T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili)



Yüklə 6,39 Mb.
səhifə51/122
tarix31.10.2017
ölçüsü6,39 Mb.
#23593
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   122

Şüpheliden soruldu; PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün siyasi yapılanması olan KCK sözleşmesi kim tarafından ne şekilde yazılmıştır? Bu konuda bildiklerin nelerdir?
KCK sözleşmesi bir anayasa niteliği taşır, Abdullah ÖCALAN’ın savunmalarından özgürlüğün sosyolojisi kitabından yararlanılarak Duran KALKAN’ın başında olduğu bir komisyon tarafından yazılarak örgüt içerisinde kabul edildi. Duran KALKAN tüzük yönetmelik ile ilgili yapılan çalışmaların başında yer alan şahıstır. Duran KALKAN Halk Savunma Komitesinin başında kırsal alanda faaliyet yürütmektedir. Ayrıca Kürdistan’da Zorun Rolü isimli ideolojik kitabın yazarıdır.
Şüpheliden soruldu; PKK/KONGRA-GEL TERÖR örgütü lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler hakkında bildiklerin nelerdir?
1999 yılında Abdullah ÖCALAN’ın yakalanması sonrasında yargılama süreci ve devamında soruşturma komisyonu adı altında Resmi bir komisyon kuruldu, kurulan bu komisyon HÜSEYİN KIVRIKOĞLU’nun görevlendirdiği ve kurduğu komisyondur. Bu komisyon Abdullah ÖCALAN ile 2001 yılının Eylül ayına kadar görüştü. Bu komisyon içerisinde benim bildiğim kadarı ile ağırlıklı olarak Asker kökenli görevliler bulunuyordu. Bu komisyonun ile Abdullah ÖCALAN arasında yapılan görüşmelerde PKK örgütünün silahlı militanlarının büyük bölümü Kuzey Irak a çekilmesi ancak 500 kadar militanın Türkiye sınırları içersinde kalması konusunda anlaşmaya varıldı, 500 militanın Türkiye de kalmasını da Abdullah ÖCALAN bana yapmış olduğumuz görüşme esnasında kendisine Askeri yetkililer tarafından 500 PKK militanının Türkiye de kalmasının teklif edldiğini, kendisininde tamamının Türkiye sınırları dışında kalması gerektiğini ancak bunun Askeri yetkilerce kabul edilmediğini gerekçe olarak kendisine Askeri yetkililerce Türkiye sınırlarının tamamı silahlı PKK militanlarından arındırırsak bu bölgelere diğer terör örgütleri tarafından ele geçirilebilineceği ve bölgenin kontrol edilemeyeceğinin kendisine söylediğini ifade etti.

Bu dönemde dönemin Başbakanı BÜLENT ECEVİT in talimatı ile bir sivil görevli kendisinin Başbakan adına geldiğini ve görüşmek istediğini söylüyor , bu şahıs ile bir kez görüşme yapılıyor , bu görüşmede bu sivil şahıs Abdullah ÖCALAN a Kürt sorunun çözümü noktasında talepleriniz nedir diye bir liste veriyor, bu liste daha sonra Abdullah ÖCALAN tarafından yattığımız görüşmede bize verildi ve bizde kuryeler aracılığı ile Kırsal alana örgüte gönderdik . daha sonra Kırsal alandan gelen cevabı biz tekrar Abdullah ÖCALAN a ilettik . biz daha sonra öğrendiğimiz kadarı ile Abdullah ÖCALAN ile Başbakan adına görüşen sivil şahsın dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı EMRE TANER olduğunu öğrendik .

2005 yılından sonra Ahmet TÜRK ve SIRRI SAKIK aracılığı ile MİT de görevli ismini AFET olarak bildiğim ve Müsteşar yardımcısı konumundaki Bayan şahıs ile görüşmeler başladı.

Sabri OK askerlik görevini tamamladıktan sonra Abdullah ÖCALAN ın talimatı ile BDP nin Türkiye temsilcisi olduktan sonra Sabri OK üzerinden görüşmeler devam etti ve bu süreçte Abdullah ÖCALAN muhatap alınmadığı için belli zamanlarda ateşkes ilan edildi ama net bu sonuç alınamadı.bu görüşmelerin tamamını bahsettiğim şahıslar MİT görevlileri ile yaptı.

2008 yılında ise Abdullah ÖCALAN ile kendisi tarafından Heyet olarak tabir edilen Devlet görevlileri ile görüşmeler başladı, bu süreçte yeniden ateşkesler başladı ve bu görüşmeler 2011 yılında terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Silvan saldırısına kadar devam etti ve bu olaydan sonra görüşmeler kesildi. Bu süreç de MİT başkanı Emre TANER ve MİT de görevli PKK uzmanı olarak bilinen AFET GÜNEŞ ile OSLO görüşmeleri olarak bilinen parelel görüşmeler olarak adlandırılan, PKK nın kırsal alanında faliyet yürüten Üst düzey örgüt mensupları olan SABRİ OK, ADEM UZUN , MUSTAFA KARASU , ZÜBEYR AYDAR , NURİYE KESPİR ile toplam 12 adet değişik yer ve tarihlerde görüşmeler yapıldı. Hatta bu görüşmelerin bazılarına ait ses kayıtları basına sızdı benim bildiğim kadarı ile basına sızdırılan ses kayıtlarının MUSTAFA KARASU tarafından yapılmış olabileceğini tahmin ediyorum. Bu süreçte Abdullah ÖCALAN kendi yazdığı protokolleri kendisi görüşen heyete verdi , ve bu protokollere heyetin pozitif baktığını söyledi. Ancak bu protokolleri heyet örgütün kırsal alanına gönderdikten sonra örgütün kırsal alanı bu gönderilen protokollere Abdullah ÖCALAN ın dışında ÖZ Savunma birliklerinin kurulması yani silahlı militanların Demokratik Özerkliğin kabul edilmesi ile birlikte doğu ve güney doğu illerinde Askeri güç olarak görevlendirilmesi ve anadilde eğitim konuları eklendikten sonra Devletin kabul edemeyeceği, bu şartlar karşısında görüşmeler tıkandı ve bu olaylardan sonra Asker ve kamu görevlilerinin PKK tarafından kaçırılması ve Silvan saldırısı ile bu süreç sona erdi.

Bu süreç devam ederken Abdullah ÖCALAN’a görüşme heyetinin başkanı olan Sabri OK tarafından PKK örgütünün kırsal alanının istek , görüş ve önerilerinin yazılı olduğu bir metin gönderiliyordu Abdullah ÖCALAN kendisine gönderilen aynı sayfanın arkasına kendi istek ve görüşlerini yazarak MİT görevlilerine veriyordu ve bu şekilde görüşmeler devam ediyordu.


Şüpheliden soruldu; PKK/Kongra-Gel Terör Örgütünün Ve KCK Yapılanmasının, Kırsal Alanında Ve Türkiye Ve Avrupa Alanında Yapılan Vergilendirme Adı Altında Terör Örgütüne Para Toplanması Konusunda Neler Biliyorsun?.
2006 yıllarından sonra KCK nın içerisinde oluşturulan Maliye birimi ile PKK terör örgütüne mali kaynak sağlamak amacı ile Kuzey Irak , Türkiye ve Avrupa da vergilendireme adı altında Kürt kökenli vatandaşlardan zorla para toplama yapılmaya başlandı bu vergilendirmeler şu şekilde oluyordu ;

  1. KUZEY IRAK : KCK yapılanması kürt iş adamlarından ERBİL , BAHOK , SÜLEYMANİYE gibi şehirlerde Türkiye den giderek ihale alan Kürt iş adamlarından vergilendirme adı altında KCK MALİYE ibareli vergilendirme makbuzu ile para toplanmasıdır,

  2. AVRUPA : KCK yapılanması Avrupa da işçi olarak ve işyeri işleten kürt kökenli vatandaşlardan zorla veya bağış adı altında para toplanmasıdır. benim bildiğim kadarı ile vergilendirme konusunda avrupa dan sorumlu olan NEDİM SEVEN isimli şahıs olduğunu biliyorum ancak şuan devam edip etmediğini bilmiyorum.

  3. TÜRKİYE : Türkiye de yaşayan kürt kökenli iş adamlarından , Doğu ve Güney doğuda alınan büyük ihalelerden HPG mührü ile “ KÜRDİSTAN DA İŞ YAPIYORSUNUZ PARA KAZANIYORSUNUZ , BU NEDENLE VERGİNİZİ TÜRKİYE CUMHURİYETİNE VERDİĞİNİZ GİBİ BİZEDE VERGİNİZİ VERMEK ZORUNDASINIZ” diyerek zorla iş adamlarından alınan paralardır. Ben Türkiye de Vergilendirmeden sorumlu şahısların Atilla KOCA , Çetin BALTAŞ,Mehmet ERMİŞ (MURAT NİL KOD) , Hüseyin CENGİZ ve Abdullah BOZKOYUN olduğunu biliyorum bu şahıslar ayrıca KCK/TM içerisinde faaliyet yürütür.

  4. BDP’Lİ BELEDİYELER : BDP nin seçimlerde kazanmış olduğu Belediyelerde açılan ihalelerden , İhaleleri kazanan şirketlerden % 10 oranında KCK YEREL YÖNETİMLER BİRİMİ MALİYE adına vergilendirme adına alınan paralar. Benim yukarıda bahsettiğim KCK YEREL YÖNETİMLER BİRİMİ , KCK içerisinde oluşturulan bir birimdir görevi Belediyelerle ilgili Maliye işleri kısmı , Belediyeler de çıkan sorunlarla ilgilenen birimdir.

Şüpheliden soruldu; PKK/KONGRA-GEL Terör Örgütü Ve BDP Teşkilatının Almış Olduğu Karar Doğrultusunda , Eş Başkanlık Uygulaması Hakkında Bildiklerin nelerdir?

2005-2006 döneminde Abdullah ÖCALAN talimatı ile kurulan DTH Demokratik toplum hareketinden sonra yine Abdullah ÖCALAN ın talimatı ile partileşerek BDP ismini alan siyasi partiye Abdullah ÖCALAN ın talimatı ile eş başkan ile yönetilmeye başlandı bu dönemden sonra Doğu ve Güney doğu Anadolu illerinde kazanılan Belediler DTK gibi bütün kurumlar eş başkan ile yönetilmeye başlandı, burada bizim Abdullah ÖCALAN dan öğrendiğimize göre örgütün eş Başkanlık sisteminde amaç olarak , kurumların başına seçim ile gelen insanları kontrol etmek ve onlara güvenmediğinden dolayı otokontrol sistemi sağlamak ve bu şahısları kontrol etmektir ama bunu dışarı yansıtırken kadın erkek eşitliğini savundukları ve Avrupa da ki gibi demokratik bir yapı oluşturmak istedikleri izlenimi vermeyi düşündüklerini ben ÖCALAN ın konuşmalarından anlamıştım.


Şüpheliden soruldu; PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün siyasi yapılanması içerisinde faaliyet yürütecek milletvekilleri aday adaylarının tespit edilmesi konusunda bildiklerin nelerdir?

Bana sormuş olduğunuz konu ile ilgili hem Türkiye de hem de örgütün kırsal alanında oluşturulan iki tane komisyon bulunmaktadır,

TÜRKİYE KOMİSYONU ve DAĞ KOMİSYONU : Türkiye Komisyonu içerisinde BDP eş başkanları vardır bunlar aynı zamanda BDP milletvekilleri de olan GÜLTAN KIŞANAK , SELAHATTİN DEMİRTAŞ , ve Abdullah ÖCALAN ın talimatı ile DTK eş başkanı olan AHMET TÜRK , AYSEL TUĞLUK , Türkiye yürütmesinde ; MURAT NİL KOD adlı MEHMET ERMİŞ , GÜL isimli soyadını hatırlamadığım Kars lı olarak bildiğim Cezaevi çıkışlı bayan , ABDULLAH BOZKOYUN , ismini bilmediğimi ama Diyarbakır Basın da çalışan , bir ayağı sakat Diyarbakır lı bir şahıs , bu şahıslar Milletvekili olmak isteyen şahısların başvurularını alıyorlar , daha sonra yukarıda isimlilerini verdiği şahısların bulunduğu Türkiye Masası bu şahısların Müracaatlarını değerlendirerek Dağ Komisyonuna gönderir.
Dağ Komisyonun da ; SABRİ OK ve MURAT KARAYILAN’a gönderiyorlar. Bunlar listeleri değerlendirip son hali belirledikten sonra bu listeleri KCK/TM üyeleri aracılığı ile , bunlar arasında ismini hatırladığım KUBBETTİN YAZBAŞI aracılığı ile Abdullah ÖCALAN ın avukatlarının faliyet yürüttüğü ASRIN HUKUK BÜROSU na getirilir burada yukarıda açıkladığım birinci halka avukatları bu Milletvekili adaylarının isimleri bulunan listeyi İmralı Cezaevine Abdullah ÖCALAN’a götürürler , burada ÖCALAN listeyi inceledikten sonra listeye son halini verir. Bu listedeki Milletvekilleri BDP adına Bağımsız Milletvekili aday listelerinden seçime girerek Milletvekili olurlar , bu Milletvekilleri yaptıkları faaliyetlerinin bir çoğunun talimatını SABRİ OK dan alır. 2011 seçimlerinde Milletvekili seçilen bağımsız Milletvekilleri Meclise girme taraftarıydı ancak DURAN KALKAN, SABRİ OK un talimatları neticesinde sonda Meclise girip Milletvekilliği yemini etmekten vaz geçtiler. Bu Milletvekilleri zaman zaman örgütün kırsal alanına giderek siyasi eğitim ve örgütten talimat alırlar.

Benim gözlemlerine göre BDP partisi göstermelik olarak faaliyetlerini sürdürür, bu parti üzerine düşen görevi yapamayan siyasi gücünü kullanamayan yaptığı faaliyetlerinin tamamının talimatını kırsal alandan alır.

Şüpheliden soruldu; Görüşme notlarında da geçtiği şekli ile 2004 yıllarında çökme aşamasına gelen terör örgütünün yine Öcalan’ın İmralı’dan avukatları aracılığıyla göndermiş olduğu “savaşacak gücünüz varsa savaşın” talimatı ile KONGRA-GEL’İN savaş kararı aldığı ve yeni bir kanlı süreci başlattığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde yani 2000-2005 yılları arasında toplam 83 kez Abdullah ÖCALAN ile görüştüğünüz tarafımızdan tespit edilmiştir. Bahse konu talimatı, PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne ileterek savaş kararı alınmasında aracılık eden avukatın siz olduğunuz değerlendirilmektedir. PKK terör örgütünün 2004 yılında tekrar canlanması ile ilgili beyanın nedir?

CEVABEN: Bu konuyla ilgili ifademin akışında ayrıntılı olarak bilgi verdim. 2004 yılında gerçekleştirilen kongreye katılarak savaş talimatını avukat Mahmut ŞAKAR isimli şahsın verdiğini duydum.


Şüpheliden soruldu; Öcalan ile yapılan görüşmelerin metin haline getirilerek e-mail yoluyla 03.03.2011 tarihinde Beyoğlu ilçesi, Omeyra internet kafeden, karanliktakaos@yahoo.com üzerinden gönderildiği ve sizin de bahse konu mailin gönderimi esnasında bahse konu internet kafeye girişiniz fotoğraflanarak tespit edilmiştir. Bu hususta neler söyleyeceksin?
CEVABEN: Bu konu ile ilgili ifademin akışında bilgi verdim.
Şüpheliden soruldu; Örgüte yakın haber kaynaklarında (www.diclehaber.com) sizin:

12.12.2010 İstanbul’da yapılan “Kürt Sorunu ve Savaş” konulu panelden;

30.12.2010 İstanbul’da DİHA’YA (Dicle Haber Ajansı) vermiş olduğunuz demeçten;

03.02.2011 Şanlıurfa’da “Urfa ve Şırnak’ta 15 Şubat panelleri” başlıklı haberden;

04.02.2011 Şırnak’ta “6 ilde 15 şubat protestoları” başlıklı haberden;

19.02.2011 İstanbul’da “Kürtlerin Statüsü Demokratik Özerklik ile Belirlenir” başlıklı haberden;

29.06.2010 tarihinde ROJ TV’YE vermiş olduğunuz röportaj,

19.08.2011 tarihinde ROJ TV’YE vermiş olduğunuz röportaj;


Dikkate alındığında sizin PKK/KONGRA-GEL terör örgütü basın-yayın organlarına PKK ve ÖCALAN lehine demeçler verdiğiniz, Öcalan’ı barış havarisiymiş gibi tanıttığınız, PKK terör örgütünü de meşru bir hareket olarak gösterdiğiniz anlaşılmıştır. Detaylı ifadenizi verin.
Ben basın tarafından yayınlanan panellerde, programlarda sağ duyulu bir şekilde konuşur ve halkı galeyana getirmemek için özel çaba harcarım fakat; PKK terör örgütü güdümünde yayın yapmakta olan ROJ TV, DİHA ve ANF gibi basın yayın organları bu tür konuşmaları değiştirerek daha sert bir üslup ile yansıtmaktadır. Bu durumdan bende rahatsızım maalesef elimden bir şey gelmemekte.
Şüpheliden soruldu; Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in KCK/TM’nin Diyarbakır Yargı Sorumluları Ümit Aydın Ve Seda Akbaş Tarafından Sorgulanması Hakkında Neler Biliyorsun?
2008 yılının son aylarında KCK/TM sözcüsü ÜNAL AHMET ÇELEN bana, Abdullah ÖCALAN irademdir kampanyasına imza atarak katılmayan Diyarbakır belediye başkanı Osman BAYDEMİR in sorgulanması amacıyla , Diyarbakır KCK/TM içerisinde faliyet yürüten Ümit AYDIN ve Seda AKBAŞ isimli şahıslara verdiği talimat ile Osman BAYDEMİR i Abdullah ÖCALAN irademdir kampanyasına imza atmadığı için sorgulamaları amacı ile görevlendirdiğini Seda AKBAŞ ve Ümit AYDIN ın Osman BAYDEMİR i Nurettin DEMİRTAŞ tarafından kurulan Yenişehir İlçesin de faaliyet gösteren sivil toplumu geliştirme Derneğinde bu konu ile ilgili sorguladıklarını bu sorgulamayı Seda AKBAŞ ve Ümit AYDIN a verme sebebinin Osman BAYDEMİR i aşağılamak amacı ile belediyede temizlik işçisi kadrosunda görev yapan Seda AKBAŞ ve Ümit AYDIN a KCK adına sorgulattığını ve sorgulama sonrasında Osman BAYDEMİR in Ahmet ÇELEN in yanına giderek, bu sorgulamadan dolayı çok rencide olduğunu ve kendisine ağlayarak üzüntüsünü ifade ettiğini anlattı.
Şüpheliden soruldu; ÇATI PARTİSİ hakkında neler biliyorsun?
Abdullah ÖCALAN ve benim yaptığım görüşmelerde ayrıca diğer avukatlarında yaptığı görüşmelerde Abdullah ÖCALAN ın bir çatı partisi kurma çalışmaları 2008 yılından bu güne kadar devam eder, çatı partisindeki amaç Türkiye de bulunan bütün aşırı Sol akımlar, Sosyal Demokrat çizgiye kadar olan tüm akımları kapsayacak hareketleri PKK ile birleştirerek tek bir parti çatısı altında toplamaktır. 2011 seçilerinde sol adayların Milletvekili adayı gösterilmesi ve seçilmesi bunun bir göstergesidir. halen Çatı partisi çalışmaları devam etmektedir , Sol hareketin tabanı ile BDP nin tabanının birbirini desteklediğini , birçok eylemde , birbirlerine destek verdiklerini biliyorum.
Şüpheliden soruldu; Yalçın Küçük’ü Nereden Tanııyorsunuz , Yalçın Küçük Ün PKK/Kongra Gel Ve Abdullah Öcalan İle İlişkisi hakkında ne biliyorsun?
Abdullah ÖCALAN ile yapmış olduğum görüşmelerde Yalçın KÜÇÜK ile ilişkisini 1970 li yıllara kadar dayandığını, bana birçok kez anlattı, Yalçın KÜÇÜK ile PKK ilişkisi benim gördüğüm kadarı ile Abdullah ÖCALAN, Yalçın KÜÇÜK ün fikirlerine çok değer verir örgütün gelişmesi ve yönetilmesi yönünde aldığı kararlarda Yalçın KÜÇÜK ün fikir ve görüşlerinden faydalanır hatta Yalçın KÜÇÜK ün yayınlanan bütün kitaplarını özellikle ister ve okur.
Şüpheliden soruldu; Doğu Perinçek PKK Ve Abdullah Öcalan Arasındaki İlişkiye dair bildiklerin nelerdir?

Benim bildiğim kadarı ile Abdullah ÖCALAN ın siyasal bilgiler fakultesinde okuduğu yıllarda , Doğu PERİNÇEK in Ankara Hukuk fakultesin de Öğretim üyesini olarak görev yaptığını ve bu yıllardan tanıştığını biliyorum , 1980 li yıllarda PKK ile Doğu PERİNÇEK in kurduğu Aydınlık gurubu karşılıklı silahlı çatışmalara giriyorlar her iki taraftan da ölenler oluyor . 1991 yılında Doğu PERİNÇEK PKK nın BEKAA vadisinde bulunan kamplarını ziyarete gidiyor , burada Abdullah ÖCALAN ile görüşüyor , daha sonra bu görüşmeler Doğu PERİNÇEK in başında bulunduğu guruba ait olan 2000 E DOĞRU dergisinde yayınlanıyor. Bu Derginin yayınlanmasından sonra Türkiye ve Dünya kamu oyunda PKK terör örgütü ve Abdullah ÖCALAN tanınmaya başlandı , böylece Abdullah ÖCALAN ve PKK herkes tarafından tanınmış oldu . bu örgüt için dönüm noktalarından biridir . bu olaylardan sonra PKK nın üst yönetimi ile görüşmek için Basın mensupları PKK kamplarına gitmiştir. Ve bu süreçten sonra aralarında çatışma bulunan Doğu PERİNÇEk ile Abdullah ÖCALAN arasında bir yakınlaşma başladı ve 1991 yılı genel seçimlerinde aday olacak HEP Milletvekilerinin birlikte seçilmesi ve Milletvekillerinin isimlerinin belirlenmesi konusunda ortak listeler oluşturulmaya başlandı ancak aralarında anlaşmazlık çıktı ve anlaşamadılar.

1999 yılında Abdullah ÖCALAN ın yakalanmasından sonra Doğu PERİNÇEK Öcalan ın avukatı olan DOĞAN ERBAŞ üzerinden defalarca Abdullah ÖCALAN ile haberleşiyordu . bu görüşmelerin birisinde bende vardım DOĞAN ERBAŞ ve Ben birlikte İstanbul İP İşçi Partisi İl binasına gittik burada Doğu PERİNÇEK vardı , buradaki görüşmemizde Doğu PERİNÇEK bize ÖCALAN ın Demokratik Cumhuriyet fikrini olumlu olduğunu söyledi ve Abdullah ÖCALAN a götürmemiz için bize kitap verdi. Benim bu görüşmelerden anladığım Doğu PERİNÇEK , Abdullah ÖCALAN ın PKK terör örgütünü yönlendirmesin de yol gösterdiği ve fikir babalığı yaptığını biliyorduk. Daha sonraki yıllarda Avukat arkadaşlarım Doğu PERİNÇEK ile yine görüştüler ve Doğu PERİNÇEK den alınan notları ÖCALAN a ilettiler.

Ayrıca Doğu PERİNÇEK in kurduğu İP İŞÇİ PARTİSİ içerisinde Abdullah ÖCALAN ın Avukatı olan DOĞAN ERBAŞ ın kardeşi , ABUZER ERBAŞ İzmir ve AYDIN illerinde İP İşçi Partisi yönetiminde yer aldığını duymuştum.


Şüpheliden soruldu; Yapmış olduğunuz bazı görüşmelerin:
31.01.2011 günü:

MERAL : Bişey yok bizde aynen bıraktığın gibiyiz, şey diyecektim ben ya ıııMart başı uygun mudur acaba?

İRFAN : Hemen bakıyorum.Mart başı değil mi?

MERAL : Hıhı.

İRFAN : Martın ilk haftası dolu.

MERAL : İlk haftası hangi ay.

İRFAN : İlk haftası 3,16Mart.

İRFAN : Yani Martın ilk haftasında bak anlatayım sanada bayağı dolu,Osman ÇELİK,Mehdi ÖZTÜRK,Coşkun...(anlaşılmadı) Diyarbakır vardır.


01.02.2011 günü:

ZEYNEP : Merhaba arkadaşlar ne zaman geleceğini öğrenmek istiyorlar

İRFAN : Geliyorum bende yav

ZEYNEP : Geliyor musun?

İRFAN : Geliyorum da yav onlar aramadı beni de
19.03.2011 günü:

“MEHMET ÖCALAN : Efendim

İRFAN DÜNDAR : MEHMET abi merhaba

MEHMET : Müdürle konuşuruz birşeyler değiştirmeye çalışalım yani bilemiyorum

İRFAN : Tamam abi o zaman ıııı ben valla seni görmek estiyorum da yarın o zaman ben SIDDIK la gelirim bir seninle görüşürüz abi olur değil mi

MEHMET : Oldu


22.03.2011 günü:

“İRFAN DÜNDAR : Alo

ERTUĞRUL MAVİOĞLU : Alo

İRFAN : Alo

ERTUĞRUL : Haa Ertuğrul MAVİOĞLU ben kimi aradım

İRFAN : İyidir sağolun ya bizim Ömer arkadaş bir sizinle görüşmek isterdi de

Avukat bizim bürodan Ömer GÜNEŞ arkadaşta

NOT :(İRFAN DÜNDAR TELEFONU ÖMER GÜNEŞ E VERİR.)

ÖMER : Teşekkür ediyorum sağolun ya ben sizinle biraz bir yüz yüze görüşmek istiyordum bir ufak bir mesele şey var ufak bir hıı yani ricamız var bu hıı bir dergi ile ilgili de ama yüz yüze görüşebilirmiyiz ya da ne zaman müsaitsiniz

ERTUĞRUL : Valla yarın ne günlerden çarşamba yarın sabah görüşebiliriz


10.06.2011 günü

“ÖMER GÜNEŞ : Alo

İRFAN DÜNDAR : Merhaba

ÖMER : Merhaba nasılsın

İRFAN : Sağol canın sağlığı

ÖMER : Ne zaman geliyorsun Baroya

İRFAN : Büroya mı

ÖMER : Evet

İRFAN : Toplantı mı var

ÖMER : dedik ya Cuma günü tdoplart yapacağız


12.07.2011 günü:

İRFAN : İşler biraz var belki gider gelirim falan öyle şey yaparız

MURAT : Çünkü biz bu barış konseyini falanda konuşmayı düşünüyoruz burda yani bizim yaptığımız çalışma hani Öcalan ın yaptığı açıklama çerçevesinde karşılık bulabilecek bir çerçeveyegidermigidemezmionuda konuşmak istiyoruz o yüzden senin olu.şun önemli yani çünkü

İRFAN : Ben zaten arkadaşlarla görüştüm ben Diyarbakıra gitme şeyim vardı ...(anlaşılmadı) kesin gelicemdemiştim zaten


29.06.2010 günü:

İRFAN : Evet. ... (anlaşılmıyor) yani 29 Haziran yani Kürt halkının tarihi, önemli bir gündür. Hem Sayın Öcalan yani idam kararı verildi.Adaletsiz bir mahkemede mahkeme edildi.Sonra da karar verdiler. ...(anlaşılmıyor) yani Kürt halkının tarihinde yerini almıştı. Bu elbette 29 Haziran Şeyh Said in idamı da yani 29 Haziranda oldu. ...(anlaşılmıyor) bu günde oldu…Kürt halkı. Yani eğer görüşmeler gerçekleşmişse, Kürt halkının eylemleriyle bu aşamaya gelmiş gerçekten. Biz yani 12-13 yıldır biliyoruz ki her tıkanmada halkımız başkanlarının yanında, yani yerini tutmuş ve yani sayın Öcalan a sahip çıkmış. Bu zor ve zahmetler artık geriletmiş. Biz inanıyoruz ki bir gelecek yani bu günlerde de o mücadele ...(anlaşılmıyor) artar.


Şeklinde olduğu anlaşılmıştır. Görüşmelerinizden genel olarak sizin KCK Önderlik Komitesi yöneticilerinden olduğunuz; Öcalan’la görüşecek avukatları sizin belirlediğiniz, görüşme öncesinde ve görüşme sonrasında Asrın Hukuk bürosunda toplantılar tertip ederek bu toplantılarda aktarılacak örgütsel bilgilerin derlendiği ve Öcalan’ın vermiş olduğu talimatları yazıya döküldüğü anlaşılmıştır. Ayrıca Öcalan’ın vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda aydınların ve yazarların yönlendirildiği ve istenilen yazıların yazdırıldığı anlaşılmıştır. Önderlik Komitesi-Öcalan-KCK-PKK arasındaki bilgi-talimat aktarım mekanizması nasıldır?
Ben yukarıda anlattığımı gibi ilk avukatlarından ve isim yapmam nedeni ile gerek Avrupa’da gerekse de Türkiye’de tanınmam nedeniyle ROJ tv benimle Abdullah ÖCALAN’ın idam edilmesi konusu ile ilgili Roj tv tarafından arandım ve bu konu ile ilgili bir demeç vermem istendi, bende Abdullah ÖCALAN’ın mahkumiyeti ile ilgili bir demeç verdim.
31.01.2011 günü: yapmış oldum görüşme Diyarbakır barosuna kayıtlı avukat Meral ATASOY isimli şahısla olan görüşmedir. Kendisi Abdullah ÖCALAN ile avukatı olarak mart ayında görüşmek istediğini sordu bende asrın hukuk bürosunda bulunduğum sırada listeye baktığımda dolu olduğunu söylediğim bir görüşmedir. Kendisi daha öncede Abdullah ÖCALAN ile görüşmeye gittiğini ve yukarıda belirtmiş olduğum 3’üncü halka içerisinde yer almaktadır.

19.03.2011 günü yapmış olduğum görüşme Abdullah ÖCALAN’ın öz kardeşi olan Mehmet ÖCALAN ile yapmış olduğum bir görüşmedir. Kendisi ABDULLAH ÖCALAN ile görüşme isteği ile ilgili yapmış olduğumuz telefon görüşmesidir.

22.03.2011 günü yapılan bu görüşme benim telefonumdan avukat Ömer GÜNEŞ ve o tarihte radikal gazetesi yazarı Ertuğrul MAVİOĞLU ile yapmış olduğu görüşmedir. İçeriği hakkında bir bilgim yok.

10.06.2011 günü yapılan bu görüşme avukat Ömer GÜNEŞ ile yapmış olduğum görüşmedir. Şuan içeriğini hatırlamadığım asrın hukuk bürosunda yapılacak olan bir toplantı ile ilgilidir.

12.07.2011 günü: yapmış olduğum bu görüşme Ekopolitik isimli STK çalışanı Murat SOFUOĞLU isimli şahıs ile yapmış olduğum bir görüşmedir.

Şüpheliden soruldu; İFADENİZE EKLEYECEĞİNİZ BAŞKA BİR HUSUS VAR MIDIR?

Ben Diyarbakır Dicle üniversitesinden mezun olduktan sonra gençliğin vermiş olduğu heyecandan dolayı Abdullah ÖCALAN’ın avukatlığını yaptım fakat hiçbir eyleme katılmadım. Bana bir fırsat daha verilmesi halinde hayatımdan örgütü çıkartarak yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. Ben yakalanmadan üç ay kadar önce zaten Asrın Hukuk Bürosunda ki görevimden ve örgüt içerisindeki konumumu terk ederek normal hayata dönmeye çalışıyordum. Yakalanmam benim için bir şans oldu benim örgüt içerisinde edindiğim tecrübe PKK nın 30 yıllık tarihinde Kürtlerin en çok zarar gören taraf olduğunu gördüm. TCK 221. Maddede tanımlanan lehime olan hususlardan faydalanmak istiyorum.” Şeklinde beyanda bulunduğu,
Yapılan soruşturma sırasında şüphelilerin ev ve işyerleri ile müştemilatında yapılan aramalarda örgütsel doküman, kitap ve diğer basılı evrakın ele geçirildiği ve adli emanete alındığı, sayıca fazla olmaları ve adli emanet makbuzlarında ayrıntılı olarak yazılı olmaları nedeniyle iddianameye alınmamakla,


Yüklə 6,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   122




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin