Ayetullah uzma


YOLCULUKTA ORUÇ HÜKÜMLERİ



Yüklə 2,18 Mb.
səhifə48/92
tarix24.11.2017
ölçüsü2,18 Mb.
#32820
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   92

YOLCULUKTA ORUÇ HÜKÜMLERİ


1685- Yolculukta dört rekâtlı namazlarını iki rekât olarak kılması gereken bir yolcu oruç tutamaz. Ama işi yolculuk olan veya yolculuğu günah olarak nitelenen kimse gibi namazlarını tam kılan bir kimse, yolculukta oruç tutmalıdır.
1686- Ramazan ayında yolculuğa çıkmanın sakıncası yoktur; fakat yolculuk oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur. Hac, umre veya zaruri bir durum olmadıkça, ramazan ayında yolculuk etmek mekruhtur.
1687- Ramazan orucu dışında üzerine belli bir oruç farz olan kimse, örneğin kiralama ve benzeri yolla farz olursa veya itikâfın üçüncü günü olursa, yolculuk edemez. Hatta yolculukta olsa bile, mümkün olduğu takdirde, herhangi bir yerde on gün kalmayı kastederek o orucu tutmalıdır. Ama o günün orucu nezir vesilesiyle farz olmuşsa; anlaşılan o günde yolculuğun caiz olduğu ve ikamet kastının da farz olmadığıdır. Elbette mecbur kalmadıkça yolculuk etmemesi, yolculukta ise ikamet niyeti etmesi daha iyidir. Yemin veya ahit yoluyla vacip olmuşsa, farz ihtiyat gereği yolculuğa gitmemeli ve yolculukta ise ikamet niyeti etmelidir.
1688- Bir kimse, müstehap oruç tutmayı nezreder, fakat vaktini belirtmezse, yolculukta onu yerine getiremez. Ama yolculukta belirli bir gün oruç tutmayı nezrederse, yolculukta onu yerine getirmelidir. Aynı şekilde belirli bir gün, ister yolculukta olsun veya olmasın, oruç tutmayı nezreden kimse, yolculuk halinde dahi olsa o günü oruç tutmalıdır.
1689- Yolcu olan kimse, [Allah-u Tealâ'dan] bir hacet istemek için Medine şehrinde üç gün müstehap oruç tutabilir. O üç günün Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri olması daha iyidir.
1690- Yolculukta orucun batıl olduğunu bilmediğinden dolayı oruç tutan bir kimse, oruçlu bulunduğu günün içerisinde bu hükmü öğrenmiş olursa, orucu batıl olur. Ama akşama kadar öğrenmeyen kimsenin orucu sahihtir.
1691- Yolcu olduğunu veya seferde orucun batıl olduğunu unutarak yolculukta oruç tutan kimsenin orucu, farz ihtiyat gereği batıldır.
1692- Oruçlu olan kimse öğlenden sonra yolculuğa çıkarsa, farz ihtiyat gereği orucunu tamamlamalıdır. Kazası da gerekli değildir. Öğlenden önce yolculuğa çıkan kimse, özellikle de akşamdan yolculuk niyeti etmişse, farz ihtiyat gereği oruç tutamaz. Ancak hadd-i terahhusa yani, şehrin duvarlarının görünmeyeceği ve ezan seslerinin duyulmayacağı yere vardığında orucunu bozabilir; eğer ondan önce orucunu bozarsa, üzerine keffaret farz olur.
1693- Ramazan ayında yolculuk eden kimse, ister fecirden önce yolculukta olsun veya oruçlu olup da yolculuk etmesin, öğlenden önce vatanına veya on gün kalmak istediği bir yere varırsa, orucu bozan bir iş yapmamışsa, farz ihtiyat gereği o günü oruç tutmalıdır. Kazası da yoktur. Ama eğer orucu bozan bir iş yapmışsa, o günün orucu üzerine farz değildir, sonradan kazasını etmelidir.
1694- Vatanına veya on gün ikamet edeceği yere öğlenden sonra varan yolcunun orucu, farz ihtiyat gereği batıldır ve sonradan kazasını tutmalıdır.
1695- Yolculuk veya herhangi bir özür nedeniyle oruç tutmayan kimsenin, ramazan ayının gündüzünde cinsel ilişkide bulunması ve yemek-içmekle kendini tam olarak doyurması mekruhtur.

KENDİLERİNE ORUÇ FARZ OLMAYAN KİMSELER


1696- Yaşlılık nedeniyle asla oruç tutamayan veya oruç tutması meşakkatli olan kimseye oruç farz değildir. Fakat ikinci durumda (meşakkatli durumda) her bir güne karşılık yaklaşık 750 gr. buğday, arpa, ekmek veya benzeri gıda maddelerinden fakire vermesi gerekir.
1697- Yaşlılık nedeniyle oruç tutmayan kimse, ramazandan sonra oruç tutmaya güç kazanırsa, müstehap ihtiyat gereği tutmadığı oruçların kazasını yerine getirmelidir.
1698- Hatalığı olup bu yüzden tahammül edilmeyecek derecede kür susayan veya şiddetli susuzluktan dolayı büyük zorlukla karşılaşan kimseye oruç farz değildir. Ama ikinci durumda, böyle bir kimsenin her güne karşılık yaklaşık 750 gr. yiyecek fakire vermesi gerekir. Böyle bir kimse, sonradan iyileşerek oruç tutmaya güç kazanırsa, oruçları kaza etmesi farz değildir.
1699- Doğumu yaklaşmış hamile bir kadının oruç tutması, kendisine veya çocuğuna zarar verecek olursa, oruç ona farz olmaz. Ancak her güne karşılık her fakire 750 gr. yiyecek vermelidir. Her iki durumda da tutmadığı oruçları sonradan kaza etmelidir.
1700- Bebek emziren kadının sütü az olduğunda, eğer oruç tutması emzirdiği bebeğe zarar verecek olursa, oruç tutmak ona farz değil; ister bu kadın bebeğin öz annesi olsun, isterse dadısı olsun veya ücretli süt versin, fark et-mez. Ancak oruç tutmadığı her bir güne karşılık fakire 750 gr yiyecek vermelidir. Her iki durumda da tutmadığı oruçları sonradan kaza etmelidir. Elbette farz ihtiyat gereği bu hüküm, çocuğa süt vermek sadece bu yollara bağlı olduğu durumdadır. Ama çocuğa başka bir şekilde süt vermek mümkünse, örneğin birkaç kadın çocuğa süt verirse veya emzik ve biberonla da süt verebilirlerse bu hükmün geçerli olması şüphelidir.

AYIN İLK GÜNÜNÜN TESPİTİ


1701- Ayın ilk günü, dört yolla tespit edilir:
1) Bizzat insanın kendisinin hilâli görmesi ile.
2) Sözleri yakîn ve itminan sağlayacak bir gurubun ayı gördük demesiyle veya herhangi bir şeyle insana yakin hasıl olmasıyla veya aklan-i bir yolla güven hasıl olmasıyla.
3) İki adil erkeğin gece hilâli gördüklerini söylemeleri ile. Ancak hilâlin vasfı konusunda farklı haber verirlerse ayın ilk günü tespit edilmiş olmaz. Aynı şekilde insan onların yanlışlarına emin olursa veya onların şahadetinin aksine delil veya delil hükmünde bir şey olursa, örneğin şehrin halkının çoğunun hilali görmek için baktıkları halde iki adil şahısın dışında kimse ayı gördüğünü söylemezse veya kalabalık bir gurup ayı görmek için baktıkları halde, onların içerisinde iki adil kişi ayı gördüklerini iddia ederse, oysa ayın yerini bilmek, keskin görmek ve diğer özelliklerde birinci iki adil kişi gibi olan iki ayrı adil kişi onların arasında bulunmasına, hava saf ve o iki kişinin görmesini engelleyecek bir şey de olmamasına rağmen diğerleri görmezse, bu gibi yerlerde ayın ilk günü iki adil kişinin şahadetiyle sabit olmaz.
4) Şaban ayından otuz günün geçmesi ile. Şabandan otuz gün geçince, ramazan ayının ilk günü sabit olur. Yine, ramazan ayından otuz günün geçmesiyle de şevval ayının ilk günü sabit olur.
1702- Şer'î hâkim hükmetmesiyle ayın ilk günü sabit olmaz. Ama onun hükmünden veya onun için sabit olmasından ayın görüldüğüne güven hasıl olursa, sabit olur.
1703- Ayın ilk günü, müneccimin sözü ile sabit olmaz. Ancak, insan onun sözü ile ayın ilk günü olduğuna yakin ederse, ona göre amel etmelidir.
1704- Hilâlin yüksekliği veya geç batışı ile, önceki gecenin, ayın ilk gecesi olduğuna hükmedilmez. Yine ayın kenarında aydınlığın olması, ikinci gece olduğuna delil değildir.
1705- Kendisine ramazan ayının ilk günü sabit olmadığından dolayı oruç tutmayan bir kimse, sonradan önceki gecenin ayın ilk gecesi olduğu sabit olursa, o günün orucunu sonradan kaza etmelidir.
1706- Bir şehirde ayın ilk günü sabit olursa, ufukları bir olan diğer şehirler için de ayın ilk günü sabit olur. Burada söz edilen ufukların bir olmasından kasıt, yani birinci şehirde görüldüğünde, bulut gibi bir engel olmaması halinde diğer şehirde de görülmesidir. Bu, ikinci şehrin birinci şehrin batısında ve enlemde birbirine yakın olması durumundadır. Ama doğusunda olursa, birinci şehrin ufkunda kalma miktarı, iki şehrin güneş batışı arasındaki ihtilafının miktarından fazla olsa dahi, ufuklarının aynı olması halindedir.
1707- Ramazan ayının son günü mü yoksa şevval ayının ilk günü mü olduğunu bilmediği gün, insanın oruç tutması gerekir. Fakat o gün içerisinde şevval ayının ilk günü olduğunu anlarsa, orucunu açmalıdır.
1708- Hapiste olan bir kimse, ramazan ayının girişine yakin edemezse, tahmin üzere amel etmelidir. Güçlü bir tahmin edebilme imkânı varsa, zayıf tahmine amel edemez. Güçlü tahmin için elinden gelen çabayı sarf etmelidir. O da mümkün olmazsa ihtimalin güçlenmesine neden olacaksa son çare olarak kuraya başvurabilir. Eğer zanna amel etmek mümkün değil de, ramazan ayı olduğuna ihtimal verdiği bir ay oruç tutmalıdır. Elbette o ayı dikkate almalı, sonradan Ramazan ayı veya ondan sonra olduğu anlaşılırsa bir şey ona farz olmaz. Fakat Ramazan ayından önce olduğu anlaşılırsa, o zaman Ramazan ayının oruçlarını kaza etmelidir.


Yüklə 2,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin