35.000 şehit meselesi ve Ergenekon
Baskın Oran
Ergenekon sanıklarının PKK’lılarla aynı torbaya konulup affını önerenler çıktı. Dava başlayana kadar önüne gelene ölüm mektubu yollayanlar, şimdi de buna asılıp dirilmeye çalışıyor. Nisan-Mayıs’ta Akiller olarak Ege’de bize yöneltilen, soru kılığındaki tepkilerden en tipik ikisini hatırladım: “35.000 şehidin hesabını kim verecek?” ve “PKK’nın başına taş mı düştü ki, şimdi silâh bırakıyor?” Ergenekonculara gelmeden önce, bunlara göz atalım.
Onlar “ölü”, biz “şehit”
Evvela, terim meselesi: “Şehit”in kullanım biçimi tedirgin edici. En az dört sebeple:
Bir kere, terim dinsel. “Gaza”yla, yani din ve Allah için savaşırken ölmekle ilgili; nitekim, sağ kalana “gazi” diyoruz. Sonradan; vatan ve ülkü için, hatta görev sırasında ölenlere genişletildi. Devlet-Kürt çatışmasıyla da şirazesinden çıkarıldı. Mesela Afyon’da şehit ailesi temsilcileriyle görüşüyoruz, içlerinden biri diğerlerinden çok farklı olarak, şaşırtıcı ölçüde saldırgan. Sonradan internete baktım, astsubay oğlunu kaybetmiş: Trafik kazasında. (Merak ettim, biraz daha baktım, Büyük Birlik Partisi eski yöneticisi ve milletvekili adayı imiş)
İkincisi, Türk tarafının kayıplarına “
Dostları ilə paylaş: |