SOSYAL BELEDİYECİLİK
Yerel yönetimler var oldukları tarihten beri bir şekilde sosyal politikalar uygulamış ve belde halının sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır. Fakat özellikle ikinci dünya savaşından sonra gelişmiş ülkelerde gelişen refah anlayışına paralel olarak yerel yönetimler bu fonksiyonu bizzat gerçekleştirmek yerine zamanla önce sivil toplum örgütleri ile birlikte, daha sonraki dönemlerde ise piyasa aktörleri eli ile gerçekleştirmeye ve kendileri rehber, koordinatör konumunda kalmaya başlamışlardır.
Türk Belediyeciliği de, sosyal çalışmaları kapsayan bir düzenleme içermektedir. Belediyelerin sosyal nitelikli bir çok görevi bulunmaktadır. Buna mukabil, “sosyal belediyecilik” olarak yeni bir tanımlamanın kullanılış sebebi, belediyelerde paradigma değişimini sağlamak ve belediyeleri temel vazifesi kentsel fiziki yatırımlar yapan anlayış sınırlamasından çıkararak, sosyal gerçeklere de odaklanmasını sağlamaktır.
Sosyal Belediyecilik, mahalli idareye sosyal alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen bir modeldir. Bir başka anlatımla da sosyal belediyecilik, belediyelerin sosyal kalkınma kapsamında görev ve sorumluluk yüklenmeleridir.
Sosyal kalkınmanın tanımı konusunda ortak bir ifadeye rastlamak mümkün değilse de, genel olarak şu tanımları yapmak mümkündür:12
*Sosyal kalkınma, gelir dağılımındaki büyük farkları mümkün olduğu kadar gidermektir.
*Sosyal kalkınma, kişiye gelir artışları yanında daha iyi bir konut, daha iyi sağlık koşulları, daha iyi ulaşım, daha iyi eğitim ve kültür gibi bir çok hizmetler vermektir.
*Sosyal kalkınma, herkese en azından zaruri ihtiyaçlarını kolayca karşılayabilecek imkanlar hazırlamaktır.
*Sosyal kalkınma kişi başına ortalama tüketim meylini yükseltmektir.
*Sosyal kalkınma, kişisel ve kollektif düzeyde sosyal ve beşeri ilişkileri, sosyal dayanışmayı, karşılıklı saygınlığı artırmaktır.
Genel olarak sosyal kalkınmanın ekonomik kalkınmanın tabi bir sonucu olduğu düşüncesi yaygındır ve bu düşünce bir yere kadar haklılık arz etmektedir. Buna mukabil, özellikle gelir dağılımında çok ciddi farklılıkların olduğu toplumlarda, ekonomik kalkınma paralelinde sosyal kalkınmanın da gerçeklemesi ile sonuçlanmayabilir. Ayrıca, yaşanan krizler de dar gelirli kesimler başta olmak üzere toplumun büyük bölümünde sosyal sıkıntılara sebep olmaktadır.
Ülkemizde var olan ortak değerler sayesinde bir çok kriz nispeten sosyal yönden daha az tahrip edici olmaktadır. Çünkü, toplumda var olan dayanışma, özellikle aile içi dayanışmanın neticesinde, krize düşen kişilere uzanan yardım elleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra bir çok gönüllü kuruluşlar gibi belediyeler de ciddi sosyal yardımlarda bulunmaktadırlar. Özellikle 17 Ağustos 1999 Depremi ve son yıllarda yaşanan ekonomik krizlerin toplumsal patlamalara yol açmamasında, belediyelerin yaygın ve etkin sosyal faaliyetlerinin önemli bir rolü bulunmaktadır.
Sosyal kalkınmanın sağlanabilmesi için devletin sosyal politikalar uygulaması gerekmektedir. Sosyal politikalar da aslında toplum içinde kaynakların yeniden dağıtılması anlamına gelmektedir. Devlet, gelir dağılımındaki çarpıklıklar sonucu yaşanan sıkıntıları giderebilmek, bu sıkıntılardan en fazla etkilene dar gelirli kesime daha fazla kaynak aktarmak suretiyle sorunun hafifletilmesi için çaba gösterir.
Bu çerçevede sosyal belediyecilik; kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca kanalize eden; işsiz ve kimsesizlere yardım yapılması, sosyal dayanışma ve entegrasyonun tesis edilmesi ile sosyo – kültürel faaliyet ve çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarının yapılmasını öngören; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet mevhumunu güçlendirmeye yönelik olarak mahalli idarelere sosyalleştirme ve sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir.13 Yani, sosyal belediyecilik, belediyelerin sosyal hizmet sunmalarını ön gören bir yaklaşımdır.
Sosyal Hizmet, birey, grup (özellikle aile), toplum problemlerinin çözümünde bireylere yardım eden ve sosyal kişisel çalışma, sosyal grup çalışması, toplum örgütlenmesi yöntemleri ile ve araştırma ve yönetim süreçlerinin yardımcılığı ile doyurucu bireysel, grup veya toplum ilişkilerine ulaşmayı amaçlayan bir sanat, bilim ve meslek olarak tanımlanabileceğinin belirtmektedir.14
Sosyal hizmet insanlara;
*İhtiyaç duydukları ve hakları olan kaynaklara ulaşmalarında,
*Problem çözme kapasitelerinin gelişmesinde,
*Müracaatçılara hizmet sunanların gelişimini destekleme yolu ile örgütlerin gelişmesini teşvikte,
*Özel ve Kamu kuruluşlarında sosyal, sağlık ve çevresel politikaları etkileyecek destekler sağlar.15
Bu açıklamalara göre de belediyelerin sosyal hizmetleri ile ulaşılmak istenen düzey;
*Yoksul ve yoksun kişilerin İhtiyaç duydukları ve hakları olan kaynaklara ulaşmalarının sağlamak,
*Yoksul ve yoksun kişilerin problem çözme kapasitelerini geliştirmek,
* Yoksul ve yoksun kişilere hizmet sunma çabasında olan kurumların kapasitelerini geliştirmek
* Özel ve Kamu kuruluşlarında yoksun ve yoksul kişilere yönelik politikaların belirlenmesi ve geliştirilmesinde rol almaktır.
Belediyeler, bu görevlerini;
*Yoksul ve yoksun kişilere yönelik olarak bilinçlendirme, onların erişebilirliğine göre fiziki tasarım geliştirme ve yardım çalışmaları,
*Yoksul ve yoksun kişilerin problem çözme kapasitesini ve iş yapabilme becerilerini artırıcı eğitim ve organizasyonları,
*STK ve hemşeri derneklerinin bu konuda bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve onlarla ortak çalışmalar yaparak kapasitelerinin geliştirilmesi,
*Özel ve kamu kesimlerinde sosyal politikaların önemi, gereği ve içeriği ile ilgili bilinçlendirilme, bilgilendirilme, yönlendirilme çalışmaları yolu ile yerine getirebilirler.
Belediyelerin sosyal alanda sorumluluk ve yetkileri :
5272 sayılı Belediye Kanunu 23. ve 14. maddelerinde belediye görevleri sayılırken, sosyal konularda şu görevlere yer verilmiştir.
“M: 13: Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır. Yardımların insan onurunu zedelemeyecek koşullarda sunulması zorunludur.
Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda, üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır.”
“M: 14: Belediye öncelikle imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, evlendirme, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.
Belediye, coğrafi ve kent bilgi sistemlerini kurar.
Belediye, okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir.
Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı, belediye sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir. “
Madde metninde belediye görevleri tek tek sayılmak yerine genel başlıklar verilmiştir. Oysa, 1580 sayılı yasada belediye görevleri tek tek sayıldığından daha fazla görev varmış gibi görülmekte idi. 5272 sayılı yasa ile verilen görevler aslında 1580 sayılı yasada verilen tüm görevleri de kapsamaktadır. Bu sebeple, 1580 sayılı yasanın ilgili maddeleri 5272 sayılı yasada verilen görevlerin açıklaması gibi değerlendirilebilir. Sosyal görevler kapsamında 1580 sayılı kanunda belediyelere bir çok sorumluluklar yüklenmiştir. Bu sorumlulukları şu şekilde sıralayabiliriz:
* Bırakılmış ve bulunmuş çocukları, delileri, kazaya ve afete uğrayanları koruyup gözetmek. (15.18)
* Fakir ailelerin ikiz çocuklarına alelumun öksüz, fakir, kimsesiz çocuklara para, hekim, ilaç, yeme, içme, giyecek, barınma, tahsil, terbiye cihetlerinden yardım etmek. Fakir hastalara meccanen bakmak, ilaç vermek, fakir cenazelerini meccanen kaldırmak, alil, işten aciz olup da bakacak kimsesi olmayanlara bakmak. (15.34)
* Yetimhane yapmak. (15.45)
* Yersiz, yurtsuzlara iş bulmak, bunlardan garip olup çalışamayacakları memleketlerine göndermek, kimsesiz kadın ve çocukları korumak. (15.48)
* Ucuz belediye meskenleri yapmak. (15.68)
* Fakirler için yatı evleri yapmak ve idare etmek. (15.69)
* Muhtacin için iane sandıkları tesis ve idare etmek. (15.71)
* Özürlülerin ulaşım ile sosyal ve kültürel amaçlı hizmetlerden ücret almamak veya indirimli tarife uygulamak, belediyeye ait ve belediye tarafından işletilen veya kiraya verilen büfeler, otoparklar gibi işyerlerinin özürlüler tarafından işletilmesi konusunda kolaylık sağlamak. (15.81)
* Halk için kütüphane ve okuma salonları açmak.(15.33)
* Gençler için mahallin ihtiyacıyla mütenasip stadyumlar tesis etmek ve işletmek. (15.54)
* Belediye tiyatrosu, sineması, halk müzeleri, hayvanat ve nebatad bahçeleri yapmak ve idame etmek ve yaptırıp işletmek. (15.59)
* Genç ve yetişkin özürlüler için meslek ve beceri kazandırma kursları, iş eğitim merkezleri açmak. (15.80)
1580 sayılı belediye kanunu sosyal hizmetler alanında sıralamış olduğu bu görevlerin yanı sıra 70. maddesinin 16. fıkrasında bir genelleme yaparak meclisten alınacak bir kararla belediyelere daha geniş yetki tanımıştır. Bu maddeye istinaden belediyeler belde halkının mahalli mahiyette müşterek ve medeni ihtiyaçlarını tanzim için çeşitli çalışmalar yapabilirler. Bu çalışmalarının kapsamını meclislerinden çıkarabilecekleri bir yönetmelikle düzenleme hakkına sahiptirler.
Belediyelerin sosyal faaliyetleri şu alanları kapsamalıdır:
*Dar gelirliler: Asgari yaşam imkanlarından yoksun olan dar gelirlilere yönelik olarak gıda, yakacak, barınak, giyim, sağlık, çocuklarına eğitim yardımı gibi faaliyetler.
*Engellilere yönelik: Engellilere yönelik özel fiziki düzenlemelerin, yerleşim alanlarının kullanımında kolaylık sağlayıcı bir plan ve programa uygun gerçekleştirilmesi, bu kesimin toplumsal yaşama katılımını sağlamada çok önemli bir boyuttur.
*Çocuklar: Kentte açık ve yeşil alanların olması; oyun ve eğlenceler için uygun mekanların bulunması; ulaşımın güvenli olması; yaşam çevresinin sosyal ve fiziksel sağlık koşullarına uyması, her kesimden daha fazla, çocuklar için önemlidir.
Belediyeler, çocuklara yönelik bu hizmetlerin planlanması ve sunumuna özel önem vermelidirler.
*Yaşlılar: Yaşlıların kentin gündelik yaşamından soyutlanmadan yaşayabilmesi için yerel yönetimlerin sağlayacakları başlıca hizmet alanları; fiziksel erişebilirliğin sağlanması, barınma ve dolaylı gelir desteği, evde bakım servisleri, sağlık servisleri, gündelik yaşama katılım organizasyonu olarak sayılabilir. Özellikle geniş aileden çekirdek aileye geçişin sonucunda yaşlıların toplumsal hayattan soyutlanmaları sorunu artmaya başlamıştır.
*Kadınlar: Kadın haklarının geliştirilmesi, korunması ve sorunlarının çözümü konusunda merkezin yanında yerel yönetimlere de büyük ödevler düşmektedir. Kalkınma fırsat ve olanaklarından eşit biçimde yararlanmalarının sağlanması gerekmektedir. Özellikle çalışan kadınlara yönelik kreş ve anaokulu hizmetleri önem arz ederken; evde bulunan kadınlara yönelik de meslek edindirme kurslarının önemi büyük olmaktadır.
Gençler: Gençlere yönelik hizmetler iki ayrı kategoride değerlendirilmelidir. Birincisi onların ihtiyaçları olan tesislerin açılması, etkinliklerin düzenlenmesi, eğitimlerine katkı sağlamak. İkincisi ise toplum yaşamına katılımlarını sağlamaktır.
Kentlerin önemli ve aktif nüfus kesimini oluşturan gençlerin kentsel çevrenin biçimlenmesine katkısı aşağıdaki koşulları gerekli kılar:
1. Yöneticilere gençlerle ilgili sorunların kent yönetiminin sorumluluğunda olduğu bilincinin kazandırılması;
2. Gençlerin kentle bütünleşmesi ve kentsel kimlik kazanması için gerekli alt yapının
hazırlanması;
3. Kentsel kararlar alınırken gençlerin gereksinimlerinin karar süreçlerinde dikkate alınması,
4. Gençlerin kent yönetimi ve demokrasi konularında eğitim sürecine sokulması.
Sosyal belediyecilik ve STK’ larla işbirliği
Gelişmiş ülkelerde kamu yönetimi yeni bir yaklaşımla yönetilme süreci yaşamaktadır. Kısaca yeni kamu yönetimi olarak adlandırılan bu yaklaşım, kamu kurumlarında özel işletme yöntem ve tekniklerinin kullanılmasını, etkinlik, verimlilik ve kalite artışının sağlanmasını, stratejik planlama yapılmasını ve performans ölçümünü gerekli kılmaktadır. Kamu yönetiminde gelişmelerin en önemli unsurlarından birisi de katılımı ön gören yönetişim anlayışıdır.
Bu anlayışa göre belediyeler toplumsal aktörlerle karar ve uygulamada iş birliğini esas almak zorundadır. 5227 sayılı kamu Yönetimi Temel İlkeleri ve Yenden yapılandırılması hakkında Kanunun 5/f maddesine göre “Kamu hizmetlerine ilişkin temel kararların alınmasında, ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin görüş ve önerilerinden yararlanılır.” 5272 sayılı Belediye Kanunu 13. maddesine göre “Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda, üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır.”
Yerel yönetimlerin tüm faaliyetlerinde olduğu gibi sosyal faaliyetlerinde de katılımcı bir yöntem izlenmesi gerekmektedir. Çünkü, Yerel yönetimlerin sosyal fonksiyonlarının önemli bir bölümü sivil toplum kuruluşları ve kitle örgütleriyle birlikte gerçekleştirilmesi gereken etkinliklerdir. Bizim tarihi geleneğimizde vakıfların, gelişmiş demokratik ülkelerde ise sivil toplum kuruluşlarının öncülük ettikleri sosyal hizmetlerin Türkiye’nin bugünkü şartlarında devlet ve STK’lar arasında yerel yönetimlerin bir ara mekanizma olarak yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede yerel yönetimler;
-
STK’ larla işbirliği ve koordinasyon içinde çalışmalıdır. Sosyal ve kültürel etkinliklerin sivil inisiyatifler ve toplumsal grupların katılımıyla gerçekleştirilmesi hizmetlerin halk tarafından sahiplenilmesi açısından da önem taşımaktadır.
-
Belediyeler sosyal aktivitelerde STK’ ları destekleyici, yönlendirici ve onlara rehberlik edici bir misyona sahip olmalıdır. 18 Ağustos depreminden sonra sivil toplum örgütlerinin önemi bir kez daha anlaşılmıştır. İhtisaslaşmış STK’ ların hizmet alanlarında belediyelerce desteklenmeleri birçok belediye faaliyetinin bu kurumlarca gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. Arazi, mekan ve kaynak tahsisi için yasal mevzuat içinde uygun çözümler aranmalıdır.
Tarihimizde var olan vakıf hizmeti anlayışının yeniden canlandırılması ve bunu STK’lar vasıtasıyla gerçekleştirilmesi için rehberlik ve koordinasyon çalışmaları yapılmalıdır. İnsanımıza sahip çıkalım anlayışı ile ihtiyaçların yine gönüllüler tarafından karşılanmasının zemini oluşturulmalıdır.16
Sosyal belediyecilik çalışmasında ihmal edilmemesi gereken en önemli kuruluşlardan birisi de hemşehri dernekleridir. Her ne kadar hemşehri dernekleri sivil toplum kuruluşu olarak da değerlendirilebilirlerse de, kuruluş amaçları ve kendilerine özgü şartları sebebi ile ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur.
Yatırım Önceliği
Önceki bölümlerde de ifade ettiğimiz gibi son yıllarda yaşanan gelişmeler belediyelerin sosyal ve kültürel alanlarda daha etkin hizmetler sunmalarını gerektirmektedir.
1994 sonrası belediye yönetimlerinin kentlerin fiziki altyapılarını iyileştirme yolunda yapmış oldukları ciddi çalışmalar neticesinde bu alanda asgari ihtiyaçları karşılanan vatandaşlar artık sosyal ve kültürel alanda da altyapı ihtiyaçlarını talep eder hale gelmişlerdir.
Altyapı yönünde çok büyük eksiklikleri olan şehirlerimizde bundan önceki dönemlerde fiziki yatırımlara öncelik verilmesi kaçınılmazdı. Çünkü fiziki altyapısı yetersiz olan şehirlerde sosyal ve kültürel çalışmaların yapılması verimli olmayacağı gibi halkında böyle bir tercihi kabullenmesi mümkün değildir.
Kentlerimizin yerel problemleri arasında en önemlilerinden birisi de kentte yaşayanların kentlerine sahip çıkmamalarıdır. Bu olumsuzluğun kültürel ve sosyal olduğu kadar, ekonomik sebepleri de vardır. Yaşadığı kentte insanca yaşama imkanına ulaşamayan, kent imkanlarının kendisine refah sunamadığı yerlerde, insanların bu kentlere sahip çıkmalarını beklemek gerçekçi değildir.
Ekonomik yönden gelişemeyen kentlerde kültürel faaliyetlerin istenilen seviyelere ulaşması, yaygınlaşması mümkün değildir. Bunun yanı sıra, ekonomik yaşam savaşı veren toplum kesimleri, kentlere yönelik kimi çalışmalara tepki göstermektedir. Özellikle prestij çalışmaları bu konuda toplumsal öfke ile karşılanabilmektedir.
Bugün sosyal ve kültürel hizmetlere ağırlık verilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu münasebetle belediyelerimizin hizmet ve yatırım önceliklerini fiziki alandan sosyal alana yoğunlaştırmaları gerekmektedir.
Merkezi idare kuruluşları ile ortak sosyal proje
Belediyeler, beldede yaşayan ve yardıma muhtaç kişilere yönelik olarak merkezi idareye bağlı kuruluşlarla ortak çalışma yapabilirler. Bu kapsamda yapılabilecek başlıca çalışmalar şunlardır:
BAŞBAKANLIK: SOSYAL RİSKİ AZALTMA PROJESİ:
Sosyal Riski Azaltma Projesi, Dünya Bankası kredisi ile yürütülen, ikraz anlaşması, T.C. Hükümetimi ile Dünya Bankası arasında 14 Eylül 2001 tarihinde imzalanan ve 28 Kasım 2001 tarih ve 24597 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren bir projedir.
Proje kapsamında Dünya Bankasından 500 milyon ABD Doları kredi temin edilmiş olup, proje Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu koordinatörlüğünde yürütülmektedir.
Projenin hedefi aşağıdaki faaliyetler yoluyla fakirliğin azaltılmasına katkıda bulunmaktır:
e) Hızlı Yardım Bileşeni: Ekonomik krizlerin muhtaç nüfus üzerindeki etkisini azaltma,
f) Kurumsal Gelişim Bileşeni: Yoksullara hizmet ve sosyal yardım sağlayan devlet kurumlarının kapasitesini arttırma,
g) Şartlı Nakit Transferi Bileşeni: Temel sağlık ve eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi için nüfusun en yoksul %6’ lık bölümünü hedef alan temel bir sosyal yardım sistemi kurma,
h) Yerel Girişimler Bileşeni: Yoksulların gelir elde etme ve istihdam fırsatlarını arttırma.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, 1986 yılından bu yana proje ve iş kurma yardımları kapsamında yoksul kesime yardımlarda bulunmaktadır. Yerel Girişimler ile öncelikle hedefleme mekanizmasında farklılık olacaktır. Yine, şartlı nakit yardımı uygulamasında kullanılan puanlama formülü burada da kullanılacak ve en yoksul %36’lık kesim hedef kitle olacaktır.
Ayrıca, kurumsal geliştirme ile birlikte, proje başvurularının izleme ve değerlendirmeleri geliştirilecek, böylece hem kişiye hem bölgeye uygun projeler seçilerek etkinlik artırılacaktır.
Bu amaçla, yerel girişimleri yönlendirecek bir Yürütme Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurul, Fon Genel Sekreteri, Proje Koordinatörü, İzleme-Değerlendirme Uzmanı, Yerel Girişimler Koordinatörü ve üç gönüllü kuruluş temsilcisinden oluşmaktadır. Bu kurul, sunulan projelerin değerlendirilmeye, gerektiğinde fizibilite çalışmalarını yaptırmaya, Fon Kuruluna tavsiyelerde bulunmaya, uygulamalara ilişkin incelemeye ve Fon Kuruluna bilgi sunmaya yetkili olacaktır.
Yerel girişimler kapsamında ele alınacak alt başlıklar aşağıdaki gibidir:
A) Gelir Getirici Projeler
Gelir getirici projeler alt bileşeninin amacı, yoksul hanelerin kendi geçimlerini sağlayacak işleri kurabilmeleri ve sürdürebilmeleridir. “Mikro ölçekli sürdürülebilir proje” tanımı, önerilen projenin teknik, ekonomik, mali ve sosyal yönden sürdürülebilir olması ve özellikle üretilecek mal veya hizmetin yöresel talebi ve/veya pazarlama olanakları olmasını ifade etmektedir. Mikro ölçekli projeler için kentsel ve kırsal kesimde yoksul hane başına en fazla 1000 ABD Doları’na kadar destek sağlanacaktır. Projelerin değerlendirilmesindeki en önemli kriter, projelerin yoksul kesime geçinmelerine yetecek geliri sağlaması ve bunun devamlılığının olmasıdır.
B) İstihdam Eğitimi
Bu bileşenin esas amacı, bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin katkıları ile kadın ve işsiz gençler için istihdam edilebilirlik eğitimlerini desteklemektir. İstihdam edilebilirlik eğitimleri için proje teklifleri, sivil toplum örgütleri (vakıf, dernek vb), sanayi, ticaret ve esnaf odaları, kooperatifler ve birlikler tarafından hedef kitle adına yapılacaktır. İstihdam edilebilirlik eğitimi projeleri için verilebilecek destek, eğitim projesinin masraflarını karşılamak şeklinde olacaktır. Katılımcı sayısına göre değişecek proje destek miktarı, ortalama 10,000 ABD doları civarında olabilecektir.
C) Sosyal Hizmet Amaçlı Toplum Merkezleri
Bu bileşende, toplum merkezleri aracılığıyla kimsesiz çocuklar, engelliler, yaşlılar ve yoksullara sağlanan düşük maliyetli sosyal hizmetlerin yaygınlaştırılması için yeni toplum merkezlerinin kurulması veya mevcut toplum merkezlerinin programlarının çeşitlendirilmesi yoluyla desteklenmesi amaçlanmaktadır. Bu konuda öncülüğü yine sivil toplum kuruluşları yapacaktır. Bu kapsamda, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yapılacak başvurular da dikkate alınacaktır. Toplum merkezleri öncelikle kentlerin gecekondu bölgelerinde kurulacak ve sürdürülebilirlik esasına dayandırılacaktır. Toplum merkezleri için verilecek destek miktarı ortalama 50,000 ABD doları civarında olacaktır. Toplum merkezleri projelerinin öncelikle hangi yörelerde destekleneceği konusunda yoksul kadın nüfusun ve mevcut toplum merkezlerinin Türkiye coğrafyası üzerindeki dağılımı önemli olacaktır. Projelerin başarısı, toplum merkezlerinde özellikle kadınlarla ilgili eğitimlerin yaygınlaştırılmasına, gelir getirici faaliyetlere yöneltilmelerine bağlı olacaktır. Bu merkezlerde eğitim görecek yoksul kadınların, yaşlıların, kimsesiz çocukların, işsiz gençlerin üretici hale getirilmesi hedeflenecektir. Bu projeler arasında, kurulacak merkezlerin mevcudiyetini devam ettirebilmesi ile ilgili planları daha başarılı olanlar tercih edilecektir. Toplum merkezlerinin, kırsal alandan şehre göç eden kesimin şehir hayatına uyum süreci ile ilgili eğitimleri büyük önem taşıdığından, büyük şehirlerin yoksul mahallelerindeki toplum merkezlerinin desteklenmesi özel önem taşımaktadır.
D) Kamu Yararına Çalışma Programları
Bu bileşende, valiliğin çağrısı üzerine yerel girişimlerin hedef kitlesinde bulunan işsizlerin geçici istihdamı söz konusu olacaktır. Kısa dönemli (en fazla 6 ay) ve günlük yevmiye kazandıran bu tür işlerde çalıştırılacak olan kişilerin, geçici de olsa çalışıyor ve kendi paralarını kazanıyor olmaları amaçlanmıştır. Toplum yararına yapılan bu tür işler arasında varolan sulama kanallarının temizlenmesi ve onarılması, konutlar için su kaynakları ve kanalizasyon işleri, çöplerin toplanması, parkların, yolların ve cadde ışıklarının temizliği ve onarımı, kaldırımların onarımı, okulların, kliniklerin temizliği ve badanası gibi işler sayılabilir. Doğal afet veya olağanüstü durumlar sonrasında da, söz konusu geçici istihdam olanaklarının yaratılması mümkün olabilecektir.17
Belediyeler valilik ve/veya kaymakamlıklarla ortak proje geliştirerek, ihtiyaç sahibi kişilerin kendileri ile ilgili iş sahibi olabilmeleri, mesleki eğitim alabilmeleri çalışmalarını organize edebilecekleri gibi, yine bu çerçevede belediye sınırları içerisinde yoksul kadınların, yaşlıların, kimsesiz çocukların, işsiz gençlerin üretici hale getirilmesi amaçlı faaliyetleri gerçekleştirmek üzere Sosyal Hizmet Amaçlı Toplum Merkezleri kurulmasını sağlayabilirler.
Dostları ilə paylaş: |