|344| bi
limn
ame
XXXV
II,
2
01
9/
1
CC
B
Y-
NC
-N
D 4
.0
ererler; yani, gerçeğe değgin bir noktaya varamazlar, formüllerle çalışırlar ve
ilgilendikleri her şeyi kanıtlama ve araştırma konusuna dönüştürürler. Bu
tamamen zihinseldir, bizi hiçbir şeye bağlamaz. Gerçek kabul ise, bütün
varlığımızı bağlayan bir şeydir. Gerçek inançlar, insan zihninde gerçeğe yakın
imajlar oluştururlar ve insan eğilim ve tutkuları üzerinde güçlü bir etkiye
sahiptirler. Anlaşılmaktadır ki, katıldığımız önerme hayatımızı
değiştirecektir. Gerçek bir kabule ulaşmak için muhayyileyi, muhakemeyi ve
tüm psikolojik unsurları kullanmak gerekmektedir.
56
Gerçek kabullerle
kurtulaşa eren bir bilgenin olumlu ahlâkî-varoluşsal nitelikleri, bilginin
cismanî düzeydeki bir yansımasıdır. Tahakkuk eden bilgi, insan nefsinin
esası olan kalpte bulunur ve aklı ve bedeni dönüştürür ve insanı daha gerçek
hâle dönüştürür.
Bu amacı (hikmeti) gerçekleştirmek için, kişi, aileden başlayıp
toplumun bütününü içine alan geniş programlı bir talim ve terbiye süreciyle
ilerleyen bir yolda nazarî ve amelî faziletleri, nefsinde farklı derecelerde
gerçekleştirerek kemal mertebesine ulaşma ve toplumda saadeti
gerçekleştirme imkân ve kabiliyetine fıtraten sahiptir. Burada anahtar terim
olan “saadet” terimi, müslüman entelektüel geleneğinde, günümüzde ona
yüklenen anlamdan oldukça farklı anlam ifade etmektedir. Saadet, nazarî ve
amelî faziletlerin gerçekleştirilmesiyle elde edilir. Bu, “ma`rifet” ve “fazilet”
buluşmasıdır. Faziletli insan, gerçekleştirdiği kemali sadece kendi nefsi için
muhafaza edemez; onu toplum hayatına da taşımak durumundadır. Bu
faaliyetin adı ise siyasettir. Demek ki saadete erme süreci, erdemli bireyden
siyaset marifetiyle topluma, oradan da bütünüyle insanlığa ulaşır. İnsan
faziletli olmadan faziletli toplum, faziletli siyaset, faziletli ülke ve nihayet
faziletli dünya kurulamaz.
57
Sonuç Bilgelik/hikmet, istidlâlî aklın olanakları kullanılarak aktarılabilecek
bir zihinsel içerik değildir; ancak manen hazır, (yani aklını ve hayalini terbiye
edenlerin ve sözleri ile eylemleri uyumlu) olanların erişebileceği bir bilme ve
olma düzeyidir. Nitekim, temel faziletlere sahip olmayan bir kimsenin
hikmete erişimi imkânsızdır. Hikmeti ahlâk ile birlikte değerlendirmek
gerekmektedir. Gerekli ahlâkî-varoluşsal altyapıya sahip olmayan ve temel
ahlâkî erdemleri hayata geçirmede başarısız olan kişilere hikmet
56
John Henry Newman, An Essay In Aid Of A Grammar of Assent (New York: Image Books,
1955), 87-88; Hadot, Yaşam İçin Felsefe, 93.
57
Mehmet S. Aydın, Siyasetin Aynasında Kültür ve Medeniyet (İstanbul: Kapı Yayınları,
2016), 173.