Çocuğun hayatını 3. ayından itibaren görülmeye başlar. Bu dönemde başkalarını taklit etme çabaları gözlenir. Ertelenmiş taklit nesnelerin ve olayların mevcut olmadığı durumlarda da taklit edilmeleridir. Örneğin kendi kendine patty-cake oynayan çocuk ailesiyle daha önce oynadığını taklit eder.
Ertelenmiş taklidin önemi taklit edilen davranışın zihinsel olarak temsil edilmesi(hatırlanması) kabiliyeti gelişmeye başlamıştır. Temsil olmadan ertelenmiş taklit imkansız olur.Çünkü çocuk daha önceki davranışı kopyalar, taklit eder.
SEMBOLİK OYUN
Bir çocuğu bir kalıp tahtayla oynarken gözlemleyen biri çocuğun tahtaya arabanın bütün özelliklerini yükleyip onunla sanki bir arabaymış gibi oynayışını gözlemleyebilir. Bu bir sembolik oyundur. –mış gibi bir oyundur. Duyu-motor gelişimde bulunmayan bir çeşit etkinliktir.
Sembolik oyunun doğası taklittir. Sembolik oyunda başkalarıyla iletişim kurma amacı yoktur. Sembolik oyunda çocuk kısıtlama olmadan istediği şeyleri temsil eden semboller inşa edebilir.
Sembolik oyunda ertelenmiş taklitteki gibi kendini gerçeğe uydurma yoktur, gerçeği kendine uydurma vardır.
Piaget sembolik oyunu gerçeği istenene dönüştürerek kendini memnun etmektir der.
Çocuğun oyunda ima etmek istediği anlam gözlemci için açık olabilir veya olmayabilir. Gözlemci çocuğun bir blokla oyununu onu bir arabaya benzeterek oynadığını anlayabilse de yere kıvrılıp hareketsiz halde duruşuyla uyuyan bir hayvanı taklit ettiğini anlayamaz.
Çocuğun oyunda ima etmek istediği anlam gözlemci için açık olabilir veya olmayabilir. Gözlemci çocuğun bir blokla oyununu onu bir arabaya benzeterek oynadığını anlayabilse de yere kıvrılıp hareketsiz halde duruşuyla uyuyan bir hayvanı taklit ettiğini anlayamaz.
Çocuğun bu oyununu yüzeyde duyuşsal ve bilişsel olarak çok az değeri olabilir. Fakat piaget sembolik oyunun serbest gezinen doğasının gerekli fonksiyonel bir değeri olduğunu sadece bir oyalanma olmadığını söylüyor.
Sembolik oyunda bu sistematik özümseme sembolik fonksiyonun belirli bir şeklini alır. Yani çocuğun sadece dili yoluyla formüle edilemeyen ve özümlenmeyen hayat deneyimindeki her şeyi ne zaman isterse ifade etmesi için sembolleri yaratır.
Sembolik oyunda bu sistematik özümseme sembolik fonksiyonun belirli bir şeklini alır. Yani çocuğun sadece dili yoluyla formüle edilemeyen ve özümlenmeyen hayat deneyimindeki her şeyi ne zaman isterse ifade etmesi için sembolleri yaratır.
Bu sebeple çocuğun dili ifade etmede yeteri kadar uygun olmadığında veya uygunsuz olduğunda sembolik oyun fikirler ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlar.
ÇİZİM
İşlem öncesi dönemdeki çocuk çizime ilk olarak boya kalemleri, kalemler ve fırçaları kullanarak karalamalarla başlar. Bazen şekiller karalama esnasında çıkmasına rağmen başlangıçta çocuğun çizimlerinde çıkan şekiller tesadüfidir. İşlem öncesi dönem ilerledikçe çocuklar bazı şeyler çizimlerle temsil ederler ve bu çabaları daha gerçekçi hale gelir.
Küçük çocukların çizimlerinde niyette gerçekçidir.çocuklar 8-9 yaşlarına kadar ne gördüklerinden çok ne düşündüklerini çizerler. Bu sebeple eğer 5 ya da 6 yaşlarındaki çocuklara tepenin yamacında bir ev ve ağaçlar çizmeleri söylendiğinde çocuklar bunu tepenin yamacına dikey bir şekilde çizer. 8-9 yaşına kadar çocuklar tepe ve toprak düzlemini koordine edemezler ve nesneleri toprağa dik çizerler.
Küçük çocukların çizimlerinde niyette gerçekçidir.çocuklar 8-9 yaşlarına kadar ne gördüklerinden çok ne düşündüklerini çizerler. Bu sebeple eğer 5 ya da 6 yaşlarındaki çocuklara tepenin yamacında bir ev ve ağaçlar çizmeleri söylendiğinde çocuklar bunu tepenin yamacına dikey bir şekilde çizer. 8-9 yaşına kadar çocuklar tepe ve toprak düzlemini koordine edemezler ve nesneleri toprağa dik çizerler.
KONUŞMA DİLİ
2 yaş civarında normal bir çocuk kelimeleri nesnelerin yerine semboller olarak kullanmaya başlar. Bir ses bir nesneyi temsil edebilir. Başlangıçta çocuk tek kelimelik cümleler kullanır, fakat dil etkinliği çabucak gelinişler eğer normal düzeyde bir sosyal etkileşim verilirse 4 yaşında konuşma dili kullanımı büyük ölçüde tamamlanır çocuk konuşabilir ve çoğu dil bilgisi kuralını kullanabilir ve eğer kelimeler tanıdıksa işittiğini anlayabilir. Çocuklar gelişimin bu aşamasında önce kelimeleri taklitçi bir yolla kullanabilirler. Birinci yılda “mama” “dada” diyebilirler. Bu erken kelimeler genellikle nesneleri temsil etmezler ve temsili bir dil değildir.
Konuşma dilinin çabuk gelişimi hızlı kavramsal gelişimi kolaylaştırmada etkilidir. Dilin entelektüel hayata etkisini göz önünde bulunduran Piaget’e göre;
Konuşma dilinin çabuk gelişimi hızlı kavramsal gelişimi kolaylaştırmada etkilidir. Dilin entelektüel hayata etkisini göz önünde bulunduran Piaget’e göre;
Dil zihinsel gelişim için gerekli üç sonuca sahiptir:
1.Sosyalleşme hamlesini haber veren diğer insanlarla sözlü değiş tokuşun olasılığı
2. Kelimelerin içselleştirilmesi. Örneğin düşüncenin içsel dil ve işaretler yoluyla desteklenmesi
3.Hareketin içselleştirilmesi. Tamamen algısal ve motor değil, kendini başlangıçta resimler ve zihinsel deneyimlerle temsil edilir.
KONUŞMA DİLİNİN GELİŞMESİ
Konuşma dili çocuğa daha önce açılmamış kapılar açar. Davranışın temsil yoluyla içselleştirilmesi, dil yoluyla kolaylaştırılması deneyimin yer alacağı derecenin hız kazanmasında rol oynar. Duyu-motor gelişim esnasında deniyim sadece hareketlerle olur. Çocuk gerçekte hareketleri düşünmek için gerçekleştirmek zorundadır. Hareket düşünceyi üretir. İşlem öncesi gelişimde temsilin gelişmesiyle düşünce sadece hareketler yoluyla değil hareketlerin temsilleriyle oluşmaya başlayabilir. Temsili düşünce hareket yoluyla düşünceden daha önce ortaya çıkar çünkü temsili düşünce deneyime direk bağlı değildir .
Piaget’e göre işlem öncesi dönemdeki çocuğun konuşmasının öncelikli iki sınıflaması vardır. Ben merkezci konuşma ve sosyal konuşmadır. Ben merkezci konuşma gerçek ihtiyaç eksikliğinde ortaya çıkar. 2 yaştan 4 ya da 5 yaşa kadar çocuğun konuşması iletişim çabasından uzaktır. Çocuk genellikle başkalarıyla konuşsa bile iletişim yoktur. İletişim olmayan bu tipe Piaget “toplu monolog” der. Bu tip konuşmalar açıkça benmerkezci konuşmadır. Aşağıdaki örnek işlem öncesi çocuğun iletişim çabası olmayan benmerkezci konuşmayı gösterir.
Piaget’e göre işlem öncesi dönemdeki çocuğun konuşmasının öncelikli iki sınıflaması vardır. Ben merkezci konuşma ve sosyal konuşmadır. Ben merkezci konuşma gerçek ihtiyaç eksikliğinde ortaya çıkar. 2 yaştan 4 ya da 5 yaşa kadar çocuğun konuşması iletişim çabasından uzaktır. Çocuk genellikle başkalarıyla konuşsa bile iletişim yoktur. İletişim olmayan bu tipe Piaget “toplu monolog” der. Bu tip konuşmalar açıkça benmerkezci konuşmadır. Aşağıdaki örnek işlem öncesi çocuğun iletişim çabası olmayan benmerkezci konuşmayı gösterir.
Mlle.L bir grup çocuğa baykuşların gündüz görmeyeceğini söyler.
Mlle.L bir grup çocuğa baykuşların gündüz görmeyeceğini söyler.
Lev: “evet biliyorum o göremez.”
Lev: (bir grup birlikte bir masada çalışırken) “daha önce ayları yaptım onu değiştireceğim.”
Lev: (biraz şeker alır) sevimli bir yığın gözlüğüm olduğunu söylüyorum.
Lev: onu öldürmek için bir silahım var.
Bu konuşma örnekleri açıkça benmerkezci konuşma örnekleridir. Lev eylemlerini kimseye bilgi vermek amacı olmadan sesli düşünüyor. Topluluk içinde kendi kendine konuşuyor. (toplu monolog)
Bu konuşma örnekleri açıkça benmerkezci konuşma örnekleridir. Lev eylemlerini kimseye bilgi vermek amacı olmadan sesli düşünüyor. Topluluk içinde kendi kendine konuşuyor. (toplu monolog)
6 yada 7 yaşlarında çocukların konuşmaları giderek artan bir şekilde fikirlerin değiş tokuşunu içerir. Aşağıda Lev önceki örnekteki yaşından daha büyüktür ve diğer kişilerle iletişim kurar.
PIE: şimdi o senin olmayacak.Çünkü sen onu istedin
HEI: Evet onu alacağım. Çünkü o benim
PIE: Tabi ki senin değil. O tüm çocuklara ait.
LEV: Evet o MLLE’e ve tüm çocuklara aitt.
PIE: o Mlle’e ait. Çünkü o aldı.
Açıkça yukarıdaki örnekte bir iletişim vardır. Lev önceki örnekte sadece kendi kendine konuşur. Burada ise arkadaşlarıyla da konuşur ve açıkça düşüncelerini onlarında duymasını ister.
Açıkça yukarıdaki örnekte bir iletişim vardır. Lev önceki örnekte sadece kendi kendine konuşur. Burada ise arkadaşlarıyla da konuşur ve açıkça düşüncelerini onlarında duymasını ister.
İŞLEM ÖNCESİ DÖNEMİN ÖZELLİKLERİ
2-7 yaş arasındaki işlem öncesi dönem, duyu-motor zekanın üzerinde bir ilerleme dönemidir.
işlem öncesi düşünceyi takip eden özellikler devamlı gelişme için zorunludur.
Mantıklı düşünceyi tamamlamak için bu dönemde bazı engeller vardır.
Mantıklı düşünmeyi engelleyen etmenler şunlardır:
Benmerkezcilik
Dönüşümler
Merkezleme
Tersine çevrilebilirlik
Korunum
BENMERKEZCİLİK
Bu dönemdeki çocuk başka birinin bakış açısını göremez. Çocuk herkesin onunla aynı şeyi düşündüğüne inanır.
Çocuk başkalarının düşüncelerini sormaz,hatta kendi söylediğinin yanlış olduğu kanıtlansa bile buna inanmaz.Çünkü çocuk bencildir ve onun düşünceleri muhakkak doğrudur.
Böylece çocuk her zaman kendi bakış açısını mantıklı ve doğru bulur.
Çocuğun düşünceleri benmerkezcidir. Fakat niyeti değildir. Çocuk bencil olduğundan habersizdir.
Çocuğun düşünceleri benmerkezcidir. Fakat niyeti değildir. Çocuk bencil olduğundan habersizdir.
Benmerkezcilik işlem öncesi çocukların bütün davranışlarında vardır.2-6 yaşta genellikle sosyal davranışlarda bencillik vardır.
Çocuk topluluk içinde diğer kişileri dinlemez, çoğunlukla kendiyle konuşur.
Çocuk emsalleriyle sosyal etkileşime girdiğinde benmerkezciliği yok etmeye başlar.
İşlem öncesi dönemdeki çocukların benmerkezciliği her dönemde farklılık gösterir. 2-4 yaşındaki çocuğun benmerkezciliği, 6-7 yaş çocuğuna göre daha fazladır.
İşlem öncesi dönemdeki çocukların benmerkezciliği her dönemde farklılık gösterir. 2-4 yaşındaki çocuğun benmerkezciliği, 6-7 yaş çocuğuna göre daha fazladır.
Benmerkezci düşünme zamanla azalır. Fakat gelişimin ilerleyen dönemlerinde farklı şekillerde ortaya çıkar. Böylece benmerkezcilik gelişimin bütün dönemlerinde mantıklı düşünmeyi engelleyen bir özelliktir.
Benmerkezci düşünme, işlem öncesi dönemin zorunlu bir özelliği olmasına rağmen, bu dönemde zihinsel yapıların gelişmesini sınırlandırır. Çünkü çocuk asla başkalarının düşüncelerini sorma gereksinimi duymaz ve düşüncelerini karşılaştırmaz,böylece zihinsel gelişim sınırlanmış olur.
Çocuk bir nesnenin orijinal bir durumdan bir diğer duruma geçerken nesneye odaklanamaz ama sonuçta nesnede meydana gelen değişikliği fark eder.
örneğin; eğer bir kurşun kalem şekildeki gibi dik bir şekilde tutulursa ve düşmesi için izin verilirse orijinal durumdan son duruma geçer ve art arda farklı durumlardan geçer. İşlem öncesi dönemdeki çocuk kalemin düşüşünü izlese de dönüşümü anlayamaz. Sadece ilk ve son duruma odaklanır.
örneğin; eğer bir kurşun kalem şekildeki gibi dik bir şekilde tutulursa ve düşmesi için izin verilirse orijinal durumdan son duruma geçer ve art arda farklı durumlardan geçer. İşlem öncesi dönemdeki çocuk kalemin düşüşünü izlese de dönüşümü anlayamaz. Sadece ilk ve son duruma odaklanır.
İşlem öncesi dönemdeki çocuğun dönüşümü kıyaslamasındaki yetersizlik mantıksal düşünmesini engeller.
İşlem öncesi dönemdeki çocuğun dönüşümü kıyaslamasındaki yetersizlik mantıksal düşünmesini engeller.
çocuk olaylar arsındaki ilişkiden habersizdir ve olaylar arsında kıyaslama yapamaz.
MERKEZLEME
Piaget’in işlem öncesi döneminin bir özelliği de merkezlemedir.
Çocuğa görsel bir uyarıcı sunulduğu zaman,çocuk uyarıcının sınırlı bir algısal bölümüne dikkat eder.
Sonuç olarak çocuk bir olayın görünümüne odaklanır.
Örneğin; 9 nesne bir arada duruyor. Yanında 8 nesne var. Fakat 8 nesne ayrı ayrı duruyor. 4-5 yaşlarındaki çocuğa hangi nesnenin çok olduğu sorulduğunda ayrı ayrı duran 8 nesnenin çok olduğunu söyler.
Akıl yürütmek ve algı arasında ki çatışmada algı lehinde karar veri.
TERSİNE ÇEVİREBİLİRLİK
Piaget’e göre, tersine çevirebilirlik zekanın en açıkça tanımlanan özelliğidir.
Eğer bir çocuk tersine çevirebilirlik yapıyorsa, bu onun akıl yürüttüğü anlamına geliyor.
Örneğin bir çocukta tersine çevirebilirlik düşüncesi yoksa, her biri 8 tane olan madeni paraların eşit uzunluktaki sıraları gösterilir. Çocuk iki sıradaki madeni paraların eşit olduğunu kabul eder. Çocuk izlerken sıranın birinin araları uzatılırsa, artık çocuk her sırada eşit sayıda madeni para olmadığını söyler.
Çocuk boyut değişikliğinde madeni paraları saymak yerine algısal değişiklik yüzünden eşit sayıda olmadığını söyler.
KORUNUM
Korunum; Piaget’nin bilişsel gelişim modelinde kişinin, bir nesneye ekleme veya nesneden çıkarma yapılmadığı sürece, söz konusu nesnenin algısal özelliklerinin (örneğin;şeklinin ) değişmesinin nesnenin diğer fiziksel niteliklerinin (ağırlığını,sayısını, miktarını vb.) değiştirmeyeceğinin farkında olmasıdır.
Örneğin; bizim 8 tane boncuğumuz varsa bunların arasındaki uzaklık artırılsa da bizim hala 8 tane boncuğumuz vardır. Boncukların miktarını sıranın uzunluğu ya da boncukların arasındaki mesafe değiştirmez.
Örneğin; bizim 8 tane boncuğumuz varsa bunların arasındaki uzaklık artırılsa da bizim hala 8 tane boncuğumuz vardır. Boncukların miktarını sıranın uzunluğu ya da boncukların arasındaki mesafe değiştirmez.
Korunumun yapılamaması işlem öncesi çocuğun özelliğidir ve mantıklı düşünmeyi engeller.
İşlem öncesi çocuğu tersine çevirirliği geliştiremediği için korunumu da yapamaz.
İşlem öncesinin sonuna doğru (7 yaşlarında) çocuk bazı korunumları yapabilir. (Sayı korunumu gibi)
SAYININ KORUNUMU
6 yaşında ki çocuğa sayı korunumunu yapması için iki nesne arasında kıyaslama yapması istenirse(hangisinin daha çok olduğu sorulursa) çocuk bire-bir benzerliğe bakar.
Örneğin çocuğa resimde il kutucuıktaki damalardan hangi sıradakinin daha çok olduğu sorulduğunda, ikisinde de eşit sayıdadır der. Fakat ikinci kutucuktaki gibi alttaki damaların araları açılırsa, çocuğa tekrar hangisi çok diye sorulduğunda alttaki uzun olan damaların daha çok olduğunu söyler. Çocuğa neden daha çok diye sorduğunda, çocuk daha uzun olduğunu söyler.
Örneğin çocuğa resimde il kutucuıktaki damalardan hangi sıradakinin daha çok olduğu sorulduğunda, ikisinde de eşit sayıdadır der. Fakat ikinci kutucuktaki gibi alttaki damaların araları açılırsa, çocuğa tekrar hangisi çok diye sorulduğunda alttaki uzun olan damaların daha çok olduğunu söyler. Çocuğa neden daha çok diye sorduğunda, çocuk daha uzun olduğunu söyler.
Çocuk sıradaki damaları saysa bile ona göre hala aşağıdaki damalar daha uzun olduğu için çoktur. Çocuk sadece görsel benzerliğe bakar.
Örnekte ki gibi 5 yaş çocuğu sayı korunumunu yapamaz.
Çocuk merkezlemede olduğu gibi miktarı sadece tek boyutuna bakar.
6-7 yaş civarında ve tersine çevirebilirlikte gelişmeye başladığı zaman çocuk sayı korunumunu yapmaya başlar.
6-7 yaş civarında ve tersine çevirebilirlikte gelişmeye başladığı zaman çocuk sayı korunumunu yapmaya başlar.
Öğelerin bir sırasının uzunluğunda bir değişikliğin olması durumunda öğenin sayısının değişmeyeceğini anlamaya başlar.
ALAN KORUNUMU
Bir diğer korunum problemi de alan korunumudur. Bu, alan inekler ile gösterilebilir:
Aynı boyuttaki iki yeşil kağıda yukarıdaki gibi aynı inekler ve otlar çizilir.
Çocuğa sorulur, “hangi inek, yemesi için daha çok ota sahiptir. ?”
Çocuğun verdiği yanıt; iki ineğinde yemesi için eşit miktarda otlara sahip olduklarıdır.
İkinci aşamada iki adet ot yerleştiriliyor. Fakat bu sefer birinci şekilde otlar birbirine uzak yerleştiriliyor. Diğerinde ise otlar birbiri üstüne yerleştiriliyor. Çocuğa tekrar aynı soru soruluyor:”hangi inek yemesi için daha çok ota sahiptir. ?”
İkinci aşamada iki adet ot yerleştiriliyor. Fakat bu sefer birinci şekilde otlar birbirine uzak yerleştiriliyor. Diğerinde ise otlar birbiri üstüne yerleştiriliyor. Çocuğa tekrar aynı soru soruluyor:”hangi inek yemesi için daha çok ota sahiptir. ?”
Bu sefer çocuğun cevabı üst üste otların konulduğu ineğin daha çok ota sahip olduğudur.
Örnekte çocuk otlar bir birindan ayrı alanlarda olduğunda daha az olacağını düşünür ve üst üste duran otların daha çok olduğunu söyler.
Örnekte çocuk otlar bir birindan ayrı alanlarda olduğunda daha az olacağını düşünür ve üst üste duran otların daha çok olduğunu söyler.
işlem öncesi dönemdeki çocuk sayı korunumun da olduğu gibi alan korunumunu da yapamaz.
SIVI KORUNUMU
Üçüncü koruma problemi de sıvının korunumudur.
Sıvı korunumu için işlem öncesi çocuğunun yeteneği veya yetersizliği takip edilmiştir.
Çocuğa görsel bakımdan eşit boyutta ve içinde eşit miktarda sıvı bulunan iki kap sunulmuştur.
Çocuğa görsel bakımdan eşit boyutta ve içinde eşit miktarda sıvı bulunan iki kap sunulmuştur.
Çocuktan bu iki kaptaki sıvının miktarlarını kıyaslaması istenmiştir.
Çocuk iki kapta da eşit miktarda sıvı olduğunu söylemiştir.
Çocuğun yanında kaplardan birinde ki sıvı ince uzun bir kaba dökülür. Çocuğa tekrar hangi kapta daha çok sıvı vardır diye sorulur. Çocuğun verdiği cevap ince uzun kapta daha çok sıvı vardır olur.
Çocuğun yanında kaplardan birinde ki sıvı ince uzun bir kaba dökülür. Çocuğa tekrar hangi kapta daha çok sıvı vardır diye sorulur. Çocuğun verdiği cevap ince uzun kapta daha çok sıvı vardır olur.
Burada çocuk akıl yürütemez ve sadece yüksekliğe odaklanır. Hangisi daha yüksekse onda daha çok sıvı vardır.
Eğer tekrar ince kaptaki sıvı eski kabına dökülürse,çocukta ki görsel eşitlik tekrar sağlanacaktır. Çocuk tekrar iki kapta da aynı miktarda sıvı olduğunu söyleyecektir.
Eğer tekrar ince kaptaki sıvı eski kabına dökülürse,çocukta ki görsel eşitlik tekrar sağlanacaktır. Çocuk tekrar iki kapta da aynı miktarda sıvı olduğunu söyleyecektir.
7-11 yaş arasına kadar yani somut işlemler dönemine kadar sıvı korunumu mevcut değildir.
Sayının korunumu çocuklarda önce oluşmaya başlar. En son olarak da sıvı korunumu gelişir.
Her yeni bir korunumun gerçekleşmesi ondan önce gelen korunumun gerçekleştiği anlamına gelir.
Piaget ve arkadaşları 1937’den 1977’ye kadar çocukların koruma düşüncesini kazanmasıyla ilgili araştırmalar yapmışlardır. Bu araştırmaların bir çoğunu Piaget tamamlamıştır.
Bütün psikologlar onun teorisinde yaptığı yorumları ve araştırmalara kabul etmişlerdir.
Piaget akıl yürütmenin temelini oluşturan korunum yeteneğinin kendiliğinden ortaya çıktığını savunur.
Piaget akıl yürütmenin temelini oluşturan korunum yeteneğinin kendiliğinden ortaya çıktığını savunur.
Tüm çocuklar genellikle aynı yaş civarında koruma yeteneğini kazanırlar.
Kültürlerin çoğunda, öyle resmi bir eğitim olmadan çocukların korunumu kazandıklarını savunur.
İşlem öncesi dönemde çocuklara korunumların direk olarak öğretimlerinin başarılı olmadığını söyler.
bir çocuğun korunumu yapabilmesi için tersine çevirebilirlik hedefine ulaşmalıdır, merkez algılarını öğrenmelidir ve dönüşümü izleyebilmelidir.
Çocuk daha az bencil olmalıdır. Bu değişiklikler bütün olarak aşamalı olur ve korumaya ilişkin şemaların gelişmesi için önkoşuldur.
Çocuk daha az bencil olmalıdır. Bu değişiklikler bütün olarak aşamalı olur ve korumaya ilişkin şemaların gelişmesi için önkoşuldur.
İŞLEM ÖNCESİ DÖNEMDE KARŞILIKLI İLİŞKİ VE AHLAKİ DEĞERLERİN ORTAYA ÇIKMASI
İŞLEM ÖNCESİ DÖNEMDE KARŞILIKLI İLİŞKİ VE AHLAKİ DEĞERLERİN ORTAYA ÇIKMASI
Duyguların Karşılıklı İlişkisi
İlk olarak sosyal duygular işlem öncesi dönemde ortaya çıkmaya başlar.
İşlem öncesi dönemdeki çocuklar beğenme ve beğenmeme duygularına sahip olurlar.
Dilin gelişmesi sosyal duyguların gelişmesine yardımcı olur.
AHLAKİ DUYGULAR
Piaget ahlaki normların üç özelliği olduğunu söyler.
Ahlaki bir norm sadece aynı durumlarda değil, bütün benzer durumlarda genellenmelidir.
Piaget ahlaki normların somut işlemler dönemine gelene kadar anlaşılamadığını savunur.
Piaget ahlaki normların somut işlemler dönemine gelene kadar anlaşılamadığını savunur.
2-7 yaş arasında bu özelliklerinin hiç biri karşılanamaz. ilk olarak ahlaki normlar genellenemez. Örneğin çocuk ebeveynine ve diğer büyüklere yalan söylemenin kötü olduğunu bilir. Fakat arkadaşlarına yalan söylediğinde kötü olmayacağını düşünür.
8 yaşından sonra çocuklar, herhangi bir durumda yalan söylemenin yanlış olduğunu ve arkadaşlarına da yalan söylemesinin kötü olacağını düşünür.
Piaget çocuğun kuralları anlayıp anlamadığını araştırmak için çocuğun oyunuyla ilgili ona sorular sorar.
Piaget çalışması için uygun bir faaliyet olan bilye oyunu gördü. Çünkü bilye oyunu sosyal bir oyundu.
Piaget 4-14 yaşlarında ki 20 erkek ve kızla görüştü. Piaget çocuklara yönelteceği soruları kararlaştırırken, oyunun kurallarının, dıştan kararlı, adil, ve değiştirilebilir olup olmadığı tasarladı.
Piaget 4-14 yaşlarında ki 20 erkek ve kızla görüştü. Piaget çocuklara yönelteceği soruları kararlaştırırken, oyunun kurallarının, dıştan kararlı, adil, ve değiştirilebilir olup olmadığı tasarladı.
Böylece şu sorular oluştu
Bilyelerin kuralları nelerdir?
Bana nasıl oynandığını göster?
Sen yeni bir kural icat edebilir misin?
O adil bir kuralmıdır?
Bu görüşmelerde deney yapıcı, katılımcı ve gözlemci bulunur. Deney yapıcı çocukların oyununa katılır.
Bu görüşmelerde deney yapıcı, katılımcı ve gözlemci bulunur. Deney yapıcı çocukların oyununa katılır.
Deney yapıcı çocukla konuşur. “Bazı bilyeler buradadır. Sen, bana nasıl oynanacak olduğunu gösterir misin? Ben bu oyunun nasıl oynanacağını bilmiyorum. Haydi sen bana kuralları öğret birlikte oynayalım.” der. Deney yapıcı oyunu hiç bilmiyormuş gibi yapar hatta kasıtlı hatalar yaparak çocuğun kuralları hatırlatmasını sağlar. Son olarak ta oyunun kimin kazandığını sorar.
Piaget, bilyelerin kurallarının çocukların bilgisinin gelişmesinde dört geniş düzey olduğunu buldu.
Piaget, bilyelerin kurallarının çocukların bilgisinin gelişmesinde dört geniş düzey olduğunu buldu.
1.Psikomotor :
Piaget kuralların anlamlandırılmasında ilk olarak çocuğun herhangi bir kuraldan haberdar olmadığıdır.
İşlem öncesi dönemde bilyeler alışkanlığa göre oynanır. Bu esnada çocuklar kendi kendilerine oynarlar. Faaliyet sosyal değildir. Çocuğun oyundan aldığı eğlencesi büyük ölçüde motor hareketlerinden gelmektedir.
2.Bencillik:
2.Bencillik:
2-5 yaş arasında ki çocuklar kuralların varlığından haberdar olur ve diğer çocuklarla oyun oynamayı istemeye başlar. Bu yaş grubunda ki çocuklar kendilerinden büyük olan çocukların oyununu örnek alırlar,fakat kazanmayı denemeden oyunu kendi başına oynamaya devam eder.
Kurallar hakkındaki akıl yürütmenin bu düzeyinde çocuklar herkesin kazanabileceğine inanır.
3. İşbirliği:
3. İşbirliği:
Genellikle çocuklar oyunlarında sosyal olarak işbirliği yapmaya 7 veya 8 yaşında başlarlar.
4. Kurallara uyma:
11 veya 12 yaş civarındaki çocuklar kuralların olduğunu ve olabileceğini anlamaya çalışırlar. Bu çocuklar kuralların zorunlu olduğuna inanırlar.
Çocuklarda Yalan Söyleme
Piaget’in sosyal ve ahlaki konu araştırmalarının bir başkası da çocukların yalan söyleme hakkında ki düşünceleridir.
Bu araştırmada Piaget, yalanın tanımını karşılaştırmak için çocuklara bazı sorular sorar.
Piaget çocuğa yalan nedir? Diye sorar.
Piaget çocuğa yalan nedir? Diye sorar.
6 yaşından küçük çocuklar “yaramazlık yapmanın” yalan olduğunu söylerler. Daha küçük çocuklar istemsiz yapılan hataları da yalan olarak kabul ederler.
6 ve 10 yaş arasında ki çocuklar yalanı genel olarak gerçek olmayan bir şey olarak görürler. Bu yaşta yanlış bir ifade niyet ne olursa olsun yalan olarak görülür.
10 yaş üzerinde ki çocuklar ahlaki bir hata olarak yalanı tanımlarlar. Yalan da niyete bakmaya başlarlar. Bu dönemde yalan, kasten yanlış olan bir şey olarak tanımlanır.
Piaget çocuğa neden yalan söylememeliyiz? Diye sorar:
Piaget çocuğa neden yalan söylememeliyiz? Diye sorar:
7 yaş altındaki çocuklar cezalandırılacakları için yalan söylememeliyiz cevabını vermiştir. Bu çocuklar ceza varsa yalan söylenmemesi gerektiğini, fakat ceza yoksa yalan söylenebileceğini kabul ederler.
9 yaşından sonra çocuklar yalanla cezanın birbirinden ayrı olduğunu söylerler. Çocuklar cezalandırılmasalar bile yalanın yanlış olduğuna inanırlar.
Piaget’in gözlemlerine göre yalan kavramının gelişmesi çocuklarda 10-12 yaşlarından sonra başlıyor.
6 yaştan küçük çocuklarda “yalan” kendiliğinden olur ve aldatma amacı yoktur. Çocuklar yalana doğal olarak eğilimlidirler. Bu da çocuğun benmerkezli düşünmesinden kaynaklanmaktadır. Çocuk benmerkezli düşündüğü için gerçeği kendi görüşüne ve arzularına göre değiştirir.
HAZIRLAYAN:
AYŞEGÜL KARAARSLANOĞLU
098193202
KAYNAKÇA:
Wadsworth,B.(1996).Piaget’s theory of cognitive and affective development.