|324| bi
limn
ame
XXXV
II,
2
01
9/
1
CC
B
Y-
NC
-N
D 4
.0
tahminleri veya ustalık gerektiren işler başarmayı gerektirir.
5
Nazarî
bilgelik`e erenlerin, bunu başaramayan insanlara nispetle, yanlış fikirlerden
kurtulma ve hakikati fiiliyata dökmeye daha fazla yaklaşma imkân ve ihtimali
bulunmaktadır. Bu, kişinin hayatına ruhunun ve aklının hükmetmesine ve
kişisel hayatın inotantik/sıradan hayattan mümkün olduğunca
uzaklaştırılmasına imkân tanımak demektir. Bu bakımdan, nazarî güç ve
yetiler, anlam ve önem bakımından amelî olanlardan önce gelir. Ruh,
bedenden nasıl daha kıymetli ise, ilim de amelden bir açıdan daha kıymetli
görülebilir. Eğer bilgelik demek olan hikmet sözcüğü hükm`den türemişse, bu
durumda, onun hem muhakeme etme hem de eşyayı tanıma anlamına geldiği
düşünülebilir. İnsan eşyanın hakikatini, zihninde onların mahiyetlerine
ilişkin tasavvurlar oluşturup, bu tasavvurlar arasında olumlu veya olumsuz
nispet ilişkisi kurduğunda ancak bilebilir. Hakikaten, hüküm bir nispet işidir.
Eğer bu zihnî nispet, varoluşa uygunsa, hikmet ve hüküm adını alabilir.
Şu da var ki, söylem (nazarî olan) ile eylem (amelî olan) birbirini
etkiler. Teorik düşünme ile yaşam tercihi arasında karşılıklı bir etkileşimin
olduğu söylenebilir. Teorik düşünme belli bir anlamda içsel yaşamın
yönlendirmesi sayesinde yol alır ve içsel yaşamın bu yönelimi, teorik
düşünme sayesinde netleşir ve biçim kazanır. Teorik düşünme daha baştan
belli bir yaşam tercihini gerektirir, ama bu yaşam tercihi sadece teorik
düşünme sayesinde ilerler ve belirgin hale gelir. Kişinin neye inandığı ile
nasıl yaşadığı birbiriyle doğrudan bağlantılıdır. Saf nazariye sözkonusu
olduğunda, mühim olan şey, kişinin ortaya attığı sorulara verdiği cevapların
doğru olup olmadığıdır. Hayatı etkileyen bir nazariye sözkonusu olduğunda
ise, kişinin fikirlerinin doğruluğu önemli olmakla birlikte, kişinin bu
görüşleri benimsemesi sonucunda inşâ etmeyi başardığı kişilik ya da benlik
türü de önemlidir. Bir kimsenin belli nazariyeleri benimsemesi sonucu
kurduğu benlik, sadece basit bir biyografi meselesi değildir; çok daha
önemlisi bu edebî ve felsefî bir başarıdır.
6