Kale Hz. Yakub dedi ki; bel sevvelet leküm enfüsüküm emra Hayır dedi, Hayır. Tasavvurlarınız size tumturaklı bir oyun oynamış, başınıza bir iş sarmış. bel sevvelet leküm enfüsüküm. bel sevvelet sözcüğü Ragıp El-İsfehani çok güzel açıklamış bunu diyor ki; Bir şeyin gerçeğinin tam zıddına görünmesi. Kötü olan bir şeyi süsleyip püsleyerek iyi bir biçimde takdim etmek ve algılamak. İşte insan tasavvurunun sahibine oynadığı bir oyun. Kötüyü iyi, ya da iyiyi kötü olarak görmesi. Onun için tumturaklı bir oyun diye çevirdim. Tasavvur diye çevirdim nefsi de, Enfüsüküm. Nefisleriniz yani tasavvurlarınız size tumturaklı bir oyun oynamış.
Çoğu zaman öyledir. Sui zan ile bakarsa insan, tasavvuru, eşyayı kötü algılar. Doğruyu yanlış algılar. Baktığında değil bakışında arar kötülüğü ve bir türlü de doğru göremez, doğruyu göremez. İşte Hz. Aişe’nin ifk hadisesi, iftira hadisesinde ki bakışta olduğu gibi.
Ne diyordu Ebu Eyyub el Ensari; hanımı iftiraya inanmış gibi taşıyınca;
- Ey ümmü Eyyub demişti, sen Aişe’nin yerinde olsan yapar mıydın.
- Vallahi yapmazdım.
- O zaman şunu bil ki Aişe senden bin kat daha iyidir. Doğrumu?
- Doğru.
- Ey Ümmü Eyyub Ben Safvân’nın yerinde olsam yaparmıydım? (Hz. Aişe ile iftira atılan kişi.)
- Vallah yapmazdın. Düşünemem bile ben.
- Ey ümmü Eyyub, Safvân benden bin kat daha iyidir, bin kat daha eftaldir. O Bedir’e katılmış, o Resulallah’ın sevgili bir sahabesidir değil mi?
- Evet.
- O halde senin ve benim yapmayacağımı onlara nasıl yakıştırıyoruz. Demişti.
Bu bir bakış açısı. İşte böyle bir temeli olursa, baktığı yer Allah’ın gör dediği yerden bakarsa böyle görür. Şeytanın gör dediği yerden bakan ise farklı görecektir.