Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


Bibi. H. Göktürk, "Behram Çavuş Camii", ISTA, V, 2388; Öz, İstanbul Camileri, II, 11. TARKAN OKÇUOĞLU BEKÂR ODALARI



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə178/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   174   175   176   177   178   179   180   181   ...   899
Bibi. H. Göktürk, "Behram Çavuş Camii", ISTA, V, 2388; Öz, İstanbul Camileri, II, 11. TARKAN OKÇUOĞLU

BEKÂR ODALARI

"Bîkâr odaları", "bekârhaneler" de denmiştir. Her türlü iş için İstanbul'a gelen, bekâr, evli, yaşlı, genç her erkeğe bekâr uşağı; bunların aylık veya yıllık ücret

ödeyerek barındıkları oda ve hanlara da bekâr odaları denirdi. Osmanlı döneminde bekâr uşakları ve bekâr odaları için kurallar, yasaklar ve uygulanagelen gelenekler söz konusuydu. Esnaf olarak iş tutmaya gelenler, öncelikle esnaf loncasının kefaletim sağlamaya ve bir bekâr odasında yer edinmeye mecburdu. Arabacı, kayıkçı, seyis, uşak vb olarak gelenler ise iş alacakları ev sahibinin kefilliğine ve yer bulmasına muhtaçtılar.

Bekâr odaları olasılıkla Bizans döneminde de vardı. Çünkü bu gereksinim, İstanbul'un çok yönlü iş ve yaşam pratiklerinden kaynaklanmaktaydı. Günümüzde de İstanbul'da hiçbir özel kuralı, düzenlemesi olmaksızın, eskiye oranla daha çok sayıda evsiz barksız insan, aynı nedenlerle bekâr odası denebilecek konutlarda barınmaktadır. Osmanlı'da ise bekâr odaları, farklı dönemlerde birtakım buyruklar ve nizamnamelerle denetim ve disiplin altında tutulmaya çalışılmıştı.

Osmanlı dönemi bekâr odalarından söz eden en eski kaynak Evliya Çele-bi'nin Seyahatname 'sidir. Buradan öğrenildiğine göre -her bekâr odasının bir odabaşısı ile disiplini sağlayan sorumluları (hâkim ve zabitleri) vardı. Kefil göstermeyen ve depozito yatırmayan, odalara alınmazdı. Evliya Çelebi'nin adlarını verdiği başlıca bekâr odaları şunlardır: Yolgeçen odaları, 400 hücre (oda) kapsamakta olup burada bine yakın yiğit (bekâr uşağı) barınıyordu. Mercan odaları, sekiz koğuşluydu. Buranın hâkimleri (yöneticileri) vardı ve özel bir örgütlenme düzenine sahipti. Evliya Çelebi'nin aktardığı söylentiye göre I. Süleyman (Kanuni) (hd 1520-1566) bir seferinde yeniçerilere kızıp "Terbiyeli olun yoksa sizi Mercan odalarındaki pabuççu bekârlarına kırdırırım!" demiş, pabuççu bekârlar da bunu duyunca bir anda "eli muştalı beli puşkalı kırk bin namdâr yarar fetâlar (yiğitler) olarak" saraya gitmişler ve padişahın buyruğunu beklediklerini bildirmişlerdi. Cebehane odaları, Mahmutpaşa semtindeydi. Pertevpaşa ve Hilalci odaları ise Süleymaniye'deydi. Kırk Bekârhane Atpazarı'nda, Bekârha-ne-i Gedikpaşa, adım aldığı semtte, Kırk Odalar Büyük Karaman'daydı. Bekârha-ne-i Arablar, yedi bölümlü olup Unka-pam'ndaydı. Evliya Çelebi öteki bekâr odalarının adlarım saymaksızın, İstanbul'da daha birçok bekâr hanının ve odasının bulunduğunu, bazılarının birer ikişer oda iken bazılarının ise birkaç yüz kişiyi barındıracak büyüklükte olduğunu, buralardan çıkan bekârlar toplansa sarıca arıyı andıracaklarını yazar. Ancak, buralardaki yaşam koşulları, temizlik, beslenme, sağlık sorunları konularında bilgi vermez.

Kuşkusuz, İstanbul bekâr odaları, aynı dönemlerdeki, yine "oda" denen asker kışlalarından ve koğuşlarından farklı, çok ilkel ve salt geceleri, herkesin kendi şiltesinde yatmasına olanak veren barınaklardı. Bekâr hanlarının ve odala-

Süleymaniye'de 16 Mart Şehitleri Caddesi'nde bazıları bekâr odası olarak kullanılan eski evler. Hazım Okureı; 1993

rının her bir bölümünde veya odasında birden çok insan yatıp kalkıyordu. Buralarda yıkanma, ısınma olanağı yoktu. "Kenif" denen bir tuvalet ve herkesin kendi yiyeceğini ve yemeğini hazırladığı ortak bir mutfak ile avluda bir su kuyusu bulunuyordu. Bekâr odalarını genellikle aynı yöreden gelen veya İstanbul'da aynı işkolunda ya da işyerinde çalışan işçiler paylaştıklarından bunlar, kendi aralarında ilkel fakat uyumlu bir yaşama düzeni kurmaktaydılar. Buralara ilişkin olarak yazılan halk destanlarında bekâr odası yaşamına ilişkin bazı bilgilere rastlanmaktadır. Örneğin, bir destanda buraları, Bekâr odasına serdim döşeği / Oldum yalın ayak bekâr köçeği /Bekâr odaları bir koca kazan /Kaynıyor içinde mühmel dilberân / Bekârlık sultanlık yoktur hanemiz / Çardaktaki kolluklar kâşanemiz... dizeleriyle tasvir edilmektedir.

İstanbul'da bekârların çoklukla çalıştıkları çarşı semtlerinde, özellikle de Hocapaşa'da, Uzunçarşı'da, hemen hemen her işyerinin üst katı birer bekâr odasıydı. Ayrıca buralarda Büyük Vefa Hanı, Hocapaşa Hanı, Silahdar Hanı vb büyük bekâr hanları vardı. Buralar, geceli gündüzlü kontrol altında tutulmaya çalışılıyordu. Fırınların, hamamların, değirmenlerin bekâr odası olarak yararlanılan bölümleri de sık sık denetleniyordu. Fırın, değirmen, hamam işleticileri, kayıkçı kâhyaları ise kendi işçileri için özel bekâr odaları yapmakta veya kiralamaktaydılar. Kimileri de bekâr odaları yaptırıp vakf-ı evladiye tesis ederek ailelerine gelir olanağı sağlamaktaydılar. Bu tür yapılar, ya bir çıkmaz sokağın iki yanında, ya ortasında su kuyusu bulunan bir iç avlunun çevresinde, tek katlı, oda kapılan sokağa ya da avluya açılan basit konutlardı.

Bunlar, konumlarına, barındırdıkları kesime ya da semte veya bir yakıştırmaya göre adlar almakta ve bulundukları mahalle dokusunda bekâr odası olarak tescil edilmekteydiler. Eski vakıf, tahrir,




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   174   175   176   177   178   179   180   181   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin