Toplumcu şİİr zevk ve anlayişini ön plana çikaranlar(1940-1960)



Yüklə 29,3 Kb.
tarix18.01.2019
ölçüsü29,3 Kb.
#100560

TOPLUMCU ŞİİR ZEVK VE ANLAYIŞINI ÖN PLANA ÇIKARANLAR(1940-1960)

-Yoksulluk, ezilmişlik, eşitlik, yalnızlık gibi toplumsal konuları ele almışlardır.

-Marksizm, sosyalizm gibi felsefe-ideolojilerden beslenmişlerdir.

-Ele aldıkları konu ve hitap ettikleri kesime uygun olarak sade bir dil kullanmışlardır.

-Nazım Hikmet ve serbest nazım, şiirlerde etkilidir.

-Toplumsal konular bireysel bir bakış açısıyla dile getirilmiştir.
MEHMET RIFAT ILGAZ (1911 -1993)

Rıfat Ilgaz, edebiyat hayatına 1926 yılında Kastamonu Nazikter gazetesinde yayınlanan "Sevgilimin Mezarında" şiiriyle başladı. Bu şiiri yazdığında henüz on beş yaşında olan şair, o dönemlerde Mehmet Rıfat imzası ile yazıyordu.

Bir süre şiir tekniğine yeni bir soluk getirdiğine inandığı ……………… ile çalıştı. Onun Bursa Hapishanesinden gönderdiği şiirleri İbrahim Sabri mahlasıyla yayınlıyordu.

Sabahattin Ali ve Aziz Nesin'le birlikte çıkardıkları ………………., Türk siyasi edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Mizah yoluyla ülkedeki gidişatı eleştiren yazılara yer veren yayın kısa sürede büyük ilgi topladı ve iyi bir satış seviyesine ulaştı. Kapatıldıkça Hür MarkoPaşa, Yedi-Sekiz Paşa gibi başka isimlerle tekrar çıkan derginin benzer isimlerle sahteleri dahi türedi.

1956 yılında İlhan Selçuk'un çıkardığı Dolmuş dergisinde bir hikâye serisi yayınlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk'un yaptığı bu dizi çok tuttu. Yazar …………takma adıyla yazdığı için bu hikâyelerin kime ait olduğu da ilginç tartışmalar yaratıyordu.

Yazarın öykücülüğü özellikle ………….. alanında gelişti.

Edebiyat(yazın) dünyasında “Koca Çınar”, “Edebiyatın Koca Çınarı” olarak anılır. ………Yayınlarını kurdu.

Yusuf Kurçenli tarafından filmi çekilen, başrolünü Tarık Akan’ın oynadığı romanı:……………………………..

Kahramanının Rıfat Ilgaz gibi yayınladığı bir şiir kitabı toplatılan, özyaşamsal özellikler taşıyan romanı:……………..

Şiir kitapları: …………………………………………………………………………………………………………….

………………………………………………………………………………………………………………………….

Romanları: ……………………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………………………………………….

Öyküleri: ………………………………………………………………………………………………………………

………………………………………………………………………………………………………………………….

Anı kitapları: ……………………………………………………………………………………………………

Çocuk kitapları: ………………………………………………………………………………………………………

Köşe yazarlığı: ……………………………………………………………………………………………………………

Tiyatroları: …………………………………………………………………………………………………………… …………….


A. KADİR(1917-1985)

1940 kuşağı toplumcu şairleri arasında yer alan ……………… çeviri çalışmalarıyla dünya şiirinin tanınmasına katkıda bulunmuştur. Tam adı İbrahim Abdülkadir Meriçboyu’dur.

Kara Harp Okulu son sınıf öğrencisiyken (1938) ………………………..'le beraber tutuklandı.

1943'te yayımladığı Tebliğ adlı şiir kitabı yasaklanarak toplatıldı. İstanbul'da bulunması sakıncalı görülen kişilerle birlikte sıkı yönetimce sürgüne gönderildi. Sürgünlük dönemini Muğla, Balıkesir, Konya, Kırşehir ve Adana'da geçirdi.

Yurt sevgisini dile getiren, savaş karşıtı ilk kitabı Tebliğ'de savaşa açıkça karşı çıkarken, yoksul insanları gerçekçi bir bakışla yansıttı. İlk şiirlerinde Nazım Hikmet etkisi vardır.

Abdülbaki Gölpınarlı ile Farsça aslından düzyazı olarak çevirdikleri Mevlâna'nın şiirlerini serbest nazma dökerek Bugünün Diliyle Mevlâna adıyla bir kitapta topladı.

Olgunluk dönemi şiirlerinde konuşma diline yakın bir dil kullandı, türküler, halk şiiri ve gelenekleri motiflerinden yararlandı. Savaş, yoksulluk, sürgünlük, hapislik acılarını yaşayan insanın duygularını, iyiye, doğruya, eşitliğe olan özlemini yalınlık, gerçeklik ve lirizmle yansıttı.

Çarpıcı bitişler, yinelemeler, iç uyaklar ve ses uyumları belli başlı şiirsel biçimleri. 1940'lı yılların toplumsal gerçekçi şiirinin ortak temaları ve biçimleriyle, Orhan Veli kuşağının bazı söyleyiş özelliklerini kaynaştırarak sentezci bir şiire ulaştı.



Şiir:…………………………………………………………………………………………………………………………

Çeviri-Antoloji: Bugünün Diliyle Mevlana, İlyada (Azra Erhat'la), Bugünün Diliyle Tevfik Fikret, Odysseia (Azra Erhat'la),

Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri (3 cilt), Portekiz Sömürgeleri Şiiri, Vietnam Şiiri, Filistin Şiiri



Anı: Harp Okulu Olayı ve Nâzım Hikmet (1966)
ENVER GÖKÇE (1920 -1981)

Ankara, DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu . Türk dilinin tüm kolları, Türkmence, Kırgızca, Karaimce, Göktürk ve Oğuz lehçeleri, İstanbul ağzı vd. üzerinde çalıştı. Divan Edebiyatı'nı uzmanlık derecesinde öğrendi/hakim oldu. Pek çok halk öyküsünü, masalını, bu arada da, Dede Korkut Masalları'nı derleyerek bugünün Türkiye Türkçesine kazandırdı.

Sosyalist, komünist düşünceleri yüzünden hapislik ve sürgünlük döneminde pek çok şiiri ve ünlü destanı Yusuf İle Balaban kayboldu.

Ant dergisinde yayımlanan Köylülerime şiiri büyük yankı uyandırdı.

Toplumcu gerçekçi şiir akımının mensubudur. Mezuniyet tezi olan Eğin Türküleri, türünün ilk örnekleri arasındadır.

Bazı şiirleri Zülfü Livaneli, Timur Selçuk, Sadık Gürbüz, Kerem Güney ve Ahmet Kaya tarafından bestelendi.

Dost Dost İlle Kavga, Panzerler Üstümüze Kalkarlar , Eğin Türküleri yapıtlarının yanında biyografi türünde yapıtları, çevirileri, kaybolan eserleri vardır.
CAHİT IRGAT(1915-1971)

Son sınıftayken Edirne Öğretmen Okulu'ndan ayrılan Irgat, birçok tiyatroda oyunculuk yaptı. 1932 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı'nı, 1936 yılında bıraktı. İstanbul Şehir Tiyatroları, Küçük Sahne, Devlet Tiyatrosu, Adana Şehir Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Oda Tiyatrosu ve Cahide Sonku ile kurduklari Cahitler Tiyatrosu’nda çalıştı, birçok sinema filminde(Sabahsız geceler, Senede Bir Gün, Drakula İstanbulda…) de rol aldı.

Sanatçı şiirleriyle de tanınmaktadır. Sanatçı, bir film yönetmiş ve şiirlerinin dışında bir de roman yazmıştır. Mina Urgan'la bir dönem evli kalmıştır.

Şiir: Bu Şehrin Çocukları, Rüzgarlarım Konuşuyor, Ortalık, Irgatın Türküsü, Uyku, Dünyamız

Roman: Geri Dönemezsin
EMPRESYONİZM(……………………….)

19. yüzyıl sonlarında ……….. sanatında egemen olmuş bir akımdır. Akımın etkileri edebiyat ve müzik sanatında da görülmüştür, sembolizmin bir aşaması olarak kabul edilir.

• Duyuların, nesnel gerçekliğin, dış doğanın olduğu gibi algılanmasını engellediğinden hareketle, algılanan durumların gerçek ve dış dünya değil, onun hayallerle süslenmiş …………….. olduğu sonucuna varılmıştır.

• Doğanın tüm ayrıntılarıyla anlatılmasının olanaksızlığı nedeniyle, ancak doğadan edinilen …………….. anlatılabileceği savunulmuştur.

• İnsanın çevresini saran evrene ve sosyal çevreye ilgisiz kalınmış, sanatçılar kendi ………………….. dile getirmeyi amaçlamışlardır.

• Bu nedenle “sanat eseri, onu yaratanın tam kişiliğini belirtir” düşüncesi öne çıkmıştır.

Dünya Edebiyatında Rilke, Hopkins, Samuel Becket (Godot’yu Beklerken); Türk Edebiyatı’nda sembolizmin önemli temsilcisi ……………………………… birçok kaynakta empresyonist olarak da nitelenmiştir.

***Sembolist şairler A. Rimbaud ve Paul Verlaine aynı zamanda empresyonist şairler olarak da kabul edilir.



EKSPRESYONİZM (……………………………….)

20. yüzyılın başında Almanya’da ………………………, özellikle de …………….. bir tepki olarak doğmuştur. Bu akım resimde ortaya çıkmış, daha sonra edebiyata yansımıştır.

Ekspresyonizm, insanın iç dünyasındaki duyguları anlatmaya, dışa vurmaya, önem veren bir akımdır. Bir başka ifadeyle bu akım, sanayi çağının anlamsızlaştırdığı yaşama karşı “ruhun isyanı.”dır. Ekspresyonizm, insanın iç dünyasını, duygularını, ruh dalgalanmalarını ……………………… amaçlar. Ekspresyonistler iç gözleme, ………….. gerçekçiliğe büyük önem vermişledir.

Temsilcileri:

……………: İrlanda asıllı şair, roman ve öykü yazarıdır. “ulysess” adlı romanı dünya çapında üne sahiptir. Dublinliler, Sürgünler

……………: Çekoslovak yazardır. Ölüm, intihar gibi temaları çok işler. Dava, Şato, Değişim(Dönüşüm), Kayıp(Amerika)

…………….:Amerikan asıllı şair; şiir, oyun, deneme ve eleştiri yazarıdır. Çorak Ülke
EGZİSTANSİYALİZM (…………………………)

Var olmanın özden önce geldiğini ileri süren ………………….. tarihsel kökleri oldukça eskilere gider. İnsanın kendi varlığını, kendisinin yarattığını ileri süren bir öğretidir bu. Varoluşçuluğun bir sanat akımı olarak biçimlenişi, bu öğretinin etkisiyledir.

Egzistansiyalistlere göre tüm varlıklar var oluşlarından önce gerçekleştirilmişlerdir. Bu nedenle örneğin ağaç ağaçlığını yapamaz artık; ama insan kendini yapabilir. İnsan kendi özünü oluştururken yalnızdır ve özgürdür. Bu özünü oluşturma süreci seçeneklerle doludur. İnsanın karşı karşıya kaldığı bu seçme durumu ona yoğun sorumluluklar yükler ve bu da kişiyi bunalıma düşürür.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ……………………. ile gittikçe güçlenen bu akım, Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım” görüşünü tersine çevirerek “Var olduğum için düşünüyorum” tezine ulaşır ve özgürlüğü kısıtlayan hiçbir engeli tanımaz.

İnsana büyük değer veren varoluşçular insana yapılan haksızlıklardan herkesi sorumlu tutarak egzistansiyalizme toplumcu bir özellik kazandırırlar.

Yapıtlarda karakter yok, durumlarla karşı karşıya kalmış insanlar vardır. Olay örgüsü önemsizleştirilmiştir.

Varoluşçuluk, Kierkegaard, Nietzche, sarte, Camus, Heidegger ile birlikte anılır.

Bunalım edebiyatı olarak bilinir. Kötümserlik, hiçlik, sıkıntı, bunaltı, özgürlük, başkaldırış, umutsuzluk felsefesidir.

………………: BULANTI, Özgürlük Yolları(1-Akıl Çağı, 2-Yaşanmayan Zaman,, 3-Tükeniş), Sözcükler, Duvar, Varlık Ve Hiçlik

…………………….: Yabancı, Veba , Sisifos Söyleni, Başkaldıran İnsan



…………………..: Kalpazanlar, Pastoral Senfoni, Dar Kapı, Dünya Nimetleri…
Yüklə 29,3 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin