Ahmed hulûSİ’de kavramlar av. Asuman bayrakçI



Yüklə 1,79 Mb.
səhifə25/25
tarix01.11.2017
ölçüsü1,79 Mb.
#25088
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   25

HAKİKATE TAM DÂVET EDEN,

ALLAH RASÛLÜ”DÜR!

Bilgisiz insanın, “insan” olduğunu fark etmesi için önce bilgiye ihtiyacı vardır.

Kur’ân” bilgi kitabıdır!.



Allah Rasûlü, Allah’tan zâhir olan ilim ile, algıladığı vahiy ile “insan”ı uyaran; HAKİKATE TAM DÂVET EDENDİR!.

Tanrı ve tanrılık kavramı yoktur sadece ALLAH” vardır vurgulamasıyla nâzil olan bu Bilgi Kitabı'nı; “tanrı” fikrinden “arınmamış” olanların algılaması ise asla mümkün değildir!.

Kurân, baştan sona, Tanrı” ve tanrılık kavramı mevcut değildir temeline dayalı olarak, “insan”lara yol göstermeye çalışmaktadır.

Kurân NÛR’dur!… Işıktır!… Karanlıkta kalmış beyinlere, ışık tutmaktadır gerçekleri görmeleri için!.

Kur’ân kıyâmete kadar, nasıl geçerli olabilir?

Bu çağdışı göktanrı anlayışımızla mı? Yoksa yukarıda anlatılan senaryoyu yazıyor denerek mi?

Yoksa işaret ettiği gizli sırlar deşifre edilerek; mecazlar, semboller çözümlenerek mi?

Sır…


Biz size her şeyi misâllerle anlattık”; uyarısında!

Eğer bu sırrın ipucunu değerlendirmezsek, bir çok saçma fikirlere saplanır; kendi anlayışımızdaki bu saçmalıklar yüzünden de, zaman üstü Bilgi Kitabı’ndan hiç yararlanmadan; özümüzdeki gerçeklere ve kuvvelere eremeden; hayâlimizde varsayıp içinde yaşadığımız uydurma bir dünya ile cehennemi boylarız!



GÜNDE BEŞ DEFA,

KİTAB”I “OKU”MAYA DÂVET EDİLİYORUZ!

Kitab’ı tebliğ eden Allah Rasûlü, salâta dâvet edildiğinizde….”uyarısında bulunuyor!

Kitab’ı, günde en az beş defa “oku”maya dâvet ediliyoruz!.

Acaba farkında mıyız?…

Müezzin…

Ezan…


İle çağrıda bulunuyor inananlara…

Neye dâvet ediliyoruz?

Müezzin vâkıf mı, neye dâvet ettiğine?

 


MÜEZZİN’İN SİZİ

MÜMİNİN MİRÂCI OLAN SAL”YA



DÂVET ETTİĞİNİN FARKINDA MISINIZ?

HİÇ İCÂBET ETTİNİZ Mİ?!

Dinleyen farkında mı neye dâvet olunduğuna? Niye dâvet edildiğine?

Nasıl abdest almak, yani neden ARINMAK gerekiyor, müezzinin dâvetine icabet için?

Allah Rasulü, “DUA ve ZİKİR” kitabında naklettiğim üzere, her ezan arkasından şöyle başlayan bir duayı “oku”mamızı tavsiye ediyor.

Bu TAM dâvetin Rabbi olan Allah’ım….”

Neden, TAM dâvet?… Neye, TAM dâvet?

Müezzin, neye dâvet ediyor?

Sakın, “namaza” demeyin, tüm ezan duymamışlar gibi!

Her “namaza” duran, müezzinin dâvetine icabet etmiş midir?

Farkında mısınız, müezzinin sizi, “müminin mi’râcı olan salâ”ya dâvet ettiğinin!.

Artık fark edin ki, ezanı seslendiren, “salât”la yaşanan “mi’râca dâvet ediyor günde beş ayrı zamanda!.

“Mi’râc” mı “salât”; salât” mı “mi’râc”?

Mi’râc”a dâvet edene mi, “müezzin” deniyor yoksa?

Gavsı Â’zam Abdulkadir Geylânî, “Risâle-i GAVSİYE” isimli eserinde, mi’râcı olmayanın namazı yoktur diyordu!.

“Mi’râc” araçtır; amaç olan, yaşanılması istenilen, nedir?

Vitriyet mertebesine ulaşmayanın “mi’râc”ı olur mu?

Niçin, günde 50 defa mi’râc dâveti farz olsun istenmiştir?

Hiç ezanı, “mi’râc”a dâvet olarak algılayıp; icabet ettiniz mi bu TAM dâvete?

Nasıl?…




EZAN'I KİMLER ALGILAR?

TAM DÂVET'E İCÂBET ETMEYENLER NELER KAYBEDER?

Ezan, nasıl okunur?

Ezanı kimler duyar, kimler algılar; kimler icâbet eder?

“Salât” niçin farzdır her mümine? En az günün 5 ayrı vaktinde?…



Ezana yani TAM DÂVETE icâbet etmeyenler neler kaybetmektedirler?




EVVEL” ESMÂSI

Başlangıcı olmayan; ilk.



EVVEL”



(SINIRSIZ GEÇMİŞ)

EVVEL VE ÂHİR

SENİN BEŞ DUYUNUN GETİRDİĞİ BİR ANLAMDIR!

Hu’vel Evvelü vel Âhiru vez Zâhiri vel Bâtını”



O, Zâhir Bâtın Evvel Âhir dediğin şeyin ta kendisidir!

Yani Zâhir ve Bâtın diye Evvel ve Âhir diye 2 ayrı şey yoktur. Zâhir Bâtın Evvel Âhir diye bahsettiğin hep O’dur.

Çünkü senin 5 duyunun getirdiği bir anlamdır Zâhir ve Bâtın… Allah ise sonsuz ve sınırsız bir Tek olması dolayısıyla Zâhir ve Bâtın mefhumlarından münezzehtir. Merkezi özü olmayan nesnenin tecellisi de olmaz!



EVVEL” VE “ÂHİR”



O”DUR!

-Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın O`dur!.

Geçmiş veya gelecek... Sınırsız geçmiş veya sınırsız gelecek... Zâhir ve Bâtın O`DUR!.

Gerçekte, TEK bir sonsuz sınırsız mutlak var ki, O`nun için, "O"na GÖRE, "Zâhir", "Bâtın", "Evvel", "Âhir" gibi kavramlar sözkonusu değil!. Bunlar bize GÖRE târifler, tanımlamalar!. Anlayış sınırlarımızı genişletmek için verilmiş izahlar...

"Evvel", "Âhir", "Zâhir", "Bâtın" isimleriyle hep "O Tek" şey ifade edilmektedir. Mânâ, bundan ibarettir.




EYYÜB ALEYHİSSELÂM’IN DUASI

Okunuşu:


Rabbî inniy messeniyeş şeytânu binusbin ve azâb. Rabbî eûzü bike min hemezâtiş şeyâtıyni ve eûzü bike rabbî en yahdurun. Ve hıfzan min külli şeytanin marid.

Anlamı:


Rabbim şeytan bana sıkıntı veriyor ve işkence yapıyor. Rabbim şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım; ve yine sana sığınırım onların çevremde bulunmalarından. Ve bütün reddedilmiş azgın şeytanlardan koruduk.

CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki dua âyeti, beraberce okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır.

Sad” Sûresinin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb aleyhisselâm okumuştur.



EZEL”-“EBED”



EZEL” VE “EBED”,

HÛ”DUR!

Ezel ve ebed aynı şeydir , "HÛ"dur!.

Nebiler ve Rasûller , doğuştan, her hangi bir tanrıya tapınma duygusundan arınmış olarak dünyaya gelmiş insanlardır. Ötede bir "tanrı" kavramı yoktur onlarda!

Bu arınmanın tam zirvesindeki "Hanîf" Nebi ve Rasûl, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’dır.

Öğülmüş, yüceltilmiş, ve "ıstıfa"dan "arınmış saf" gelen "Mustafa" ismi ile, tam arınmış; vehmi varlık kabullerinden tümüyle arınmak sûretiyle Allah`ın varlığını müşahede etmiş ve dolayısıyla her hangi bir tanrıya tapınmanın yersiz ve gereksiz olduğunu idrâk etmiş kişi.. Onun için de diyor ki:



"Lailahe illâ Allah"

"Tanrı yoktur; sadece Allah"!

Yani, insanlar kelime-i tevhidin derinliklerindeki şu anlamla uyarılmak isteniyor:

"Tanrıya tapınarak ömrünüzü heba etmeyin! Ömrünüzü israf etmeyin!

Siz, ötede bir tanrı varsayıyorsunuz! Oysa ne ötede bir tanrı var, ne de sizin "ben" dediğiniz O`ndan ayrı bir varlık! Bu, "bâtıl"dır; aslı, gerçeği olmayan boş bir var kabul ediştir! Gerçekte asla böyle bir şey yok! Bir tanrı, bir de siz diye bir ikilem kesinlikle sözkonusu değil!

"Lâilahe illallah" = "Tanrı yok, yalnızca Allah"

Bilin ki Allah, bir tanrı değildir.. Allah`ın ne ezeli vardır, ne ebedi vardır! O`nun, "içi" veya "dışı" diye bir kavramdan sözedilemez ki, içinde ve dışında ikinci bir varlık olsun! Dolayısıyla siz, kendinize ait sandığınız bu varlık değilsiniz!

Siz, Allah`ın varlığı ile var olan, O`nun varlığı ile kâim olan varlıksınız.. Öyleyse, "Ben"liğinizin ne olduğunu tanıyın ki, "Rabbi"nizi bilmiş olun!"

"Nefsine arif olan rabbine ârif olur"

Nefsi`nin ne olduğunu farkedip idrâk eden; Nefsi`nin hakikatının ne olduğunun bilen, "Rabbi"ni bilmiş olur. Çünkü, "Nefs" kelimesi ile kastedilen şeyin aslı, hakikatı, kendisi, Rabbindir senin!



EZEL, BOYUTSALDIR!



Ezel, mekânsal değil boyutsal ise, bunu nasıl anlayacağız?...

Ezel göresel mi?. Mutlak mı?...



EZEL VE EBED

İLMİ İLAHİDE TEK BİR BAKIŞTIR

Allah’a göre: her şey ilminde bir anda olmuştur; ezelden ebede kavramı bize göredir ve bu arada o her an yeni bir şândadır bize göre!



Ezel-Ebed esasen tek bir varlık olması itibariyle, ilâhî bakış boyutunda; ya da eski ifade tarzı ile “İlm-i ilâhî” de, tek bir bakıştır!.







Yüklə 1,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin