“allah’’ İSMİyle iŞaret edilen



Yüklə 1,64 Mb.
səhifə1/14
tarix21.08.2018
ölçüsü1,64 Mb.
#73293
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

AHMED HULÛSİ'DE KAVRAMLAR

ALLAH’’ İSMİYLE İŞARET EDİLEN

Zâtı itibâriyle her türlü fikir, düşünce, idrak, tahayyül gibi konuların hepsinden münezzeh olan; benliği itibariyle kendinden gayrinin varlığı sözkonusu olmayan; kendi bildirdiği isimlere müsemma olan ve nihayet bütün âlemleri yoktan var eden ve o âlemleri kendisiyle kaim kılan.

* * *


Yüzmilyarlarla yıldızdan oluşan milyarlarca galaksiyi varedene işaret eden isim “Allah”!.

* * *


“ALLAH” KELİMESİ,

BİR YÜCE ZÂT’IN “İSMİ”DİR!



İhlâs Sûresini anlamadığımız sürece, "Allah" ismi ile işaret edilen Mutlak Vücud`un ne olduğunu kavrayabilmemiz mümkün değildir.

İhlâs Sûresi, dedik...

"İhlâs" okumak, demek bu sûrenin kelimelerini tekrar etmek demek değildir...

Yüz bin defa "İhlâs"ı tekrar eder de insan, bir defa dahi "Hû Allahu Ahad"ı "OKU"mamış olabilir!. Bunun anlamını müşahede etmektir ve hissetmektir gerçek anlamda "OKUMAK"!.

Önce şu çok önemli hususa dikkatinizi çekelim; bir gerçeği farkettirmeye ve hissettirmeye çalışalım..

"ALLAH" kelimesi bir yüce Zât`ın ismidir!



İsme yönelmek ile isimle anılan Yüce Varlık`ın ne olduğunu kavrayarak O`na yönelmek arasında son derece önemli anlayış ve sonuç farkı vardır! Bu yüzdendir ki bu farkı çok iyi anlamak ve değerlendirebilmek gerekir…

Kim bunu değerlendirebilir?..



Ehlullah denilen "mukarrebler"!

Yani;


"Allah dilediğini kendine seçer" (42-13)

âyetinde işaret edilen seçilmişler!

* * *

“ALLAH” İSMİ,



BİR İŞARET KELİMESİDİR!

ALLAH” kelimesi bir isim! Bir işaret kelimesi!…

Bizim dikkatlerimiz, bu isim ile, bir noktaya yönlendirilmek isteniyor… “ALLAH” isminin işaret ettiği husus üzerinde derin derin düşünmemiz ve bazı gerçekleri görmemiz isteniyor…

Şimdi şöyle düşünelim bir…

-Hulûsi’yi tanır mısın?

Diye soruyorlar size…

Siz de birkaç kitabını okumuşsunuz, ya da bir yerde resmini görmüşsünüz!

-Tanırım Hulûsi’yi!…

derseniz bu ne kadar gerçekçi olur?

Hulûsi’nin yaşamının çok kısa bir bölümündeki bazı düşüncelerini yansıtan bir kaç kitap ile bir resim, size O’nu ne kadar tanıtabilir?… İnsanlar yirmi-otuz yıllık sürekli beraberliklerden sonra bile, birbirlerini tanımazlarken!

Sizin burada en fazla bileceğiniz şey, Ahmed Hulûsi’nin bir düşünür, bir “sûfî” kişi olduğu yolunda kanaat edinmenizi sağlayan kitapları ile dış görünüşüdür!

Bir resim, bir tablo bir ressamı ne kadar anlatabilir? Gördüğünüz bir resim, ressamın kısa bir süre içindeki hayâl ya da görüşünün tabloya yansımasıdır; hepsi o kadar! Ya o resmi yapan ressam nasıl biridir?

Meçhul!

“Hulûsi” ismi, nasıl yalnızca bir işaret kelimesi ise; bu kitaplarını okuduğunuz kişiye yalnızca işaret anlamı taşıyorsa; ancak bu isim ile de onu tanımak asla mümkün değil ise Aynı şekilde, “ALLAH” ismi ile de, o ismin işaret ettiği varlığı tanımak kesinlikle mümkün değildir!



* * *

"ALLAH" kelimesi bir isimdir ve bir varlığa işaret etmektedir sadece...

"ALLAH” isminin işaret ettiği varlığın özelliklerine, yani sıfat ve özelliklerine de yine çeşitli isimlerle işaret edilmektedir... Öyle ise bizim isimlerle uğraşmayı bırakıp, isimlerin işaret ettiği anlamlar doğrultusunda, işaret edilen ZÂT’ı anlamaya çalışmalıyız ki, bu da somut bir ismi olan obje değildir!

Dolayısıyla bizim çok iyi anlamamız gereken husus şudur:

Evrende bir nokta bile olmayan Dünya’da yaşayan varlıklar, "ALLAH" ismiyle işaret edilenin özelliklerinin yanında; o isimlerin (Esmâ’nın) işaret ettiği özelliklerle yaratılmışlardır ki, sonsuz varlık içinde bir hiçtir! Tüm algılananlar, O`nun yarattıkları içinde bir hiçtir!

* * *


“ALLAH” KELİMESİ YERİNE

ALLAH İSMİYLE İŞARET EDİLEN” LÂFZINI KULLANIP

BU MÂNÂYI DÜŞÜNÜRSENİZ ÇOK BAŞKA KAPILAR AÇILACAK!

Kelimeler hep bizi yanlış yere çekiyor..

Ne kadar suçlu bu kelimeler! Bizde hiç suç yok!

Kelimelerin neye işaret ettiğini araştırıyor muyuz?

Kelimeler, isimler hep içeriklerine perde oluyor yaşamımızda. Kelimenin şeklinde-görüntüsünde kalıyoruz, kelimelerin işaret olarak değerlendirilmesi gerektiğini fark etmiyoruz.

ALLAH” diyoruz, sonra da “Tanrı”yla kıyaslamaya kalkıyoruz.



Halbuki kitapları okurken veya karşındakiyle konuşurken ”ALLAH” kelimesi yerine “Allah” ismiyle işaret edilen lâfzını kullansan ve bu mânâyı düşünsen sana çok başka kapılar açılacak..

Tasavvuf kelimeleriyle yâni mecâz yâni işaret kelimeleriyle hayâl dünyanızda bir âlem kurup, sonra da onu deşifre etmek isterseniz, hiç bir yere varamazsınız.



Düşüncenizin temelinde "ALLAH" laştırmaya çalıştığınız "TANRINIZ" yattığı sürece hayâl dünyanızdan çıkıp gerçeği göremezsiniz!

Öncelikle yapmanız zorunlu olan şey "düşüncelerinize kaynak teşkil eden "TANRI" kavramından kurtulmanızdır...

Allah” ismiyle işaret edilen ile, bizim zâti sıfatlarından veya sıfatlarından veya esmâsından sözettiğimiz, FARKLI şeydir.

Biz bizi yaratanın, âlemlerimizi yaratanın zâti sıfatlarından, sıfatlarından, velhâsıl bizim yaratılışımıza GÖRE bize açıkladıklarından sözediyoruz... Oysa, "ALLAH” adıyla işaret edilen, Âlemlerden GANÎ’dir; yâni âlemlerin varlığını borçlu olduğu, onları var gösteren esmâ ve sıfatlardan GANÎ’dir!

Besmele, "İsmi Allah olan“ diye başlamıyor mu?

İsim, müsemmayı ne kadar anlatır?

* * *


“ALLAH” İSMİ, “NOKTA” ÖTESİNE İŞARET EDİP,

“ÖTE” İNDİNDEKİ SAYISIZ “NOKTA”LARI FARKETTİRME

AMACIYLA İŞARET OLARAK KULLANILAN İSİMDİR!

Eğer “ALLAH” kelimesinin yalnızca bir isim olduğunu; ve bize bir gerçeği farkettirmek amacıyla kullanıldığını farkettiyseniz; sıra gelmiştir, o isim ile bize işaret edilmek istenen mânâyı anlamaya…

Düşünürseniz kelime-i tevhidi, “lâ ilâhe illallah” cümlesini, burada ilk bölümde tanrı ve tanrılık kavramının yok oluşunun vurgulandığını ve daha sonra da sadece “Allah” ismiyle işaret edilenin varolduğunun açıklandığını hatırlayacaksınız.

Bu durumda ortaya şu sonuç çıkmaktadır;

İnsanoğlunun, algıladığı ya da algılayamadığını farkettiği her şey, yâni tüm göresel ya da mutlak evrenler, “ALLAH” ismiyle işaret edilen “O”nun kendisine göre olan bir “an”ındaki eseridir!… Yâni, “HÛ”nun kendisine göre sayısız olan “an”larından yalnızca bir “an”ındaki eseri!

Tüm yaratılmışların algıladığı ya da algılayamadığı; farkettiği ya da farkedemediği; tasavvur ya da tahayyül ettiği her şey, hep bu “ALLAH” isminin işaret ettiği varlığın bir “an”ındaki eseridir! Ki bu “an”, “HÛ”nun indinde bir “Nokta”dır!

Bize göreyse “çıkış noktası”dır!

Nokta”dan meydana gelmiştir insan-cin-melek tanımlamalarıyla anlatılan her şey ve dahi, evren içre sayısız-algılayana göre-evrenler!



Sonsuzda bir “nokta”nın yerini düşünün!

Nokta” olarak yaratılmış; ilmi yönüyle “Akl-I Evvel”, hayâtiyeti yönüyle “Ruh-u Â’zâm”, hüviyeti yönüyle “Hakikat-I Muhammedî” ve nihâyet kişiliği itibariyle aldığı isim de “İnsan-I Kâmil” olan evrensel varlığı düşünüyor; ve biz ona da “” ismiyle işaret ediyoruz.

Oysa…


Bu bahsettiğimiz Zât, “Allah” ismiyle işaret edilenin ilminde yalnızca bir “ilmî sûret” olup; vücudu ise varlığını “HÛ”nun esmâsından alır! Bu sebepledir ki, “nokta”nın, gayrı bir bağımsız varlığı ve vücudu sözkonusu olmaz!

Nokta”dan meydana gelen bu varlığın –mutlak evrenin- algılanan sıfatları ve esmâsı ve müşahede edilen ef’âli, “”nun her an yeni bir “şe’n”de oluşundan kaynaklanır!

“Allah” ismiyle işaret edilenin indindeki sayısız “an”dan ya da bir diğer ifadeyle “nokta”dan yalnızca biri olan “İnsan-I Kâmil” ise “mardiyye nefs” bilincine sahip kılınanın ilminden münezzehtir! (muhalefet lil havâdis)..

Sınırsız-sonsuz” kavramları dahi “İnsan-ı Kâmil”de açığa çıkan “HÛ”nun esmâ ve sıfatı yönünden geçerli olup; “nokta” dışında geçerliliği kalmaz!

Nokta” içre varolmuş “İnsan”ın, “nokta”da (DEHR) varlığı yoktur!

Nokta” ötesine işaret edip, “ÖTE” indindeki sayısız “nokta”ları farkettirme amacıyla işaret kelimesi olarak kullanılan “ALLAH” isminin günlük yaşamdaki yerini buyurun siz düşünün!

* * *


ALLAH

HİÇBİR MAHALDE, MEKÂNLA KAYITLI OLMAZ!

"ALLAH" ismiyle işaret edilen NEDİR; sualinin cevabına geldiğimiz zaman…

Bu sualin en güzel cevabı Kur'ân-ı Kerîm'de "İhlâs" sûresindedir.

Şimdi zât, sıfat, esmâ ve ef'âl mertebeleri yönüyle târif yaptık. Bunlardan birini söylemediğin zaman, mutlaka bir eksiklik vardır tarifte!..

Her an, bu dört mertebesiyle müşahedeye devam etmek zorundadır kişi...

Hangi mertebeyi inkâr edersen, o mertebenin varlığı ve hakikatı, O olması hasebiyle, O'nu inkâr etmiş olursun!

Veya hangi mertebesi itibariyle, sadece o mertebeyi ele alırsan, o yönü ile onu kayıt altına almış olursun!.. Ya öteye atmak veya sadece buraya has kılmak gibi bir durum çıkar.

Ama sende, eğer belli bir şartlanma hâli, belli bir terkibiyet hâli sözkonusu ise, mutlaka, bu târifte sana göre, öteye atma veya buraya hazır kılma gibi bir anlam çıkar. O ise hiçbir mahalde, mekânla kayıtlı olmaz!

* * *


NEREDE “ALLAH” KELİMESİ GEÇERSE

O KELİMENİN ANLAMINI DIŞINIZDA VEYA

KARŞINIZDA DEĞİL; İÇİNİZDEN, ÖZÜNÜZDEN GELEN

BİR ŞEKİLDE ANLAMAYA ÇALIŞIN!

Dostlar!.

Size hayatınızın en önemli anahtarını kullandırmaya çalışıyorum;

-elbette bana göre-, bu sohbetlerimde...

O da şu:


Nerede "Allah" kelimesi geçerse, o kelimenin anlamını dışınızda veya karşınızda değil, içinizden, özünüzden gelen bir şekilde anlamaya çalışın; diyerek...

Bu açıdan bakarsanız eğer...

Kurân‘daki bütün anlayışınız da değişime uğrar!.

Kurân’ı çağdışı, İslam Dinini çağdışı, Kur'ân şeriâtını çağdışı görenler; Kurân‘a el sürmemeleri gereken, ötede bir tanrı anlayışından kurtulamamış müşriklerdir!..

Tanrı elçisinin, dışarıdaki bir tanrı ile görüşüp ondan vahiy aldığını sananlar, ANLAMADIKLARINI ANLAMAYANLARDIR!..

Kendinizde ne kadar derinleşebilirseniz, âfâkî boyutu da o kadar deşifre edebilirsiniz...

Tavsiye ederim biraz vakit ayırarak "TEK’İN SEYRİ" kitabını yeni baştan okuyun...

"Allah", "Rab" “İlâh” gibi kelimeleri dışarıda değil, konu edilen varlığın derûnundan olarak algılamaya çalışın...

Ve öylece Kur'ân meâllerini okuyup, Nebi ve Rasûllere atfedilen olayları yorumlayın!.

Göreceksiniz ki, bugüne kadar bildiğiniz Kurân‘dan bambaşka bir Kur'ân ile yüzyüze geleceksiniz... Ve o zaman belki, OKUMAYA başlayacaksınız!.

* * *


‘’ALLAH’’ ÖZEL İSMİ,

‘’TANRI’’ GENEL İSMİ İLE TERCÜME OLUNAMAZ!

Bu konuda ilmi olmayıp, kulaktan dolma asılsız verilerle “Din” hakkında hüküm veren bilgisizler topluluğu, her iki sözcüğün de aynı anlama geldiğini sanıp, akılları sıra biraz da sanki milliyetçilikle ilgili sanarak, “Allah” ismi yerine “Tanrı” sözcüğünü kullanmaktadırlar..

Oysa, “Tanrı” sözcüğünün işaret ettiği kavram ile “Allah” isminin işaret ettiği anlamın, birbirinden tamamiyle ayrı mânâlara işaret eder. Mânâları birbirinden tamamiyle ayrı iki sözcük!

Bu konuya Türkiye’de yaşamış çok değerli bir Kur’ân tefsircisinin satırlarıyla açıklık getirelim.. 1940’larda yazılmış en kapsamlı ve detaylı Kur’ân tefsiri olan Elmalılı Hamdi Yazır’ın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılmış “Hak Dini Kur’ân Dili” isimli eserinde bakın bu konuda ne deniyor:

“Gerek ismi özel olsun gerek ismi genel, “ALLAH” ismi celâli ile, yine “ALLAH” tan maâda hiçbir mâbud anılmamıştır...



Meselâ “TANRI”, “HUD” isimleri, “ALLAH” gibi özel isim değildir! “İLÂH”, “RAB”, “MÂBUD” gibi genel mânâ ifade eden kelimelerdir...

Arapça’da “İLÂH”ın çoğuluna “ÂLİHE”; “RAB”bın çoğuluna “ERBÂB” denildiği gibi; Farsça’da da “HUD”nın çoğuluna “HUDÂYAN” ve lisanımızda dahi TANRILAR, MÂBUDLAR, İLÂHLAR, RABLAR denmiştir; çünkü bunlar haklıya ve haksıza ıtlak edilmiştir...



Halbuki hiç “ALLAH”LAR denilmemiştir ve denemez!

Böyle bir tâbir işitirsek, söyleyenin cehline veya gafletine hamlederiz!

“TANRI” adı böyle değildir; mâbud, ilâh gibidir...

Bâtıl mâbudlara dahi “TANRI” ismi verilir... Müşrikler birçok tanrılara taparlardı. “Filanların tanrıları şöyle, falanların tanrıları şöyledir” denilir... Ama Allah için değil!

Demek ki, “TANRI” genel ismi, “ALLAH” ismi özelinin eş anlamlısı değildir, en genel bir tâbirdir...

Binâenaleyh, “ALLAH” ismi, “TANRI” adı ile tercüme olunamaz!”

Türkiye`deki en değerli Kur`ân tefsirini yazan kişiye göre, yukarıda okuduğunuz üzere, “ALLAH”a kesinlikle “tanrı” denemez!

* * *

KURÂN VE ALLAH RASÛLÜ,



HEPİMİZİN ÖZÜNDE OLAN VE “HAKİKAT”İNİ

OLUŞTURAN BİR “ALLAH”TAN BAHSETMEKTEDİR!

TANRI” ismi bize neyi anlatır?

Benim, senin, yaşadığımız bu varlığın ötesinde; bu varlığı dıştan gelen bir biçimde yaratan; öteden bizi seyredip, hakkımızda hüküm verecek olan; sonra da bizi cehennemine atacak ya da cennetine sokacak bir varlık!?

İnsanların çoğu ile; “Din”in kelimelerinde, dış anlamlarında, mecâzında kalmış din adamlarının hepsi “tanrı”ya inanır, onu savunur ve onun adına insanları yönetmeye kalkar! Akıl-izan sahipleri de böyle bir şeyin olamayacağını idrâk ettikleri için tanrıya inanmazlar ve din adamlarına da kulaklarını tıkarlar.

ALLAH” kavramına dayalı “Din” anlayışı ise, bütün tasavvuf ehli ve evliyâ tarafından paylaşılan bir gerçektir!

Ne yazık ki, insanların pek azı bu gerçeği farketmiştir!

Bu gerçeği açıklayan Kur`ân-ı Kerîm’e göre, “Allah”, evreni ve varolarak algılanan her şeyi, kendi ilminde, kendi kudretiyle ve kendi güzel isimlerinin özellikleriyle yaratmıştır.. Bu sebepledir ki, ’’doğa kanunları’’ ve ‘’evrensel düzen’’ dediğimiz şey, gerçekte ‘’Allah düzen ve SİSTEMİ’’nden başka birşey değildir! Bu gerçek nedeniyle de, insan, ötesinde bir tanrıya tapınmak yerine; ÖZÜNDEKİ “ALLAH”ı farketmek ve ötesindekine değil, özündekine yönelmek zorundadır!

Gelmiş geçmiş bütün evliyâ, insanları, “ALLAH” kavramına dayalı din anlayışına ve bunun sonucunda oluşacak “haşyet” hâline yönlendirmek isterken; işin şeklinde kalan din adamları da ötedeki bir tanrı kavramıyla olayı anlatıp, insanları ondan “korkutarak” hükümranlık tesis etmeye çalışmışlardır!

Şu anda bizim ÖTEMİZDE, bizi seyredip, yaptıklarımıza göre hakkımızda bir karara varacak; buna göre de bizi cehennemine atacak ya da cennetine sokacak bir “tanrı”dan sözetmemektedir Kur`ân ve Hz. Muhammmed aleyhisselâm!

Aksine, hepimizin ÖZÜNDE olan ve “Hakikat”ını oluşturan bir “ALLAH”tan bahsetmektedir Kutsal Kitabımız ve Allah Rasûlü!

* * *


“TANRI” KELİMESİ SIFATLARI ANLATAN

GENEL BİR KELİMEDİR

“ALLAH” İSE TEK ZÂT’IN “İSMİ”DİR!

Burada ayrıca şu çok önemli farklara dikkat etmeliyiz..

Tanrı” kelimesi, sıfatları anlatan genel bir kelimedir; “Allah” ise kendisinden gayrı hiç bir şeyin mutlak vücudu olmayan Tek Zât`ın ismidir!

Yâni olay, yalnızca kelime, telâffuz olayı değildir! Kelimeler, isimler arasındaki son derece büyük anlam farkıdır!



İSİM MÜSEMMAYI NE KADAR ANLATIR?

(Soru:“ALLAH” ismiyle işaret edilen derken neyi kastediyorsunuz? Biraz açar mısınız... Teşekkürler…)



Besmele, “İsmi, ALLAH olan“ diye başlamıyor mu?...

İsim, müsemmâyı ne kadar anlatır?...

* * *


“TANRI” TAPINILACAK ÖTENDEKİ VARLIK;

“ALLAH” İSE KULLUK EDİLEGELMEKTE OLAN

ÖZÜNDEKİ HAKİKATTİR!

Tanrı” ve “tanrılık” kavramına dayalı din anlayışı bâtıldır!

Allah” isminin işaret ettiği anlama dayalı, yürürlükte olan”İSLÂM Dini”dir!

Tanrı”, tapınılacak ötendeki bir varlıktır,

Allah”, kulluk edilegelmekte olan özündeki Hakikat’tır!

Tanrı”, korkulası umacıdır!,

Allah” ise, ilim sahiplerinde, sonsuz-sınırsızlığın yanındaki hiçliklerini kavrayış nedeniyle oluşan “haşyet”in kaynağıdır!

Allah, korkulacak -eli sopalı- cezalandırıcı bir tanrı değil; haşyet duyulacak Mutlak Yaratıcı’dır!

Taklidi iman sahipleri, tanrıdan korkarlar; tahkike ermiş ilim sahipleri olan zevât, Allah’a karşı haşyet duygusu içindedir!

Tanrı”, yeterli olmayanların kendi kafalarında hayâl edip varsandıkları ötelerindeki yönetici ve yargılayıcıdır !

Allah”, âlemleri kendi varlığından meydana getirmiş ve her zerresinde esmâsıyla algılanır olmuş “TEK mutlak varlık”tır; hiç bir şekilde ortağı yoktur!

Tanrı”, her devirde ve toplumda anlayış seviyesine göre sayısız özelliklerle bezenip süslenen; hayâllerin karşılığının kendisinde olduğu varsayılan, beşer anlayışına göre şekillenen bir balondur!

Allah” ise “Ahad”, “Samed”, “Lem yelid ve lem yûled”dir!

Tanrı”lar “ulu” olabilir...“Allah” ise “ekber”dir!

İlâhlar öldü artık…

Tanrıysa can çekişmede...

HAYY ALLAH!"

Diyor değerli Hâkim şâir Halûk Mahmutoğulları, bu gerçeğe işaretle..

* * *

ANLAYIŞIMIZI ‘’TANRI’’ KELİMESİ İLE SINIRLARSAK,



Yüklə 1,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin