulus yaratacagim derken ve en azindan 3 açidan:
a) Bireyleri “Müslüman Türk” olmaya zorlayarak “Mecburi Vatandas” yapiyor. “Müslüman Türk’üm” diyenler için mesele yok. Ya demeyenler? Ya kendini Hanefi, Sünni, Müslüman, Türk hissetmeyenler? Birakin gayrimüslimleri, Kürtler ve Aleviler asgari 12’ser milyondan 24 milyon! Bu yüzden, demokrasiyi önlüyor. Bunu yaparsan bu devirde ülkeye büyük zarar verirsin. Kaç kere yazdim: Mecburi Vatandas ülkesine zararlidir. Baskiyla sevdiremezsin. Ancak nefret ettirirsin. Asimilasyon artik mafis.
b) Farkli gruplari yabancilastirarak ulus’u parçaliyor. Çünkü Kürt, Alevi, gayrimüslim, Arap, Çerkes, vb.’nin alt-kimligini inkar ediyor. “Türkiyeli” üst-kimligine memnuniyetle sadakat gösterecek bu gruplarin entegre olmalarini önlüyor. Çünkü tamamen topraksal olan Fransa’dakinin aksine (“Fransiz”) Türkiye’deki üst-kimlik (“Türk”) ayni zamanda bir etnik ve dinsel anlam tasiyor. Mesut Yegen “Müstakbel Türk’ten Sözde Vatandasa” kitabinda (Iletisim Y.) çok güzel anlatti: Kürtler asimile edilebilir sayildigi sürece makbul vatandas idi. Asimile olmayi reddedince kategori degistirdiler. Hatta, gerçek yüzü simdiden ortaya çikmaya baslayan, Mersin’deki “bayrak çigneme” olayindan sonra genelkurmay baskaninin agzinda “Sözde Vatandas” oluverdiler (http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?viewid=553006). Gayrimüslimlere gelince, onlar zaten bastan beri “gayrivatandas” idiler. Çok dikkat: bu tutum Türkiye’nin bugünkü sinirlarini sorgulatmaya kadar gidebilir!
c) Türkiye imajini yurt disinda bozuyor. Sonuçta bütün komsulariyla kavgali, dista silahlanan içte durmadan düsman arayan kronik huzursuz bir ülke yaratiyor. Sonunda devlet oluyor sana ulus-devlet, o da oluyor devlet-ulus hatta asker-devlet. Bu devirde! Burada yer kalmadi. Benim bu ulus-devlet isini enine boyuna bir yazmam lazim. Çünkü insanlar egitimleri icabi bunu “cici” bir sey sanmakta.
Org. Özden Örnek’in anilarini, görevdeyken yargiç ve savciya bomba attiriveren orgeneralleri, Daglica muammasini, “Türkiye’yi Biçimlendirme Plani”ni, vs. vs. hiç karistirmadim. Sadece, Genelkurmay’in yeni 1 ve 2 numarasinin son haftaki sözlerini aldim. TSK’nin daha fazla rencide edilmemesini komutanlarimin takdirine sunarim.
Not: Yaziyi yolladiktan sonra, Ergenekon'da yargilanmakta olan iki generale Genelkurmay resmî temsilcisini ziyaretçi olarak yolladi. Söz bitmistir.
Dostları ilə paylaş: |