Proje raporu projenin adi: Eyyubiler’den Tek Miras: Han-el Ba’rur Kervansarayı projenin amaci



Yüklə 25,53 Kb.
tarix26.08.2018
ölçüsü25,53 Kb.
#74496

PROJE RAPORU
PROJENİN ADI:

Eyyubiler’den Tek Miras: Han-el Ba’rur Kervansarayı



PROJENİN AMACI:

Tarih boyunca ülkeler başlıca güç kaynağı olan ekonomiye sahip olabilmek için çabalamışlardır. Bu çabaların arasında da en çok ticarete önem vermişlerdir. Bu sebeple dünya üzerinde pek çok ticaret yolu kurulmuştur. Bu ticaret yolları genellikle Asya’da başlayıp ve Çin kökenli olup Anadolu’dan geçip burada son bulur. Ayrıca ticaret yolları üzerinde istenilen noktanın tercih edilmesi için çeşitli yapıtlar oluşturulmuştur. Bu yapıtların en başında da kervansaray gelir. Ticaret yollarının Anadolu’dan geçtiği ve burada birçok kervansaray kalıntısı bulunmasına bakılarak bereketiyle ünlü Anadolu topraklarının ticari yönden de bir o kadar meşhur olduğu görülmektedir. Ülkemizde bulunan kervansarayları incelediğimizde, yapılan kervansarayların sadece belli ticaret hatlarında değil de, bu hatların kollarında da yaygın olduğu görülmüştür. Ülkemize genel olarak bakacak olursak bu anlatıma en uygun yerlerden birinin de Şanlıurfa’da bulunan Han-el Ba’rur kervansarayı olduğunu görürüz. Proje, Han-el Ba’rur kervansarayının tarihi gelişimini ve Şanlıurfa’ya etkilerini incelemektedir.



GİRİŞ:

Kervansaray; ticaret yolları üzerinde bulunan ve kervanların konaklaması için yapılmış olan geniş kapsamlı hanlardır. Başka bir deyişle kervansarayı, ticareti geliştirmek için yapılan faaliyetler zincirinin bir halkası olarak tanımlayabiliriz. Kervansarayların tarihi gelişimini inceleyecek olursak, karşımıza ilk olarak ribatlar çıkar. Ribatları mevki olarak incelediğimizde, bu yapıtların sınır boylarında kurulduğunu görürüz. Bu da bize kervansaray nitelikli yapıtların ilk olarak askeri bir nitelik taşıdığını gösterir. Daha sonra ülkelerin sınırlarının genişlemesiyle ticari amaçlarda kullanılmış ve sosyal bir kurum halini almıştır.


Kervansaray kültürü sadece Orta Asya’da sınırlı kalmamış ve gerçekleştirilen Türk göçleriyle Anadolu’ya taşınmıştır. Anadolu’da ise kervansaray kültürünün takipçileri Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu olmuştur. Bu ülkeler kervansaray kültürünü taşımakla yetinmeyip gelişmesinde de etkili olmuştur

Selçuklularda kervansaray, yolcuların ve kervanların konaklaması ve ihtiyaçlarını gidermesi için yapılan kuruluşlardır. Kervansaraylar demir, nalbant ve urgan atölyeleri ile mutfak, çayhane, hamam ve tıbbi yardım odaları gibi bölümlerden oluşmuştur ve üç genel tipe uygun olarak yapılmışlardır. Bunlar, yazlık denilen avlulu, kışlık denilen kapalı ve her iki türün birleştirilmesinden oluşan karma tiplerdir. Kervansarayların yapılışındaki asıl amaç, tüccarların güvenliğini ve ihtiyaçlarını sağlayarak ticareti canlandırıp geliştirmektir. Hatta bu amaçla kervansaraylarda konaklayan yolculardan üç gün kalmak suretiyle ücret alınmamıştır.

Kervansaraylar Osmanlılarda ise, bir hayır müessesesi olup, ticareti ayakta ve canlı tutan kuruluştur.

Ayrıca kervansaraylar; çalışanların başında yer alan nazır, kontrolleri yapan bir müsrif, bir mütevelli (handa olması gerekmiyor), bir hancı, bir muzif (sorumlu müdür), emir havayıcı (gerekli erzak ve malzemeyi sağlayan), aşhanede bir aşçı, bir baytar, atlı bir hizmet adamı, mescit için bir imam ve müezzin çalışanlarından oluşmaktadır. Kervansarayların arasındaki uzaklık, düz arazilerde, deve yürüyüşü ile günde dokuz saat, yani 40 kilometre esas tutularak saptanmıştır. Engebeli arazilerde ise bu uzaklık 25 kilometreyle sınırlandırılmıştır. Kervansaraylar, günlük hayatta pazaryeri olarak da kullanılmış olup savaş zamanlarında ise kale olarak görev yapmıştır.

Ticareti geliştirme çalışmalarına başlayan Selçuklular, Anadolu’nun pek çok yerinde, kervansaray yapım faaliyetlerinde bulunmuştur. Fakat Anadolu’da sadece Anadolu Selçuklu Devleti’nin hüküm sürmediği biliyoruz. Bu da bize Anadolu mimarisinin gelişimine pek çok devletin fayda sağladığını gösterir. Anadolu’da, Selçuklu Devleti ile aynı zamanda hüküm süren devletlere bakacak olursak Eyyubi Devleti, hemen gözümüze çarpar. Eyyubiler, mimari yönden Anadolu Selçuklu Devleti’nden etkilenmektense kendilerine özgü mimari tarzlarını ortaya koymuşlardır. Bu tarzın en güzel örneklerinden biri de hiç şüphesiz Han-el Ba’rur Kervansarayı’dır.

Han-el Ba’rur Kervansarayı, Şanlıurfa ilinin Harran ilçesinin 20 km doğusunda yer alan Göktaş köyünde, eski Halep, Bağdat ve Urfa ticaret yolu üzerinde bulunan bir kervansaraydır. Bu kervansarayın en önemli özelliği Eyyubiler’in Anadolu’da inşa ettikleri tek kervansaray olmasıdır. Kervansaray, aynı zamanda bir kale görünümündedir. Kervansarayın biri kuzey cephesindeki anıtsal taç kapısı, diğeri de batıdaki duvar üzerinde iki kitabesi bulunmaktadır. Bunlardan taç kapı üzerindeki iki satırlık nesih kitabede ”El Hac Hüsameddin Ali Ebu İmad bin İsa… Han-ı Ba’rür sene Zilhicce sitte ve aşrine ve sitte miletin Vekan’el Feragu fi şehri Cemaziyyelevvel sene sitte ve aşrine ve sitte miyetin” yazılıdır.


Taç kapının batısındaki duvar üzerindeki iki satırlık kitabede ise ”Mel’un ibn-i Mel’un ibn-i

Mel’un ibn-i Mel’un Men zehere alâ bani haza’l Han El Mübarek” yazılıdır.
Bu kitabelerden anlaşılacağı üzere, kervansarayı İsa oğlu El-Hac Hüsamettin Ali 1228 yılının Zilhicce ayı ile aynı yılın Cemaziyelevvel arasında yaptırmıştır. Ayrıca kervansaraya zarar veren kişi için “mel’un oğlu mel’un” bedduasına da yer verilmiştir. Bir rivayete göre hanın ismi olan barur kelimesi Arapça’da keçi gübresi anlamına gelmektedir. Hanı yaptıran kişi burayı kuru üzümle doldurmuş ve yoldan geçen veya kervansarayda konaklayan misafirlerine ikram edermiş. Geleceğe dönük olarak ‘Benden sonra gelenler burayı ahır olarak kullanacak ve keçi gübresi ile dolduracaklardır.’ demiştir. Fakat kervansarayın yakınlarında bulunan 118 metre derinliğindeki kör kuyudan, kervansarayın bulunduğu yerin hayvan yetiştirmeye hiç de elverişli olmadığını hatta yörede su sıkıntısı olduğu anlaşılıyor.

Bu durum, dolaylı olarak rivayetin tamamen yanlış olduğunu gösterir.


Kervansaray kesme taştan, 65.00x66.00 m. ölçüsünde kare planlıdır. Kervansarayın dış duvarları köşe ve ortalarda payanda görevini üstlenen kulelerle desteklenmiştir. Kuzey cephesindeki anıtsal bir taç kapıdan kaburga tonozlu bir giriş eyvanına, oradan da 43.30x44.80 m. ölçüsünde kareye yakın bir avluya girilmektedir. Giriş eyvanının sağında mescit, solunda da kervansarayı koruyan bekçilerin odasına yer verilmiştir. Mescidin güney duvarı arkasındaki merdivenlerle kervansarayın üzerini örten düz dama çıkılmaktadır. Ölçüsünde kare planlıdır. Kervansarayın dış duvarları köşe ve ortalarda payanda görevini üstlenen kulelerle desteklenmiştir. Avlunun çevresinde yazlık ve kışlık mekânlar bulunmaktadır. Avlunun güneyinde ortada beşik tonozlu ve birbirlerine kemerlerle bağlanmış koridor şeklinde bir bölüme yer verilmiştir. Avlunun doğusunda ise beşik tonozlu olup, ön tarafı açık on bölüm halindedir. Burasının yaz aylarında kullanılan bölümler olduğu sanılmaktadır. Avlunun batısı ortada beşik tonozlu bir eyvan ve bunun iki yanında birbirlerine simetrik kare planlı dörder mekân bulunmaktadır. Bunlardan ilk iki mekânın önleri kapalı, diğer mekânın birinin önü açık, diğerinin de önü kapalıdır. Bunlar iç taraftan birbirlerine bağlı bir salon halinde olup, kervansarayın kışlık bölümünü oluşturur. Kervansarayın dört köşesindeki kapalı mekânların hamam oldukları sanılmaktadır. Bu kervansaray Anadolu’daki Selçuklu kervansaraylarının aksine bezemesizdir. Yalnızca mescidin mihrabı mukarnaslı ve rumi bezemelidir. Bunun yanı sıra portelin yanındaki yarısı yıkılmış olan duvarda bağdaş kurmuş bir insan figürü iki eliyle zincirlerinden yakaladığı iki aslan rölyefini tutmaktadır. Bunların dışında herhangi bir bezeme ile karşılaşılmamıştır.
Harap durumda olan bu kervansaray Şanlıurfa Valiliği çevre düzenleme ve restorasyon çalışmaları kapsamında 1993 yılında kısmen onarılmıştır.

YÖNTEM:

Projeyle ilgili araştırma yapmak üzere internetten gerekli bilgiler toplandı. Gerekli kurum ve kuruluşlar ziyaret edildi. Kütüphanelerde araştırma yapıldı ve bunun sonucunda gerekli makale ve kitaplardaki veriler projeye aktarıldı. Kaynakça taraması yapıldı ve projede yer alan bilgilerin kaynakları tespit edildi. Dr. Mustafa Güler ve Cihat Kürkçüoğlu ile görüşüldü. Yapı yerinde incelendi. Ayrıca Şanlıurfa müzesi ziyaret edilerek örneklerin fotoğrafları çekildi.



SONUÇLAR VE TARTIŞMA:

Proje sonunda; Han-el Ba’rur kervansarayının geçmişte bölge halkı için çok önemli bir yere sahip olduğunu ve Moğol istilasından sonra onarılmayarak kendi kaderine bırakıldığı görülmüştür. Ayrıca Urfa Bağdat ve Halep ticaret yolundaki ahengin bozulması, bölgede ticari kopukluğa neden olmuştur. Bu ticari kopukluk en çok Urfa’yı etkilemiş ve bu etki tarih boyunca da Urfa’yı kara bir gölge olarak takip etmiştir.

Yapılan araştırma sonucunda ele geçen verileri sıralayacak olursak:

1-)Kervansaray Eyyubilerin Anadolu’da ortaya koydukları tek kervansaraydır.

2-)Kervansarayı Hacip Hüsamettin Ali yaptırmıştır ve bu kişi Eyyubi Meliki Melik Eşref’in hacibidir.

3-)Kervansaray, mimari yönden Anadolu Selçuklu Devleti’ne benzemeyip bezemesizdir.

4-)Kervansaray hakkında söylenen rivayetlerin gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.

Moğol istilasıyla başlayıp devam eden tüm olumsuzlukları bir kenara bırakacak olursak, Han-el Ba’rur kervansarayını yeniden hayata geçirmek için yapabileceklerimizi şu şekilde sıralayabiliriz.



1-)Şanlıurfa Valiliği’nin 1993 yılında gerçekleştirmiş olduğu restorasyon çalışması yeterli değildir ve Han-el Ba’rur kervansarayının geniş çaplı bir restorasyon aşamasından geçmesi gerekmektedir.

2-)Han-el Ba’rur kervansarayını bölge halkı ve ziyaretçilerin ilgi odağı haline getirmek için burada dinlenme mekânları ve kafe gibi işletmeler yaygınlaştırılmalıdır.

3-)Kervansarayın daha iyi tanıtılması için yapıt hakkında belgesel gibi görsel içerikli uygulamalar yapılmalıdır.

4-)Yapıtın bölge halkı dışında da bilinir bir hale gelmesi için Harran bölgesine yapılacak tur ve gezilere Han-el Ba’rur kervansarayı da dahil edilmelidir.

KAYNAKÇA:

Karakaş, Mahmut, ‘Şanlıurfa ve İlçelerinde Kitabeler’ 2001, Ankara, Şanlıurfa belediyesi kültür ve eğitim müdürlüğü yayınları’



Kürkçüoğlu, Cihat, ‘Harran Medeniyetler Kavşağı’ 2003 Şanlıurfa
Güler, Selahattin E., ‘Güneydoğu Life Dergisi’ 2008 Yıl:3, Sayı:15
Ekinci, Doç.Dr.Abdullah, ‘Orta Çağ’da Urfa’ 2006, Ankara, Gazi Kitapevi
http://www.kenthaber.com/guneydogu-anadolu/sanliurfa/harran/Rehber/kervansaraylar/han-el-barur-kervansarayi-

http://www.harranliyiz.com/hanelbarur.html

http://www.mihr.com/webs/osm/sistem/ilim.htm
http://ribat-kervansaray-hangah.spaces.live.com/blog/cns!258AAFDD50D661A!144.entry

http://www.tarihportali.net/tarih/printpage.html;topic=9251.0

http://www.enfal.de/otarih33.htm

www.harran.gov.tr
Yüklə 25,53 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin