TÜRK EDEBİYATINDA İLKLER
* İlk alfabemiz: Göktürk Alfabesi
* İlk yazılı eser ve Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin: Orhun Abideleri
* İlk Türk yazarı: Yolluğ Tigin
* Bilinen ilk Türk şairi : Aprınçur Tigin
* İlk mesnevi, Türkçe yazılan ilk kitap, ilk siyasetnâme, ilk didaktik şiir örneğimiz ve aruzla yazılan ilk eserimiz: Kutadgu Bilig – Yusuf Has Hacip
* İlk Türk dili sözlüğü : Divan-ı Lügati’t Türk – Kaşgarlı Mahmut
* İlk Türkçe sözlük: Şemsettin Sami - Kamus-ı Türki
* İlk Tezkire (biyografik eser) : Mecalisü’n Nefais – Ali Şir Nevâi
* İlk hamse yazarı: Ali Şir Nevai
* İlk hatıra kitabı : Babürşah /Babürname
* İlk seyahatname : MİR’ATÜL MEMALİK / SEYDİ ALİ REİS
* Tasavvuf konulu ilk şiirler ve tekke şiirinin babası : Divan- ı Hikmet – Hoca Ahmet Yesevi
* Fabl türü ilk eser: Harnâme – Şeyhi
* İlk Türk destanı :Alp Er Tunga Destanı
* Dünyanın bilinen ilk destanı:Sümerlerin Gılgamış Destanı
* Dünyanın halen yaşayan, en büyük ve ilk Müslüman Türk Destanı: Kırgızların Manas Destanı
* İlk divan şairi: Hoca Dehhani
* Şarkı nazım şeklini oluşturan: NEDİM
* Divan Edebiyatında mahallileşme akımının temsilcisi: Nedim
* Süslü nesrin ilk temsilcisi: Sinan Paşa
* İlk bibliyografya: Keşfü’z Zünun /Katip Çelebi
* İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi: Kamus'ul Âlam
* Dünya Edebiyatında ilk önemli roman örneği Cervantes’in Don Kişot adlı eseridir.
* İlk ROMAN çevirisi: Yusuf Kamil Paşa / Fenelon’dan Telemak /1859
* Şiire ilk kez müstakil ad koyan şair: ŞİNASİ
* İlk yerli roman: Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat 1872
* İlk edebi roman: İntibah / Namık Kemal 1876
* İlk tarihi roman : Namık Kemal / Cezmi , A. Mithat / Yeniçeri
* İlk köy romanı : Nabizade Nazım / Karabibik
* İlk realist roman : Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası
* İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül
* İlk psikolojik roman denemesi: Zehra - Nabizâde Nazım
* İlk gerçekçi (realist) romancı Romanları ile Halit Ziya Uşaklıgil
* İlk kadın romancımız:Fatma Aliye Hanım – Muhaderat
* En başarılı psikolojik roman yazarımız: P.Safa / 9.Hariciye Koğuşu
* Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen roman :Ateşten Gömlek
* İlk naturalist eserimizin yazarı Nabizâde Nazım / Zehra
* Batılı tekniğe uygun ilk roman : Halit Ziya Uşaklıgil / Aşk-ı Memnu
* Dünya edebiyatındaki ilk hikayeci ve eseri: Boccaio Decameron Öyküleri
* İlk öykü denemesi, Emin Nihat’ın Müsameretname adlı eseridir.
* İlk hikâye örneği: Letaif-i Rivayet Ahmet Mithat Efendi(Kıssadan Hisse)
* Batılı anlamda ilk hikayeler ( İlk Realist Hikayeler) : Sami Paşazade Sezai - Küçük Şeyler
* İlk tiyatro çevirileri: Ahmet Vefik Paşa – Moliere’den
* Batılı anlamda ilk tiyatro eseri : Şinasi – Şair Evlenmesi 1859
* İlk şiir çevirisi: Şinasi Tercüme – i Manzume adlı eseri
* İlk makale: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi Şinasi
* Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan, ilk Türk gazeteci: Şinasi
* Sahnelenen ilk tiyatro: Namık Kemal / Vatan Yahut Silistre
* İlk Atasözleri (Folklor) Kitabı :Şinasi /Durub-i Emsal-ı Osmaniye
* İlk resmi Türkçe gazete : Takvim –i Vakayi 1831
* İlk yarı resmi gazete : Ceride-i Havadis 1840
* İlk özel gazete : Tercüman-ı Ahval / Şinasi ile Agah Efendi 1860
* İlk pastoral şiir: A.Hamit Tarhan /Sahra
* İlk antolojisi: Ziya Paşa /Harabat
* Kafiyesiz ilk şiir: Abdulhak Hamid Tahran - Validem
* Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan : A.Hamit / Eşber veya Sardanapal
* Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri: A.Hamit / Nesteren
* İlk mensur şiir örneklerini veren : Halit Ziya
* Şiirde ilk defa Türk kelimesini kullanan :Mehmet Emin Yurdakul
* İlk eleştiri, (batılı anlamda ilk eleştiri): Tahrib-i Harabat, Renan Müdafaanamesi Namık Kemal
* İlk özdeyiş örneklerini veren: Ali Bey / Lehçet’ül Hakayık
* İlk mizah dergisi: Diyojen /Teodor Kasap
* İlk fıkra yazarı: Ahmet Rasim
* Batılı anlamda ilk hatıra : Namık Kemal – Magosa Hatıları
* Batılı anlamda ilk gezi yazıları: Ahmet Mithat - Avrupa’da Bir Cevelan
* İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk:Fecr-i Ati
* İlk Edebiyat tarihçimiz: Abdulhalim Memduh Efendi
* Batı anlayışındaki ilk edebiyat tarihçimiz: Fuat Köprülü
* Türkçe’nin ilk dil bilgisi kitabı: Süleyman Paşa / Sarf-ı Türki
* Edebiyatımızda objektif eleştirinin nasıl olacağını ilk açıklayan:R. Mahmut Ekrem
* Edebiyatımızdaki milli dönemin açılmasına öncülük eden: Mehmet Emin Yurdakul
* Konuşma diliyle yazılmış ilk hikayenin yazarı: Ömer Seyfettin
* İlk köy şiiri: Muallim Naci / Köylü Kızların Şarkısı
* Bizde epik tiyatro türünün kurucusu: Haldun Taner
* Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan: Şinasi
* Komedi türünün ilk büyük ustası:Aristofanas
* Trajedi türünün ilk büyük ustası:Aiskylos
* Deneme türünün kurucusu:Montaigne
* Hikayede gerçek anlamda ilk kez Anadolu'yu işleyen: Refik Halit Karay
* İlk çocuk şiirlerini yazan: Tevfik Fikret / Şermin
* Dilde sadeleşmeyi savunan ilk yayın organı: Genç Kalemler
ŞİİR(NAZIM) TÜRLERİ
Şiir: Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasıdır.
Şiiri düz yazıdan ayıran ölçü, mısra, ahenk gibi unsurlar vardır. Nazım (şiir) biçimindeki yazılara "manzum"; nazım parçalarına da "manzume" denir.
1. Lirik Şiir: Aşk, ayrılık, hasret ve özlem gibi konuları işleyen duygusal şiirlerdir. Duygu, coşku ve akıcılık söz konusudur. Gazel, şarkı, koşma ve semai lirik şiire örnektir.
2. Pastoral Şiir: Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini, orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir türüdür. Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa "idil", bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatıyorsa "eglog" adını alır.
3. Epik Şiir: Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, yiğitlik gibi konular işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır.
4. Didaktik Şiir: Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi öğretici amaç taşıyan şiirlerdir. Ahlakilik hakimdir. Kuru bir üslubu vardır. Manzum hikayeler ve fabllar hep didaktiktir.
5. Satirik Şiir: Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve bozuklukları yeren, taşlayan şiirlerdir. Halk edebiyatında "taşlama", Divan edebiyatında "hiciv" denir.
6. Dramatik Şiir: Tiyatronun manzum şekline denir. Dramatik manzume, karşılıklı konuşma şeklinde yazılan manzumelerdir.
ŞİİR BİLGİSİ
Mısra (Dize): Ölçülü ve anlamlı, bir satırlık nazım birimidir.
Beyit (İkilik): Aynı ölçüde olan ve anlamca bir bütünlük oluşturan ve iki dizeden oluşan nazım birimidir.
Ölçü (Vezin): Şiirde dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değerine göre bir uyum içinde olmasıdır.
Hece Ölçüsü: Şiirde dizeleri oluşturan sözcüklerin hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçüdür. Hece ölçüsüyle yazılmış dizeler okunurken belli yerlerde durulur. Durulan bu yerlere "durak" denir. Durak sözcüğün sonunda yer alır.
Aruz Ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin uzunluk ve kısalığına göre, açık ya da kapalı oluşuna göre düzenlenmesidir. Kısa heceler nokta (.) uzun heceler çizgi (-) ile gösterilir.
İmale: Aruz kalıbına uydurmak için kısa hecenin uzun sayılmasıdır.
Zihaf: Uzun heceleri kısa okumaktır.
Serbest Ölçü: Bu ölçüde hecelerin sayısı ya da uzunluğu kısalığı dikkate alınmaz.
Redif: Mısra sonlarında yazılışları, okunuşları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, kelime ve kelime gruplarının tekrar edilmesine "redif" denir.
*........uzakta
*........plakta
Kafiye: Şiirde mısra sonlarındaki ses benzerliklerine denir. Kafiyeyi oluşturan eklerin ya da kelimelerin; yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı olmalıdır.
KAFİYE ÇEŞİTLERİ
Yarım Kafiye: Tek ses benzerliğine dayanan kafiyedir.
*............savaş
*............barış
Tam Kafiye: İki ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.
*.........yanık
*.........çık
Zengin Kafiye: Üç ya da daha çok ses benzerliğine dayanan kafiye türüdür.
*........... bolluk
*.............soluk
Tunç Kafiye: Dize sonundaki bir sözcüğün diğer dize sonundaki sözcüğün içinde yer almasıyla oluşur.
*………..yaz
*……...beyaz
Cinaslı Kafiye: Anlamları ayrı, fakat yazılış ve okunuşları aynı olan kelime ve kelime gruplarının mısra sonunda tekrarı ile oluşan kafiyedir.
*...........vakit çok geç
*...........nasıl geçersen geç
KAFİYE ÖRGÜSÜ
Düz Kafiye: ------a veya ------a
------a ------a
------a ------b
------b ------b
Çapraz Kafiye: ------a
------b
------a
------b
Sarma Kafiye: ------a
------b
------b
------a
DÜZYAZI(NESİR) TÜRLERİ
-
Roman: İnsanların yaşadıkları ya da yaşayabilecekleri olayları, yere, zamana ve şahsa bağlayarak anlatan eserlere roman denir.
*Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak anlatılır.
*Ana olay etrafında olaycıklar vardır.
*Şahıs kadrosu geniştir. Karakter çözümlemeleri yapılır.
*Zaman olarak geri dönüşler olur.
Romanlar çeşitli türlere ayrılır:
-Tarihi Roman: Konusunu tarihten alır.
-Töre Romanı: Toplumun yaşayış tarzını, geleneklerini, adetlerini işleyen romandır.
- Psikolojik Roman: Ruh çözümlemelerinin yapıldığı romanlardır.
- Egzotik Roman: Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve insanlarını anlatan romandır.
- Tezli Roman: Bir görüş veya düşünceyi savunan romandır.
- Polisiye Roman: Dedektif hikayelerini anlatan romandır.
-
Hikaye: Olmuş ya da olması mümkün olayları anlatan kısa sanat eserleridir.
*Tek bir olay vardır. Olaycıklar yoktur.
*Şahıs kadrosu romana göre dardır.
*Kişiler çoğu zaman hayatlarının belli bir anı içinde anlatılır.
*İki tür hikaye görülür;
a)Olay Hikayesi: Maupassant tarzı da denir. Olay esastır. Bizdeki temsilcisi, Ömer Seyfettin’dir.
b)Durum Hikayesi: Çehov tarzı da denir. Olaydan çok insanın belli bir zaman dilimindeki durumu anlatılır. Bizdeki temsilcisi: Sait Faik Abasıyanık’tır.
-
Masal: Olağanüstü olayların anlatıldığı sözlü bir edebiyat ürünüdür.
*Olaylar hayal ürünüdür.
*Yer ve zaman belli değildir.
*Kahramanlar insanüstü nitelikler gösterir.
*İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
*İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
*Eğiticilik esastır. Evrensel konular işlenir.
*Olaylar -miş'li geçmiş zaman kullanılarak anlatılır.
-
Makale: Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan yazılara makale denir.
*Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır.
*Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır.
*Söz oyunlarına başvurulmaz, süslü anlatımdan uzak durulur.
*Her konuda makale yazılabilir.
*Gazete ve dergilerde yayımlanır.
-
Deneme: Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür.
*Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava sezdirir.
*Samimi bir dil kullanılır.
*Yazar, öne sürdüğü görüşleri ispatlamak zorunda değildir.
*Yazarın kesin bir sonuca varma zorunluluğu yoktur.
*Nurullah Ataç "Deneme, ben ülkesidir." der.
*Yazar anlatımda ve konu seçiminde özgürdür.
*Türün ünlüleri, Ahmet Haşim, N. Ataç, Suut Kemal Yetkin, A. Hamdi Tanpınar, Selahattin Eyyüboğlu.
-
Fıkra: Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır.
*Gazete yazısıdır.
*Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
*Dil tabiidir. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
*Okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir hava sezdirilir.
Türün ünlüleri: Ahmet Rasim, Falih Rıfkı, A. Haşim, H. Cahit Yalçın, Peyami Safa.
-
Sohbet: Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılardır.
*Herkesi ilgilendiren konular seçilir.
*Cümleler çoğu zaman konuşmadaki gibi devriktir.
*Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle konuşuyormuş hissi verir.
*İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerindendir.
*Türün ünlüleri: Ahmet Rasim, Şevket Rado, Atilla İlhan.
-
Eleştiri: Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünden açıklayan, başarılı-başarısız ya da değerli-değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutla-yıp belirten yazı türüdür.
*Eleştiri objektif olmalıdır.
*Eleştiride amaç okura ve yazara yol göstermektir.
*Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı eleştirilere öznel eleştiri, kişisel duygularını katmadığı, objektif olduğu eleştirilere de nesnel eleştiri denir.
-
Günlük (Günce): Yaşanan olayların, izlenimlerin, tarih atılarak, günü gününe yazılması ile oluşan türe günlük denir.
*Kısa yazılardır.
*Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır.
*Yazarın hayatından izler taşır.
*İçten ve sevecendir.
*Ruzname de denir.
*Türün ünlüleri: Oktay Akbal, Suut Kemal Yetkin,
Seyit Kemal Karaalioğlu.
-
Hatıra (Anı): Bir yazarın kendisinin yaşadığı ya da tanık olduğu olayları, sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılardır.
*Geçmişteki olay üzerine yazılır.
*Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır.
*Anılar, yaşandığı dönem hakkında bilgi verir.
*Anılarda, yazarın kişisel bakışı söz konusudur.
*Türün ünlüleri: Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Rasim, Halit Ziya, Hüseyin Cahit, Falih Rıfkı.
-
Biyografi: Ünlü kişilerin hayatını anlatan yazı türüdür. Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Açık, sade bir dil kullanılır. Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, "Tezkire" denirdi. Türün ünlüleri: Mithat Cemal Kuntay, Şevket Süreyya Aydemir.
-
Otobiyografi: Bir kimsenin kendi yaşam olaylarını anlattığı eserlerdir.
*Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder.
-
Monografi: Başlı başına bir konuyu incelemek amacıyla yazılan yazı türüdür.
-
Mektup: Bir düşünce veya duygunun birilerine iletilmesi amacıyla yazılan özel yazılardır.
*Türün ünlüleri: Fuzuli, Namık Kemal, Ziya Gökalp, A. Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı.
-
Gezi Yazısı: Gezilip görülen yerler hakkında yazılan yazılardır.
*Gezi yazısında yazar daima, gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir.
*Yazar gördüklerini, okuyucusunun daha iyi algılaması için, karşılaştırma yapar. Okur sanki o yerleri sanatçıyla gezer gibi olur.
-
Tiyatro: Hayattaki olayları konu edinen, sahnede oynanmak amacıyla yazılan edebi eserdir.
*Roman ve hikaye soyut olduğu halde, tiyatro somuttur.
*Tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi gibi türlere ayrılır.
a-Trajedi: Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, ahlak, erdemi anlatmak için yazılmış manzum eserlerdir.
*Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden alır.
*Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.
*Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.
*Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer.
*Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez, sahne arkasında gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler tarafından sahnede aktarılır.
*Üç birlik kuralına uyulur. (Yer, zaman, olay)
*Oyunda korolara yer verilir.
*Ünlü trajedi yazarları: Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles / Fransız; Corneille, Racine.
b-Komedi: İnsanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak, izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış tiyatro eseridir.
*Konusunu, yaşanılan hayattan ve günlük olaylardan alır.
*Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir.
*Her türlü söze şakaya yer verilir.
*Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir.
*Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.
*Manzum olarak yazılır.
*Üç birlik kuralına uyulur.
Türün yazarları: Yunan-Aristophanes, Fransız-Moli-ere.
c-Dram: Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle sahnede göstermek için yazılan tiyatro eseridir.
*Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi kaynaşmıştır.
*Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
*Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
*Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği gibi kişiler hangi sınıf ve halktan olursa olsun dramda yer alır.
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
( ? – 11.yy.)
Türklerin İslamiyet'e girmeden önce meydana getirdikleri edebiyattır. Başlangıçtan 11.yüzyıla kadar sürer. Sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır.
1) Sözlü Edebiyat Dönemi: Henüz yazıyı kullanmadan önce oluşturduğumuz eserleri kapsayan dönemdir. Bu ürünler sözlü olarak üretilmiş ve ağızdan ağıza aktarılarak bugünlere kadar gelmiştir. Eski Türk topluluklarının sığır, şölen ve yuğ adını verdikleri törenlerden doğan ürünlerdir. Bu törenler şaman, kam, baksı, oyun ve ozan adını alan kişiler tarafından yönetilir, bunlar sazlarıyla bu törenlerde bazı destan parçalarını veya koşuk, sagu adı verilen şiirleri söylerlerdi.
Dönemin ürünleri:
-
Koşuk: Sığır denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında koşma adıyla anılmıştır.
-
Sagu: Yuğ adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir. Halk edebiyatında ağıt, divan edebiyatında mersiyenin karşılığıdır.
-
Sav: Dönemin özlü sözleridir. Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir.
-
Destan: Milletlerin zihinlerinde derin etki bırakan savaş, göç, afet, kıtlık gibi olayların sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun manzum hikayelerdir.
Destanların Özellikleri Şunlardır:
-
Toplumun ortak görüşlerini yansıtması
-
Seçkin kişileri konu alması
-
Oldukça uzun olması
-
Olayların toplumda derin izler bırakması
-
Olağanüstü nitelikler göstermesi
-
Milli dil ve nazım şekilleriyle söylenmesi
Türk Destanları
Destanlarımız yazıya geçirilemediklerinden İran, Çin ve Arap kaynaklarından ancak destanlarımızın konularını öğrenebiliyoruz.
Saka Türklerinin Destanları
-
Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga’nın yiğitlikleri anlatılır.
-
Şu Destanı: Türkler ile İskender arasındaki savaşlar ve Türk hakanı Şu’nun destanıdır.
Hun Türklerinin Destanı
-
Oğuz Kağan Destanı: Hun Hükümdarı Mete’yi ve hayatını anlatır.
Göktürk Destanı
-
Bozkurt Destanı: Savaşta yaralanan bir Türk’ün, dişi bir kurt(asena) tarafından kurtarılması, korunması ve Türklerin sözü edilen kurtla bu Türk’ten çoğalması anlatılır.
-
Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp, bir demir dağı erittikten sonra öçlerini alışlarını anlatan destandır.
Uygur Türklerinin Destanı
-
Türeyiş Destanı: Uygurların erkek bir kurttan türeyişi anlatılır.
-
Göç Destanı: Türklerin, Kutsal taşı Çinlilere vermeleri üzerine, tanrı tarafından cezalandırılmaları ve kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır.
Destanlar oluşumları bakımından ikiye ayrılır:
a- Doğal Destanlar: Halk arasında ortaya çıkan anonim ürünlerdir. Bunlar genellikle daha sonra bir şair tarafından derlenip düzenlenmiştir. Bu türün belli başlı örnekleri:
Yunanlılar(Homeros)-İlyada, Odysseia
İran(Firdevsi)-Şehname
Finliler-Kalevala
Alman-Nibelungen
İngilizler-Robin Hood
Hint-Ramayana, Mahabarata
Ruslar-İgor
İspanyol-Cid
Fransız-Chanson de Roland
Sümer-Gılgamış
Kırgız-Manas
b- Yapma(Suni) Destanlar: Bir olayın doğal destana benzetilerek bir şair tarafından destanlaştırılmasıdır. Örnekler:
Virgilius-Aeneit
Dante-İlahi Komedi
Tasso-Kurtarılmış Kudüs
Milton-Kaybedilmiş Cennet
2) Yazılı Edebiyat Dönemi: Bu dönemi Göktürk ve Uygur dönemi olarak iki grupta inceleyebiliriz.
a) Göktürk(Orhun) Yazıtları(8.yy): Bunlarda Çinlilere karşı bağımsızlık savaşı yapan, Türk bütünlüğünü yeniden kurmak için içte ve dışta savaşan Göktürklerin hikayesi anlatılır. Bu abideler 38 harfli olan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
-
Bilge(vezir) Tonyukuk Yazıtı(720-725) : Dört hakana vezirlik etmiş olan Tonyukuk tarafından yazdırılmıştır. Daha çok Çinlilerle yapılan savaşlar anlatılmaktadır. Kitabedeki hatıraların yazarı da vezirin kendisidir.
-
Kül Tigin Yazıtı (732) : Göktürk hakanı olan bilge Kağan kardeşi Kül Tigin’in ölümü üzerine bu abideyi diktirmiştir.
-
Bilge Kağan Yazıtı (735) : Göktürk hakanı olan Bilge Kağan’ın ölümünden sonra yazdırılmış bir abidedir. Son iki yazıt daha çok dönemin olaylarından, törelerden ve Bilge Kağan’ın ulusuna dilediği iyi dileklerden söz eder.
Kül Tigin ve Bilge Kağan abidelerindeki hatıraların yazarı ilk büyük Türk edibi sayılan Yollug Tigin’dir.
Türk adının geçtiği ilk yazılı belge ve Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleri olan Göktürk abidelerindeki yazılar Prof. Thomsen ve Radloff tarafından okunmuştur.
b) Uygur dönemi eserleri: Göktürk devletinin yıkılmasından sonra kurulan Uygur hanlıklarından kalma eserlerdir. Daha çok Buddha ve Mani dininin esaslarını anlatan metinlerdir. Bunlar Turfan yöresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Uygurların kağıda kitap basma tekniğini bildikleri anlaşılmaktadır. Dönemden kalma birçok hikayenin yanında “kökünç” denilen bir tür ilkel tiyatro eserleri de vardır. Uygurlar bu eserleri 14 harfli Uygur alfabesiyle yazmışlardır.
Dostları ilə paylaş: |