(38) Kulnehbitu minha cemi'an, feimma ye'tiyenneküm minniy hüden femen tebi'a hüdaye fela havfün aleyhim ve la hüm yahzenun;
* “İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” dedik.
“Biz onlara dedik ki, hepiniz oradan ininiz” Nasıl?
Daha evvelki Âyette düşman olarak inin dedik derken, burada düşmanlık lâfzını kaldırıp sadece “hepiniz birden oradan ininiz” dedik, diyor.
“İniniz” sözünün üzerinde biraz durmamız gerekecek, “ininiz” dediği zaman, hani Kûr’ân-ı Kerîm nâzil oldu, işte bu da inme mânâsına olduğundan acaba bu nüzul veya “ihbitu” ne demek ve burada bir de “hepiniz birlikte” deniliyor, bunu böyle demesiyle Âdem neslini belirtiyor, Âdem (a.s.) ın şahsında bütün insânlık âleminin yeryüzüne indirilmesi, cennetten yeryüzüne indirilmesi işte bizler
68
herbirerlerimiz Âdem (a.s.) ın birer kopyalarıyız, Nisâ sûresinin başında “halekaküm min nefsin vahıdetin ve haleka minha zevceha ve besse minhüma ricalen kesiyran ve nisaen” yani “sizi tek nefsten hâlkeden, ondan zevcesini hâlkeden ve ikisinden bir çok kadınlar ve erkekler hâlkeden” diye belirtmesi bunun başlangıcıyla olmuş oluyor.
Ancak benden size gelecektir bir hidÂyet, kim ki ona tabii olursa, işte ona korku yoktur onlar gelecekte mahzunda olmayacaklardır, dahada açarsak;
Ancak siz yeryüzünde başıboş bırakıldığınızı zannetmeyin , yeryüzüne indirildiniz ama orada sizinle kimse ilgilenmeyecek bizden koptunuz demek değil, bizden size bir hidÂyet gelecektir, işte bu hidÂyet şeriat-ı İlâhiyye yani Allah’ın hukukunu Allah’ın hakikatlerini ortaya koyacak olan kimselerin gelmesi, o cami’an’ın içinden, bunlar peygamberler, veliler, âlimler, ârifler, Cenâb-ı Hakk benden gelecektir diyor ve Zâtından bahsediyor.
Eğer Cenâb-ı Hakk Âdem (a.s) ın varlığında cennetten yeryüzüne indirmiş olduğu bütün insân nesline kendi varlığından kendi hakikatini idrak ettirecek varlıklar göndermemiş olsaydı yeryüzünde yaşayan insânlar bireysel akıllarıyla bireysel zanlarıyla kendi kendilerini idare etmeye çalışacaklardı, aklı cüz ile hareket etmeye çalışacaklardı ve bu aklı cüzünde aklı küllü bulması mümkün olamayacağından insânlık âlemi çok büyük bir kargaşa içerisinde olacaktı, Cenâb-ı Hakk insânlık âlemine zaman zaman peygamberleri o peygamberlerle beraber kitapları, kitapları peygamberlerden sonra açıklayıcı evliyaullah ve ârifleri, âlimleri göndermesi “Benden hidÂyet”, yani aklı küll’den aklı cüz’e yöneticilik öğretmesi, aklı cüz’e aklı külle nasıl ulaşılır onu öğretisini getiren kimseler, hidÂyet olmuş oluyor.
وَالَّذِينَ كَفَرواْ وَكَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا أُولَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ 69
Dostları ilə paylaş: |