\ ÇEVRE SORUNLARI
İstanbul metropolü, ulusal potansiyelin yarısına yakınım barındıran sanayii ve on milyonu aştığı tahmin edilen nüfusu ile, pek çok çevre sorununun yaşandığı bir kent olma özelliğini taşımaktadır. Coğrafi konumu, topografyası, doğal ve kültürel zenginlikleriyle dünya kentleri arasında özgün bir yer tutan İstanbul'un çevre sorunları da bir ölçüde bu konumunun bir uzantısıdır.
Ülke genelinde olduğu gibi İstanbul özelinde de henüz sistematik bir çevre envanteri gerçekleştirilmemiştir. Ancak çeşitli bilim kurumlan ile bazı yerel ve merkezi kamu kuruluşları, meslek odaları ile gönüllü çevre örgütleri, 1960'lardan başlayarak İstanbul'un doğal kaynakları ve alıcı ortamları üzerinde araştırmalar yapmış, projeler geliştirmişlerdir.
Aynı sorunlardan (plansız kentleşme ve sanayileşme, ekolojik boyutu olma-
yan planlama kararlan, teknolojik yetersizlik, veri tabanı eksikliği, belgeleme -izleme-denetleme mekanfzmalannda yetersiz kalan yasal ve örgütsel yapı, toplumun bilinç ve kararlara katılma düzeyi vb) kaynaklanan, dolayısıyla aynı sonuçlan (yaşam çevresinin kalitesizleşmesi, doğal kaynak ve ortamların kirlenmesi veya azalması, biyolojik türlerin tükenmesi, ekolojik dengenin bozulması) doğuran ve bir diğeri ile sürekli etkileşim içinde olan çevre sorunlarını birbirinden kesin çizgilerle ayırmak olanaksızdır. Ana başlıklar, yalnızca, sorunların yoğunlaştığı alanları ifade eder.
içme Suyu Kaynaklarının Korunması: Ülke genelinin tersine, İstanbul'un içme ve kullanma suyu kaynaklarının çok zengin olmayışı, tarih boyunca bu kaynakların korunması ile, taşıma ve dağıtımda kayıpların en aza indirilmesi için önlemler alınmasını gerektirmiştir. İlk düzenli su kaynaklarını oluşturan Belgrad Ormanı pınar ve bentleri başta olmak üzere, tüm su kaynaklarının su toplama havzalarındaki yoğun orman dokusu, asırlarca buralarda başka kullanımları önlemiştir.
Günümüzde İstanbul'un su gereksinmesi, Avrupa yakasındaki Terkos ve Ali-beyköy barajları ile Büyükçekmece Gö-lü'nden ve Asya yakasındaki Ömerli ve Darlık barajlarından karşılanmaktadır. Elmalı Barajı, 1993'te, kirlenme nedeniyle devreden çıkarılmıştır. Hızlı nüfus artışı, kişi başına 1990 için hedeflenen 260 it/ güne ulaşılmasını engellemiş, 1992'de kente verilebilen su miktarı ancak 162 it/gün olabilmiştir.
1990'larda İstanbul'un su kaynakları, her türlü yapılaşmanın yasak olduğu mutlak koruma bandı dahil, kısa, orta ve uzun mesafeli koruma bantlarında gelişen yoğun yapılaşmanın tehdidi altındadır. Su kaynaklarına veya beslenme havzası içindeki derelere doğrudan bağlanan yerleşmelerin ve endüstri tesislerinin atıklarının yamsıra, yüzey suları ile taşınan tarımsal ilaçlar (yapay gübreler,
pestisitler vb) ve yine beslenme sahası içinde bulunan çöp depolama sahalarının sızıntı suları, içerdikleri yoğun tok-sik maddeler nedeniyle su kaynaklan i-çin büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Büyükçekmece ve Ömerli havzalarında yürütülen ayrıntılı çalışmalarda, yaygınca bilinen kirleticilerin yamsıra, saptanan a-ğır metallerin büyük facialara yol açabileceği de ifade edilmektedir.
İstanbul'da, atık su bakımından izlenmekte olan 2.000 endüstriyel tesisin azım-sanmayacak bir bölümü, halen su toplama havzaları içinde faaliyetlerini sürdürmektedir. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İSKİ) İçme Suyu Kaynakları Koruma Yönetmeliği uyarınca yürütülen çalışmalarla bu tesisler, kirletici parametreleri ve atık su debileri bazında sınıflandırılmış, 235'inin havza dışına taşınmasına karar verilmiştir. Bunlardan 158'i taşınmış veya kapatılmış, ötekilerinin havzada kalması belirli koşullara bağlanmış, bunlardan da yalnızca bir bölümü yükümlülüklerini yerine getirmiştir.
1980'li yıllarda, imar ıslah planları ve imar afları ile koruma alanları iskâna a-çılmış, orman dokusunun tahribine olanak veren yasalar da bu yapılaşmayı hızlandırmıştır. Çeşitli yönetmelik ve protokollerin tüm sınırlamaları, bu gelişme karşısında etkisiz kalmıştır.
Su şebekesi olmayan bölgelerde ve yaz nüfusunun arttığı ikinci konut alanlarında kuyulardan fazla su çekimi, kuyulara deniz suyunun karışmasına neden olmakta, bu suların sulama amaçlı kullanılması durumunda ise, toprakta tuzlanmaya yol açmaktadır. Kuyu sulan, ayrıca, bilgisizce uygulanan foseptiklerin sızıntılarının da tehdidi altındadır.
Dostları ilə paylaş: |