Yaşam mekanını oluşturan çevresel öğelerin gözle görülür bozulması ve tehlikeli düzeye erişmesi toplumları uyarmış, bazı toplu ölüm olaylarının görülmesiyle de konu insanlığın önemli gündem maddesini oluşturmuştur
Ekolojik sorunlar çok eskiden beri var olmasına karşın, bunların farkedilip tanınması çok sonra olmuştur. Tarihsel kayıtlara göre ekolojik sorunların başlangıcı eski medeniyetlere kadar uzanmakta ve hatta bir görüşe göre de insanlığın tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Dolayısıyla günümüz ekolojik sorunları birden bire ortaya çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığını hissettirmişlerdir.
Ekolojik sorunlar çok eskiden beri var olmasına karşın, bunların farkedilip tanınması çok sonra olmuştur. Tarihsel kayıtlara göre ekolojik sorunların başlangıcı eski medeniyetlere kadar uzanmakta ve hatta bir görüşe göre de insanlığın tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Dolayısıyla günümüz ekolojik sorunları birden bire ortaya çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığını hissettirmişlerdir.
Ekolojik sorunlar çok eskiden beri var olmasına karşın, bunların farkedilip tanınması çok sonra olmuştur. Tarihsel kayıtlara göre ekolojik sorunların başlangıcı eski medeniyetlere kadar uzanmakta ve hatta bir görüşe göre de insanlığın tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Dolayısıyla günümüz ekolojik sorunları birden bire ortaya çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığını hissettirmişlerdir.
Ekolojik sorunlar çok eskiden beri var olmasına karşın, bunların farkedilip tanınması çok sonra olmuştur. Tarihsel kayıtlara göre ekolojik sorunların başlangıcı eski medeniyetlere kadar uzanmakta ve hatta bir görüşe göre de insanlığın tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Dolayısıyla günümüz ekolojik sorunları birden bire ortaya çıkmamış, zaman içinde birikerek varlığını hissettirmişlerdir.
Yaşam mekanını oluşturan çevresel öğelerin gözle görülür bozulması ve tehlikeli düzeye erişmesi toplumları uyarmış, bazı toplu ölüm olaylarının görülmesiyle de konu insanlığın önemli gündem maddesini oluşturmuştur.
Yaşam mekanını oluşturan çevresel öğelerin gözle görülür bozulması ve tehlikeli düzeye erişmesi toplumları uyarmış, bazı toplu ölüm olaylarının görülmesiyle de konu insanlığın önemli gündem maddesini oluşturmuştur.
Örneğin,1930 yılında Belçika'nın Meuse Vadisinde, 1948 yılında Pensilvanya'nın Donora kentinde ve 1952 yılında Londra'da oluşan hava kirliliği (İnversiyon olayı) kitlesel ölümlere neden olduğundan kısa sürede duyulmuş ve hava kirliliğine karşı önlem alınmasının gerekliliğine inanılmıştır.
Örneğin,1930 yılında Belçika'nın Meuse Vadisinde, 1948 yılında Pensilvanya'nın Donora kentinde ve 1952 yılında Londra'da oluşan hava kirliliği (İnversiyon olayı) kitlesel ölümlere neden olduğundan kısa sürede duyulmuş ve hava kirliliğine karşı önlem alınmasının gerekliliğine inanılmıştır.
Aynı şekilde Japonya'nın Minimata Kentindeki asetaldehit üreten bir fabrikanın cıva içeren atıklarını körfeze bırakması sonucu buradaki midyelerde cıva birikimine neden olmuş ve bunları yiyen insanlarda Minimata adı verilen bir hastalık görülmüştür. Bunun sonucunda da zehirli atıkların içsu ve denizlere atılmaması gerektiği anlaşılmıştır.
Aynı şekilde Japonya'nın Minimata Kentindeki asetaldehit üreten bir fabrikanın cıva içeren atıklarını körfeze bırakması sonucu buradaki midyelerde cıva birikimine neden olmuş ve bunları yiyen insanlarda Minimata adı verilen bir hastalık görülmüştür. Bunun sonucunda da zehirli atıkların içsu ve denizlere atılmaması gerektiği anlaşılmıştır.
Günümüzde dünya ölçeğinde ya da uluslararası boyutlarda dikkati çeken başlıca ekolojik sorun örneğini, sera etkisi, ozon tabakasının delinmesi, biyolojik çeşitliliğin azalışı, nükleer kirlilik, kimyasal (pestisid, petrol, ağır metal) kirlilik, asit yağmurları, çölleşme ve zehirli atıklar oluşturur.
Günümüzde dünya ölçeğinde ya da uluslararası boyutlarda dikkati çeken başlıca ekolojik sorun örneğini, sera etkisi, ozon tabakasının delinmesi, biyolojik çeşitliliğin azalışı, nükleer kirlilik, kimyasal (pestisid, petrol, ağır metal) kirlilik, asit yağmurları, çölleşme ve zehirli atıklar oluşturur.
Bu sorunlar karşısında geleceğini düşünen ya da güvenceye almak isteyen insanlar çevre sorunlarıyla yakından ilgilenmeye başlamışlar ve dolayısıyla çevre sorunlarını değişik etkinliklerle toplumların gündemine sokmayı başarmışlardır.
Daha 1969 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U-Tant, en geç on yıl içinde Birleşmiş Milletler Örgütü üyesi ülkelerin eski çatışmalarını bir yana bırakarak çevreyi korumak, nüfus artışını yavaşlatmak ve yoksulları kalkındırmak için birleşmelerinin önemi üzerinde durmuştur. Birleşmiş Milletler Gene! Sekreterinin vurguladığı konular bir bakıma 1968 yılında kurulmuş olan ve insanlığın geleceğini sorgulayan Roma Kulübü'nün de ilgi alanını oluşturuyordu.
Daha 1969 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U-Tant, en geç on yıl içinde Birleşmiş Milletler Örgütü üyesi ülkelerin eski çatışmalarını bir yana bırakarak çevreyi korumak, nüfus artışını yavaşlatmak ve yoksulları kalkındırmak için birleşmelerinin önemi üzerinde durmuştur. Birleşmiş Milletler Gene! Sekreterinin vurguladığı konular bir bakıma 1968 yılında kurulmuş olan ve insanlığın geleceğini sorgulayan Roma Kulübü'nün de ilgi alanını oluşturuyordu.
Ancak sorun 1972 yılı Haziran ayında uluslararası kamuoyunun gündemine girmiş olup, Birleşmiş Milletler 5-16 Haziran 1972 tarihleri arasında Stockholm'de bir Çevre Konferansı düzenlemiştir. Bu konferansta çevre sorunlarının evrenselliği kabul edilmiş ve "Tek bir Dünya var" sloganı da belleklere yerleşmiştir.
Ancak sorun 1972 yılı Haziran ayında uluslararası kamuoyunun gündemine girmiş olup, Birleşmiş Milletler 5-16 Haziran 1972 tarihleri arasında Stockholm'de bir Çevre Konferansı düzenlemiştir. Bu konferansta çevre sorunlarının evrenselliği kabul edilmiş ve "Tek bir Dünya var" sloganı da belleklere yerleşmiştir.
Stockholm konferansına gelinceye dek Birleşmiş Milletler bazı kurumları (UNESCO,FAO,WHO) çevreyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilenmeye başlamışlarsa da Birleşmiş Milletlerin doğrudan çevreyle ilgili işlerini yürütmekten sorumlu ilk kurumu, 1972 Stockholm konferansının hemen ardından oluşturulan BirleşmişMilletler Çevre Programı (UNEP):dır.
Stockholm konferansına gelinceye dek Birleşmiş Milletler bazı kurumları (UNESCO,FAO,WHO) çevreyle doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilenmeye başlamışlarsa da Birleşmiş Milletlerin doğrudan çevreyle ilgili işlerini yürütmekten sorumlu ilk kurumu, 1972 Stockholm konferansının hemen ardından oluşturulan BirleşmişMilletler Çevre Programı (UNEP):dır.
Birleşmiş Milletlerin çevreyle yakın ilgisinin diğer bir örneğini ele 1983 yılı Genel Kurulunda kurulması öngörülen Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'dur. Komisyon başkanlığına G.H.Brundtland getirilmiş olup, komisyonun çalışmaları "Ortak Geleceğimiz" adı altında 1987 yılında bir rapor halinde yayınlanmıştır.
Birleşmiş Milletlerin çevreyle yakın ilgisinin diğer bir örneğini ele 1983 yılı Genel Kurulunda kurulması öngörülen Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'dur. Komisyon başkanlığına G.H.Brundtland getirilmiş olup, komisyonun çalışmaları "Ortak Geleceğimiz" adı altında 1987 yılında bir rapor halinde yayınlanmıştır.
Stockholm Konferansı'nın 20. yıldönümü nedeniyle Birleşmiş Milletler yeni bir Dünya Çevre Konferansı hazırlamıştır. 3-14 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio (Brezilya)'da toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansına (UNCED) 178 ülkeden 30.000'i aşkın delege ve 7500 medya mensubu katılmıştır.
Stockholm Konferansı'nın 20. yıldönümü nedeniyle Birleşmiş Milletler yeni bir Dünya Çevre Konferansı hazırlamıştır. 3-14 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio (Brezilya)'da toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansına (UNCED) 178 ülkeden 30.000'i aşkın delege ve 7500 medya mensubu katılmıştır.
1958’de Henry Thoreau tarafından bir mektupta kullanıldı.
10 yıl sonra Ernst Haeckel Yunanca
-oikos = ev, mekan ve –logos = bilim kelimelerinden yararlanarak Ekoloji terimini kullandı.
Son 25-30 yılda dünyada hızlı gelişme,
Son 25-30 yılda dünyada hızlı gelişme,
1970’tan sonra çevre bilimi ile birleşmiş,
1958’de Henry Thoreau tarafından bir mektupta kullanıldı.
10 yıl sonra Ernst Haeckel Yunanca
-oikos = ev, mekan ve –logos = bilim kelimelerinden yararlanarak Ekoloji terimini kullandı.
Son 25-30 yılda dünyada hızlı gelişme,
Son 25-30 yılda dünyada hızlı gelişme,
1970’tan sonra çevre bilimi ile birleşmiş,
1958’de Henry Thoreau tarafından bir mektupta kullanıldı.
10 yıl sonra Ernst Haeckel Yunanca
-oikos = ev, mekan ve –logos = bilim kelimelerinden yararlanarak Ekoloji terimini kullandı.
C.Clements (1916) ekolojiyi “Toplumlar bilimi” yada “yaşam birlikleri bilimi” olarak kullandı.
C.Clements (1916) ekolojiyi “Toplumlar bilimi” yada “yaşam birlikleri bilimi” olarak kullandı.
Elton (1927) “Hayvanların ekonomi ve sosyolojisi ile uğraşan bilimsel doğa tarihi” olarak;
Çağdaş ekolog Odum (1963) ise “Doğanın yapısını ve işlevlerini inceleyen bilim dalı”
Çağdaş ekolog Odum (1963) ise “Doğanın yapısını ve işlevlerini inceleyen bilim dalı”
En basit tanım; “Canlıların birbiriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı”
Üç grup ekolog
Canlıların içinde yaşadığı fiziksel mekanı araştıran bilim dalı “karşılıklı ilişkiler bilimi”
Doğal varlıkların yapı ve özellikleri ile aralarındaki karşılıklı ilişkileri araştıran bilim dalıdır.
Bugün modern ekolojinin konusu doğal sistemleri araştıran öğeler arasındaki ilişkiler ile ekosferdeki enerji akışı ve madde döngüsü ve bunların kaynakları oluşturur, yani bilimler ağından oluşmuştur.
Bugün modern ekolojinin konusu doğal sistemleri araştıran öğeler arasındaki ilişkiler ile ekosferdeki enerji akışı ve madde döngüsü ve bunların kaynakları oluşturur, yani bilimler ağından oluşmuştur.
Ekolojinin uğraş alanı bugün insanlar tarafından bozulmakta olan çevredir.
Ekolojinin uğraş alanı bugün insanlar tarafından bozulmakta olan çevredir.
Oysa yaşan canlı ve ortam arasında madde ve enerji akışı, canlılık için uygun yaşam alanı vb.
Aşırı kentleşme ve teknoloji sonucu oksijen hızla tüketilmektedir. Örneğin; Bir boing 707 Atlantik’i geçmesi için 35 ton oksijen harcar.
Aşırı kentleşme ve teknoloji sonucu oksijen hızla tüketilmektedir. Örneğin; Bir boing 707 Atlantik’i geçmesi için 35 ton oksijen harcar.
Ormanlar
İnsektisidler
Çevre bilimleri doğmuş. 20 yaşında ekoloji ile eş anlamlı değil.
Çevre bilimleri doğmuş. 20 yaşında ekoloji ile eş anlamlı değil.
Çevre bilimleri: İnsan doğa ilişkilerini inceleyen uygulamalı ve disiplinler arası bir bilim dalıdır.
Genelde Ekoloji (Çevrebilim), Çevre Biyolojisi, İnsan Ekolojisi ve Çevre Bilimleri ile karıştırılıyor. Zira ortak konuları var.
Ekoloji ile Çevre Biyolojisi, İnsan Ekolojisi ile Çevrebilimleri eş sayılabilir.
M.Ö. 300 Aristo’nun hocası Teofrostus’tan kalan yazılar,
M.Ö. 300 Aristo’nun hocası Teofrostus’tan kalan yazılar,
Kabuk çevresinde Hidrosfer, Atmosfer ve hafif elementler var.
Yanardağ aktivitesi ile bugünkü atmosfer ve hidrosfer oluştu.
Serbest oksijen yok, ancak 3.8 milyar yıl önce oluşmuş.
Yaşam;
Yaşam;
Doğa üstü bir kuvvetin yaratma gücü,
Madde ile birlikte ezelden beri var,
Cansız maddeden kısa bir sürede aniden,
İlk yeryuvarındaki okyanuslardaki koşullarda.
Günümüzde yaşamın kökeni ile ilgilenen araştırıcıların çoğu 4. varsayımdan hareketle ilkel atmosfer koşullarını denediler.
Günümüzde yaşamın kökeni ile ilgilenen araştırıcıların çoğu 4. varsayımdan hareketle ilkel atmosfer koşullarını denediler.
Bu araştırıcılara göre ilk atmosferde bulunan metan ve subuharından güneş ışınları ve elektirik boşanımı etkisiyle amino asitler oluşmuştur.
Miller ilkel atmosfer koşullarını ve maddelerini düşünerek düzeneğini yapmıştır.
Şimşeklerin ve diğer atmosfer olaylarının çok olduğu bir ortam
Metan , hidrojen ve su kullandılar.
Miller geniş bir cam kaba amonyak, metan ve hidrojen karışımını koydu ve bir başka kapta su kaynatarak buhar elde etti.
Miller geniş bir cam kaba amonyak, metan ve hidrojen karışımını koydu ve bir başka kapta su kaynatarak buhar elde etti.
Bu subuharını bir boru ile gaz karışımına verdi. Bir başka boruyla da gaz karışımını kaynamakta olan subuharı üzerinden geçirdi.
Ancak ikinci boru soğuk su banyosundan geçirildiğinden subuharı yoğunlaşarak birikti. Gaz karışımı ise kaynar su buharı ile devamlı hareket ettirilmiş oldu. Bu sistemde enerji kaynağı olarak elektrik deşarjı kullanıldı (Şek. 2.4)
Amerikalı Bilim Adamları, Yapay Yaşam Oluşturulması Yolunda Önemli İlerleme Kaydetti
Amerikalı Bilim Adamları, Yapay Yaşam Oluşturulması Yolunda Önemli İlerleme Kaydetti
ABD´deki Venter Enstitüsü bilim adamları, ilk yapay organizmanın yaratılmasında önemli ilerleme kaydederek, ilk kez bir bakterinin sentetik genomunu (DNA dizilimi) oluşturmayı başardı.
Sonuçları Science dergisinin bugünkü sayısında yer alan araştırmaya katılan bilim adamları, bu DNA yapısının daha önce insan tarafından yaratılmadığını ve söz konusu basit bir organizma da olsa, genetik kodun yeniden yazıldığını belirtti.
Bu buluşun, gelecekte, biyoyakıt üretimi, küresel ısınmayla mücadele ve ilaç üretiminde insanlığa büyük faydası olabileceği belirtiliyor.
Bu buluşun, gelecekte, biyoyakıt üretimi, küresel ısınmayla mücadele ve ilaç üretiminde insanlığa büyük faydası olabileceği belirtiliyor.
Daha önce, insanın gen haritasının çıkarılması için çalışmalarda bulunan Craig Enstitüsü´nün Craig Venter´ın da katıldığı araştırmayı yürüten Dan Gibson, yaptığı açıklamada, ´´Bu, araştırmacılarımız ve bu bilim için çok heyecan verici bir gelişmedir´´ dedi.
Amaçlarının bir hücreye sentetik kromozom yerleştirmek ve ilk yapay organizmayı yaratmaya başlamak olduğunu belirten Gibson, bunun için çalıştıklarını söyledi. Gibson, bu araştırmanın, tamamıyla yapay bir organizmanın yaratılmasının üç aşamasından ikincisi olduğunu kaydetti.
Amaçlarının bir hücreye sentetik kromozom yerleştirmek ve ilk yapay organizmayı yaratmaya başlamak olduğunu belirten Gibson, bunun için çalıştıklarını söyledi. Gibson, bu araştırmanın, tamamıyla yapay bir organizmanın yaratılmasının üç aşamasından ikincisi olduğunu kaydetti.
İlk aşamada, geçen yıl bir bakterinin DNA dizilimi, bir başka bakteriye başarıyla nakledilmiş ve bu bakteri değişik bir tür haline gelmişti.
Son aşamada, Venter Enstitüsü araştırmacıları, ürettikleri "Mycoplasma Genitalium" bakterisinin sentetik genomundan yapay bakteri hücresi üretmeyi deneyecek.
Son aşamada, Venter Enstitüsü araştırmacıları, ürettikleri "Mycoplasma Genitalium" bakterisinin sentetik genomundan yapay bakteri hücresi üretmeyi deneyecek.
Venter Enstitüsü´nün genetik kodunu yazdığını açıkladığı "Mycoplasma Genitalium" bakterisinin basit bir organizma olduğu belirtiliyor. Açıklamaya göre bu bakteri, yaklaşık 580 gene sahip, insanın DNA diziliminde ise yaklaşık 36 bin gen olduğu hatırlatılıyor.
Araştırmacılardan Nobel Ödüllü Doktor Hamilton Smith, ´´Büyük DNA dizilimlerinin yapay olarak yaratılmasının mümkün olduğunu gösterdik. Bu, biyoyakıt üretimi gibi önemli alanlarda yapılacak çalışmaların yolunu açabilir´´ ifadesini kullandı.
Araştırmacılardan Nobel Ödüllü Doktor Hamilton Smith, ´´Büyük DNA dizilimlerinin yapay olarak yaratılmasının mümkün olduğunu gösterdik. Bu, biyoyakıt üretimi gibi önemli alanlarda yapılacak çalışmaların yolunu açabilir´´ ifadesini kullandı.
Smith, "Yıllar önce bu araştırmaya başladığımızda, başarmanın ne kadar zor olacağını biliyorduk, çünkü balta girmemiş topraklarda macera arıyorduk´´ diye konuştu.
Araştırmacılar, zehirli atıkların biyolojik açıdan zararsız hale getirilmesi ve karbondioksidin depolanmasında kullanılacak yapay organizmaların üretilmesinin de mümkün olduğunu söyledi.
Araştırmacılar, zehirli atıkların biyolojik açıdan zararsız hale getirilmesi ve karbondioksidin depolanmasında kullanılacak yapay organizmaların üretilmesinin de mümkün olduğunu söyledi.
Enstitünün Kurucusu Craig Venter (61), geçen ekim ayında yaptığı açıklamada, laboratuvarda bulunan kimyasal malzemelerden sentetik bir kromozom ürettiklerini açıklamış ve ´´Bu kendi türümüzün tarihinde çok önemli felsefi bir adım. Genetik şifrelerimizi okumaktan bunu yazmaya doğru gidiyoruz´´ demişti.
Tasarım ürünü genlerin iyi uygulanırsa önemli potansiyel yararları bulunduğuna inandığını belirten Venter, bunun uzun vadede önceden düşünülemeyen alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabileceğine işaret etmişti.
Aşırı karbondiyoksidi soğurabilecek bir bakterinin elde edilebileceğini ve bunun küresel ısınmayla mücadelede kullanılabileceğini ya da tamamen şekerden bütan veya propan gibi yakıtlar üretilebileceğini söyleyen Venter, ´´Büyük düşüncelerimiz var. Yeni bir yaşam sistemi oluşturmaya çalışıyoruz´´ diye konuşmuştu. 25.01.2008 17:10:27
Aşırı karbondiyoksidi soğurabilecek bir bakterinin elde edilebileceğini ve bunun küresel ısınmayla mücadelede kullanılabileceğini ya da tamamen şekerden bütan veya propan gibi yakıtlar üretilebileceğini söyleyen Venter, ´´Büyük düşüncelerimiz var. Yeni bir yaşam sistemi oluşturmaya çalışıyoruz´´ diye konuşmuştu. 25.01.2008 17:10:27
1. Zaman: Paleozoik
1. Zaman: Paleozoik
Yaklaşık üç yüz milyon yıl süren Paleozoik zaman, çok hücreli canlıların ortaya çıktığı, gelişip yaygınlaştığı ve ekosistemin baskın yaşam biçimi haline geldiği zaman dilimidir.
Kambriyen
Ordovisyen
Ordovisyen
Yumuşak ve ılıman bir iklim hakim.
Devoniyen
Devoniyen
Karasal bitki ve omurgasızlar gelişir. Denizel omurgalılarda büyük değişmeler vardır, balıkların ataları ortaya çıkar.
Permiyen
Permiyen
Kuzey yarımküre sıcak ve kurak, güney yarımküre de buzul devri koşulları hakim.
Mevsimsel farklar,
Yeşil yapraklı bitkilerde azalma görülüyor, kurak ve soğuğa dayanıklı yaprağını döken bitkiler ortaya çıkıyor.
Karasal böcekler
Zaman:MEZOZOİK
Zaman:MEZOZOİK
Trias
Sıcak, kurak ve kısmen nemli,
Denizel omurgasızlar azalma gösteriyor. Genelde sürüngenler hakim.
Zaman:Senozoik
Zaman:Senozoik
PALEOJEN
Paleosen: Tropik koşullar, memelilerin gelişmesi
Eosen: İklim ılımandır. Böceklerde büyük gelişme var, keseli memeliler yaygınlaşır. Balıklar bugünkü durumunu alır.
Oligosen: Ilıman, bazı yerlerde serin kış. Alplerin oluşumu başlar. İklimin biraz soğuması ile kuzey bitki ve hayvanları güneye kayar.
NEOJEN
NEOJEN
Miyosen: Bazı bölgeler sıcak kurak ve bazı bölgeler sıcak nemli. Yeni ağaç türleri çıkar, kemikli balıklar çoğalır.
Pliyosen: İklim bugünkü gibi,
-Kuzey Denizi, Karadeniz ve Aral Gölü ile sıra dağlar oluştu.
-Denizel biota bugünkü gibi.
KUATERNER
KUATERNER
(İnsan ortaya çıktığı için ANTROPOZOİK)
Pleistosen:
Periyodik buzullaşma ve göl oluşumu gözleniyor.
Birçok kuzeyli form güneye hareket etti ya da ortadan kalktı.
Avrupa türleri güneye hareket etti.
Holosen:
25 bin yıl önce.
İklim giderek ılımanlaştı.
Buzullar çözülmeye başladı.
Karalar bugünkü duruma geldi.
Kuzey Afrika ile Ortadoğu'da çöl hakim oldu. Avrupa’da ise orman.
Doğal seçilim ve türlerin oluşumu
Doğal seçilim ve türlerin oluşumu
Doğal seçilim
Jeolojik zamanlar boyunca yeryuvarında oluşan değişmeler bitkisel ve hayvansal organizmaların da evrimine neden olmuştur.
Yavaş ve kesiksiz uyum sağlamışlar ya da ortadan kalkmışlar.
Uyumda birey farklılıkları
Yeryuvarı dinamik, gezegen + fiziksel mekan değişmekte + insanın neden olduğu değişmeler sözkonusudur.
Canlılarda uyum
Bir canlının belirli biotik ve abiyotik koşullara sahip bir ortamda yaşayabilmesini sağlayan yetenek ve özelliklerin tümüne .........(Adaptasyon) denir.
Levhalar Niçin Hareket Eder?
Levhalar Niçin Hareket Eder?
Levha tektoniği kuramını belgeleyen kanıtlar artık inandırıcı bir düzeye ulaştığından levhaların hareketi kavramı bugün benimsenmiştir.Bundan sonraki aşama söz konusu bu hareketlerin itici gücünü tespit etmek olacaktır.Bu gücün kökeniyse yerkürenin incelenmesi çok zor olan derin katmanlarında aramak gerekir. Levhaların yer değiştirmesinden iç mantoda oluşan konveksiyon akımlarının sorumlu olduğu, genel olarak kabul edilen bir fikirdir.Bu akımlar hücreler oluşturarak tektonik sırtların altında ıraksarlar.