BEŞİKTAŞ
Beşiktaş, 1994
İstanbul Ansiklopedisi
Beşiktaş, 1922
istanbul Ansiklopedisi
arasında Tuz Baba olarak bilinen, Fatih' in tuzcubaşısımn türbesi ve ilk binasını Fatih'in ekmekçibaşısı Ali Ağa'nın 1485' te yaptırdığı, Vişnezade Dibek Sokağı'n-daki Ekmekçibaşı Mescidi'dir.
Fetihten sonra Beşiktaş Osmanlı donanmasıyla ilişkisi sayesinde gelişmeye başladı. I. Süleyman (Kanuni) döneminde (1520-1566) Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa Beşiktaş'ta bir yalıda otururdu. Barbaros burada bir cami, bir medrese ve bir de sıbyan mektebi yaptırmış ve ölümünden sonra Beşiktaş'a gömülmüştü. Bu ünlü denizcinin Beşiktaş'ta oturması ve semte verdiği önem bir geleneğin oluşmasına neden oldu. Daha sonraları kaptan-ı deryaların yalıları hep bu semtte yer aldı; üstelik her yıl mayıs ayı başında Akdeniz'e açılan Osmanlı donanması, Haliç'ten doğruca Beşiktaş'a gelerek demir atmayı ve Barbaros ile di-
ğer efsanevi denizcilerin türbelerini ziyaret etmeyi ihmal etmezdi. Beşiktaş'ı ziyaretten sonra Sarayburnu önüne geçen donanma, burada kaptan-ı deryanın Yalı Köşkü'nde sultan tarafından kabulünden sonra, sultanı top ateşiyle selamlayarak Akdeniz'e açılırdı. Barbaros'tan sonra gene bir kaptan-ı derya, Koca Sinan Paşa, Beşiktaş'ta bir cami, imaret, mektep ve çifte hamam yaptırdı. Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa da, Beşiktaş'ta Mimar Sinan'a bir cami ve bir mektep yaptırmıştı. Beşiktaş'ta bunlardan başka kırk kadar sıbyan mektebi, bir darülkurra, üç hamam, yetmiş kadar dükkân olduğunu söyleyen Evliya Çelebi, iskele başında da bir kervansaray bulunduğunu kaydetmiştir. Üsküdar'a geçecek askerin konakladığı ve başka hiçbir yerde sözü edilmeyen bu kervansarayın banisinin Koca Sinan Paşa olduğu tahmin edilmektedir. Galata kadı-
lığına bağlı Beşiktaş naibinin görev yaptığı şer'iye mahkemesi ise Koca Sinan Paşa Camii'nin bir köşesinde bulunuyordu.
Eremya Çelebi Kömürciyan da, 17. yy'da Beşiktaş'ta, müftülük ve kazaskerlik yapmış ulemanın yalıları bulunduğunu söyler. Beşiktaş Sarayı'nı, mevlevîha-neyi, mesireleri kaydeder, semtin yukarı kısmında da bir Ermeni cemaati ve kiliseleri olduğunu belirtir. İnciciyan ise, bu kilisenin 1759'da yıktırılmasından sonra Ermenilerin dağıldıklarını yazar. Beşiktaş'taki Ermeni kilisesi 1838'de hassa mimarı Garabet Balyan tarafından yeniden inşa edilmiştir. Rumlar ise eskiden beri Beşiktaş'ta yaşamaya devam etmişlerdi ve burada kiliseleri vardı.
Daha 16. yy'da şehir hayatının çeşitli işlevlerini yüklenmiş yapılarıyla istanbul Boğazı'mn Rumeli yakasında bir merkez oluşturan Beşiktaş, doğal güzelli-
ğiyle de dikkati çekmiştir. 17. yy ortalarında burada, Civan Kapucubağı Bahçesi, Kazancıoğlu Bahçesi gibi büyük bahçeler olduğunu söyleyen Evliya Çelebi Beşiktaş halkının ayan ve kibar olduğunu da kaydetmektedir.
Evliya Çelebi'ye göre Beşiktaş ahalisi gayet ehlizevk olup çoğu bağbanlıkla meşgul olur, ehlisünnet elbisesi giyerdi. Semtin hâkimleri Galata kadısının naibi, Beşiktaş muhtesibi, subaşısı, bostancı-başısı ve Beşiktaş Bahçesi ustasıydı. Her evde ve bostanda kuyu bulunuyordu. Temmuzda Galata'nın suyu azalınca Beşiktaş'tan kayıklarla su taşınırdı. Beşiktaş'ın kabağı, lahanası, ekşi dutu ve balığı meşhurdu.
Beşiktaş'ta I. Süleyman'ın (Kanuni) sütkardeşi Trabzonlu Şeyh Yahya Efen-di'nin, içinde bir "mescit, medaris, han-kah ve hamam" inşa ettirdiği "Hızırlık" adı verilen mesiresi de II. Abdülhamid'e gelinceye kadar özellikle saray ve devlet ricalinin itibar ettiği bir koruluktu (bak. Yahya Efendi; Yahya Efendi Tekkesi).
Beşiktaş'ta, bugün Dolmabahçe adı verilen mahalde denizin doldurulması değişik dönemlere tarihlenmektedir. Eremya Çelebi, I. Ahmed döneminde (1603-1617) ve Sadrazam Nasuh Paşa'nm girişimiyle bu işlemin l6l4'te tamamlandığını kaydetmektedir. Evliya Çelebi ise
denizin II. Osman döneminde (1618-1622) doldurulmuş olduğunu iddia etmiştir. 18. yy yazarlarından înciciyan, denizin doldurulmasının asıl I. Süleyman (Kanuni) zamanında (1520-1566) gerçekleştirildiğini, daha sonra I. Ahmed devrinde bir genişlemenin söz konusu olduğunu ileri sürmüştür. Yazara göre bu işlemi Kara Abalı Mehmed Ağa (Sicill-i Osmanî'de Arpa Emini ve Matbah Emini Kara Bâli Zihni Çelebi olarak gösterilir) üstlenmiş; bu bölge daha sonraları Kara-bâli Bahçesi olarak bilinmiştir. Belgelerde 1583'ten itibaren Bahçe-i Bâli-i Siyah; 1668 sonrasında ise Bahçe-i Karabâli olarak karşımıza çıkan bu bahçenin bugünkü Kabataş civarında olduğu sanılmaktadır. Dolmabahçe adına, bahçelerle ilgili belgelerde rastlamak mümkün olmamıştır. Denizin doldurulmasıyla elde edilen, bugünkü Kabataş civarında olması gereken Karabâli Bahçesi ile Beşiktaş Bahçesi(->) arasında uzanan bu bahçede, daha sonraları, yapılış kronolojisini henüz tam olarak saptayamadığımız köşkler ve sahilsaraylar inşa edilmiştir.
İstanbul'un fethinden itibaren Beşiktaş'ta bulunan Kaptan Paşa Yalısı, 16. yy sonunda İtalyan asıllı Kaptan-ı Derya Yusuf Sinan Paşa ve evlatlarının Cağa-loğlu (Cığalazade) Yalısı diye bilinirken, daha sonraları miriye geçerek sultanla-
rın köşk ve kasırlar inşa ettirdiği bir hasbahçe ile yazlık Beşiktaş Sarayı'na dönüşmüştür.
Bibi. Eyice, Boğaziçi, 19-23, R. E. Koçu, "Beşiktaş", İSTA, 2562-2589; M. Tayyip Gök-bilgin, "Boğaziçi", İA, 674-675; Evliya Çelebi, Seyahatname, İst, 1976, s. 310-313; Kömürciyan, İstanbul Tarihi, 19, 39, 40, 253-255, 279; İnciciyan, İstanbul, 96, 114, 117, 121-122, 125, 133.
TÜLAY ARTAN
Dostları ilə paylaş: |