Mekteb-i Maarif-i Adliye’nin Açılması: Bu okul devlet memuru yetiştirmek için açılmıştır. II. Mahmut döneminde temel amaçlardan biride modern devlet yapılanmasına geçmekti. Medrese veya Enderun gibi kurumlarda yetişen görevliler yeni ihtiyaçlara cevap verecek özelliklerden yoksundular bundan dolayı bu tür okulların açılması bir ihtiyaçtı.
Tercüman Mektebi’nin Açılması: Osmanlı Devletinde genelde ihtiyaç duyulan tercümanlar Rumlardan seçilirdi. II. Mahmut döneminde çıkan yunan isyanı fenerli Rumlardan seçilen tercümanlara güvenilmeyeceğini gösterdiği için Müslüman tercümenler yetiştirilmeye çalışılmıştır.
Mızıkay-ı Hümayun’un Kurulması: . II. Mahmut döneminde Avrupa tarzında müzik serbest bırakıldı.
Modern devlet örgütlenmesinin bir gereği olarak yeniçeri ocağı kapatıldıktan sonra Mehterhane Mızıkay-ı hümayun’a yani bando okuluna dönüştürüldü. Bu dönemde İtalya’dan İstanbul’a davet edilen müzisyen Giuseppe Donizetti Osmanlıyı batı müziği ile tanıştırdı. Yaklaşık 30 yıl Osmanlı devletine hizmet etti, kendisine paşa unvanı da verilen Donizetti ilk Türk bandosu olan Müsika-i Hümayun’u kurmuş mahmudiye ve mecidiye marşlarını bestelemiştir. Osmanlıda çalınan ilk resmi marş mahmudiye marşı olmuştur. Mehter marşı askeri bir marştı bu dönemde yeniçeri ocağının kapatılmasına paralel olarak yasaklandı. Ancak meşrutiyet döneminde ittihat terakki partisinin milliyetçi politikalar izlemesi üzerine yeniden kuruldu ve mehter marşına milliyetçi motifler eklendi
İlk Resmi Gazetenin Basılması: Osmanlı Devleti’nin ilk resmi gazetesi olan Takvim-i Vekay-i gazetesi 1831’de yayınlanmaya başlandı. Türkçe ve Fransızca olarak haftalık çıkan bu gazetede önemli haberlere, atamalara ve mevzuata dair haberlere yer verilmiştir. Gazete haftada 5000 tirajlı olarak öngörülmüştü. Elçilere, İstanbul ve taşradaki yöneticilere ve memurlara gönderiliyordu. Günümüzde bu işlevi resmi gazete görmektedir.
II. Mahmut döneminde yapılan kapsamlı reformlar göz önüne alındığında bu dönemde resmi bir gazetenin varlığına neden ihtiyaç duyulduğu konusunu sorgulayınız.
Yerli Kumaş Kullanımının Zorunlu Hale Getirilmesi: Daha önceki dönemlerde teşvik edilen yerli malı kullanımını II. Mahmut zorunlu hale getirmiştir. Bu dönemde Feshane, bezhane ve çuha fabrikası gibi birçok tesis kurdu. Kapitülasyonların olumsuz etkilerini kırabilmek için yerli kumaş kullanımı zorunlu hale getirilmiştir. Dışarıdan gelen malların tüketimi sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Müslüman tüccara vergi indirimi getirilmiştir.
Feshane, Bezhane ve Çuha Fabrikalarının Kurulması: Bu dönemde bu gibi birçok tesis kurulmuştur. Tunus’tan getirilen ustalar Eyüp’te Feshane’yi kurmuşlardır. İzmit’te çuha, Eyüp’te iplik, Beykoz’da deri, Bakırköy’de bez fabrikası kurulmuştur. Çuha denilen ve asker giysisi yapılan kumaşın üretimi için fabrika açılmıştır. Asker elbiselerinin yerli kumaştan dikilmesi kararı alınmıştır.
Evkaf Vekâleti’nin Kurulması: Devletin gelirlerini artırmak amacıyla Mekke ve Medine vakıfları dışında kalan diğer vakıfların yönetimi yeni kurulan Evkaf vekâletine (Nezaretine) bağlanmıştır.
Yeni Yolların Yapılması: Hem merkezi otoritenin memleketin en ücra köşesine kadar götürülmesi hem de ekonomik kalkınmada önemli bir yeri olduğu için bu dönemde yol yapımına önem verilmiştir.
Rumi Takvim Uygulaması: Osmanlı devletinde bu döneme kadar her alanda hicri takvim resmi takvim olarak kullanılıyordu. Mali ve resmi işlemlerde karışıklıkların yaşanmasını önlemek amacıyla bu alanlarda Rumi takvim kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlıda Rumi takvim uygulaması resmi olarak 13 Mart 1840 ta başlatılmıştır.
E.ASKERİ ALANDA YAPILAN ISLAHATLAR:
II. Mahmut döneminde askeri alanda yapılan önemli askeri ıslahatları aşağıda başlıklar halinde verdik. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde yapılan ıslahatların mali bir külfeti olmuştur. Askeri ıslahatların masraflarını karşılamak için esnafa Rüsumat-ı Cihadiye adlı yeni bir vergi konmuştur.
Dar-ı Şuray-ı Askeri’nin Kurulması: Yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra Askeri işleri yürütmek ve düzenlemek amacıyla kuruldu.
Sekban-ı Cedit Ocağının Kurulması 1809:Bu ordu sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın isteği ile kaldırılmış olan Nizam-ı Cedit ordusunun yerine kuruldu. Avrupa tarzında eğitim yaptırılan bu ordu 160.000 kişi olarak öngörülmüştü. Yeniçerilerin talimden kaçmamaları için esnafa bile talim yapma şartı konmuştur. Fakat bu ocak uzun süreli yaşayamadı. Kuruluşundan yaklaşık bir ay sonra yeniçerilerin isyanı başladı. Ocağın askerlerinin ilk kez kadir gecesinde resmen ortaya çıkmaları isyana vesile oldu. Bu durum yeniçerilerin tepkisini çekti ve isyan için bir vesile oldu. Kandıralı isyanı denilen isyanın nedenlerinden biride IV. Mustafa’yı tekrar tahta çıkartmaktı. Fakat II. Mahmut daha erken davranarak IV. Mustafa’yı öldürtmüş ve bu durumu önlemiştir. İsyancılar sekban-ı cedit ocağının kurucusu olan Alemdar Mustafa Paşayı baruthanede sıkıştırmış sadrazam ise baruthaneyi havaya uçurarak yeniçerilerle birlikte hayatına son vermiştir. Kandıralı isyanı sonucunda Sekban-ı Cedit ocağı kapatılmıştır.
Eşkinci Ocağının Kurulması: Bu ordu yeniçerilerin tepkisini çekmemek amacıyla yeniçeri ocağına bağlı olarak kuruldu; fakat yinede yeniçerilerden tepki gördü. Bu ocakta Avrupa tarzında eğitim yapılıyordu. Osmanlı Devletinde Avrupa tarzında kurulan bir başka ordu olan bu ocakta diğerleri gibi yeniçerilerin isyanı sonucu kapatılmıştır. Yeniçerilerin isyan parolası ise ‘’eğitim istemeyüz’’ idi. Padişah bu durumda ocağı kapatmak zorunda kalmıştır.
Vakay-ı Hayriye Olayı (1826 ) ve Yeniçeri Ocağının Kapatılması: Yeniliklerin önünde büyük bir engel olan Yeniçeri ocağının halkın ve topçuların desteğiyle tamamen kaldırıldığı bu olay tarihimizde Vakay-ı Hayriye olarak anılır. Sancağı şerif çıkartılarak Halk ve topçular bir bayrak altında toplanmış ve yeniçerilere savaş açılmıştır.6000 den fazla yeniçeri bu olay sırasında öldürülmüştür,20.000 den fazla serseri veya yeniçeri ise İstanbul’dan sürülerek asayiş sağlanmıştır. Ayrıca Bektaşi tekkelerine yasak getirilerek kapatılmıştır. Bu olay devlet içerisinde padişahın otoritesini artıran bir gelişme olmuştur. Yeniçeri ocağının kaldırılması bu tarihten sonra yapılan ıslahatların kalıcı olmasını sağlamıştır. Devletin başkentinde asayiş sağlanmıştır. Yeniçeri ocağının yerine ise Asakir-i Mansurey-i Muhammediye ordusu kurulmuştur.
Asakir-i Mansurey-i Muhammediye Ordusunun Kurulması: Bu ordu sadece Türklerden oluşuyordu, dolaysıyla ulusal orduya geçişin başlangıcı kabul edilir. Böylece yeniçeri ocağı kaldırılmış, yerine ulusal ordunun temelleri atılmıştır. Adı Muhammet’in muzaffer askerleri anlamına gelen bu ordunun askerleri Mehmetçik olarak isimlendirilmiştir. Mehmet ismi Muhammet isminden Türkçeleşmiştir. Bu orduda askerlik süresi 12 yıl olarak belirlendi fakat bu süre ileride gittikçe kısalacaktır. Askere alımlar gönüllülük ilkesine göre yapılıyordu ve kendilerine her ay maaş ödeniyordu. Soyu sopu belli olmayanlar, dönmeler ve benzeri kimseler bu orduya alınmamıştır. Askerlerin yaş aralığı ise 15-30 idi. Bu ordu da Batı temelli askeri program uygulanmıştır.
Mekte-i Tıbbiye ve Mektebi-i Harbiye’nin Kurulması: Bu okulların açılmasında askerlikle ilgili gereksinimler önemli rol oynamıştır. Ordunun gereksinimlerinin bir sonucu olarak 1827’de Tıbbiye kurulmuştur. Özellikle Tıbbiye Okulu ordunun doktor ihtiyacını karşılamak için ihtiyaç duyulan bir kurumdu.1834’te ise Mektebi Harbiye açılmıştır. Bu okul ordunun kurmay subay ihtiyacını karşılamak için kurulmuştur. Bu okullardan yetişen öğrenciler ülke sorunlarına ilgi duyarak çeşitli örgütler kurmuşlardır. Mesela İttihat ve Terakki Partisi askeri tıbbiye öğrencileri tarafından kurulmuştur.
Redif Birliklerinin Kurulması: Tımar sisteminin bu dönemde kaldırılması eyalet ordusunun da ortadan kalkmasına neden oldu. Tımar sistemine son verildiği için eyalet ordusu da ortadan kalkmış oluyordu. Fakat işe yarayan Tımarlı sipahilerden 4.süvari taburu kuruldu gerisine ise emekli maaşı bağlanarak terhis edildi. Tımarlı sipahilerin ortadan kalkmasıyla taşrada ortaya çıkan askeri boşluğu doldurmak ve savaş zamanlarında kullanılmak amacıyla milis kuvvetler oluşturuldu. Bu milis kuvvetlere redif birlikleri denir.
Denizcilik Alanında Yapılan Islahatlar: Bu dönemde Mühendishaney-i Bahr-i Hümayun genişletilip ders programları çağdaşlaştırılmıştır. Yapılan bir dizi çalışma sonucunda bu okul daha da geliştirilmiştir. Donanmadaki Rum denizcilerin sayısı azaltılırken bunların yerine Karadeniz ve Suriye kıyılarında yaşayan kimselerden yeni denizciler alınmaya başlanmıştır.
Denizcilik alanında yapılan çalışmaların sizce Yunan isyanıyla bir bağlantısı olabilir mi?
YAŞAM TARZINDA VE TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN YENİLİKLER
Kıyafet Nizamnamesi: II. Mahmut döneminde memurlar için resmi kıyafet zorunluluğu getirildi.( Ancak halk bu çalışmaların dışında tutulmuş ve kıyafet konusunda serbest bırakılmıştır.) Ulema hariç memurların fes, setre pantolon ve istanbulin marka ayakkabı giymeleri zorunlu hale getirildi. Padişahın kendisi de sakalını kısalttı, mısır tarzı setre pantolon giymeye, doğum gününü kutlamaya, elçiliklerde verilen davetlere gitmeye, yurt içi gezilere katılmaya başladı. Padişah, hükümet mensuplarının karşısında ve huzurunda oturmalarına müsaade etti. Padişah kendi resmini devlet dairelerine astırdı.
Dolmabahçe Sarayına Taşınılması:1815 yılında Topkapı sarayından Dolmabahçe sarayına taşınıldı.
Toplumda Din Faktörü Gözetilmeyeceğine Dair Ferman: Bu dönemde yaşanan ayrılıkçı ulusal ayaklanmaların ve siyasi çalkantıların da etkisiyle II. Mahmut’un yayınladığı bir ferman özellikle göze çarpmaktadır. Toplumu bir arada tutabilmek için gösterilen çabaların bir örneği olarak bu fermanda padişah Müslümanları camide, Hıristiyanları kilisede ve Musevileri havrada görmek isterim demiştir.
Yukarıdaki gelişmelere bakılarak devlet yönetimi anlayışında bir farklılık yaşandığı söylenebilir mi?
TANZİMAT DÖNEMİ ISLAHATLARI (1839-1876)
II. Mahmut’un vefatından sonra yerine oğullarından Abdülmecit ve sonra Abdülaziz geçmiştir. Abdülmecit ve Abdülaziz dönemleri Osmanlı tarihinde Tanzimat dönemi olarak adlandırılır.
Tazimatın kelime anlamı düzenlemek yani tanzim etmektir. Tarihsel manası ise Osmanlı devletinde Sultan Abdülmecit tarafından başlatılan yenileşme ve batılılaşma hareketleridir. Halk için anlamı ise Raiyetten vatandaşlığa geçişi simgeleyen bir evre, kapıkulunu aşmış yurttaşlık özlemidir. Tanzimat fermanı dönemin dış işleri bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanmıştır. Gülhane parkında ilan edildiği için diğer bir adı da Gülhane Hatt-ı Hümayunu’dur.
Adından da anlaşılacağı üzere bu belge bir fermandır, halkla yapılan bir sözleşme değildir. Padişahın örfi kanun çıkartma yetkisinin dikkat çekici bir örneğidir.
TANZİMAT DÖNEMİ
1839-1876
Abdülmecit Dönemi 1839-1861 Abdülaziz Dönemi 1861-1876
ABDÜLMECİT DÖNEMİ: II. Mahmut’un Bezmialem kadın efendiden doğan oğludur.1823’te doğdu 16 yaşında padişah oldu. İyi bir eğitim görmüştü, babası onu Avrupalı prensler gibi yetiştirdi. Osmanlıda batılı dil bilen ilk padişah Sultan Abdülmecit’tir. Kimi kaynaklara göre padişah Zarif ve merhametli biriydi fakat zevk ve debdebeye düşkündü. Osmanlı Devleti ilk dış borcunu bu dönemde Kırım Savaşı sırasında aldı. Sultan’ın 1854’te kızı Fatma sultanın düğününde 2 milyon altın harcaması ayrıca 500 milyon harcayarak Dolmabahçe sarayını yaptırması ekonomik sıkıntılara rağmen tasarruf tedbirlerinin uygulanmadığını gösterir. Sultan Abdülmecit 39 yaşında babası gibi verem hastalığından hayatını kaybetmiştir. Döneminde birçok önemli ıslahat yapıldı, özellikle eğitim ve hukuk alanında yaptığı ıslahatlar önemlidir.
ABDÜLAZİZ DÖNEMİ: II. Mahmut’tun Pertev Nihal sultandan doğan oğludur,31 yaşında padişah olmuştur. Abdülaziz de abisi Abdülmecit gibi iyi bir eğitim almıştı. Kendisi Avrupa’ya seyahat eden ilk Osmanlı padişahıdır. İriyarı bir cüssesi vardı, spora, eğlenceye ve sanata düşkündü. Pehlivan olmasının yanı sıra resimleri ve besteleri vardır. Sahip olduğu bu özellikler padişahın yaptığı ıslahatlara da yansımıştır. Abdülaziz dönemi çalkantılı bir dönemdir. Ali ve Fuat paşalar bu dönemin önemli sadrazamlarıdır. Fakat Rus Nedim paşanın sadrazam olmasıyla işler çığırından iyice çıkmıştır. Abdülaziz, Mithat ve Hüseyin Avni paşa gibi devlet adamlarının etkisiyle tahttan indirilmiştir. Bu sırada padişah 46 yaşındaydı. Kimilerine göre padişah bu durumu gururuna yediremeyip makasla damarlarını keserek intihar etmiştir. Daha ağırlıklı bir görüşe göre ise padişah tahtan indirilmiş sonrasında intihar süsü verilerek öldürülmüştür. Abdülaziz’in yerine Abdülmecit’in oğullarından ve o sırada 36 yaşında olan V.Murat tahta çıkarılmıştır. V.Murat’ın saltanatı çok kısa sürmüş tahta çıktıktan 93 gün sonra tahttan indirilmiştir. Yerine yine Abdülmecit’in bir diğer oğlu olan II. Abdülhamit tahta çıkarılmıştır. Böylece Tanzimat dönemi bitmiş, Meşrutiyet dönemi denen yeni bir dönem başlamıştır.
TANZİMAT DÖNEMİ ISLAHATLARI 1839-1876
Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayunu)
Tarih:3 Kasım 1939
Padişah: Abdülmecit
Tanzimat fermanı Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanmış ve onun çabalarıyla ilan edilmiştir. Adından da anlaşılacağı gibi bu belge padişahın örfi kanun çıkartma yetkisinin bir sonucu olarak çıkarılan bir fermandır, halkla yapılan bir sözleşme veya bir anayasa değildir. Gülhane parkında halka ve yabancı ülkelerin temsilcilerine okunarak ilan edilmiştir. Tüm halka çeşitli hukuki haklar tanıyan bu belge padişahı da bağlı kılacağına dair ifadeler içerir. Tanzimat fermanıyla batılılaşma hareketleri hızlanmış, Osmanlı ülkesinde Avrupa hukuk kuralları geçerli olmaya başlamıştır. Dış Siyaset açısından ise Rusya’nın boğazlar konusundaki isteklerine karşı Batı’nın desteği sağlanmıştır.
Sevgili öğrenciler 19. ve 20. Yüzyılda yapılan önemli ıslahatların zamanlamalarına özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Bu açıdan baktığınızda Osmanlı Devletinde demokratikleşme hareketleri ve ıslahatların zamanlamaları ile ülkenin özellikle dış politikada karşı karşıya kaldığı sorunlar arasında büyük ilişki olduğunu göreceksiniz. Osmanlı Devleti bu tür bir yöntem izleyerek karşı karşıya bulunduğu ve tek başına çözemediği sorunlar karşısında Batı’nın desteğini sağlamayı kimi zamanda müdahalelerine mani olmayı ümit etmiştir. Bu da gösteriyor ki ıslahatlar sadece iç siyasete dönük değil dış siyasette de çeşitli amaçlara dönük olarak yapılmaktadır.
ÖR: Osmanlı Devleti Mısır ve Boğazlar sorunun çözümünde dış destek sağlamak için İngiltere ile 1838’de Balta Limanı Ticaret Sözleşmesini imzalamıştır. Bundan sadece bir yıl sonra 1839’da Tanzimat fermanı ilan edilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere bu üç olay arasında güçlü bir ilişki vardır. Tanzimat Fermanı’nın 1839’da ilan edilmesi belirli bir amaca dönüktür. 1839’da yayınlanan fermanın yarattığı olumlu izlenimin 1840 ve 1841 de Mısır ve Boğazlar sorununun çözümü için Londra’da düzenlenen konferanslara katılan devletlere etki edeceği ve böylece Osmanlı adına olumlu sonuçlar ortaya çıkarması ümit ediliyordu.
Aşağıda verilen olaylar ve kronojiler olaylar arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamanızı sağlayacaktır.
Tanzimat fermanında eşitlik, hukuk, yönetim, askerlik, vergi ve mülkiyet hakkı gibi konularla ilgili çeşitli haklara yer verilmiştir.
Tanzimat fermanının ilan edilmesinde etkili olan başlıca nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
Ulusal ayaklanmaları engelleyerek devletin dağılmasını önlemek,
Halkın devlete ve yöneticilere güven duymasını sağlamak.
Mısır ve boğazlar sorunu gibi sorunların çözümünde Avrupalı devletlerin desteğini sağlayarak lehine bir sonuç elde etmek.
Batılı devletlerin Osmanlı iç işlerine karışılmalarını engellemek.
Avrupalı devletlerin istekleri doğrultusunda hareket ederek, Avrupa’nın Osmanlı devletinin yanında yer almasını sağlamak.
Tanzimat Fermanıyla Kabul Edilen İlkeler:
Herkes (bütün uyruklar) kanun önünde eşit olacaktır. (Bu durum Osmanlıcılık fikrine temel teşkil etmiştir.)
Herkesin canı, malı, ırzı, namusu ve hürriyeti devlet garantisi altında olacaktır.
Rüşvet ve iltimas kalkacak, işkence-dayak ve angarya kaldırılacak, köle ticareti yapılmayacaktır.
Askerlik tüm Osmanlı tebaası için zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca ocak görevi olmaktan çıkartılmış vatan görevi haline getirilmiştir. Ömür boyu askerlik kalkacak, herkes belli bir yaşa geldiğinde belli süreler için askere alınacaktır. Askerlik süresi 4,5 yılla sınırlandırılacak, askere alma ve terhis işlemleri sağlam esaslara bağlanacaktır.
Tanzimat fermanıyla vergi vermek ve askerlik yapmak vatandaşlık görevi haline getirilmiştir.
Herkes geliri oranında vergi ödeyecek. İltizam sistemi kaldırılacak vergiler belirli yöntemlerle toplanacaktır. Vergi vermek bir vatandaşlık görevidir.
Müsadere sistemi kaldırılacaktır. Herkes mal ve mülk sahibi olabilecek ve bunları miras bırakabilecektir.
Herkes bağımsız mahkemelerde halka açık olacak biçimde eşit şartlarda yargılanacaktır. Hiç kimse yargılanmadan cezalandırılmayacaktır, hiç kimse haksız yere idam edilmeyecektir.
Osmanlı Devleti Tanzimat fermanından beklediği sonuçları elde edememiştir. Fakat birçok önemli sonuçları olmuştur:
1.Getirdiği en önemli yenilik kanun üstünlüğüdür. Padişah kendi gücünün üzerinde bir güç olarak kanun üstünlüğünü kabul etmiştir. Her gücün üzerinde kanun gücünün varlığı Tanzimat fermanıyla kabul edilmiştir.
Tazimat fermanı hukuk devleti yolunda atılan ilk adımdır.
2.Hukuk, askerlik, eğitim, ekonomi gibi alanlarda yenilikler getiren ferman Osmanlı devlet ve kanun anlayışında, yönetim prensiplerinde anlayış değişiklikleri getirmiştir. Bu alanlarda laiklik, eşitlik, anayasacılık gibi kavramların gelişmesini sağlamıştır.
3.Tanzimat fermanıyla reaya ve millet sistemi anlayışı terk edilmiştir, bu anlayışa son verilmiştir.
4.Tanzimat fermanı bir anayasa değildir, adı üzerinde bir fermandır; fakat Osmanlı devletinde anayasacılığın başlangıç noktası olarak kabul edilir. Bazı temel hak ve özgürlükler içerdiği için anayasalı monarşiye yani meşrutiyete geçişin yolunu açan ilk adımdır.
5.Tanzimat Fermanı, Magna Charta gibi bir sözleşme olmasa da padişah ile vatandaş arasındaki ilişkiler yazılı bir belgede belirlenmiştir. Bu bakımdan sosyal bir anlaşmaya benzer.
6.Avrupalı devletlerin Osmanlı iç işlerine müdahale etmelerini önleyemediği gibi müdahale etmelerini daha da kolaylaştırmış, buna olanak sağlamıştır.
7.Fermanın İstanbul’daki bütün yabancı elçiliklere resmen bildirilmesi dış devletlere bir tür noterlik ve garantörlük görevi yüklüyordu. Bu durum fermanın uygulanmasında Avrupalı devletlere bir tür yaptırım görevi de yüklüyordu.
8.Osmanlı devleti için bir hukuk belgesi olarak kalan bu ferman bundan sonraki Osmanlı tarihinde hukuk eşitliğine dayanan Osmanlı birliği siyasetinin gelişmesine yol açmıştır.
Tanzimat fermanın temelinde Osmanlıcılık düşüncesi yatar. Fermanda yer alan maddelere bakıldığında cümleler herkesi kapsayıcı herkes, bütün gibi ifadelerle başlamaktadır. Bu durum devletin dağılmasını önlemek için bütün unsurları bir amaç etrafında birleştirmeyi amaçlayan Osmanlılık fikrinin bir tezahürüdür. Tanzimat Fermanı bundan sonraki tarihimizde hukuk eşitliğine dayanan Osmanlı birliği siyasetinin gelişmesine yol açmıştır.
9.Tanzimat fermanı hem Müslüman halk hem de Gayrimüslim halk tarafından memnuniyetle karşılanmadı. Müslüman halk Gayrimüslimlere haklar tanındığı için, Gayrimüslimler ise askerliğin kendileri içinde zorunlu hale getirilmesinden memnun değillerdi. Memnun olmayan bir başka yerde patrikhaneydi. Patriklik fermanın milliyetçilik hareketlerini yavaşlatacağı düşüncesiyle memnun değildi.
10.Tanzimat Fermanı’nın yaptırımı dinsel ağırlıklıydı. Hırka-i Şerif odasında toplanan padişah, vekiller ve ulemanın kanunlara uyacaklarına dair yemin etmeleri fermanın bir yaptırımının dinsel olduğunu gösterir. Fermanda ise bu fermana uymayanlar, aykırı davranışlarda bulunan kimseler için:’’Allahu Teâlâ hazretlerine mazhar olmasınlar ve ilelebet felah bulmasınlar’’şeklinde bedduada bulunulmuştur.
11.Azınlıkların fermanda yer alan bu haklardan yeterince yararlanamadığını ileri süren yabancı devletlerin baskısıyla 1856 yılında ıslahat fermanı yayımlanmıştır. Tanzimat fermanı bu açıdan ıslahat Fermanı’nın ağırlık noktasını teşkil etmiştir. Islahat fermanıyla Tanzimat fermanıyla başlayan sürecin devam edeceği belgelenmiştir. Islahat Fermanında Tanzimat fermanıyla getirilen haklar genişletilmiş bu haklara ek olarak siyasi, ekonomik, eğitim gibi konularda yeni haklar getirilmiştir. Fakat sadece Gayrimüslimlere yönelik haklardan bahsettiği için Müslüman-Gayrimüslim çatışmasına ortam yaratmıştır. Bağımsız iç siyaseti engellemiş ıslahat sürecini başarısızlığa mahkûm etmiştir. Dolaysıyla devletin parçalanma sürecini hızlandırmıştır. Gayrimüslimler ise elde ettikleri haklar açısından Müslümanlardan daha ileri bir hale gelmişlerdir.
ISLAHAT FERMANI
Yıl:1856
Padişah: Abdülmecit
Islahat Fermanın İlan Edilmesinde Etkili Olan Nedenler:
İç Nedenler: Osmanlı Devletinin görünüşteki gayesi imparatorluk sınırları içerisinde yaşayan bütün toplulukları dil, din, ırk farkı gözetmeksizin kaynaştırmak ve yeni bir Osmanlı toplumu meydana getirmektir.
Dış Neden: Diğer taraftan Osmanlı Devleti Avrupalı devletlerin iç işlerine karışmalarını önlemek ve çıkacak ulusal ayaklanmaları engellemeyi de umuyordu.