"Dağılmak" sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde gerçek anlamının dışında kullanılmamıştır?
Kentin eski merkezindeki evlerin bahçe duvarları dökülüp dağılıyordu.
Üçüncü golü yedikten sonra takım iyice dağılmıştı.
Babalarının ölümünden sonra aile dağılmıştı.
Ona ne zaman rastlasanız, efkârınız dağılırdı.
Güneşin ilk ışıklarıyla, yaşlı kadının sıkıntısı da dağılmıştı.
2.
I. Programda, halk müziği konserini folklor oyunları izledi.
II. Bu ustaca düzeni, onların her işinde izleyebilirsiniz.
III. Köye ulaşmak için derenin yanından geçen yolu izleyin.
IV. Bu sezon, çiftçileri memnun etme politikası izleyeceğiz.
V. Yarışmanın ikinci bölümünde genel kültür sorularını, sporla ilgili sorular izledi.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde "izlemek" sözcüğü aynı anlamda kullanılmıştır?
A) l. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV. D) I. ve V. E) III. ve IV.
4.
Türk edebiyatını küçük düşürmemek şartıyla, edebiyat tarihimizin, dünya edebiyatıyla karşılaştırmalı bir biçimde öğretilmesinde yarar vardır. Bu, çocuklarımızın kafasında gerçek eğiti-cimciler aracılığıyla, başka milletlerin düşünce dünyalarına bir pencere açmak demektir.
Bu parçada geçen "başka milletlerin düşünce dünyalarına pencere açmak" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
Evrensel kültüre ait değerlere farklı bir gözle bakabilmek
Kendi düşünce sistemini beğenmeyip yeni düşünceleri benimsemek
Diğer milletlere ait düşünce akımları hakkında bir fikir sahibi olabilmek
Medeniyetler arası düşünce farklılıklarına tarafsız bir gözle bakabilmek
Tomruklar, suyun hafif akıntısına uyarak bulunduğumuz yerden uzaklaştı.
"Hafif sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu cümledeki anlamıyla kullanılmıştır?
Uyumak üzereyken salondan hafif bir ses geldi.
Kendimi bugün çok hafif hissediyorum.
Hafif bir kahvaltıdan sonra bahçede yürüyüşe çıkıldı.
Camı kıran çocuğa hafif bir ceza verildi.
Kardeşimin uykusu çok hafiftir.
6.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altıçizili sözcük, birinci cümlede gerçek, ikinci cümlede mecaz anlamıyla kullanılmamıştır?
Bu sabahki ekmek iyi kabarmıştı.
Çocuk, boyuna bakmadan herkese kabarıyordu.
Annesi onu yoğurt mayası almaya yolladı.
Görevli, mayası bozuk birine benziyordu.
Ben babamın yazısını kolaylıkla okurum.
Suçlu olduğunu yüzünden okumuştu.
Bakkala olan borcunu maaş alınca ödeyecekti.
Kazandığımız bu zaferi kanımızla ödedik.
Oyuncular sahnede rollerini çok iyi oynadılar.
Bize karşı hep iyi insan rolü oynardı.
12. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi "tedbirli olma" ile ilgili değildir?
Azıksız yola çıkanın, iki gözü el torbasında kalır.
Dağ başına harman yapma, savurursun yel için; sel önüne değirmen yapma, öğütürsün sel için.
Nasihat istersen tembele iş buyur.
Sen işini kış tut; yaz çıkarsa bahtına.
Keseye danış, pazarlığa sonra giriş.
8.
Virginia Woolf, yazarlığı boyunca babasının bir öğüdünü hiç aklından çıkarmadı: "Yazar, kendisi olma cesaretine sahip çıkmalıdır." Kitaplarında kendisi vardı ve o, kendisine sahip çıkıyordu. Bu parçada geçen altıçizili sözle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
Özgünlüğünü, her durumda hiç kimseden çekinmeden savunabilmek
Kendine ait özelliklerin neler olduğunun farkında olmak
Düşüncelerini ifade ederken baskılardan çekinmek
Başka insanlardan farklı yönlerini, törpüle-meye çalışmak
Duygu ve düşüncelerini söyleme cesareti içinde olmamak
9.
Dertlerim örülmüş çorap gibi Söktükçe sevdiğim sökesim gelir içime işledi şu zalim gurbet Gönül ah çektikçe çekesim gelir
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Deyim kullanılmıştır.
Somutlamaya başvurulmuştur.
Benzetme yapılmıştır.
Kişileştirme vardır.
Dolaylamaya yer verilmiştir.
10.
I. Tuhaf davranışlarından ötürü mahallelinin ağzına sakız olmuştu.
II. Açtığı son dükkanı da işletemeyince beş paralık olup çıkmıştı.
III. İş yerindeki herkes bu zavallı adama cephe almıştı.
IV. Almanya’dan başarılı olamayıp dönünce tüm köyün diline düşmüştü.
V. Yanında çalışıp da kendine ihanet edenlerin ekmeğine yağ sürmek istemiyordu.
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV. D) II. ve IV. E) III. ve IV.
11.
Dar bir günüm gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar? Altıçizili sözcüğün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?
Bu akşam vaktinde senden bir fener istememin ne zararı var?
Sabahın bu saatinde senin gibi biri burada ne arıyor?
Adamın bize her konuda yardım etmesine ne buyrulur?
Ben de oraya gitmek istemezdim; ne çare mecburum!
Sizi hiç bu otel köşesinde bırakır mıyım; herkes bana ne der?
12.
İstanbul Türkçesi, tıpkı İstanbul gibi, yalnız İstanbulluların değil, bütün Türk milletinin ortak eseridir. Bu eser, İstanbul'un halis Türk semtlerindeki dil potalarında eriyip kaynaşan bir söyleyiştir. Bu dili en güzel, İstanbul’un hanımları konuşur.
Bu parçada geçen "halis Türk semtlerindeki dil potalarında eriyip kaynaşmak" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerin hangisidir?
Türkçenin güzel konuşulduğu bölgelerdeki kültürü canlı tutmak
Türkçeye mal olmuş sözcükleri her yerde özenle kullanıp yaşatmak
Türklerin yoğun bulunduğu yerlerin dilinin kullanım alanını genişletmek
Türk kültürünün etkin olarak görüldüğü yerlerdeki konuşma dili ile yoğrulmak
Halkın konuştuğu Türkçe ile ideal Türkçeyi birleştirmek
13.
Bu kitapta benim eski romanlarımın da izlerini sürmek mümkün. Her romanımda olduğu gibi burada da görünenle görünmeyen arasındaki farkı çok önemsiyorum. Görüntünün altında başka dinamikler yaşıyor. Bütün takıntılarımızı eve saklıyor, göstermemeye çalışıyoruz. Kamusal alanda sakladığımız yüzler var. Ben o görünmeyeni göstermek istedim bu romanda. Bu parçada geçen altıçizili sözcükle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
Hiç yazmadığı kadar güzel romanlar yazmak
Daha önce yazılmış romanlar hakkında ipuçları bulunmamak
Var olan romanların seviyesine henüz ulaşamamak
Roman yazarken geçmiş birikimlerden yararlanmamak
Kendi roman tekniğini sürdürür tarzda yazmaya devam etmek
14.
Söz ve dil yurdum, böylesi bir kentin gerçeğiyle çocukluk evrenimde yer etmişti. Söz ve yazı belirlerdi bu kentin belleğini. Yaşadıklarımıza, tanıklıklarımıza bunların mührü vurulurdu adeta. Sözle güne başlanır; sözle akşam karşılanır; geceye sözün ve yazının büyüsüyle girilirdi. Bu parçada geçen "söz ve yazının, kentin belleğini belirlemesi" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
Kentteki sanatsal etkinliklerin, olması gerekenden bile fazla olduğu
Sözlü ve yazılı eserlere olan ilgisizliğin kentte üst düzeyde olduğu
Yazı ile sözün, kentte yaşayanlar için bir soluk alma ortamı oluşturduğu
Sözlü anlatımın yazıya geçirilmesinin kentteki edebi ortamı etkilediği
Yazılı eserlerin ve konuşmaların kentin sosyal hayatında önemli bir yerinin olduğu
15.
I. Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak.
II. Bu bahar, kırlardan demet demet çiçek topladık.
III. Bugün sofrayı toplamak bana düştü.
IV. Bu odayı biraz toplamak gerekiyor.
V. Uzun saçlarını kasketinin altında topladı. Bu cümlelerde, "toplamak" sözcüğünün aşağıdaki açıklamalarından hangisi örneklendirilmemiştir?
Bir araya getirmek
Devşirip kaldırmak
Hizmete çağırmak
Dağınıklıktan kurtarmak
Bir düzene sokmak
16.
"Kullanmak" sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde verilen açıklamaya uygun değildir?
Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak: Aldığı bir elbiseyi eskiyinceye kadar kullanırdı.
İşletmek, değerlendirmek: Dedesinden kalan parayı, ticarette kullanmayı tercih etmişti.
Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak: Sekreter olarak işe aldıkları kadını, temizlikçi gibi kullanıyorlardı.
Harcamak, sarf etmek: Sattıkları eşyaların parasını son derece idareli kullanıyorlardı.
Bir kimseyi ya da şeyi amacına alet etmek, istismar etmek: Bu traktörü otuz yıldır kullanıyorlardı.
17.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altıçizili sözcük mecaz anlamda kullanılmıştır?
Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu.
Merdivenin başındaki paravanın ardında garip bir eşya gördüm.
Bekçi, adama kendisiyle sert konuşmanın ne demek olduğunu gösterdi.
Düğün için yaşlı kadına temiz bir elbise giydirdiler.
Her işte onun ileri görüşlülüğüne güveniyorlardı.
18.
"Lokma" sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde, "Bu güzel yemeklerden, ağzına bir lokma bile koyamadı." cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?
Koynundan yavaş yavaş çıkardığı ekmeği, küçük lokmalara ayırarak yedi.
Meydanda lokma satan adamlarla arkadaşlık kurmuştu bile.
Bu akşam lokmayı bizim evde yiyelim de olan biteni konuşalım.
Annesi geçen pazar misafirler için lokma yapmıştı.
O kadar acıkmıştı ki, ağzındaki lokmayı çiğnemeden yutuyordu.
19.
Benim doğduğum mahallede insanlar birbirini tanırdı. Geleneksel yaşam biçimleri, bağlı olunan değerler çözülmemişti henüz. Sokakların dili vardı, mahallelerin yaşam kültürü iz bırakıyordu bizlerde. Sözün ipek giysilerini buralarda kuşanıyorduk, ömrümüz boyunca konuşacağımız Türkçenin o narin yapısını burada öğrenip uygulama imkânı buluyorduk.
Bu parçada geçen "sözün ipek giysilerini kuşanmak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Dilin kullanım alanlarını genişleten sözcükleri incelemek
Dile ait şekil özelliklerini geliştirerek dili güzelleştirmek
Dili kullanmanın inceliklerine sahip olamamak
Dilini, içinde yaşadığı toplumun diline ait güzelliklerle süslemek
Dildeki anlaşılması zor sözcükleri daha kolay anlar hale gelmek
20.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde "göz" sözcüğü, yüklemle birlikte deyimleşmemiştir?
Türk resminin önemli fırçalarından biri olan Kamil Eryavaş, geçen hafta bir sergi açtı.
Bu cümledeki altıçizili sözcükte görülen anlam olayının benzeri aşağıdakilerin hangisinde vardır?
Perdeyi açınca her yerin aydınlandığını gördüler.
Gezdiğimiz ülkeler ile ilgili detaylar, bu hafta çıkacak dergimizde var.
Şehrin ünlü yüzleri bu gece bu toplantıya katılacak.
Yol kenarındaki çöp bidonları kaldırıldı.
Sınıftaki herkesin elinde bir Dostoyevski romanı vardı.
22.
Milletlerin öyle şairleri, öyle yazarları vardır ki kelimeleri bir lezzet gibi kullanırlar. Divan edebiyatında, sözü Türkçe kelimelerle tatlandıranların başında Fuzulî vardır. Mesela, birçokları için iyi bir anlamı olmayan "düşmek" sözcüğü, Fuzuli’de dile çeşitli lezzetler katan çok anlamlı bir sözcüktür.
Bu parçada geçen "sözü Türkçe kelimelerle tatlandırmak" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
Sözcükleri seçerken, Türkçe olanlara ağırlık vermek
İnsanların duygularını şiirdeki her sözcükle yansıtabilmek
Türkçe olmayan sözcüklere Türkçe karşılıklar bulmak
Anlatımı, Türkçe sözcüklerin güzellikleri ile süslemek
Sözcüklerin, Türkçe olanlardan seçilmesine özen göstermek
23.
"Kaba" sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin hangisinde diğerlerinden farklı bir anlamda kullanılmıştır?
Salonda son derece kaba sözler söylemişti.
Kaba konuşmayı âdet edinmiş bir sürü adam meydanda toplandı.
Çocuklardan biri ağzından çok kaba bir laf kaçırdı.
Kaba bir yün döşekle yastık getirdi yanında.
Yaşlı adam, kaba kaba konuşuyor, herkesi rahatsız ediyordu.