Türkiye kentlerinde, merkezde kalan tüm kamusal alanlar ve yoksul mahalleler gibi spor alanları da para dışında hiçbir kriteri olmayan ve gözü bir türlü doymayan rantçı zihniyetin tehdidi altındadır. Türkiye kentlerinde, merkezde kalan tüm kamusal alanlar ve yoksul mahalleler gibi spor alanları da para dışında hiçbir kriteri olmayan ve gözü bir türlü doymayan rantçı zihniyetin tehdidi altındadır. Bu spor alanlarının başında, merkezi bölgelerde kalan futbol stadyumları gelmekte. Yalnız İzmir’de değil, 30-40 kentimizde yazılan senaryo ve durum aynıdır. İlk örnek Kayseri olmuştur, devamı gelmektedir. Eski Kayseri Atatürk Stadı’nın yerinde bugün Forum Kayseri bulunmaktadır.
Alsancak Stadı... Alsancak Stadı... 100 yıldan uzun süredir İzmir Futbolu'nun kalbi... Sadece İzmir değil, Türkiye futbol tarihinin önemli mekanlarından... Osmanlı'yı, işgali, Kurtuluş'u, Cumhuriyet'i görmüş futbol mabedimiz... Kent tarihinin, belleğinin, kent kimliğinin ayrılmaz parçası... Üzerinde Vahap Özaltay'ların, Sait Altınordu'ların, Fuat Göztepe'lerin, Zühtü Işıl'ların, Metin Oktaylar'ın, Bayram Dinsel'lerin, Gürsel Aksel'lerin, Gode Cengiz'lerin, Mustafa Denizli'lerin ve daha nicelerinin top koşturduğu saha... Bu tarihi mekan, O'na “gayrimenkul” gözüyle bakanlar tarafından oldu bittiyle elimizden alınmak, AVM-ticaret merkezine çevrilmek, tarihimize kimliğimize darbe vurulmak isteniyor...
Osmanlı döneminde İzmir Rum Ortodoks Kilisesi’ne ait olan ve Rum mezarlığının bitişiğindeki arazi, 1900’lerin başında Kilise tarafından spor amaçlı olarak kullanılmak üzere Panionios kulübüne verilir. İlk tribünler ahşap olarak inşa edilir. Osmanlı döneminde İzmir Rum Ortodoks Kilisesi’ne ait olan ve Rum mezarlığının bitişiğindeki arazi, 1900’lerin başında Kilise tarafından spor amaçlı olarak kullanılmak üzere Panionios kulübüne verilir. İlk tribünler ahşap olarak inşa edilir. Kurtuluş Savaşı ve 1923 nüfus mübadelesinin ardından stat Altay Spor Kulübü tarafından kullanılmaya başlanır. 1929’da tribünler yenilenir, 1960’larda ise stat tribünleri ve Bölge binası ile bugünkü görünümüne kavuşur. Stat İzmir’in en iyi durumdaki futbol alanı olduğundan, İzmir takımlarının önce yerel daha sonra ulusal liglerdeki ve Avrupa kupalarındaki karşılaşmaları ağırlıklı olarak burada oynanır, İzmir futbol tarihi burada yazılır.
Alsancak Stadı sadece “gayrimenkul” değildir. Alsancak Stadı tarihtir. Altay'ın tarihidir; Altınordu'nun, Göztepe'nin, İzmirspor'un, Karşıyaka'nın tarihidir; şimdilerde unutulmaya yüz tutan Yeşilova'nın, Kültürspor'un, Ülküspor'un, İzmir Demirspor'un tarihidir; İzmir'in ve İzmirli'nin tarihidir. Kentlilerin nesiller boyunca kentsel mekanlarla kurdukları ilişki ve bu mekanlardaki yaşanmışlıkların birikimi, kentin belleğini oluşturur. Kentin tarihi içerisinde nesilden nesile aktarılan ve gelişen bu bellek kentin ve kentlinin kimliğini ortaya çıkarır. Kentsel bir mekanın tarihsel işlevini değiştirmek, ayrılmaz parçası olduğu kent tarihi/belleği/kimliği üzerinde dönüşü olmayan yaralar açar. Bu tür bir değişiklik, sadece son çare ise ve çok detaylı bilimsel incelemeler, tüm taraflarla kapsamlı tartışmalar sonrasında kentlilerin onayıyla gerçekleştirilebilir. Kamuoyu ve kent bileşenlerince tartışılmadan, İzmir'i hiç bilmeyen yetkililerin iki günlük yer seçimi gezileri sonucu tarihsel ve kentsel öneme sahip bir mekanı ranta kurban etmek, kentin belleğine ve kimliğine darbe vurmaktır. Alsancak Stadı sadece “gayrimenkul” değildir. Alsancak Stadı tarihtir. Altay'ın tarihidir; Altınordu'nun, Göztepe'nin, İzmirspor'un, Karşıyaka'nın tarihidir; şimdilerde unutulmaya yüz tutan Yeşilova'nın, Kültürspor'un, Ülküspor'un, İzmir Demirspor'un tarihidir; İzmir'in ve İzmirli'nin tarihidir. Kentlilerin nesiller boyunca kentsel mekanlarla kurdukları ilişki ve bu mekanlardaki yaşanmışlıkların birikimi, kentin belleğini oluşturur. Kentin tarihi içerisinde nesilden nesile aktarılan ve gelişen bu bellek kentin ve kentlinin kimliğini ortaya çıkarır. Kentsel bir mekanın tarihsel işlevini değiştirmek, ayrılmaz parçası olduğu kent tarihi/belleği/kimliği üzerinde dönüşü olmayan yaralar açar. Bu tür bir değişiklik, sadece son çare ise ve çok detaylı bilimsel incelemeler, tüm taraflarla kapsamlı tartışmalar sonrasında kentlilerin onayıyla gerçekleştirilebilir. Kamuoyu ve kent bileşenlerince tartışılmadan, İzmir'i hiç bilmeyen yetkililerin iki günlük yer seçimi gezileri sonucu tarihsel ve kentsel öneme sahip bir mekanı ranta kurban etmek, kentin belleğine ve kimliğine darbe vurmaktır.
Peki ya deprem ??? Peki ya deprem ??? Kent merkezlerindeki stadlar deprem anında sığınma/toplanma, deprem sonrası ise sağlık/beslenme/barınma gereksinimlerinin karşılandığı açık alanlardır. İzmir, 1. derece deprem kuşağında, sürekli tehdit altında bir kenttir. Plansız ve denetimsiz yapılaşma ile büyümüş bir kent olması, olası bir deprem anında karşılaşılabilecek yıkımın şiddetini arttırmaktadır. Başta kent merkezi olmak üzere tüm kentte, deprem anı ve sonrası gereksinim duyulacak açık alanlar (yine bu plansız gelişim nedeniyle) çok kısıtlıdır.
Alsancak Stadı'nın çevresi de yoğun yapılaşmış yüksek risk altındaki bir bölgedir. Alsancak Stadı, İzmir Afet ve Acil Durum Eylem Planı'na göre, Güzelyalı'dan limana kadar olan bölgedeki tek çadırkent alanı ve az sayıdaki afet durumu helikopter pistlerinden birisidir. Konak ilçe sınırları içerisinde sadece dört çadırkent alanı bulunmaktadır (diğerleri Atatürk Stadı, Gürsel Aksel Stadı, Lale Parkı-tren yolu boyu). Alsancak Stadı'nı yok etmek ve bu alanı yapılaşmaya açmak, İzmir halkının güvenliğini hiçe saymaktır. BU GİRİŞİMDE ISRAR EDİLMESİ, YA ÜLKEMİZİN YAKIN GEÇMİŞİNDEKİ ACI TECRÜBELERDEN HİÇ DERS ALINMADIĞININ, YA DA PARA VE RANTIN HALKIN CAN GÜVENLİĞİNİN ÖNÜNDE TUTULDUĞUNUN GÖSTERGESİ OLACAKTIR. Alsancak Stadı'nın çevresi de yoğun yapılaşmış yüksek risk altındaki bir bölgedir. Alsancak Stadı, İzmir Afet ve Acil Durum Eylem Planı'na göre, Güzelyalı'dan limana kadar olan bölgedeki tek çadırkent alanı ve az sayıdaki afet durumu helikopter pistlerinden birisidir. Konak ilçe sınırları içerisinde sadece dört çadırkent alanı bulunmaktadır (diğerleri Atatürk Stadı, Gürsel Aksel Stadı, Lale Parkı-tren yolu boyu). Alsancak Stadı'nı yok etmek ve bu alanı yapılaşmaya açmak, İzmir halkının güvenliğini hiçe saymaktır. BU GİRİŞİMDE ISRAR EDİLMESİ, YA ÜLKEMİZİN YAKIN GEÇMİŞİNDEKİ ACI TECRÜBELERDEN HİÇ DERS ALINMADIĞININ, YA DA PARA VE RANTIN HALKIN CAN GÜVENLİĞİNİN ÖNÜNDE TUTULDUĞUNUN GÖSTERGESİ OLACAKTIR.
Merkezdeki statlar çeperlere taşınmalıdır ??? Merkezdeki statlar çeperlere taşınmalıdır ??? Kentsel dönüşüm adı altında düşük gelirli kesimler ile ticari değeri yüksek olmayan sosyal/kültürel/sportif etkinliklerin merkezden çeperlere sürülmesi, kent merkezindeki kamusal alanların ise rantı yüksek AVM ve ticari etkinliklere bırakılması kabul edilemez. Sosyal/kültürel/sportif etkinlikler kent yaşamının ayrılmaz parçası ve en önemli özelliğidir. Bu etkinliklere en kolay ve en hızlı biçimde ulaşabilmek her kentlinin en doğal hakkıdır. Merkezdeki kamusal etkinlik alanlarının rant uğruna çeperlere atılması, bu hakkın kullanılmasını engelleyecektir. Stadların kentin çeperlerine taşınması, kentte yaşayan insanların şehir uzamını algılamalarında problem yaratacak, kentin dinamik kesimlerinden birisi olan sporsever ve taraftarlarda bir itilmişlik duygusu uyandıracaktır. Şüphesiz bu orta vadede gençlerin ve alt gelir grubundakilerin kente bakış açısını etkileyecek, kent yaşamına adapte olmada sıkıntılar yaratacaktır. Stadların merkezden çok uzağa atılması taşralılık ya da varoş tabir edilen alt kültür uzantılarını olumsuz bir şekilde besleyecek, holiganizm türünden radikal sapmalara yol açacaktır.
Herkes böyle istiyor ??? Herkes böyle istiyor ??? Kentsel/kamusal alanların planlanması ve yönetimi, tepeden inmeci yaklaşımlarla gerçekleştirilemez. Bu alanlara ilişkin kararlar, asıl kullanıcılar başta olmak üzere kentin tüm kesimlerinin (merkezi/yerel yönetimler organları, uzmanlık ve meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları) söz sahibi olduğu süreçler sonucu uzlaşma sağlanarak alınmalıdır. Alsancak Stadı'nın yok edilmesi kararında bu süreçler işletilmemiş, kentin hemen hemen tüm kesimleri dışarıda bırakılmıştır. İzmirliler, birkaç kişinin dudakları arasından çıkan kararları birkaç satırlık gazete haberlerinden öğrenebilmektedir. Futbolun temel bileşenlerinden biri ve stadların asıl kullanıcıları taraftarlardır. Söz konusu para ve rant olduğunda, yıkım ve yeni yer seçimi gibi önemli kararlar için taraftarın görüşü alınmamış, alınması akıllara bile gelmemiştir. Bu durum “ileri demokrasi”ler için kabul edilebilir değildir.
Trafik sıkışıklığı ??? Alsancak Stadı birçok merkezi yerleşime yürüme mesafesinde, İZBAN ve yapılacak tramvay hatlarının üzerinde, deniz ve metro noktalarına çok yakındır. Ayrıca İzmir'in her noktasına giden otobüslerin büyük bir bölümü stadın yakınından geçmektedir. Konumu itibarıyla trafiği son derece seyrek ve bugün ikinci derecede bir artere dönüşmüş Şehitler Bulvarı üzerinde olduğu için maç giriş ve çıkışlarında neredeyse hiç bir trafik sorununa yol açmamaktadır. Bu özellik Türkiye'de çok az stadyumda bulunmaktadır. Önerilen Uzundere ve Sarnıç gibi yeni alanlara kentin birçok bölgesinden ulaşmak güçtür. Toplu taşıma olanakları zayıftır, insanları özel araç trafiğine yönlendirici niteliktedir. Halihazırda trafik yoğunluğu bulunan bu bölgelerde stad yapılması sorunu daha da büyüyecektir.
Oraya 30-40 bin kişilik stat olmaz ??? Oraya 30-40 bin kişilik stat olmaz ??? Yaşanan sıkıntı stadın kapasitesi değil, stadın çok sayıda takıma ev sahipliği yapması ve yıpranan, yıllardır kapsamlı bakımı yapılamayan zeminin maç yoğunluğunu kaldıramamasıdır. İhtiyaç daha büyük stad değil, daha çok staddır. Elimizdekini yok ederek yeni bir stad yapmak yaşanan asıl sorunu çözmeyecektir. Ayrıca, uzak ve büyük bir stad taraftar baskısını azaltarak kentin takımlarını olumsuz etkileyecektir. Halihazırda, ulaşım güçlüğü olmayan merkezi stadlarda oynanan karşılaşmalardaki taraftar sayıları, kentin çeperinde yer alacak 35-40 bin kişilik bir stadın sadece birkaç maçta dolacağını açıkça göstermektedir. Bu durum, stadda yaratılacak atmosferi olumsuz etkileyecek ve kullanıcı takım(lar)ın evsahipliği avantajından yararlanamamasına neden olacaktır. İzmir Atatürk, İstanbul Olimpiyat, Ankara ASAŞ, Kayseri Kadir Has gibi stadlar bilinen en yakın örneklerdir. Kentin ihtiyacı olan yeni stad(lar) merkezi ve/veya yerel bütçe kaynakları kullanılarak yapılmalıdır. Mevcut Alsancak Stadı ise UEFA kriterlerini gözeterek 20 bin civarı bir kapasiteyle, ancak otantik özelliğini ve kimliğini koruyacak biçimde yenilenmeli/yeniden yapılmalıdır.
İzmir'de profesyonel karşılaşmalara uygun stad sayısı olanaklar ölçüsünde (ancak her takımın ayrı stadda oynaması hedeflenerek) arttırılmalı, bu hedefe ulaşılmadan mevcut stadlara dokunulmamalıdır. Gündemde bulunan iki stad projesinin (Kuzey-Güney), Alsancak Stadı yok edilmeden, hayata geçirilmesi kentte önemli bir rahatlama sağlayacaktır. İzmir'de altyapılar/amatör takımlar/halk için kolay ulaşılabilir ve standartlara uygun (nizami ölçülerde, suni/doğal çim kaplı) saha sayısı da çağdaş kentlerin çok gerisindedir. Kentte sporun gelişimi, ancak halka spor yapma olanağı sunarak sağlanabilir. Kentin her ilçesinin her semtine, kolay ulaşılabilir ve standartlara uygun spor (sadece futbol değil !) tesisleri kazandırılmalı, kitleler spor yapmaya özendirilmelidir. Özetle, İzmir sporunu istenen düzeye taşıyabilmek amacıyla, eldeki kısıtlı spor tesislerini ranta çevirmek değil yenilerini yaratmak gereklidir.
İzmir'in kent planlaması ve kentsel dönüşüm konularında olsun futbol kulüpleri ve altyapı konularında olsun, (kent karakteristiklerinin benzerliği ve son 20 yıldaki değişimi/dönüşümü nedeniyle) sürekli Barselona örneği verilmekte. Kentimizdeki stad ve standartlara uygun saha eksikliğini görmek amacıyla, İzmir ve Barselona metropol bölgelerinde futbol stadı/sahası durumu karşılaştırılmıştır.
NE İSTEMİYORUZ ? - Alsancak Stadı'nın yıkılarak ranta kurban edilmesini - İzmir gibi deprem riski yüksek bir kentin en riskli bölgesinde, (İzmir Afet ve Acil Durum Eylem Planı ile) Güzelyalı'dan Liman'a kadar olan bölgede belirlenmiş tek çadırkent alanı ve az sayıdaki afet durumu helikopter pistlerinden birisinin yok edilmesini - Kent yaşamının ayrılmaz parçası sosyal/kültürel/sportif etkinliklerin merkezden çeperlere sürülmesini - Birkaç maç dışında tribünlerin dolmayacağı, ulaşımı zor (toplu taşıma olanakları zayıf, özel araç trafiğine özendiren), yüksek kapasiteli ve atmosfer yaratmanın zor olduğu bir stadda oynamak zorunda kalmayı - Kent merkezinde zaten çok kısıtlı olan kamusal mekanların, kar amaçlı ticari faaliyetlere terk edilmesini - “İleri demokrasiler”de yeri olmayan tepeden inmeci bir anlayışla, kentliye ve asıl kullanıcıları olan taraftarlara sorulmadan stadlarımız hakkında kararlar alınmasını NE İSTEMİYORUZ ? - Alsancak Stadı'nın yıkılarak ranta kurban edilmesini - İzmir gibi deprem riski yüksek bir kentin en riskli bölgesinde, (İzmir Afet ve Acil Durum Eylem Planı ile) Güzelyalı'dan Liman'a kadar olan bölgede belirlenmiş tek çadırkent alanı ve az sayıdaki afet durumu helikopter pistlerinden birisinin yok edilmesini - Kent yaşamının ayrılmaz parçası sosyal/kültürel/sportif etkinliklerin merkezden çeperlere sürülmesini - Birkaç maç dışında tribünlerin dolmayacağı, ulaşımı zor (toplu taşıma olanakları zayıf, özel araç trafiğine özendiren), yüksek kapasiteli ve atmosfer yaratmanın zor olduğu bir stadda oynamak zorunda kalmayı - Kent merkezinde zaten çok kısıtlı olan kamusal mekanların, kar amaçlı ticari faaliyetlere terk edilmesini - “İleri demokrasiler”de yeri olmayan tepeden inmeci bir anlayışla, kentliye ve asıl kullanıcıları olan taraftarlara sorulmadan stadlarımız hakkında kararlar alınmasını
NE İSTİYORUZ ? - Alsancak Stadı'nın yerinde kalmasını - Tarihine, kimliğine, ruhuna uygun biçimde “YERİNDE” yenilenmesini - Tüm toplu ulaşım modlarının kesiştiği bölgede, 20 bin kapasitesiyle, kafe ve restoranlarıyla, “Türkiye Futbol Tarihi Müzesi”yle, yeraltı otoparkıyla, toplantı/etkinlik salonlarıyla, cep sinemaları ve diğer üniteleriyle haftanın her günü yaşayan bir Alsancak Stadı'nda insanca koşullarda maç izlemeyi - Temel sorunun stad kapasitesi değil, stad sayısı ve niteliği olduğu İzmirimiz'e, tüm kulüplere yetecek şekilde (mevcut stadlara dokunulmadan) yeni stadlar kazandırılmasını - Altyapılar, amatör kulüpler ve İzmir halkının yararlanması için her semte, (mevcut sayısı dünya standartlarının çok çok altında olan) kolay ulaşılabilir ve standartlara uygun spor tesisleri yapılmasını, kitlelerin spor yapmaya özendirilmesini - Kentsel mekanlarımız hakkında verilecek kararlarda, bu mekanların asıl kullanıcıları başta olmak üzere tüm kent bileşenlerinin görüşlerinin belirleyici olmasını NE İSTİYORUZ ? - Alsancak Stadı'nın yerinde kalmasını - Tarihine, kimliğine, ruhuna uygun biçimde “YERİNDE” yenilenmesini - Tüm toplu ulaşım modlarının kesiştiği bölgede, 20 bin kapasitesiyle, kafe ve restoranlarıyla, “Türkiye Futbol Tarihi Müzesi”yle, yeraltı otoparkıyla, toplantı/etkinlik salonlarıyla, cep sinemaları ve diğer üniteleriyle haftanın her günü yaşayan bir Alsancak Stadı'nda insanca koşullarda maç izlemeyi - Temel sorunun stad kapasitesi değil, stad sayısı ve niteliği olduğu İzmirimiz'e, tüm kulüplere yetecek şekilde (mevcut stadlara dokunulmadan) yeni stadlar kazandırılmasını - Altyapılar, amatör kulüpler ve İzmir halkının yararlanması için her semte, (mevcut sayısı dünya standartlarının çok çok altında olan) kolay ulaşılabilir ve standartlara uygun spor tesisleri yapılmasını, kitlelerin spor yapmaya özendirilmesini - Kentsel mekanlarımız hakkında verilecek kararlarda, bu mekanların asıl kullanıcıları başta olmak üzere tüm kent bileşenlerinin görüşlerinin belirleyici olmasını
Dostları ilə paylaş: |