Bir Türk filmi...
Baskın Oran
Siz bu yazıyı büyük olasılıkla oy vermekten dönüşte okursunuz. Şuna verseydiniz, buna verseydiniz diyecek halim yok herhalde. Onun yerine, gelin, biraz edebiyatçılığım tutsun, size bir film öyküsü anlatayım ve aynen şöyle dedirteyim:
“Tam Türk filmi. Ama, arabesk dozu biraz fazla kaçmış!”
Olsun. Türk filmidir bu. Dinleyin:
* * * * * *
Feyzinur Abla ile Ferruhzat Abi hiç evlenmemiş iki kardeştir. Ressam ve heykeltraş bir babanın çocuklarıdır.
Feyzinur Abla Üsküdar Amerikan kız koleji mezunudur. Galiba üniversite de okumuştur. Ferruhzat Abi 1919’da girdiği Galatasaray’ı bitirdikten sonra devlet tarafından Paris’e gönderilmiş ve döndükten sonra Galatasaray’a öğretmen olmuştur.
İki kardeşin evinde iki, ama sadece iki şey önemlidir:
Galatasaray ve özellikle de Neş’e.
Neş’e, evlerinde yardımcılık yapan, çok sevdikleri Esma Hanım’ın küçük kızıdır. İki kardeş Neş’e’ye tapmakta, küçük kızı âhir zamanlarının güneşi yaparak yaşamaktadırlar.
Ne çare ki, bir süre sonra Esma Hanım İsviçre’de çalışan bir beyle evlenmeye karar verir ve kızı Neş’e’yi de alıp oraya gider.
Feyzinur Abla ile Ferruhzat Abi’nin hayatı resmen kararır. Gözyaşı döküp gezer olmuşlardır. Neş’e’siz bir hayata dayanmaları mümkün değildir.
Diğer yandan Esma Hanım da İsviçre’de çok rahat değildir, çünkü küçük Neş’e de iki kardeşten ayrılmaya dayanamamış, annesini beter yemektedir.
Kadıncağız bir gün dayanamaz, açar telefonu, “Neş’e’yi;_sizsiz_durmuyor'>İsterseniz gelip alın Neş’e’yi; sizsiz durmuyor” der.
İki kardeş bayram ilan edip hemen koşarlar ve küçük kızı alıp gelirler. O günden sonra dünya gerçekten Neş’e’nin üstüne dönmeye başlar. Küçük kız evlat da edinilmiştir.
Neş’e’nin çocukluğu ve genç kızlığı inanılmaz bir saltanat ve şımartılma içinde geçer. Onu üzecek bişey yapmaktan tüm sülalenin ödü kopmaktadır. En yaşlılar bile onun ayağına servis yapmakla yükümlüdür, çünkü Feyzinur Abla ile Ferruhzat Abi bunu yapmayanı düşman ilan etmektedir.
Bu anlatılamayacak atmosfer içinde büyüyen çocuk ne yazık ki dünyanın en mutsuz ve en yüzü gülmeyen, son derece kırıcı, itici genç kızı olur. Liseyi bitirdikten sonra okulu bırakır. Kısa bir süre sonra da işsiz güçsüz bir delikanlıyla evlenir.
Bu evlilikle birlikte iki kardeşin dünyalar başlarına yıkılır. Ama yine de, oğlandan nefret etmelerine rağmen, maddi-manevi bütün varlıklarını genç çifte sunarlar. Hatta, Neş’e ayrı eve çıkıp orada oturmak istiyor diye, 75 yaşındaki teyzelerine evimizden çık derler.
Tablo, 12 Eylül döneminde genç çiftin oturdukları eve polisin bir baskın düzenlemesi ve aranmakta olan solcu genç kocanın balkondan kaçması üzerine Neş’e’yi tutuklamasıyla devam eder. Genç kız bir gün salıverilir ama, içerde gördüğü ağır işkenceden enkaz halindedir. İki kardeş bu durumda kendilerini daha da paralarlar.
Zaman geçer, koca geri döner, iki de çocukları olur. Fakat Neş’e’nin polis işkencesinden perişan olan sağlığı düzelmemektedir. Günden güne erimektedir. Koca evi terk eder. Neş’e iki çocuğuyla büyüdüğü eve geri döner. İki yaşlı insan perişandır, ama yavrularına kavuştukları için yine mutludurlar.
Ve Neş’e, bakıma muhtaç yaştaki iki çocuğu iki ihtiyara bırakarak 31 yaşında ölür.
Artık Feyzinur Abla ile Ferruhzat Abi’nin hayattaki tek amacı, yavrularının bu iki yavrusunu büyütmeye dönüşmüştür.
Bir gün, Feyzinur Abla ölür. İki çocuk, tek başına yaşayan Ferruhzat Abi’ye kalır. Babadan hayır yoktur, çünkü ikinci evliliğini yapmıştır. Zaten o da bir gün, yeni eşinin evde olmadığı bir akşam sobadan zehirlenerek ölür.
Eski öğrencileri “Hocam, sizi böyle bırakamayız, lütfedin, en iyi huzurevine yatıralım, size bundan sonra biz bakalım, bizi utandırmayın ne olur” diye her Allah’ın günü yalvarmaktadır ama, iki çocuğu bırakmayı kesinlikle reddeden Ferruhzat Abi’yi kimseciklerin ikna etmesine imkan yoktur.
Ferruhzat Hoca, bir gün, 91 yaşındayken, evinin balkonunda düşer ve felç olur.
Fazla “acılı” mı geldi? Oysa, çok ayıklayarak özetledim.
* * * * * *
Film, 13 Nisan tarihli Milliyet’in üçüncü sayfasında resimli bir haberle noktalandı:
“Yaşamının 66 yılını Galatasaray Lisesine veren, “Hocaların Hocası, Bilgisayar Hafızalı Ferruhzat” diye anılan coğrafya öğretmeni Ahmet Ferruhzat Turaç, önceki gün 91 yaşında vefat etti. Cenazesi...”.
Dostları ilə paylaş: |