T. C. İStanbul



Yüklə 0,54 Mb.
səhifə1/6
tarix23.01.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#40137
  1   2   3   4   5   6



T.C.

İSTANBUL

13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI
ESAS NO :2009/191

CELSE NO :46

CELSE TARİHİ :12.03.2010
BAŞKAN :KÖKSAL ŞENGÜN 20909

ÜYE :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266

C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954

C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924

KÂTİP :OSMAN İŞCİ 127253
Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 12 Mart 2010 tarihli oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, ve Oğuz Bulut dışındaki tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.

Tutuksuz sanık Emin Şirin, sanık Selim Utku Gümrükçü, sanık İlyas Çınar ile sanıkların müdafilerinden sanık İbrahim Özcan ve bir takım sanıklar müdafi Av. Yusuf Erikel, sanıklar Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar müdafi Av. Celal Ülgen, sanıklar Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar müdafi Av. Serkan Günel, sanıklar Tuncay Özkan, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, Adil Serdar Saçan, Hüseyin Vural Vural, İlyas Çınar müdafi Av. Hüseyin Ersöz, sanıklar Ahmet Hurşit Tolon ve Mehmet Haberal müdafi Av. Yasemin Antakyalıoğlu geldikleri görülmekle, huzurdaki yerlerine alındı.

Açık yargılamaya devam olundu.

Sanık İbrahim Özcan huzura alındı.



SANIK İBRAHİM ÖZCAN ÇAPRAZ SORGUSUNA KALDIĞI YERDEN DEVAMLA.

Mahkeme Başkanı:" Savcı bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Dün bir tapeden sorularım vardı yarım kalmıştı. Bu tapeyle ilgili.”

Sanık İbrahim Özcan:” Sayın başkan, evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” sorularım devam edecek. Buyurun bir şey mi söyleyeceksiniz.”

Sanık İbrahim Özcan:”Sayın başkan şahsınızda bütün salona ve herkese günaydın. Buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” 12 Ocak 2008 tarihli Durmuş Ali Özoğlu ile yapmış olduğunuz telefon görüşmesinde önce bir sigara operasyonundan bahsediyorsunuz daha sonra başbakanın yaptığı bir toplantıdan bahsediyorsunuz. Ve terörle mücadeleyi feshettiğinden söz ediyorsunuz. Ve dört kişi yeterli diyorsunuz bir konu için ve bundan sonra acımak yok şeklinde beyanlarınız var. Konuşma devri bitti icraat devri gerekiyor sözlerinizden sonra konuşmanız şöyle devam ediyor.”

Sanık İbrahim Özcan:” Tape numarasını söyler misiniz?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tape numarası 6881. dünkü okuduğumuz tapeden devam ediyoruz. Siz bir albayın yanına gitmediğinizden söz ettiniz. İyi bir git bi ziyaret et diyor Durmuş Ali Özoğlu size sizde gideceğim ben bir şeyleri bekliyorum bir yerden bir haber bekliyorum ona göre gideceğim bir noktadan daha bir şey gelecek ona göre gideceğim her neyse şeklinde kısa kesiyorsunuz. Burada bir takım kitapları ve afişleri albaya götüreceğinizi Samandıra da bir albaya götüreceğinizi söylediniz. Doğru mudur?”

Sanık İbrahim Özcan:” Doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu kitapları afişleri ne şekilde götürüyorsunuz yani ücret mukabilinde mi yoksa ücretsiz mi?”

Sanık İbrahim Özcan:” Ücretsiz, ücretsiz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ücretsiz olarak kim karşılıyor parasını?”

Sanık İbrahim Özcan:” Yayınevinin promosyonudur bunlar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Neler götürüyorsunuz hangi kitaplar?”

Sanık İbrahim Özcan:” İşte gösterdiğim buradaki afişler o gün çıkan kitap neyse onlar kütüphanelere dağıtılır. Sadece bunlar oraya değil aynı zamanda birçok adliyelere de göndeririz. Savcılara da göndeririz. Yani basın yayın organlarına da göndeririz onlar protokol çerçevesinde dağıtılan dört yüze yakın kitap dağıtılır çıktığı zaman.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Sizden talepte bulunan mı olur yoksa bizzat?”

Sanık İbrahim Özcan:” Biz kendimiz göndeririz çoğu da talepte olur tabi çıkan kitapları isterler. Yeni bir kitap çıkar o kitap dağıtılır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bu Samandıra da bahsettiğiniz albay kimdir yani kime götürüyorsunuz sizden talepte mi bulundu?”

Sanık İbrahim Özcan:” Talepte bulunmadığını daha önce söyledim zaten savcı bey. Biz göndeririz diyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Siz neye göre tespit ediyorsunuz götürülecek yerleri?”

Sanık İbrahim Özcan:” Protokol listesi var Ali bey açıkladı dört yüze yakın protokol her tarafa sadece oraya değil bakanlığa meclise bakanlara da göndeririz. Başbakana da göndeririz cumhurbaşkanına da göndeririz. Valilere göndeririz daha önce açıkladım. Vali bey korumalarını gönderiyor kitap ister göndeririz. Muammer Aydın’a iki gün geç gönderin sayın valiye hemen korumalarını gönderir kitap çıkmış bize de gönderin derler göndeririz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Evet bu konuşmanın devamında Durmuş Ali Özoğlu size iyi tamam İbo bir şey soruyor musun diye soruyor. Siz de bir şey demiyorum ama bu işlere bir şey yap bak şey demiyorum diyorsunuz. Durmuş Ali Özoğlu da size onlar telefonda değil. Ya yan yana geldiğinizde konuşuruz. Siz de yok yan yana geldik mi de o i noktalar da duysun biliyor musun böylesi daha güzel. Bugün bana telefon ediyor abi albay falan filan her neyse anladın mı anladım. Size kim ne diye telefon açtı hangi albay?”

Sanık İbrahim Özcan:” Şimdi sayın savcı beyim tapenin tamamını okursanız şimdi satır satır parçala parçala kes yapıştır olursa ordan farklı anlamlar çıkar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yok hepsini okuyorum bu siz istediğiniz için hepsini okuyorum atlama yok hepsini okuyorum.”

Sanık İbrahim Özcan:” Ben kime kitabı niye gönderdiğimi açıkladım bundan başka ne anlam çıkartmaya çalışıyorsunuz ben anlamış değilim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yan yana görüşeceğiniz konular nelerdir yani niçin telefonda bunlar konuşulmaz diyor. Yani afiş götürmek birisine afiş vermek suç mu yani. Niye böyle düşünüyorsunuz?”

Sanık İbrahim Özcan:” Şimdi söyleyim niye telefonu dinleyenler de olduğunu emniyet içerisinde PKK’lı polislerin de olduğu çıktı. Şimdi savcıların Hizbullah’dan tutuklandığını da görüyoruz. Bizim orası Samandıra Sultanbeyli PKK’nın yoğun olduğu bir bölgedir. Terörün yoğun olduğu bir bölgedir. Daha önce açıkladım. Ataşehir’in o bölgede polis araçları İstanbul’un göbeğinde zırhlı araçlarla geziyor bizim oturduğumuz yere bir kilometre. İstanbul’un göbeği orası Ataşehir televizyonlarda seyrediyoruz sanki savaş alanı. Samandıra, Sultanbeyli terörün ve PKK’nın ve diğer örgütlerin yoğun olduğu bir yerdir. Siz daha iyi bilirsiniz. Yüzlerce araba yakıldı. Molotoflandı, insanlar vuruldu. Oraya hava karardıktan sonra kolay kolay herif kimse sokağa çıkamıyor. Ve o neden beklediğimi de dün ekonomik olduğunu açıkladım. Tekrar da açıklamama gerek var mı? Yani siz bilmiyorum Samandıra.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Size albay telefon açıp ne dedi yani o konuyu açıklar mısınız?”

Sanık İbrahim Özcan:” Albay telefon açtı bana albay telefon açmadı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bugün bana telefon ediyor abi albay falan filan her neyse anladın mı diyor geçiştiriyorsunuz. Telefonda konuşulmaz diyor zaten size Durmuş Ali Özoğlu uyarıyor. Kim aradı sizi ne diye niçin aradı albay?”

Sanık İbrahim Özcan:” Belki bir emekli albay aramıştır o ara o cümlenin içerisinde söylemişimdir ama o gideceğim yerden bana telefon açılmadı.”

Mahkeme Başkanı:" Konuşulan telefon tapesi var mı önünüzde?”

Sanık İbrahim Özcan:” Yok. Var efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ha ordan bakarsanız.”

Mahkeme Başkanı:" Ha ordan görüyorsunuz değil mi (5-6 kelime anlaşılamadı)”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet. Yani ordan bana şimdi savcı bey gideceğim yerle benim telefonla aranıp aranmadığım ilişkisini kurmaya çalışıyor da ordan bana telefon açılmadı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Öyle bir, öyle bir ilişki kurmak istemiyorum ben siz neyse açıklamanızı istiyorum yani.”

Sanık İbrahim Özcan:” Bende diyorum ki geç gittim nedeninin de ekonomik olduğunu. Çünkü orası Sultanbeyli, Samandıra, Sarıgazi bölgesi öyle rahat her zaman gideceğiniz yer yok. Olay oluyor otobüslerin güzergahları değişiyor orda. Oraya sadece bizim ordan otobüsler gider 19S 19T gider otobüslerin güzergahı değişiyor gösteriler olduğu zaman sokmuyorlar. Emniyet ve jandarma kesiyor yolları. Ve girmeniz mümkün değil.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Durmuş Ali Özoğlu’ndan ne yapmasını istiyorsunuz. Bu işlere bir şey yap şeklinde bir beyanınız var. O da telefonda değil diyor. Ne yapmasını istiyorsunuz da telefonda konuşulmayacak bir şey istiyorsunuz kendisinden açıklar mısınız orasını?”

Sanık İbrahim Özcan:” Bilmiyorum o an ne için söylemişimdir de yani bunda gayri yasal yada bir amaç yok yani. Ben bu işlerin düzene konmasını sıkıntı çekiyoruz gidip gelemiyoruz. Bunda ne var yani bir kelimeden ne anlam çıkartıyorsunuz onu da anlamış değilim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Şöyle siz bir şey demiyorum ama bu işlere bir şey yap bak bir şey demiyorum.”

Sanık İbrahim Özcan:” Şey yapalım yayınevi sahibi yani düzeltelim bu promosyon dağıtımlarını o anlamda da sıkıntı da çekiyoruz. Pos kargolara veriyoruz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Tamam da telefonda konuşulmayacak bir şey midir yani yayın evinin promosyonunu telefonda konuşulmayacak bir şeyden bahsediyor yani. Promosyon değil yani.”

Sanık İbrahim Özcan:” Yav telefon. Gel kendi aramızda konuşuruz demek istiyordur. Açıklar kendisi de.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Devam ediyor. Anladım diyor Durmuş Ali Özoğlu sizde ben sana bir şey söyleyim mi bak dediğiymiş aynı herkes var ya yemin ediyorum bak sana bir şey söyleyim mi Allah’a büyük konuşmayım da birilerinin, birilerinin hem de o ya o metal parlak yıldızı ya sarı yıldızlı birilerinin canı yanması lazım ki, birileri bir şeye hareket etsin. Başka türlü hareket olmuyor biliyor musun? Bu sizin promosyonla o metal parlak yıldızı sarı yıldızlı birilerinin canının yanması arasında irtibatı nasıl kurdunuz?”

Sanık İbrahim Özcan:” Onun promosyonla alakası yok o tape de ben dün ne olduğunu açıkladım. Şehit cenazesinden geldiğim bir gece biraz da alkollü olduğumu çokta canım yandığını çünkü onu tekrar söylüyorum burada metal ben PKK’ya bir önceki duruşmamda da hatırlattım. 1960 yılında ilk kullandıkları bayrağa bakarsanız PKK’nın bugünkü bayrağının aynı olduğunu görürsünüz. Sarı ben onlara sarı yıldız derim. Ve Samandıra Sultanbeyli bölgesi sıkıntılı bir bölgedir. Ben dün şehit cenazesinde o yaşadıklarımı anlattım. Bir daha mı istiyorsunuz yani benim on, on beş yıl emek verdiğim komşumun cenazesi geldiğinde annesi yalvarıyor son bir kez yüzünü görüyüm diyor. Ama getiren yüzbaşı diyor ki yüzü yok neyini göstereyim diyor. Şimdi senin siz bunu yaşadınız mı hiç. Ne anlatacaksınız o yaşlı kadına. Ve yeğeninin de hastanedeki yaralama yapılan şeyi de söyledim. Ama bunlar sizin için bir şey ifade etmiyorsa bilmiyorum. Ama benim için çok şey ifade ediyor. Benim komşum çocuğu şehit olmuş. On, on beş yıldır tanıdığım kadıncağız yalvarıyor yüzünü bir kere görüyüm diyor. Ağlıyor yırtınıyor. Binlerce insan var E5 trafiğe kapanmış altı tane cenaze gelmiş. Gelin o insanlara bir teselli etmeye çalışın böyle hiçbir durumda zor durumda kaldınız mı bunun acısını ızdırabını yaşadınız mı? Ama ben ne çektiğimi Allah biliyor ben bir hafta kendime gelemedim.”

Mahkeme Başkanı:" Buyurun savcı bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Burada metal parlak yıldızdan bahsediyorsunuz.”

Sanık İbrahim Özcan:” Metal parlak yıldız PKK’yı kastediyorum bakın bir daha açıklayım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” PKK’nın bez parçasında vardır bir sarı yıldız ama metal değildir hiçbir zaman yani metal parlak yıldız.”

Sanık İbrahim Özcan:” PKK’nın tamam. Ben sayın, sayın savcım metal olup olmaması illa demir mi olması lazım. Güneydoğuya bir çok yerinde.”

Mahkeme Başkanı:" Onu mu kastettiniz?”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet efendim. Bunu on kere söy.”

Mahkeme Başkanı:" Peki savcı buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Canı yanması lazım diyorsunuz kimin?”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet PKK’lıların canı yanması lazım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Birileri hareket etsin.”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet etsin, emniyet hareket etsin, Sultanbeyli Samandıra’ya giremiyorsunuz. (1-2 kelime anlaşılamadı) mahallesine giremiyorsunuz. Geçemiyorsunuz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani PKK’lıların canının yanması durumun da mı girecekler oraya nasıl?”

Sanık İbrahim Özcan:” Canı yansın temizlesin emniyet istiyorum. Ve bu konuda emniyetçilerin şikayetlerini de anlattım burada. Yazıyor tapede. Valiye gidin anlatın diyor. Terörcüler bunlar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Evet. Birilerinin canı yanması lazım ki birileri bir şeye hareket etsin başka türlü hareket olmuyor biliyor musun ya İbo iyi de ya bu bizim şeyimiz değil yani. Neyimiz değil problemimiz değil. Nasıl o onların problemi. Efendim onların problemi diyorum. Onlar derken kim diye soruyorsunuz. Ya abi kimi kastediyorsan onların problemi ya diye küfrediyor hepsinin diyor. Sizde ülkenin problemi bizim problemimiz mi. Ya ülkenin problemi tabi bizim problemimiz. Sizde o zaman mesele yok. Öbür tarafa gelince geri vites yok. Nedir öbür tarafa gelince geri vites?”

Sanık İbrahim Özcan:” Okuyun devamını da efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Durmuş Ali Özoğlu geri vites yapacağım ibo yani küfrediyor yani ben mi öldüreceğim adamları. Biri harekete geçsin diye manyak mısın nesin ya. Yok kimsenin öldürmesine gerek yok onlar afişe edilecek diyorsunuz. Akıllı ol ibo ya diyor. Sizi uyarıyor. Siz de aşive diye yazmışlar, afişe edilecek. Abi bana ne küfrediyor onlar benim mi yetkimde benim mi şeyimde ya. Sen istersen yaparsın diyorsunuz. O da oldu diyor. Sen istersin afişe edersin çürük elmalar ayrılsın. Durmuş Ali Özoğlu ibo diyor sizde çürük elmalar ayrılması lazım demi doğru mu, ben mi ayıklayacağım o çürük elmaları diyor Durmuş Ali Özoğlu sen istersen ayıklarsın nasıl yapacağım o işi diye soruyor. Burada nereden çürük elma ayıklanacak yani PKK olarak bahsettiniz TPKK’lılar yıldızlı olanlar.”

Sanık İbrahim Özcan:” Tapenin devamını okursanız tapenin devamı ondan sonra vali ile görüşme o tapenin sonunda vali ile görüşmeye dayanır (1-2 kelime anlaşılamadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Şimdi PKK’lılardan bahsediliyor ben mi öldüreceğim diyor yani burada öldürme olayı nedir?”

Sanık İbrahim Özcan:”Yani ben diyorum temizlensin. Temizlensin PKK’lılar emniyetten kaç tane PKK’lı diye polis yakalandı cezaevine atıldı. Havaalanından PKK’lıları çıkaran polisler yakalandı. Sayın savcım yakalanmadı mı? Yeşilköy havalimanından PKK’lıları sahte pasaportla yurtdışına çıkışını sağlayan polisler yakalanmadı mı?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani siz emniyetin içerisindeki PKK’lıları mı kastediyorsunuz burada?”

Sanık İbrahim Özcan:” Tabi PKK’lı da var işte yakalandı basında bunlar ya. Bunlar basından takip ederseniz görürsünüz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Nasıl yapacağını soruyor, ne bileyim bak yaparsın sen istersen yaparsın ya iyi de nasıl yapacağımı bir söylesene diye size soruyor. Ben nasıl yapacağını sana tarif etmeme gerek yok ki, sen ustasın sen bilirsin nasıl yapacağını. Onu ben tarif edersem yanlış olur. Şu söylediğin yanlış zaten ibo diyor Durmuş Ali Özoğlu, şu söylediğin yanlış zaten. Niye ne söylediğim yanlış diyorsunuz. Allah Allah diyor ondan sonra nasıl söylediğim yanlış ya çürük elmalar ayrılacak kanaat geldiğin zaman sen sistem içerisinde şimdi beni konuşturma. Şimdi ben kanaat geldim mi Ahmet efendi böyle Mehmet efendi böyle muhabbeti çürük elmayı ayıklamıyor musun. Evet, evet oraya gelince evet de buraya gelince niye hayır. O taraf bu taraf olarak kastettiğiniz nedir?”

Sanık İbrahim Özcan:” Devamını tapenin tamamını okur musunuz savcı bey tamamına kadar okuyun lütfen.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Devam ediyorum. Ne tarafa gelince diyor ben mi öldüreceğim adamları manyak mısın sen. Siz de gerek yok ki sen öbür türlü elimine sen öbür türlü de elimine edersin. Durmuş Ali Özoğlu küfrediyor telefonunu elli kişi dinliyor zannedecek nokta nokta nokta diyor. Siz de dinlesin dinleyenin sövüyorsunuz küfür var burada. Dinleyen de bu ülkenin çocuğu küfrediyorsunuz. Anasını dinlesin herkes dinlesin. Durmuş Ali Özoğlu ya güzel de ibo yarın birinin başına saksı düşse bizden bilirler diyor Durmuş Ali siz diyorsunuz. Zaten o yani gene küfürlü bir şeyler var. Manyak mısın falan diyor size. Kimseden korkumuz yok ki ülke diye siz devam ediyorsunuz. Korkmayla ne alakası var. E hayırdır başına iş gelen korkudan mı geliyor. Başına bir sürü kahpe dolu küfürler var memleketinde siz de eee dolu daha yeni mi anladınız bunu ya iyi güzel de yeni anlamadım sen anladıysan eğer bunlar bu telefonda konuşulmaz ibo diyor. Sizde telefonda konuşulmayacak bazı şeyler konuştuğunuzdan size uyarılarda bulunuyor. Nedir bu konular o taraf bu taraf açıklar mısınız?”

Sanık İbrahim Özcan:” Okuyun işte en son şikayet ediyor valiyle görüşmek istiyoruz işte. Anlatılan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Vali falan yok burada.”

Sanık İbrahim Özcan:” Yani bu konuşmanın öncesinde de bu telefonda konuşulmaz dediği gizli bir şey yok ki ya. Yani siz bir kelimenin üzerine bir anlam yüklemeye çalışıyorsunuz ama bu tape de siz hiç terör faaliyeti ve darbe faaliyeti mi var bu tapenin üzerinde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani parlak metal yıldızlardın birisi öldürülecek yani ona bir icraat.”

Sanık İbrahim Özcan:” Parlak metal yıldızı açıkladım sayın savcım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Ondan sonra harekete geçilecek tabiriniz var bunu siz PKK olarak anlatıyorsunuz ama.”

Sanık İbrahim Özcan:” Tabi emniyet daha sonraki tapelerde de var bu konuda valiye serzenişimizde validen randevu alınmasını anlatılmasını istediğimiz de var. Bizim oraya siz bilmiyorum hiç gittiniz mi, siz hiç bizim Ataşehir’deki bir mayıs mahallesinden hava karardıktan sonra bir geçsenize. Bizim oralara bir gelin bi halin oraları Sultanbeyli’sini.”

Mahkeme Başkanı:" Öğrendik sizin semti öğrendik. Tanıdık sizin semti yani sizin şahsınızda tanıdık. Onun başka şeyleri sorulan suale cevap verin.”

Sanık İbrahim Özcan:” Sayın başkanım bir kelime alıyor tapenin tamamından hani o kelimeyi açıkla dün de cevabını verdim tekrar da soruyor. Yani kabalık yapmak istemiyorum yani yapmam da cevabını verdim geçin de demek istemiyorum ama tekrar aynı şeyi tekrar aynı şeyi tekrar ileri geri ileri geri.”

Mahkeme Başkanı:" Savcı bey buyurun.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Aynı şeyi okumuyorum gördüğünüz gibi tapeye devam ediyorum. Yani isterseniz devam etmeyiz. Yine başka bir telefon görüşmeniz var. İbrahim Özcan Durmuş Ali Özoğlu 6833 numaralı tape de 16 Mart 2008 saat 17:01’de yaptığınız görüşmede hal hatır sorduktan sonra ben Kadıköy’deyim çok kalabalık. Pardon şöyle diyorsunuz. Hasta olduğundan bahsediyor Durmuş Ali Özoğlu operasyon yapmaya hazırlanıyor bana”

Mahkeme Başkanı:" Buldunuz mu tapeyi?”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Buldunuz mu? Bu devamında şöyle diyor he selahat yok eylem filan değil Kadıköy normalinde kalabalık çocuklarla oturuyoruz ya diyorsunuz. Bulabildiniz mi yok eylem filan değil Kadıköy normalinde kalabalık çocuklarla oturuyoruz.”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” O da size Selahattinlerle mi siz de evet oturuyoruz işte bizim vatandaşı çağırdım. Öbür taraftaki var ya Yusuf’un gittiği yerdeki. Ha ha. Ha bir dinleyim bakıyım dedim. Bir dinle bakalım hele bir dinle evet diyor. Kimdir bu toplandığınız vatandaşlar öbür taraftaki Yusuf’un gittiği yerdeki şahıslar kimlerdir?”

Sanık İbrahim Özcan:” Yusuf dediğim bu arkadaş şirket sahibi emlakçı bir arkadaş. İş görüşmesi bu. Karadenizli bir arkadaş gittim görüştüm hatta bir görüşmeye avukatım da geldi. E ticari bir olaydı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Selahattin kimdir?”

Sanık İbrahim Özcan:” Selahattin orda tanıdığım bir çocuk o Rap sanatçısının tanıdığı. Onu da gördüm daha sonra gittim Yusuf beye gelen işle ilgili dinledim. Uymadı anlaşamadık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” İş kitap işi mi (1-2 kelime anlaşılamadı)”

Sanık İbrahim Özcan:” Hayır kitap işi falan değil bu şahsi ticari bir Yusuf bey dediğim ticari bir iş.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Dinledim diyor, dinletim zaten evet konuşun bakıyım ne var ne oluyor ne bitiyor şimdi bakalım nasıl davranıyor ne yapıyor bi alalım yani. Bazen gizli sinkaf aşikar çocuğu olur o zaman işin kıymeti olmaz. Bir de genelde şey vardır. P nokta nokta bize yollarlar bak diye ha ha zaten dedi ye oradakilere dedi bak. Orda her türlü model adam var. Onu uyandır. Herkese güvenim kanmasın. Orda bir sürü i nokta adam varda. Diyorsunuz. Uyarılacak olan kişi kimdir, nerdedir, güvenip kanmayacağı kişiler kimlerdir?”

Sanık İbrahim Özcan:” Devam edin tapeye devam edin, devam edin. Tapeye devam edin aynı yerden.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ha dedi ki, bak ben ona o günde dedim sen o adamdan başkasını bırak kardeşim ben orda MİT kesiminin her B nokta her türlü adam var. Burada Tayyip’in bire bir yakını var. Orda bilmem neyi var. Sen bu işlere dikkat et. Ben onu dün uyardım. Ben de ne yapayım diyor yaparsa kendi bilir diyor. Doğru söylüyor. Yani iş görüşmesi yaptığınız kişilerle MİT’in ne alakası var bunu açıklar mısınız?”

Sanık İbrahim Özcan:” Devam edin tapeye söyleyeceğim devam edin.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Bende o kadar da diyor hani Alev’i çektim konuştum diyor burada her tür var ama sen dikkat et her duyduğuna burada inanma bunlar zarfı koyar adamın önüne bir şey koyar arkasına bakar kim gelsin diye. Doğru söylüyorsun adamı uyardım ben diyor dedim. O camiayı bilmez o tür yapıları bilmez ona göre. Nedir buradaki camia yapılar?”

Sanık İbrahim Özcan:” Devam edin efendim açıklayacağım, devam edin tapeye.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani söyleseydin bize güvenip arkadaşımızsın diye size güveniyor onun için orda diyor Durmuş Ali Özoğlu he yani ona da uyandım uyandırdım ben ona ya epey bi geçen gün ayar yaptım ona diyor Durmuş Ali Özoğlu.”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Ayar yaptığından bahsediyor.”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:”Kimdir bu şahıs?”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet okuyun devam edin. “

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” He işte kendi bilir artık sen ne yapıyorsun diye soruyor başka konuya geçiyorsunuz.”

Sanık İbrahim Özcan:” Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel:” Yani buraya kadar açıklar mısınız bundan sonra başka bir konu?”

Sanık İbrahim Özcan:” Şimdi İstanbul da hafriyat işlerine kısaca bahsettim. Hafriyat işlerinden kimlerin ne rant büyük rantların elde ettiğinden bahsettim. Öyle şeylerle insanlar da çok dolandırılmıştır. Bazı insanlar gelir dolandırırlar çok insanı dolandırmışlardır böyle. Çok insan dolandırılmıştır İstanbul da. Çünkü hafriyat işi öyle bir iştir ki, kimi gelir ben şununla bağlantılıyım şundan yaparım şundan ederim der ama asla öyle olmaz. İstanbul da daha önce de söyledim hafriyat işleri Murat Aksu’nun dışında kimsenin yol vermediği hiç kimse iş yapamaz bir kamyon bile götüremez. Ben kamyonumu sattım ortak olduğum kamyonumu. Birçok insan da kapattı. Kamyonunu sattı. Batırırlar insanı. Ve çok isim kullanılır çok sıfat kullanılır. Emniyet kullanılır, MİT kullanılır, jandarma kullanılır birçok belediye kullanılır bu işlerde çok kullanılır. Bu konuyla ilgili benim şikayetim bile vardır. Orman bakanlığına bölgelere yazmışımdır Kayışdağ ile ilgili. Yazdığım su havzalarına döküm yapacaklar diye buraların korunması gerektiğini diye.”


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin