Peyzaj planlamada yeni Bİr yöntem yaklaşimi: peyzaj devamlilik analiZİ Simay Kırca1, Hakan Altınçekiç1



Yüklə 106,84 Kb.
tarix12.01.2019
ölçüsü106,84 Kb.
#95464

TMMOB COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KONGRESİ 2011

31 Ekim - 04 Kasım 2011, Antalya


PEYZAJ PLANLAMADA YENİ BİR YÖNTEM YAKLAŞIMI: PEYZAJ DEVAMLILIK ANALİZİ
Simay Kırca1, Hakan Altınçekiç1

1İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Bahçeköy-Sarıyer, 34473 İstanbul, simay@istanbul.edu.tr, hakana@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bu araştırma ile, İstanbul için önemli bir doğal ve rekreasyonel kaynak özelliği gösteren Belgrad Ormanı çevresi ve içindeki farklı alan kullanım tiplerinin peyzaj devamlılığına yaptıkları etkinin “Peyzaj Devamlılık Analizi” ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Analize uygun olarak: (1)alan kullanım tipleri belirlenmiş; (2)kullanım yoğunluğu ve çevresel etkilerine göre bunlar sınıflandırılmış; (3)bunlara ağırlık değerleri verilmeden ve verilerek peyzaj devamlılık değerleri belirlenmiştir. Bunun yanı sıra, yöntemin pratikte uygulanmasına ilişkin bir senaryo da geliştirilmiştir. Buna göre araştırma alanında bulunan 2B alanlarının tamamen yapılaşması durumunda peyzaj devamlılık değerinde nasıl bir değişim olabileceği belirlenmiştir. Böylece, ilk defa yüksek detay düzeyinde ve küçük alanlarda Peyzaj Devamlılık Analizinin kullanılabilirliği araştırılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Peyzaj, planlama, arazi kullanım/arazi örtüsü, peyzaj devamlılığı, parçalanma.
ABSTRACT
A NEW METHODOLOGICAL APPROACH IN LANDSCAPE PLANNING: LANDSCAPE CONTINUITY ANALYSIS
The determination of the effect of different land use types on landscape continuity around and inside Belgrade Forest, which manifests itself as a natural and recreational source for Istanbul, by use of “Landscape Continuity Analysis” was aimed with this research. In accordance with the analysis: (1) Land use types have been determined; (2) they have been classified due to their usage density and environmental impacts; (3) landscape continuity values have been determined without assigning and with assigning wieghts to each category of built-up area. Additionally a scenario for the application of this method into practice was developed as well. In this respect the potential change in landscape continuity value was determined in case of total construction of 2B areas in the study area. Thus, availability of Landscape Continuity Analysis in small areas with high detail level was investigated for the first time.
Keywords: Landscape, planning, land use/land cover, landscape continuity, fragmentation.
1. GİRİŞ
Gelişmiş ülkelerde bilimsel altyapıya ek olarak politik zeminin de günden güne sağlamlaşmasıyla, özellikle doğal veya kırsal alanlarda yapılan ekolojik restorasyon çalışmalarında hedef olarak belirlenen peyzaj devamlılığı ve bağlılığı kavramları, günümüzde kentsel yeşil alan deseninin irdelenmesi ve planlanmasında da önemli bir unsur olma özelliği kazanmıştır (Rudd ve diğ., 2002). Birçok kentte yeşil alanların yapılaşmış alanlara göre durumu ve bunların ekolojik bağlılıkları çeşitli yöntemlerle değerlendirilmiş ve elde edilen sonuçlar kısmen ya da bütünsel olarak alan kullanım planlarına yansıtılmıştır (Lathrop ve Bognar, 1998; Whitford ve diğ., 2001; Marulli ve Mallarach, 2004; Zhang ve diğ., 2004). Yapılan çalışmalarda özellikle dikkat çeken ortak nokta; kent içinde veya çeperlerinde yer alan kent ormanı, yeşil kuşak ve doğa koruma alanları gibi büyük ölçekli yeşil alanların peyzaj devamlılığında hayati rol üstlenmiş olmalarıdır.
Peyzaj bağlılığının ya da “yaşam alanlarının parçalanması”nın (“fragmentation”) belirlenmesinde kullanılan analitik araçlardan biri olan “Peyzaj Devamlılık Analizi” (Landscape Continuity Analysis) ise, ilk defa Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP-The United Nations Environment Programme)’nın 1999 yılında hazırlıklarına başladığı ve Rio Konferansı’ndan tam on yıl sonra kamuoyuna sunduğu GEO-3 raporunda yer almaktadır. Yapılaşmış alanların ekosistemler üzerindeki etkilerinin analizi (peyzaj devamlılık analizi) ise, bu geniş kapsamlı raporun en çarpıcı bölümlerinden birini oluşturmaktadır. Nitekim bu çalışma, 2002 yılında Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi (WSSD-The World Summit on Sustainable Development)’nde büyük ilgiyle karşılanarak eylem planlarının geliştirilmesinde altyapı oluşturması benimsenmiştir (UNEP/RIVM, 2004).
Columbia Üniversitesi Uluslararası Yerbilimleri Bilgi Ağı (CIESIN-International Earth Science Information Network) ise; alan kullanım biçimlerindeki değişimlerin doğaya yapığı etkileri belirlemiş ve global ölçekte bir “İnsan Ayak İzi” (“The Human Footprint”) haritası ortaya koymuştur. Bu analiz çalışmasında da peyzaj devamlılık analizi yöntemi kullanılmış, yeryüzünün yaklaşık %83’lük bölümünün insan aktivitelerinden etkilendiği belirlenmiş ve elde edilen sonuçlar oldukça yüksek ilgi toplamıştır (Sanderson ve diğ., 2002).
Son olarak İsrail Peyzaj Enstitüsü (OLI-Open Landscape Institute) tarafından desteklenen ve tüm İsrail’i kapsayan bir proje çerçevesinde, ülke çapında peyzaj devamlılık değerleri belirlenmiş ve bu analizin yaşam alanlarının parçalanmasının önlenmesinde etkin bir yöntem olduğu ortaya konmuştur. Özellikle alan kullanım ve doğa koruma planlarının hazırlanmasında altlıklardan biri olarak kullanılmasının önemi vurgulanmıştır (Levin ve diğ., 2007).
Günümüzde hızlı nüfus artışı doğrultusunda yeşil alan ihtiyacının günden güne arttığı İstanbul kentinde de, kişi başına düşen yeşil alan miktarının azalmasının yanı sıra yapılaşmış alanların yeşil alanlar aleyhindeki gelişimi endişe vericidir. Özellikle 1950’li yıllardan günümüze kadar yaşanan süreç içerisinde, sağlıksız kentleşme sonucunda İstanbul’un kentsel ve kırsal çevredeki yeşil alanlarının büyük bir kısmını yitirdiği acı bir gerçektir. Endüstrileşme, endüstriyel yapılaşma ve onun beraberinde getirdiği gecekondu olgusuyla orman alanları, tarım alanları ve orman dışındaki kamusal yeşil alanlar önemli miktarda azalmıştır. Nitekim, peyzaj planlama çalışmaları açısından yeşil alanlar yalnızca kişi başına düşen yeşil alan miktarları olarak algılanmamakta; bu alanların farklı alan kullanım tipleri ile ilişkileri de büyük önem taşımaktadır (Altınçekiç, 1991). Belgrad Ormanı da, kapladığı yaklaşık 5 408 ha alan ile İstanbul kentinin yeşil alan varlığının önemli bileşenlerindendir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar geçen süreç değerlendirildiğinde Belgrad Ormanı ve çevresindeki alan kullanım biçimlerinin özellikle son otuz yılda önemli ölçüde değiştiği görülmektedir. Üretim modellerindeki farklılaşmaların beraberinde getirdiği demografik ve kültürel değişimler, eksik ve/veya hatalı yönetim ve planlama kararlarıyla bir araya gelerek İstanbul’un bu en eski yerleşim ve mesire yerlerinden birini oluşturan bölgesinin doğal ve kültürel çeşitliliğini tehdit etmektedir. Bu bağlamda; İstanbul için önemli bir ekolojik ve rekreasyonel kaynak özelliği gösteren Belgrad Ormanı ve çevresindeki yeşil alanların yapılaşmış alanların gelişimi karşısındaki devamlılık durumunun belirlenmesi, bu bölgede alınan plan kararlarının değerlendirilmesi ve gelecekte yapılabilecek planlama çalışmalarında yol gösterici olacaktır.
2. MALZEME
2.1. Araştırma Alanının Genel Tanıtımı
Araştırma için seçilen alan; Marmara Bölgesi’nde İstanbul il sınırları içerisinde, 28o55’-29o06’ batı boylamları ve 41o15’-41o05’ kuzey enlemi arasında yer almaktadır. Avrupa yakasında Sarıyer ilçesinin tamamı ile Eyüp, Şişli ve Beşiktaş ilçelerinin bir kısmı araştırma alanı sınırları içinde kalmaktadır. Araştırma alanı; kuzey ve doğuda Karadeniz ve İstanbul Boğazı ile sınırlamakta olup, güneyde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün bağlandığı O-2 Çevre Yolu ile sınırlanmaktadır. Batısında ise, Alibeyköy Baraj Gölü ile Eyüp ilçesine bağlı Göktürk ve Çiftalan Semtleri bulunmaktadır. Araştırma alanı yaklaşık 24 032 ha olup, bunun önemli bir kısmını (5 408 ha) Belgrad Ormanı oluşturmaktadır (Şekil 1).


Şekil 1: Araştırma alanının coğrafi ve genel konum haritası.
Araştırma alanı su varlıkları bakımından oldukça zengin olup, Bizans İmparatorluğu zamanından beri şehre su sağlamak için yararlanılan ve kente çeşitli su yollarıyla bağlanmış bulunan Belgrad Ormanı, hidrolojik anlamda tarih boyunca büyük bir öneme sahip olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde 16. yüzyıl ortalarında önemi anlaşılan ormanda su yollarının onarımı yapılmış ve birçok yeni kemer inşa edilmiştir. 18. yy sonrasında İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış olan bentlerle bu fonksiyon daha da büyük önem kazanmıştır (Çeçen, 1999). Ancak günümüzde kentin artan su ihtiyacı karşısında bu havzalarda üretilen su miktarı oldukça düşük kalmaktadır (İstanbul Çevre Durum Raporu, 2006).
Araştırma alanının Karadeniz sahil kesiminde ve Boğaz’ın sığ topraklı yamaç ve sırtlarında “Maki formasyonu” hakimdir (Yaltırık ve Uluocak, 1973). Araştırma alanı içerisinde yer alan Belgrad Ormanı ise, çeşitli ağaç ve boylu çalılardan oluşan bir “Yapraklı Orman formasyonu” göstermekte; “Pseudomaki” olarak adlandırılabilecek, odunsu ve otsu karakterde bir “Çalı formasyonu”yla çevrili bulunmaktadır (Yaltırık, 1966). Belgrad Ormanı’nda doğal liken ve yosunlar (Thallophyta, Bryophyta)’dan 20 tür, Atkuyrukları ve Eğreltiler (Peteridophyta)’den 14 takson, Açık Tohumlular (Gymnospermae)’dan 1 takson, Kapalı Tohumlular (Angiospermae)’dan 380 takson olmak üzere toplam 415 bitki taksonunun bulunduğu Yaltırık (1966) tarafından bildirilmektedir. Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından belirlenen Türkiye çapında 122 Önemli Bitki Alanından (ÖBA) 3 tanesi de araştırma alanı sınırları içinde yer almaktadır (Özhatay ve diğ., 2005). Bunun yanı sıra araştırma alanındaki yeşil alanların önemli bir kısmı Doğal Sit Alanı ile Boğaziçi Ön ve Geri Görünüm Bölgeleri sınırları içinde kalmaktadır
Araştırma alanındaki ana alan kullanım tipleri yerleşim alanları, endüstriyel ve ticari alanlar, askeri alanlar, tarımsal yapılar, çöp depolama alanları, maden alanları, altyapı elemanları ve yeşil alanlar olmakla birlikte, bu bölge tarihsel süreç içinde İstanbul için yerleşim, endüstri, ticaret, maden, rekreasyon, su üretimi, vb. birçok farklı kullanıma ev sahipliği yapmıştır.
2.2. Harita Altlıkları
Belgrad Ormanı çevresinde peyzaj devamlılık değerlerinin belirlenmesinde uygulanan yöntemin aşamalarında; verilerin elde edilmesinde ve haritalanmasında araştırma alanında daha önce yapılmış çalışmalar ana altlıklar olarak kullanılmıştır. Bunların yanı sıra; İstanbul Metropoliten Planlama Merkezi (IMP), İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ve Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü’nden sağlanan 1/100 000 ölçekli İl Çevre Düzeni Planı, 1/25 000 ölçekli Orman Amenajman Planları, 1/25 000 ölçekli Yol Şebeke Planları ve sayısal veriler ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden sağlanan sayısal veriler de altlıklar olarak kullanılmıştır (Kırca, 2009).
3. YÖNTEM
Peyzaj devamlılık analizi yöntemi temelde, yapılaşmış alanların çevresel etkilerinin bir uzaklık bağıntısıyla ifade edilmesine dayanmaktadır. Bu kapsamda, yöntemin dayandığı çıkış noktası Şekil 2’de açıklanmıştır.


Peyzaj Devamlılık Analizi Yönteminin Çıkış Noktası

Peyzaj devamlılık analizi genel anlamda, yeşil alan olarak kabul edilen bir alanın herhangi bir yapılaşmış alana olan en kısa mesafesinin hesaplanmasına dayanan bir yöntemdir.





Ancak birbirinden farklı yapılaşmış alanların çevrelerine yapacakları etki de farklı olmaktadır (örneğin kent ölçeğindeki bir yerleşimin yapacağı çevresel etki bir köye oranla daha büyük olacaktır).






Peyzaj devamlılık değeri yapılaşmış alanlara olan mesafe arttıkça artan bir büyüme fonksiyonu olarak ifade edilmekle birlikte, bu, yapılaşmış alana olan mesafe arttıkça insan etkisinin azaldığı varsayımına dayanmaktadır. Ayrıca her bir yapılaşmış alan kategorisi farklı etki değerine sahip olduğu için bu azalmanın derecesi de grafik olarak eğim değerleri farklı olan eğrilerle ifade edilmektedir.




Şekil 2: Peyzaj devamlılık analizi yönteminin çıkış noktası (Şekil Levin ve diğ. (2007)’e dayanılarak oluşturulmuştur).

Yapılaşmış alanların çevrelerine olan yatay uzaklık değerlerinin çıkış noktası olarak kabul edildiği ve araştırma kapsamında uygulanan peyzaj devamlılık analizi yöntemi 6 temel aşamayı kapsamaktadır. Bunlar aşağıda kısaca özetlenmiştir (Kırca, 2009):


1. IKONOS 2007 uydu görüntüleri, 1/25.000 ölçekli Orman Amenajman Planları ve 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’ndan yararlanılarak uygun çözünürlükte alan kullanım tiplerinin belirlenmesi.

2. Yapılaşmış alanların Tablo 1’deki gibi uzaklığa bağlı etki derecelerine göre sınıflandırılması.

3. Yapılaşmış alanların çevresel ve ekolojik etkilerine göre herbir kategoriye ağırlık değerlerinin atanması (Tablo 1).

4. Öklid uzaklığı fonksiyonu kullanılarak herbir yapılaşmış alan kategorisinin en yakındaki yeşil alana göre maksimum uzaklık yüzeyinin belirlenmesi.

5. Ağırlık değerleri verilmeden peyzaj devamlılık değerleri haritasının uygun renk paleti seçilerek oluşturulması

6. Uzaklık yüzeylerinin herbir yapılaşmış alan kategorisinin ağırlık değerine göre değerlendirlerek peyzaj devamlılık haritasının oluşturulması.


Yukarıda ifade edilen 6 aşamaya ek olarak araştırma alanında yöntemin pratikte uygulanmasına ilişkin bir senaryo da geliştirilmiştir. Buna göre araştırma alanında bulunan 2B alanlarının tamamen yapılaşması durumunda peyzaj devamlılık değerinde nasıl bir değişim olabileceği aynı adımlar uygulanarak belirlenmiştir. Alan içindeki 2B alanlarının genellikle yoğun yerleşim birimlerinden nispeten izole olmuş bir yapı göstermeleri nedeniyle bunlara da dağınık yerleşimler için belirlenen %10 ağırlık değeri atanarak analiz gerçekleştirilmiştir (Kırca, 2009).
Bu aşamaların uygulanmasındaCoğrafi Bilgi Sistemi (CBS) programlarından ESRI ArcGIS 9.2 ve ERDAS Imagine 9.1’den faydalanılmıştır.
Tablo 1: Araştırma alanında belirlenen yapılaşmış alanların yeşil alanlar üzerinde farklı ağırlıkta etkileri görülmektedir. Bu bağlamda ağırlık değerleri atanırken kent kategorisinin %100 ağırlığa sahip olduğu kabul edilerek diğer alanların ağırlıkları buna göre belirlenmiştir. Örneğin, bir kent yerleşiminin köye göre dört kat büyük bir çevresel etkisi varsa, köyden 1 km olan etkin uzaklık kentten 4 km’lik uzaklığa eşit olacaktır (Levin ve diğ., 2007).


Ağırlık

Bir Kentten 1 km Mesafeye Eşit Olan Uzaklık=İlgili Ağırlık Değerinin Çarpmaya GöreTersi

Yerleşim Alanları

Yollar

Diğer Yapılaşmış Alanlar

%100

1

Kent

Otoyol

Endüstriyel ve ticari alanlar, maden alanları

%75

1.333

Kasaba

Yüksek yoğunluklu çok şeritli yol

-

%50

2

-

Yüksek yoğunluklu çift şeritli yol

Askeri eğitim alanları

%33

3

-

-

Çöp dökme alanları

%25

4

Köy

Düşük yoğunluklu çift şeritli yol

-

%10

10

Dağınık yerleşimler

Toprak/stabilize yol

Tarımsal yapılar, elektrik iletim hattı

Peyzaj devamlılık değeri Levin ve diğ. (2007)’e göre aşağıdaki formulle ifade edilmektedir:


(1)

LCV = minimum[1 / W1 x D1, 1 / W2 x D2, ..., 1 / Wn x Dn ]


LCV: Peyzaj devamlılık değeri

Wn : Yapılaşmış alan kategorisine atanan ağırlık değeri

Dn : Belirli bir grid hücresinin (pikselin) taşıdığı uzaklık değeri
F
(2)
ormüle göre peyzaj devamlılık değerini oluşturan birimler ağırlıklı uzaklık veya etkin uzaklık olarak ifade edilebilmekte ve tüm alanın peyzaj devamlılık değerinin hesaplanması için grid değerleri (piksel) toplanmaktadır. Ancak toplam peyzaj devamlılık değeri, seçilen çözünürlüğe göre farklılık göstermektedir (örneğin 20 x 20 m olarak seçilen çözünürlükle yapılan analiz, 10 x 10 m’ye göre daha az hassas olacaktır). Bu nedenle, belli bir çözünürlükte elde edilen grid (piksel) değerlerinin belirlenmesi sonucu toplam peyzaj devamlılık değeri elde edilmelidir (Levin ve diğ., 2007):

Toplam LCV = ∑ LCV x R2


∑LCV: Araştırma alanındaki peyzaj devamlılık değerlerinin toplamı

R : Kullanılan çözünürlük
4. BULGULAR
Peyzaj devamlılık analizine altlık oluşturan araştırma alanının aktüel alan kullanım durumu, ağırlık değerleri verilmeden ve verilerek yapılan peyzaj devamlılık analizi ile 2B alanlarının yapılaşmaları durumunda peyzaj devamlılık değerinde olabilecek değişimlere ilişkin bulgular bu bölümde ele alınmıştır.
4.1. Araştırma Alanının Aktüel Alan Kullanımına İlişkin Bulgular
Araştırma alanı alan kullanım tipleri haritası (Şekil 3) incelendiğinde alanın %73,6’sının yeşil alanlarla kaplı olduğu ve bunların da %86.6’sının orman olduğu belirlenmiştir. Araştırma alanının geriye kalan bölümünde ise ağırlıklı alan kullanım tipi %18,5 ile yerleşim alanlarıdır. Yerleşim alanlarını sırasıyla; maden alanları (%2,8), askeri alanlar (%2,2), endüstriyel ve ticari alanlar (%1,7), tarımsal yapılar (%0,6) ve çöp depolama alanları (%0,2) izlemektedir. Araştırma alanındaki altyapı elemanlarının toplam uzunluğu 603,9 km’dir. Bunlar içinde yolların toplam uzunluğu 577,8 km olup, bunun büyük bölümünü %21,4 ile düşük yoğunluklu çift şeritli yollar ve %53,5 ile toprak/stabilize yollar oluşturmaktadır. Su yüzeyleri ise, araştırma alanın %0,3’ünü kaplamaktadır.
Araştırma alanındaki en yaygın alan kullanım tipi yeşil alanlar olup; bunlar, Belgrad Ormanı çevresinde ve araştırma alanının kuzeydoğusunda yoğunlaşmıştır. Araştırma alanındaki ikinci yaygın alan kullanım tipi yerleşim alanlarıdır. Yerleşim alanlarından kent ve kasaba olarak sınıflandırılan alanların toplamı, araştırma alanının %15,3’ünü oluşturmaktadır. Bunlar, İstanbul Boğazı kıyıları ile araştırma alanının kuzeyinde yoğunlaşmıştır. Endüstriyel ve ticari alanlar, askeri alanlar ile maden alanlarının her birinin araştırma alanında kapladıkları alan %1,7-2,8 arasındadır. Maden alanlarından; restorasyona tabi, işletme ömrünü tamamlamış kömür ve kil maden alanları; araştırma alanındaki tüm maden alanlarının %78’ini, aktif maden alanları ise %22 sini oluşturmaktadır. Tarımsal yapılar, araştırma alanının kuzeyi ve batısında yoğunlaşmakla birlikte, kapladıkları alan bakımından araştırma alanında yaygın olmayan bir alan kullanım tipidir. Araştırma alanında en az alan kaplayan ana alan kullanım tipi ise %0.2 ile çöp depolama alanlarıdır.


Şekil 3: Araştırma alanı alan kullanım tipleri haritası.

4.2. Ağırlık Değerleri Verilmeden ve Verilerek Yapılan Peyzaj Devamlılık Analizine Ait Bulgular
Ağırlık değerleri verilmeden yapılan peyzaj devamlılık analizine göre; araştırma alanındaki toplam peyzaj devamlılık değeri 20,114 km3 olarak belirlenmiş, oluşturulan peyzaj devamlılık haritasına göre bir grid hücresinin taşıdığı en büyük peyzaj devamlılık değeri (yapılaşmış alandan uzaklık) ise 1 km olarak bulunmuştur. Araştırma alanında yapılaşmış alanların ortalama uzaklık yüzeyi de 0,143 km olarak belirlenmiştir (Şekil 4a).
Ağırlık değerleri verilerek yapılan peyzaj devamlılık analizine göre; araştırma alanındaki toplam peyzaj devamlılık değeri 68,959 km3 olarak belirlenmiş, oluşturulan peyzaj devamlılık haritasına göre bir grid hücresinin taşıdığı en büyük peyzaj devamlılık değeri (yapılaşmış alandan uzaklık) ise 3 km olarak bulunmuştur. Araştırma alanında yapılaşmış alanların ortalama uzaklık yüzeyi de 0,475 km olarak belirlenmiştir (Şekil 4b).


(a)

(b)

Şekil 4: Ağırlık değerleri verilmeden (a) ve ağırlık değerleri verilerek (b) oluşturulan peyzaj devamlılık haritaları.
Yukarıda belirtilen değerlere göre ağırlık değerleri verilerek yapılan peyzaj devamlılık analizinde; toplam peyzaj devamlılık değeri 3,4 kat ve ortalama uzaklık yüzeyi 3,3 kat artmış, 0-0,1 km’lik uzaklık diliminin peyzaj devamlılık değerine katkısı %60 azalmış ve kapladığı alan %36,8 düşmüştür. Buna göre; ağırlık değerleri verilerek yapılan peyzaj devamlılık analiziyle, alan kullanım tiplerinin etki alanlarına ait daha doğru sonuçlara varıldığı belirlenmiştir.
4.3. 2B Alanlarının Yapılaşmaları Durumunda Peyzaj Devamlılık Değeri Üzerindeki Etkisine Ait Bulgular

Araştırma alanına serpilmiş durumda bulunan 2B alanları kapladıkları toplam 203,4 ha alan ile araştırma alanının yalnızca %0.8’lik kısmını oluşturmaktadır. Bununla orantılı olarak 2B alanlarının yapılaşmaları durumunda toplam peyzaj devamlılık değeri 67,668 km3, ortalama uzaklık yüzeyi 0,473 km olarak belirlenmiştir. Oluşturulan peyzaj devamlılık haritasına göre bir grid hücresinin taşıdığı en büyük peyzaj devamlılık değeri (yapılaşmış alandan uzaklık) ise 3 km olarak bulunmuştur. Buna göre toplam peyzaj devamlılık değeri %1,8 ve ortalama uzaklık yüzeyi de %0,4 azalmıştır (Şekil 5).




Şekil 5: 2B alanlarının yapılaşmaları senaryosuna göre oluşturulan peyzaj devamlılık haritası.

5. TARTIŞMA VE SONUÇ
Kent ekolojisi çalışmalarında kentsel alanlar, içinde barındırdıkları antropojen kullanımlarla tanımlanmaktadır (Örneğin yerleşim, endüstri, ticaret, ulaşım, yönetim, vb.). Bu farklı alan kullanım tipleri ile kırsal ve doğal alanlar arasındaki etkileşim ise, son yıllarda uzaktan algılama temelli planlama çalışmalarının odak noktası durumuna gelmişlerdir (Sukopp ve Wittig, 1998). Uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemlerinin yardımıyla kent ekolojisi bileşenlerinin niteliği ve niceliği ortaya konmakla birlikte, bunların zaman içerisindeki değişimi ve gelişimi de gözlemlenebilmektedir (Herold ve diğ., 2005; Lakes, 2006). Bu konuda son yıllarda dünyanın pek çok yerinde yapılmış çalışmalar (Syphard ve diğ., 2005; Tang ve diğ., 2006; Taylor ve diğ., 2007; Mortberg ve diğ., 2007; Olsen ve diğ., 2007; Hahs ve diğ., 2009) bulunmaktadır. Nitekim, İstanbul’daki kentsel gelişim ile bunun yeşil alanlar üzerindeki etkisinin ortaya konulması konusunda birçok araştırma (Kaya, 2007; Çakır ve diğ., 2008; Geymen ve Baz, 2008; Terzi ve Bölen, 2009) yapılmıştır. Yapılaşmış alanların yeşil alanlar üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi konusunda ise peyzaj devamlılık analizi, yurt dışında son yıllarda yapılan planlama çalışmalarının önemli altlıklarından (UNEP/RIVM, 2004; Levin ve diğ., 2007) biri olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu nedenle Belgrad Ormanı çevresinde yapılan bu araştırma ile, bunun bir örneği oluşturulmaya çalışılmıştır.
5.1. Ağırlık Değerleri Verilmeden ve Verilerek Yapılan Peyzaj Devamlılık Analizi Sonuçlarının İrdelenmesi
Levin ve diğ. (2007) tarafından yapılan ve tüm İsrail’i kapsayan peyzaj devamlılık analizi sonucunda, ağırlık değerleri verilmeden yapılan analizde toplam peyzaj devamlılık değeri 45,642 km3 çıkmış, maksimum uzaklık yüzeyinin ise 15 km civarında olduğu belirlenmiştir. Bu değerler göstermektedir ki, İsrail’de yeşil alanların herhangi bir yapılaşmış alana uzaklığı maksimum 15 km’dir. Nitekim, Sanderson ve diğ. (2002)’ne göre herhangi bir yapılaşmış alandan 2-15 km uzaklıkta olan alanlar, insan etkisinin düşük olduğu bölgeler olarak değerlendirilmelidir. Ancak ağırlık değerleri verilerek yapılan analizde toplam peyzaj devamlılık değeri 2,35 kat artarak 107,474 km3’e ulaşmış, etkin uzaklık yüzeyi ise 30 km olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla; her ne kadar yapılaşmış alanların yeşil alanlardan uzaklığı en fazla 15 km’ye ulaşsa da, bu alanların farklı çevresel etki değerlerine göre etkin uzaklığı İsrail genelinde 30 km’yi bulmaktadır. Bu çalışmada ise, ağırlık değerleri verilmeden yapılan analizde toplam peyzaj devamlılık değerinin 20,114 km3, maksimum uzaklık yüzeyinin ise 1 km olduğu ortaya konmuştur. Buna göre, yeşil alanların herhangi bir yapılaşmış alana uzaklığı maksimum 1 km’dir. Bu uzaklık yüzeyi, Sanderson ve diğ. (2002)’ne göre insan etkisinin yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Fakat ağırlık değerleri verilerek yapılan analiz sonucunda toplam peyzaj devamlılık değeri 3,42 kat artarak 68,959 km3’e ulaşmış, etkin uzaklık yüzeyi de buna paralel olarak artmış ve 3 km olarak belirlenmiştir. Buna göre; araştırma alanında ağırlık değerleri verilmeden yapılan analiz sonucunda elde edilen toplam peyzaj devamlılık değeri ile ağırlık değerleri verilerek yapılan analiz sonucu arasındaki fark, İsrail’de bulunan toplam peyzaj devamlılık değerleri arasındaki farktan daha büyüktür. Bu ise, %100 ağırlık değerinden düşük ağırlık değerine sahip alan kullanım tiplerinin kapladığı alan arttıkça, toplam peyzaj devamlılık değerinin de arttığını göstermektedir.
İsrail’de yapılmış olan çalışma ile bu araştırma sonucunda elde edilen toplam peyzaj devamlılık değerlerine göre; ağırlık değerleri verilmeden yapılan peyzaj devamlılık analizi, yeşil alanların herhangi bir yapılaşmış alandan en fazla hangi uzaklıkta bulunduğunun belirlenmesi açısından anlamlıdır. Ancak, farklı alan kullanım tiplerinin uzaklığa bağlı çevresel etkilerine dayanılarak verilen ağırlık değerleriyle yapılan peyzaj devamlılık analizi; hem yapılaşmış alanların etki derecelerinin anlaşılması, hem de yapılaşmış alanların baskısı altında bulunan yeşil alanların nitelik ve nicelikleri açısından değerlendirilmesinde daha doğru ve hassas sonuçlar vermektedir. Nitekim; bu konunun planlama çalışmaları açısından olduğu kadar, doğa koruma politikaları ve yasaların düzenlenmesinde önemli bir yol gösterici olduğu Gaston ve diğ. (2003), Bender ve diğ. (2004), UNEP/RIVM (2004) ve Alkemande ve diğ. (2009) tarafından belirtilmektedir.
Bu kapsamda getirilebilecek öneriler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ağırlık değerleri verilmeden yapılan peyzaj devamlılık analizinin, yapılaşmış alanların yeşil alanlara olan maksimum uzaklık yüzeyinin belirlenerek mevcut durumun değerlendirilmesinde anlamlı sonuçlar ortaya koyması açısından planlama çalışmalarında kullanılması uygundur.

  • Ağırlık değerleri verilerek yapılan peyzaj devamlılık analizi; alan kullanım tiplerinin seçilmesi aşamasında, bunların mevcut ve potansiyel çevresel etkilerinin belirlenmesinin yanı sıra, alan içindeki dağılımlarının yeşil alanları minimum düzeyde parçalayacak şekilde düzenlenmesinde de diğer planlama altlıklarını destekleyici bir araç olarak değerlendirilebilir.

  • Peyzaj devamlılık analizi yöntemi peyzaj planlama çalışmalarının yanı sıra;

    • orman amenajman planlarının hazırlanması,

    • doğa koruma alanlarında zonlamaların yapılması,

    • birçok farklı disiplinin katkısıyla gerçekleştirilen büyük ölçekli planlama çalışmalarında,

önemli altlıklardan biri olarak kullanılabilir.


5.2. 2B Alanlarının Peyzaj Devamlılık Değeri Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi
1982 Anayasası öncesindeki anayasalarda sınırlı oranda yer alan orman sınırları dışına çıkarma işleminin bu anayasada kapsamlı olarak ele alınmasına paralel olarak, 6831 sayılı Orman Kanunu’nda da kritik değişiklikler yapılmıştır (Aksoy, 1987). Bu doğrultuda ülkemizdeki orman alanlarının %2,3’ü orman dışına çıkarılmıştır. 2B alanları ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ndeki turistik illerde bulunmakta olup, bunların %3,9’u İstanbul’da yer almaktadır. Bu alanların birçok durumda herhangi bir planlama kriteri göz önünde bulundurulmadan, gelişigüzel olarak orman dışına çıkartıldığı ise endişe verici bir gerçektir (Köktürk, 2006). Üstelik, 1974 yılından bu yana orman dışına çıkartılan alanların ne şekilde değerlendirilecekleri konusu da çıkmaza girmiş durumdadır (Ayanoğlu, 2005). Nitekim; alan kullanımındaki bu tip değişiklikler yaşam alanlarının parçalanması, yok olması ve kenar etkisi (edge effect) başta olmak üzere, çok sayıda ekolojik ve sosyo-ekonomik sorunu da beraberinde getirmektedir (Hansen ve diğ., 2005; Plieninger, T., 2006; Leu ve diğ., 2008; Lindenmayer ve diğ., 2008; de Chazal ve Rounsevell, 2009; Petit, 2009).
Araştırma alanındaki 2B alanlarının gelecekte bugünkü yeşil alan olma özelliklerini kaybederek yapılaşmış alan olacakları varsayıldığında, toplam peyzaj devamlılık değerinde %1,8 azalma görülmektedir. Etkin uzaklık yüzeyi değişmemekle birlikte (3 km), 0-0,1 km’lik dilimin (insan etkisinin maksimum düzeyde olduğu alanlar) kapladığı alan artmış ve 1 km’nin üzerindeki uzaklık dilimlerinin kapladığı toplam alan azalmıştır. Bu sonuçlar göstermektedir ki, 2B alanları araştırma alanındaki peyzaj devamlılığına olumsuz etki yapmaktadır. Nitekim, bu alanlar, alan kullanım tipindeki değişimlerin peyzaj devamlılığına etkisi açısından örnek oluşturması amacıyla dağınık yerleşimler kapsamında ele alınmış ve %10 ağırlık değeri verilerek analize dahil edilmiştir.
Bu kapsamda getirilebilecek öneriler şu şekilde sıralanabilir:

  • 2B alanları içinde de, belirlenen yerleşim alanı tiplerine yakınlıklarına göre bir sınıflandırma yapılarak ağırlık değerlerinin atanmasıyla daha gerçekçi sonuçlara ulaşılabilecektir.

  • 2B alanlarının yeşil alanlar üzerindeki etkisinin belirlenmesine yönelik analiz sonuçlarına göre; peyzaj devamlılık analizi yönteminin, mevcut 2B alanlarının tekrar ele alınması ve gelecekte belirlenecek 2B alanlarının seçimi ve kullanımının planlanması konusunda yardımcı bir araç olarak kullanılabileceği dikkate alınmalıdır.


KAYNAKLAR
Aksoy, M., 1987. 3116 Sayılı Orman Kanunu ve Sonrası, Anayasamız ve Ormanların Korunması (Ormanların Korunması ve Genişletilmesinin Anayasa Hükümleri ile Desteklenmesi), Ankara, Türkiye Ormancılar Derneği Yayınları, No:10.

Alkemade, R., Van Oorschot, M., Miles, L., Nellemann, C., Bakkenes, M., Ten Brink, B., 2009. GLOBIO3: A Framework to Investigate Options for Reducing Global Terrestrial Biodiversity Loss, Ecosystems, 12, 374-390.



Altınçekiç, H., 1991. Çilingoz Koyu (Trakya) Peyzaj Planlaması Amacına Yönelik Bitki Materyalinin Saptanması, Doktora Tezi, İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü.
Ayanoğlu, S., 2005. Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Alanların Değerlendirilmesi Konusunda Karşılaşılan Hukuksal Sorunlar, Orman ve Av, Yıl: 80, Sayı:1, Cilt:82, 29-39.
Bender, D.J., Contreras, T.A., Fahrig, L., 1998. Habitat loss and population decline: a meta-analysis of the patch size effect, Ecology, 79, 517-533.
Çakır, G., Ün, C., Başkent, E. Z., Köse, S., Sivrikaya, F., Keleş¸ S., 2008. Evaluatıng Urbanization, Fragmentation and Land Use/Land Cover Change Pattern in Istanbul City, Turkey From 1971 to 2002, Land Degradation and Development, 19: 663-675.
Çeçen, K., 1999. İstanbul’un Osmanlı Dönemi Su Yolları, İSKİ Yayınları, İstanbul.
De Chazal J., Rounsevell, M. D. A., 2009. Land-use and climate change within assessments of biodiversity change: A review, Global Environmental Change-Human and Policy Dimensions, 19 (2), 306-315.
Gaston, K. J., Blackburn, T. M., Klein Goldewijk, K., 2003. Habitat conversion and global avian biodiversity loss, Proceedings of the Royal Society of London, Series B 270:1293-1300.
Geymen, A., Baz, İ., 2008. Monitoring urban growth and detecting land-cover changes on the Istanbul metropolitan area, Environmental Monitoring and Assessment, 136:449-459.

Hahs, A. K., Mcdonnell, M. J., Mccarthy, M. A., Vesk, P. A., Corlett, R. T., Norton, B. A., Clemants, S. E., Duncan, R. P., Thompson, K., Schwartz, M. W., Williams, N. S. G., 2009. A global synthesis of plant extinction rates in urban areas, Ecology Letters, 12(11), 1165-1173. 
Hansen, A. J., Knight, R. L., Marzluff, J. M., Powell, S., Brown, K., Gude, P. H., Jones, A., 2005. Effects of exurban development on biodiversity: Patterns, mechanisms, and research needs, Ecological Applications, 15 (6), 1893-1905.
Herold, M., Couclelıs, H., Clarke, K. C., 2005. The role of spatial metrics in the analysis and modeling of urban land use change, Computers, Environment and Urban Systems, 29, 369-399.
İstanbul Çevre Durum Raporu, 2006. İstanbul Valiliği Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, İstanbul.
Kaya, Ş., 2007. Multitemporal Analysis of Rapid Urban Growth in Istanbul Using Remotely Sensed Data, Environmental Engineering Science, 24(2), 228-233.
Kırca, S., 2009. Belgrad Ormanı (İstanbul) Çevresinde Peyzaj Devamlılık Değerlerinin Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar, Yüksek Lisans Tezi, İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü.
Köktürk, E., 2006. Orman Dışına Çıkarılan Yerlerle İlgili Öneriler, Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi, 95, 3-10.
Lakes, T., 2006. Einsatz von Strukturmaßen in der Städtischen Planung-am Biespiel des Versiegelungsgradsund Biotopflächenfaktors in Berlin, Kleinschmit, B. Walz, U. (eds), In: Landschaftsstrukturmaße in der Umweltplanung: Beiträge zum Workshop der IALE-AG Landschaftsstruktur, Berlin.
Lathrop, R. G., Bognar, J. A., 1998. Applying GIS and landscape ecological principles to evaluate land conservation alternatives, Landscape and Urban Planning, 41, 27-41.
Leu, M., Hanser S. E., Knick, S.T., 2008. The human footprint in the west: A large-scale analysis of anthropogenic impacts, Ecological Applications, 18 (5), 1119-1139.
Levin, N., Lahav, H., Ramon, U., Heller, A., Nizry, G., Tsoar, A., Sagi, Y., 2007. Landscape continuity analysis: A new approach to conservation planning in Israel, Landscape and Urban Planning, 79, 53-64.
Lindenmayer, D. B., Fischer, J., 2006. Habitat Fragmentation and Landscape Change: an ecological and conservation synthesis. Island Press, Washington.
Marulli, J., Mallarach, J. M., 2005. A GIS methodology for asssesing ecological connectivity: application to the Barcelona Metropolitan Area, Landscape and Urban Planning, 71, 243-262.
Mortberg, U. M., Balfors, B., Knol, W.C., 2007. Landscape ecological assessment: A tool for integrating biodiversity issues in strategic environmental assessment and planning, Journal Of Envıronmental Management,82 (4), 457-470.
Olsen, L. M., Dale V. H., Foster, T., 2007. Landscape patterns as indicators of ecological change at Fort Benning, Georgia, USA, Landscape and Urban Planning, 79, 137–149.
Özhatay, N., Byfield, A., Atay, S., 2005. Türkiye’nin 122 Onemli Bitki Alanı (122 Important Plant Areas of Turkey), WWF Türkiye, Istanbul.
Petit, S., 2009. The dimensions of land use change in rural landscapes: Lessons learnt from the GB Countryside Surveys, Journal of Envıronmental Management, 90 (9), 2851-2856.    
Plieninger, T., 2006. Habitat loss, fragmentation, and alteration - Quantifying the impact of land-use changes on a Spanish dehesa landscape by use of aerial photography and GIS, Landscape Ecology, 21 (1), 91-105.
Rudd, H., Vala J., Schaefer V., 2002. Importance of Backyard Habitat in a Comprehensive Biodiversity Conservation Strategy: A Connectivity Analysis of Urban Green Spaces, Restoration Ecology, 10 (2), 368-375.

Sanderson, E. W., Jaiteh, M., Levy, M. A., Redford, K. H., Wannebo, A. V., Woolmer, G., 2002. The human footprint and the last of the wild. BioScience 52, 891-904.
Sukopp, H., Wittig, R., 1998. Stadtökologie-Ein Fachbuch für Studium und Praxis, Gustav Fischer Verlag, 2., Auflage.

Syphard, A. D., Clarke, K. C., Franklin J., 2005. Using a cellular automaton model to forecast the effects of urban growth on habitat pattern in southern California, Ecological Complexity, 2 (2), 185-203. 
Tang, J. M., Wang, L., Yao, Z.J., 2006. Analyzing urban sprawl spatial fragmentation using multi-temporal satellite images, Giscience & Remote Sensing, 43 (3), 218-232.
Taylor J. J., Brown D. G., Larsen, L., 2007. Preserving natural features: A GIS-based evaluation of a local open-space ordinance, Landscape and Urban Planning, 82 (1-2), 1-16.
Terzi, F., Bölen, F., 2009. Urban Sprawl Measurement of Istanbul, European Planning Studies, 17 (10), 1559-1570.
UNEP/RIVM, 2004. The GEO-3 Scenarios 2002-2032: Quantification and analysis of environmental impacts, Jose Potting and Jan Bakkes (ed.), UNEP/DEWA/RS.03-4 and RIVM 402001022.
Whitford, V., Ennos, A.R., Handley, J.F., 2001. “City form and natural process”-indicators for the ecological performance of urban areas and their application to Merseyside, UK, Landscape and Urban Planning, 57, 91-103.
Yaltırık, F., Uluocak N., 1973. İstanbul Boğaz Çevresi Bitki Örtüsü Özellikleri ve Fonksiyonları, İstanbul Boğazı ve Çevresi Sorunları Simpozyumu, 12-15 Kasım 1973, İstanbul Çevre Koruma ve Yeşillendirme Derneği, 111-117.
Yaltırık, F., 1966. Belgrad Orman Vejetasyonunun Floristik Analizi ve Ana Meşcere Tiplerinin Kompozisyonu Üzerinde Araştırmalar, O.G.M. Yayınlarından, Sıra No: 436, Seri No: 6, İstanbul.
Zhang, L., Jianping, W., Yu, Z., Jiong, S., 2004. A GIS-based gradient analysis of urban landscape pattern of Shanghai metropolitan area, China, Landscape and Urban Planning, 69, 1-16.


Yüklə 106,84 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin