1. Oyun nediR?



Yüklə 74,09 Kb.
tarix30.07.2018
ölçüsü74,09 Kb.
#63825

GİRİŞ


Bu araştırma raporunda çocuk ve oyun hakkında, çeşitli bilgiler verilmeye çalışılmıştır. İlk önce oyunun tanımı yapılarak oyunun ne demek olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. böylece pek üzerinde durulmayan oyun kavramı irdelenmiştir. Bu kavram gelişim kuramcısı Piaget' in bakış acısına göre değerlendirilmiştir. Daha sonra yaş faktörü göz önünde bulundurularak çocukların oyun ve oyuncakları hakkında çeşitli bilgiler verilmeye çalışılmıştır. Oyunun çocuğun gelişmesi üzerindeki etkileri vurulmaya çalışılmıştır. Gelişme etkisi vurgulanırken duygusal, zihinsel, fiziksel ve sosyal açıdan ele alınmıştır.

Bilindiği üzere oynanan oyuncak ve oyunlar üzerinde pek çok faktör önemli rol oynar. Bunlardan biriside yerleşim yerinin oyun üzerindeki etkisidir. Bu yüzden bu araştırma raporunda oyun yerleşim terlerine göre incelenmesi uygun görülmüştür. Öğrenmede de oyunun etkisi olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Bu Mevlana'nın “oyun aslında akıldadır; ancak çocuk oyunla akıllanır.” sözüyle ne kadar doğru bir noktaya değindiği anlaşılmaktadır. Oyunun eğlendirici yönünün yanısıra tedavi edici yönü de vardır. Çocuğa yapılan oyun terapisiyle onun duygu dünyasına inilerek buradaki korku, kaygı , stres ve rahatsızlıkları giderilmeye çalışılır. İşte bu raporda bu ve bunun gibi konular hakkında bilgiler verilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmanın bizim açımızdan da eğitici ve öğretici olduğunu düşünüyoruz.



1. OYUN NEDİR?


Oyun her yaşta insanın hayatında önemli yeri olan bir etkinliktir. Yetişkin için eğlenmek, dinlenmek, boş zaman etkinliği gibi anlamlar ifade eden oyun çocuk için. İçinde yaşadığı dünyayı, çevresindeki insanları anlama ve tanıma aracıdır. Oyun çocuğun gelişimi için yaşamsal bir önem taşımakta ve çocuğun gelişimini yansıtmaktadır. Çocuğun bedensel, ruhsal gelişimi ve eğitimi için oyun, beslenme ve uyku kadar önemli bir ihtiyaçtır. Çocuğun gözü ile bakıldığında oyun, çocuğun en önemli aracıdır (1).

Çocuk oynadıkça duyguları kesinleşir, yetenekleri serpilir, becerisi artar. Çünkü oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Duyduklarını, gördüklerini sınayıp denediği, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney odasıdır. Kısacası oynayan çocuk kendi küçük dünyasındadır. O dünyaya kendisi egemendir. Kuralları kendisi kor, kendisi bozar. Yaşıtları dışında kimsenin bu dünyaya girmesini istemez. Evcilik oynayan küçük çocuklar, büyükleri yanına yaklaştırmazlar. Karışmaya kalkan olursa sinirlenirler, kurdukları oyunu, yerleştirdikleri eşyaları değiştirmeyi bir deneyin, hemen tepki gösterirler. Deney odasında buluş yapmak üzere olan bir bilgin gibi huysuzlaşırlar. Diktikleri kuleyi yanlışlıkla devirirseniz yeniden yapılamazmış gibi ağlarlar. Çünkü, yetişkine ne denli önemsiz görünse de yaptığı kule kendi yapıtıdır. Oyundaki çocuk erişkinlerin “Dur! Otur! Öyle değil böyle yap! “ gibi kısıtlamalarından uzak, kendi başına buyruk olmanın tadını çıkarır. Oyun Çocuğun Özgürlüğüdür (Yörükoğlu, 2002, 67).


2. PİAGET'E GÖRE OYUN ÇEŞİTLERİ

2.1. Alıştırma Oyunları


Alıştırma oyunlarında, annenin yeni doğmuş bebeğini kucaklaması, yanaklarına dokunması, ayak parmaklarını gıdıklaması yada bebeğin kendi parmaklarını tutmasına izin vermesi duygusal-oyun oyunlarının başlamasını sağlar. Bu tür vücut oyunları ve iletişim, anne ve diğer bakıcıların bu yolda çocuğun çevresini merakla izlemesini sağlar (Singer Singer, 1998, 67).

... iki üç aylık süt bebeği çevresindeki insanlara bakarak, vücuduna ve yanındaki nesnelere dokunarak ilk oyunu keşfeder. Bundan zevk alınca dokunmakları tekrarlar. Kas ve sinir sistemi geliştikçe dokunduğu objeleri ve vücudunun parçalarını yakalayarak inceler. Bir yaşındaki bebeğin oyunları daha çok dokunma, yakalama ve atma şeklindedir (6).

Araştırma oyunlarında... çocuk kasları ile yaptıklarını oyun şeklinde tekrarlar. Dokuna bildiği bütün objeleri alır... yanındaki objeleri yakalar, sallar, ileri-geri hareket ettirir. Sonunda atmayı ve tekrar almayı öğrenir. Çocuk yeni bir oyuncak aldığı zaman yukarıdaki davranışları gösterir. Alıştırma oyunlarında çocuk ne yapabileceğini ispatlar, bundan zevk alır ve tekrarlar (Özdoğan , 2000, 8).

Bu oyunlar çocukların gelişiminde duygusal-motor dönem olarak isimlendirilen doğumdan yaklaşık iki yaşına kadar olan bölüme uyar. Bu dönemde bebekler yavaş yavaş hareket etmeye başlamıştır ve zihinsel gelişimde ise çevreden beş duygusu ile aldığı uyaranları birleştirip sınıflandırmaya çalışmaktadır. Bebek çıngırağının rengini ve sesini alır ve sınıflandırır (4).


2.2. Sembolik Oyunları


Başlangıçtaki oyunlar daha çok harekete dayanan oyunlardır. 1 yaş ve 6 ay ve 2 yaşlarında farklı bir oyun türü ortaya çıkar. Buna sembolik oyunlar denir. Bu gruba dilin sembolik işlevi de katılır. Taktik ise karışır. Çocuğun fantezileri görülür. Araştırıcılar tarafından taklidin sembolik faaliyetler için gerekli olduğu ileri sürülmüştür (Özdoğan, 2000, 109).

Bu gelişim döneminde iki yaş ile yedi ve sekiz yaşları arasındaki dönemi içerir. Bu oyunların içeriği araştırmalardan, simgeler ve varsayım boyutlarına kadar değişmektedir. Çocuk kendi gerçeklerini hareketlerle yaşatmaktadır. Bunun en belirgin örneği sanki varmış gibi oyunlardır. Çocuğun bir köşede yaptığı evcilik oyunu, bir odun yada plastik çubuk ile oluşturulan atı sürmesi gibi örnekler bu gruptandır. Ayrıca bu anlatım yoluyla zihinsel simge ve uygulamalar yinelenerek özümsenmektedir. Evcilik oyunu ile hem duygu ve düşünceler aktarılmakta hem de annelik özdeşimi sindirilmektedir (4).

... çocuklar günlük hayatı ve içinde yaşadığı çevrenin kültürünü yansıtan dramatik (taklit) oyunlarına yönelirler. Kişileştirme (bebeği ile oynama), objeleri kullanma (boş bardaktan su içer gibi yapma) evcilik (anne veya baba rolü oynama), doktorculuk, bakkalcılık ve okulculuk şeklinde çeşitlilik gösteren oyunlarda çocuk sosyalleşmenin ilk adımlarını atar (6).

4 – 6 yaşlarındaki kızlar bebeklerine farklı elbiseler giydirip küçük sembolik evlerini eşyalarla süslerken, erkekler bazı savaş serüvenlerini grup oyunlarına yansıtırlar. Bebeğini sallayan onu giydirip besleyen çocuk annesini taklit etmekte onun hareketlerini oyuna yansıtmakta ve onunla kendini özdeşleştirmektedir (Yavuzer, 2002, 172).


2.3. Kurallı Oyunlar


Sembolik dönemdeki taklitlerin yanı sıra yavaş yavaş toplumsallaşma da oluşmaya başlar... çocuklar birlikte oynanan oyunlara yönelir, oyuncak alış-verişinde bulunur, birbirlerinin tecrübelerinden yararlanırlar. 4 yaşından sonra birlikte oynanan oyunları işbirliğine dayanan oyunlar takip eder. İşbirliği gerektiren oyunlarda kurallar vardır, yani kurallara göre oynanır. Çocuklar işbirliğine ve paylaşıma dayalı kurallı oyunları en iyi ana okullarında öğrenir (6).

... Grup oyunlarında grubu oluşturan her çocuk kendisinin daha iyi olduğunu ortaya koymak için çaba gösterir. Kuralları daha iyi anlar ve uygular. Diğer çocuklarla oldukça başarılı bir biçimde oynayabilen 5 yaş çocuğu yetişkinlerle ilişkilerinde de başarılı ve mutludur. Zaman zaman tedirginlik ve küskünlük gösterse de bu tür davranışlar genellikle yorgunluk, uykusuzluk ya da hastalık durumlarında ortaya çıkar (Çağdaş, Seçer(Şahin) 2002, 38).

Kurallı oyunlarda çocuk iki davranıştan birini seçmek zorundadır. Ya kuralları çiğneyerek, amacına ulaşacak, oyunu kazanacaktır ya da kurallara uyacak ve sonuca razı olacaktır. Çocuğun kurallara uyması, kendini kontrol etmesi gerektiği zaman iç çatışma ortaya çıkar ve çocuk çoğunlukla kuralları çiğner. Gruptaki çocukların iyi nitelikli oluşları çocuğun kurallara uymasında büyük rol oynar. Çocuk oyun kurallarına uyarken ben-merkezci düşünme tarzından da kurtulur ve oyunun kuralları gereği sosyal normlara uygun davranır (Özdoğan, 2000, 110).

Diğer taraftan grup oyunları, çocuğun olaylara başka birinin görüş açısından bakabilmesi, başka bir insanın tutum, duygu ve güdülenimlerine ilişkin anlayışına dayanarak kendi davranışlarını düzenleyip çevresine uyum sağlamasına fırsat verir. Bu bilişsel gelişimler, sosyal becerilerin ve etkili kişisel ilişkilerin temelini oluşturan iki yeterliliği, çocuğun duygudaşlık kapasitesini ve sosyal yargıda bulunma gücünü arttırır (Yavuzer, 2003, 29).

... Oyunlarında çocuk kendini oyun arkadaşlarının yerine koyar ve onun nasıl davranacağını önceden tahmin edebilir. Doğaldır ki bu davranış biçimi beş yaşındaki bir çocuk için zor olabilir. Çünkü henüz ben-merkezci düşünceden kurtulamamıştır. Piaget' e göre çocuk karşısındaki kişinin reaksiyonlarını dikkate alarak kendi davranışlarını düzenle ve verilen problemi durumu düşünerek çözebilme yeteneğine en çok 11-123 yaşlarında ulaşabilir (Özdoğan, 2000, 110).

Özetlenecek olursa küçük çocuk çevresini onunla ne yapabilirse öyle tanır. Gelişim süreci içinde deneyimlerini arttırır. Objelerle oyunlar arasında ilişki kurar. Daha sonra algıda değişmezlik, anlam verme gelişir ve böylece kendi çevresini kavrama ...yeteneğine ulaşır. Çocukta kavramlar sistemi, kendi yaptıkları, algıladıkları, aldığı bilgiler, diğer kişilerinkilerle oluşur. Düşünme tarzı ben-merkezcilikten uzaklaşır. Sosyal düşünce gerçekleşir (Özdoğan, 2000, 110).

Shirley ... sosyal davranışların gelişmesinde de aşamaların bulunduğu belirtmektedir. Sosyal çevre ve onun uyarıcılarının, sosyal davranışların yeni biçimler almasını sağladığını da dikkate almak gerekir (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 30).

3. YAŞLARA GÖRE OYUN VE OYUNCAKLAR


Çocukların oyun ve oyuncaklarının niteliği yaşlarına göre farklılıklar gösterir. İlk 2-3 aylık bebeğin oyun faaliyeti çevresindeki insanlara bakmak ve yanındaki objeleri yakalamak üzere hareketler yapmaktan ibarettir. Daha sonra çocuğun el ve kolundaki kontrol giderek artar, çevresindeki objeleri yakalayabilir, inceleyebilir. Oyuncakları keşif niteliğindedir. Oyuncak ve objeleri çekerek ve çarparak onları keşfetmeye çalışır. Çocuğun başlangıçtaki oyunları serbest ve kendiliğindendir (Yavuzer, 2002, 171).

Bebeğin sosyalleşmesi 3. aydan insanlarla objeler arasındaki farkı görerek onlara değişik tepkilerde bulunmasıyla başlar. Göz kasları, insan ve objeleri izleyecek, kulakları ise sesleri ayırt edebilecek olgunluğa ulaşmıştır. Bebeğin bu yönden olgunlaşmış olması onu sosyalleşmeye hazır duruma getirir (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 31).

İlk altı ayında çocuk ses, şekil ve renklere karşı duyarlıdır. Bu dönemde görsel ve işitsel duyulara yönelen hareketli oyuncaklar çocuğun dikkatini çeker ve neşelendirir. Çocuk yeni ve ilginç olan her şeye bakmak, dokunmak, seyretmek ister. Bu çocuğun öğrenme yoludur. Yatağının üzerine asılabilen sallanınca ses çıkaran canlı renkleri olan objeler ve rahatça tutulabilen çıngırak bu dönemin vazgeçilmez oyuncaklarındandır. Bu aylarda yine müzik kutuları renkli halkalar, kumaştan ve plastikten kucaklanabilecek bebekler tercih edilebilir. 4. ayından sonra çeşitli boylarda toplar, tutmalı çıngıraklar, bez bebekler, lastik ve plastik sıkmalı oyuncaklar, diş kaşıyıcı halkalar iç içe geçen kutular seçilebilir ve radyo teyp dinletilebilir (2).

Oturmaya başladığı 7. aydan itibaren çocuk uzana bildiği her şeyi yakalamaya, her şeyide ağzına götürmeye çalışır. En çok hoşlandığı şeyler bir elinden diğer eline kolayca geçirebildiği renkli halkalar, avuçlayabildiği plastik kaplar, kemirebildiği kauçuk nesneler hırpalandığı zaman bozulmayan yumuşak bebek ve hayvancıklardır. Tutunarak da olsa ayağa kalkabildiğinde eline geçen şeyleri yere atmaktan zevk aldığından, zıplayan, yere düşünce ses çıkaran oyuncaklar ilgi odağıdır. Boy boy renkli toplar, iç içe geçebilen kutular bu dönemin oyuncaklarıdır (4).

Bebek 8. aydan itibaren “ben “ ve “başkası”nın ayrımını yapmaya başlar. Saklanır ve birden yüzünü açar. Karşısındaki kişinin de aynı davranışı tekrarlamasından hoşlanır. Bu bir çeşit saklambaç oyunu gibidir. Akranlarıyla ilişkilerinde gerginlik gözlenir. Akranlarına nesneymiş gibi davranır. Onları itekler, ellerinde gördüğü hoşuna bir oyuncağı çekip alır (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 32).

Akranlarına nesne gibi davranması, itip-çekmesi onları oyuncak yerine koymasındandır.. Takriben 3 aylık olunca eliyle sürüp itince eşyaların düştüğünü öğrenmiştir ve her nedense onların düştüğünü işletmekten zevk duyar (Pressey, Robinson, 1991, 110).

10-12 aylarında tef, davul, kapaklı kutular, düdük, kitaplar, resimler, kalın kalemler, bahçe ve kum oyuncakları, banyo oyuncakları, balonlar, toplar, itilen yada çekilen tekerlekli oyuncaklar, telefon çevirme gibi etkinlik setleri tercih edilebilir (2).

... Çocukta gözlenen sosyal davranış belirtileri arasında başkalarının ses ve davranışlarını taklit etme ve oyuncaklarla birlikte oynama mevcuttur. Ancak oyuncağı başkaları tarafından alındığı zaman sinirlenme, kavga ve ağlama gibi tepkiler gösterir. Bir yaşındaki çocuk çevresindeki kişilerin kendisini güldüren davranışlarını tekrarlar. Çocukta bir çeşit taklit oyunları başlar. Çevresindekilere sevgi gösterilerinde bulunur. Sevgi ve mutluluğunu anlaşılır biçimde ifade eder (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 33).

“Oynamak isteyen her yetişkine kolayca yaklaşır. (1-1,5) yaşa kadar iple çekilen, itilen, ses çıkaran oyuncaklar tahta atlar, bisikletler, tahtadan boy boy kutular ilgi alanına girer (3)”.

İkinci yaşta çocuk ailesinin dışındaki kişilerle etkileşimde bulunmaya ve akranları ile olan beraberlikten zevk almaya başlar. Çocuklar 2. yaşın başında yetişkinlerin kendilerinden ben- merkezci, bağımlı bir kişi yerine bağımsız bir kişi olmalarını beklediklerini öğrenirler. Bazı davranışların belirli ortamlarda yapılması gerektiğini öğrenmeye başlarlar. Anne-babanın da etkisi ile geliştirilen bu davranış türlerinden tümü sosyalleşme olgusunun ilk aşamalarını oluşturur (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 33).



  • Bu yaşta su ile oynamaktan zevk alan çocuk, yıkanmaktan, başına su dökmekten hoşlanır. Oyuncak bebek malzemeleri, ütü, tencere, balon, kumandalı otomobil, iş tezgahı, çekiç, tornavida, bahçe oyunları, bahçe kulübesi, müzik aletleri (zurna), yumuşak tebeşir, pastel boya ve kağıt gibi malzemelerle oynar.

  • Üçüncü yaşla çocuk yaşıtlarını ve yetişkinleri taklit etmeye başlar. Onların söyledikleri sözleri ve davranışlarını tekrarlamaktan hoşlanır. Evcilik, okulculuk, doktorculuk gibi oyunlar oynarlar. Günlük yaşantılarında gözledikleri, ev yaşantılarını ya da kişileri oyunlarına yansıtırlar. Bütün bunlar çocuğun insan ilişkilerinin önemini kavraması ve sosyalleşmeyi kolaylaştırır (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 35).

  • Bu dönemde çocuğun oynaması için; parmak boyası, keskin olmayan makaslar ve kağıtlar, renkli çıkartmalar, öykü ve masal kitapları, teyp ve çocuk şarkı kasetleri, bebek, bebek arabaları gibi itmeli ve çekmeli tekerlekli araçlar, üç tekerlekli bisiklet

  • Basit bilmeceler ve tahmin oyunları ( hayvanları ,ağaçları, çiçekleri bilmesi gibi)

  • Küçük süpürge, faraş, küçük tencere, tabak, fincan gibi ev içi eşyaları

  • Tahtadan veya plastikten çekiç, kerpeten,tornavida gibi araçlar

  • Hayvanat bahçesi gezileri veya yakın çevre gezileri

  • Su, kum, kil gibi doğal oyun malzemeleri çocuğun dokunma duygusunun gelişimine, deneyim ve keşif olanaklarını sağlanmasına, utangaç çocuğun uyarılmasına, saldırgan çocuğun sakinleşmesine ve çocuğun dikkatini bir konu üzerinde toplamasına yardımcı olduğu için tercih edilebilir.

  • Çocuk 4 yaşına kadar ben – merkezci ( egosantrik) birer kişiliğe sahiptir. Paylaşmayı bilmediği için ilk oyunları tek başınadır. Elindeki oyuncağı yanındaki çocuğa vermek istemediği gibi, onun elindeki oyuncağı da sahip olmak ister. Yan yana oturan üç yaşında iki çocuk birlikte oynamayı beceremez, biri öbürünün oyuncağına sahip olmaya çalışırken öbürü de vermemek için direnir. Ağlaşır, birbirini tırmalar veya saçlarından çekerler. Bütün bunlar çocuğun yaşına uygun davranışlardır,anormal bir yanı yoktur (6).

Dört yaş çocuğunun yaşantısını yetişkinlerin yanı sıra arkadaşları da etkilemeye başlar.Arkadaşlar hem model olarak hem de sosyalleşme açısından etkili olur.Çocuğun arkadaşlarına aktardığı bağımlılık duygusu zamanla işbirliği ve yardımlaşmaya yol açabilir...Bu yaş çocuğu akranlarıyla birlikte olmaktan hoşlandığı halde birlikte oyunları henüz yeterince sürekli ve organize değildir.Çünkü oyunlarda her çocuk kendi istediğini ön planda tutar.Bu nedenle oyunları çabuk dağılır.Arkadaşları ile yarışmaya girerler.Yarışmalı,kıyaslamalı oyunlardan hoşlanırlar (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 36).

  • 4. Yaştan itibaren sosyal oyun (sosyo drama)görülür...Empati gelişmiştir. Arkadaşları ile oyuna başlayan çocuğun bir süre sonra aynı oyun ortamı içinde oyunu tek başına sürdürdüğü görülür.

  • Hareket ihtiyaçlarını bahçe oyunlarına yönelerek giderirken öte yandan masa başı oyunlarına da ilgi duyarlar.

  • Parmak kulakları, küçük sahneler kurabilir.

  • Domino, basit el çalışması yapılır, boz yaparlar, mıknatıslar, pusulalar, büyüteç, bitki yetiştirme alışkanlıkları, küçük ev hayvanları yetiştirme, müzik dinlemekten, dans etmekten hoşlanırlar.

  • Beş yaş çocuğu yetişkinleri gözlemekten ve taklit etmekten hoşlanır (3).

Gözlemlerini de genellikle oyunlarına yansıtır.Evcilik oyunlarında anne, baba, öğretmen, doktor, hemşire, şoför vb. Rolleri canlandırmaktan hoşlanır.Ev işlerinde annesine yardımcı olmaktan büyük bir zevk alır. Sofra kurma, odasını toplama, toz alma vb. işleri yapmasına fırsat verilmesi, çocukta sorumluluk duygusunun gelişmesine yardımcı olur.Çocukta sorumluluk duygusunu geliştirmek için çocuk bir işe yardımcı olmak istediği zaman, onu engellemek yerine teşvik etmek gerekir. Sorumluluk duygusunun gelişmiş olması, çocuğun hayattaki başarısı ve sosyal uyumu için oldukça önemlidir. Bu nedenle anne-babalar çocukta sorumluluk duygusunu geliştirmek için onun gelişim düzeyine ve özelliklerine uygun sorumluluklar vermelidir (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 39).

Beş yaş döneminde;



  • Dramatik oyunlar ortaya çıkar, empati gelişmiştir.

  • Sosyo dramatik oyun devam eder.

  • Kendi yaşıtlarıyla küçük gruplar halinde oynar.

  • İp atlama, bisiklete binme, koşmaca gibi oyunlar oynamaktan zevk alır.

  • Yoğurma maddeleri, parmak boyası kullanarak çalışmaktan hoşlanırlar.Bu çalışmalar çocuğun düşüncelini ifade etmesine, yeteneklerini geliştirmesine ve duygusal bakımdan doyuma ulaşmasına yardımcı olur.Bunların sonucunda kendine olan güveni artmış olur.

  • Üç boyutlu çalışmalar yaparlar. Patenler, kayak yapma, kızak kayma, bale, jimnastik, basit şekilde yazı yazma, harf oyunları, doğa hakkında bilgiler, masallar, gölge oyunları.

  • Bu dönemden itibaren çocuğun dünyasına kitaplarda girmeye başlar. Kitapların böylelikle ne olduğunu anlar. Resimli kitaplar çocuğun dil ve resimle uyarılıp, gelişmesini sağlar.Bu kitaplar çocuğun toplumsallaşmasına yardımcı olduğu gibi çocuğun yaratıcı düşmesini de sağlar (3).

Altı yaş çocuğunun anne-babasına olan bağımlılığı devam eder. Ancak öğretmeni ve arkadaşlarının önemi giderek artar. Yalnız başına oynamaktan hoşlanmaz, oyun grupları genişlemiştir. Oyunun kurallarını grubu oluşturan çocuklar kendileri koyarlar. Kız ve erkek çocukların rollerinde ve kullandıkları oyun araç ve gereçlerinde farklılıkları gözlenir (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 41).

  • Bu yaşta dramatik oyunlar ortaya çıkar. Empati gelişmiştir.

  • Oyunda kurallar çocuklar tarafından konulur. Kızlarla erkekler arasında roller ve kullandıkları oyun malzemeleri bakımından farklılıklar görülür.

  • Çocuk arkadaşları ile iş birliği içinde oynamayı, çoğu kere yalnız oynamaya, hatta çok sevdiği anne-babası ile birlikte oynamaya yeğleyebilir.

  • Atlama ipi, dikiş tezgahları, büyük arabalar, bisiklet, el kuklaları , hikaye anlatmaları, bilye, saklambaç, yakalambaç, birdir bir oyunları yavaş yavaş başlar.Çember çevirme, basit kağıt oyunları, dil gelişimi için basit tekerlemeler, fıkralar çocuğun ilgisini çeker.logolar, trenler sevilen oyuncaklarıdır (3).

Çocuğun okula başlaması ile birlikte, daha çok sayıda arkadaşla etkileşimde bulunduğu, aile ilişkilerinin zayıflamaya başladığı ve grup oyunlarının arttığı gözlemledir.Okul çağı çocukların gruplaşma çağıdır. Akran gruplarına katılmak hem çocuklar için bir ihtiyaç hem de sosyalleşme için bir zorunluluktur (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 41).

6-8 yaşları arasında toplumsal gelişim ve iş birliği ile ilgili (Top, seksek, dama, minyatür arabalar), bilişsel beceriler ve algısal hareket becerilerini sağlayan (maketler, yap-boz oyunları) ve yaratıcı anlatım oyuncakları (Parmak boyası, kağıt hamuru, kara kalem, sulu boya yada pastel boyalarla resimler, oyun hamuru, sessiz sinema gibi oyunlar) oynarlar (4).

Altı-sekiz yaşları arası kız ve erkek çocuklar pek fazla ayrım yapmaksızın bir çok oyunu birlikte oynayabilirler.Ancak 9-11 yaşlarına gelen çocuklar, kendi cinslerinden olan arkadaşları ile oynamayı tercih ederler. Bu yaşlarda kızlar kızlarla erkekler erkeklerle oynarlar... Kızların erkeklerle, erkeklerin de kızlarla oynaması arkadaşları arasında olay konusu olur. Kızlar erkekler tarafından ''mız mız'', erkekler de kızlar ''kaba '' olarak görülürler. Her iki grupta birbirlerine isimler takarlar (Çağdaş, Seçer(Şahin), 2002, 41).

...Sorun çözme yetenekleri (karmaşık masa üstü oyunları ve video oyunları), ince-ayrıntılı hareket becerileri (küçük parçalı, karmaşık yap-boz oyunları, üçboyutlu model uçaklar, uzaktan kumandalı araçlar, kumaş boyama, ağaç işleme ve akvaryum bakımı) ve stratejik yeteneklere yönelik oyun ve oyuncaklar( sözcük türetme, monopol,tenis,ping-pong ve atari gibi)(4).



  • Çocuk burada kendini sosyal varlık olarak görülür.

  • Sosyal ilişkiler önem kazanır. Kurallar çevresinde mantıksal düşünme vardır.

  • Bu dönemdeki oyunlar gerçeğe çok yakındır (3).

12 Yaşın üzerinde de soyut düşünme ve akıl yürütmeye yönelik oyun ve oyuncaklar(basit mikroskop ya da teleskop,kimya ya da elektronik setleri gibi) ile bağımsız yaşam becerileri kazanmaya yönelik (yürüyüş, bisiklete binme ve kamplar gibi ) oyun ve oyuncaklar önerilmektedir (5).

4. OYUNUN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ

4.1. Oyunun Fiziki Gelişme Olan Etkileri


Hareketli oyunlar sırasında çocuğun çeşitli(büyük-küçük) kasları kısılma ve uzamalarla çalışma halindedir.Kalp atışı, kan dolaşımı hızı ve solunum normalin üstüne çıkar .Bunun sonucu olarak, derinleşen ve sıkışan solunum sayesinde kana havadan bol oksijen geçer. Dokulara giren oksijen orada besinleri yakarak vücuda enerji sağlar.ayrıca kan dolaşımının normalden hızlı olması dokulara daha çok besin taşımasına yardımcı olur. Böylece kaslar gelişme olanağına kavuşur ( Sel, 1983, 19).

“Kasların ilkin oyunda, daha sonra da sistemli ve az çok kurallı spor etkinligi içinde geliştirmeye yönlendirilen çocuk göçlü bir fiziksel yapıya sahip olacaktır (4)”.


4.2. Oyunun Psiko-Motor Gelişime Olan Etkileri


Bazı çocuklar en kolay hareket ve oyunlardan, (yapamayacağım, korkuyorum,...) diyerek ürker , çekinir. İdaresini gereği gibi kullanamaz. Çocuğun kaslarında, sinirlerinde bir bozukluk yoktur. Yürümesi, koşması normaldir. Ne var ki ,o hiç görmediği ,denemediği bir çalışmaya zorlanmaktadır. İşte, hareketleri kumanda eden iradenin zayıflamasından ötürü hareket bozukluğuna uğramış bu tip çocukların normale kavuşturmak belli oyunlarla mümkündür (Sel,1983,20).

...Motor becerilerin gelişmesinde sosyalleşmenin etkileri görünmeye başlar. Sportif oyunlar içinde çocuk kendi bedenini tanır, yeteneklerinin farkına varır. Başarabileceği ve başaramayacağı hareketleri emniyetli bir ortamda öğrenerek gereksiz tehlikelerden uzak duracak deneyimler edinir. Kendi yaşında çocuklarla bir arada, paylaşma ve yardımlaşmayı öğrenir. Sorumluluk alma ve düzenli çalışma alışkanlığı edinir (5).


4.3. Oyunun Duygusal Gelişime Olan Etkileri


Çocuk canlı hareketli bir varlıktır. Onun yaşantısında birde iç dünyası vardır. Amacımız çocuğun iç dünyasına girebilme, saf, temiz duygularının tanıyabilme ve onu iyiye, güzele götürebilmektir. Eğitimcilerin görevlerinden biriside budur (Sel,1983,21).

Çocukluğun ilk yıllarındaki sosyal ve duygusal gelişimi daha sonraki yıllara sosyal ve duygusal gelişimin temelini oluşturur... onlara yetenekleri çerçevesinde serbestlik tanınırsa sağlıklı bir gelişim beklenebilir. Okul öncesi ve yada oyun dönemi çocukluğun en renkli çağlarından biridir (5).


4.4. Oyunun Sosyal Gelişime Olan Etkileri


Toplumun çekirdeği ailedir. Anne-baba ve kardeşler arasında çocuğun rolü ne olmalıdır? Görev ve sorumluluğu nereye kadar dayanmalıdır?... Bütün bu sorunları çocuğu karşımıza alarak bir takım öğütlerle çözmeye düşünebiliriz. Ne var ki, 4-6 yaş arası çocukların bilinci, kendine göre yargıları daha olgunlaşmamıştır. Belki de bu sözlerimize gülüp geçecektir (Sel, 1983,23).

...Sosyalleşmenin artması ile birlikte oyunlarda karmaşıklaşır ve buna bağlı olarak sosyal gelişim arttıkça oyun kurma ve oynamada zorlaşır. Oyunlar yolu ile çocuklar, kendi kapasitesi sınırlılıklarını büyükleri olan farklılıklarını öğrenirler... çocukların geleceği sorunluluk sahibi ve üretken bireyleri ve iyi vatandaşlar olabilmesi için , aile ve eğitim kurumlarının işbirliği içinde çocuklarla iyi organize edilmiş oyun ortamları yaratması gerekir (5).


4.5.Oyunun Zihin ve Dil Gelişimine Olan Etkileri


Çocuğun zihin ve dil gelişimini olumlu yönlerde etkileyen, düşünce gücünü arttıran oyunlara yeri ve zamanı geldikçe başvurmalı ve uygulamalıdır. Gördüğünü tanıyabilme , belleğinde tutabilme ve bunları adları ile sayma...Kolay bir alıştırma değildir . Ancak bu çalışmaları oyun yolu ile yapmamız – farkında olmadan- çocuğa çok şeyler öğretebilir (Sel,1983,25).

5. CİNSİYETE GÖRE OYUN


Çok erken dönemde, çocukların erkek oyunları ve kız oyunları ve kız oyunları vardır, bu onların cinsel kimliklerini belirterek büyümelerine yardımcı olur. Ama oğlunuz oyuncak bir bebekle ve kızınız da arabalarla oynamak istiyorsa şaşırmayın. Her yaşta bir çocuğun erkeklere ve kadınlara özgü şeylerin keşfini yapmaya ihtiyacı vardır. Bu normaldir ve endişe verici değildir (Brunet,Sorfati,2000,207).

Geleneksel cinsiyet ayrımının bilincinde olan çocuklar , uçakların ve jiplerin erkek, bebeklerin ise kız oyuncağı olduğunu söylemiştir. Cinsiyetlere yönelik oyuncaklara olan eğilim çocukların cinsiyetlere göre olaylarla olan eğilimleriyle ilgilidir (Singer,Singer,1988,123).


6. YERLEŞİM YERLERİNE GÖRE OYUN


Çeşitli çevre tiplerinin oyun üzerindeki etkileri, ameli ve nazari büyük önemi haiz bir meseledir. Şehir ve kasaba çocukları arasındaki bazı tezatları gösteren Lehman ve Witty'nin araştırması burada tetkite değer. Genel olarak köy ve kasaba çocukları ,daha az organize edilmiş ve daha az takım teşkil edecek kadar yeter sayıda akran bulunmamasından ve gruplar arasında yarışma için az fırsat olmasından ,kümende her yaştan ocukların bulunduğu karma bir grup oyununun , gruptaki en küçük çocuğun oynayabileceği kadar basit olmak zorunda kalışından ileri gelmektedir...(Pressey,Robinson,1991,116).

7. OYUNLA ÖĞRENME


Eğitimci Bernard Spodek , eğer oyunların eğitimsel olarak yararlı olması isteniyorsa , çocukların öğretmenler tarafından yönlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Ona göre bu tür bir yönlendirmede, çocukların oyunlarına karşı duyarlı olunması ,öğretmenin çocuğun oyundan ne alacağını bilmesi , çocukları oyuna teşvik etmesi ,oyunu bozmadan öneriler sunulması gerekli. Spodeks Diana Shmukler'in ailenin rolü ve sosyal mühendisler olarak öğretmenlerin rolünü belirten görüşünü tekrarlıyor. Çocuk için gerekli materyali sağlamak tek başına yeterli değil, aktif ve duyarlı bir yönlendirme de gerekli (Singer,Singer,1998,224).

8. OYUNDA TEDAVİ


Oyun terapisinde teşhis tedavi ve yadım planı ile çocuğun çevresine yeni bir uyum sağlamasına yardım edilir. Psikolog, davranış bozukluğunun ağırlığına göre, gereken yardım planını hazırlar. Hafif hallerde anne-baba ile görüşme yararlıdır. Ağır hallerde psikoterapi gereklidir. Psikoterapiden anlaşılan, bu konuda uzman bir kişinin, danışan kişinin, psikolojik, psikososyal ve bedensel bozukluklarını iyileştirmesini çalışılmasıdır ( Özdoğan,200,140).

Oyun yoluyla çocuk en derin duygu ve gereksinimlerini ifade olanağı bulmakta ve sorunlarını kendi kendine çözebilmektedir. Çocuk, bebekleriyle evcilik oynarken, evin çeşitli bireylerine olan duygularını bu yolla açığa vurabilmektedir. Örneğin, kardeşini kıskanan bir çocuk, oyunlarında kardeşi rolündeki bebeği cezalandırabilir yada dönmemek üzere seyahate gönderilir (Yavuzer,1993,194).



SONUÇ


Bu araştırmada edilen bilgiler özetlenecek olursa; çocuk ve oyun ayrılmaz bir bütündür.Çocuğun oyunu büyükler tarafından engellenmeye ya da kısıtlanmaya çalışmamalıdır;çünkü oyun çocuğun ilerideki hayatı için bir hazırlık aşamasıdır.Çocukların oyun ve oyuncaklarını incelediğimizde çocuk büyüyüp geliştikçe oynadığı oyunların ve oyun materyallerinin de değiştiğini görmekteyiz. İlk zamanlarda çocuk çevresine bakarak ve yanındaki objelere dokunarak oynamaya başlar. Daha sonra yavaş yavaş kasları geliştikçe dokunduğu nesneleri tutmaya, ileri-geri hareket ettirmeye çalışır.Çocuğun yaşı ilerledikçe sembolik oyunlara doğru bir eğilim başlar ve rol oyunları devreye girer. Bunun yanı sıra dilde de bir takım gelişmeler görülür. Bundan sonra çocukta yavaş yavaş sosyal içerikli oyunlar artar. Bu oyunlarla çocuk işbirliği, paylaşmayı, kurallara uymayı ve empati geliştirmeyi öğrenir.

Oyunlar çocuğun gelişimini çeşitli yönlerden etkilemektedir. Oyun oynayan çocukların kasları güçlenirken, hareket kabiliyetleri de artar.Kasların kontrol altına almayı öğrenen çocuğun zamanla psikomotor becerileri de gelişmeye başlar.Çocuk oyunla birlikte diğer insanlarla etkileşime girdiği için sosyal,oyun sırasında düşünce faaliyetlerinde bulunduğu için zihinsel ve oyunda sevgi, nefret, acıma gibi hisleri yaşadığı içinde duygusal bakımdan gelişime uğrar.

Oyunlara ve oyuncaklara baktığımız zaman bunların cinsiyete göre farklılık gösterdiğini görmekteyiz .Kız çocukları bebekle oynamayı tercih ederken erkek çocukları genellikle sert oyunlara ve araba,uçak gibi oyuncaklara yönelirler.Çocukların oynadığı oyunlara da etki eden en büyük etkenlerden birisi de yerleşim yerleridir.Kırsal kesimdeki çocuklar daha çok olanlarda oynarken şehirde yetişen çocuklar için fazla oyun alanı olmadığından kapalı mekanlar ya da özel olarak yapılmış parklarda oynarlar.Ayrıca, oyunu eğitim yönünden değerlendirecek olursak;öğretmenlerin bazı konuların pekiştirilmesi gerektiği zaman oyunla öğretim yoluna başvurduklarına görürüz.Bunun yanında oyun, sağlık merkezlerinde bir tedavi yönetimi olarak da kullanılmaktadır.

Sonuç olarak oyun, gerçek hayatın bir minyatürüdür ve çocukları hayata hazırlar.


KAYNAKÇA


Kitaplar

  1. BRUNET, Christine ve Anne – Cecile Sarfati . 1 – 7 Yaş Arası Çocuğun Eğitimi : Ne Demeli?, Nasıl Davranmalı?. Çeviren:Kurtuluş Bıçakçı.Ankara : [y.y],2000.

  2. ÇAĞDAŞ, Aysel ve Zarife Seçer(Şahin).Çocuk ve Ergende Soysal ve Ahlak Gelişimi. Kızılay / Ankara : Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti., 2002.

  3. ÖZDOĞAN, Berka. Çocuk ve Oyun : Çocuğa Oyunla Yardım, Oyun – Aile Rehberliği. Üçüncü Yazılış. Kızılay / Ankara : Anı Yayıncılık, 2000, (1988, 1997).

  4. PRESSEY, Sindey L. Ve Francis P. Robinson. Psikoloji ve Yeni Eğitim 1. Beşinci Basım. İstanbul : M. E. B. Yayınları, 1991.

  5. SEL, Ruhi. Anaokulunda Oyun. Dördüncü Basım. Ankara : [y.y], 1983.

  6. SİNGER, Dorothy G. Ve Jerome L. Singer. Çocuklarda Yaratıcılığın Gelişimi. İngilizceden Çeviren : Nurdan Cihanşûmul. Cağaloğlu / İstanbul : Gendaş A.Ş., 1998.

  7. YAVUZER, Haluk. Çocuk Psikolojisi. Dokuzuncu Basım. İstanbul : Remzi Kitabevi A.Ş., 1993.

  8. . Ana – Baba ve Çocuk. Onbeşinci Basım. İstanbul : Remzi Kitabevi A.Ş., 2002.

  9. YÖRÜKOĞLU, Atalay. Gençlik Çağı. Onbirinci Basım. İstanbul : Özgür Yayınları, 2000.

  10. .Çocuk Ruh Sağlığı. Yirmi Beşinci Basım. İstanbul : Özgür Yayınevi, 2002.

İnternet Siteleri



  1. www.bilkent.edu.tr/~yuva/kasim03html-12k-/ 23–03-2004

  2. bsm.gov.tr/ruhsagligi/redirect.asp–20k-/23–03-2004

  3. saglik.tr.net./cocuk_sagligi shtml–33k-/23– 03–2004

  4. www.spor.bilim.com/t_cocuk.html-33k -/23-03-2004

  5. www.zaferdegisi.com/article/?makale=673–21k-/23–03-2004


İÇİNDEKİLER

GİRİŞ 1

1. OYUN NEDİR? 2

2. PİAGET'E GÖRE OYUN ÇEŞİTLERİ 2

2.1. Alıştırma Oyunları 2

2.2. Sembolik Oyunları 3

2.3. Kurallı Oyunlar 3

3. YAŞLARA GÖRE OYUN VE OYUNCAKLAR 4

4. OYUNUN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ 9

4.1. Oyunun Fiziki Gelişme Olan Etkileri 9

4.2. Oyunun Psiko-Motor Gelişime Olan Etkileri 9

4.3. Oyunun Duygusal Gelişime Olan Etkileri 10

4.4. Oyunun Sosyal Gelişime Olan Etkileri 10

4.5.Oyunun Zihin ve Dil Gelişimine Olan Etkileri 10

5. CİNSİYETE GÖRE OYUN 10

6. YERLEŞİM YERLERİNE GÖRE OYUN 11

7. OYUNLA ÖĞRENME 11

8. OYUNDA TEDAVİ 11

SONUÇ 12


KAYNAKÇA 13







Yüklə 74,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin