| Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın | |
EKONOMİ GAZETECİLERİ DERNEĞİ
"YAZA MERHABA KOKTEYLİ VE EKONOMİ BASINI BAŞARI ÖDÜLLERİ" TÖRENİ
19 Haziran 2014
Yönetim Kurulu üyeleri, değerli mensupları, bugün yine bu güzel mekanda bize ev sahipliği yapan İstanbul Ticaret Odamızın çok değerli Başkanı, sivil toplum kuruluşlarımızın çok değerli temsilcileri, yine bizlerle bu gece her zamanki gibi beraber olan çok değerli Valimiz, değerli konuklar,
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu yıl artık geleneksel hale gelmiş bu ödül töreni için yine sizlerle beraberiz. Başarıyı fark etmek, başarıyı ödüllendirmek, gerçekten güzel bir çalışma ve daha da ileri başarılara ulaşmak için güzel bir motivasyon. Jüride -biraz önce gördüm- çok değerli, artık bu mesleğin duayeni olmuş arkadaşlarımız var. Sayın Vahap Munyar’ın Başkanlığındaki jüri titiz bir çalışma yapmış ve biraz önce ilk ödülü Abdurrahman Bey’e verdim.
Değerli arkadaşlar, değerli konuklar,
Sizler ekonomi gazetecileri olarak gerçekten çok önemli bir fonksiyon, çok önemli bir görev icra ediyorsunuz. Doğru, isabetli ve detaylı bilgiyi zamanında geniş kitlelere iletmek, ekonomimizin sıhhatli büyümesi için ve bilgi simetrisini toplumumuzda tüm ekonomik aktörlerde sağlayabilmek için son derece önemli.
Yine yapılan yorumların tarafsız, meslek etiğine uygun bir şekilde yapılması, hiçbir etki altında kalmadan sadece ve sadece hür, doğru görüşlerinizi, analizlerini yapıyor olmanız ekonomimiz açısından son derece önemli. Herhangi bir yönlendirmeye tabi olmadan sadece ve sadece doğruyu yazıp ve kendi özgür, bağımsız, tarafsız görüşünüzü ifade edebilmelisiniz. Ancak bu gerçekleşirse Türkiye’de doğruyu bulabiliriz, bu gerçekleşirse Türkiye’de ekonomi politikalarını hep beraber sahiplenerek Türkiye’yi çok daha iyi bir noktaya götürebiliriz.
Çok şükür son 12 yıl Türkiye için iyi oldu. Artık satın alma gücü paritesine göre hesap edildiğinde 19 bin doları geçen bir milli gelirimiz var. Bu aşağı yukarı Japonya’nın yarısı demek. Dün TÜİK açıkladı, Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 55’ine ulaşmış durumdayız. Bu fena bir refah noktası değil.
2023 hedeflerimiz de inşallah son derece önemli. 2023 hedeflerimiz için aslında yol belli, reçete belli, yöntem belli. Özel sektörün öncülüğünde bir büyüme. Devletin ağırlıklı olarak düzenleyen, denetleyen fonksiyonunu icra ettiği, ama özel sektörün de önünü alabildiğine açtığı bir ekonomik model. Rekabetle verimliliğin arttığı, yarışmayla şirketlerimizin en iyiyi bulmak için çaba gösterdiği bir ekonomik model. Zaten bakıyoruz bugün gazetelerimize, dergilerimize; artık ekonomi sayfaları ağırlıklı olarak şirket haberleri, bu iyi bir şey. Demek ki aktivite, yenilik, heyecan, haber orada. Devletin görevi zaten öngörülebilirliği sağlamak, istikrarı sağlamak ve mümkün olduğunca lüzumsuz heyecanlardan ülkeyi uzat tutmak. İşte bu açıdan baktığımızda önümüzdeki dönem için mali disiplin, Merkez Bankası’nın bağımsız bir şekilde enflasyonla mücadeleye devam etmesi, yapısal reformlarımızın kararlılıkla devam etmesi; bunlar çok temel konular. Büyümeyle beraber enflasyonu düşürmek, büyümeyle beraber cari açığı düşürmek, büyümeyle beraber bütçe açığını, borç stokunu düşük tutabilmek. Yoksa büyüyelim de varsın enflasyon artsın, büyüyelim de varsın borç artsın, büyüyelim de varsın cari açık artsın, bu günü kurtarma politikasıdır. Uzun vadede başarı için mutlaka ve mutlaka mali disiplin, enflasyonu düşürmek için hedeflenmiş para politikaları ve eksik olduğunu zaten bildiğimiz ve her türlü program dokümanında açık açık yazdığımız reformları yapmaya devam ediyoruz; reçete bu.
Tabii siyasetin hareketli olduğu dönemlerde hep cin fikirler ortaya çıkabilir. Türkiye’yi o ana yoldan, o salim yoldan sağa sola saptırmaya çabalayanlar olabilir. Şahsi siyasi istikbal için ya da partilerin siyasi istikbali için memleketi maceraya sürükleme çabaları olabilir. Bunların hepsinin farkında olmalıyız. Ama sizler zaten ekonomi gazetecileri olarak, yıllardır bu mesleğin içinde olan kişiler olarak iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan artık rahatlıkla ayırt edebilecek bir tecrübeye sahipsiniz.
Türkiye 94 krizini yaşadığında çoğunuz aynı işi yapıyordunuz. 2001 krizini yaşadığında belki şu salondakilerin yüzde 93’ı bunu derinden yaşadı gördü. Hele hele o krizleri yaşayan ve krizin belki de en çok ıstırabını çeken ve topluma nasıl bunun olumsuz etkilerinin olduğunu da gören bir kesim olarak sorumluluğunuz çok büyük. Yani ekonomi gazetecilerimizin önümüzdeki dönemde de sorumluluğu çok ağır olacak, omuzumuzda çok büyük bir yük olacak. Doğru politikalara destek, ama macera arayışına, ülkemizi riske sokacak yaklaşımlara ihtiyatlı, tedbirli durmak ve ona göre yaklaşmak.
Ben tekrar Ekonomi Gazetecileri Derneğimizin değerli Başkanına, tüm mensuplarına ve tüm konuklara teşekkür ediyorum böyle güzel bir gecede tekrar beraber olduğumuz için.
Dışarıda hava tabii çok iyi değil. Ama ben geçen seneki bu etkinliği de hatırlıyorum, tam Gezi olaylarıyla aşağı yukarı aynı takvime denk gelmişti, biraz daha farklıydı siyasi hava. Daha karamsar, daha olumsuz bir rüzgâr esiyordu. Biz böyle havalara razıyız, yağmur demek bereket demek. İnşallah önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ufkunun açık olduğu, yolunun açık olduğu yıllar olur, Türkiye’nin bereketle büyüdüğü yıllar olur diye temennimi ifade ediyor ve hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
----- / -----
Dostları ilə paylaş: |