1942 Yılında Avrupa Eğitim Bakanları İngiltere’de “Eğitim Sistemini Yeniden Kurmak” konulu bir konferans düzenledi.
1942 Yılında Avrupa Eğitim Bakanları İngiltere’de “Eğitim Sistemini Yeniden Kurmak” konulu bir konferans düzenledi.
16 Kasım 1945- 1942 Konferansı temelinde bir BM kurumlaşması için Londra’da yeni bir konferans düzenlendi. UNESCO’nun kuruluş sözleşmesini aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 37 devlet imzaladı.
Sözleşme Türkiye dahil 20 devletin kabul etmesiyle 1946 yılında yürürlüğe girdi ve böylece UNESCO kurulmuş oldu.
Kısa adı UNESCO olan ve Genel Merkezi Paris’te bulunan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, 193 devletin üyesi olduğu bir kurumdur. Genel Konferans ve Genel Kurullarını Birleşmiş Milletler Örgütü’nün uluslararası diller olarak tanıdığı Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça, diğer çalışma ve yazışmalarını İngilizce ve Fransızca ile yürütür.
Kısa adı UNESCO olan ve Genel Merkezi Paris’te bulunan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, 193 devletin üyesi olduğu bir kurumdur. Genel Konferans ve Genel Kurullarını Birleşmiş Milletler Örgütü’nün uluslararası diller olarak tanıdığı Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça, diğer çalışma ve yazışmalarını İngilizce ve Fransızca ile yürütür.
SOMUT KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINA YÖNELİK OLANLAR:
SOMUT KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINA YÖNELİK OLANLAR:
1)14 Kasım 1970 tarihinde Paris’te Kültürel Varlıkların Yasadışı İthalatının, İhracatının ve El Değiştirmesinin Yasaklanması ve Önlenmesi Sözleşmesi imzalanır. (120 Devletin taraf olduğu bu sözleşmeye Türkiye 21 Nisan 1981 tarihinde taraf olur.)
2) 16 Kasım 1972 tarihinde Paris’te, Kültürel ve Doğal Dünya Mirasının Korunması Sözleşmesi imzalanır. (187 devletin taraf olduğu bu sözleşmeye Türkiye 16 Mart 1983 tarihinde taraf olur.)
3) 2001 tarihinde Sualtı Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi imzalanır. (37 devlet taraf olmuştur)
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINA YÖNELİK OLANLAR:
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINA YÖNELİK OLANLAR:
1) Cenevre’de imzalanan 6 Eylül1952 tarihli metnin revize edilmesiyle 24 Temmuz 1971 tarihinde Evrensel Fikir Hakları Sözleşmesi imzalanır. (1952 metnine 100, 1971 metnine 65 devlet taraftır.)
2) 32. Genel Konferans sırasında 17 Ekim 2003 tarihinde Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kabul edilir. (136 devletin taraf olduğu bu sözleşmeye Türkiye 27 Mart 2006 tarihinde taraf olur.)
2) 33. Genel Konferans’ta 2 Kasım 2005 tarihinde Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi imzalanır. (117 Devlet ve 1 Bölgesel Örgüt (AB) taraftır.)
16 Kasım 1972, Kültürel ve Doğal Dünya Mirasının Korunması Sözleşmesi, 187 Devlet
16 Kasım 1972, Kültürel ve Doğal Dünya Mirasının Korunması Sözleşmesi, 187 Devlet
17 Ekim 2003, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, 136 Devlet
Dipnot: UNESCO’nun iki büyük sözleşmesinde Edirne’nin iki kültürel mirası yer alıyor: Kırkpınar Yağlı Güreşleri (2010), Selimiye Camii ve Külliyesi (2011)
Nil nehri üzerine kurulacak olan Assuan barajının Abou Simbel tapınaklarını su altında bırakacak olması UNESCO’yu 1959 yılında harekete geçirdi. Sonuçta, tapınaklarda arkeolojik kazılar yapıldı ve değerli parçalar başka bir yere taşındı.
Nil nehri üzerine kurulacak olan Assuan barajının Abou Simbel tapınaklarını su altında bırakacak olması UNESCO’yu 1959 yılında harekete geçirdi. Sonuçta, tapınaklarda arkeolojik kazılar yapıldı ve değerli parçalar başka bir yere taşındı.
Dipnot: Hasankeyf ve Adakale
Bu başarı peşinden Venedik (İtalya), Mohenjo Daro Arkeolojik Harabeleri (Pakistan) ve Borobudur (Endonezya) koruma ve restorasyon süreçlerini başlattı.
Bu başarı peşinden Venedik (İtalya), Mohenjo Daro Arkeolojik Harabeleri (Pakistan) ve Borobudur (Endonezya) koruma ve restorasyon süreçlerini başlattı.
Sözleşme (=Convention)
Sözleşme (=Convention)
Koruma (=Protection)
Dünya Mirası (=Patrimoine mondial)
Kültürel Miras (=Patrimoine culturel)
Doğal Miras (=Patrimoine naturel)
Convention concernant la protection du patrimoine mondial, culturel et naturel
Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi
Tarih, sanat ve bilim bakımından evrensel değere sahip mimari eserler, buralarda yer alan resimler ve yazılar, arkeolojik karakterli yapılar, mağaralar, harabeler ve bunlarla bütünlük kazanan doğal çevre... (Sözleşme, 1. madde)
Tarih, sanat ve bilim bakımından evrensel değere sahip mimari eserler, buralarda yer alan resimler ve yazılar, arkeolojik karakterli yapılar, mağaralar, harabeler ve bunlarla bütünlük kazanan doğal çevre... (Sözleşme, 1. madde)
Dünya Somut Kültürel Miras Listesinde: 936
Dünya Somut Kültürel Miras Listesinde: 936
Somut Kültürel Miras: 725
Doğal Miras: 183
Somut Kültürel+Doğal Miras: 28
187 taraf devletten 153’ünün listede mirası var.
Türkiye: 10 (Divriği, İstanbul, Kapadokya (1985), Hattuşa (1986), Nemrut Dağı (1987), Pamukkale, Xanthos-Letoon (1988),Safranbolu (1994), Troya (1998) ve Selimiye Camii ve Külliyesi (2011)
UNESCO kuruluşundan itibaren “Folklor”, “Halk Kültürü”, “Sözlü Kültür”, “Geleneksel Kültür” olarak yer verdiği miras alanını 17 Ekim 2003 tarihinde kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi süreçlerinde önce “Sözlü ve Somut Olmayan” daha sonra ise “Somut Olmayan Kültürel Miras” (SOKÜM) olarak adlandıracaktır.
UNESCO kuruluşundan itibaren “Folklor”, “Halk Kültürü”, “Sözlü Kültür”, “Geleneksel Kültür” olarak yer verdiği miras alanını 17 Ekim 2003 tarihinde kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi süreçlerinde önce “Sözlü ve Somut Olmayan” daha sonra ise “Somut Olmayan Kültürel Miras” (SOKÜM) olarak adlandıracaktır.
Somut olmayan kültürel miras”, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar anlamına gelir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu somut olmayan kültürel miras, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratılır ve bu onlara kimlik ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunur. (2. madde, 1. fıkra)
Somut olmayan kültürel miras”, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar anlamına gelir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu somut olmayan kültürel miras, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratılır ve bu onlara kimlik ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunur. (2. madde, 1. fıkra)
a) somut olmayan kültürel mirası korumak;
a) somut olmayan kültürel mirası korumak;
b) ilgili toplulukların, grupların ve bireylerin somut olmayan kültürel mirasına saygı göstermek;
c) somut olmayan kültürel mirasın önemi konusunda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde duyarlılığı arttırmak ve karşılıklı değerbilirliği sağlamak;
d) uluslararası işbirliği ve yardımlaşmayı sağlamak. (1. madde)
“Koruma” terimi, somut olmayan kültürel mirasın yaşayabilirliğini güvence altına alma anlamına gelir; buna kimlik saptaması, belgeleme, araştırma, muhafaza, koruma, geliştirme, güçlendirme ve özellikle okul içi ya da okul dışı eğitim aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarma olduğu kadar, bu kültürel mirasın değişik yanlarının canlandırılması dahildir. (2. madde 3. fıkra)
“Koruma” terimi, somut olmayan kültürel mirasın yaşayabilirliğini güvence altına alma anlamına gelir; buna kimlik saptaması, belgeleme, araştırma, muhafaza, koruma, geliştirme, güçlendirme ve özellikle okul içi ya da okul dışı eğitim aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarma olduğu kadar, bu kültürel mirasın değişik yanlarının canlandırılması dahildir. (2. madde 3. fıkra)
a) Somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar;
a) Somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar;
b) Gösteri sanatları;
c) Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler;
d) Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar;
e) El sanatları geleneği. (2. madde 2. fıkra)
Toplumun genelini ve özellikle gençleri hedefleyen eğitici, duyarlılığı arttırıcı ve bilgilendirici programlar düzenlemek;
Toplumun genelini ve özellikle gençleri hedefleyen eğitici, duyarlılığı arttırıcı ve bilgilendirici programlar düzenlemek;
Somut olmayan kültürel mirasın korunması için özellikle yönetim ve bilimsel araştırma gibi alanlarda kapasite güçlendirici etkinlikler düzenlemek;
Bilginin kuşaktan kuşağa geçişini okul dışı olanaklarla sağlamak;
Kamuoyunu bu mirasa yönelen tehditler ve işbu Sözleşme gereğince yapılan etkinlikler konusunda bilgilendirmek; (14. madde)
a) Sözlü kültürleri güçlü olan, bunun yanında 1972 Sözleşmesinde tanımlanan şekliyle tarihsel yapılar ve sit alanları bakımından zengin olmayan üçüncü dünya ülkeleri,
a) Sözlü kültürleri güçlü olan, bunun yanında 1972 Sözleşmesinde tanımlanan şekliyle tarihsel yapılar ve sit alanları bakımından zengin olmayan üçüncü dünya ülkeleri,
b) Kültürel birikimlerini örgün eğitimden daha çok yaygın ve sargın eğitimle aktaran, sözel belleği ve sözlü kültüre dayalı kültürel birikimi güçlü ülkeleri,
İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi: 2008’de 90, 2009’da, 76 ve 2010 yılında 47, toplam: 213 somut olmayan kültürel miras
İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi: 2008’de 90, 2009’da, 76 ve 2010 yılında 47, toplam: 213 somut olmayan kültürel miras
Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi: 2009’da 12, 2010’da 4, toplam: 16 somut olmayan kültürel miras
Çin, Japonya ve Güney Kore, İran, Fransa, İspanya, Türkiye, Hindistan ve Hırvatistan, listelerde en fazla mirasa sahip ülkeler.
Çin’den Çek Cumhuriyeti’ne kadar bir çok ülkenin dosyasında Türklerden ve Türk Kültüründen söz ediliyor.
Meddahlık Geleneği (2008)
Meddahlık Geleneği (2008)
Sema Törenleri (2008)
Aşıklık Geleneği (2009)
Karagöz (2009)
Nevruz (2009), Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Pakistan ve Özbekistan ile ortak dosya
Alevi-Bektaşi Ritüeli: Semah (2010)
Geleneksel Sohbet Toplantıları (2010)
Kırkpınar Yağlı Güreşleri (2010)
1927 Nüfus Sayımı: 13 Milyon, Yüzde 75 Köylü
1927 Nüfus Sayımı: 13 Milyon, Yüzde 75 Köylü
2000 Nüfus Sayımı: 68 Milyon, Yüzde 65 Kentli
Modernleşme ve Mühendislik
Okullaşmada Sıfır Yaşa Doğru
Çalışan Kadın ve Kültür
Popüler Alanda Geleneksel Kültürün Kullanılamama Durumu
Türkiye’de öteden beri kültürün sanata dönüşmeyen alanlarının eğitimi, “anne”lerin sorumluluğuna bırakılmıştır. Annelerin kentlileşmesi ve kariyer yapmasıyla kültürün aktarım sorunları ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de öteden beri kültürün sanata dönüşmeyen alanlarının eğitimi, “anne”lerin sorumluluğuna bırakılmıştır. Annelerin kentlileşmesi ve kariyer yapmasıyla kültürün aktarım sorunları ortaya çıkmıştır.
Bununla birlikte eğitim sistemi gelenek aktarımının sosyal çevrede kendiliğinden sürebileceğini değerlendirmiş veya modernleşme çağında gereksizliğine hükmetmiştir.
Annelerin “ana dili”nden başlayan ve hayatın bir çok alanını dolduran kültürel mirası aktarma yetisi, çağdaş kentin dönüştürücü baskısı altında günden güne tükenmektedir. Çağdaş kent yaşamında ancak iki ay doğum izni bulunan, çocuğunu sabah 08.00’de kreşe bırakan, akşam 18.00’de alan bir annenin “ana dili” öğretimindeki etkisi artık tartışılır hale gelmiştir. Sadece hafta sonları ve geceleri uyku saatlerinde anneleriyle beraber olan çocuklar dil öğrenme sürelerinin büyük çoğunluğunu kreşlerde geçirmektedirler. Bu nedenle çağdaş kent ortamında artık çocuklar için “ana dili”nden daha etkin olan bir “kreş dili” ortaya çıkmıştır.
Annelerin “ana dili”nden başlayan ve hayatın bir çok alanını dolduran kültürel mirası aktarma yetisi, çağdaş kentin dönüştürücü baskısı altında günden güne tükenmektedir. Çağdaş kent yaşamında ancak iki ay doğum izni bulunan, çocuğunu sabah 08.00’de kreşe bırakan, akşam 18.00’de alan bir annenin “ana dili” öğretimindeki etkisi artık tartışılır hale gelmiştir. Sadece hafta sonları ve geceleri uyku saatlerinde anneleriyle beraber olan çocuklar dil öğrenme sürelerinin büyük çoğunluğunu kreşlerde geçirmektedirler. Bu nedenle çağdaş kent ortamında artık çocuklar için “ana dili”nden daha etkin olan bir “kreş dili” ortaya çıkmıştır.
Dipnot: Çalışan kadıların %85’i kendilerine, %65’i çocuklarına yeterince vakit ayıramıyor. (8 Mayıs 2011)
Geleneksel kültürün, kentin yazılı kültür üretim ve tüketim alanlarında sanatsal gösterime dönüşmeyen bölümleri örgün eğitimin bir parçası olamadığı için unutulmaya terk edilmektedir. Örgün eğitim alanlarında yer alamadığı için kuşaktan kuşağa geçiş imkanı bulamayan bu ürünler, kültür aktarımının sinema, tiyatro, gazete, radyo, televizyon, süpermarket gibi yaygın ve sargın öğrenme alanlarını oluşturan çağdaş kitle iletişim araçlarının tüketimine girememektedir. Böylece halkın deneyimleriyle oluşan kültürel miras, çağdaş kente sokulmaması gereken “taşra kültürü” olarak algılanmakta, çağdaş kentin kültür gereksinimleri ise, çağdaş kenti daha önce inşa etmiş ülkelerden ödünçlenmektedir.
Geleneksel kültürün, kentin yazılı kültür üretim ve tüketim alanlarında sanatsal gösterime dönüşmeyen bölümleri örgün eğitimin bir parçası olamadığı için unutulmaya terk edilmektedir. Örgün eğitim alanlarında yer alamadığı için kuşaktan kuşağa geçiş imkanı bulamayan bu ürünler, kültür aktarımının sinema, tiyatro, gazete, radyo, televizyon, süpermarket gibi yaygın ve sargın öğrenme alanlarını oluşturan çağdaş kitle iletişim araçlarının tüketimine girememektedir. Böylece halkın deneyimleriyle oluşan kültürel miras, çağdaş kente sokulmaması gereken “taşra kültürü” olarak algılanmakta, çağdaş kentin kültür gereksinimleri ise, çağdaş kenti daha önce inşa etmiş ülkelerden ödünçlenmektedir.
Çağdaş kentin ne kreşi ne de zorunlu örgün eğitim kurumları, insan hayatının çeşitli geçiş dönemleriyle ilgili kültürel mirası aktarmaktadır. Örneğin, doğdu görmeye, düğüne veya cenazeye gittiğiniz zaman ne yapmamız gerektiği, bu konudaki kültürel mirasın ne olduğu konusunda eğitim kurumlarımız susmaktadır. Bu nedenle hiçbir alanda ortak tutum veya kültür sergilemek mümkün olamamaktadır.
Çağdaş kentin ne kreşi ne de zorunlu örgün eğitim kurumları, insan hayatının çeşitli geçiş dönemleriyle ilgili kültürel mirası aktarmaktadır. Örneğin, doğdu görmeye, düğüne veya cenazeye gittiğiniz zaman ne yapmamız gerektiği, bu konudaki kültürel mirasın ne olduğu konusunda eğitim kurumlarımız susmaktadır. Bu nedenle hiçbir alanda ortak tutum veya kültür sergilemek mümkün olamamaktadır.
Çağdaş kent gençleri, bir tanıdıklarının bebeği olduğu zaman, “Gözünüz aydın”, “Allah analı babalı büyütsün” sözlerini kullanamıyorlar, çocuğa dönüp “Vav moruk iyi ki doğdun” diyebiliyorlar. Aynı çocuğun adını öğrendiklerinde “Adı kendine kutlu olsun” hiç akıllarına gelmeyeceğinden “Hıı, güzel isimmiş”le yetiniyorlar. Ölüm karşısında söylenen “Başınız sağ olsun”, “Mekanı cennet olsun”, “Allah rahmet eylesin” sözleri yerine, çoğu TV film ve dizilerinden öğrenilen “Toprağı bol olsun” sözünü kullanabiliyorlar.
Çağdaş kent gençleri, bir tanıdıklarının bebeği olduğu zaman, “Gözünüz aydın”, “Allah analı babalı büyütsün” sözlerini kullanamıyorlar, çocuğa dönüp “Vav moruk iyi ki doğdun” diyebiliyorlar. Aynı çocuğun adını öğrendiklerinde “Adı kendine kutlu olsun” hiç akıllarına gelmeyeceğinden “Hıı, güzel isimmiş”le yetiniyorlar. Ölüm karşısında söylenen “Başınız sağ olsun”, “Mekanı cennet olsun”, “Allah rahmet eylesin” sözleri yerine, çoğu TV film ve dizilerinden öğrenilen “Toprağı bol olsun” sözünü kullanabiliyorlar.
Çağdaş kentin başta televizyon olmak üzere kitle iletişim araçları, öteki kültürlerin kendi bağlamlarında çağdaş kent yaşamına kattıkları unsurları, “evrensel” veya “popüler” adı altında sunmaktadır. Örgün eğitim alanında kendine yer bulamayan kültürel miras, sargın alanda da ötelenmektedir. Örneğin, gençlerin “Saya Gezme”, “Koç Katımı” “Mayıs Yedisi”, “Çiğdem Günü” gibi yerli kültürel mirasların adını hiç duymamışken, “Noel”, “Cadılar Bayramı”, “Paskalya” veya “Şükran Günü” gibi kutlamalar hakkında en azından bilgi sahibi oldukları görülüyor. Bunların hiçbiri, Türk çağdaş kent eğitim kurumlarının ders kitaplarında yer almamaktadır. O zaman kentli gençler, kendi kültürel miraslarını tanımazken, öteki kültürlerden gelenleri hangi kültürlenme araçlarıyla tanıyorlar?
Çağdaş kentin başta televizyon olmak üzere kitle iletişim araçları, öteki kültürlerin kendi bağlamlarında çağdaş kent yaşamına kattıkları unsurları, “evrensel” veya “popüler” adı altında sunmaktadır. Örgün eğitim alanında kendine yer bulamayan kültürel miras, sargın alanda da ötelenmektedir. Örneğin, gençlerin “Saya Gezme”, “Koç Katımı” “Mayıs Yedisi”, “Çiğdem Günü” gibi yerli kültürel mirasların adını hiç duymamışken, “Noel”, “Cadılar Bayramı”, “Paskalya” veya “Şükran Günü” gibi kutlamalar hakkında en azından bilgi sahibi oldukları görülüyor. Bunların hiçbiri, Türk çağdaş kent eğitim kurumlarının ders kitaplarında yer almamaktadır. O zaman kentli gençler, kendi kültürel miraslarını tanımazken, öteki kültürlerden gelenleri hangi kültürlenme araçlarıyla tanıyorlar?
Çağdaş kentin küresel popüler kültüre göre biçimlendirilmesine en çarpıcı örneklerden birini de oyun ve spor alanları oluşturmaktadır. Türkiye’nin en fakir veya en küçük kentinin dahi Belediye başkanının gururla anlatacağı yapılaşmalardan birisi, ne kadar çok futbol,voleybol, basketbol, beyzbol veya golf sahası açtığı olmaktadır. Hiçbir seçmen, hiçbir veli veya hiçbir çocuk, benim kültürel mirasım olan çelik-çomak oyunu için de bir saha istiyorum demez. Belediye başkanları da böyle bir ihtiyacı düşünmez.
Çağdaş kentin küresel popüler kültüre göre biçimlendirilmesine en çarpıcı örneklerden birini de oyun ve spor alanları oluşturmaktadır. Türkiye’nin en fakir veya en küçük kentinin dahi Belediye başkanının gururla anlatacağı yapılaşmalardan birisi, ne kadar çok futbol,voleybol, basketbol, beyzbol veya golf sahası açtığı olmaktadır. Hiçbir seçmen, hiçbir veli veya hiçbir çocuk, benim kültürel mirasım olan çelik-çomak oyunu için de bir saha istiyorum demez. Belediye başkanları da böyle bir ihtiyacı düşünmez.
Zenginden alıp fakire vermenin Türk kültüründeki kodu Köroğlu unutulurken, kentsel alanın Robin Hood’u tanıması, kavuşamayan tutkulu aşıkları anlatmak üzere Kerem ile Aslı veya Ferhat ile Şirin yerine Romeo ve Juliet’in örnek verilmesi, halkın sözel belleğinin üretip günümüze getirdiği Nardaniye Hanım Masalı tamamen unutulurken onun Grimm versiyonu olan Pamuk Prenses’in bu denli yaygınlık kazanması…
Zenginden alıp fakire vermenin Türk kültüründeki kodu Köroğlu unutulurken, kentsel alanın Robin Hood’u tanıması, kavuşamayan tutkulu aşıkları anlatmak üzere Kerem ile Aslı veya Ferhat ile Şirin yerine Romeo ve Juliet’in örnek verilmesi, halkın sözel belleğinin üretip günümüze getirdiği Nardaniye Hanım Masalı tamamen unutulurken onun Grimm versiyonu olan Pamuk Prenses’in bu denli yaygınlık kazanması…
Noel Baba, Hıristiyanlık kültürü içinde doğmuş ve bu kültürden popülerleştirilmiş ve nihayet küreselleştirilmiştir. Onun Türk kültüründeki birebir karşılığı Boz Atlı Hızır’dır. Kreşten, kitle iletişim araçlarına hiçbir örgün ve yaygın eğitim kurumu Hızır’ı tanımaz. Noel Baba’yı kendi kültürel tutumu için uygun bulmayanların Nasrettin Hoca’ya yönelmeleri tam bir komikliktir. Çünkü, Noel Baba tıpkı Hızır Baba gibi mitik, Nasrettin Hoca ise dünyevi bir şahsiyettir ve“parayı veren düdüğü çalar” veya “ye kürküm ye” derken karşımıza çıkar.
Noel Baba, Hıristiyanlık kültürü içinde doğmuş ve bu kültürden popülerleştirilmiş ve nihayet küreselleştirilmiştir. Onun Türk kültüründeki birebir karşılığı Boz Atlı Hızır’dır. Kreşten, kitle iletişim araçlarına hiçbir örgün ve yaygın eğitim kurumu Hızır’ı tanımaz. Noel Baba’yı kendi kültürel tutumu için uygun bulmayanların Nasrettin Hoca’ya yönelmeleri tam bir komikliktir. Çünkü, Noel Baba tıpkı Hızır Baba gibi mitik, Nasrettin Hoca ise dünyevi bir şahsiyettir ve“parayı veren düdüğü çalar” veya “ye kürküm ye” derken karşımıza çıkar.
Yunan Mafya lideri Adanalı’ya: “Ben Zeus’um, Yunan tanrılarının en büyüğü… Sen benimle başa çıkamazsın”
Yunan Mafya lideri Adanalı’ya: “Ben Zeus’um, Yunan tanrılarının en büyüğü… Sen benimle başa çıkamazsın”
Adanalı’nın cevabı: Ben de Türk polisiyim…” (ATV, Adanalı, 13.02.2009)
Türk televizyonlarında çok mafya dizisi çekildi ama Ülgen veya Kayra Han adı hiç geçmedi…
Türk televizyonlarında çok mafya dizisi çekildi ama Ülgen veya Kayra Han adı hiç geçmedi…
14 Şubat Sevgililer Günü için Komedi Dükkanı oyuncusu Eros kıyafeti ile aşk okları atıyor. (Türkiye İş Bankası Maximum Reklamı) Aynı imgeyi 2011 yılında bir çiklet firması kullanıyor.
14 Şubat Sevgililer Günü için Komedi Dükkanı oyuncusu Eros kıyafeti ile aşk okları atıyor. (Türkiye İş Bankası Maximum Reklamı) Aynı imgeyi 2011 yılında bir çiklet firması kullanıyor.
Türk mitolojisinde aşk ve aşıklık ya Ülgen’in kızları ile gelir, insanı şaman veya ozan yapar ya Peri kızlarıyla gelir, Kafdağı’nın yollarına düşürür. İslami dönemde ise, pir elinden içilen bir bade veya dolu ile gelir aşk. Aşk Türk kültüründe öylesine rafineleşmiştir ki, artık bu bir sunma ve verme estetiğidir, Eros’taki gibi öldürmeyi veya avlamayı simgeleyen araçlarla aşk başlamaz.
Türk mitolojisinde aşk ve aşıklık ya Ülgen’in kızları ile gelir, insanı şaman veya ozan yapar ya Peri kızlarıyla gelir, Kafdağı’nın yollarına düşürür. İslami dönemde ise, pir elinden içilen bir bade veya dolu ile gelir aşk. Aşk Türk kültüründe öylesine rafineleşmiştir ki, artık bu bir sunma ve verme estetiğidir, Eros’taki gibi öldürmeyi veya avlamayı simgeleyen araçlarla aşk başlamaz.
Töre Cinayetleri ve diğer kadın sorunları ile ilgili derneğin adı: Uçan Süpürge
Töre Cinayetleri ve diğer kadın sorunları ile ilgili derneğin adı: Uçan Süpürge
Kadın Filmleri Festivali’nin adı: Uçan Süpürge
Dizinin Adı: Tatlı Cadı, Acemi Cadı, Sihirli Annem, Selena, Kayıp Prenses…
“Tam bir cadı, bir süpürgesi eksik” (Show TV, Yemekteyiz, 23.02.2009)
“Su’nun babaannesi Hansel ve Gretel’deki cadı gibi” (Kanal D, Küçük Sırlar, 25/9/2010)
Türk Masallarında güvercin “donunda” gezerler, silkinir kuş olurlar, silkinir güzel bir kız.
Türk Masallarında güvercin “donunda” gezerler, silkinir kuş olurlar, silkinir güzel bir kız.
Şehzadelere küsüp giderlerse yaşadıkları Kaf Dağı’na gidip getirmek gerek.
Sarıca Çoban’ın su başındaki macerası…
Peri Kızı sevmek: Mahkemeye düşen ihanet…
Öfkeden küplere binmek…
Tadelle Reklamı: Sinan üslubu köprünün ortasındaki yağız atlı kara şövalye, fındık üreticileri ile çikolatacıların buluşmasını engelliyor. Bu yüzden reklamı yapılan ürün üretilemiyor. Halk da yeni bir köprü yapıyor.
Tadelle Reklamı: Sinan üslubu köprünün ortasındaki yağız atlı kara şövalye, fındık üreticileri ile çikolatacıların buluşmasını engelliyor. Bu yüzden reklamı yapılan ürün üretilemiyor. Halk da yeni bir köprü yapıyor.
“Kuru bir çayın üstüne köprü yaptırmıştı, geçenden 30 akçe geçmeyenden döve döve 40 akçe alırdı.” (Dede Korkut Kitabı)
“Kuru bir çayın üstüne köprü yaptırmıştı, geçenden 30 akçe geçmeyenden döve döve 40 akçe alırdı.” (Dede Korkut Kitabı)
Gençlerden biri evlenmekte, arkadaşı da ben senin sağdıçın olayım diyor.
Gençlerden biri evlenmekte, arkadaşı da ben senin sağdıçın olayım diyor.
Cevap: Bu sağdıçlık mağdışlık Amerikan vari işler bana gelmez.
(STAR TV, Ümit Milli, 17/08/2006)
Anadolu Türk düğün geleneklerine göre damadın sağdıcı, gelinin de yengesi (Batı filmlerinden Türkçeye “nedime” olarak çevrilir.) en önemli düğün kurumlarından biridir.
Anadolu Türk düğün geleneklerine göre damadın sağdıcı, gelinin de yengesi (Batı filmlerinden Türkçeye “nedime” olarak çevrilir.) en önemli düğün kurumlarından biridir.
Dede Korkut’ta Bamsı Beyrek’in düğününde Yalancıoğlu Yaltacık sağdıçlık (nayüblük) yapar.
Genç, “Baron” oluyor. Çevresindekiler: Saygınlığını ve otoriteni artırmak için “Robin Hood” gibi zenginden alıp fakire vereceksin diyorlar.
Genç, “Baron” oluyor. Çevresindekiler: Saygınlığını ve otoriteni artırmak için “Robin Hood” gibi zenginden alıp fakire vereceksin diyorlar.
(SHOW TV, Kurtlar Vadisi)
Selçuk Parsadan’ın oğlu babası için: “O Türkiye’nin Robin Hood’u idi”
(Kanal D, Ana Haber, 26/07/2006)
Erhan Göksel, “Hizbullah ve Hamas Robin Hood gibi dağıtarak iktidar oldu” dedi.
(Flash TV, Gerçek Gelecek, 14/04/2008
Haber: “ABD’de Bill adlı kişi kriz zamanında para dağıtıyor.” Alt yazı: Robin Hood gibi zenginden alıp fakire veriyor. (ATV Haber, 07.02.2009)
İdil ile Maraz Ali konuşuyor. İdil: “Ben seni Robin Hood gibi yaşıyor sanıyordum, sen kendine servet yapmışsın.” (ATV, Adanalı, 15/5/2009)
Türkistan’da “Guroğlu”, Azerbaycan ve Türkiye’de “Köroğlu” olarak tanınan destan kahramanı, fakirden alıp zengine mi veriyordu acaba?
Canım Kırat gözüm Kırat
Kaçıp çekilip gidelim
Her yanında çifte kanat
Uçup çekilip gidelim
Hades, Pamuk Prenses ve 7 Cüceleri kendi kötülük amaçlarına göre kurguladı. (Selena, 06/10/2007)
Hades, Pamuk Prenses ve 7 Cüceleri kendi kötülük amaçlarına göre kurguladı. (Selena, 06/10/2007)
Tamer Karadağlı aşkın delice bir şey olduğunu söylüyor: “Eğer aşk delice bir şey olmasa Pamuk Prenses gibi ormanda yedi cüceyle yaşayan biri ile prens evlenir miydi?” (CNN TÜRK, Kürşat Başar’la, 31.01.2009)
Nardaniye Hanım’ın şehzade ile evliliğinin serüveni… Ay dolunay olunca “Ayım ayım söyle bana ben mi güzel sen mi güzel” diye soran üvey anneye dolunayın “Ne sen güzel ne ben güzel ille de Nardaniye Hanım güzel” şeklindeki cevabı…
Nardaniye Hanım’ın şehzade ile evliliğinin serüveni… Ay dolunay olunca “Ayım ayım söyle bana ben mi güzel sen mi güzel” diye soran üvey anneye dolunayın “Ne sen güzel ne ben güzel ille de Nardaniye Hanım güzel” şeklindeki cevabı…
Kadın rüyasında kızını, iki üvey kız kardeşinin ve üvey annesinin yanında “kül kedisi” olarak görür. (ATV, Avrupa Yakası, 04/10/2006)
Ela ile Levent konuşuyorlar. Ela: “Böyle şeyler peri masallarında olur, Külkedisi ayakkabıyı giyer, kız kurbağa olur, prens öper ve kız eski haline gelir.” (Show, Doktorlar, 16.02.2009)
Prof. Dr. Haluk Şahin: “İki evlilikten sonra üçüncüyü yaptığımda Sinderella gibi yıkımlardan çıkmış gibiydim.” (CNN TÜRK, Kürşat Başar’la, 31.01.2009)
Kül Kedisi veya Sinderella olarak bilinen masalın Türkçe versiyonu yüzyıllardır Anadolu halkı arasında Ahu Melek Masalı olarak anlatılıyordu.
Bir siyasi parti temsilcisi, eleştirdiği bir muhalifine -yanında getirdiği Pinokyo maskotunu göstererek- “o, buna benziyor” dedi.(Star TV , Ana Haber, 20.03.2009)
Bir siyasi parti temsilcisi, eleştirdiği bir muhalifine -yanında getirdiği Pinokyo maskotunu göstererek- “o, buna benziyor” dedi.(Star TV , Ana Haber, 20.03.2009)
Bamsı Beyrek ile Banı Çiçek’in 16 yıl süren ayrılıklarının sebebi Yalancı Oğlu Yaltacık…
Bamsı Beyrek ile Banı Çiçek’in 16 yıl süren ayrılıklarının sebebi Yalancı Oğlu Yaltacık…
Ergenlik konulu skeçten bir cümle: “Ben Kızılderili miyim ki kahramanlık yapıp ad alayım?”
Ergenlik konulu skeçten bir cümle: “Ben Kızılderili miyim ki kahramanlık yapıp ad alayım?”
(Kanal D, Haneler, 2/7/2009)
Ol zamanda ad almak için baş kesmek kan dökmek yiğitlik göstermek gerekirmiş (Dede Korkut Kitabı)
Ol zamanda ad almak için baş kesmek kan dökmek yiğitlik göstermek gerekirmiş (Dede Korkut Kitabı)
Dede Korkut’ta Kan Turalı konuşuyor: Baba bana öyle bir kız alıver ki ben kara koç atıma binmeden o binmiş olsun, ben düşman üstüne gitmeden o gitmiş olsun…”
Dede Korkut’ta Kan Turalı konuşuyor: Baba bana öyle bir kız alıver ki ben kara koç atıma binmeden o binmiş olsun, ben düşman üstüne gitmeden o gitmiş olsun…”
Galatasaray ve Fenerbahçe maçı sonunda yorumcular orta sahada oynanan oyunla ilgili sözleri: “Aşil ile Hektor gibi göğüs göğüse bir mücadele oldu.”
Galatasaray ve Fenerbahçe maçı sonunda yorumcular orta sahada oynanan oyunla ilgili sözleri: “Aşil ile Hektor gibi göğüs göğüse bir mücadele oldu.”
(SKY TÜRK, Futbol Aktif, 03/12/2006)
Aliço
Aliço
Koca Yusuf
Adalı Halil
Kurtdereli Mehmet
Filibeli Kara Osman
Tekirdağlı Sarı Hafız
Yozgatlı Kel Hasan
Gostivarlı Mülayim
Çorumlu Zeynel
……
İstanbul’un Sultanbeyli semtinde çocuklar bir topa sopayla vurarak oyun oynuyorlar.
İstanbul’un Sultanbeyli semtinde çocuklar bir topa sopayla vurarak oyun oynuyorlar.
Muhabir: Görüyorsunuz sevgili seyirciler, Sultanbeyli gibi bir semtte günümüz çocukları beyzbol oynuyor.
Çocuklara soruyor: Nasıl öğrendiniz bu oyunu?
Cevap: Büyüklerden…
(SHOW TV, Ana Haber, Mayıs 2005)
Anadolu çocuk oyunları arasında bez, kıl, ağaç, kozalak gibi araçlar kullanılarak top, ağaç dalları kullanılarak çomak, değnek vb. yapılır. Bu iki araçla, kuralları ve adları yöreden yöreye değişen oyunlar oynanır.
Anadolu çocuk oyunları arasında bez, kıl, ağaç, kozalak gibi araçlar kullanılarak top, ağaç dalları kullanılarak çomak, değnek vb. yapılır. Bu iki araçla, kuralları ve adları yöreden yöreye değişen oyunlar oynanır.
Türkçe Televizyon, Türkiye’de geçen olaylar fakat Türk kültüründe kodu bulunmayan göndermeler: Güneş Ülkesi, Sessizlik Vadisi, Işık Perisi, Başperi, Görünmezlik İksiri, Kahin Tolk, Defne (Kraliçe), İris, Yüce Aron
Türkçe Televizyon, Türkiye’de geçen olaylar fakat Türk kültüründe kodu bulunmayan göndermeler: Güneş Ülkesi, Sessizlik Vadisi, Işık Perisi, Başperi, Görünmezlik İksiri, Kahin Tolk, Defne (Kraliçe), İris, Yüce Aron
(ATV, Kayıp Prenses, 23/11/2008)
Selena dizisinde kurgulanan iki dünya var: Periler dünyası ve yer yüzü. Periler Dünyasındakiler adları, şatoları, giyimleri ile Yunan Mitolojisi’nden esinlenilerek yaratılıyor, yeryüzündekiler ise İstanbul orta sınıfı. Kimse kimseye “in misin cin misin” diye sormuyor ve kimse “Kaf Dağı”na gitmiyor.
Selena dizisinde kurgulanan iki dünya var: Periler dünyası ve yer yüzü. Periler Dünyasındakiler adları, şatoları, giyimleri ile Yunan Mitolojisi’nden esinlenilerek yaratılıyor, yeryüzündekiler ise İstanbul orta sınıfı. Kimse kimseye “in misin cin misin” diye sormuyor ve kimse “Kaf Dağı”na gitmiyor.
(ATV, Selena, 22/11/2008)
Örgülü uzun saçlarını merdivensiz kuleden sarkıtan masal kahramanı kızın adı nedir?
Örgülü uzun saçlarını merdivensiz kuleden sarkıtan masal kahramanı kızın adı nedir?
a)Gretel
b) Rapunzel
c)Kırmızı Başlıklı Kız
d) Alice
(Show TV, Canlı Para,28 Aralık 2010)
Keloğlan
Keloğlan
?
?
?
?
Yaşlı adam, “can düşmanımın oğluna giden kızım” diye konuşurken muhatabı “Vay be Romeo ve Juliet gibi” dedi. (Kanal D, Binbir Gece, 07/10/2008)
Yaşlı adam, “can düşmanımın oğluna giden kızım” diye konuşurken muhatabı “Vay be Romeo ve Juliet gibi” dedi. (Kanal D, Binbir Gece, 07/10/2008)
Komedi Dükkanı’na Romeo ve Juliet geldi. (TV 8, Komedi Dükkanı, 20/01/2008)
Barış’ın arkadaşı İpek’e “Romeo gibi serenat yapamam ama…” (Show TV, Melekler Korusun, 09.05.2009)
Ve… Türk haber, roman, dizi, film, şarkı gibi bir çok popüler kültür üretim alanında tutkulu ve kavuşamayan aşıklardan söz edilirken bu örnek verilir.
Aşkları uğruna yanarak kül olan: Kerem ile Aslı
Aşkları uğruna yanarak kül olan: Kerem ile Aslı
Şirin’in öldüğü haberini alınca külüngünü atıp başını altına tutan: Ferhat
Mezarlarında biten güllerin bile kavuşamadığı: Arzu ile Kamber
Yanlış: “Şansını zorlama sen ağzında gümüş kaşıkla doğmadın”(Cine 5, Cedric, 28/09/2008
Yanlış: “Şansını zorlama sen ağzında gümüş kaşıkla doğmadın”(Cine 5, Cedric, 28/09/2008
Yanlış: Muhteşem Yüzyıl’ın senaristi Meral Okay: “Bir yanda ağzında altın kaşıkla doğan bir şehzade…” (a haber, 11/6/2011)
Dipnotlar:
Rahmi Koç: “Bana hep ağzında gümüş kaşıkla doğmuşsun derler”
(Ayşe Arman, Hürriyet Gazetesi, 2007)
“Mevlana ağzında gümüş kaşıkla doğmuş” (Elif Şafak, Aşk, 2009)
Yanlış: Nazire : “İyi haber aldı mı hoşafın yağı gibi eriyorlar.”
Yanlış: Nazire : “İyi haber aldı mı hoşafın yağı gibi eriyorlar.”
(Kanal D, Yabancı Damat, 20/04/2007)
Dipnot: Hoşafın yağı kesildi, haydi kazan kaldırmaya
Yanlış: Erol Günaydın çocuğa şöyle diyor: “Sen o kıza zil zurna âşık olmuşsun.”
Yanlış: Erol Günaydın çocuğa şöyle diyor: “Sen o kıza zil zurna âşık olmuşsun.”
Yanlış: “Çorap değiştirir gibi sevgili değiştirmek”
Yanlış: “Çorap değiştirir gibi sevgili değiştirmek”
(Show, Hepsi, 18/05/2007)
Gelin adayı gelinlik giyiyor, damat adayı görüyor. Bütün dizilerde gösterilen ortak tepki: Damadın gelini gelinlikle görmesi uğursuzluktur.
Gelin adayı gelinlik giyiyor, damat adayı görüyor. Bütün dizilerde gösterilen ortak tepki: Damadın gelini gelinlikle görmesi uğursuzluktur.
(Kanal D, Omuz Omuza, 31/7/2006,
ATV, Avrupa Yakası,11/13/2006,
ATV, Belalı Baldız, 27/12/2006,
ATV, Hatırla Sevgili, 30/11/2007
Duvak kapama
Yüz görümlüğü
Duvak açma
Bekarlığa veda partisi düzenlendi. (Kanal D, Yabancı Damat, 27/10/2006)
Bekarlığa veda partisi düzenlendi. (Kanal D, Yabancı Damat, 27/10/2006)
Bekarlığa veda partisi düzenlendi. ATV, Avrupa Yakası, 2006)
Ali ile Zeynep’in düğününe doğru. İkisinin de babaları “bekarlığa veda partisi” düzenlemeyi konuşuyorlar. (Kanal D, Fırtına,20/10/2007)
Soru: Bekarlığa veda partisi düzenleyecek miyiz? (Kanal D, Genco, 17/11/2007)
Behlül evlenmekte olan amcasına: “Bekarlığa veda partisi düzenleyelim” diyor. (Kanal D, Aşk-ı Memnu, 25/09/2008)
Bekarlığa veda partisi düzenlendi. (Kanal D, Geniş Aile, 12/9/2009)
Başta UNESCO gibi uluslararası kültür kurumları olmak üzere modernleşme çabasındaki devletler “somut” olanı korumayı hedeflemiş, “somut olmayan”ı değerli bulmamıştır, bu koruma yöntemi mekanları kültürsüzleştirmiştir. (Önce restorasyon, sonra restoran, Antalya Kaleiçi örneği)
Başta UNESCO gibi uluslararası kültür kurumları olmak üzere modernleşme çabasındaki devletler “somut” olanı korumayı hedeflemiş, “somut olmayan”ı değerli bulmamıştır, bu koruma yöntemi mekanları kültürsüzleştirmiştir. (Önce restorasyon, sonra restoran, Antalya Kaleiçi örneği)
“Somut Miras” sayılmadığı için “hıdırlık”, “bayram yeri”, “kent meydanı” gibi kültürel mekanlar ya işlevlerini yitirmiş yada yok olmuştur.
Tarihi kentler, yeni kentlere model oluşturamamış, kültürel miras açısından kentler yerlileşememiştir (Kurban, çocuk bahçesi, ev düzeni ve evin teknolojisi örneğin buzdolabı, Harikalar diyarı (Ankara) , Masal Şatosu Gaziantep)
Örgün, yaygın ve sargın eğitim alanları yerli kültürden çok yabancı kültür lehine çalışmıştır. (Hızır yerine Noel, Ülgen yerine Zeus, Köroğlu Yerine Robin Hood, Nardaniye Hanım Yerine Pamuk Prenses…popülerleşmiştir.)
UNESCO’nun 32. Genel Konferans sırasında 17 Ekim 2003 tarihinde kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne Türkiye 27 Mart 2006 tarihinde taraf oldu ise de geçen süre içinde örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve kültür koruma alanlarında hiçbir mevzuat düzenlemesi gerçekleştirilmedi.
UNESCO’nun 32. Genel Konferans sırasında 17 Ekim 2003 tarihinde kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne Türkiye 27 Mart 2006 tarihinde taraf oldu ise de geçen süre içinde örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve kültür koruma alanlarında hiçbir mevzuat düzenlemesi gerçekleştirilmedi.
Koruma Kurullarının yapısında bir değişiklik olmadı.
UNESCO’daki 1972 ve 2003’ü birlikte ele alma yaklaşımları Türkiye’de henüz yankı bulmadı.