8. KKD Yaklaşımının Araştırmalarda Kullanılmasına İlişkin Sorunlar
Özellikle üniversitelerde KKD ve benzeri katılımcı yaklaşımları kullanan araştırmacılar açısından zorluklar bulunmaktadır. Önce üniversitelerde atama ve yükselmelerde kullanılan ödüllendirme sistemi daha çok yayın yapmaya dayalı olmaktadır. Bunun yayımcı ve tarım ekonomistleri için hızlı ve kolay görülen yolu anketler yaparak hızla değerlendirmek ve yayın yapmaktır. Agronomistler ve zooteknistler için de üreticiden kopuk koşullarda denemeler yapmak daha kolay ve akademik olarak daha az tehdit edicidir. Bu nedenle KKD ve benzeri eylem araştırmaları şimdilik itici görülmektedir. Tarım ekoomistlerinin anket yöntemi nerede ise kullanılan tek yöntemdir. Konu; üreticiden kopuk olarak araştırmacı tarafından belirlenmekte, aynı şekilde hipotezler araştırmacı tarafından araştırmayı ilgilendiren paydaşlarla pek fazla etkileşim olmadan belirlenmekte, anket soru formu (çok da fazla denenemeden, hatta bazan hiç denenmeden) belirlenmekte, üreticiler daha çok kolay bulunmaları gözetilerek saptanmakta, derlenen veriler bilgisayarda üretici veya araştırmanın hedef kitlesi ile artık hiç bir etkileşim olmaksızın analiz edilmektedir. Yöntemin doğası gereği artık yeni hipotezler kurmak mümkün olamamaktadır. Alınan cevapların doğruluğundan emin olunamaktadır. Bulguların gerçek yaşama uygulanarak test edilmesi, gerçek yaşam içinden yeni bilgilere ulaşılması söz konusu değildir. Halbuki KKD ve benzeri katılımcı yaklaşımlarda Kurt Levin’in “eğer gerçeği tam olarak öğrenmek istiyorsanız, bunu yalnızca gerçeği değiştirmeye çalışarak yapabilirsiniz” deyişinde ifade edildiği gibi bilgi daha sağlıklı ve uygulanabilir, ayakları yere basan bir şekilde elde edilebilmektedir. Dahası mevcut akademik çalışma tarzının bilim etiği ile problemleri vardır. Bu çalışmaların çoğunda elde edildiği ileri sürülen bilgiler aşırı genelleştirilmiş, çoğu zaman gerçek yaşamla bağlarını koparmış bir niteliktedir. Anketlerde elde edildiği sanılan veriler çoğu zaman bilerek veya bilmeyerek anketleri cevaplayan tarafından gerçeklerden saptırılmıştır. Bu söylenenler katılımcı yaklaşımlarda hiç anket yöntemine başvurulmayacağı anlamına gelmez. Anket yöntemi çok daha az kullanılmaktadır. Bazan yarı yapılandırılmış anketlere başvurulmaktadır.
KKD çalışmalarına katkıda bulunacak teknik dallardan araştırmacı bulmak kolay olmamaktadır. Bir kere araştırmacıların önemli bir kesimi adlarının projelerde önceden belirlenmiş olmasını istemektedirler. Halbuki katılımcı çalışmalarda katı bir şekilde önceden ne gibi uzmanların katkıda bulunacağını belirlemek mümkün olmamaktadır. Üniversitenin görevinin aynı zamanda uygulamaya yardım etmek olduğu, hatta iyi araştırmanın uygulamayla sürekli dirsek teması ile olması gerektiği bir çok üniversitede çalışan uzman tarafından unutulmuş görülmektedir. Üniversitelerde yükselmek için yayınlarda puan avcılığı sürmektedir. Bu ortam çalışmada önemli engeller yaratmaktadır.
Katılımcı çalışmalarda daha çok kalitatif analizler yapılmaktadır, ancak bu yaklaşımlar kantitatif analizleri dışlamaz. Halbuki günümüzde hatta bütün dünya’da kantitatif çalışmalar daha prestijli görülmektedir. Çoğunlukla bürodan çıkmadan, bir süre anketler yaparak, hatta bunları da ücretli bazı elemanlara havale ederek üreticilerle teması en aza indirerek, çok bilimsel görünüşlü, kimsenin itiraz etmeye pek cesaret edemediği çalışmalar yapmak mümkün olmaktadır. Halbuki bu kantitatif modellerin çoğu zaman varsayımları aşırı basitleştirilmiş, gerçeklerle ilgili olmayan ve aşırı genelleştirilmiş sonuçlara varan, çoğu zaman da gerçek yaşama hiç bir uygulama olanağı olmadığı sık sık görülmektedir. Katılımcı çalışmaları yürütenlerin uygulama ile çok sıkı bağlarının olması çalışma alanlarında mesleki açıdan da çok etkili olmalarına yol açabilmektedir. Uygulama ile bağı olmayan bir araştırmanın olamayacağı düşünüldüğünde katılımcı çalışmaların bilgi temellerini geliştirmede çok büyük üstünlüklere sahip olduğu kolayca görülebilir. Sonuç olarak tarımsal yayım, kırsal kalkınma, kooperatifçilik, işletmecilik gibi disiplinler ancak bunlarla çiftçilerin sorunları çözülüyorsa bir işe yararlar. Bu konularda çalışan bir uzmanın bilgilerini kulllanarak işe yarar bir şey yapabilecek beceriye sahip olması gereklidir. Bu da araştırmayla uygulama arasına duvarlar örerek gerçekleştirilemez.
Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de bu sorunlar giderek çözülecektir. Bunu için katılımcı yaklaşımların üniversitelerde dersler içine alınmasına büyük ihtiyaç vardır. İkinci bir konu da üniversite yöneticilerinin uygulamayla bağlar kurmaya önem vermeleri, yükselmelerde bu konuyu da dikkate alacak değişiklikler yapmalarıdır.
Dostları ilə paylaş: |