Yeni DÜzenlem eve temel teşKİl el en sorunlar ve



Yüklə 116,74 Kb.
səhifə1/3
tarix29.10.2017
ölçüsü116,74 Kb.
#19544
  1   2   3




Hazırlayan: Arzum Güney

GİRİŞ

Yetmiş sekiz yıllık Cumhuriyet tarihimizde, köy enstitülerinden başlayarak, Türk Eğitim Sistemi, öğretmen yetiştirme konusunda zaman zaman kapsamlı yenileşme girişimlerine sahne olmasına rağmen bunlar kurumsallaştırılamamış, bazen de yenilik ve reform girişimlerinde geç kalınmıştır. Değişmeyi isteyen güç biraz zayıfladığında eski sisteme ‘dönülmüş ya da yeni diye kabul edilen sistem “yeni değişikliklerle” tanınamaz hale getirilmiştir. Bunu eğitimimizin her kademesinde gözlemek mümkündür (Yükseköğretim Kurulu Raporu,1998 ; Özdemir 2000,141).

l980’li yıllardan itibaren dünyada meydana gelen bilgi toplumu olma, küreselleşme, ortak pazar oluşturma gibi dış etkilerin yanısıra ülkemizin iç koşullarından kaynaklanan yenileşmenin eğitim alanına da yansıdığı söylenebilir.

1990’lar Türkiye’sinde öğretmen yetiştirme sistemimizde bir tıkanıklığın yaşandığı açıktır. 1982 yılındaki değişiklik ile öğretmen yetiştirme görevini üstlenen Eğitim Fakülteleri anılan yıldan itibaren eğitim sistemimizin ihtiyacı olan nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesine önemli katkı getirirken, bazı alanlarda yanlış yapılanma ve eğilimler nedeniyle hızla değişen ülkemiz koşullarına ayak uyduramaz hale gelmişlerdir. 1990’lar itibarı ile bakıldığında Eğitim Fakültelerimizde bir misyon karmaşası olduğu, yani bazı alanlarda öğretmen yetiştirmenin fakültelerimizin öncelikli misyonları içinde görülmediği saptanmıştır. Bu eğilimin bir sonucu olarak, bazı alanlarda eğitim sistemimizin ihtiyacından fazla öğretmen yetiştirilirken, sınıf öğretmenliği, rehber öğretmen ve okul öncesi öğretmenliği gibi bazı kritik alanlarda sayısal olarak kısa sürede kapanması imkansız öğretmen ihtiyacı ortaya çıkmıştır (Şişman 1999,28).

Buradan hareketle, Yükseköğretim Kurulu(YÖK) öğretmen yetiştirme sistemimizde bazı yenilik ve değişikliklerin gerekli olduğuna karar vermiş ve 1996 yılında bu konuda bir çalışma başlatmıştır. YÖK ve Dünya Bankası(DB) tarafından başlatılan “Hizmet Öncesi Öğretmen Yetiştirme Projesi” kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı(MEB), üniversitelerin Eğitim Fakülteleri temsilcileri ve YÖK’ün birlikte yaptığı çalışmalar sonucu bu fakültelerde yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. Böylece yeni kurulan ilköğretim bölümü içerisinde yer alan öğretmenlik programlarında ana alan ve yan alan uygulaması getirilmiş, öğretmenlerin birden fazla alanın dersini verecek şekilde yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Dolayısıyla kuram ve uygulama arasında denge ve işbirliği sağlanmaya çalışılmıştır. (Şişman 1999,28).

Bu çalışma, Eğitim Fakültelerinde Öğretmen Yetiştirmeye ilişkin bu yeni düzenlemenin temel gerekçelerini ve özelliklerini açıklamak üzere hazırlanmış olup Eğitim Fakültelerinin sadece öğretmen yetiştirme işlevi ile ilgili etkinlik ve uygulamalarını kapsamaktadır.



YENİ DÜZENLEMEYE TEMEL TEŞKİL EDEN SORUNLAR VE

İHTİYAÇLAR

1982 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı yasa gereğince hizmet öncesi öğretmen yetiştirme işlevi tamamiyle üniversitelerin Eğitim Fakültelerine verilmiştir. Geçen 15 yıllık sürede, her ne kadar Eğitim Fakülteleri ülkenin öğretmen ihtiyacını karşılamada en önemli kurum olmuş ise de bugün gelinen nokta dikkate alındığında Eğitim Fakültelerinin yanlış yapılanma, temel amaçlardan uzaklaşma gibi çeşitli sorunlarla karşı karşıya bulunduğu ve ülkenin öğretmen ihtiyacını karşılamada gerek nitelik gerekse nicelik bakımından yetersiz kaldığı görülmektedir. YÖK Yürütme Kurulunun 28 11 1997 tarih ve 97. 12 .3081 sayılı kararı ile, Eğitim Fakültelerinin öğretmen yetiştirme programlarının yeniden düzenlenmesine temel teşkil eden sorun ve ihtiyaçlara ilişkin önemli noktalar aşağıda tartışılrnaktadır(YÖK, 1998):

1. 1982 yılında gerçekleştirilen yeniden yapılanma ile kurulan eğitim fakülteleri, Türkiye’de öğretmen niteliğinin yükselmesi konusunda önemli katkılarda bulunmuştur. Öte yandan, 1997 itibarı ile Eğitim Fakültelerine bakıldığında 1982’deki kuruluş amaçlarından bazılarının,biraz aşırı biçimde öne çıktığı, diğer en az bunlar kadar önemli bazı amaçların ise ihmal edildiği ve ikinci planda kaldığı kolayca fark edilecektir. Şöyle ki, belli öğretmenlik alanları Eğitim Fakülteleri, asli görevlerinden birisi olan öğretmen yetiştirme işini ihmal etmeye başlamıştır. Eğitim Fakültelerimizin çoğunluğu (özellikle büyük ve köklü fakültelerimiz) ülkenin öğretmen gereksinimini ön plana alan bir örgütlenme ve büyümeye yönelmek yerine, “bilim ve temel araştırma yapma” gerekçeleri altında ihtiyaç fazlası olan veya hiç talep olmayan fakat prestijli gibi görülen (lise alan öğretmenlikleri ve eğitim bilimleri bölümleri gibi) alanlarda büyümeyi tercih etmiş, bunun sonucu olarak ortaokul, sınıf ve okul öncesi öğretmenliği gibi bazı kritik alanlarda kısa sürede kapanması imkansız öğretmen açıklan ortaya çıkmıştır. Bu açığı telafi etmek amacıyla MEB, öğretmenlik sertifikası bile olmayan binlerce kişiyi sınıf öğretmeni olarak atayarak eğitim sistemine dahil etmek zorunda kalmıştır. Eğer öğretmen yetiştirme işi Eğitim Fakültelerinin sorumluluğunda ise ülkenin ve öğretmenlik mesleğinin değişen ihtiyaç ve özelliklerine göre gerekli yenilik ve değişiklikleri yapmak öncelikle YÖK ve sonra da Eğitim Fakültelerinin görevi olmak durumundadır. Bu nedenlerle, yeni düzenleme Eğitim Fakültelerinin en önemli rnisyonlarından birinin öğretmen yetiştirme olduğunu önemle vurgulamaktadır.

2. Öğretmen yetiştiren kurumların içinde yer aldığı üniversitelerde Eğitim Fakülteleri ve Fen-Edebiyat Fakülteleri arasında etkili bir işbirliği gerçekleştirilememiş, pek çok durumda Eğitim Fakülteleri ile Fen-Edebiyat Fakülteleri arasında yapılan iş açısından tekrarlar ortaya, çıkmıştır. Bazı alanlarda öğretmen yetiştirme işi birden fazla alanın veya fakültenin etkili bir işbirliğini gerektirir. Bugün bünyesinde Eğitim Fakültesi ve Fen-Edebiyat Fakültesi bulunduran pek çok üniversitemizde, Fen ve Edebiyat Fakülteleri ve Eğitim Fakülteleri arasında etkili ve verimli bir işbirliği yoktur. Oysa, böylesi bir işbirliği yoluyla gereksiz iş tekrarlarından ve pek çok alandaki israftan kurtulabiliriz. Tam tersine, bazı durumlarda aynı kampüs içinde her iki kurumu da barındıran bazı üniversitelerimizde Eğitim Fakülteleri, Fen-Edebiyat Fakültelerinin yaptıkları işi yapar hale gelmişlerdir. Dahası, bazı üniversitelerimizde Fen-Edebiyat Fakültesi neredeyse Eğitim Fakültesi içinde örgütlenmiştir. Bu kurumlar arasında amaç ve hedef karmaşası yaratmakta, yüksek öğretime ayrılan sınırlı kaynaklar israf edilmekte, bu ortam içinde yetişen akademisyen adayları yanlış akademik normlar edinmektedir. Bu gerekçelerle, Eğitim Fakülteleri ile ilgili yeni düzenleme alan öğretmenliklerinin önemli bir kısmını mezuniyet sonrasına çekme bu sorunu çözmeyi hedeflemektedir.

3. Yukarıdaki sorunla ilintili olarak, son yıllarda Eğitim Fakültelerinin belli alanlarında formasyonunu tamamlayan araştırma görevlileri mensup oldukları alanın öğretiminden çok Eğitim Fakültelerinde, Fen-Edebiyat Fakültelerinde yapılan tarzda “temel araştırmalar” yapmanın doğal bir etkinlik olduğunu kanıksamaya, alanın öğretimi ile uğraşmayı, bu konuda araştırma yapmayı ve hizmet üretmeyi ikinci sınıf bir iş olarak görmeye başlamışlardı. Oysa Eğitim Fakültelerinde kritik ihtiyaç, alan öğretimine yönelik uzmanlaşmanın geliştirilmesidir. Geride bıraktığımız onbeş yıl içinde öğretmen yetiştirme işlevi sadece Eğitim Fakülteleri tarafından yerine getirildiği halde alan öğretimine ilişkin uzmanlaşma yeteri kadar gelişmemiş, bu konudaki araştırma ve hizmet geliştirme etkinlikleri oldukça zayıf kalmıştır. 1982 yapılanmasından sonra Eğitim Fakültelerinde alan öğretimi ile uğraşan akademik personelin büyük çoğunluğu Fen-Edebiyat Fakültelerinden gelen personel tarafından yürütülmüştür. Bu personel yeter derecede bir oryantasyondan geçmediği için Eğitim Fakültelerindeki özel öğretim yöntemleri dersleri içerik olarak alan bilgisi öğretimine kaymıştır. Oysa gelişmiş ülkelerde alan öğretimi ciddi bir uğraş alanıdır oldukça geniş ve sağlam bir araştırma ve literatür altyapısına sahiptir. Bu durum doğal olarak bu alanda çalışan personelin özel öğretim yöntemleri hakkında ciddi düzeyde uzmanlaşmasını gerektirir. YÖK tarafından yürütülen Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi Projesindeki deneyimler, ilk anda alan Öğretimi amacıyla yurt dışına gönderilmek istenen araştırma görevlilerinin alan öğretimi fikrine tepki göstermelerine rağmen, yurt dışına gönderildikleri alan öğretimi programlarında edindikleri deneyimlerle ciddi bir anlayış değişimine uğradıklarını göstermiştir. Bu nedenle yeni düzenleme alan öğretimin öne çıkarılmasına özel bir önem vermektedir.

4. Öğretmen yetiştiren Eğitim Fakülteleri öğretmeni istihdam eden MEB arasında sağlıklı ve verimli bir iletişim ve ışbirliği kurulamamış aynı sorunlar Eğitim Fakülteleri ile okullar arasında da ortaya çıkmıştır. Bu Öğretmen yetiştirme işinde teori—pratik dengesi teori lehine aşırı derecede bozulmuştur. Halihazırda hizmet öncesi öğretmen eğitimi programlarında uygulanmaya ayrılan zaman oldukça yetersizdir. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesindeki öğretmen yetiştirme sistemlerinde yapılan değisiklikler dikkatle incelendiğinde en önemli boyutun öğretmen yetiştirme etkinliklerinde sınıf içi kuramsal boyutun azaltılarak okullarda geçen uygulama boyutunun önemli ölçüde artırılması olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum birden fazla amaca hizmet etmektedir: Bu uygulama yoluyla öğretmen adayları hizmet öncesi eğitimleri sırasında okul ortamlarında daha fazla olgunlaşmakta, öte yandan bu durum öğretmen yetiştiren kurumlarla okulların sıkı bir işbirliğini gerektirdiği için kurumlar arasında etkileşim ve iletişimi de ciddi biçimde güçlendirmektedir. Okul ve sınıf ortamlarına yeteri kadar hazırlanmamış öğretmen adayları bu ortamlara girdiklerinde önemli sorunlar yaşamaktadırlar. Bu nedenle öğretmeni yetiştiren ve istihdam eden kurumların işbirliği, denetim ve gözetimi altında uygulanması ve sürdürülmesi oldukça kritik hale gelmektedir. Yeni düzenlemede uygulama ve okul deneyimine ayrılan zaman önemli ölçüde artırılmaktadır.

5. Özellikle sınıf öğretmenliği alanında Eğitim Fakültelerinin artan ihtiyacı karşılayacak düzeyde öğretmen yetiştirememeleri MEB’i gerekli formasyondan geçmemiş binlerce üniversite mezununu sınıf öğretmeni olarak atamak zorunda bırakmıştır. MEB ve Eğitim Fakülteleri arasındaki iletişim ve işbirliği eksikliğinin bu durumdaki payını inkar etmemekle birlikte, Eğitim Fakültelerinde ortaya çıkan ve yukarıda değinilen misyon karmaşasının da (öğretmen yetiştirmenin ikinci planda görülmesi) bunda önemli bir payı vardır. Bu amaçla yeni düzenleme sınıf öğretmenliği, okul öncesi ve ortaokul öğretmenliği gibi kritik alanlarda sürede ciddi sayısal artış sağlamayı hedeflemektedir.

6. Herhangi bir alan fakültesinden mezun olan adaylara yönelik olarak düzenlenen. öğretmenlik sertifika programları içerik ve süreç açılarından yetersiz kalmış, son yıllarda bu programlar Eğitim Fakülteleri için sadece bir para kazanma yolu olarak görülmeye başlanmıştır. Yukarıda sıralanan sorunlar dikkatle irdelendiğinde bütün sorunların birbirleriyle ilintili olduğu kolayca farkedilecektir. Sayısal anlamda alan fakülteleri mezunlarının sertifika programları yoluyla öğretmen olması yolu uzunca bir süredir ülkemizde uygulanmaktadır. Ancak bu sertifika programlarının kalitesi konusunda ciddi eleştiriler ve kaygılar vardır. Zaman zaman bu programlar oldukça sınırlı bir zaman dilimine sıkıştırılarak verilmekte, programdaki derslerin içeriği değiştirilmekte ve uygulamaya yeterli özen gösterilmemektedir. Daha da vahimi, son yıllarda sertifika programları bazı Eğitim Fakültelerimiz tarafından bir para kazanma aracı olarak görülmeye başlanmış, adaylardan 40-50 milyon Türk Lirası(1997 fiyatlarıyla) gibi astronomik rakamlar talep edilir olmuştur. Bazı durumlarda ise, MEB’in sertifika programlarına alınmamasını istediği alan fakültesi mezunlarına dahi sertifika verilir olmuştur. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ataması yapılmayan bu adaylar çeşitli politik kanalları da kullanarak MEB üzerinde baskı kurmaya başlamışlardır. Önerilen.yeni.düzenlemenin bir sonucu olarak bu sözü edilen sertifika programları aşamalı olarak kaldırılacaktır.

7. 1982 yılındaki yeniden yapılanma ile Eğitim Fakülteleri daha çok ortaöğretim öğretmeni yetiştirmeye yönelmişler ve ilköğretim 2. kademe öğretmeni yetiştirmeyi ihmal etmişlerdir. Bunun sonucu MEB lise öğretmenliği programlarından mezun olan Öğretmenleri bu düzeyde almak zorunda kalmış ancak bu durum uygulamada çeşitli problemleri beraberinde getirmiştir. Sadece bir branşta (Fizik Tarih gibi) yetişen öğretrnenler ilköğretim 2. kademede yer alan Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler gibi dersleri öğretmekte zorlanmışlar ve Çoğu durumda bu düzeyde öğretmenlik yapmak istememişlerdir. Ayrıca tek alanda yetişen branş öğretmenleri yan alanları olmadığı için kendi alanları dışında başka bir derse girememişler ve özellikle küçük ilköğretim okullarında her bir branş için öğretmen bulundurma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu da özellikle köy ve kasaba ilköğretim okullarında çoğu zaman mümkün olmadığı için öğretmensiz geçen ders problemi ortaya çıkmıştır. Yeni düzenleme Eğitim Fakültelerindeki bölüm yapılanmasını, milli eğitim sistemimizdeki okul yapılanmasına paralel hale getirerek yan alan uygulamasına yer vermekte ve öğretmenlerin birden fazla alanın derslerini öğretebilecek şekilde (Fen Bilgisi ve Matematik ya da Türkçe ve Sosyal Bilgiler gibi) yetiştirilmesini öngörmektedir.

8. Eğitim Fakültelerinde son yıllarda çok sayıda açılan program geliştirme, eğitim yönetimi, halk eğitimi, ölçme ve değerlendirme gibi eğitim bilimleri lisans programlarının belirli istihdam alanları yoktur. Bu alanlar öğretmenlik becerisi üzerine inşa edilmesi ve lisansüstü düzeylerde açılması gereken programlardır.

Bu alanlarda lisans eğitiminden geçen öğrenciler mezun olduklarında çoğunlukla ya işsiz kalmakta ya da kendi alanları dışındaki ışlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Böylece Eğitim Fakülteleri önemli bir öğretim elemanı kapasitesi .verimsiz şekilde kullanılmaktadır. Yeni düzenleme bu alanlardaki lisans programlarını kapatarak lisansüstü düzeye taşımakta ve varolan kapasitenin lisans düzeyinde öğretmen yetiştirmede ve lisans düzeyde ise eğitim bilimleri alanında yapılacak bilimsel çalışmaların bulgularını öğretmen yetiştirmeyi iyileştirme yönünde kullanılmasını öngörmektedir.

9. Daha önce Eğitim Fakülteleri bazı alanlarda, örneğin metod derslerini öğreten yetişmiş eleman sıkıntısının olduğu vurgulanmıştır. Bunun hem sonucu hem de nedeni olan gerçek Eğitim Fakültelerindeki ilgili kadroların alan uzmanları ile doldurulmuş olmasıdır. Uzunca bir süredir bu sorunu giderme konusunda ciddi bir girişim yoktur. Daha da kötüsü örneğin MEB elindeki yurt dışı burs imkanlarını Öğretmenlik alanları dışında çoğunlukla temel fen bilimleri ve mühendislik alanlarında kullanmıştır. Bu kaynağın yanlış kullanımı Eğitim Fakültelerinin şu an çok ihtiyaç duyduğu alan öğretimi uzmanlarının yurt dışı kaynaklardan yetiştirilmesini engellemiştir. Yeni düzenlemenin önemli bir halkası olan YÖK ve MEB ortak bir kararla, 1416 sayılı yasaya göre verilen doktora burslarından 750 tanesini öğretmen eğitimi ile ilgili alanlara ayırmıştır. Bu burslardan 324 tanesi Ocak 1998 itibarı ile doldurulmuştur. Kalan burslar içinde öğrenci seçimi çalışmaları devam etmekdir. Bu şekilde 4-5 yıl sonra Eğitim Fakülteleri ihtiyaç duydukları alanlarda önemli sayıda doktoralı öğretim elemanına kavuşacaktır.

1O.Yukarıdaki nedenlerle, Eğitim Fakültelerinde varolan kaynaklar yanlış alanlara yönlendirildiği için, eğitime ayrılan çok sınırlı ulusal kaynaklar israf edilmektedir. Yukarıda özetlenen gelişmelerin bir sonucu olarak, Eğitim Fakültelerimi bazılarında temel araştırmaya yönelik ve ciddi maliyeti olan laboratuvarlar kurulmuş veya en azından üniversite yönetimlerine bu tür istekler gelmektedir. Birbirine yürüme mesafesinde fakültelerin bulunduğu kampüs üniversitelerimizde bile bu oluşumları görmek mümkündür. Bu durum gereksiz iş tekrarlarının yanı sıra ciddi bir kaynak israfıdır. Yeni düzenleme, alan öğretmenlerinin önemli bir kısmını mezuniyet sonrasına çekmek yoluyla hem fakültelerin asli misyonları ile uğraşmalarına hem de kıt ulusal kaynakların etkili ve verimli kullanımına hizmet edebilecektir.

Sonuç olarak, Eğitim Fakültelerinin öğretmen yetiştiren programlarında ‘yapılan yeni düzenleme ile Eğitim Fakültelerinin, ülkenin öğretmen ihtiyacını daha etkili ve verimli bir biçimde karşılamaları , daha nitelikli öğretmen yetiştirmeye yönelik programlar yürütmeleri ve daha sağIıklı bir yapı içinde işlevlerini yerine getirmeleri öngörülmektedir.



EĞİTİM FAKÜLTELERİNDE YENİ YAPILANMA İLE İLGİLİ

AÇIKLAMALAR

Yeni modele göre, öğretmen yetiştirme Okul Öncesi, İlköğretim (1-8) ve Ortaöğretimi (9-1 1) olmak üzere yapılanmaktadır. Eğitim Fakültelerinin öğretmen yetiştirme işlevini, 8 yıllık ilköğretime geçiş ve çeşitli düzey ve alanlardaki mevcut öğretmen ihtiyacı çerçevesinde yeniden düzenleyen çalışmanın anahatları aşağıda sunulmuştur.



A. İLKÖĞRETİM

• İlköğretimin bütünlüğü çerçevesinde, 1. ve 2. kademelere öğretmen yetiştiren programlar bir bölüm çatısı altında toplanmıştır. Sadece İlköğretim 2. kademeye öğretmen yetiştiren Türkçe Öğretmenliği programının, diğer bütün alanlardaki programlara yan alan olarak hizmet vermesi gerektiği için ayrı bir bölüm olarak yapılanması düşünülmüştür.

2. Sınıf Öğretmenliği (1-5) programında mevcut öğretim elemanı kapasitesi dahilinde Müzik, Resim-İş, Beden Eğitimi ve Bilgisayar alanları yan alan olarak yer almalıdır.

3. İlköğretim Branş Öğretmenliği (6-8) programlarında mevcut öğretim elemanı kapasitesi dahilinde öğrencilere en az bir yan alan seçme imkanı verilmelidir. Türkçe Öğretmenliği programındaki öğrenciler Sosyal Bilgileri, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği programındaki öğrenciler Türkçe’yi; Fen Bilgisi Öğretmenliği programındaki öğrenciler Matematiği, Matematik öğretmenliği programındaki öğrenciler ise Fen Bilgisini öncelikli yan alan olarak seçmelidir. Yine mevcut öğretim elemanı kapasitesi dahilinde Müzik, Resim-iş, Beden Eğitimi ve Bilgisayar alanlarından biri ikinci yan alan olarak seçilebilir. Yabancı Diller Eğitimi programIarındaki öğrenciler için Türkçe mecburi yan alandır.

4. İlköğretim branş öğretmenliği programlarındaki (6—8) alan dersleri, bünyesinde Fen-Edebiyat Fakültesi olan üniversitelerde Fen-Edebiyat Fakültelerinden alınmalıdır.

İlköğretim öğretmeni Temel Eğitim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Matematik öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ana bilim alanlarından oluşmaktadır. Ayrıca, Türkçe Eğitimi Bölümü, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Beden Eğitimi Bölümü ve Özel Eğitim Bölümleri içinde ilgili öğretmenlik alanlarına yer verilmiştir. Bu kurumların öğretim süresi 4 yıl olup, öğrenciler “pedagojik formasyon” derslerini, alan derslerine paralel olarak ‘1 yıl içinde tamamlayacaklardır (BüIbül 1999,253).



B. ORTAÖĞRETİM ALAN ÖĞRETMENLİĞİ

5. Yabancı Dil, Güzel Sanatlar ve Beden Eğitimi dışındaki alanlarda ortaöğretim alan öğretmeni yüksek lisans düzeyinde yetiştirilecektir. Adı geçen üç alanda öğretmen ihtiyacının fazla olması nedeniyle, bu alanlarda hem lisans hem de yüksek lisans düzeyinde öğretmen yetiştirmenin gerekli olduğu düşünülmüştür. Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Öğretmenliği ve Ortaöğretim Sosyal Alanlar Öğretmenliği Bölümleri çeşitli branşlarda ortaöğretime branş öğretmeni yetiştireceklerdir. Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Oğretmenliği Bölümü Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri anabilim dallarından oluşacak; Ortaöğretim Sosyal Alanlar Öğretmenliği Bölümü ise Tarih, Coğrafya, Felsefe Grubu ve Türk Dili ve Edebiyatı anabilim dallarından oluşacaktır. Bu iki bölüm şimdilik ilgili enstitü bünyesinde yürütecekleri tezsiz master programlarıyla Eğitim Bilimleri Bölümünün de desteği ile ilgili alanlarda öğretmen yetiştireceklerdir. Aynı şekilde Yabancı Diller Eğitimi , Güzel Sanatlar Eğitimi ve Beden Eğitimi Bölümleri ilgili alanlarda tezsiz master programı açabilirler ve bu alanlarda herhangi bir alan fakültesinden lisans derecesine sahip öğrencilere öğretmenlik için gerekli olan “tezsiz yüksek lisans” derecesini verebilirler.

6. Eğitim Fakültelerinde açılacak tezsiz yüksek lisans programları iki şekilde yürütülebilir.

a) 3.5 +1.5 Seçeneği : İlgili alanın bulunduğu fakülte (alan fakültesi) ile Eğitim Fakültelerince ortak yürütülen birleştirilmiş lisans artı tezsiz yüksek lisans programları düzenlenebilir. Bu programların lisans kademesindeki öğrenciler ilk yedi yarıyıldaki derslerini alan fakültesinden alırlar. Bu derslerin tümünü başarı ile tamamlayan öğrenciler lisans kademesinin son yarıyılında o alanın nasıl öğretileceğine ilişkin ders ve uygulamalarını Eğitim Fakültesinden alırlar ve bunları da başarı ile tamamlayan öğrencilere o alanın adını anadal, eğitimini de yandal olarak belirten lisans diploması verilir.

Lisans kademesini tamamlayan öğrenciler Eğitim Fakültesince ilgili enstitüye bağlı bir enstitü anabilim dalı olarak yürütülen tezsiz yüksek lisans kademesine doğrudan geçirilirler. İki yarıyıla eşdeğer bir süre içinde mezuniyet için öngörülen tüm şartları tamamlayan öğrencilere ilgili alan öğretmenliğinin adını taşıyan yüksek lisans diploması verilir.



b) 4+1.5 Seçeneği : Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen programlardan lisans diploması almış öğrencileri, lisans diploması almış oldukları programla ilgili ortaöğretim alanında öğretmen olarak yetiştirmek amacıyla üç yarıyıla eşdeğer bir süreyi kapsayan yüksek lisans programları düzenlenebilir. Bu tür yüksek lisans programlarına, usul ve esasları Yükseköğretim Kurulunca tespit edilen sınavla öğrenci seçilir ve yerleştirilir.

Böylece öğrenim süreleri Eğitim Fakülteleri öğrencileri için 4+1,5 5,5 yıl olmaktadır(Bülbül 1999,254 ; Akyüz 1999,336).

7. Eğitim Fakülteleri 6. maddede belirtilen seçeneklere göre ya 3.5+1.5, ya 4+1.5, ya da her iki seçeneği birden kapasiteleri dahilinde uygulamaya başlayabileceklerdir. Ancak tezsiz yüksek lisans programını açmak için yeterli kapasiteye sahip olmayan Eğitim Fakülteleri sadece İlköğretim düzeyine öğretmen yetiştiren lisans programlarını yürüteceklerdir.

C. GENEL HUSUSLAR

8. Lisans ve lisansüstü programlar belirli bölümlerin sorumluluğunda görünmesine rağmen, bu programların yürütülmesinde bölümler arası işbirliği gereklidir. Örnek olarak, Eğitim Bilimleri Bölümü programlar için öğretmenlik formasyonu derslerini vermekle yükümlüdür. ProgramIara göre hazırlanan ders dağılımı çerçevesinde bu işbirliğinin gerektirdiği sorumluluklar açık olarak belirlenmelidir.

9. Lisans ve lisansüstü düzeydeki öğretmen yetiştirme programları yanında mevcut sistemde olduğu gibi İlköğretim Programları, Ortaöğretim Alan Öğretmenlikleri programları ve Eğitim Bilimlerinin çeşitli alanlarında ilgili enstitüler bünyesinde yürütülmek üzere tezli yüksek lisans ve doktora programları yer almaktadır.

10. Her kademedeki öğretmen yetiştirme programları için okullarda uygulama zorunludur. Bu tür okul uygulamaları tecrübeli öğretmenlerin nezaretinde yapılmak üzere müfredat programlarında ağırlıklı olarak yer alır. MEB her Eğitim Fakültesi için belirli sayıda okulu bu amaçla görevlendirir. Uygulamalarda görev alacak öğretmen ve okul yöneticileri, ilgili fakültelerce saat başına ders ücreti ödenmek suretiyle ayrıca görevlendirilir.

11. Ülkemizin mevcut öğretmen ihtiyaçları dikkate alındığında, her Eğitim Fakültesinde Sınıf Öğretmenliği programının acilen uygulamaya geçirilmesi gerekli görülmektedir. Buna ek olarak, Eğitim Fakültelerinin Okul Öncesi Eğitim ve ilköğretim 2. kademe (ortaokul) öğretmenlikleri için öncelikli olarak program açmaları gerekmektedir.

12. 1998-99 öğretim yılından itibaren Eğitim Fakültelerinin programları bu yeni düzenlemeye uygun olarak yeniden şekillendirilecek ve buna göre öğrenci alımına başlanacaktır. Mevcut programlardaki öğrenciler eski yapılanma çerçevesinde öğrenimlerini tamamlayacaklardır.

13. Eğitim Fakültelerine ilişkin yeni düzenleme çerçevesinde ilköğretim, ortaöğretim alan öğretmenliği ve tezsiz yüksek lisans programlarını geliştirme çalışmaları 1997 yılı sonuna kadar tamamlanacak ve fakültelere gönderilecektir.

YÖK Yürütme Kurulu’nun 04.11.1997 tarih 97.39.2761 sayılı kararı gereğince Eğitim Fakültelerindeki yeni düzenleme ile ilgili uygulama ilkeleri aşağıda belirtilmiştir:



Yüklə 116,74 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin