Allame murtaza askerî ehl-i BEYT VE ehl-i SÜnnet ekolleri Mütercim: Cafer bendiderya ismail bendiderya


İmam Ali (a.s) Hilâfeti Kendisine Bırakmayacaklarını Biliyordu



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə28/70
tarix29.10.2017
ölçüsü1,44 Mb.
#19784
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   70

 İmam Ali (a.s) Hilâfeti Kendisine Bırakmayacaklarını Biliyordu


İmam Ali (a.s) hilâfeti kendisine bırakmayacaklarını çok iyi biliyordu; ama buna rağmen "hilâfeti kendisi istemedi." Dememeleri için şûraya katıldı!

İmam'ın (a.s) daha önce onların kendisine çizmiş oldukları plânlarını bildiğine ilişkin delilimiz, Belazurî'nin Ensabu'l-Eşraf'taki şu sözleridir: Ali (a.s), Ömer'in "Oylar üçe üç olduğu durumda Abdurrahman b. Avf'ın bulunduğu grupla olun." şeklindeki sözünü amcası Abbas'a şikâyet ederek, "Vallahi hilâfet bize ulaşmayacak!" dedi. Abbas, "Aziz yeğenim; bunu neye dayanarak söylüyorsun?" diye sorduğunda Ali şöyle dedi: "Çünkü Sa'd b. Ebî Vakkâs amcası oğlu Abdurrahman'a muhalefet etmez. Abdurrahman da Osman'ın damadı olup onun taraftarıdır ve sonuçta her üçü birdirler. Talha'yla Zübeyir bir olsalar bile onların oyunun bana hiçbir yararı olmaz; çünkü Abdurrahman b. Avf diğer üçüyle birliktedir!"[368] İbn Kelbî, Abdurrahman b. Avf'ın Ukba b. Ebu Muayt kızı Ümmü Kulsüm'ün kocası olduğunu ve annesi, Osman'ın annesi Kureyz kızı Erva olduğunu, bu açıdan Abdurrahman'a Osman'ın damadı dediklerini yazar. Belazurî Ebu Mihnef'ten naklen şöyle yazar: Ömer toprağa verildiği gün şûra üyeleri hiçbir şey yapmadılar. Ebu Talha, Ömer'in emri gereğince onlara imamlık ederek namaz kıldırdı ve herhangi bir olay vuku bulmadı. Ertesi gün Ebu Talha oylama yapılması için onları beytülmalin bulunduğu yerde topladı.

Ömer, öldürülüşünün dördüncü günü olan pazar günü toprağa verildi ve Suheyb b. Senan onun cenaze namazını kıldırdı... Abdurrahman, şûra üyelerinin kendi aralarında gizli konuştuklarını, hepsinin rakiplerini saf dışı bırakıp kendisini hilâfet makamına yaklaştırmaya çalıştığını görünce şöyle dedi: "Bakınız! Aranızda birini benim seçmem şartıyla Sa'd'la ben kenara çekiliyoruz. Çünkü sizin gizli konuşmanız uzun sürdü; halk ise halifelerini tanımayı beklemektedir. Diğer şehirlerin ahalisinden de bazıları bu konuda bilgi edinmek için şimdiye kadar Medine'de beklemekteler; çok beklediler ve hemen kendi şehirlerine ve diyarlarına gitmek istiyorlar." Hz. Ali dışında şûradakilerin hepsi Abdurrahman'ın bu önerisini kabul ettiler. Ali ise, "Bakalım!" dedi. O sırada Ebu Talha içeri girdi. Abdurrahman o zamana kadar vuku bulan olayları, kendi önerisini ve Ali dışında herkesin bu öneriyi kabul ettiğini ona bildirdi. Bunun üzerine Ebu Talha Ali'ye  dönerek, "Ey Ebu'l-Hasan! Abdurrahman, senin ve bütün Müslümanların güvenini kazanan bir kişidir; neden ona karşı çıkıyorsun! O aranızdan çekildi, başkası için de günaha girmez!" dedi. Bunun üzerine Ali Abdurrahman b. Avf'ı nefsanî isteklerine uymaması, hakkı öne geçirmesi, ümmetin hayır ve yararı için çalışması, akrabalıktan dolayı haktan sapmaması konusunda yemin ettirdi. Abdurrahman hepsini kabul edip yemin edince Ali ona: "Şimdi rahat bir şekilde seç!" dedi. Bütün bu olaylar beytülmalin bulunduğu yerde, bir rivayete göre de Misver b. Mehrame'nin evinde gerçekleşti.

Daha sonra Abdurrahman şûradakilere tek tek ağır yeminler ettirdi ve kendisinin onlardan birine biat etmesi durumunda, bu seçimine karşı çıkmamaları ve karşı çıkan biri olursa da kendisini yalnız bırakmamaları ve savunmaları konusunda onlardan söz aldı. Sonra ileri çıkarak Ali'nin elini tutup şöyle dedi: "Sana biat etmem hâlinde Abdulmuttaliboğulları'nı halkın sırtına bindirmeyeceğine, davranış ve hareketlerinin Resulullah'ın sünnetine uygun olacağına, onu azaltıp çoğaltmayacağına dair Allah Telâ'yla ahitleş." Ali ona cevaben şöyle dedi: "Ben ne kendimin ve ne de başkalarının idrak etmediği konularda Allah Telâ'yla ahitleşmem. Kim Resulullah'ın yerine geçip onun gibi davranabilir ki?! Ben gücüm  yettiği kadar, imkânım dahilinde ve Resulullah'ın (s.a.a) siretinden kendi bilgim çerçevesinde size davranacağım." Bunun üzerine Abdurrahman Ali'nin (a.s) elini bırakarak Osman'a yemin ettirdi ve Ümeyyeoğulları'nı halkın sırtına bindirmeyeceğine, Resulullah'ın (s.a.v), Ebu Bekir ve Ömer'in tarzına uygun olarak davranacağına, ona aykırı hareket etmeyeceğine dair söz aldı.

Osman hepsini kabul ederek bunları yapacağına dair yemin etti. Bunun üzerine Ali Abdurrahman'a, "Osman istediklerini yapacağını söyledi, ne bekliyorsun, ona biat et!" dedi. Abdurrahman, tekrar Ali'nin elini tutarak Osman gibi Resulullah'ın (s.a.v), Ebu Bekir ve Ömer'in yolundan çıkmayacağına dair yemin etmesini istedi. Ali, "Ben buna çaba harcarım." dedi. Ama Osman dedi ki: "Evet, Resulullah, Ebu Bekir ve Ömer'in yolundan çıkmayacağıma ve bunda kusur etmeyeceğime dair Allah'ın,  peygamberlerinden aldığından daha ağır bir söz veriyorum." Bunun üzerine Abdurrahman, Osman'a biat etti; onun peşinden şûradaki diğerleri de biat ettiler. O sırada ayakta durmuş bu olanları seyreden Ali (a.s) oturdu. Abdurrahman ona, "Biat et; yoksa boynunu vururum!" dedi. Abdurrahman bu şekilde tehdit ederken oradakilerin hiçbirinin üzerinde kılıç yoktu. Yine nakledildiğine göre: Ali öfkelenerek dışarı çıktı. Ama şuradakiler ona yetişerek, "Biat et; yoksa seninle savaşırız!" dediler. Sonunda Ali onlarla birlikte geri dönerek Osman'a biat etti.[369] Bu rivayette, Abdurrahman'ın önerisinin baş tarafında geçen, "Ebu Bekir ve Osman'ın yolu" bölümü silinmiştir. İmam Ali'nin (a.s) cevabının baş tarafı da değiştirilerek  nakledilmiş, sözünün son kısmı da atılmıştır. Bu olayı tam olarak şu rivayette görmekteyiz: Yakubî kendi Tarih'inde şöyle der: Abdurrahman b. Avf, Ali b. Ebu Talib'i bir köşeye çekerek ona, "Hükümete geçtiğinde Allah'ın Kitabına, Resulullah'ın sünnetine ve Ebu Bekir'le Ömer'in tarzına göre davranacağına Allah şahit olsun mu?" dedi. Ali, "Elimden geldiği kadarıyla size karşı Allah'ın Kitabını ve Resulullah'ın sünnetini  ygulayacağım."

cevabını verdi. Bunun üzerine Abdurrahman, Osman'ı bir köşeye çekerek, "Hükümete geçtiğinde Allah'ın Kitabına, Resulullah'ın sünnetine ve Ebu Bekir'le Ömer'in yönetim tarzına göre davranacağına Allah şahit olsun mu?" dedi. Osman, "Ben size Allah'ın Kitabına, Resulullah'ın (s.a.a) sünnetine ve Ebu Bekir'le Ömer'in tarzına göre davranacağım." dedi. Abdurrahman tekrar Ali'yi bir köşeye çekerek aynı sözleri tekrarladı. Ali de aynı cevabı verdi. Daha sonra Osman'ı bir köşeye çekerek sözünü tekrarladı. Osman da yine aynı cevabı verdi. Abdurrahman üçüncü kere Ali'yi bir  köşeye çekerek aynı sözlerini söyleyince Ali dedi ki: "Allah'ın Kitabı ve Resulullah'ın (s.a.a) sünnetinin başkalarının yönetim tarzına ihtiyacı yoktur. Sen her durumda hilâfetin bana ulaşmamasına çalışıyorsun!" Abdurrahman Ali'ye (a.s) cevap vermeden ilk önerisini üçüncü kez Osman'a tekrarladı. Osman da önceki defalarda olduğu gibi bütün şartları kabul etti. Bunun üzerine Abdurrahman Osman'ın elini sıkarak ona biat etti.[370] Yine Taberî ve İbn Esîr hicrî 23 yılında vuku bulan olaylar bölümünde şöyle yazarlar: Abdurrahman üçüncü gün Osman'a biat edince, Ali (a.s) Abdurrahman'a şöyle buyurdu: "Dünyayı ona tattırdın! Bu, bize karşı ilk birleşmeniz değildir. Bundan sonra (bana düşen) güzel sabırdır. Sizin bu düzüp, uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah'tır.

Vallahi Osman'ı hilâfet kürsüsüne oturtmanın tek sebebi onun da sonunda hilâfeti sana  bırakmasını ummandır. Fakat her gün Allah'ın bir cilvesi vardır!"[371] Emirü'l-Müminin Ali'ye (a.s) Biat Osman öldürülünce Müslümanların işleri kendilerine bırakıldı, halk daha önce herkese yapmış oldukları biatten kurtuldu. Bunun üzerine Hz. Ali'nin (a.s) etrafında toplanarak ona biat etmek istediler. Bu konuda Taberî şöyle yazıyor: Resulullah'ın (s.a.a) ashabı Hz. Ali'nin huzuruna giderek, "Bu adam (Osman) öldürüldü ve halkın bir imama ve öndere ihtiyacı var. İslâm'ı herkesten önce kabul etmen, Resulullah'ın akrabası olman açısından hilâfete geçmeye senden daha lâyık olan birini tanımıyoruz." dediler. İmam Ali (a.s) buyurdu ki: Bu işi yapmayın; sizin yardımcınız olmam size hükümet etmemden daha iyidir." Sahabîler, "Hayır vallahi; sana biat etmedikçe senden vazgeçmeyeceğiz." dediler. Bunun üzerine İmam (a.s) çaresiz, "O hâlde mescitte toplanın, bana gizlice

biat edilmemelidir ve bunu bütün Müslümanlar istemelidirler..." dedi.[372] Yine diğer bir senetle şöyle yazar: Aralarında Talha ve Zübeyir'in de bulunduğu ensar ve muhacirler toplanarak Ali'nin evine gidip ona, "Ey Ebu Hasan! Sana biat etmeye geldik." dediler. Ali, "Benim size hükümet etmeye ihtiyacım yok. Ben de sizin yanınızdayım. Kimi hilâfete seçerseniz ben de onu kabul ediyorum. O hâlde başkasını seçin." dedi. Onlar, "Vallahi hilâfete senden başkasını seçmeyiz." dediler. Râvi der ki: Osman'ın öldürülmesinden sonra hilâfeti kabul etmesi için defalarca Hz. Ali'ye (a.s) müracaat ettiler. Sonunda ona dediler ki: Birisi hükümet işlerini eline almadıkça halkın durumu düzelmez. Uzun zamandan beridir durum bozulmuştur." İmam Ali (a.s) ise dedi ki: "Siz defalarca bana gelip gittiniz ve ısrarla size hükümet etmemi istediniz. Benim de bir sözüm var size; bunu kabul edecek olursanız ben de size hükümeti kabul ederim; aksi takdirde benim ona ihtiyacım yoktur." Oradakiler, "Vallahi ne söylersen kabul ederiz." dediler. Ali mescide gidip minbere çıktı. Halk etrafında toplanınca şöyle konuştu: Ben size hükümet etmek istemiyordum, ama siz kabul etmediniz ve benden başkasının hilâfete geçmesine razı olmadınız. O hâlde şimdi şunu çok iyi bilin ki ben size hükümet edecek olursam:

1- Hükümet konusunda sizler bana yardımcı olmalısınız ve ben siz olmadan bir şey yapmam.

2- Beytülmalin ve sizin umumî mallarınızın kilitleri benim yanımda olacak; ama sizin rızanız olmadan ondan bir dirhem bile alınmayacaktır." Sonra İmam onlara, "Bunu kabul ediyor musunuz?" diye sordu. Halk, "Evet." cevabını verdi. Bunun üzerine İmam Ali, "Allah'ım; onlara şahit ol" dedi. Daha sonra bunun üzerine halk Hz. Ali'ye biat etti. Belazurî bu konuda şöyle yazar: Ali çıkarak evine döndü. Halk "Emirü'l-Müminin Ali'dir."sloganları atarak aceleyle Hz. Ali'nin evine akın edip şöyle dedi: "Halkın bir öndere ihtiyacı var; elini uzat sana biat edelim." Ali ise, "Halife seçimi sizin haddinize değil, bu iş Bedir ashabının vazifesidir; onların seçtiği kimse halife olur." buyurdu. Bunun üzerine hayatta olan bütün Bedir ashabı onun huzuruna gelerek dedi ki: Biz hilâfet makamına senden daha lâyık birini tanımıyoruz... Hz. Ali (a.s) bunu görünce minbere çıktı. Minbere çıkarak felç olan parmaklarıyla Hz. Ali'ye (a.s) biat eden ilk kişi Talha idi. İmam Ali bunu şöyle tabir etmiştir: Bu el hangi sözleşmeyi görse, onu kırıp ayaklar altına alır![373] Taberî de, Talha biat ederken Habib b. Zueyb'in onun felç eline bakarak şöyle dediğini kaydeder: Biat için uzanan ilk el, felç eldir; bunun iyi bir sonucu olmaz![374]

İslâm'ın ilk döneminde hükümetin teşkili konusunda yaşanan önemli tarihî olayları inceledikten sonra şimdi iki ekolün imamet ve hilâfet konusundaki görüşlerini inceleyeceğiz.


Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin